Oturduğunuz yerden etrafınıza bir bakın. Bulunduğunuz odadaki her şeyin 'yapılmış' olduğunu göreceksiniz. Duvarlar, döşemeler, tavan, oturduğunuz sandalye, elinizde tuttuğunuz kitap, masanın üzerinde duran bardak ve sayılamayacak kadar çok detay...
Bunlardan bir tanesi bile kendi kendine oluşup odanıza gelmedi. En basit görünen bir halı püskülünü bile uğraşıp emek vererek yapan biri vardır. O püskül oraya kendi kararıyla gelip yerleşmemiştir.
İnsanın sahip olduğu beden, ciltler dolusu ansiklopedilere sığmayacak kadar çok yaratılış delili ile doludur.
Düşünülmesi gereken yalnız insan da değildir. Dünya üzerinde her milimetrekarede insanın gördüğü ya da göremediği bir yaşam hüküm sürmektedir. Elinize bir avuç toprak alıp incelediğinizde içinde birbirinden tamamen farklı özelliklere sahip çeşit çeşit canlı bulunduğunu keşfedeceksiniz.
Aynı şey soluduğunuz hava için de geçerli. Hatta derinizin yüzeyinde şimdiye kadar belki de isimlerini hiç duymadığınız canlılar yaşıyor. O halde bedenimizden başlayıp akıl almaz evrenin en uç noktalarına kadar var olan dengenin de bir sahibi olmalıdır.
Tüm bunların sebepsiz, amaçsız ve tesadüf eseri olarak var olduklarını iddia etmek ise hezeyandan başka bir şey değildir. Zira hiçbir canlı kendi kararıyla ve çabasıyla yeryüzüne gelmemiştir. Hiçbir tesadüf de bu kadar kompleks sistemler oluşturamaz. Bütün bunlardan anlıyoruz ki, Allah'ın varlığı her yeri sarıp kuşatmıştır ve "akıl" bunu bilir.
Bunlardan bir tanesi bile kendi kendine oluşup odanıza gelmedi. En basit görünen bir halı püskülünü bile uğraşıp emek vererek yapan biri vardır. O püskül oraya kendi kararıyla gelip yerleşmemiştir.
İnsanın sahip olduğu beden, ciltler dolusu ansiklopedilere sığmayacak kadar çok yaratılış delili ile doludur.
Düşünülmesi gereken yalnız insan da değildir. Dünya üzerinde her milimetrekarede insanın gördüğü ya da göremediği bir yaşam hüküm sürmektedir. Elinize bir avuç toprak alıp incelediğinizde içinde birbirinden tamamen farklı özelliklere sahip çeşit çeşit canlı bulunduğunu keşfedeceksiniz.
Aynı şey soluduğunuz hava için de geçerli. Hatta derinizin yüzeyinde şimdiye kadar belki de isimlerini hiç duymadığınız canlılar yaşıyor. O halde bedenimizden başlayıp akıl almaz evrenin en uç noktalarına kadar var olan dengenin de bir sahibi olmalıdır.
Tüm bunların sebepsiz, amaçsız ve tesadüf eseri olarak var olduklarını iddia etmek ise hezeyandan başka bir şey değildir. Zira hiçbir canlı kendi kararıyla ve çabasıyla yeryüzüne gelmemiştir. Hiçbir tesadüf de bu kadar kompleks sistemler oluşturamaz. Bütün bunlardan anlıyoruz ki, Allah'ın varlığı her yeri sarıp kuşatmıştır ve "akıl" bunu bilir.