Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Tarikatı inkar eden kafir olur mu olmaz mı?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

nrcler

New member
Katılım
2 Ocak 2008
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Sûre-i Ahzab, Ayet 41)
“Ey Allah'a iman edenler! Allah'ı çok zikredin.”
“Beytullah'ın etrafında yüksek sesle zikrullah etmek, Sefa ile Merve arasında koşarak zikretmek, “Bismillahi Allahu Ekber” diye şeytana taş atmak, yeryüzünde zikrullah etmeyi kullara öğretmek içindir. Başka bir şey için değildir”[1] hadîsine göre haccdan maksat, cehren sesle zikrullah'ı kullara öğretmektir. Yine: “Siz menasiki haccı bitirdikten sonra babalarınızı nasıl çağırarak zikrediyorsanız, ondan daha fazla çağırarak Allah'ı zikredin.”[2] Çünkü onlar haccı bitirince babasını, ceddini överler bağırarak nutuk verirlerdi. Zikirde siz ondan daha fazla bağırın,[3] demektir.
Bu ayet ve hadislerde dediğine göre zikrullah emr-i İlâhidir. Allah'u Teâlâ'yı çok zikretmek, farzdır. Tarikatta zikrullah çok yapılınca bu farzı tarikat ehli yapıyor. Ayrıyeten tarikat vaciptir. Allah'u Teâlâ'nın kesin emir ve nehiyleri farzdır. Bu âyete göre zikrullahı çok yapmak kesin emir (farz)'dır. Yine Kur'ân-ı Kerim'de işaret edilenler vaciptir. Ayet ve Hadîs-i şerîflerde işaret edilenlerin birçokları tarikatta yapılınca hakiki tarikatta vaciptir. Nafile namazların yapılması gerektiğine hem Kur'ân-ı Kerim' de işaret ediliyor,[4] hem de Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) hadîs-i şerîflerinde buyuruyor.[5] En kıymetli tefsir kitaplarının bazılarında bile Kur'ân-ı Kerim'deki zikrullah âyetlerini “Anmak” diye yazıyor.
Tasavvuf âlimlerinin zikrullah halkası kurup toplu veya yalnız Allah'u Teâlâ'nın isimleri ile çağırarak veya gizli olarak Allah'u Teâlâ'nın isimleri ile zikretmelerinin başı bu âyettir. Bir kâfir müslüman olmak isterse “Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Resûlullah” söylettiriliyor. Bu anmak mıdır? Bir kişi öleceği zaman yine şahadet kelimesi getirttirilip hem de “Allah Allah” dedirttiriliyor. Bu anmak mıdır? Bir kâfiri mü'min eden, bir mü'minin ölürken imanını kurtaran zikrullahı söylemeyip, anmaktır, hatırlamaktır gibi küçümseyip kısaltmak, söylememek ne kadar hazindir! Mü'minlerin bir araya toplanıp hep bir ağızdan “Allah, Allah”, “Lâ ilâhe illallah” ve Allah'u Teâlâ'nın diğer doksan dokuz isimlerini hep bir ağızdan söylemek anmak mıdır? Ezan, kamet anmak mıdır? Bunların hepsi sesli zikrullahtır. Ezanda kamette La ilahe illallah diye bağrılıyor.

(Sûre-i A'raf, Ayet 180)
“En güzel isimler (el-Esmaül-hüsna) Allah'ındır, o halde O'na o güzel isimlerle dua edin. O'nun isimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın. Onlar yapmakta olduklarının cezasına çarptırılacaklardır.”

(Sûre-i İsra, Ayet 110)
“De ki: İster Allah deyin, ister Rahman deyin. Hangisini deseniz olur. Çünkü en güzel isimler O'na hastır…(İlâ âhir).”

