Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Televizyon Seyretmek

NUAYMAN

New member
Katılım
1 May 2007
Mesajlar
530
Tepkime puanı
249
Puanları
0
Yaş
51
Aşırı Beslenme Sendromu:
Televizyon izlerken çocuklar aşırı miktarda beslenirler ve trans durumuna geçerler; öyle ki metabolizmaları (vücudun kalori yakması) normalde dinlenme sırasında (örneğin hiçbir şey yapmadıkları zaman) saptanan düzeyin bile %16 altına düşer, bu rakam vücudun aktif olduğunda ölçülenden çok aşağıdadır.

Yetersiz Entellektüel, Fiziksel ve Sosyal Aktivite:
Televizyon izlerken çocuklar konuşup oynayamazlar, diğer çocuklarla ilgilenemezler, kitaplara bakamazlar ve bedenlerini ve zihinlerini çalıştıramazlar. Aşırı düzeyde görsel bombardıman altında kalmak uzun vadedeki mutluluk için hayati önem taşıyan becerilerinin gelişmesini önler. Kronik televizyon izleyicileri uyarı ve tatmin açısından televizyona bağımlı olurlar.

Obesite:
Çalışmalar son yıllarda çocuklardaki obesitenin %50 artmasından televizyonu sorumlu göstermiştir. Bunun nedeni çok fazla kalori alınmasıdır. Televizyon bağımlıları çok fazla kalori alırlar.(televizyon izlerken birşeyler yerler; reklâmların etkisinde kaldıkları için de yedikleri genellikle abur cuburdur.) ve çok azını yakarlar.

Yüksek Kolestrol Düzeyleri:
Aşırı beslenme sadece çocukların kilo almasına neden olmakla kalmayıp aynı zamanda kolestrol düzeylerini de arttırır.Araştırmalar, bunun hareketsizliğe ve kalp açısından sağlıksız bir diyetle beslenmeye bağlı olduğunu belirtmektedir. Ayrıca yapılan araştırmalarda televizyon seyretme konusunda iradesiz davranan anne babaların yağ tüketimi ve kolestrolu konusunda da kontrollu olamadıkları gösterilmiştir.

Saldırgan Davranışlarda Artış:
Bazı insanlar bunun tersini düşünse de, gittikçe artan kanıtlar anne ve babaların her zaman şüphelendikleri konuyu doğrulamaktadır: televizyondaki şiddeti seyretmek çocuklarda saldırgan davranışı körükler. En azından çocuklarda şiddete karşı duyarsızlık gelişir ve küçük izleyiciler bu konuda endişelenmekten vazgeçerler. (Filmlerdeki karakter, yumruk yer yemez bir yumruk attığına göre neden olmasın?)

Korkunun Artması:
Küçük çocuklar gerçekle gerçek olmayanı ayırt etmekte zorlanırlar. Hayal mahsulu olan şeyleri gerçekmiş gibi algılarlar çünki izledikleri her şeyi gerçek olarak değerlendirirler. Televizyonda olan şeyler onlar için kendi odalarında olanlar kadar gerçektir. Korku verici bir şovu izlerken korkmuyormuş gibi gözükseler de sonradan kâbus görebilirler.
Çocuklar okul öncesi döneme yakın bir zamanda gerçekle hayal olanı ayırmaya başladıkça (daha ilerki yıllara kadar tam olarak ayrım yapamazlar) haberlerde izledikleri olaylar (cinayetler, yangınlar, doğal felâketler, trafik kazaları, vs) gerçekten korku verici olmaya başlar. Küçük çocuklar aynı olayların kendi ailelerinin veya yakınlarının başına gelebileceğini düşünerek korkabilirler.

