old_preacher
New member
- Katılım
- 6 Eyl 2011
- Mesajlar
- 271
- Tepkime puanı
- 40
- Puanları
- 0
1. SÜREKLİ GENŞLEYEN BİR EVRENDE YAŞIYORUZ
Ve Evreni (Göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz.
51-Zariyat Suresi 47
Ayette "Evren, gök" diye çevirdiğimiz kelime Arapça "sema" kelimesidir. Bu kelime aynı Türkçedeki "gök" kelimesi gibi hem Evreni, hem Dünyanın tavanını ifade eder. Yeryüzünün üstünün tümü "sema" diye adlandırılır. Evren sonsuz mudur? Yoksa Evren sınırlarla çevrili durağan-sonlu bir yapıda mıdır ? İşte size insanlığın büyük dehalarının tarihin en başından beri en hararetli tartıştıkları konulardan biri. Diyebiliriz ki insanlık tarihinde çok az konu bu kadar hararetle tartışılmış ve tüm uğraşlara rağmen bu konuda işin içinden çıkalamamıştır. İlk önce felsefenin içinde, daha sonra ise felsefeden bağımsızlığını ilan eden fizikte, Evrenin sınırlarının sonsuz olup olmadığı
tartışılmıştır. Tarihin en parlak simalarının bir kısmı Evrenin sonsuz olduğunu, buna karşın birçok ünlü düşünür de Evrenin sınırlarla çevrili bir şekilde sonlu olduğunu söylemiştir. Oysa Kuran bu iki görüflün dışında sürekli genişleyen dinamik bir Evren modeli çizmiştir. Kuranın çizdiği model, Evrenin her an bir sonu olmakla sonsuz Evren modelinden, sürekli genişlemekte ise durağan sınırlı Evren modelinden ayrılmaktadır. Böylece insanlığın bu en büyük
tartışmasında Kuran tüm düşünürlerin dışında üçüncü bir modeli tarif etmiştir. İşte Kuran ın Allah tarafından indirilip indirilmediğini anlamak isteyenler için bir test imkanı. Bir tarafta ne felsefe, ne fizikle uğraşmış çöldeki Muhammed. Diğer tarafta felsefenin, fiziğin ünlü düşünürlerinin iddiaları. İşte Aristo, işte Ptolemy, işte Giordano Bruno, işte Telesio Patrizzi, Galieo Galilei, Isaac Newton... Dünya tarihinin bu en büyük dehaları gözlemleriyle, formülsel uğraşlarıyla Evrenin sınırlı, sonlu veya sonsuz olduğunu iddia etmişler, fakat hiçbiri genişleyen dinamik Evren modelini çizememişlerdir. Ancak 20. yüzyılda Edwin Hubbleın gelişmiş teleskobuyla gözlemleri, tüm yıldız kümelerinin hızla birbirlerinden uzaklaştığını tespit etmiş, böylece genişleyen dinamik Evren modeli doğrulanmıştır. Evrenin genişlediği ilk kez 1900lü yıllarda ortaya atılmıfltır. 1900lü yıllardan önce Kuran dışında bu iddiayı ortaya koyan tek bir kaynak bile yoktur. Tek bir kaynak bile!..
MUHAMMED PEYGAMBERİN ÇÖLDE SAKLADIĞI TELESKOP
Kuranın Allah tarafından indirildiğini inkâr edenler, Muhammed Peygamberin Kuranı uydurduğunu söylemektedirler.
