Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Tasavvuf'a Dair - 1

Abdullah el-Necdi

New member
Katılım
20 Eki 2007
Mesajlar
41
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
Konum
Almanya
TASAVVUF'A DAIR - 1

"Tasavvuf", etrafinda bircok tartismanin cereyan ettigi, sorunlu bir konu olarak duruyordu karsimda. Kelam, felsefe ve tarih hakkindaki bilgilerimi belirli bir düzeye getirdikten sonra, tasavvufu okumaya, arastirmaya ve Kur'an ve Sünnet karsisindaki konumunu kendimce tayin etmeye calistim. Mümkün oldugunca önyargilarimdan uzaklasmak ve konuyu, objektif olarak, tartmak azminde idim. Bunun icin, tasavvuf klasikleri olan; Kelabazi'nin Ta'arruf'u, Mekki'nin Kutu'ul-Kulub'u, Kuseyri'nin Risale'si, Hucviri'nin Kesfu'l-Mahcub'u, Muhasibi'nin er-Riaye'si, Mevlana'nin Mesnevi'si, Gazali'nin Ihya'si, Ibn Arabi'nin Fusus'u gibi temel eserleri mütala ettim. Onlari anlamamda yardimci olmasi acisindan, yazilmis diger akademik calismalari da dikkate aldim. Bunlardan kimini (mesela Afifi'yi) son derece bilimsel buldum. Diger yandan, tasavvufa mutlak manada karsi olan (Ercüment Özkan gibi) düsünürleri de anlamaya calistim. Tasavvuf, kimilerinin iddia ettikleri gibi, saf islami bir olusum olup, mutlak anlamda tasdik mi edilmelidir, yoksa kimilerinin iddia ettikleri gibi, sirk ve bid'at olup, yine mutlak anlamda tekzibi mi gerekir ? Müslümanin, tasavvuf karsisindaki tutumu ve durusu ne olmalidir ?

Bütün bu calismalarim neticesinde gördüm ki; tasavvuf, mutlak manada ne tasdik edilmelidir, ne de tekzib. Sorulmasi gereken; "Hangi Tasavvuf ?" sorusudur. Tarihi sürec icerisinde maruz kaldigi evrim, tasavvuf hakkinda, külli bir degerlendirme yapmamizi imkansiz kilmaktadir. Konularin zaman icerisinde farklilasmasi, nazari ve ameli boyutta duhul eden yenilikler, tasavvufa, yepyeni mahiyetler kazandirmis ve onu, herzaman, daha önce oldugundan farkli birsey haline getirmistir. Selefin, zühdü esas alan sade tasavvuf anlayisi ile (ki bu tabir de selefin dilinde yoktur), daha sonraki sufilerin tasavvufu arasindaki ucurum, Kur'an ve Sünnet muvacehesinde ikisi hakkinda da ayri ayri degerlendirmeler yapilmasini iktiza etmekte. Haris el-Muhasibi'nin tasavvufu ile, Ibn Arabi'nin tasavvufu, elbette ki bir ve ayni kefeye konamaz.

Tasavvufa toz kondurmayan, elestiriye kapali zihniyet, bu sekilde, Allah'in dinine yapilmis iftiralari savunur duruma gelirken, mutlak anlamda tasavvufa karsi olup tümden inkarini gerekli görenler ise, bu tutumlari ile, akil ve mantik cercevesinden siyrilmislardir. Cünkü icine batil unsurlar karisti diye bir ilmin toptan reddi gerekse idi, islami ilimler de dahil olmak üzere, her ilmin inkari zorunlu olurdu. Önemli olan ve yapilmasi gereken; Kur'an ve Sünnet cercevesindeki unsurlari böyle olmayanlardan tefrik edip, birincileri tasdik, ikincileri de tekzib etmektir. Tasavvufu, tekrar Kur'an ve Sünnet cizgisine oturtmaktir.

