Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Tevbe

YOL GÖSTERÝCÝ

New member
Katılım
2 Nis 2006
Mesajlar
237
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
68
Web sitesi
www.yolgosterici.com
Bu dünya da hata yapmadan yaşamak mümkün değildir.

Hemen hepimiz en azından birisine kötü bir söz, bir küfür sarf etmişizdir. Ya da en azından içimizden bir kızgınlık geçmiştir.

Bir durakta yada bir kuyrukta farkına vararak yada varmayarak birinin hakkını çalmışızdır.

Bize kötü söz söyleyen birine kötü sözle cevap vermiş ya da en azından yüzümüzü asmışızdır.

Yalan söylemişizdir mutlaka, hayatımız boyunca bir kere bile olsa, beyaz yalan bile olsa.

Kısacası bu dünyada kusursuz olmamız mümkün değil.

Zaten Cenab-ı Hak’da bizden kusursuz olmamızı beklemiyor. Kusurlu olarak yaratıldığımızı bizlere açıklıyor;

Allah size hafiflik getirmek istiyor. Çünkü insan çok zayıf yaratılmıştır. NİSA SURESİ 28.

İşte bunun içindir ki; Allah insanlara tövbe’yi nasip etmiştir.

Geride bırakılan üç kişinin de tövbesini kabul etmiştir. Bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmiş, öz benlikleri kendilerini sıkıştırmıştı; Allah'ın öfkesinden kurtulmak için yine Allah'a sığınmaktan başka çare olmadığını fark etmişlerdi. Sonra onlara tövbe nasip etti ki, eski hallerine dönsünler. Hiç kuşkusuz, Allah, tövbeleri çok çok kabul eden, rahmeti sınırsız olandır.
TEVBE SURESİ 118.


Peki tövbe nasıl olursa kabul olur?

Cenab-ı Hak bunu da kuran-ı kerimde bizlere açıklamıştır.

Tövbe edip hallerini düzeltenlerle gerçeği açıklayanlar müstesna. İşte böylelerinin tövbesini kabul ederim. Doğrusu ben tövbeleri çok çok kabul edenim, rahmeti sınırsız olanım.BAKARA SURESİ 160.

Samimi duygular içinde olan bir tövbe geçerlidir. Ve bu tövbenin arkasından kişi tövbe ettiği konuda bir daha hata yapmamalıdır.

Ondan sonra tövbe edip hallerini düzeltenler müstesna. Hiç şüphesiz, Allah, çok affedici, çok merhametlidir. ALİ İMRAN SURESİ 89.

Tövbe ettikten sonra aynı hatayı tekrarlayanlar için ise;

İmanlarından sonra küfre sapmış, sonra da küfürde daha da azıtmış olanların tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. Onlar, sapıkların ta kendileridir. ALİ İMRAN SURESİ 90.

Buyurmuşlardır.

Tövbe etmeyi bir alışkanlık haline getirmiş bir insanın durumu yalancı çoban masalın daki çobanın durumu gibidir. Ayni hata için tövbe alışkanlık haline getirilmemelidir.

Allah'ın, kabulünü üstlendiği tövbe, bilgisizlikle kötülük işleyip de çok geçmeden tövbe edenler içindir. Allah, işte böylelerinin tövbesini kabul eder. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir.
Yoksa, kötülükleri yapıp yapıp da her birine ölüm geldiğinde, "işte şimdi tövbe ettim" diyenler için tövbe yoktur. Küfre batmış olarak ölenlere de tövbe yoktur. Böylelerine biz korkunç bir azap hazırladık. NİSA SURESİ 17-18


İnsan birçok konuda iyi ve kötüyü akıl baliğ yaşına geldiğinde idrak eder ve davranışlarını ona göre düzenler. Zaman içinde sorumluluklarını hatırlar, araştırır ve öğrenir.

Bazı konularda de bilgimiz olmayışından yaptığımız hatalar vardır. (mesela bir dua’nın yanlış okunuşu gibi)

İşte böyle durumlar da Allah tövbeleri kabul eder;

Şu da var: Rabbin, bilgisizlik yüzünden kötülük işleyip de bunun ardından tövbe edip hallerini düzeltenler lehindedir. Sonra senin Rabbin gerçekten Gafûr ve Rahîm'dir.NAHL SURESİ 119.

Geçmişte bilim ve teknoloji yoktu. Hatta dünyanın yuvarlak olduğu bile bilinmiyordu. İşte bu yüzden bu dönemler Allah’ın insanlara en çok peygamber gönderdiği dönemlerdir. Şimdi ise bilim ilerledikçe Allah’ın kuran-ı kerimde bizlere bildirdikleri bir bir ispatlanırken artık insanlar, akıl, vicdan ve mantıkları ile gerçekleri görüp kendilerini doğruya yönlendirmelidirler.

