Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Teberrük

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bereketlenme, mânen istifâde etme, faydalanma anlamına gelir.


Ebû Hanîfe ile teberrük ediyorum. Her gün mezârını ziyâret ediyorum. Zor bir durumda kalınca, onun kabrine gidip iki rek'at namaz kılarım. Allahü teâlâya yalvarırım. Dileğimi verir. (İmâm-ı Şâfiî)

İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin Mektûbâtını teberrük niyeti ile her gün okumalıdır. Çünkü insan farkına varmadan kalbden dünyâ sevgisini çıkarır. (Abdullah-ı Dehlevî ve Abdülhakîm Arvâsî)

Peygamber (sav) Veda haccında tıraş oldu. Teberrük için saçını sahabelerin yanında kalması istendiğinden Peygamber (sav) onu dağıttı. Ibn'i Hacer bu hususta Peygamber (sav) in kıllarıyla teberrük etmenin sünnet olduğunu söylüyor. Ancak bugün mevcut olan bu kıllar kesin olarak Peygamber'in kıllarıdır deyip bunu isbatlamak zordur.
Yalnız müslümanlar Peygamberin kıllarıdır diye inanıp teberrük ettikleri için mükafata nail olacakları hususunda şüphe yoktur.

Bazı rivayetlerde belirtildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.s.) hicretten sonra saçlarını, birisi Hudeybiye senesi ihramdan çıkarken, diğeri umre haccını kaza ederken, üçüncüsü de "Veda haccı"ndan sonra olmak üzere, üç defa kestirmişti.(Ali el-Karî, Cemu’l-vesail, I, 99.)
Kesilen saçları asla zayi edilmemiş, ashâb tarafından alınıp muhafaza edilmişti. Nitekim Hz. Enes, "Hz. Peygamber'in saçlarını berberin kestiğini gördüm. Ashâb da etrafında dolaşıyor, bir telinin bile, yere değil, mutlaka bir adamın eline düşmesini arzuluyorlardı."(Müslim, Fezâil, 75 (IV, 1812, h. No: 2325). (1S5) el-Heysemî, Mecmeu'z-Zevâid, III, 261.) der.
Bunların yanında, Muhammed b. Abdullah'ın ustura ile O'nun başını traş ettiğini görmekteyiz.(Ebû Dâvûd, Tereccül, 9 (IV, 407, h. No: 41S6)

Ebû Râfi' in hanımı Selma (Radıyallahu Anha) şöyle buyurmuştur:

Bir kere Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) evin üstünde otururken:

"Ey Selma! Bana yıkanma suyu getir." buyurdu.

Bunun üzerine ben gidip ona içinde Sidr (temizlemede kullanılan Arabistan kirazı denilen bir ağacın) suyu bulunan bir kap getirdim ve Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) İÇİn onu süzdürdüm. Sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) içi lif (Hurma ağacının kabuğu) dolu olan bir minder üzerine diz üstü çöktü, ben onun başına su döktüm o da başını yıkadı.

Şüphesiz ki ben, başından kaba damlayan her bir damlaya bakıyordum sanki onlar parlayan incilerdi. Sonra ona bir su getirdim başını yıkadı (duru-ladı). Yıkamayı bitirince: "Ey Selma! Kaptaki suyu kimsenin basmayacağı bir yere dök" buyurdu. Bunun üzerine ben kabı alıp içindekinin bir kısmını
İçtim diğerini döktüm.

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :

"Kaptaki suyu ne yaptın?" diye sorunca, ben "Ya Resulallah! Toprağı kıskandım da bir kısmını ben içtim, sonra kalanını yere döktüm." dedim. O zaman Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :

"Git! Muhakkak ki bu sebeple Allah seni ateşe haram kılmıştır." buyurdu.

[FONT=Georgia, Arial, Helvetica, sans-serif](Taberanî, Mu'cem-i Evsad, No:9217,10/103)[/FONT]


Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in minberiyle teberrük:

İbrahim ibni Abdirrahman ibni Abdilkarî (Radıyallahu Anhum) un beyanına göre İbni Ömer (Radıyallahu Anhuına) ın, elini Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in minberinde oturduğu yere koyup, sonra yüzüne sürdüğü görülmüştür. İbni Kuseyd ve Utbî (Rahimehumallah) tan rivayet edildiğine göre, Mescid-i Nebevî tenhalaştığında Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in ashabı, minberin kabr-i şerif tarafındaki Rummane'ye (Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in sağ eliyle tuttuğu nara benzeyen topuza) sağ elleriyle dokunup teberrükte bulunurlar, sonra kıbleye yönelip bu vesile ile Allah-u Tealâ'ya yalvarırlardı.

(Kazî lyaz, Eş Şifâ bi ta 'rîf-i Hukûki'-l Mustafa, 2/86, İbni Sa'd, Tabakât, 1/254)

Bu gibi teberrüklere şirk diye karşı çıkan Vehhabî fırkasının en büyük dayanağı olan İbni Teymiye bile bir çok sapıklıklarına rağmen, bu hususta doğru bir nakil yaparak,

"Imam-ı Ahmed ibni Hanbel (Rahimehullah) in, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in minberine el sürmeye ruhsat verdiğini, İbni Ömer, Said ibni Müseyyeb ve Yahya ibni Said (Radıyallahu Anhum) gibi Medine-i Münev-yere'nin en büyük fakîhlerinin bunu yaptıklarını" zikretmiştir,

(ibni Teymiye,İktizâu 's-Sirah 1-Müstakim, Sh 367)

Hulasa, bütün bu eserlerden ve hadis-i şeriflerden anlaşılan şudur ki; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in kendisiyle, eserleriyle ve ona ait herhangi bir şeyle teberrükte bulunmak sünnet-i merfua (Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) e ulaşan bir sünnet) ve Tarikat-ı Mahmud'e ve Meşrua (beğenilen ve uygun görülen bir yol) dur.

