Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Tasavvuf islami sözde degil özde yasamaktır

Kalpteniman

New member
Katılım
18 Ara 2008
Mesajlar
589
Tepkime puanı
587
Puanları
0
Web sitesi
www.kalpteniman.com
TASAVVUF, 2
TASAVVUF İSLAMI SÖZDE
DEĞİL ÖZDE YAŞAMAKTIR..
Muhterem kardeşlerim
Selamı aleyküm. Daha evvel, H:Z ALLAHIN veli kullarını şeytana benzetenlere cevaptır yazısını faydası olur ümidiyle sizlerin nazarı dikkatine sunmustuk.şimdi ise ikinci yazımızı sizlere sunuyorum.
Tabiidir ki, Hidayet H.z. ALLAHTANDIR Kula düşen doğru bildiğini söylemektir.Fakat yaşayıp görmediği hissedip anlamadıği hayatı okuduğu kitaplarla ve kendi aklı ile değerlendiren kişiler yanılmaktan kurtulamazlar.neden dersek olayları yaşayan bilir yaşamayan ne bilir.
Herkezin aklı ise bir değildir.Nefsani akıllı insanlar olduğu gibi ki, insanların çoğu bu akıldadır. Yeme içme giyme gezme taklidi ibadet ile mutfak ve afedersiniz, tuvalet arasında ömrünü geçirir. Fakat aklı Nurani ise, bu güzel insanlar azın azıdırlar şehveti azmasın diye az yer az içerler. Bir gün Peygamber s.a.v. efendimize sahabilerden bir kişi geliyor.
Ya Resulallah, ne yapsam nefsime hakim olamıyorum bana nasihat edermisin diyor.
Resulullah s.a.v. Efendimiz,Oruç tut buyurmuşlar. bu hadisi şerifi hepimiz biliyoruz. bu hadisi şeriften anladığımız, gerçek boğazına hakim olamıyan nefsine hakim olamaz.
Onun için ALLAH dostları az yemeyi az içmeyi adet edinirler ve müritlerine de ayni rejimi uygulamaya azami gayret gösterirler ve düşününüz ki. fazla yemekten meydana gelen obazite Hastalığının dünyayı sardığı günümüzde insanlar dervişler gibi az yeseler şeker hastası , tansiyon hastası kalp hastası olmazlar.
işte tasavvufa giren müridin ilk kazancı zahiri faydası olan sihhatini korumasıdır ikinci kazancı ise şehvetini azdırmadığı için namusunu korumasıdır. bu yaşanmış ve tecrübe edimiş bir gerçektir ki, nefis küçüldükçe Ruh kuvvetlenir Ruh kuvvetlenince de, Hz. ALLAHA karşı sevgi çoğalır onun için Resulullah S.a.v. Efendimiz,
En şiddetli düşmanın iki yanın arasındaki nefsindir buyurmuştur. (beyhaki) muhterem kardeşlerim. insan dünyaya gelip akılbali olduğunda zahiri batini tahsilini kendi ailesinden öğrenmesiyle başlar.
Annesi babası ninesi ve dedesinden ne görüyorsa o şeyleri benimser ve gelecek yaşamında ona lazım olan Zahiri, elle tutulan gözle görünen dünya bilgilerini. Batini ise, Dünyada görünmeyen Ahiret hayatının ölümsüz hayat bilgilerini öğrenir ve, Dünya ve Ahirete ait sınavları başlamış olur. Ne sanslı bir insandır ki , islamı yaşayan bir ailesi var. Ve ne talihsiz bir insandir ki, islamı yaşamayan bir aileden yetişip dünya ve Ahiret sınavına devam ediyor.