Değer Yargılarında Bozulma:
Çok az televizyon şovunda çocuklara olumlu değerler verilmeye çalışılır. (paylaşma, kibarlık, dürüstlük, tolerans) Onun yerine bir çok programda olumsuz değerler öğretilir (istediğinizi elde etmek için şiddet kullanın, yalan söyleyin, ne gerekiyorsa yapın ya da sizi popüler yapan şeyler, sahip olduğunuz şeylerdir vs)

Başa Çıkma Becerilerinde Azalma:
Çocuğun sorunu mu var, uykusu mu var ya da kızgın mı? Çözümü basit: televizyonu aç ve seyret. Uzmanlar televizyonu bu amaçla kullanan anne babaların çocuklarının hayatta karşılaşılan normal sorunlarla başa çıkmakta zorlandıklarını ve sorunları çözmeye çalışmak veya sıkıntıyı gidermek yerine kolay çözümlere yöneldiklerini ifade ediyorlar.

Entellektüel Ve Sosyal Gelişmede Gecikme :
Aşırı derecede televizyon seyreden çocukların daha az televizyon seyredenlere kıyasla okuma testlerinde daha düşük puan almaları ve okulda daha başarısız olmaları şaşırtıcı değildir. Bunun nedenleri çalışmaya ve okumaya daha az zaman ayrılması ve çok yüksek düzeyde beklentiler içine girilmesidir. (televizyondaki özel efektler ve olayların hızla geçişi sonucunda çocuğun ders dinlerken sıkılması) Çok fazla televizyon seyretmek , çocukların kitaplarla yakın ilişki kurmasını engelleyerek entellektüel gelişimini geciktirir.

Hayal Gücünün ve Yaratıcılığın Azalması:
Okuma zihinde birtakım hayallerin oluşmasını sağlar. Televizyon ise tüm sahneyi gösterir ve hayal gücüne ve yaratıcılığa yer bırakmaz. İstisnalar hariç televizyon programları, bu programları izleyen çocuklarda yeni fikirler oluşturmaya veya yaratıcılığı ortaya çıkarmaya yönelik değildir.

Bağımsız Oyun Oynama Becerilerinde Azalma:
Çok fazla televizyon seyreden çocuklar kendi kendilerine oyalanamazlar ve bunun için motivasyon hissetmezler. Televizyondan çok fazla uyarı almaya alışmış olan çocuklar oyunun gerektirdiği düşünce ve hayal gücüne sahip değillerdir.

Ailevi ve Sosyal Bağların Zayıflaması:
Bütün gün televizyon izleyen aile üyelerinin birbirleriyle ilişkileri zayıflar. Trans halinde televizyon seyreden bireyler kendi aralarında çok az iletişim kurarlar ve duygu alışverişinde bulunurlar.
 

Mücahid

New member
Katılım
17 Mar 2007
Mesajlar
2,553
Tepkime puanı
223
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Tr
Televizyon Ve Zina

Televizyon Ve Zina

Televizyon seyrederken "gözlerim kizariyor" diyen birisine Diger birisi "Benim de yüzüm kizariyor" demis.

Toplumumuzun aile yapisini, ahlâkî degerlerini bozmaya çalisan sütü bozuk ifsat sebekesi, uydu vasitasi ile çok önemli ve de bir o kadar tehlikeli çalismalar yapiyorlar.
Eskiden mü'minler bir dostunu ziyaret etmek için aksam oturmasina gittiklerinde güzel sohbetler yapilir, gelmis ve geçmisten bahsedilirdi. Simdi bunun yerini televizyon aldi. Dostluk, muhabbet ve kardesane sohbetlerin yerini; ciliz, abes, dedikodu ve cinsellige dayali müptezel kokteyl türü toplantilar aldi. Kiraathaneler (okuma salonlari) kumarhaneye dönüstü. Ayni çati altinda müstehcen bir programi izlemekten haya etmeyen ailelerin sayisi artti.
Savrulma, dönüsme ve kaymanin dozaji o kadar artti ki, toplumda zina mehfumu normal görülmeye baslandi.
Ne tuhaf! Yüzü kizarmasi gerekenlerin gözü kizariyormus.. Yazdiklarim, muhafazakâr, dindar insanlari ve basta sahsimi baglar. Ar damari çatlamamis, kalbinde iman, dizinde derman bulunanlara, kasirgalar karsisinda dikkatli olmalarini tavsiye ederim.