Peki bunu söyleyenler Muhammed Peygamberin Evrenin genişlediğini, 1900lü yıllardan önce bilen Dünya tarihindeki tek kişi olmasını nasıl açıklayacaklar? Acaba Muhammed Peygamber 1900lü yıllarda yapılmış olan teleskobun bir benzerini 600lü yıllarda icat etmişti de, bu teleskobu kumlar altında mı gizliyordu? Acaba Muhammed Peygamber teleskobu kullanmayı, yıldızların hareketlerini yorumlayacak astrolojik bilgiyi biliyordu da, bunu insanlardan mı saklıyordu? Eğer Muhammed Peygamber deli olduğu için Peygamber olduğunu iddia etti denirse; bu nasıl bir deliliktir ki kendi döneminin insanlarının hiçbirinin bilmediği ve bilmesine imkan olmayan, kendisinden 1300 yıl sonra ancak anlaşılacak olan bir gerçeği biliyordu? Eğer Muhammed Peygamber kendi
menfaatleri için dini uydurdu denirse; bu nasıl bir menfaat uydurmadır ki bu kişinin uydurdukları ancak 1300 yıl sonra tam anlaşılıyor; fakat kendi döneminde bu ayeti söylemesi kendisine hiçbir menfaat sağlamıyor, hatta gözleriyle Evrenin genişlediğini fark edemeyen düşmanlarına belki koz bile vermiş oluyordu. Menfaat için hareket eden kişi, kendi yaşarken kendisine faydası olmayan, hatta kendi döneminde anlaşılmadığı için eleştirilmesine yol açacak bir şeyi söyler mi? Eğer tüm bu gerçeklere karşın hâlâ bir kişi "Muhammed Peygamber kendi aklıyla bunu bildi" derse; bu nasıl bir akıldır ki kimsenin bilemediğini biliyor fakat bunları kendi bildiğini kabul edeceğine, Allah bana bildirdi diye yalan söylüyor! Toplu iğneyi bulan bir kişi bile bu buluşuyla övünme eğilimindeyken, Muhammed Peygamber niye aklıyla övünmüyor da "Bu (Kuran) benden değildir, bu Allahtandır." diyor. Tevazudan mı? Bir yandan Peygamber olduğunu söylerken inanılamayan, yalancılıkla itham edilen, böylece ahlâken düşük bir mertebede gösterilen kişiyi, tevazu sahibi diye mi yüceltecekler? Evet inkâr etmekte ısrar edenlere bir soru da biz soralım:
Siz neyi savunduğunuzun, ne dediğinizin farkında mısınız?
(Kuran Hiç Tükenmeyen Mucize kitabından alıntı-devam edecek)
Ve Evreni (Göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz.
51-Zariyat Suresi 47
Ayette "Evren, gök" diye çevirdiğimiz kelime Arapça "sema" kelimesidir. Bu kelime aynı Türkçedeki "gök" kelimesi gibi hem Evreni, hem Dünyanın tavanını ifade eder. Yeryüzünün üstünün tümü "sema" diye adlandırılır. Evren sonsuz mudur? Yoksa Evren sınırlarla çevrili durağan-sonlu bir yapıda mıdır ? İşte size insanlığın büyük dehalarının tarihin en başından beri en hararetli tartıştıkları konulardan biri. Diyebiliriz ki insanlık tarihinde çok az konu bu kadar hararetle tartışılmış ve tüm uğraşlara rağmen bu konuda işin içinden çıkalamamıştır. İlk önce felsefenin içinde, daha sonra ise felsefeden bağımsızlığını ilan eden fizikte, Evrenin sınırlarının sonsuz olup olmadığı
tartışılmıştır. Tarihin en parlak simalarının bir kısmı Evrenin sonsuz olduğunu, buna karşın birçok ünlü düşünür de Evrenin sınırlarla çevrili bir şekilde sonlu olduğunu söylemiştir. Oysa Kuran bu iki görüflün dışında sürekli genişleyen dinamik bir Evren modeli çizmiştir. Kuranın çizdiği model, Evrenin her an bir sonu olmakla sonsuz Evren modelinden, sürekli genişlemekte ise durağan sınırlı Evren modelinden ayrılmaktadır. Böylece insanlığın bu en büyük
tartışmasında Kuran tüm düşünürlerin dışında üçüncü bir modeli tarif etmiştir. İşte Kuran ın Allah tarafından indirilip indirilmediğini anlamak isteyenler için bir test imkanı. Bir tarafta ne felsefe, ne fizikle uğraşmış çöldeki Muhammed. Diğer tarafta felsefenin, fiziğin ünlü düşünürlerinin iddiaları. İşte Aristo, işte Ptolemy, işte Giordano Bruno, işte Telesio Patrizzi, Galieo Galilei, Isaac Newton... Dünya tarihinin bu en büyük dehaları gözlemleriyle, formülsel uğraşlarıyla Evrenin sınırlı, sonlu veya sonsuz olduğunu iddia etmişler, fakat hiçbiri genişleyen dinamik Evren modelini çizememişlerdir. Ancak 20. yüzyılda Edwin Hubbleın gelişmiş teleskobuyla gözlemleri, tüm yıldız kümelerinin hızla birbirlerinden uzaklaştığını tespit etmiş, böylece genişleyen dinamik Evren modeli doğrulanmıştır. Evrenin genişlediği ilk kez 1900lü yıllarda ortaya atılmıfltır. 1900lü yıllardan önce Kuran dışında bu iddiayı ortaya koyan tek bir kaynak bile yoktur. Tek bir kaynak bile!..
