Allahu Teâlâ Hazretlerine vesile aramak, vesile edinmek yani tevessül ile ilgili özellikle münkirler tarafından birçok yazı kaleme alınıyor. Vesile edinmeyi, vesile edrek dua etmeyi, himmet istemeyi inkar ediyor ve şirk olarak kabul ediyorlar. Hatta bazıları: Allahım şu iyi kulun hürmetine bana ver dersen, sanane benim o kulumdan cevabıyla karşılaşabilirsin gibi akla ziyan sözlerle iddialarını savunmaktadırlar. Bu yazımızda Peygamberleri, evliyaları vesile edinmenin nakli ve akli delillerini sizlerle paylaşacağız. Böylelikle münkirlerin ağızlarına mühür vururken bizimde inancımız kuvvetlenecek.
Öncelikle şunu vurgulayalım ki vesile yapmak demek, vesile yapılanı ilahlaştırmak demek değildir.
Mesela Fatiha Suresinde okuduğumuz Ancak sana kulluk eder, ancak senden yardım isteriz ayeti kerimesini okuyarak Hem Ancak Allahtan yardım isterim diyorsun, hemde şeyhten yardım istiyorsun diyorlar. Onlara sadece şu ayeti kerimeyi okumak cevap olarak yetecektir:
Cebrail (Aleyhisselam) Meryem Valideye ne demişti:
Sana bir çocuk vereceğim (Meryem 19)
İnkarcılara sorulacak soru şu: Ayeti Kerimede sabit olduğu üzere Cebrail Çocuk vereceğim diyor. O halde Çocuğu veren kim?
Eğer derlerse ki Çocuğu veren Cebraildir o halde kendileri şirke düşmüş demektir. Yok eğer Çocuğu veren Allahtır, Cebrail vesiledir derlerse zaten kendi iddialarını çürütmüş olacaklardır.
Dolayısıyla inkarcıların tutunmaya çalıştığı dallar çürüktür. Ve bir mürid şeyhini vesile yaparken, himmet isterken verecek olanın Allah olduğunu bilir. Onu vesile yapar. Bu iş aslında bu kadar basittir.
İkinci olarak şu hususun altını kalın bir çizgi ile çiziyoruz. İnkârcıların inkârlarına delil olarak getirdiği Kuran-ı Kerimdeki Biz onlara sadece bizi Allaha daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz. (Zümer Suresi 3) ve benzeri ayetler bütün Ehli Sünnet âlimlerinin tefsirlerine göre müşrikler hakkında nazil olmuş ve bu gibi ayetlerin puta tapan, puta taparak vesile yaptığını bahane eden müşrikleri haber verdiğini beyan etmişlerdir. Hiçbir Ehli Sünnet âlim, bu ayetlerin mürşitler ve veliler hakkında olduğunu beyan etmemiştir. Dolayısıyla bu ayetleri tek tek yazarak cevap vermek yersizdir.
VESİLE ARAYIN!
Öyle olmasaydı Allahu Teâlâ: Ey iman edenler! Allaha karşı gelmekten sakının, Ona yaklaşmaya vesile arayın ve Onun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz. (Maide 35) buyurmazdı.
Yine bazı inkarcılar bu ayeti kerime işlerine gelmediği için: Bu vesileden maksat ibadetlerdir ve insanın amelleridir demektedirler. Bakın Allahu Teâlâ başka bir ayeti kerimesinde ne buyuruyor:
De ki: Onu bırakıp da ilâh diye ileri sürdüklerinizi çağırın. Onlar, başınızdaki sıkıntıyı ne kaldırabilirler ne de değiştirebilirler.(İsra 56)
Onların yalvardıkları bu varlıklar, hangimiz daha yakın olacağız diye Rablerine vesile ararlar. Onun rahmetini umarlar, azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı gerçekten korkunçtur. (İsra 57)
Allahu Teâlâ buyuruyor ki: taptığınız taşlar bile hangimiz daha yakın olacağız diye Allaha vesile arıyor.
Cansız taşların bile Allaha yakın olmak için vesile araması bizlere vesilenin sadece ibadet ile olmadığı gösteriyor.