"Program yapimcisi, televizyon müdürüne telefon ederek:

-RTÜK'den aradilar efendim, dedi. Su anda oynayan filmin müstehcen oldugunu belirtip ikaz ediyorlar. Bir diyecegimiz var miydi?
Müdür:
-RTÜK falan birak be kardesim, diye gürledi. Koltuguna kurul da filmi seyret. Kisisel haklarimiza karismasinlar.

Program yapimcisi, filmin ortalarinda tekrar telefon ederek:

-Bazi vakiflardan aradilar efendim, dedi. Oynatmakta oldugumuz filmin gençlerin ahlâkini bozdugunu ve onlari kötü yola ittigini söylüyorlar. Bir diyeceginiz var miydi?

Müdür yine gürleyerek:
-Kisisel haklarimiza karismasinlar ya hu, diye tekrarladi. Bizim de çocuklarimiz var. Hatta kizim, su anda erkek arkadasi ile seyrediyor bu filmi.

Adam, filmin sonunda bir kere daha telefon ederek:

-Karakoldan aradilar, efendim, dedi. Kiziniz, erkek arkadasi tarafindan tecavüze ugramis. Bir diyeceginiz var miydi?" (Cüneyd Suavi, Hayatin İçinden, s. 70)

Su anlatilan hikâye, kendi gerçeklerimizi ne güzel dile getiriyor. İffet ve namusa bigâne kalmanin, insanlarin kutsallarina, kültürüne saygi duymayanlarin akibeti hep kötü olmustur.

bu konu çagimiz insanini ciddi bir sekilde tehdit ediyor. Gençlerimizin birçogu televizyondaki müstehçen film ve programlari seyrederek yoldan çikiyorlar. Göz vasitasi ile alinan akim beyne, oradan da zina gibi büyük bir suca dönüşmektedir. bu büyük suç göz zinasi ile baslar. "Zinaya yaklasmayin" buyuran İslâm dini, zinaya götüren yollarin da tikanmasini istemektedir.

"Mü'min erkeklere söyle; gözlerini (haramdan) sakinsinlar ve irzlarini korusunlar. Bu, kendileri için çok temiz (bir hareket)dir. Süphesiz ki Allah, (kullarinin ne) yapacaklarindan haberdardir." (Nur, 30)

Mü'minler, gözü haramdan sakindirma noktasinda çok dikkatli olmak zorundadirlar. Harama bakan bir insan, bakmanin ötesindeki fiilleri hayal etmeye baslar. Kalbin huzuru kaçar, gözün nuru o an için alinir. Harama bakmak kisiyi zikrullahtan ve güzel seylerden alikoyar. Dinimize, dünyamiza ve ahiretimize faydali olmayan seylerin pesine düsmekten men ediliyoruz.

"Senin için hakkinda bir bilgi hasil olmayan seyin ardina düsme. Çünkü kulak, göz, kalp, bunlarin her biri bundan mes'uldür." (İsra, 36)

Anne ve babalar, evlâtlarinin gece yarisindan sonra inançlarina uygun olmayan film ve programlari seyrettiklerinden sikâyetçiler. Ama yöneticiler, "kisisel hak" diye bir sey tutturmus gidiyor. Ates kendilerinin paçasini da sariyor, ama umurlarinda bile degil.

"Gözlerin zinasi, bakmaktir. Kulaklarin zinasi, dinlemektir. Dilin zinasi, müstehcen konusmalardir. Elin zinasi, uzanip tutmaktir. Ayagin zinasi, adim atmaktir. Kalp ise, bu gibi kötü seyleri sever ve onlari temenni eder. Kalbin bu temennisini harekete geçilmek yoluyla insan ya dogrular veya yalanlar."
Ar damari çatlamis, her türlü kötülügü yapmakta bir sakinca görmeyenlere eskilerin dile ile seslenelim:

Edep ya hu!..

imdat Sezer
 

lotus

New member
Katılım
30 Mar 2007
Mesajlar
407
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
"Gözlerin zinasi, bakmaktir. Kulaklarin zinasi, dinlemektir. Dilin zinasi, müstehcen konusmalardir. Elin zinasi, uzanip tutmaktir. Ayagin zinasi, adim atmaktir. Kalp ise, bu gibi kötü seyleri sever ve onlari temenni eder. Kalbin bu temennisini harekete geçilmek yoluyla insan ya dogrular veya yalanlar."
Ar damari çatlamis, her türlü kötülügü yapmakta bir sakinca görmeyenlere eskilerin dile ile seslenelim:

Edep ya hu!..