MUHAMMED PEYGAMBERİN ÇÖLDE SAKLADIĞI TELESKOP
Kuranın Allah tarafından indirildiğini inkâr edenler, Muhammed Peygamberin Kuranı uydurduğunu söylemektedirler.
Peki bunu söyleyenler Muhammed Peygamberin Evrenin genişlediğini, 1900lü yıllardan önce bilen Dünya tarihindeki tek kişi olmasını nasıl açıklayacaklar? Acaba Muhammed Peygamber 1900lü yıllarda yapılmış olan teleskobun bir benzerini 600lü yıllarda icat etmişti de, bu teleskobu kumlar altında mı gizliyordu? Acaba Muhammed Peygamber teleskobu kullanmayı, yıldızların hareketlerini yorumlayacak astrolojik bilgiyi biliyordu da, bunu insanlardan mı saklıyordu? Eğer Muhammed Peygamber deli olduğu için Peygamber olduğunu iddia etti denirse; bu nasıl bir deliliktir ki kendi döneminin insanlarının hiçbirinin bilmediği ve bilmesine imkan olmayan, kendisinden 1300 yıl sonra ancak anlaşılacak olan bir gerçeği biliyordu? Eğer Muhammed Peygamber kendi
menfaatleri için dini uydurdu denirse; bu nasıl bir menfaat uydurmadır ki bu kişinin uydurdukları ancak 1300 yıl sonra tam anlaşılıyor; fakat kendi döneminde bu ayeti söylemesi kendisine hiçbir menfaat sağlamıyor, hatta gözleriyle Evrenin genişlediğini fark edemeyen düşmanlarına belki koz bile vermiş oluyordu. Menfaat için hareket eden kişi, kendi yaşarken kendisine faydası olmayan, hatta kendi döneminde anlaşılmadığı için eleştirilmesine yol açacak bir şeyi söyler mi? Eğer tüm bu gerçeklere karşın hâlâ bir kişi "Muhammed Peygamber kendi aklıyla bunu bildi" derse; bu nasıl bir akıldır ki kimsenin bilemediğini biliyor fakat bunları kendi bildiğini kabul edeceğine, Allah bana bildirdi diye yalan söylüyor! Toplu iğneyi bulan bir kişi bile bu buluşuyla övünme eğilimindeyken, Muhammed Peygamber niye aklıyla övünmüyor da "Bu (Kuran) benden değildir, bu Allahtandır." diyor. Tevazudan mı? Bir yandan Peygamber olduğunu söylerken inanılamayan, yalancılıkla itham edilen, böylece ahlâken düşük bir mertebede gösterilen kişiyi, tevazu sahibi diye mi yüceltecekler? Evet inkâr etmekte ısrar edenlere bir soru da biz soralım:
Siz neyi savunduğunuzun, ne dediğinizin farkında mısınız?
(Kuran Hiç Tükenmeyen Mucize kitabından alıntı-devam edecek)