Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Tasavvufun en büyük yanlışı ''vahdet-i vücut''

babacan01

New member
Katılım
7 Eki 2008
Mesajlar
66
Tepkime puanı
16
Puanları
0
tasavvufçular Allah(c.c.) tan başka bir varlığın olmayacağını, herkesin Allah(c.c.) ın bir parçası olduğunu ileri sürmüşlerdir. ve bu yaptıklarıyla büyük bir şirk tuzağına düşenlerde vardır. çünkü insanların Allah(c.c.) ın bir parçası olduğunu kabul etmek ancak insanları tanrısallaştırmaktır. putperestlerde atalarını tanrılaştırıyorlardı. kuran zaten bu olaya şirk gözüyle bakıyor. çünkü Allah(c.c.) kususrsuzdur,ölümsüzdür. öldüğün halde nasıl olurda onun bir parçası olduğunu iddia edebilirsin. bakın en büyük örnek kuranda var.


Allah(c.c.) vardır ve onun yarattıkları vardır. yani Allah(c.c.)ın yaratıkları Alah(c.c.) dan ayrıdır. bakın ayetlerde bile göze bu çarpıyor.


Sen Allah ile beraber başka bir ilaha ibadet etme. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. Onun zatından başka her şey yok olacaktır. Hüküm yalnızca O'nundur ve kesinlikle O'na döndürüleceksiniz. (kasas 88)



peki onun zatının dışındakiler nelerdir?


Yer üzerinde bulunan her canlı yok olacaktır. (rahman 26)


yeryüzündeki hiçbir canlı Allah(c.c.) ın zatı değildir. ancak yarattıklarıdır.bu şirke ortak olmayın derim. selam ile..
 

elkaria

Member
Katılım
25 Kas 2007
Mesajlar
271
Tepkime puanı
3
Puanları
18
Yaş
43
vahdetul vucud acık net bir şekilde küfürdür


Ali el-Karî Vahdet-i Vücût Risalesi’nde şöyle demektedir:

İbn Arabî’nin akidesinin hakikatine inanan kimse icma ile kâfirdir. Bu hususta susmayı tercih edenlere gelince; bu kişiler mazur değiller. İbn Arabî konusunda mazeretli kabul edilemezler. Aksine, bu konuda susmaları küfürlerine sebep oluşturur.

Nitekim, bizim Hanefî mezhebi imamı büyük imam Ebu Hanife’nin Fıkhu’l-Ekber adlı kitabında şöyle denmektedir: "Bir kimse tevhitle ilgili incelikli konularda bir problemle karşılaşırsa, bu kişinin görevi yüce Allah katında doğru olana inanmasıdır. Sonra da bu konuda kendini bilgilendirecek ve ondan sorup öğreneceği bir kimseyi bulması gerekir. Asla bu talebi ertelemesi caiz değildir. Beklemekle mazur sayılmaz. Eğer beklerse ve gerçeği araştırmazsa küfre girer."

Eğer herhangi bir kimse, İbn Arabî’nin Füsûsu’l-Hikem ile Fütuhâtu’l-Mekkiyye adlı kitaplarında yer alan konuları inceleyecek olursa, kesinlikle onun sufiye terimlerini kullanmadığını, aksine Arapça kuralları kullandığını görür.

Muhyiddin-i Arabî hakkında "Çoğu zaman onda öyle sözler meydana gelir ki, bunlar onun manevî sarhoşluk ve mahv hâllerinde ondan sudur eden sözlerdir" tarzındaki savunmaların bir geçerliliği yoktur. Çünkü, bu sözler adamın ayık olduğu bir sırada söylenmiştir. Zira, buradaki açıklama bunu gösteriyor. Dolayısıyla bu müdafaa, onun kitabında yer alan ifadelerle bir uyum göstermemektedir. Çünkü, metni ortaya koyan kişi İbn Arabî’ye tarizde bulunmuyor. İbn Arabî, Resulullah (s.a.v.)’ın dini üzere ölmüş olabilir, ahiretteki durumu bizi ilgilendirmez. Ancak, İbn Arabî’nin taifesi Allah’ın dinine aykırı bir yolda yürümektedir, dinden çıkmışlardır. Azıcık aklı olan veya birazcık dürüst düşünebilen bir kimse, nakilden şu ya da bu manada haberdar olan biri bu gerçeği kavrar ve böylece bunların küfürlerinin Müslümanlara verdiği zararın Yahudilerin ve Hristiyanların neden olduğu zarardan daha büyük olduğunu ve tüm bid'at erbabının da bid'atlerini aşacak derecede zarar verdiklerini bilir.