iste tasavvuf, islami bilgilerden mahrum ailelerden yetişen insanların dinlerini öğrenmeleri için, zahiri Alimlerin nefslerini dengelemeleri için, bir kapısı dünyaya, bir kapısı Ahirete açılmış okuldur. Bu okula giren insan, şeriatın emirlerini ve Resulullah s.a.v. Efendimizin emirlerini eksiksiz uygulamaya özen gösterir.şeriatın yaşanmadığı bir yol, zaten sırati mütakim yolu değildir. şeriati yaşamayan ve kendini şeyh ilan eden kimsenin ıse,şeytanın vekili olama olasılığı daha fazladır.ne hazindir ki, madde ve menfaatlarını bu mübarek yoldan temin eden sahte şeyhler çok yerlerde faaliyet göstermekte insanları bu mübarek yola karşı şüpheye sokmaktadırlar. bunu fırsat bilen yapılan iğrenç icraatların reklamını yapan yazdıkları broşürler ile Halka duyuran Ehli sünnet düşmanı vahhabiler ise kendi sapık fikirlerini yaymaya devam ediyorlar.son gelen haberlere göre bosnada karargah kurmuşlar oradaki imana susamış insanların itikatlarını karma karış etmişlerdir. Bu, sünneti seniyye ve evliya düşmanı insanların dağıttığı kitapları okuyanlar, h.z. ALLAHIN sevdiği veli kullarına düşman oluyorlar. h.z. ALLAH c.c.Hadisi kudsi de ise, Her kim benim veli kuluma düşmnlık eder ise, Ben ona Harp ilan ederim buyuruyor.buhari. Ayeti kerimede ise, İYİ BİLİN Kİ,ALLAHIN VELİ KULLARI İÇİN, HİÇ BİR KORKU YOKTUR ONLAR MAHZUN DA OLMIYACAKLARDIR.ONLAR TAKVAYA ERMİŞ OLANLARDIR DÜNYA HAYATINDA DA, AHİRETTE DE, ONLAR İÇİN MÜJDELER VARDIR. ALLAHIN VERDİĞİ SÖZLERDE ASLA DEĞİŞME YOKTUR.BU EN BÜYÜK SAADETİN TA KENDİSİDİR.Yunus 62.63.64. Ömürleri boyunca gece gündüz ibadet ve riyazetler ile Dünya lezzetlerini bırakıp, h.z. ALLAHI tercih eden veli kullar,işte bu ayeti kerimede geçen taltıfi ilaheyeye mazhar olmuşlardır.Onun için, bu mübarek yolcuların yolunu karalamaya uğraşan insanların kitaplarını okumuyalım şu anda Medinede yaşadığım bir hadideyi hatırladım. 1995 yında Hacc farizasını eda etmek nasip oldu Mekkede vazifemizi eda edip medineye gelmiştik Peygamber efendimizin kabri şerifini ziyarete gitmiştik yanımda kendisini tanımadığım bir genç duvarlara el sürüyor durmadan ağlıyordu bu sahneyi uzaktan seyreden sonradan Vahhabi olduğunu öğrendiğim bir şahıs uzaktan yanımdaki gence, O ellerini sürüp ağladığın fayanslar türkiyeden geldi sen ise onlara değer veriyorsun genç ise onların nereden geldiği önemli değil bulunduğu mekan önemli dedi. ben o kişinin yanına gittim ve, o insanla alay ediyorsun hemde bu işi peygamber Efendimizin kabri şerifinin yanı başında yapıyorsun sende biliyorsun ki, o insan peygamber efendimizin aşkı ile fayanslara el sürüyor fayanslardan da medet beklemiyor O fayansların yapıştığı duvarların çevresi içinde yatan h.z. ALLAHIN habibine olan sevgisinden yapıyor keşke sende bu aşk ateşine tutulsaydın onun gibi göz yaşı dökseydin Ahirete göçmeden peygamberinle mana aleminde buluşur onun nurlu yüzünü görürdün deyince bu mümkün mü, dedi tabii dedim bu halinle hayalinden bile geçirme ancak onun şünnetine sımsıkı sarılır onu canından çok seversen olur dedim. Muhterem kardeşlerim H.Z. ALLAH C.C. cümlemizi beğenip seçtiği islam yolunun özünde bulundursun yanlış yola sapıp Ahiret Hayatında elleri boş kalanlardan eylemesin. Kalpten iman ettiğimiz gerçek şudur ki, H.Z. ALLAHIN beğendiği yolda Şeriat ve sünneti seniyye eksiksiz uygulanır. şeriatı ve sünneti yaşamayan , kendisini şeyh olduğunu iddia eden bir kimsenin Havada uçtuğunu dahi görsek onun peşinden gidilmez. Bir de şu var ki h.z. ALLAHIN beğendiği yolda Her yapılan iş ALLAH için yaplır o toplulukta Maddeden çok manaya önem verilir.Buna delil, h.z. ALLAH C.C. ayeti kerimede, SİZDEN ÜCRET İSTEMEYENLERE UYUN ONLAR DOĞRU YOLDADIR .Yasin .21. buyuruyor.diğer bir Ayeti kerimede ise,EMROLUNDUĞUN GİBİ DOSDOĞRU OL. buyuruyor. İşte, h.z. ALLAHIN yolunu bu ve bu emirleri duyuran Ayeti kerime ve Hadisi şerif emirlerine uyanların yolu Sırati müstakim yoludur.