Öleceğini anladığı an tövbe edenlerin tövbesi ise ‘’firavun tövbesi’’ dir. Ve asla kabul edilmeyecektir.

Peki gerçekleri görüp de tövbe etmeyen ve tövbe etmeden ölenler ?

Gerçeği örtüp de küfre sapmış olarak ölenlere gelince, onların her biri kendini kurtarmak için dünya dolusu altın verse de asla kabul edilmeyecektir. Korkunç bir azap vardır onlar için. Hiçbir yardımcıları olmayacaktır.
ALİ İMRAN SURESİ 91.


Allah hepimizin tövbelerini kabul eylesin.

De ki: "O'dur benim Rabbim, ilah yok O'ndan başka, O'na dayanmışım ben! Yalnız O'nadır tövbem!" RA’D SURESİ 30.

ALLAH YAR VE YOLDAŞINIZ OLSUN.
 
S

seha

Guest
Allah Razı olsun kardeşim; sen Rabbimin Foruma bir lütfusun
Selam,dua ve muhabbetle
 

beyazlotus

New member
Katılım
30 Haz 2006
Mesajlar
6
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Selamün aleyküm.Tevbe adında bir başlık görünce hemen ilgimi çekti.Ve kabul edilen tevbenin hata yaptıktan hemen sonra edilen tevbe olduğunu okudum.Bir şeyi merak ediyorum.Tanıdığım biri bütün gençliğini zina ederek geçirmiş fakat sonra evlenip temiz bir hayat yaşamaya karar vermiş.Evlenemezse büyük ihtimalle yine buna devam edecek.Fakat evlenip temiz yaşamak istiyor.Bu adamın tevbesinin durumu nedir acaba?Ve kendisini doğru yola götürecek dindar bir bayanla (benimle) evlenmek istiyor.Böyle bir bayanla evlenmeye hakkı var mı?Benim ona sen geçmişinde çok günahkarmışsın deme hakkım var mı?Çünkü tevbe ettiğini ve Allahın affettiği bir şeyi neden benim kafama taktığımı soruyor.
Sizin görüşlerinizi öğrenmek istiyorum.Teşekkür ederim.
 

YOL GÖSTERÝCÝ

New member
Katılım
2 Nis 2006
Mesajlar
237
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
68
Web sitesi
www.yolgosterici.com
Kardeşim,

Tövbe de en önemli husus samimi olmaktır. Eğer insan tüm samimiyetiyle Tövbe etmiş ise Allah tövbeleri çokça kabul edendir. O kişi gençliğinin verdiği gaflet içersinde bir takım hatalar yapmış olabilir. Ama eğer gerçekten hatalarını fark edip, nedamet duyarak, tüm samimiyeti ile tövbe etmiş ise mutlaka Allah kabul etmiştir. Ve Allah bir kişiyi eğer affetmiş ise, senin de affedici olman gerekir diye düşünüyorum.

Allah yar ve yoldaşın olsun.
 

beyazlotus

New member
Katılım
30 Haz 2006
Mesajlar
6
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevabınız için çok teşekkür ederim.Allah razı olsun.
 

Mahfuz

New member
Katılım
9 Haz 2006
Mesajlar
158
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
42
Konum
Ýstanbul
tevbe dönmek demektir. en başa dönmek. bir daha yapmamak üzere geri dönmek.

Nasuh Tevbesi:

Bir zamanlar Nasuh adında bir genç mahallesindeki kadınlar hamamına kadın kıyafeti giyip gidermiş. Kadın kıyafeti içinde kadınları keseler, onları seyredermiş. Kadınlarda fark etmezlermiş haliyle. Birgün sultanın kızı hamama gelmiş. Hamamda yıkanırken değerli bir yüzüğü kaybolmuş. Askerler hiç kimse dışarı çıkmasın arama yapacağız demişler. Nasuhu bir telaş almış! Eyvah! Erkek olduğum anlaşılacak, beni linç edecekler diye korkmuş. Başlamış dua etmeye. Allah'ım ben ettim sen etme! Kurtar beni burdan! Bir daha asla böyle birşey yapmayacağım demiş. Pişmanlıktan, korkudan erimiş bitmiş. Arama yapılırken sıra tam ona gelmiş ki biri oradan bulundu demiş. Tamam herkes serbesttir demişler. Nasuh hemen çıkmış dışarı ve birdaha asla geri dönmemiş...

Tahrim (8):
Ya eyyuhelleziyne amenu tubu ilellahi tevbeten nasuha...
Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün...
 