Bu calismamda, sözünü ettigim usul ile tasavvufu ele almis ve ondaki batil unsurlari ayiklamak sureti ile islami tasavvufu tafsilati ile ortaya koymus bir alim olarak Ibn Kayyim el-Cevziyye'yi gördüm. Kendisinin "Medaricu's-Salikin" adli üc ciltlik eseri (Insan Yayinlari), bu konuda detayli bilgi edinme ihtiyacinda olanlara siddetle tavsiye edebilecegim bir kitab iken, daha özet bilgi sahibi olmak isteyenlere de Ibrahim Sarmis'in "Tasavvuf ve Islam" adli eserini öneririm.
 

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
Rahmetli Ercüment Özkan ağabey ve İbrahim Sarmış hoca tasavvufu kökten reddetmektedirler...Bu tasvib edilebilir değildir...İbn Kayyım'ın "medaricus salikin" adlı eserine gelince bir çok mutasavvıf bu kitaba itiraz etmemektedirler...

İbn Teymiyye'nin sahip çıktığı ilk sufilerin tasavvufuna sahip çıkmak boynumuzun borcudur...
 

Abdullah el-Necdi

New member
Katılım
20 Eki 2007
Mesajlar
41
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
Konum
Almanya
TASAVVUF HAKKINDA BIR DIYALOG

- Katilimci :

"Tasavvuf'a Dair - 1" baslikli yazini okudum. Cok haklisin kardesim. Tasavvuf ilmi, bütünüyle reddedilmemelidir. O zaman vahhabilerin yaptigi gibi, bilim ve teknoloji düsmani oluruz. Bir suudi üniversite profesörünün dedigi gibi uzay calismalariyla alakali bir konuda (uzay calismlalari ve suudi arabistan ne kadar garip karsilansa da), dünyanin döndügünü iddia edenlere sapik diyecek kadar ileri gitmistir. "Dünya dönüyor olsaydi, daglar yerinde durmaz, denizler böyle sakin kalmazdi" diyecek kadar tefrite düsmüstür. Hersey vahiyle aciklanamaz.

Bu baglamda, tasavvufu toptan reddetmek de, sapikca bir sonuc verecektir.

Bir arkasimin "Tasavvuf ilimdir" sözüne katiliyorum. Fakat, " Akli degil, kalbi ilimdir" sözüne katilmiyorum. Tasavvuf, bir bilimdir ve labaratuvarlara girecektir. Hatta Rusya'da, bu calismalar baslamistir. Sürekli bir zikri ceken kisinin DNA yapisinin nasil degisime ugradigi, fiziksel bedenindeki degisimlerin ruhsal dünyasina nasil yansidigi, labaratuvar ortaminda incelenmeye baslanmis. Ileride, cok daha fazlasi ortaya cikacak ve tasavvuf diye iman ettigimiz, olmazsa olmaz zannetigimiz bilim dali, sistemlestirilecek ve bütün insanligin hizmetine sunulacaktir. Yapilmasi gereken sey, liyakatli insanlarin, bu konuda bilimsel calismalara baslamasidir.

Insallah bu calismalar Türkiye'de de olur. Bizler de, tasavvufun Islam dini ile hic alakasi olmayan bir bilim dali oldugunu ögrenir ve herkese de gösteririz insallah.

* * *

- Abdullah el-Necdi :

Sevgili kardesim,

tasavvufu degerlendirirken, "toptanci" bir yaklasim sergilememek gerektigi noktasinda, benimle mutabik oldugunu görmek, sevindirici. Hak ile batilin, kendisinde ihtilat ettigi bir yapinin, bunlari ayristirmak sureti ile islahi mümkün ise, buna calisilmalidir diye düsünüyorum. Zira tasavvufu, ona yüklenen tüm manalari ile toptan kabul, cirkinlikleri benimsemek olacagi gibi, onu tüm manalari ile toptan red de, bazi güzelliklerden mahrum kalmayi doguracaktir. Allah, kullarina, akil nimetini vermis ve onun referansi olsun diye de, vahyini indirmistir. Iste vahye bagli bir aklin, hak ve batil unsurlari tefrik etmek sureti ile ortaya koydugu "islami bir tasavvuf"u, ben, Ibn Kayyim el-Cevziyye'nin "Medaricü's-Salikin" adli kitabinda buldum...