Şan şöhret menfaat peşinde koşan Şeriat ve sünneti seniyyeyi hafife alan guruplar şüpheli yollardır. Riyazet konusuna gelince, Geçmişte olduğu gibi günümüzde de aynı şekide o perhizi uygulamaya çalışanların olduğunu duyuyoruz Bizim etrafımızda,orta yolu tutmuş helal gıda yiyen şüpheli gıdalardan kaçınan ve, çok yeme alışkanlığından kurtulmak isteyenleri gördüğümü söyleyebilirim. Geçmiş uzun yıllar önce çok ağır riyazet yapan Vecd ve cezbeye kapanan ALLAH dostlarını Teskeretül evliya kitabında hayat hikayelerini okuyabilirsiniz. Muhterem kardeşlerim. Riyazet konusunu biraz açmak istiyorum. Şöyle ki, Riyazete başlayan kişi,Az yemekle az içmekle Gönlünü h.z.ALLAHA döndürmekle ibadet ve taata karşı kuvvet kazanır gecesi gündüzü h.z. ALLAHI zikir ve Murakaba ile geçmeye başlar.Bu çalışma devam ederken nefsi her geçen gün kuvvetten düşmeye Ruhu Vücuduna Hakim olmaya başlar. bu hal tamamen geliştiğinde ise artık o kişinin vücudu H.Z. ALLAHIN nurları ile nurlanır zaman gelir bütün vücudu nur olur bazı zaman ise nurun ateşinden o kişide Vecd ve cezbe hali zuhur eder. işte tam o hale giren insan Her yerde H.Z. ALLAHIN hazır ve nazır olduğunu her görünen varlıkların h.z. ALLAHA ait olduğunu kafa gözüyle müşahade eder. öyle olur ki zaman gelir kendi vücudunu dahi inkar eder ve. h.z. ALLAHA ait olduğunu kabul eder.Bu konuyu yazarken Beyezidi bestami hazretlerinin kıssası hatırıma geldi.Bir gün o mübarek veliyi birisi ziyarete gelir kapıyı vurur tam o anda da mübarek veli vecd halindedir ve o haliyle kim o der, dışarıdan beyazidi görmek istiyorum deyince,, Git şimdi burada ALLAHTAN başka kimse yok deyince o kişi etrafa yayıyor ki Beyazit kendisini haşa ALLAH zannediyor .İşte o zaman anlaşılmayan gerçeği bu zaman da anlayan çok az. h.z.ALLAHIN nuru ile nurlanan böyle güzel insanların kusurlarını araştıran gıybetini yapan Ehli sünnete karşı çıkanlar,derhal tevbe etmelidirler. Bir kaç sene evvel savaş ay ve ekibi Organ nakline karşı çıkan mübarek bir velinin robot resmini yaptırıp, Atv televizyonunda kendi sesi ile taklit ederek seslendirmişti. çok üzülmüştük. Çünkü, o mübarek zatı tanıyordum Her sözünü Kuranı kerimenin getirdiği emirlere göre konuşuyordu. ve organ naklinin ruh bedenden ayrılmadan yapıldığını bu işi yapanların katil olduklarını söylüyordu. O zaman Aklımdan geçmişti ki, bu insan ateş ile oynuyor bu ateş bunu yakar. aradan bir kaç yıl geçti. şimdi öğrendik ki, savaş ayın sesi kısılmış bu bir tesadüf mü, yoksa ceza mı gördü onu ancak h.z. ALLAH bilir. Hz. ALLAH c.c. cümlemizi Rızasına uygun yaşayan kullarından olmamızı nasip etsin Amin. VELHAMDÜ LİLLAHİ RABBİL ALEMİN. ALLAHÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA MUHAMMEDİN VE ALA ALİ MUHAMMED...........

