Teyemmüm, arz cinsinden temiz bir şey üzerine iki darbe (vuruş) ile caiz olur. Toprak, kum, taş, sürme, zırnık ve toprak ile karışık altın, gümüş ve üzerinde toz olan buğday ve arpa gibi. Arz cinsi demek*le, sudan meydana gelen tuz hâriç kalır. Çünkü tuz arz cinsinden de*ğildir.
Eriyip şeklini değiştiren, yumuşamayan madenler ile teyemmüm caiz olmaz. Bundan maksâd: (Toz ile karışmamış olan) altın, gümüş, demir ve bunların benzerlerini ayırdetrnektir. Odun gibi şeylerin yan*masından husule gelen külleri ile de teyemmüm caiz olmaz.
O arz cinsinden olan temiz şey, tozsuz olsa da, onunla teyemmüm caiz olur. Yine saîdden âciz olmasa da, temiz toz üzerine iki darb ile caiz olur. Nitekim, teyemmüm etmek isteyen kimse, ev süpürse veya bir duvar yıkmış olsa veya buğday ölçse, yüzüne ve kollarına toz isabet edip mesh etse, teyemmüm caiz olur. Eğer mesh etmezse, caiz olmaz.
Teyemmüm yapmak isteyen kimseye bir ok atımı (Galve) kadar mesafede suyu aramak vâcib olur. Galve; bir ok atıma demektir ki zirâ'dan (400) e kadardır. [108]
İmâm Ebû Yûsuf (Rh.A.) dan şöyle dediği rivayet edilmiştir : «Şa*yet su, o kimse, suya gidip abdest alıncaya kadar, kafile gidip gözünden kaybolacak miktarı yerde olsa, uzak olmuş olur. O kimse için, suyu ara*maksızın teyemmüm caiz olur.» Muhît sahibi bu kavli beğenmiştir.
Eğer o kimse, suyun yakın yerde olduğunu sanırsa, aramak vâcib olur. Eğer suyun yakın yerde olduğunu sanmazsa, ona suyun aranması vâcib olmaz.
Suyu bulacağını ümit eden kimse için, namazı vaktin sonunda eda etmek mendûbdur. Namazı teyemmümle vaktin evvelinde edâ edip va*kit geçmemiş iken suyu bulsa, namazı iade etmek lâzım gelmez.
Bir kimse suyu yüküne koysa veya bir başka kimseye «at bu suyu yüke koy» diye emredip suyu yüküne koyduğunu veya koydurttuğunu unutup teyemmüm ile namazı edâ etse, namazı iade etmez. Ancak, Ebû Yûsuf (Rh.A.) a göre, iade etmesi gerekir.
«Şayet bir başka kimse onun haberi yok iken yüküne suyu koymuş olsa, ittifakla teyemmüm ona caizdir» diyen de vardır. Bazısı, bu mesele de zikredilen gibi ihtilaflıdır, demiştir.
Bir kimse suyu arkadaşından istediği zaman, eğer arkadaşı suyu vermezse veya suyu mislinin değerinden daha pahalı vermek isterse veya suyu değeri olan parayla verip, onun da parası olmazsa, bu suret*lerde o kimse teyemmüm eder.
Eğer arkadaşı suyu vermek ister veya semen-i misli (mislinin değeri) ile vermeye razı olur ve onun da yanında suyu semen-i misli ile satın almaya yetecek bir şey mevcûd olursa, o vakit onun için teyemmüm caiz, olmaz. Bir kavle göre; «Suyu istemezden önce teyemmüm caiz olur.» Hidâye sahibi bunu seçmiştir. Bu hususta «Caiz olmaz» diyen de vardır. Mebsût sahibi de bunu seçmiştir.
Pislik düşüp eseri kaybolan arz üzerine teyemmüm caiz olmaz.
Çünkü o yer, her ne kadar temiz ise de tayyibe [109] değildir.
Namaz böyle değildir. Çünkü namazda temiz olmak yeter.
[108] Galve; 225 - 360 metre arasında değişen uzaklıktır.
[109] Bununla ilgili olarak Allahu Teâlâ Nisa sûresinin 43. âyet-i kerîmesinde «... felem te-cidû mâen feleyemmemû saîdeıı tayyiben...» (... Bîr su bulamazsanız o vakit pâk bir toprağa teyemmüm edin...) buyurmuştur.