Suudi profesörün görüsüne gelince; Alimler, hata yapabilir. Bunu fazla abartmamak ve bir mezhebi karalamanin gerekcesi yapmamak gerekir kanaatindeyim. "Vahhabilik" tabir ettigin köklü okulu tanimak, bir tek "dünyanin dönüp-dönmemesi" noktasinda kilitlenen bir mesele degildir. Sözünü ettigin zatin, Islam'a cok güzel ve faydali hizmetleri olmustur. Bu noktada da "toptanci" yaklasmamali, "secip-ayirici" aklimizi devreye sokmaliyiz...

Tasavvufu, tabii ilimler kategorisinde mütala etmen, enteresan bir yaklasim...

Ve's-selam !

* * *

- Katilimci :

Sevgili Abdullah el-Necdi kardesim. Hüsn-ü zannin ve yaklaşimin icin tesekkürlerimi sunarim. Insanimizin en büyük problemi, hic arastirma yapmadan, dogru bildigi seyi her yönüyle dogru kabul etmek, yanlis bildigini de, icindeki güzellikleri görmeden toptan reddetmektir.

Insan, arastirmali, Allah'in ona verdigi akli kullanmali, ona göre ayirim yapip kendi dogrusunu bulmalidir.

Benim anladigim tevhide aykiri olmayan tasavvuf, bir seyhe (ögretmene) gidip, onun verdigi zikir derslerine devam etmektir. Diger rabita v.s. gibi seyleri saymazsak, sadece bu yönüyle tasavvuf, insan ruhuna hitab eden pozitif bilim dali olarak degerlendirilebilir. Cünkü cok zikir ceken kisilerde olusan harikulade haller, onlarin fiziksel ve ruhsal degisime ugradiginin kanitidir. Nasil ki bir kisi, bir hocaya gidip karete ögrenirse, hem ruhsal hem de fiziksel olarak büyük gelisim sagliyorsa, tasavvuf da ayni sekilde, bilim veya okul olarak görülebilir. Ama tasavvuf okulunun mezunlari, veli olmaz, ruhsal bakimdan bazi üstün özelliklere sahip insanlar olurlar. Tabi okul, tevhide aykiri bir okul degilse. Yoksa sirk, kacinilmaz olarak insani sarar ve tasavvufun dehsetli gizeminden asla kurtulunamaz.

Allah bizi, kitabindan ayirmasin.

* * *

- Abdullah el-Necdi :

Sevgili kardesim,

ayni sebeplerden ötürü, ben de Sana tesekkür ediyorum...

Yazdiklarin, sunu düsündürdü; Bu tasavvuf anlayisi, "hedef ve gayesi" dolayisi ile, klasik tasavvuf anlayislarindan cok farkli gibi duruyor. Zira klasik anlayislarda tasavvufdan gaye; nefsin tezkiyesi ve kalbin tasfiyesidir. Bunun getirisi de; Allah'a, özel yakinlik kazanmis kullardan olmak, velayete ermektir. Halbuki Senin ortaya koydugun "tabii tasavvuf"da, bu gaye yok görünüyor. Bunun yerine, daha cok, harikulade haller gösterebilen "süpermen" olabilmek, bu tasavvufun gayesi gibi. Oysa ki büyük sufiler, tasavvufa, keramet degil, istikamet kazanmak icin süluk edilmesi gerektigini söylemekteler. Yaniliyor muyum güzel kardesim ? Yaniliyorsam, beni tashih et insaallah...

Ve's-selam !