kalpteniman.

 
Son düzenleme:

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Şu “dünya” adı verilen gezegende var olmamız, O’nun lütfuyladır. Annemizi, babamızı bizlerin dünyaya gelmesi için vasıta kılmış. Ve yaşıyoruz, hayattayız. Hayatı veriyor Allahû Tealâ.İşte Allahû Tealâ’nın dizaynına baktığımız zaman O’nun tekliğini görüyoruz. Tek bir Allah vardır. Allah’tan başka bir ilâh yoktur. Allahû Tealâ Kur'ân-ı Kerim’de bu konuda diyor ki: “Eğer başka ilâhlar olsaydı onlar mutlaka birbirleriyle çarpışırlardı. Başka bir ilâh yok, sadece Biz varız. Sadece Allah var. İlâh olarak Biz yeteriz.” diyor. Herşeye kaadirdir.

-21/ENBİYÂ-22: Eğer ikisinde de (semada ve arzda), Allah’tan başka ilâhlar olsaydı, ikisi de (yer de, gök de) mutlaka fesada uğrardı. Arşın Rabbi Allah, onların vasıflandırdığı (isnat ettikleri) şeylerden münezzehtir.

Allah ile olan ilişkilerimizde muhtevaya bakıyoruz. Biz Allah’ı ne kadar seviyoruz? Allahû Tealâ bizi, bizim O’nu sevdiğimizin binlerce katı kadar fazla sever. Karşılıksız verir. Eğer mutluysak bizi mutlu eden O’dur.

Nefsin tezkiyesi, bir insana dünya mutluluğunun yarısını sağlayabilir. Nefsin kalbindeki afetler ne kadarsa mutluluk onun dışında kalan kesim kadardır. Ne zaman nefsimizin kalbini fazıllarla doldurmaya başlarsak
Allahû Tealâ herkesten sadece onların mutlu olmasını ister. Bu muhtevaya baktığımız zaman aklımıza 3 tane kitap gelecek. Şu anda dünya üzerinde mevcut olan, önce Hz. Musa’ya indirilen Tevrat, sonra Hz. İsa’ya indirilen İncil, en sonra da Son Peygamber olan Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’e indirilen -Son Peygamber’e indirilen- son şeriat kitabı; Kur’ân-ı Kerim.

Şeriat kitapları sadece peygamberlere verilmiştir. Bunların çok daha önünde Allahû Tealâ Hz. İbrâhîm’e de kitap verdiğini söylüyor, Hz. Nuh’a da verdiğini söylüyor. Allahû Tealâ bütün peygamberlere şeriat kitabı vermiştir. Şeriatı hiç değişmemiştir.

Şûrâ Suresinde Allahû Tealâ diyor ki:

-42/ŞÛRÂ-13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ , en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır

Allahû Tealâ: “Habibim! Hz. Nuh’a, Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya verdiğimiz şeriatı sana ve senin sahâbene de şeriat kıldık. Dînde fırkalara ayrılmayın ve dîni ayakta tutun diye. Ve sana verdiğimiz şeriat müşriklere ağır geldi.” diyor.

Öyleyse Hz. Nuh’un şeriatı ne ise Hz. İbrâhîm’in şeriatı aynı şeriat, Hz. Musa’nın şeriatı aynı şeriat, Hz. İsa’nın şeriatı aynı şeriat ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V)’in şeriatı aynı şeriattır. 7 safha, 4 tane de teslim.

Rûm Suresinde Allahû Tealâ diyor ki:

-30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a teslim olmayı dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.

Takva sahibi olmak önemli mi? Önemli çünkü cennete sadece takva sahipleri girebilir. Takva sahibi olmayan hiç kimse Allah’ın cennetine giremez.

Tevrat’ı, İncil’i ve Kur'ân-ı Kerim’i incelediğimiz zaman bu üç kitabın üçünde de 7 safha ve 4 teslimi kesin olarak görüyoruz. Bu üç kitabın arasında ilk indirilen kitap, Hz. Musa’ya indirilen Tevrat’tır. Aslında tabletler halinde indirilmiştir. Hz. Musa Allahû Tealâ tarafından Tur Dağı’na davet ediliyor. O dağa çıkıyor. Allahû Tealâ tabletleri O’na teslim ediyor. Peygamberi olan, bir nebî olan, Allah’ın peygamberi olan, Allah’ın nebîsi olan Hz. Musa’ya Allahû Tealâ tabletler indiriyor. Bizim anladığımız anlamda fizik tabletler, herbirinde âyetler yazılı. İşte bu tabletler musevîliğin esasını, dîn esasını teşkil eder.

-50/KAF-31: Ve uzlifetil cennetu lil muttekîne gayre baîdin.
Ve cennet, takva sahipleri için uzak olmayarak yaklaştırıldı.

-50/KAF-32: Hâzâ mâ tûadûne li kulli evvâbin hafîz(hafîzin).
İşte size vaadolunan şey budur (cennettir). Bütün evvab ( Allah’a sığınmış), ve hafîz olanlar (başlarının üzerine devrin imamının ruhu ulaşmış olanlar) için.