Allah razı olsun....
 

Uhud daðý

New member
Katılım
2 Tem 2007
Mesajlar
796
Tepkime puanı
39
Puanları
0
Yaş
40
Televizyon Seyretmek

Suâl: Ba'zı kadınlar, "Televizyon Batıdan geldiği için seyretmek günâhtır. Televizyonda dinin emîrleri de bildirilse, hattâ Cennet bile gösterilse bakmak harâmdır." diyorlar. TV izlemek günâh mıdır? Cevap: Batıdan geldiği için televizyona zararlı demek doğru olmaz. Bugün tıpta, sanayide ve diğer alanlarda kullandığımız makinaların çoğu Avrupa'dan gelmiştir. Hadîs-i şerîfle de bildirildiğine göre, dînimizde fen, mü'minin kaybedilmiş malıdır, nerede bulursa alması lâzımdır. Televizyon çok iyi bir haber ve eğitim vâsıtasıdır.
Televizyon, bir bıçak gibidir, iyi bir silâhtır. Bıçakla faydalı çok işler yapılır. Bu faydalı âlet, düşmanın eline geçerse, gözümüzü oyar, gırtlağımızı kesebilir. Düşman, bıçağı, böyle kötü bir işte kullandığı için "Bıçak kötü âlettir" denemez. Bıçağı kötü işte kullanan kimse kötülenir. Modern silâhların müdâfaada büyük rolü olur. Bu silâhlar anarşistlerin veya başka düşmanların eline geçerse, çeşitli katliamlara girişebilirler. İştetv'ler de böyledir. İyi kimselerin elinde bulunursa, insanlığa büyük hizmetleri olur. Kötülerin elinde olursa insanlığa büyük zararları olur.
Gösterilen filmin, bir sahnesinde, din ile alay eden birşey olsa, bunu seyreden müslüman da buna gülse, o müslümanın îmânı gider. Ayrıca dine aykırı husûslar, müstehcenlik, iyi birşey gibi gösterilmeye devam edilirse, ister istemez seyircilerin beyni menfi yönde yıkanır. Bu bakımdan güzel yayın yapan televizyonu, seyretmelidir
 

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Hayatýn içinden
Televizyon:"Sadece anahaber için izlemek için açılan elektronik bir aygıt olduğu zaman verimlidir"..
 

the okuz

New member
Katılım
19 Mar 2006
Mesajlar
254
Tepkime puanı
1
Puanları
0
olay televizyonda değil ancak "batıdan geldiğinde" kısmını gördüm ve afallamış vaziyetteyim...insanların sırf batıdan geldi diye bazı şeyleri reddetmesi kadar saçma birşey olamaz, dediğim gibi batıdan stalin hitler churchill bush gibi pislik herifler tv internet vs gibi %90 zararlı şeyler çıktığı gibi sokrates gibi aydınlatıcı insanlar da çıkmıştır...
 

Çilekeþ

New member
Katılım
10 Tem 2007
Mesajlar
243
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
33
Konum
Ýslambol
the okuz +1. Yani genelleme yapmak ne kadar yanlıştır. Onu anlıyoruz burdan.Zaten dinimizce KÖTÜ ZANDA BULUNMAK günah sayılmıştır.Dikkat edilmeli İnşaallah.
 