(Sûre-i Haşr, Ayet 24)
“O, yaratan, var eden, varlıklara şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şanını yüceltmektedir. O, galip olan her şeyi hikmeti uyarınca yapandır.”
Evliyaullahtan bir zât boyacı dükkanının önünden geçerken: “Boyacı boyacı ah! Beni yaktın boyacı” diyor. Boyacı: “Bizim kızımıza göz koydu” deyip onu mahkemeye veriyor. Hakim, o zâta sorunca elindeki her türlü çiçekten olan demeti göstererek; "Ben bunları boyayan boyacı için öyle dedim” diyor. Hem millet manasını anlıyor hem de kendisi berat ediyor.
Zikir; namaz kılmak, Kurân-ı Kerim'i okumak, mevlid okumak, Allah'u Teâlâ'nın isimlerinden birini veya birkaçını çağırarak söylemenin hepsine denir. Ama zikrullah diye bir tek Allah'u Teâlâ'nın ismini veya isimlerini tek başına veya toplu olarak hep bir ağızdan söylemeye; aşk gelirse herkesin kendi kendine o isimlerle çağırmasına zikrullah denir. Zikir aynı zamanda anmaya, hatırlamaya da denir. Türk ordusu asırlardan beri düşman üzerine hücuma kalkarken hep bir ağızdan zikrullah ederek “Allah Allah” diye hücuma kalkar. Alay davulu hücum borazanı çalınır, hep bir ağızdan zikrullah edilir. Mehter takımında da aynıdır.

(Sûre-i Maide, Ayet 35)
“Ey iman edenler! Allah'tan korkun. O'na yaklaşmaya yol (vesile, çareler) arayın ve yolunda cihad ediniz ki kurtuluşa eresiniz.”
Allah'u Teâlâ'ya yaklaşmak için hakiki tarikat en büyük vesiledir.Bu âyete göre tarikat vaciptir. Bunun dışında Allah'u Teâlâ'ya yaklaşmak için vesile nasıl yapılıyor, kim yapıyor? İşte bir tek hakiki tarikat ehli beş vakit farz namazdan fazla olarak nafile olan teheccüd, işrak, kuşluk, evvabin namazlarını kılar. Bir ay farz oruçtan fazla Recep, Şaban, Muharrem v.b bazı mübarek günlerde oruç tutar. Ayrıca zikrullah eder ve tesbih, ders çeker. Bunların hepsini yapmak âyette buyurulan «vesile, çare aramaktır.»
Ayette sabikundan olup fazla çalışmamızı da emrediyor.[6]

(Sûre-i Tevbe, Ayet 119)
“Ey iman edenler! Allah'tan korkunuz ve sadıklarla beraber olunuz.”
Bu sadıklar kimlerdir? Hem şeriatla hem tarikatla çalışıp hakikat, ma'rifet sırrına erenlerdir. Allah'u Teâlâ bunlarla beraber olmamızı emrediyor. Sen o sadıkları ara bul, onlarla beraber ol. İşte emr-i İlâhi, işte Kur'ân, işte farz. Onun için tarikatta farz, vacip, sünnet ve nafile hepsi de vardır.
Şeriat-ilkokul, tarikat-ortaokul, hakikat-lise, ma'rifet-üniversite gibidir. Şeriat beş vakit namaz, bir ay oruc, hac, zekat bu ilkokuldur. İlkokulu bitiren yine ilkokulda okuyacağım derse olmaz. O ilk girdiği zaman ki temel dersi ilkokulda öğrendiği okuma-yazma tüm okullarda okumanın esası olduğundan onsuz da olmaz.
Yine şeriat, tarikat, hakikat, ma'rifet dört katlı bir binaya benzer. Binanın alt katı şeriattır, bu bakkal dükkanına benzer. İkinci kat tarikattır, bu kuyumcu dükkanına benzer. Üçüncü kat hakikattır, bu mücevharatçı dükkanına benzer. Dördüncü katta ma'rifettir. Bu dış devletlerle ithalat, ihracat yapan büyük tüccarların oturduğu yere benzer. Kuyumcu, mücevharatçı ve tüccar hepsi bakkal dükkanından günlük ihtiyaçlarını almaya mecburdur. Aynı onun gibi; “Biz tarikatta, hakikatta, ma'rifette ilerledik. Bizim şeriata ihtiyacımız yok.” diyen kişiler çok yanılıyor. O şeriat günlük gıdadır, zaruri ihtiyaçtır. Bunsuz olmaz.
Tarikatı inkâr eden kâfir olur mu, olmaz mı? sorusunu soran ve tarikatı inkâr eden, tarikat hakkındaki âyetleri biliyor, kasıtlı soruyor, hem de itiraz ediyorsa kâfirdir. Bilmiyor, bilmediğinden ötürü inkâr ediyorsa günahkâr olur.

