Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Tasavvuf anlayışı

aslan2

New member
Katılım
17 Mar 2007
Mesajlar
12
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
Web sitesi
www.kayipkuran.com
Tasavvuf, kur’an ahlakıyla edeplenmektir. Şirkten temizlenmeye , kur’anın hükümleriyle yaşamaya çalışmadan ;! zikir yapmak , tespih çekmek , dönmek , gerçek tasavvuf anlayışından uzak tavırlardır. Kulun asıl vazifesi “ Yarın bundan sorulacaksınız” denen Kur’an a bağlı yaşamaya çalışmaktır.
Allahu tealanın en çok değer verdiği , indirdiği geceye bin aydan hayırlıdır dediği, doğru ile yanlışı bir birinden ayıran hükümleri bir kıyıya bırakıp , içinde binlerce tuzak bulunan , manevi makam mevki sevdasına düşüren, körü körüne şirke dahi bulaştıran , herkes tarafından doğru algılanmamış bir yolda gitmek , nekadar akıl kârıdır . Bu gün islam dünyasının birinci derece acil ihtiyacı olan konuları önemsemeyip , birilerinin himmetine bağlı olarak , yaşamını “ teslim ol kurtulursun” zihniyetiyle sürdürmeye çalışmak , islam dininin özüyle ne kadar bağdaşmaktadır ?
Tarikat mensuplarının hiçbir dini eğitim almadan , temelsiz bir anlayışla ve taklitçilik ruhuyla ,dinin geneline yaydıkları bu sistem , islam dininin en mühim unsuru olarak aşılanmaktadır. Durum böyle olunca , gereği gibi uygulanmasında sakınca olmayan konular , yanlış itikatlardan ötürü faydasından çok zarara yol açmaktadırlar.
Mü’min in zikri namazdır , kişilerin namazdan alamadıkları manevi lezzeti , her tarikat tarafından farklı uygulanan ve kur an a muhalif olan bazı yöntemlerle , namaz da bulmaları gereken huşu yu bulamayıp , değişik yöntem arayışlarına girilmesi yanlıştır. Namaz ın sadece Allah a olan borcun ödenmesi ve müslümanlığın en temel ve birinci gereği gibi görülmesi , hem namaz ın itibarını yaralamış ,hemde müslümanlığın kalitesini düşürmüştür. Çünkü müslümanlığın yükü namazın üzerine yüklenmiş , daha önemli hususlar zamanla erozyona uğratılarak , günümüze kadar gelinmiş ve müslümanlık bireyselleştirilmiştir. Hepimizin bildiği bir rivayette Hz . Ali ayağına batan oku , namaza durduğu esnada çıkartmıştır , artık nasıl namaz kıldığını siz düşünün . Bu tür yöntemlerin sahabelerin döneminden itibaren başladığı iddiası uydurmadır. Hz peygamber ve arkadaşları , aradıkları manevi lezzeti namazda buluyorlardı.
Namaz kılmayan kimselerin dinsiz olarak nitelendirilmeleri yanlıştır . Namaz kılan kimselerin de yobaz olduğu görüşü yersizdir . Yobazlığın , dindarlığın ve dinsizliğin ölçüsü , namaz ile ilişkilendirilmemelidir. Bu konular tamamen dine bakış açısı , algılama ve itikat ile alâkalıdır.
Sadece namaz kılıp dinin önem verdiği diğer konulara fazla değer vermeyen kimseler , kalbi müslümanlığa ısınmaya çalışan kimselerin dinden soğumalarına sebep olmuşlardır. Kısacası dinde tahrip edilmeyen hiçbir nokta bırakılmamıştır.
Cemeatle kılınan namazlarda bile , dinimizin cemeate vermiş olduğu önem yanlış algılanmış ve günümüzdeki gibi duyarsız , parçalanmış , bencil , ezilen ve sömürülen bir toplum haline gelinmiştir. Müslümanlar kur’an da geçen “ Dosdoğru namaz ” bilincinin kıvamına gelmeden veya getirilmeden namaz dayatılmıştır . Kalbi islamiyeti yaşama arzusu içinde olan kimseler dahi , bu sebepten dolayı dinden soğumuşlar ve tümünden uzaklaşmışlardır. Tarikatlerın içinde yer alanlar, çarpıklığın bir yönüne , diğer kısım da öteki yönüne doğru itilmiştir. Artık birbirini sevmeyen ,aldatan ve düşman bir islam alemi oluşturulmuştur. Balıkçıl kuşunun kurumak üzere olan göldeki balıkları , dağın arkasındaki olmayan göle götürmek vaadiyle hepsini teker teker yemesinin misali , bu gün müslümanların vazgeçilmez kaderi haline gelmiş ve göldeki balıklardan farkı kalmamıştır. Artık uyanmanın , yanlışları bırakıp doğruları aramanın zamanı çoktan gelmiştir. Gerçek cemeat ve müslüman kardeşliği bilinciyle , dinimizi yaşamaya çalışmamız bizim için şart olmuştur. İslam dini birilerini taklit ederek yaşanmaz , örnek kişilerin karakterlerinin özü , zamanın ihtiyaçlarına göre rehber edinilir. Yozlaşmış ve geri kalmış din anlayışları , bizleri üstün olmamız gereken dinlerin yemi ve oyuncağı haline getirememelidir.
Türban meseleside aynı çarpıklıkların uzantısı olarak , günümüzün en büyük sorunu olarak algılanmış , problemleri temelinden aşma arayışı olmadığı için başarı elde edilememiştir. Dinini samimiyetle yaşama gayreti içersinde olan kimselerinde yaşantıları zorlaştırılmış , toplumun her kesimine büyük zararlar verilmiştir. Modernliğe dini entegre edememiş kesimle , dini yozlaşmış şekilde yaşamaya çalışan zihniyetlerin , arasına sıkışan gerçek islam bilincinin kendini bulup , aralarından sıyrılıp yükselmesi gerçekleşememiştir. Ancak bıçağın kemiğe dayandığı bugün , imkansız gibi görülsede , haklı olduğu için galip olacak olan bu anlayış, kesinlikle hak ettiği yeri bulacaktır.
Geçmişte , birtakım kişilerin maneviyat tabakalarındaki seyirlerini yazıya dökmeleri ve insanlarla paylaşmaları ,halk arasında özentiye yol açmış ve doğru olan din anlayışından uzaklaşmalar olmuştur. Oysaki halkın arasında katmanlar oluşmasına , halkında bu durumu kabullenmesine hiç gerek yoktu . Kur’an ın rehberliğinde batın i anlayıştan ziyade , zahir e yönelinmesi islamiyetin nesiller boyu yücelmesine vesile olabilirdi. Maneviyat insanların sadece iç dünyalarında kalıp , kur’an ın topluluklara verdiği mesajlarda çözülmelerin olmamasına özen gösterilmeli , eğitim kişilerin iç dünyalarından daha fazla olarak , toplum ilişkilerine yönlendirilmeliydi. Böylelikle kişilere endeksli din yaşantısından uzaklaşmak mümkün olacaktı , bizim için rehber olan yöntem budur. Bizler tarihi taklit etmekle değil , tarihten ders alıp kendimizi geliştirmekle mükellefiz .Elbette toplum bireylerden oluşur ve geliştirilmesi şarttır , ancak bunu toplumla entegre olacak şekilde yapmak , kur’an ışığında güçlü nesillerin oluşmasına , günümüzde çok büyük katkılar sağlayacaktır.
 
Üst Alt