Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Tevhıt babı

þiatun ali

New member
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
121
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Yaş
41
3-(235)...Ebu Basir şöyle rivayet eder:
Bir adam Ebu Cafer (Muhammed Bakır aleyhisselâm)’ınyanına geldi ve dedi ki:
Bana Rabbinin ne zamandan beri var olduğunu söyle?
İmam buyurdu ki: «Yazıklar olsun sana! Ancak bir zaman var olmayan şey hakkında ne zaman oldu? Denir. Benim yüce Rabbim, her zaman vardı ve her zaman nasılsız (keyfiyetsiz) diridir. Allah hakkında "...oldu" olmaz. Oluşu için de "oldu ve nasıl oldu" nitelemesi olmaz. O'nun için "nerede" (mekân) yoktur.
Bir şeyin içinde değildir. Ve bir şeyin üzerinde de değildir. Özel mekânı için bir yer meydana getirmemiştir. Varlıkların oluşmasından sonra güçlenmemiştir ve hiçbir şey olmadan önce de zayıf değildi. Bir şey meydana getirmemişken korku his­setmiyordu. Zihinde tasavvur edilen hiçbir şeye benzemez. Varlıkların yaratılmasın­dan önce egemenlikten uzakta değildi ve varlıkların ortadan kalkmasından sonra da egemenlikten uzaklaşmaz. Hayat olmaksızın hep diridir. Bir şey meydana getirme­den önce güçlü hükümdardı. Evreni var ettikten sonra da karşı durulmaz güç sahibi hükümdardır.
Varoluşu için "nasıllık" söz konusu değildir. Nerede oluş O'nun için yoktur, sınırı söz konusu değildir. Kendisine benzeyen bir şeyle tanınmaz. Uzun süre kal­maktan dolayı yaşlanmaz. Hiçbir şeyden korkmaz. Aksine bütün varlıklar Onun kor­kusundan titrerler. Sonradan olma bir hayatı olmaksızın diriydi. Vasfedilir bir oluşu, sınırlandırılabilir "bir nasıl" oluşu ve kavranabilir "bir nerede" oluşu veya bir şeye komşu olabilir "bir mekânı" yoktur. Bilâkis O, diridir, tanınandır, hükümrandır, da­ima güç ve egemenlik sahibidir. Dilediğini, dilediği zaman dileyişiyle yarattı. Sınır­landırılamaz, parçalanamaz, yok edilemez. Keyfiyetsizlikti, mekânsız son olacaktır. "O'nun yüzü hariç, her şey helak olacaktır." (Kasas, 88) "Yaratma ve emir yetkisi O'nundur. Âlemlerin Rabbi olan Allah münezzehtir." (Araf, 54)
Yazıklar olsun sana, ey soru soran adam! Benim Rabbimi, zihinler kapsayamazlar. Şüpheler Onu, rububiyyet makamından indiremezler, şaşırmaz, hiçbir şey Ona yaklaşamaz, komşu olamaz, Olaylar Ona musallat olamazlar, hiçbir şeyden do­layı sorumlu tutulamaz, hiçbir şeyden dolayı pişmanlık duymaz. "Uyumaz.." (Bakara, 255) "Göklerde, yerde, ikisinin arasında ve yerin altında bulunan her şey Onundur." (Ta-ha, 6)»
 

þiatun ali

New member
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
121
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Yaş
41
5-(237) ...Ebu'l-Hasan el-Mevsilî, Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’danşöyle rivayet etmiştir:
Yahudi bilginlerden biri Emir'ül-Mü'minin (Ali aleyhisselâm)’ın yanına geldi ve dedi ki: Ey Mü'minlerin Emiri! "Rabbin ne zaman var oldu?"
Dedi ki: «Anan sensiz kalasıca! Ne zaman olmadı ki, ne zaman var oldu? Diye sorulsun? Benim Rabbim, önceden önce, öncesiz vardı, sonradan sonra, sonrasız var­dır. Sonluğunun sonu, sınırı yoktur. Sonlar O'nda son bulur. O, her şeyin sonudur.»
Yahudi dedi ki: Ey Mü'minlerin Emiri! Yoksa sen nebi misin?
Dedi ki: «Yazıklar olsun sana! Ben, ancak Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi)’nin. Kullarından bir kulum[4] (velimdir, bağlılarından biriyim).»
Rivayet edilir ki, Emir'ül-Mü'minin'e "Gökleri ve yeri yaratmadan önce Rab-bimiz neredeydi?" diye sorulmuş, Ali (aleyhisselâm), bu soruya şu cevabı vermiştir:
«Nerede?» mekânla ilgili bir sorudur. Mekân yokken Allah vardı.»
 