Buradaki tayyibe âyet-î kerîmede de belirtildiği gibi «pâk toprak» manasınadır.
Molla Hüsrev
Eriyip şeklini değiştiren, yumuşamayan madenler ile teyemmüm caiz olmaz. Bundan maksâd: (Toz ile karışmamış olan) altın, gümüş, demir ve bunların benzerlerini ayırdetrnektir. Odun gibi şeylerin yan*masından husule gelen külleri ile de teyemmüm caiz olmaz.
O arz cinsinden olan temiz şey, tozsuz olsa da, onunla teyemmüm caiz olur. Yine saîdden âciz olmasa da, temiz toz üzerine iki darb ile caiz olur. Nitekim, teyemmüm etmek isteyen kimse, ev süpürse veya bir duvar yıkmış olsa veya buğday ölçse, yüzüne ve kollarına toz isabet edip mesh etse, teyemmüm caiz olur. Eğer mesh etmezse, caiz olmaz.
Teyemmüm yapmak isteyen kimseye bir ok atımı (Galve) kadar mesafede suyu aramak vâcib olur. Galve; bir ok atıma demektir ki zirâ'dan (400) e kadardır. [108]
İmâm Ebû Yûsuf (Rh.A.) dan şöyle dediği rivayet edilmiştir : «Şa*yet su, o kimse, suya gidip abdest alıncaya kadar, kafile gidip gözünden kaybolacak miktarı yerde olsa, uzak olmuş olur. O kimse için, suyu ara*maksızın teyemmüm caiz olur.» Muhît sahibi bu kavli beğenmiştir.
Eğer o kimse, suyun yakın yerde olduğunu sanırsa, aramak vâcib olur. Eğer suyun yakın yerde olduğunu sanmazsa, ona suyun aranması vâcib olmaz.
Suyu bulacağını ümit eden kimse için, namazı vaktin sonunda eda etmek mendûbdur. Namazı teyemmümle vaktin evvelinde edâ edip va*kit geçmemiş iken suyu bulsa, namazı iade etmek lâzım gelmez.
Bir kimse suyu yüküne koysa veya bir başka kimseye «at bu suyu yüke koy» diye emredip suyu yüküne koyduğunu veya koydurttuğunu unutup teyemmüm ile namazı edâ etse, namazı iade etmez. Ancak, Ebû Yûsuf (Rh.A.) a göre, iade etmesi gerekir.
«Şayet bir başka kimse onun haberi yok iken yüküne suyu koymuş olsa, ittifakla teyemmüm ona caizdir» diyen de vardır. Bazısı, bu mesele de zikredilen gibi ihtilaflıdır, demiştir.
Bir kimse suyu arkadaşından istediği zaman, eğer arkadaşı suyu vermezse veya suyu mislinin değerinden daha pahalı vermek isterse veya suyu değeri olan parayla verip, onun da parası olmazsa, bu suret*lerde o kimse teyemmüm eder.
Eğer arkadaşı suyu vermek ister veya semen-i misli (mislinin değeri) ile vermeye razı olur ve onun da yanında suyu semen-i misli ile satın almaya yetecek bir şey mevcûd olursa, o vakit onun için teyemmüm caiz, olmaz. Bir kavle göre; «Suyu istemezden önce teyemmüm caiz olur.» Hidâye sahibi bunu seçmiştir. Bu hususta «Caiz olmaz» diyen de vardır. Mebsût sahibi de bunu seçmiştir.
Pislik düşüp eseri kaybolan arz üzerine teyemmüm caiz olmaz.
Çünkü o yer, her ne kadar temiz ise de tayyibe [109] değildir.
Namaz böyle değildir. Çünkü namazda temiz olmak yeter.
[108] Galve; 225 - 360 metre arasında değişen uzaklıktır.
[109] Bununla ilgili olarak Allahu Teâlâ Nisa sûresinin 43. âyet-i kerîmesinde «... felem te-cidû mâen feleyemmemû saîdeıı tayyiben...» (... Bîr su bulamazsanız o vakit pâk bir toprağa teyemmüm edin...) buyurmuştur.
Buradaki tayyibe âyet-î kerîmede de belirtildiği gibi «pâk toprak» manasınadır.
Molla Hüsrev