(Sûre-i Maide, Ayet 48)
“…Sizin için bir şeriat bir de tarikat koydum…” (İlâ âhir) buyuruyor.
Ayette geçen “şir’aten” şeriat, “minhaç” tarikattır. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem)'in Hıra Mağarasına çekilip orada çalışması; Tarikattaki uzlet, halvet, çile, inziva gibi şeylerin esasıdır. Tarikatta bunlarla ve bu gibilerle bir yere çekilip çalışılmalıdır. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) bir hadîs-i şerîfinde: “Her kim kırk gece halisen, muhlisen ibadetle sabahlarsa kalbinden diline ilm-i hikmet pınarları akmaya başlar.”[7] buyuruyor.
Bu gibi hadîs-i şeriflere göre tarikatta çileye girerler. Çileye girme hakiki Şeyhten izinsiz olmaz.
Hadîs-i Şerif'te: “Allah için ikişer ikişer kardeş olun”[8] buyuruyor. Bu ancak tarikatta vardır.
Bir kardeşimize tarikattaki halleri inkâr eden biri maneviyatta Allah'u Teâlâ ile geçirdiğin halleri açıkla demiş; kardeşimizde ona:
- Bu hâl açıklanmaz, diyor. İtiraz eden:
- Niçin açıklanmasın, açıklayacaksın, açıklamazsan olmaz, deyince kardeşimiz:
- Sen ailen ile yatıp-kalktığını açıklayabilir misin? O:
- Açıklayamam. Kardeşimiz:
- Niçin açıklayamıyorsun? İtiraz eden:
- O mahremdir, açıklanmaz. Kardeşimiz:
- Seninle ailen arasındaki şeyler mahrem olurda; benimle Allah'u Teâlâ arasında olan haller mahrem olmaz mı? Hem o haller o misalle anlatılmaz da bu misalle anlatılır mı? diyor.

Şeyh Muhiddîn Arabî, Mansûr-i Bağdad-î, Şemsi Tebrizi açıklamadılar, o uğurda canlarını verdiler. Çünkü Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem); “Evliya kerametini gizlesin.”[9] buyuruyor. Bir kız ile bir oğlan gizli konuşsalar; oğlan kızla gizli olarak konuştuklarını başkalarına anlatsa kız ona bir daha yüz vermez. Derviş de Allah'u Teâlâ ile arasında olan gizli, mahrem hallerini açıklarsa; açıkladığı için Allah'u Teâlâ dervişten o halleri kaldırır. Ne yazık ki şimdiki insanlar kalbten geçeni bilmesi, şiş vurup ateş tutması gibi halleri açıklanacak hiç birşey yok iken kendi kendini beğendirmek ve halka gösteriş yapmak için açıklıyorlar, bu riyadır. Maalesef Allah'u Teâlâ’nın en sevmediği bu gibi halleri yapıyorlar. Millet de cahil olduğundan çok büyük birşey yaptı zannediyor. Halbuki derviş kendiliğinden birşey göstermez (kesinlikle açıklamaz). Ancak kaynayan kazanın kapak tutmayıp, kendiliğinden kapağı attığı gibi kendiliğinden birşey zuhur ederse olur.[10]

(İhyâu 'Ulûmi'd-dîn, Cild 4, Hadîs No: 139, s.240)
“Serveti kaybolmayan ve vücudu hastalanmayan kulda hayır yoktur. Allah'u Teâlâ bir kulu sevdiği vakit onu ibtilâ eder. İbtilâ ettiği zaman da ona sabretmesini öğretir.” buyurdu.

Allah'u Teâlâ, ibtila ve sıkıntıya sabretmek ile kulunu eğitir, alıştırır. O sıkıntı ibtila olmazsa ne ile neyi alıştırsın. Devamlı trafik kitabını okuyup tatbikat yapmayan kimse onunla eğitilmedikten sonra öğrenmesine imkân var mı? İbtilasız ibtilaya sabrı öğrenmesine imkân yoktur.

(İhyâu 'Ulûmi'd-dîn, Cild 4, Hadîs No: 140, s. 240)
“Kişinin Allah katında bir derecesi olur, o dereceye cisminde bir belâ ile mübtelâ olmadıkça ulaşamaz. Bu ibtila sayesinde o dereceye ulaşır.”