Allah ile olan ilişkilerinizde bu yola mutlu olmak için çıktığınızı unutmayın. Şu anda dünya adı verilen bu gezegende veya 100 milyar galaksinin herbirindeki 100 milyar yıldızda, insanların hepsi Allah’ın yarattığı insanlardır. O galaksileri yaratan da Allah’tır. Orada yaşayan insanları da yaratan Allah’tır. Bir sonsuzluk… Biz insanlara, mahlûkata göre bir sonsuzluk… Allah sadece bir tek noktayı patlatarak onu yaymış ve sonsuz hızla kâinatı yaratmıştır. Bir tek noktanın patlamasıyla oluşan muhteşem bir büyütme sistemi…

Herşey Allah’a mülâki olmayı dilemekle başlar. Bütün şeriatların başlangıç noktası budur. Aslında bütün şeriatları demekten kastımız; şeriatların bugün aldığı şekil. Şu anda dünyaya baktığımız zaman 3 tane kitaplı dînin göründüğünü görüyoruz, bunu gözlüyoruz, bu ortada. Musevîlerin Tevrat’ı, hristiyanların İncil’i ve müslümanların Kur'ân-ı Kerim’i. Ne oldu? 3 tane dîn adı saydık; hristiyanlar, müslümanlar ve musevîler (yahud kavmi). 3 dîn de Allah’ın dînidir ve birbirlerinden temelde farklılıkları yoktur. Onları farklı kılan biz insanlarız. Şeytan, insanların birbirine karşı devamlı husumet içinde olmasını (birbirine düşman olmasını) ve birbirini hırpalamasını, öldürmesini ister, dünyada kargaşa çıkarmayı ister. Bu hedefini de dünyada defaatle gerçekleştirmiş, dünya 2 defa cihan savaşı geçirmiştir. Bir 3.’sü de olabilir.

Şeytan ister ki herkes mutsuz olsun. Allah da herkesin mutlu olmasını ister. İşte bu mutluluğu temin sadedinde Allahû Tealâ bütün insanlığa bir garanti vermiştir. Diyor ki: “Kim Bana ulaşmayı dilerse Ben onu mutlaka Kendime ulaştırırım.” İşte o tek şeriatın ilk kurtuluş reçetesi budur. Allah’a teslim olmayı dileyen kişi mutlaka cehennemden kurtulur.

Dünyanın bu karmaşık halinde aslında şeytanın insanlara oynadığı oyuna dikkatle bakmanızı istiyoruz. Dînler yoktur ki insanlar farklı farklı dînlerin sahibi olsunlar. O iblis, onlara tuttuğu üç kâğıtçılık aynasıyla insanların ayrı ayrı dînlerin mensubu olduklarını onlara kabul ettirmiştir. Hristiyanlık diye ayrı bir dîn, müslümanlık diye ayrı bir dîn, musevîlik diye ayrı bir dîn olduğunu insanlara kabul ettirmiştir.

Hamdolsun ki 3 kitabı da inceledik ve âyetleri bulduk. Bir kesin noktaya ulaştık: Musevîlerin de hristiyanların da müslümanların da kitapları olan, bu 3 ayrı gibi görünen kitapta Allahû Tealâ o kitabın (Tevrat’ın), o kitabın (İncil’in), o kitabın (Kur'ân-ı Kerim’in) muhtevasına aynı ifadeyi koymuş. “Babanız İbrâhîm” diyor. İbrâhîm, müslümanların da hristiyanların da musevîlerin de babasıdır.

İşte Hz. İbrâhîm diyince, Hz. İbrâhîm’in dînine göz atmak mecburiyetindeyiz. Dîninin adı; hanif dîni. Hanif dîni müslümanlıktır. Hanif dîni hristiyanlıktır. Hanif dîni musevîliktir. Ama üçünün de birbirinden farkı yoktur. Allahû Tealâ 3 kitapta da, Kur'ân’da da -geriye doğru gidiyoruz- İncil’de de daha önce Allahû Tealâ’nın indirdiği Tevrat’ta da açık ve kesin olarak: “Bu dîn Hz. İbrâhîm’in hanif dînidir.” diyor. Üçü de Hz. İbrâhîm’in hanif dîni.

Dînin esaslarına geliyoruz. Hz. İbrâhîm’in hanif dîninin muhtevası nedir? Hz. İbrâhîm’in hanif dîni 7 safha 4 tane teslim içerir. Hz. İbrâhîm’in hanif dîni kurtuluştur. İslâm’a göre İslâm’ın ta kendisidir. Kur'ân-ı Kerim’i incelediğimiz zaman Allahû Tealâ’nın açık bir şekilde bunu ortaya koyduğunu görüyoruz. 3 esas var:

1- Vahdet

2- Tevhid

3- Teslim

Vahdet; Allah’ın tekliğidir. Tek bir ilâh vardır. O, Allah’tır. Allah tektir. Tek bir Allah vardır.

Tevhid; Allah'a mülâki olmayı dileyenlerin oluşturduğu, 7 safhanın 7’sinde de insanların bulunduğu tek bir topluluk. Allah’a ulaşmayı dileyen insanların oluşturduğu tek topluluk; tevhid. Ayrılık yok, tek bir toplum.

Teslim: Ruhun, vechin, nefsin ve iradenin Allah’a teslimi.