þiatun ali

New member
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
121
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Yaş
41
2-(242) ...Hammad b. Amr en-Nasibî, Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)'dan şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Abdullah'a "Kul huvellah..." suresini sordum.
Buyurdu ki: «Allah'ın, kullarıyla nispeti şöyledir: O, birdir, yaratılmışların maksududur, ezelîdir, kullar O'na muhtaçtır, O'nun dayandığı bir sebep yoktur; fa­kat varlıklar O'nun var ettiği sebeplere dayanırlar. Bilinmeyeni bilir, her cahilin ya­nında bilinendir. Tektir. Yarattıkları O'nun içinde değildirler ve O da yarattıklarının içinde değildir. Duyularla algılanmaz, elle dokunulmaz. Gözler O'nu göremez. Yü­cedir; ama yakındır. Yakındır; ama uzaktır. Emrine isyan edilir; O, bağışlar, emrine itaat edilir; şükürleri kabul eder, karşılığını verir. Yeri O'nu kapsayamaz, gökleri O’nu taşıyamaz. Varlıkları kudretiyle taşır. Daimîdir, ezelîdir (öncesizdir), unutmaz, beyhude iş yapmaz, yanlış yapmaz, oyun oynamaz, iradesinin önüne geçilmez. Hük­mü cezadır ve emri anında yerine gelir. Çocuğu yoktur ki mirasını alsın; doğmamış ki ortakları olsun. "Hiç kimse O'nun dengi değildir." (İhlâs, 4)»
 

þiatun ali

New member
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
121
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Yaş
41
9-(253) ...Abdu'l-Alâ, Ebu Abdullah (Cafer Sadıkaîeyhisselâm)'dan şöyle riva­yet etmiştir:
Sibaht adında bir Yahudi, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi)nin yanı­na geldi ve dedi ki: Ya Resûlallah! Sana Rabbin hakkında bazı sorular sormak için geldim. Eğer bu sorulara cevap verirsen ne iyi; cevap vermezsen döner giderim.
Buyurdu ki: «İstediğini sor.»
Dedi ki: Rabbin nerededir?
Buyurdu ki: «Her yerdedir; ama sınırlı bir yerde değildir.»
Dedi ki: O, nasıldır?
Buyurdu ki: «Nasıl Rabbimi nasıl ile nitelendirebilirim ki; nasılı Allah yarat­mıştır? Allah, yarattığı şeylerle nitelendirilemez.»
Dedi ki: Senin, Allah'ın peygamberi olduğun nasıl anlaşılır?
Adam bunu söyleyince orada bulunan taşlar ve başka şeyler dile gelip açık ve anlaşılır bir Arapçayla: «Ey Sibaht! O, Allah'ın Resulüdür.» dediler.
Bunun üzerine Sibaht şöyle dedi: Bu günkü gibi açık bir şey bu güne kadar görmemiştim. Sonra şöyle dedi: «Allah'tan başka ilâh olmadığına ve senin, Allah'ın Resulü olduğuna şahitlik ederim.»
 

þiatun ali

New member
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
121
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Yaş
41
6-(260) ...Ebu'l-Hasan el-Mevsilî şöyle rivayet etmiştir:
Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm) dedi ki: «Yahudi din bilginlerinden bi­ri, Emir'ül-Mü'minin (Ali b. Ebu Talib)’in-salavatullahi aleyhi- yanına geldi ve dedi ki: "Ey Mü'minlerin Emiri! Rabbine ibadet ederken O'nu gördün mü?"
Dedi ki: «Yazıklar olsun sana! Ben görmediğim rabbe ibadet etmem ki.»
- "Peki, O'nu nasıl gördün?"
Dedi ki: «Yazıklar olsun sana! Çıplak gözler, O'nu algılayıp göremez; ancak kalpler iman gerçekleriyle O'nu görür.»[8]
 
Üst Alt