* * *

- Katilimci :

Elbette ki yanilmiyorsun Abdullah el-Necdi kardesim. Tasavvufa baglananlarin bir cogu, tasavvufu farkli algilamaktadirlar. Kimisi, Allah'a ulasmak icin nefsi yere cekmek, ruhu yüceltmek olarak algilar, kimisi, Islam'in icinde yollardan bir yol olarak görür, kimisi de, tasavvuf olmadan kurtulus olmayacagina inanir. Bu inanclarin hicbirinin, vahye dayanan delili yoktur. Ya da, cok zorlama hükümler cikartirlar.

Su kesin ki, tasavvuf diye derin mistizm var ve bu, milyonlarca kisiyi etkiliyor. Tasavvufa girmis kisinin de, ayrilmasi neredeyse imkansiz.

Tasavvufcular, tasavvufu, veli yetistiren bir okul olarak görür. Mezun olunmaz ama, son mertebe; veli olmaktir. Bu da, Allah'a ulasmak, vuslat, yani fenafillah derecesine ermek demektir. Tasavvufu inkar etmek, elbette mantiksizdir. Ancak müslümansak ve tevhide inaniyorsak, tasavvufu bir sekilde Islam'in icinde, tevhide aykiri olmayan sekilde anlamamiz gerektigini düsünüyorum.

* * *

- Abdullah el-Necdi :

Sevgili kardesim,

yaptigin aciklamalar, bazi noktalara isik tuttu, aydinlatici oldu. Bu durumda, Senin ortaya koydugun tasavvuf, hicbir ulvi gaye tasimayan, din ile alakasi bulunmayan, profan bir tasavvuf olmakta. Böyle anliyorum. Salt fizik bir hadise. Bu tasavvufi anlayisin müntesiblerinin de, buna göre, "süper makamlar"a erebilmeleri icin, müslüman dahi olmalari gerekmiyor...

Tasavvufun "islamilestirilmesi" gerektigi, benim de benimsedigim bir görüs olmasina ragmen, bunun nasili, nedeni ve gayesi konusunda, farklilastigimizi müsahade ediyorum. Benim, "tasavvufun islamilestirilmesi" kapsaminda düsündügüm; "Tasavvuf'a Dair - 2" baslikli yazimda ifade edilen türden hususlardir. Diger bir tabir ile; Seriat'in ortaya koydugu mesru vasitalar ile yapilan ve nefsin tasfiyesini, ruhun urucunu, ulvi bir gayeye vusul icin amaclayan bir mücahade olarak düsünüyorum "islami tasavvufu". Sen ise (tabi yanlis anlamadi isem), onu, metafizik baglarindan azad edip, tabii bir ilim konumuna indirgemek taraftarisin...

Ve's-selam !

(Aradan yirmidört saat gecmeden pes pese besden fazla yeni konu acamayacagim bildirildi. Senin cevabini, su diyalogu aktarmak icin vesile ittihaz edeyim dedim Ebu Zerr kardes)
 

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
(Aradan yirmidört saat gecmeden pes pese besden fazla yeni konu acamayacagim bildirildi. Senin cevabini, su diyalogu aktarmak icin vesile ittihaz edeyim dedim Ebu Zerr kardes)

Muhterem yazılarınızdan müstefid oldum...
Arşivime ekleyeceğim...
Güzel tesbitler var...
Devamlarını beklerim...
 

elkaria

Member
Katılım
25 Kas 2007
Mesajlar
271
Tepkime puanı
3
Puanları
18
Yaş
43
Rahmetli Ercüment Özkan ağabey ve İbrahim Sarmış hoca tasavvufu kökten reddetmektedirler...Bu tasvib edilebilir değildir...İbn Kayyım'ın "medaricus salikin" adlı eserine gelince bir çok mutasavvıf bu kitaba itiraz etmemektedirler...

İbn Teymiyye'nin sahip çıktığı ilk sufilerin tasavvufuna sahip çıkmak boynumuzun borcudur...


bu gün o ilk sufilerin anlayışı olmadığı için tasavvuf karşımıza ayrı bir din gibi çıktığı için karşı çıkmaktalar
 
Üst Alt