Ç

ÇÝray

Guest
Tövbe Edenler

Tövbe Edenler

Tevbe veya tövbe; yaptığı kötülükten pişmanlık duymak, bir daha yapmamaya karar vererek, Cenâbı Allah'tan af dilemektir. Yalnız günah işlemiş olanların değil, bütün mü'minlerin günahlardan arınarak kurtulmaları, ancak tövbe etmekle mümkün olur. Tövbe, bir kulluk görevidir ve her zaman yapılması gerekli bir ibadet şeklidir. Hucurat 49/11: " Kim ki tövbe etmez, işte böyleleri zalimdir. "

ALLAH TÖVBE EDENLERİ SEVER

2/222: ... Allah, çok tövbe edenleri sever...
9/118: ... Şüphesiz ki Allah TEVVÂB'tır, Tövbeleri çok kabul edicidir, RAHÎM'dir, merhameti sınırsızdır.

Tövbe edenler, Cenâbı Allah'ın sevgisi ile yücelmiş mutlu benliklerdir. Onlar Allahü Teâlâ'ya yönelerek her zaman çok ve pek çok tövbe ederek kulluk görevlerini yerine getirirler. Cenâbı Allah'ın bir isim sıfatı da tövbeleri çok kabul eden, tövbe nasip eden, Kendisine yönelenleri karşılıksız bırakmayan anlamında TEVVÂB oluşudur. Tevvâb'lık ve kuldaki " tövbe etme " ilişkisi, bir yaratılış yasası olarak her zaman devam etmektedir. Kul, bilip bilmediği günahlardan dolayı Cenâbı Allah'a sığınarak tövbe edecek ve çok affedici ve merhametli olan Yüce Allah'da kulunu bağışlayacaktır.

AF DİLEMEK BİR İBADET ŞEKLİDİR

24/31: ... Ey mü'minler, hepiniz topluca Allah'a tövbe edinki kurtuluşa erebilesiniz.
51/81: Takva sahipleri seher vakitlerinde af dilerlerdi.

Tövbe, sadece günahlardan kurtulma değil, aynı zamanda bir ibadet şeklidir. Cenâbı Allah, bütün mü'minleri tövbe etmeye çağırmaktadır. Allahü Teâlâ'ya sığınarak tövbe etmek, aynı zamanda imanın kuvvetlenmesini de gerçekleştirir. Böylece bilip bilmediği günahlardan affa erişen mü'min, günahsız olarak bir üst mertebeye çıkarak yücelecektir. Hadis de: " Tövbe eden hiç günah işlememiştir. " diye buyrulması tövbenin önemini vurgulamaktadır.

Kur'ân; kemale ermiş benliklerin temsilcisi takva sahiplerinin tövbe ibadetlerini gecenin son üçte biri olan seher vakitlerinde yaptıklarını belirtmektedir. Tövbe, günün her vaktinde yapılırsa da seher vakti; dua, af ve merhametin kabulü bakımından çok önemli bir zaman dilimidir. Peygamber Efendimiz : " Ben her gün 70 defadan çok tövbe ederim. " diye buyurmakla tövbenin her zaman yapılması gereğine açıklık getirmiştir.

TÖVBE İLE İMANA YÖNELİŞ

5/74: Halâ Allah'a yönelip tövbe ederek O'ndan af dilemiyorlar mı?...
9/126: İman etmeyenler her sene bir veya iki defa çeşitli belâlara çarptırılarak imtihan edildiklerini görmüyorlar mı? Böyle iken yine tövbe etmiyorlar, ibret almıyorlar.
7/153: Günahları işledikten sonra tövbe edip imana sarılanlara gelince, tövbe ve imandan sonra Allah çok affedici, çok merhametli olacaktır.

Cenâbı Allah, birçok ayetlerle günahkarları ve yanılgı halindeki insanları tövbe etmeye çağırıyor. Onlar görmüyorlarmı ki, her sene bir iki defa çeşitli belalar ile sınava tabi oluyorlar. Hastalık, kaza, sıkıntı v.s. onları perişan ediyor. Halâ tövbe etmiyor, gerçekleri göremiyorlar. Ancak kalplerinde iman ışığı yanar da; " Suçluyum, kötülük yaptım, pişmanım, vazgeçiyorum. " derlerse durum değişir. O zaman Allah'ı çok affedici ve çok merhamet edici bulacaklardır. Cenâbı Allah'a giden yolda bir köprü durumunda olan tövbe etme sırrı, imanı gönlünde hissetmenin de bir neticesidir.