Merhum Bilmen’in bu konudaki ifadelerini bir kez daha aktararak konuyu bitirelim:

Muhyiddin-i Arabî’ye gelince, bunun ilme fadlen muktedir bir şahsiyet olduğu inkâr edilemez ve ahirete de ne vechile gittiği de bilinemez. Fakat, bir kısım sözleri vardır ki, bunlar dinî mikyasa muhaliftir, bunların bir kısmı, sahibinin fıskını, icmaya muhalefetini; diğer bir kısmı da iman dairesinden büsbütün çıkmasını müstelzimdir.

Muhyiddin’in kitaplarında, bahusus Fusûsu’l-Hikem’inde bu gibi birçok sözlere tesadüf olunuyor, Firavunun imanına, cehennem azabının adem-i devamına kail bulunuyor, âbid’e mabudiyet, mahluka halıkiyet sıfatını izafe ediyor, bütün ecza-i kâinata birer hıssa-i ulûhiyet ayırarak onlara karşı yapılacak ibadetlerin Allah’a ibadet olacağını iddia ediyor, daha birçok sözler var ki, hiçbir vechile tevcih ve tevili kabil bulunmamakta. Eğer bu sözler de bütün dinî esaslara, lisan kanunlarına, kadim Sofiyye hazeratının nezih, perhizkârane sözlerine muhalif olmalarına rağmen, tevil edilirse; artık, cihanda batıl hiçbir söz kalmamak ve hiçbir batıl akide bulunmamak icap eder. Bunun neticesinde sözler, maksatlara, hakikatlere delâlet hassasından mahrum kalır.

Hâsılı bu sözler sarihtir, bunları tevile çalışmak zaittir, bunlar bir vecd ve sekir hâlinde söylenmiş şeyler de değildir. Çünkü, kitaplarda yazılmış, bunların ibkasına kailleri tarafından çalışılmıştır. Bu sözler, masum halkın temiz akidelerini bozuyor, bir kısım kimseleri ilhada sevk ediyor, evamir ve nevahîye itaat kalmıyor, kendilerinde birer rububiyet hıssası görerek birer firavun kesiliyorlar. Bu hâl ise hem ferdin, hem cemiyetin saadetine, intizamına muhaliftir.
 

Kalpteniman

New member
Katılım
18 Ara 2008
Mesajlar
589
Tepkime puanı
587
Puanları
0
Web sitesi
www.kalpteniman.com
Ondan başka İlah yok Lâ MEVCUDA İLLALLAH

Görünen ve görünmeyen bütün varlıklar ALLAH değildir h.z. Allahın nurundan akseden
zerrelerdir.
Ondan akseden zerreler değil isek kimin zerreleriyiz.?
Ondan gelmedik mi? ona dönmiyecekmiyiz?..
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Ondan başka İlah yok Lâ MEVCUDA İLLALLAH

Görünen ve görünmeyen bütün varlıklar ALLAH değildir h.z. Allahın nurundan akseden
zerrelerdir.
Ondan akseden zerreler değil isek kimin zerreleriyiz.?
Ondan gelmedik mi? ona dönmiyecekmiyiz?..



Acaba ondan Akseden zerrelerimi Cehenneme Atacak Alemlerin Rabbi?Tabiki onun yarattigi varliklariz onun disindakiler yok olucu ama o?

Vahdeti vücud bir tasavvuf terimidir ve onun felsefesi Allah'tan başka varlık olmadığına, mevcud olan tek varlığın Allah olduğuna, var gibi gözüken ne varsa Allah'ın parçaları olduğuna inanmaktır. Bu inanış tasavvufun amentüsünün ilk şartıdır. Bu felsefenin künhüne vakıf olan mutasavvıflar Lâ ilâhe illallah demeyi terk edip la mevcude illallah diyerek bu amentüyü ikrar ederler.


Allah'tan başka mevcud, varlık olmadığına i-nanmayı gerektirecek ne bir ayet, ne bir hadis var-dır. Allah'ın isimlerinden bahsettiği, bütün varlıkları yok saymak, her nasılsa -inançlarına göre- varlık ol-mayan şeylerin yaşadığını ve öldüğünü söylemek, me-leklere iman ettim demek fakat onlar varlık değildir, Allah'ın parçalarıdır diyerek her parçayı ilah say-mak, cennete ve cehenneme iman ettim demek, sonra onların varlık olmadığını, Allah'ın parçaları olduğunu söylemek, önünde secde edilen putun bile Allah'ın bir parçası olduğu bu sebeple zahirde tapılan put olsa da aslında o secdenin Allah'a yapıldığı..

İşte bu inanışa göre bir tasavvuf şeyhi Allah'ın bir parçası olduğu gibi yolda duran taş, ağaçtaki kuş, kovalanan kedi ve kovalayan kufuryok ve o köpeği vuran bir zabıta eri dahi (haşa) onlara göre Allah'ın parça-sıdır ve dolayısıyla onlara Allah demek doğru bir sözdür.

İsmi tasavvufçular tarafından veliler listesi-ne alınan müşriklerin "Ben Allah'ım" demeleri ve benzeri sözleri sarfetmeleri bu inanışlarından kaynaklanmaktadır.

Bu söylem ve inanışlar üzerinde tevhid ehli olanlar için te'vil edecek yol aramaya ve hatta düşünmeye bile gerek yoktur. Çünkü bir Müslüman kabul veya red etmek için Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) in böyle bir şeyi öğretip öğretmediğine bakması yeterlidir. Hiç akletmezler ki durum onların dediği gibi olsa, inanan kimdir, inanılan kim ? Yaratan kimdir, yaratılan kim ? Hüküm koyan kimdir, mükellef kim, mükafat ve ceza veren kimdir, ödüllendirilen veya cezalandırılan kim ? Ateşe koyan kimdir, ateşte yanan kim ?

KIM KIM KIM....
 

Kalpteniman

New member
Katılım
18 Ara 2008
Mesajlar
589
Tepkime puanı
587
Puanları
0
Web sitesi
www.kalpteniman.com
Senden de ancak böyle bir yazı gelirdi be enver istek, rahatladın mı?
bu gece artık rahat rahat uyursun artık sen uyumaya devam et.
Çünkü müşrik gördüğün ehli sünnet alimlerini irşad ediyorsun
sana sonsuz uykular dilerim.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Senden de ancak böyle bir yazı gelirdi be enver istek, rahatladın mı?
bu gece artık rahat rahat uyursun artık sen uyumaya devam et.
Çünkü müşrik gördüğün ehli sünnet alimlerini irşad ediyorsun
sana sonsuz uykular dilerim.



Hakki savunmamiz yönünde baska ne cevap bekliyordun? Ne oldu,Gercekler karsisinda sadece sonsuz uyumamizi murat ediyorsun.Biz ölümede gülerek gideriz korkma kardes...Bu rahatlik degil aslinda rahatsizligimizdir,bir insan müslüman dedigi kiside gördügü yanlislarla nasil rahat olabilirki?Ama siz biz sonsuz uyusak sevinc cigliklari atardiniz sanirim...
 

babacan01

New member
Katılım
7 Eki 2008
Mesajlar
66
Tepkime puanı
16
Puanları
0
enver istek abimiz denilecek söz bırakmamış. vahdeti vücudun büyük bir şirk ortakçılığı olduğunu kabullenin artık.. yanlışı müslüman kardeşin yapsa bile uyaracaksın. ama tasavvufa toz kondurmak yok!! neden ?
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
enver istek abimiz denilecek söz bırakmamış. vahdeti vücudun büyük bir şirk ortakçılığı olduğunu kabullenin artık.. yanlışı müslüman kardeşin yapsa bile uyaracaksın. ama tasavvufa toz kondurmak yok!! neden ?


Şirkte olmayanı, şirk koşmak istemeyeni zorla şirke mi sokacaksınız. Derdiniz ne?
 

Kalpteniman

New member
Katılım
18 Ara 2008
Mesajlar
589
Tepkime puanı
587
Puanları
0
Web sitesi
www.kalpteniman.com
Ben enver istek kardeşi anlıyamıyorum çünkü, Biz h.z. Allahın zerreleriyiz sözünü
çarpıtarak anlamsız mevzular meydana getiriyor. La mevcuda illallah diyen
bir insanın kendisini de kainatı da yok sayıp her görünen ve görünmeyen
Zahir ve Batin bütün varlıkların tek sahibinin h.z. Allah olduğunu tasdik
etmesini de yanlış buluyor. sana soruyorum enver istek, bir baba ona ihanet eden düşmanı ile dostluk kuran evlatlarını mirasından mahrum edip
onlara ceza vermezmi? h.z. Allah c.c. de kendisinin halkettiği iyiyi ve kötüyü öğrettiği zerrelerine de hata yaptıkları takdirde ceza vermesini
neden kabul etmiyorsun. Şimdi kalkıp bu sözlere de çeşitli tenkidler sunacağını tahmin ediyorum inşaallah yanılırım. sonsuz kudreti ilahi olan
h.z. Allahın sonsuz yüceliği karşısında ona mahkum olan biz yaratıklar
bizleri yaratanın sonu olmayan yüceliği karşısında gözle görünmeyen
Atom zerrecikleri değil miyiz işte, Ondan gelmiş ve ona ait olan biz zereleri
de eğer ona asilik edersek bizi ateşe atacaktır ve siz kendi zerrelerini mi
ateşe atacak? diye çok iyi bildiğiniz meseleyi bilmemezliğe geliyorsunuz

Bir de şu var ki tasavvufçunun her müslüman gibi emri ilahi olan zikri tevhiddir.
Oda, Lâ,İlahe İllallah, tır bu kurtuluş sözu dilinde her zaman tesbih ettiği
Zikridir. Lâ,Mabuda İllallah, ( senden başka mabut yok Allahım)
Lâ,maksuda İllallah. (Senden başka maksadım yok Allahım)
Lâ,mevcuda illallah, (senden başka mevcud yok Allahım) diye arada
cezbeye (aşka gelerek söylediği sözler var . sen bu sözleri beğenmeyebilirsin fakat biz h.z. Allah,ın bu övgü sözlerini zikirlerini beğendiğinin işaretlerine vakıf olduk.
muhabbetle;
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Ben enver istek kardeşi anlıyamıyorum çünkü, Biz h.z. Allahın zerreleriyiz sözünü
çarpıtarak anlamsız mevzular meydana getiriyor. La mevcuda illallah diyen
bir insanın kendisini de kainatı da yok sayıp her görünen ve görünmeyen
Zahir ve Batin bütün varlıkların tek sahibinin h.z. Allah olduğunu tasdik
etmesini de yanlış buluyor. sana soruyorum enver istek, bir baba ona ihanet eden düşmanı ile dostluk kuran evlatlarını mirasından mahrum edip
onlara ceza vermezmi? h.z. Allah c.c. de kendisinin halkettiği iyiyi ve kötüyü öğrettiği zerrelerine de hata yaptıkları takdirde ceza vermesini
neden kabul etmiyorsun. Şimdi kalkıp bu sözlere de çeşitli tenkidler sunacağını tahmin ediyorum inşaallah yanılırım. sonsuz kudreti ilahi olan
h.z. Allahın sonsuz yüceliği karşısında ona mahkum olan biz yaratıklar
bizleri yaratanın sonu olmayan yüceliği karşısında gözle görünmeyen
Atom zerrecikleri değil miyiz işte, Ondan gelmiş ve ona ait olan biz zereleri
de eğer ona asilik edersek bizi ateşe atacaktır ve siz kendi zerrelerini mi
ateşe atacak? diye çok iyi bildiğiniz meseleyi bilmemezliğe geliyorsunuz

Bir de şu var ki tasavvufçunun her müslüman gibi emri ilahi olan zikri tevhiddir.
Oda, Lâ,İlahe İllallah, tır bu kurtuluş sözu dilinde her zaman tesbih ettiği
Zikridir. Lâ,Mabuda İllallah, ( senden başka mabut yok Allahım)
Lâ,maksuda İllallah. (Senden başka maksadım yok Allahım)
Lâ,mevcuda illallah, (senden başka mevcud yok Allahım) diye arada
cezbeye (aşka gelerek söylediği sözler var . sen bu sözleri beğenmeyebilirsin fakat biz h.z. Allah,ın bu övgü sözlerini zikirlerini beğendiğinin işaretlerine vakıf olduk.
muhabbetle;



Bak kardesim,Öncelikle verdigin örnek dahi dehset;Cünki Babada ogulda ayri varliklardir.Ama senin dedigin ise onundisinda hic bir seyin olmadigidirki bu verdigin örnekle beni tastik ediyorsun...Yani Vahdeti Vücut SIRKTIR..Not;Hic bir sey ben sevmiyorum diye karsi durulamaz yeterki Kurana aykiri olmasin...Bizim baskacada bir istegimizde yoktur,Tebyinin disinda bir ücrette istemiyoruz...Senin gibi bir zamanlar bizde vakif olmustuk nerdeyse bir anda Ya mezarliga bekci olacak yada kendimizi TAGUT ilan edecektikki?Allah öyle büyükki bizi korududa aciyarak gerisin geri aldi Sükürden acizligimi bu sekilde fark ettirdi bize Elhamdülillah..Sunu unutmaki ömrümün Kirk yili sizin gibi gecti...
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Allah bizi neden korumuyor o zaman. Yoksa biz Allaha ortak kosanlardanmiyiz onumu ima ettin. Sizi koruduguna ya da seni koruduguna göre bir ayricaligini Allahu teala Kuran-i Kerimde bildirmistir sanirim. Peki nedir o? Allahin bize acimamasinin sebebini ayetle örneklendirebilecekmisin?
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Allah bizi neden korumuyor o zaman. Yoksa biz Allaha ortak kosanlardanmiyiz onumu ima ettin. Sizi koruduguna ya da seni koruduguna göre bir ayricaligini Allahu teala Kuran-i Kerimde bildirmistir sanirim. Peki nedir o? Allahin bize acimamasinin sebebini ayetle örneklendirebilecekmisin?


Yani Allah bana acimasi Kirkimdan sonra kim bilir sana ne zaman olur.Burda devamli delil olarak sunuyorum ya durmadan,Sadece Allaha has kiliyorum ya.Sen görmez isen bu aciz ne etsin.
.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Ben sana inanmiyorum bana inanmadigin gibi. O yüzden bu söylediklerini ayetle delillendirmen gerekiyor. Örnegin Allahin insanlara KIRK yasindan sonra acimasi gibi. Ya da Allah kimlere acir ve kimlere acimaz.

Bunlara ayet ile cevap vermen gerekiyor?

Allah bize acimiyorsa bunun sebebini hangi ayetlerde aramamiz gerekir.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Ben sana inanmiyorum bana inanmadigin gibi. O yüzden bu söylediklerini ayetle delillendirmen gerekiyor. Örnegin Allahin insanlara KIRK yasindan sonra acimasi gibi. Ya da Allah kimlere acir ve kimlere acimaz.

Bunlara ayet ile cevap vermen gerekiyor?

Allah bize acimiyorsa bunun sebebini hangi ayetlerde aramamiz gerekir.



Kuran bütüncül almiyorsan ne yapilabilirki?Senin inanmanin pek önemi yokki,Zaten olsa iste o zaman delil arardim Kuranda...
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Beyyinen yok o zaman söylediklerin hava, civa... Bunlar delil sayilmaz. Kurandan konusmalisin ve delillendirmelisin. Allahin ayetleri yetmiyor mu? Ve bu söylediklerini ayetlerle delillendirmelisin yoksa kabul etmedigin tasavvuf gibi olursun :)

Mesela 40 yasindan sonra gelen acima yada Allahin seni korumasi ayetlerde nerde geciyor ve bu tüm isnanlara degilde sadece sana mi torpille gelmis.

Peygamberimize gelen vahiy gibi ne tevafuk degil mi mübarek:)

Iste bunlari ayetle delillendirmelisin yoksa dediklerin iftira olur.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Beyyinen yok o zaman söylediklerin hava, civa... Bunlar delil sayilmaz. Kurandan konusmalisin ve delillendirmelisin. Allahin ayetleri yetmiyor mu? Ve bu söylediklerini ayetlerle delillendirmelisin yoksa kabul etmedigin tasavvuf gibi olursun :)

Mesela 40 yasindan sonra gelen acima yada Allahin seni korumasi ayetlerde nerde geciyor ve bu tüm isnanlara degilde sadece sana mi torpille gelmis.

Peygamberimize gelen vahiy gibi ne tevafuk degil mi mübarek:)

Iste bunlari ayetle delillendirmelisin yoksa dediklerin iftira olur.



Evet simdi delil istiyorsun ama verdigimizi görmüyorsan Basbakaniyinda söyledigi Araf suresindeki ayeti iyi oku;hani gözleri,kulaklari var diyordu ya?Anlarsin iste...
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Abi, Kur'ana aykırı olmak-olmamak kavramını önümüze dayatıp duruyorsun. İyi ama bir şeyin KUr'ana uygun veya aykırı olması senin keyfine mi bağlı?

Canın çektiğine "bu şirktir" de
Canın çektiğini tebrik et.

KUr'ani olmak bu mudur?

Kur'an delilsiz konuşmayı yasak etmemiş mi?

Vahdetü'l Vücud şirktir diyorsun. Hani Kur'an'dan delilin?

Kur'andan delil diye senin şahsi yorumlarını koyduğuna göre, kendi fikrini Kur'ana eş görüyor olmayasın?


işte bu şirktir.neden şirktir? çünkü Allah(c.c.) vardır ve onun yarattıkları vardır. yani Allah(c.c.)ın yaratıkları Alah(c.c.) dan ayrıdır. bakın ayetlerde bile göze bu çarpıyor.


Sen Allah ile beraber başka bir ilaha ibadet etme. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. Onun zatından başka her şey yok olacaktır. Hüküm yalnızca O'nundur ve kesinlikle O'na döndürüleceksiniz. (kasas 88)



peki onun zatının dışındakiler nelerdir?


Yer üzerinde bulunan her canlı yok olacaktır. (rahman 26)


yeryüzündeki hiçbir canlı Allah(c.c.) ın zatı değildir. ancak yarattıklarıdır.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
TEŞBİH ( BENZETME )

Sözü daha etkili duruma getirmek için aralarında ilgi bulunan iki unsurdan güçsüzü olanı güçlü olana benzetmektir.


İSTİARE ( EĞRETİLEME )
Benzetmenin asıl unsuru olan benzeyen ve benzetilenden yalnızca biri kullanılarak yapılır.
a.)Açık İstiare:Benzeyenin bulunmayıp yalnızca benzetilenle yapılan istiaredir.
b.)Kapalı İstiare:Benzetilenin bulunmayıp yalnızca benzeyenle yapılan istiaredir.



KİNAYE
Bir sözü hem gerçek hem de mecaz anlamda kullanmaktır.
Uyarı:Kinayede daha çok mecaz anlam kastedilir.



MECAZ-I MÜRSEL ( AD AKTARMASI )
Benzetme amaç güdülmeden bir sözün ilgili olduğu başka bir söz yerine kullanılmasıdır.


TEŞHİS(KİŞİLEŞTİRME)
İnsan dışındaki canlı cansız varlıklara insan özelliği kazandırmaktır.
Her teşhiste aynı zamanda kapalı istiare vardır.



İNTAK (KONUŞTURMA)
İnsan dışındaki varlıkları konuşturmaktır.Her intak sanatında teşhis sanatı vardır;ancak her teşhiste intak sanatı yoktur.


TECAHÜL-İ ARİF
Anlam inceliği oluşturmak için herkesçe bilinen bir gerçeği bilmiyormuş gibi aktarmalıdır.


HÜSN-İ TA’LİL
Sebebi bilinen bir olayın meydana gelişini,gerçek sebebinin dışında başka,güzel bir nedene bağlamadır.


MÜBALAĞA (ABARTMA)
Sözün etkisini güçlendirmek için bir şeyi olduğundan daha çok ya da olduğundan daha az göstermektir.


TEŞBİH (BENZETME): Aralarında türlü yönlerden benzerlik ilgisi bulunan iki şeyden, benzerlik bakımından güçsüz durumda olanı daha üstün olana benzetmektir. Dört ögesi vardır. (Benzeyen, kendisine benzetilen, benzetme yönü, benzetme edatı).


TEŞBİH-İ BELİĞ (GÜZEL BENZETME): Sadece benzeyen ve benzetilen ögelerle yapılan benzetmedir. Benzetme yönü ve benzetme edatı kullanılmaz.


YAYGIN BENZETME: Benzeyenle benzetilen arasındaki birden çok özelliklerin sıralnmasıyla yapılan benzetmedir.


TEZAT (KARŞITLIK): Birbirine karşıt düşüncelerin, kavramların, duyguların bir arada kullanılmasıdır.


TEKRİR: Sözün etksini güçlendirmek amacıyla anlamın üzerinde yoğunlaştığı sözcük ya da söz öbeklerini arka arkaya yinelemektir.


NİDA (SESLENME): Şairin çok duygulanması ve heyecanlanması sonucunu doğuran olayları ve varlıkları gözönüne getirip “ey, hey” gibi ünlemlerle onlara seslenmesidir.


İSTİFHAM: Yanıt alma amacı gütmeden, duyguyu ve anlamı güçlendirmek için, anlatılmak istenenlerin soru biçiminde anlatılmasıdır.


TELMİH (HATIRLATMA): Söz arasında herkesçe bilinen geçmişteki bir olaya, ünlü bir kişiye bir inanca ya da yaygın bir atasözüne işaret etmek, onu anımsatmaktır. Telmih edilen şey uzun uzadıya açıklanmaz, bir iki sözcükle anımsatılır.


CİNAS: Söyleniş ve yazılışları bir, anlamları farklı sözcükleri (sesteş, eşsesli) bir arada kullanma sanatıdır.


SEHL-İ MÜMTENİ: Söylenmesi kolay göründüğü halde, benzerinin yazılması veya söylenmesi çok güç olan sözlere ya da yazılara denir.






Tasavvufi ve benzeri eserleri değerlendirmek için, yukarıda ki edebi sanatları iyi bilmek ve anlamak lazımdır. Özellikle tasavvufi eserlerde çokça kullanılan bu sanatları göz ardı ederek, söylenmiş sözlerde, ifadelerde farklı anlam aramamak gerekir. Bu edebi sanatlar ile yazılmış eserleri okuyan kişilerin, bu sanatlar ile alakalı bilgisi yoksa, yadırgamak ve tekfir etmek yerine hüsni zan etmeleri kendileri için daha hayırlıdır...


 
Son düzenleme:
Üst Alt