Uhud daðý

New member
Katılım
2 Tem 2007
Mesajlar
796
Tepkime puanı
39
Puanları
0
Yaş
40
Televizyon Ve Zihin Tembelliği

Televizyon Ve Zihin Tembelliği

ÖZELLİKLE yaşlı insanlardan şu sözleri çok sık duyarsınız: “Televizyon çıkalı eski muhabbetler kalmadı.” Biz bu haklı sözleri değiştirerek şöyle diyoruz: “Televizyon çıkalı anne babalar çocuklarına eskisi kadar zaman ayıramaz oldu.” Anne gündüz televizyon izlerken eteğine yapışan çocuğu başından savmak için “git oyuncaklarınla oyna, görmüyor musun televizyon izliyorum” der. Baba işten dönüp akşam yemeğini yedikten sonra koltuğuna oturur, eline kumandayı alır, saatlerce şu kanal senin bu kanal benim dolaşır durur. Baba özlemi çeken çocuğuna yarım saatini ayırmaz.
Geliri yerinde, okumuş ailelerin çoğu çocuk odasına da televizyon almaktadır. Alırken çocukla bir anlaşma yapar ve söz vermesini isterler: “Ancak ödevini yapıp dersini çalıştıktan sonra televizyon izleyeceksin.” Çocuk hiç düşünmeden söz verir. Aslında bu anlaşmada iki taraf da birbirini aldatmaktadır. Anne babanın amacı çocuktan kurtulmak, çocuğun da amacı televizyon sahibi olmaktır. Araştırmalar, odasına televizyon alınan çocukların, beklenenin aksine okul başarısında düşme olduğunu göstermektedir. Çocuk, televizyon izleyebilmek için ödevlerini çala kalem yapmakta, derslerine yeterince çalışmamakta ve sınavlara iyi hazırlanamamaktadır.
Çocuklarda televizyon seyretme alışkanlığı sadece okul başarısını etkilemekle kalmıyor; fiziksel, sosyal, zihinsel ve duygusal gelişimlerini de yavaşlatıyor. Çocuk, televizyon başında yeterince hareket etmediği ve biriken enerjisini harcayamadığı için devamlı kilo almaktadır. Sokakta arkadaşlarıyla oyun oynayan ve koşan bir çocuk birikmiş vücut enerjisini boşalttığı için rahatlamakta; eve sakinleşmiş olarak dönmektedir. Halbuki televizyonun karşısında saatlerce oturan bir çocuk enerjisini boşaltmak şöyle dursun, aksine bu cihazlardan yayılan elektronlara maruz kalmakta ve vücudundaki statik elektrik yükü artmaktadır. Bu sebeple, televizyon bağımlısı çocuklar daha sinirli ve daha saldırgandır. Yaşlarına uygun olmayan programları izlemeleri halinde kafaları karışır, ruh sağlıkları bozulur.
Televizyona düşkün çocuklarda sosyal beceriler zayıflamaya ve içe dönük bir kişilik gelişmeye başlar. Ailesiyle, arkadaşlarıyla ve diğer insanlarla sosyal ilişki kurmada isteksiz davranırlar. Televizyon izleyen bir çocuk, kendisi birşey üretmemekte, sadece başkaları tarafından üretilen şeyleri izlemekte veya oynamaktadır. Hazırı kullanmaya alışmış bu çocuklarda el becerileri ve motor hareketler gelişmez, büyüklerin yardımı olmadan kendi başlarına bir iş beceremezler. Zihinsel ve duygusal gelişimleri de normal değildir. Olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi kuramaz, bilgiyi yorumlayamazlar. Kitap okumak ve ders çalışmak gibi zihinsel çaba gerektiren işlerden hoşlanmazlar. Televizyon karşısında daima alıcı durumunda oldukları için konuşmaya ihtiyaç duymamakta, dolayısıyla dil becerileri gelişmemektedir. Dil becerileri zayıf olduğu için başkalarıyla diyalog kuramaz, duygularını ve düşüncelerini doğru ifade edemezler.
