Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Tevazu

berfut

New member
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
TEVÂZU
Tevâzu, alçakgönüllülük demektir.İslâm dinini gereği gibi yaşamak ve bunun zevk ve huzurunu lâyıkıyla hissedebilmek için çıkılması gereken basamakların ilki tevâzudur.

Tevâzu, hiçbir kimseyi kendinden küçük, kendinden aşağı, hor ve hakir görmemektir. Hatta hiçbir varlığı hor ve hakir görmemek, tevâzu basamağının en ilerideki aşamasıdır denilebilir.

Hiç unutulmaması gereken şudur ki bizi ve bütün insanları, hayvanları, bitkileri ve tüm varlıkları yoktan var eden Allah(c.c.)’tır. Bütün mevcûdat “OL” emrinin çeşitli tecellilerinden ibaret ve bu emrin sonuçlarıdır. Öyleyken bazı insanların diğerlerini veya başka varlıkları hor ve hakir görmesinin, ilk oluş düşünüldüğünde hiçbir mantığı mevcut değildir.



MÜ’MİNUN SURESİ / 12 : Andolsun biz insanı, çamurdan (süzülüp çıkarılmış) bir özden yarattık.



Yüce kitabımızda da belirtildiği gibi; aslı topraktan olanın, aslı topraktan olanı aşağı görmesi mantıklı olabilir mi

Kaldı ki her şeyin, her varlığın yoktan var edeni olan Allah(c.c.)’ın güç ve kudretinin, ilminin, fazl-ı kereminin yanında kulun bir başka kula karşı, kullar arasında üstünlük davası gütmesi ne kadar doğru olabilir?

İslâm büyük bir deryâdır.Öğrendikçe, hiçbirşey bilmediğinizi anlarsınız. Öğrendikce büyürsünüz ama tevâzu içinde olup, kendinizi küçük gördükçe büyürsünüz. Ben her şeyi biliyorum, benim dediğim doğru, ben okuyorum, sen cahilsin, ben âlimim hitaplarıyla konuşmak nefsimizden kaynaklanıyor. Bu kişileri Peygamber Efendi’miz “En cahil insan” diye vasıflandırıyor.

İnsanlar birbirlerine karşı, mevkî ve makâmlarıyla, malları ve dünyasal varlıklarıyla; soylarıyla, akraba ve yakınlarının çokluğuyla, eşyalarıyla vs... büyüklük ve üstünlük taslarlar.Halbuki bütün bunlar geçici olan, çoğu kere bir insan ömrü kadar bile devam etmeyen şeylerdir.

HADÎD / 20 : Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs, aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlât sahibi olma isteğinden ibârettir.Tıpkı bir yağmur gibidir ki; bitirdiği, ziraatçilerin hoşuna gider.Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çerçöp olur.Ahirette ise çetin bir azap vardır.Yine orada, Allah(c.c.)’ın mağfireti ve rızası vardır.Dünya hayatı

aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey değildir.

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de de belirtildiği gibi; sonsuz olan ebedî hayatı kaybetme uğruna, bir oyun ve eğlenceden ibaret olan dünyaya bağlanıp kalmak ne kadar yanlıştır.

“Asla dünya malı için böbürlenmeyiniz, çünkü hepsi geçicidir.”

ENFÂL SURESİ / 28 : Biliniz ki mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan sebebidir ve büyük mükâfat Allah’ın katındadır.



Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in de birçok ayetinde açıkça belirtildiği gibi, mallarımız ve evlâtlarımız birer sınama aracıdır.Bu sınamanın da; “itaatkâr olanla isyankâr olan ayrılıncaya kadar” devam edip gideceği yine yüce kitabımızda açıkça âlemlere tebliğ edilmektedir.

Öyleyse biz kullara düşen; bir oyun ve eğlence olan dünya hayatı ve imtihan vasıtası olan mal, mevkî, şan, ve evlât gibi süslere bağlanıp kalarak onlarla övünmek, böbürlenmek ve kibirlenmek olmamalıdır.bizlere düşen;

“Allah (c.c.), kendini büyük görenleri hiç sevmez.”

hükmüne uyarak; kibirden, gururdan bir an önce uzaklaşmak ve bunu hem davranışlarımızdan hem de söz ve düşüncelerimizden çıkarıp atmaktır.



Zîra kibir nefsi, yani benlik duygusunu besler.Benliğine bağlanan kul da bu bağlılığı nispetinde Allah(c.c.)’tan uzaklaşır.Azazili iblis yapan; ateşten yaratıldığı için, topraktan yaratılmış Âdem’e secde etmekten alıkoyan gururu, kibiri ve benlik duygusu değil miydi?

Bizler de hem kendimizin hem de çevremizin şeytanı olmamak için, benlik duygusundan ve böbürlenmekten, kibirden olabildiğince uzak durarak, Allah’a bir adım yaklaşalım.Çünkü, “bizler kendimizi hiç kimsenin efendisi değil, Hakk’kın kullarının hizmetkârı olarak görmek” sûretiyle O’na yaklaşma ve yakınlaşma durumundayız.

"Siz, size geçici olarak verilen değerlerle gururlanırsanız, tamamıyla sizin olan mânevi değerleri kaybedersiniz. İşde o zaman hem eliniz hemde gönlünüz fakirdir
 
Üst Alt