Allah ile olan ilişkilerinizde herşeyin en güzel olması için çalışmalısınız. Teslim; ruhunuzun Allah’a teslimidir. Allahû Tealâ bunu bütün insanlara garanti etmiş. Şûrâ Suresinin 13. âyet-i kerimesinin muhtevasında açıkça diyor ki: “Kim Bize ulaşmayı dilerse Biz onu Kendimize ulaştırırız.” Demek ki biz insanlar Allah'a mülâki olmayı sadece dileyeceğiz. Dilediğimiz zaman Allah devreye giriyor. Yapmamız lâzımgelen şeyi bize O yaptırıyor. Nefsimizin kalbini Allah tezkiye ediyor.

Öyleyse bu bapta Allahû Tealâ’nın söylediklerine dikkatle bakıyoruz. Ne yapmış Allah? Allah bizim hepimizin ruhumuzu Allah’a teslim etmemizi üzerimize farz kılmış. Bize demiş ki: “Sadece dileyeceksiniz: ‘Yarabbi, ben ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum.’ Bu kadarı Bana yeter. Sizin ruhunuzu Ben Kendime ulaştıracağım. ” diyor.

İşte Tevrat’taki esaslar, işte İncil’deki esaslar, işte Kur'ân-ı Kerim’deki esaslar. Üçünde de ruhun Allah’a teslimi farz kılınmış. Üçünde de Allahû Tealâ: “Bunları siz yapmayacaksınız, siz sadece dileyeceksiniz; Biz sizin ruhunuzu Kendimize ulaştıracağız.” diyor.

Biliyoruz ki Secde Suresinin 9. âyet-i kerimesi gereğince Allah, bütün insanlara ruhundan üfürmüştür.

-32/SECDE-9: Sonra (Allah), onu dizayn etti ve onun içine (vechin, fizik vücudun içine) ruhundan üfürdü ve sizler için sem’î (işitme hassası), basar (görme hassası) ve fuad (idrak etme hassası) kıldı. Ne kadar az şükrediyorsunuz.

“ve nefeha fîhi min rûhihî: Ben onun içine (insanın içine) ruhumdan üfürdüm.” diyor.

Allahû Tealâ bütün peygamberler gibi Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in de hanif olduğunu söylüyor:

-30/RÛM-30: Fe ekim vecheke lid dîni hanîfâ(hanîfen), fıtratallâhilletî fataran nâse aleyhâ, lâ tebdîle li halkıllâh(halkıllâhi), zâliked dînul kayyimu ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
Artık hanif olarak kendini (vechini) dîn için ikame et, Allah’ın hanif fıtratıyla ki; Allah, insanları onun üzerine (hanif fıtratıyla) yaratmıştır. Allah’ın yaratmasında değişme olmaz. Kayyum olan (kaim olacak, ezelden ebede kadar yaşayacak) dîn budur. Fakat insanların çoğu bilmez.

“Habibim, sen hanifsin. Hanif olarak vechini dîne ikâme et. O hanif fıtratıyla ki; Allah bütün insanları o fıtratla yaratmıştır. Hanif fıtratının dîni olan hanif dîni ezelî ve ebedî dîndir. Başka bir dîn hiç olmamıştır sadece hanif dîni vardır.” diyor.

Bakıyoruz ki İslâm dîni = hanif dîni.

Bakıyoruz ki hristiyanlık = hanif dîni.

Bakıyoruz ki musevîlik = hanif dîni.

Şimdi insanların ayrı ayrı gruplara ayrıldığını ve de birbiriyle savaş verdiklerini düşünün. Şu anda da dünyanın muhtevasında savaş var. İnsanlar birbirlerini öldürüyorlar.

İblis, milletler arasındaki düşmanlığı körüklemek için elinden gelen herşeyi yapmakta. Şeytanın elinde bir maşa olan İlluminati, bu konuda bütün gayretiyle çalışmakta.

İnsanlar arasında savaşlar var. Bu savaşlar insanları huzursuz eden, şimdiye kadar milyonlarca insanın ölmesine sebebiyet veren korkunç şeyler. Ama bir gün bunun hepsi bitecek. Savaşlar bitecek.