VESİLE ARAYINIZ!
Ayeti kerimelerde de gördüğünüz üzere Allahu Teâlâ vesile edinmeyi emrederken cansız varlıkların bile bizlere örnek teşkil edecek derece Allahu Teâlâya yakın olmak için vesile aradıkları beyan ediliyor. Dolayısıyla bu konu ayeti kerimeler ile sabit oluyor.
Öncelikle şunu vurgulayalım ki vesile yapmak demek, vesile yapılanı ilahlaştırmak demek değildir.
Mesela Fatiha Suresinde okuduğumuz Ancak sana kulluk eder, ancak senden yardım isteriz ayeti kerimesini okuyarak Hem Ancak Allahtan yardım isterim diyorsun, hemde şeyhten yardım istiyorsun diyorlar. Onlara sadece şu ayeti kerimeyi okumak cevap olarak yetecektir:
Cebrail (Aleyhisselam) Meryem Valideye ne demişti:
Sana bir çocuk vereceğim (Meryem 19)
İnkarcılara sorulacak soru şu: Ayeti Kerimede sabit olduğu üzere Cebrail Çocuk vereceğim diyor. O halde Çocuğu veren kim?
Eğer derlerse ki Çocuğu veren Cebraildir o halde kendileri şirke düşmüş demektir. Yok eğer Çocuğu veren Allahtır, Cebrail vesiledir derlerse zaten kendi iddialarını çürütmüş olacaklardır.
Dolayısıyla inkarcıların tutunmaya çalıştığı dallar çürüktür. Ve bir mürid şeyhini vesile yaparken, himmet isterken verecek olanın Allah olduğunu bilir. Onu vesile yapar. Bu iş aslında bu kadar basittir.
İkinci olarak şu hususun altını kalın bir çizgi ile çiziyoruz. İnkârcıların inkârlarına delil olarak getirdiği Kuran-ı Kerimdeki Biz onlara sadece bizi Allaha daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz. (Zümer Suresi 3) ve benzeri ayetler bütün Ehli Sünnet âlimlerinin tefsirlerine göre müşrikler hakkında nazil olmuş ve bu gibi ayetlerin puta tapan, puta taparak vesile yaptığını bahane eden müşrikleri haber verdiğini beyan etmişlerdir. Hiçbir Ehli Sünnet âlim, bu ayetlerin mürşitler ve veliler hakkında olduğunu beyan etmemiştir. Dolayısıyla bu ayetleri tek tek yazarak cevap vermek yersizdir.
VESİLE ARAYIN!
Öyle olmasaydı Allahu Teâlâ: Ey iman edenler! Allaha karşı gelmekten sakının, Ona yaklaşmaya vesile arayın ve Onun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz. (Maide 35) buyurmazdı.
Yine bazı inkarcılar bu ayeti kerime işlerine gelmediği için: Bu vesileden maksat ibadetlerdir ve insanın amelleridir demektedirler. Bakın Allahu Teâlâ başka bir ayeti kerimesinde ne buyuruyor:
De ki: Onu bırakıp da ilâh diye ileri sürdüklerinizi çağırın. Onlar, başınızdaki sıkıntıyı ne kaldırabilirler ne de değiştirebilirler.(İsra 56)
Onların yalvardıkları bu varlıklar, hangimiz daha yakın olacağız diye Rablerine vesile ararlar. Onun rahmetini umarlar, azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı gerçekten korkunçtur. (İsra 57)
Allahu Teâlâ buyuruyor ki: taptığınız taşlar bile hangimiz daha yakın olacağız diye Allaha vesile arıyor.
Cansız taşların bile Allaha yakın olmak için vesile araması bizlere vesilenin sadece ibadet ile olmadığı gösteriyor.
VESİLE ARAYINIZ!
Ayeti kerimelerde de gördüğünüz üzere Allahu Teâlâ vesile edinmeyi emrederken cansız varlıkların bile bizlere örnek teşkil edecek derece Allahu Teâlâya yakın olmak için vesile aradıkları beyan ediliyor. Dolayısıyla bu konu ayeti kerimeler ile sabit oluyor.