(Kütüb-i Sitte, Cild 2, Hadîs No: 49)
“Ebû Hüreyre (Radiyallahu anhu) anlatıyor:
Hz. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) buyurdu ki:
- Mü'min, mütemadiyen rüzgarın eğici tesirine maruz bir bitkiye benzer. Mü'min devamlı belâlarla başbaşadır. Münafığın misali de çam ağacıdır. Kesilip kaldırılıncaya kadar hiç ırgalanmaz.”[11]

(İhyâu 'Ulûmi'd-dîn, Cild 4, Hadîs No: 143, Sayfa: 241)
“Enes (Radiyallahu anhu)'in rivâyetinde Resûl-i Ekrem (Sallallahu aleyhi vesellem):
- Allah'u Teâlâ bir kuluna iyiliği murad edip onu sâfileştirmeği dilediği vakit onun üzerine alabildiğine belâyı yağdırır. O kimse Allah'a dua ettiği vakit, melekler: “Bu, bilinen bir sestir” derler. İkinci defa dua edip “Ya Rabb!” dediği vakit, Allah'u Teâlâ: “Söyle ey kulum, istediğini yapmağa hazırım; ya istediğini veririm, yahut senden şimdi iyiliği kaldırır, kıyâmette daha iyisini veririm. Kıyâmet günü olduğu vakit, namaz kılan, oruç tutan, sadaka verip, hacc eden amel sahipleri gelir, sevapları tartılır ve bol bol mükafatları verilir. Sonra dünyada felâket ve musibetlerle mübtelâ olanlar gelir, onlar için mizan kurulmaz, defter açılmaz. Dünyada üzerlerine musibetler yağdırıldığı gibi bu defa üzerlerine bol mükâfatlar yağdırılır.Hatta dünyada bir belâ ile mübtelâ olmayanlar, keşke bizimde vücudlarımız makaslarla biçilseydi de bu gün bunların aldıkları sevabı alsaydık, derler. İşte bu Allah'u Teâlâ'nın: «Ancak sabredenlere ecirleri hesapsız ödenecektir.» buyurduğunun anlamıdır.” buyurmuştur.
Yeryüzüne gelen Peygamber ve evliyalardan belâ, sıkıntı, musibet, ölüm korkusu çekmeyen gelmemiştir.
 

engc

New member
Katılım
2 Ocak 2008
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
çok büyük bi veli allah şefaatlerine nail eğlesin
 

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
tarikatı inkar edenin kafir olmayacağı altınoluk camiasınca tevatürdür...!!!
 

oðuz bakar

New member
Katılım
24 Ara 2007
Mesajlar
126
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Yaş
58
İSLAM'DA TARİKAT VAR MI DİYE TARTIŞILACAĞINA

Tarikatta İslam var mı , onu tartışalım isterseniz .

Peygamberlerin tarikati neydi yaw ?

Allah'ın emretmediğini uydurmayın da , Allah'a iftira atmayın .

SORUYORUM : ALLAH HANGİ TARİKATİ EMRETTİ ?

BİLELİM DE , YARIN ÖBÜR GÜN NAKŞİ OLMAYAN KÂFİRDİR DERSİNİZ . HAZIR OLALIM .(!)
 

fetih

New member
Katılım
16 Şub 2007
Mesajlar
1,994
Tepkime puanı
355
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Uzay Ýstasyonundan Alooooo Kimse Yokmuuuuu :)
Böyle konular forumumuzda aylarca günlerce tartışıldı ve tartışılmaya devam ediyor bazı kardeşlerimiz ise bunu suistimal edip tarikatta islam varmı gibi fitne uyandıracak yazılara parmak basıyorlar tarikatı bilmeyen içine girmeden bilemez tatmadan bilemez dışardan bakmakla olmaz bu şekilde ahkam kesmek hoş değildir tarikatın ne olduğunu İSLAMDA ne gibi yeri olduğunu amacını öğrenmek isteyen okusun araştırsın bilip bilmeden ahkam kesmesin şu hadis-i şerifi hatırlayın ''Fitne uyuyor uyandırana Allah lanet etsin''

Konu kapanmıştır ...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt