Abdullah el-Necdi
New member
TASAVVUF'A DAIR - 1
"Tasavvuf", etrafinda bircok tartismanin cereyan ettigi, sorunlu bir konu olarak duruyordu karsimda. Kelam, felsefe ve tarih hakkindaki bilgilerimi belirli bir düzeye getirdikten sonra, tasavvufu okumaya, arastirmaya ve Kur'an ve Sünnet karsisindaki konumunu kendimce tayin etmeye calistim. Mümkün oldugunca önyargilarimdan uzaklasmak ve konuyu, objektif olarak, tartmak azminde idim. Bunun icin, tasavvuf klasikleri olan; Kelabazi'nin Ta'arruf'u, Mekki'nin Kutu'ul-Kulub'u, Kuseyri'nin Risale'si, Hucviri'nin Kesfu'l-Mahcub'u, Muhasibi'nin er-Riaye'si, Mevlana'nin Mesnevi'si, Gazali'nin Ihya'si, Ibn Arabi'nin Fusus'u gibi temel eserleri mütala ettim. Onlari anlamamda yardimci olmasi acisindan, yazilmis diger akademik calismalari da dikkate aldim. Bunlardan kimini (mesela Afifi'yi) son derece bilimsel buldum. Diger yandan, tasavvufa mutlak manada karsi olan (Ercüment Özkan gibi) düsünürleri de anlamaya calistim. Tasavvuf, kimilerinin iddia ettikleri gibi, saf islami bir olusum olup, mutlak anlamda tasdik mi edilmelidir, yoksa kimilerinin iddia ettikleri gibi, sirk ve bid'at olup, yine mutlak anlamda tekzibi mi gerekir ? Müslümanin, tasavvuf karsisindaki tutumu ve durusu ne olmalidir ?
Bütün bu calismalarim neticesinde gördüm ki; tasavvuf, mutlak manada ne tasdik edilmelidir, ne de tekzib. Sorulmasi gereken; "Hangi Tasavvuf ?" sorusudur. Tarihi sürec icerisinde maruz kaldigi evrim, tasavvuf hakkinda, külli bir degerlendirme yapmamizi imkansiz kilmaktadir. Konularin zaman icerisinde farklilasmasi, nazari ve ameli boyutta duhul eden yenilikler, tasavvufa, yepyeni mahiyetler kazandirmis ve onu, herzaman, daha önce oldugundan farkli birsey haline getirmistir. Selefin, zühdü esas alan sade tasavvuf anlayisi ile (ki bu tabir de selefin dilinde yoktur), daha sonraki sufilerin tasavvufu arasindaki ucurum, Kur'an ve Sünnet muvacehesinde ikisi hakkinda da ayri ayri degerlendirmeler yapilmasini iktiza etmekte. Haris el-Muhasibi'nin tasavvufu ile, Ibn Arabi'nin tasavvufu, elbette ki bir ve ayni kefeye konamaz.
Tasavvufa toz kondurmayan, elestiriye kapali zihniyet, bu sekilde, Allah'in dinine yapilmis iftiralari savunur duruma gelirken, mutlak anlamda tasavvufa karsi olup tümden inkarini gerekli görenler ise, bu tutumlari ile, akil ve mantik cercevesinden siyrilmislardir. Cünkü icine batil unsurlar karisti diye bir ilmin toptan reddi gerekse idi, islami ilimler de dahil olmak üzere, her ilmin inkari zorunlu olurdu. Önemli olan ve yapilmasi gereken; Kur'an ve Sünnet cercevesindeki unsurlari böyle olmayanlardan tefrik edip, birincileri tasdik, ikincileri de tekzib etmektir. Tasavvufu, tekrar Kur'an ve Sünnet cizgisine oturtmaktir.
Bu calismamda, sözünü ettigim usul ile tasavvufu ele almis ve ondaki batil unsurlari ayiklamak sureti ile islami tasavvufu tafsilati ile ortaya koymus bir alim olarak Ibn Kayyim el-Cevziyye'yi gördüm. Kendisinin "Medaricu's-Salikin" adli üc ciltlik eseri (Insan Yayinlari), bu konuda detayli bilgi edinme ihtiyacinda olanlara siddetle tavsiye edebilecegim bir kitab iken, daha özet bilgi sahibi olmak isteyenlere de Ibrahim Sarmis'in "Tasavvuf ve Islam" adli eserini öneririm.
"Tasavvuf", etrafinda bircok tartismanin cereyan ettigi, sorunlu bir konu olarak duruyordu karsimda. Kelam, felsefe ve tarih hakkindaki bilgilerimi belirli bir düzeye getirdikten sonra, tasavvufu okumaya, arastirmaya ve Kur'an ve Sünnet karsisindaki konumunu kendimce tayin etmeye calistim. Mümkün oldugunca önyargilarimdan uzaklasmak ve konuyu, objektif olarak, tartmak azminde idim. Bunun icin, tasavvuf klasikleri olan; Kelabazi'nin Ta'arruf'u, Mekki'nin Kutu'ul-Kulub'u, Kuseyri'nin Risale'si, Hucviri'nin Kesfu'l-Mahcub'u, Muhasibi'nin er-Riaye'si, Mevlana'nin Mesnevi'si, Gazali'nin Ihya'si, Ibn Arabi'nin Fusus'u gibi temel eserleri mütala ettim. Onlari anlamamda yardimci olmasi acisindan, yazilmis diger akademik calismalari da dikkate aldim. Bunlardan kimini (mesela Afifi'yi) son derece bilimsel buldum. Diger yandan, tasavvufa mutlak manada karsi olan (Ercüment Özkan gibi) düsünürleri de anlamaya calistim. Tasavvuf, kimilerinin iddia ettikleri gibi, saf islami bir olusum olup, mutlak anlamda tasdik mi edilmelidir, yoksa kimilerinin iddia ettikleri gibi, sirk ve bid'at olup, yine mutlak anlamda tekzibi mi gerekir ? Müslümanin, tasavvuf karsisindaki tutumu ve durusu ne olmalidir ?
Bütün bu calismalarim neticesinde gördüm ki; tasavvuf, mutlak manada ne tasdik edilmelidir, ne de tekzib. Sorulmasi gereken; "Hangi Tasavvuf ?" sorusudur. Tarihi sürec icerisinde maruz kaldigi evrim, tasavvuf hakkinda, külli bir degerlendirme yapmamizi imkansiz kilmaktadir. Konularin zaman icerisinde farklilasmasi, nazari ve ameli boyutta duhul eden yenilikler, tasavvufa, yepyeni mahiyetler kazandirmis ve onu, herzaman, daha önce oldugundan farkli birsey haline getirmistir. Selefin, zühdü esas alan sade tasavvuf anlayisi ile (ki bu tabir de selefin dilinde yoktur), daha sonraki sufilerin tasavvufu arasindaki ucurum, Kur'an ve Sünnet muvacehesinde ikisi hakkinda da ayri ayri degerlendirmeler yapilmasini iktiza etmekte. Haris el-Muhasibi'nin tasavvufu ile, Ibn Arabi'nin tasavvufu, elbette ki bir ve ayni kefeye konamaz.
Tasavvufa toz kondurmayan, elestiriye kapali zihniyet, bu sekilde, Allah'in dinine yapilmis iftiralari savunur duruma gelirken, mutlak anlamda tasavvufa karsi olup tümden inkarini gerekli görenler ise, bu tutumlari ile, akil ve mantik cercevesinden siyrilmislardir. Cünkü icine batil unsurlar karisti diye bir ilmin toptan reddi gerekse idi, islami ilimler de dahil olmak üzere, her ilmin inkari zorunlu olurdu. Önemli olan ve yapilmasi gereken; Kur'an ve Sünnet cercevesindeki unsurlari böyle olmayanlardan tefrik edip, birincileri tasdik, ikincileri de tekzib etmektir. Tasavvufu, tekrar Kur'an ve Sünnet cizgisine oturtmaktir.
Bu calismamda, sözünü ettigim usul ile tasavvufu ele almis ve ondaki batil unsurlari ayiklamak sureti ile islami tasavvufu tafsilati ile ortaya koymus bir alim olarak Ibn Kayyim el-Cevziyye'yi gördüm. Kendisinin "Medaricu's-Salikin" adli üc ciltlik eseri (Insan Yayinlari), bu konuda detayli bilgi edinme ihtiyacinda olanlara siddetle tavsiye edebilecegim bir kitab iken, daha özet bilgi sahibi olmak isteyenlere de Ibrahim Sarmis'in "Tasavvuf ve Islam" adli eserini öneririm.