İnsanlar bizden öğrenecekler ki; başka başka dînlerin mensupları değiller. Bütün dünyada bütün insanlar Allah’a ulaşmayı dilemekten başlayan, mürşide tâbiiyetle devam eden, ruhun teslimini, fizik vücudun teslimini, nefsin teslimini içeren, kişiyi muhlis kılan ve irade teslimiyle noktalanan bir dîn dizaynının mevcudiyetini sadece öğrenmeyecekler, bunları yaşar hale gelecekler. İşte insanlığın kurtuluşu…

Bütün dünyanın savaşları bırakıp birbiriyle dost olduğu yeni bir devrede, savaşların otomatik olarak ortaya koyduğu silahlanmaya giden trilyonlarca dolar, insanların refahına harcanacaktır. O zaman dünya sulh ve sükûn içinde yeni bir dünya olacaktır. İşte o dünyada dînler arası diyalog, bütün dînlerin aynı dîn olduğu noktasına ulaşacaktır. Mutlu bir gelecek, dünya adı verilen bu gezegende bütün insanları dostluğa, huzura, mutluluğa ulaştıracaktır.

Kâinatın tek şeriatı konusunda sizlere ulaştırdığımız bu bilgilerin ışığı altında hepinizin sonsuz mutluluklara ulaşmasını diliyoruz Yüce Rabbimizden.
[/FONT]
 

Kalpteniman

New member
Katılım
18 Ara 2008
Mesajlar
589
Tepkime puanı
587
Puanları
0
Web sitesi
www.kalpteniman.com
Tasavvuf islamı sözde değil özde yaşamaktır

Tasavvuf islamı sözde değil özde yaşamaktır

HAMAS VE ELFETİHİN BÜYÜK HATALARI..