SEN AFFETMEYİ ESAS AL

7/199: Sen affetmeyi esas al...
42/40: Kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Fakat affedip barışmayı esas alanın ödülünü bizzat Allah verir...
3/134: Takva sahipleri... insanların kusurlarını affederler. Allah da o iyilik edenleri sever.
24/22: Affetsinler, hoş görsünler. Allah'ın sizi affetmesini istemez misiniz?

Kur'ân yapılan bir kötülüğe, ancak eş ve dengi bir cezayı öngörmekte, adaletin böylece işleyeceğini açıklamaktadır. Kötülüklerin karşılığı olarak ceza verilirken, haddi aşarak zulüm de yapılmama lıdır. Ancak, affetmeyi esas almanın ödülü ise bizzat Cenâbı Hakk tarafından verilir. En sevgili kul olan takva sahipleri; kendilerine yapılan kötülükleri ve kusurları, ceza vermeye güçleri yettiği halde, hep hoş görmeyi ve affetmeyi tercih ederler. Nasıl ki Allahü Teâlâ bizlerin günahlarını affediyorsa, sen de affı tercih ederek barışmayı esas al.

RAHMETİMDEN ÜMİT KESMEYİN

39/53-54: De ki : Ey günah işlemekte haddi aşarak kendilerine zulmetmiş kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Muhakkak ki Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O; çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. Öyle ise azap yakanıza yapışmadan Rabbinize dönüp O'na teslim olun. Sonra size yardım edilmez.
23/118: Şöyle yakar: Rabbim! Affet, merhamet et, Sen merhametlilerin en hayırlısısın.

İslâm bilginleri bu ayeti, kulun işlemiş olduğu en büyük günahlarını bile affedebileceğinin müjdesi olarak görmüşlerdir. Bu suça teşvik değil, insanların en kötü şartlarda bile Cenâbı Allah'a sığınmak sureti ile af edilebileceklerinin bir kanıtıdır. Şu halde bütün günahlar, hatta şirk (Allah'a ortak koşma) bile Yüce Yaratıcı'nın sonsuz rahmetinin lütfu olarak tövbe ile affedilmektedir. Nisa 4/116: " Doğrusu, Allah Kendine şirk koşulmasını asla bağışlamaz..." ayetinin hüküm ihtiva etmesi, kulun af dilemediği takdirdedir. Yoksa tövbe edildiği zaman Cenâbı Allah'ın affetmeyeceği hiçbir günah yoktur. Ancak kul, aynı suçu bir daha tekrarlamamalıdır.

TÖVBELERİ ASLA KABUL EDİLMEZ

3/90: İmanlarının arkasından inkâr yoluna sapmış, sonra da inkârlarında daha da azıtmış kimselerin tövbeleri asla kabul edilmez. Onlar sapıkların ta kendileridir.

İman ettikten sonra; nankörlük ederek hak ve hakikatten, İslâmiyet yolundan sapanlar ve sonra inkârlarında daha da ileri gidenler için sonsuz kurtuluşlarını sağlayacak tövbe yolu onlara tamamiyle kapatılır. Çünkü onlar, ne yaptığını bilmeyen sapıklardan başkası değildir. Kur'ân inkâr etmeyi adet haline getirenler için kalbin mühürlenmesi ifadesini kullanmaktadır. Araf 7/101: "... Allah, inkar etmeyi adet haline getirenlerin kalblerini işte böyle mühürler. "

ÖLÜM DÖŞEĞİNDE TÖVBE

10/90-91: Ve İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun ve ordusu azgınlık ve düşmanlıkla onları izlemekteydi. Nihayet suda boğulmaya başlayınca: " İnandım; gerçekten İsrailoğullarının iman ettiğinden başka tanrı yok. Ben de O'na teslim olanlardanım. " dedi. Ona: " Şimdi mi iman ediyorsun? Halbuki bundan evvel isyan etmiş ve bozgunculardan olmuştun. " dendi.
4/18: Devamlı kötülük yapıp da herbirine ölüm gelince: " İşte ben şimdi tövbe ettim. " diyenler için tövbe yoktur. Kâfir olarak ölenlere de tövbe yoktur. Böylelerine Biz korkunç bir azab hazırladık.

Kur'ân; kötülükleri yapıp yapıp da, ölümün acı gerçeği ile can çekişirken " İman ettim " demenin geçersiz olacağını açıklamaktadır. Ancak akıl ve şuur yerinde iken ve ölüm ile karşılaşmadan daha evvel, Cenâbı Allah'a sığınması, tövbe ederek de iman etmesi ile af gerçekleşebilir.
 
Ç

ÇÝray

Guest
bizde yaptıgımız hatalardan ve pişmanlık duydugumuz günahlardan dolayı rabbimin sonsuzu merhametine sıgınarak tevbe diyoruz ..

affola......
 
Üst Alt