Küçük yaştan itibaren televizyon izlemeye alışan çocuklarda gelişim bozuklukları daha belirgin ve daha ciddidir. Bu çocuklar akranlarına nazaran daha geç yürür ve daha geç konuşurlar. Konuşulanları ve kendilerine verilen direktifleri anlamakta güçlük çekerler. Dil becerileri gelişmediği için isteklerini büyüklerin elinden tutarak veya işaret ederek anlatmaya çalışırlar. Anneye aşırı bağımlıdırlar. Yabancılarla duygusal ilişkiye giremezler. Öpülmekten ve kucaklanmaktan hoşlanmazlar. İsimleriyle çağırıldıkları zaman tepki vermezler. Yaşıtlarıyla oyun oynamayı ve oyun kurmayı beceremezler. Ellerini ve parmaklarını iyi kullanamazlar. Çarşı, pazar, toplu taşıma araçları gibi kalabalık yerlerde bulunmaktan hoşlanmaz, huysuzluk gösterirler. Doğuştan zihin geriliği olan ve fazla televizyon izleyen çocuklarda otizm belirtileri artmakta, bu çocukları eğitmek daha da zorlaşmaktadır.
Çocuklarınıza Zaman Ayırın
Çocukları televizyon bağımlılığından kurtarmanın tek çaresi onlara zaman ayırmaktır. Anne baba olarak öncelikli görevimiz çocuklarımıza iyi bir eğitim kazandırmaktır. Hiçbir işimiz çocuk eğitiminden daha önemli değildir. Eğer çocukların yapmaktan zevk alacakları müzik, resim, spor, kitap okumak gibi faydalı bir becerileri yoksa; anne babaların televizyonu yasaklamaları problemi çözmeyecek, daha da ağırlaştıracaktır.
Çocuğunun inatçılığından, söz dinlememesinden, aşırı televizyon izlemesinden ve okuldaki başarısızlığından yakınan bir babaya “çocuğunuza zaman ayırın” tavsiyesinde bulunduğumuzda, “her akşam en az bir saat beraber ders çalışıyoruz, ödevlerine yardım ediyorum, ama değişen bir şey yok” demişti. Gülerek: “Hayır, dedim, bizim kastettiğimiz beraberlik bu değil. Çocuk bu beraberlikten zevk almaz, aksine bir an önce bitmesini ister. Siz çocuğunuza zaman ayırmıyorsunuz, ona ders çalıştırıyorsunuz.”
Çocuğunuza ayırdığınız zamanın süresi değil, kalitesi önemlidir. Eğer bu beraberlikten iki taraf da zevk alıyorsa, kaliteli bir beraberlik var demektir. Birlikte yürüyüşe çıkmak, çocuk parkına gitmek, piknik yapmak, akşam yemeğinden sonra ailece çaylı-pastalı sohbet etmek, birlikte televizyonda kaliteli bir film veya program izlemek, uyku saatinde çocuğunuza masal veya kısa bir hikaye okumak ilk anda aklımıza gelebilen kaliteli beraberliklerdir.
Çocuğunuzla birlikte iken iyi bir dinleyici olmalısınız. Çocuk duygularını, hayallerini, düşüncelerini, endişelerini, korkularını çekinmeden dile getirmeli ve sizinle paylaşmalıdır.
Çocuklarını dinlemeyen anne babalar onları tanımakta güçlük çekerler. Çocuğunuzu ne kadar çok tanırsanız, yetenekleri konusunda beklentileriniz o kadar gerçekçi olur.
 

Çilekeþ

New member
Katılım
10 Tem 2007
Mesajlar
243
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
33
Konum
Ýslambol
Herşeyin olduğu gibi TVnin de yararlı olarak kullanlıldıgı yerler vardır.Sen birşeyi iyi yonde kullanmaya niyetliysen o şey senin için hayır olur , kötü bir şey için kullanmaya niyetliysen o şey senin için şer olur.Onun içindir ki TVnin yararlarını da yok sayamayız.Olaya genelleme ile bakarsak yanlış taraflarının çok kullanıldığını goruruz lakin ; Örneğin Bir islam programı, din kanalları vs..
 
Üst Alt