BENLİK,,
ŞEYTANDANDIR. Yeryüzünde yaşam süren varlıkların pek azı hariç çoğu bilmeden şeytanın huyunu benimsemiş hayat sürmektedirler. bunu anlamak için evvela kendi içimize kulak verelim.iç güdümüzden gelen ses bizim herkezden üstün olduğumuzu fısıldıyor ise, bilelim ki, bizde benlik var . ve bizde şeytanın huyundan hisse almışızdır.bu halimiz ile h.z.ALLAHIN sevmediği insanlar gurubunda olmuş oluyoruz eğer biz böyle yaşar ömrümüzü bu şekilde bitirir isek bilelim ki yeni dirilişte bizi iyi bir hayat beklemiyecektir .şeytan benlik yaptı kendini beğendi cennetten kovuldu. kuranı kerimde çoğumuzun bildiği kıssa var hani şeytanı lane kendini üstün görerek adem a.s. babamıza secde etmedi ve h.z. ALLAH c.c.onu huzurundan kovdu .oda bana kıyamete kadar mühlet ver dedi h.z. ALLAH c.c. de, git mühlet verilenlerdesin demişti şeytan ise, ben de beni azdırdığın gibi insanları azdıracağım onların içlerine gireceğim onları kibirlendireceğim demişti. h.z.ALLAH c.c. ise buyurdu ki, yemin olsun ki, sana uyanları senin ile berber cehenneme dolduracağım. ve ne acı gerçektir ki, geçmiş yıllardan günümüze kadar yaşanan olayları incelediğimizde görüyoruz ki,ne krallıklar ne padişahlıklar ne partiler gelip geçmiş mevkilerinin verdiği güç ve içlerini saran benlikle kendilerini herkezden üstün görmüşlerdir nihayet onlara tanınan ömürleri sona erince ,şeytanın verdiği kibir ile yaşayanlar cehennemi ,h.z.ALLAHIN verdiği tevazu ile yaşayanlar ise cehennemi boylamışlardır. kibir belasına yakalanan bilmeli ki, şirke düşmüştür .ben her şeyi biliyorum , ben her kezden üstünüm diyen kişi h.z. ALLAH ile yarışa kalkışmıştır.ve bu zihniyette ki insanlar bu dünyada huzurlu hayat süremiyorlar. ve ahiret hayatlarında ise en büyük zarara uğrayacaklardır. şeytanın huyunu benmsedikleri için onun ile beraber cehenneme gireceklerdir. h.z. ALLAH c.c. cümle ümmeti muhammedi böyle feci akibetten muhafaza etsin. şeytanın kibir huyunda olmayan tevazu sahibi insanlar ise hem dünyalarını huzurlu olarak geçiriyorlar , hemde ahiret hayatının mutlu namzedi oluyorlar . dünyada rahat yaşamanın sebebi, kimseyi hakir ve aşağı görmedikleri ayrıca onlara değer verdikleri için sayğı görmüşler düşman kazanmamışlar insanların hoşnutluklarını kazanmışlardır.bu sebeble de h.z. ALLAHIN hoşnutluğunu kazanmışlardır. böyle olunca da hem dünya hayatları huzur cenneti olarak geçmiş hem ahiretteki cennet hayatını kazanmışlardır.h.z. ALLAH c.c. cümlemize böyle bir akıbet nasip etsin amin. h.z. ALLAH c.c.ayeti kerimesinde buyuruyor ki, RESULÜM GÖRDÜNMÜ O NEFSİNİN İSTEK VE ARZULARINI PUT EDİNENLERİ . furkan 43.ayeti kerimede bize verilen mesajda ifade edilen mana , kim nefsine uyar benlik ile hareket ediyorsa nefsini ilah edinmiş ,ve ona tapıyor demektir. demek oluyor ki, şeytan o anda kişinin içine girmiş ona kendi fikirlerini beğendirip kibire boğarak ona kendisinin en üstün olduğunu fısıldıyor .insan bir işe kalkıştığı zaman, kendi fikirlerinin doğru olduğuna inandığı kadar, muhatabı olduğu kişinin fikirlerine de önem vermesi gerekir belki de kendi yanılgıdadır. çünkü her kez yanılır, yanılmayan yalnız h.z. ALLAHTIR . herkezin aklı ise derece,derecedir onun için kişileri küçük görmez isek ,hiç ummadığımız insanın bigisinden istifade edebiliriz .değer veren değer bulur değer vermeyen ise değersiz kalır. bu gün dünyada yaşanan çatışmalar herkezin kendinden başkasını haksız görmesi yüzünden oluyor. eğer insanlar birbirine değer verse onun şikayetini dinlese ona değer verip derdine ortak olsa , bunu yaparken de menfaat ve çıkar gözetmese ,insanlar barış içinde yaşarlar .fakat malesef gerek devletler arası gerek partiler arası gerek ise fertler arasında ,benim dediğim olacak ben en doğruyum saplantısı,birde araya menfaat girince devletleri birbirine düşürüyor harpler oluyor,çıkar peşinde koşan partiler de birbilerini karalıyor ülkede anarşi oluyor,İşte filistinin durumu, HAMAS benim dedi EL FETİH benim dedi benliğe kapıldılar şeytanın oyununa geldiler Halkı böldüler gazaba uğradılar yüzlerce belkide binlerce kardeşlerimizin kanına girdiler. H.Z. ALLAH C.C. ayeti kerimesinde buyuruyor ki Acaba kim duyuyor, h.z. ALLAH duymamızı nasip etsin, KENDİLERİNE APAÇIK DELİLLER GELDİKTEN SONRA PARÇALANIP AYRILIĞA DÜŞENLER GİBİ OLMAYIN ONLAR İÇİN KIYAMET GÜNÜ BÜYÜK BİR AZAP VARDIR. Ali,imran 105. Bir diğer ayeti kerimede ise,HER BİRİNİZ SIMSIKI ALLAHI İPİNE SARILIN PARÇALAYIP AYRILMAYIN. Ali,imran .103. h.z. ALLAH böyle buyururken onlar ne yaptılar makam mevki sevdasına kapıldılar bu felaketi hazırladılar.şimdi ne olacak, topluca dua yapmaktan başka çaremiz yok İNŞALLAH H.Z. ALLAH C.C. Af eder de, müslüman devletlerinin üzerinden benlik kalkar yardımlaşma neticesinde yahudiler oradan def olur gider.Örnek olarak Uhut savaşını hatırlasak ki, Nur peygamberimiz s.a.v. başlarında olmalarına rağmen Ganimet peşine koşan birkaç sahabinin yüzünden kazanılmış savaş kaybedildi .şimdi ise hangi lider ganimet peşinde koşmuyor işte insanların içindeki bu iblis şeytan verdiği benlik ve kibir ile, insanları birbirine düşman yapıyor. şeytanın verdiği benlik ve kibire kapılan insanlar hem dünya hayatlarını sıkıntılar içinde geçiriyorlar hemde ayeti kerimede geçen inatlarını put ettikleri için şirke düşerek ahiret hayatlarını da tehlikeye düşürüyorlar. h.z.ALLAH c.c.şeytanın hükmü altına girmiş yabancı devlet idarecilerinin şerrinden,kendi yurdumuz içinde bulunan şeytanın kumandasına girmiş iç düşmanlardan milli beraberliğimizi bozmak istiyen bölücülerin şerrinden Devletimizi ve milletimizi muhafaza etsin .devletimiz içinde yaşayan bütün halkımızı şeytanın fitnesinden muafaza ederek barış içinde hayat sürmemizi nasip etsin. Filistinde Gazzede devam eden savaşın müslüman kardeşlerimizin lehine dönmesini yahudilerin de mağlup olarak geriye dönmelerini nasip etsin AMİN .VEL HAMDÜ LİLLAHİ RABBİL ALEMİN... .ALLAHÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA VE NEBİYYİNA MUHAMMED.
 
Son düzenleme:
Üst Alt