Bu konunun ispatında sahabe-i kiramın en hayırlılarının bizzat yaptıkları ve Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in onların bu yaptıklarını teyidi hatta bazen böyle yapılmasına işaret buyurması bazen de açıkça emir buyurması yeterlidir.

Naklettiğimiz bu delillerle, İbni Ömer (Radıyallahu Anhuma) dışında hiç bir sahabenin önem vermediğini ve bu hususta ibni Ömer (Radıyallahu Anhuma) ya hiç bir sahabenin muvafık olmadığını iddia edenlerin yalancılığı ortaya çıkmış olmaktadır.

Onların bu iddiaları ya bilgisizliklerinden, ya yalancılıklarından veya insanların kafasını karıştırmaktan başka bir şey değildir. Zira bu zamana kadar yaptığımız nakiller ve bundan sonra zikredeceğimiz rivayetler açıkça göstermektedir ki, sahabe-i kiram'dan bir çoğu tevessül ve teberrük meselesine son derece ihtimam göstermişlerdir.

Nitekim bunların başında Hulafâ-i Raşidîn (dört büyük halife) Ümmü Seleme, Halid ibni Velid, Vasile ibni Eska', Seleme ibni Ekva', Enes ibni Malik, Ümmü Süleym, Üseyd ibni Huzayr, Sevvad ibni Gaziye, Sevvad ibni Amr, Abdullah ibni Selâm, Ebû Musa el Eşarî, Abdullah ibni Zübeyr, Sefine Mevle'n-Nebî, Berre Hadim-i Ümmü Seleme, Malik ibni Sinan, Itban ibni Malik, Esma binti Ebîbekir, Ebû Mahzûre ve Malik ibni Enes (Radıyallahu Anhum) hazaratı gelmektedir. Ayrıca Medine-i Münevvere fukahasmdan Said ibni Müseyyeb ve Yahya ibni Said(Radıyallahu Anhuma) da tevessül ve teberrükte bulunanlar arasında madud (sayılmış) lardır.

Zaten geride zikredilen deliller Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in bereketinin kendi zatından diğer varlıklara intikal ettiğine sarahaten (açıkça) delâlet etmektedirler. Sahabe-i kiramın, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in bereketinin intikal ettiği eline değen el, ağzına değen kırba, içtiği bardak, elinin değdiği paralar, giydiği cübbe, namaz için durduğu mekân gibi şeyleri korumaya ve bulmaya düşkün olmaları, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in zatı şerifesinin bereketinin kendisine temas eden diğer varlıklara intikal ettiğinin ve bu hususta mekânlar ile zamanlar arasında hiç bir fark bulunmadığının açık delilidir.

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in bereketini sevenler bu gibi şeylerden ancak Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in bulunduğu mekânlarda Allah'tan bereket talebetme manasını kastetmektedirler. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in bereketini sevmeyen diğer sapıkların ise, bu gibi konularda bozuk yorumları vardır. Onların bu hâline düşmekten Allah'a sığınırız. Âmin..,
 

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
Ebû Hanîfe ile teberrük ediyorum. Her gün mezârını ziyâret ediyorum. Zor bir durumda kalınca, onun kabrine gidip iki rek'at namaz kılarım. Allahü teâlâya yalvarırım. Dileğimi verir. (İmâm-ı Şâfiî)

Bu mümkün değil, sebebini siz araştırın bakalım!!!
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Yaşadıkları zaman ve mekanlar açısından olabilir. Ancak burada belki teberrük eden İmamı Şafii değil de, sözü aktaran olabilir. Sizce nedir? .
 

oðuz bakar

New member
Katılım
24 Ara 2007
Mesajlar
126
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Yaş
58
YAW BEKİR KARDEŞ , SEN BİR ÖMÜRSÜN

(KEHF suresi 110. ayet)

De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim. (Şu var ki) bana, İlâh'ınızın, sadece bir İlâh olduğu vahyolunuyor. Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.

(İSRÂ suresi 93. ayet)

«Yahut da altından bir evin olmalı, ya da göğe çıkmalısın. Bize, okuyacağımız bir kitap indirmediğin sürece (göğe) çıktığına da asla inanmayız.» De ki: Rabbimi tenzih ederim. Ben, sadece beşer bir elçiyim.


KERÂMET EŞYADA DEĞİL , KUR'AN'DA

BU DEMEK DEĞİLDİR Kİ , HATIRALARI TAHRİB EDELİM .

İnsanlara putperestliğin kapısını aralamaya fırsat vermeyelim . Siz A dersiniz , A'da sorun yoktur belki , fakat millet A+1 deyince , sorun patlak verir .
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Söyledikleriniz bir manada doğrudur Oğuz Kardeş. Yani insan eğer bazı kavramlarda yeterli idrak ve ihtimam gösteremez ve aşırılaşırsa şirke girmesi muhtemeldir. Allah kimseyi şaşıtmasın.
 
Üst Alt