Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Tarihe Not

oðuz bakar

New member
Katılım
24 Ara 2007
Mesajlar
126
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Yaş
58
İlâhî buyruk böyleydi : “İnin oradan”
Âdem ve Havva ile geldik buraya , asıl diyârdan
“Şeytan” dedik , “sınav” dedik , “gurbet” dedik
İblis bile anladı da , bir , insan anlamadı bizi .

Bin yıl anlattık , anlar belki diye ,
Yeniden kurduk dünyâyı , bindik gemiye
“Sel” dedik , “tûfan” dedik , “Nuh” dedik
Sular bile anladı da , bir , insan anlamadı bizi .

Dolaştık durduk Ortadoğu’nun çöllerinde ,
Put kırdık bayramın orta yerinde .
“Hâcer” dedik , “İsmâil” dedik , “İbrâhim” dedik .
Ateş bile anladı da , bir , insan anlamadı bizi .

Yusuf ’la çıktık ortaya Mısır’dan
Âdem’in rûhunu üfledik zindandan
“Züleyhâ” dedik , “rüyâ” dedik , “hazine” dedik
Kuyular bile anladı da , bir , insan anlamadı bizi .

Kırk bin köleyle denize sürdük atımızı ,
Kırk yıl çöllerde aradık andımızı .
“Tûr” dedik , “âsâ” dedik , “Mûsâ” dedik .
Denizler bile anladı da , bir , insan anlamadı bizi .

Kölelere yalvardık yedi kuşak ,
Dost aradık , bucak bucak .
“Sofra” dedik , “mihrâb” dedik , “Zekeriyyâ” dedik .
Ağaç kovukları bile anladı da , bir , insan anlamadı bizi .

Süleyman’la taht kurduk Kudüs’e ,
Karıncaya sorduk , içini döktü bize .
Baston kuruttuk , Belkıs’ı çağırdık , Hüdhüd dedik .
Kuşlar bile anladı da , bir , insan anlamadı bizi .

Daha bebekken konuştuk , çâredir sandık ,
On iki dostla karanlığı sıvadık .
“Ruh” dedik , “Meryem” dedik , “İsâ” dedik .
Çarmıhlar bile anladı da , bir , insan anlamadı bizi .

Güneşe yol aradık , çoluk çocuk .
Çok yangınlar söndürdü , bu soluk .
Uhdûd ashâbı ile yine onu sorduk .
“Ölüm” dedik , “düğün” dedik , “hôş “dedik .
Alevler bile anladı da , bir , insan anlamadı bizi .

Şehre çıktık yedi gençle ,
Yine başkaldırdık , Ashâb-ı Kehf’le .
“İlah” dedik , “Rab” dedik , “en büyük” dedik .
Mağaralar bile anladı da , bir , insan anlamadı bizi .

Dağda koyun güdüyordu Ahmed ,
Mağarada , “oku” dedi ona es-Samed .
Kalemle yazdık , Kitâbı okuduk .
Yeniden “Bismillâh” dedik .
Çobanlar bile anladı da , bir , insan anlamadı bizi .

Aba altında titriyordu , büyük adam .
Dosta açıldı ilk yürek , ne gâm .
Fedâ olsun sana anam ve babam .
Hatice’yle tutuştuk , Ali’yle çoğaldık .
“Namaz” dedik , “din” dedik .
Abalar bile anladı da , bir , insan anlamadı bizi .

Gezindik ağıllarda , gölgelendik ağaçlarda ,
Erkam’a gizlendik , Safâ’ya çıktık , bağırdık Ukaz’da .
İnzâr ile tebşir ettik , “tevhid” dedik .
Pazarlar bile anladı da , bir , insan anlamadı bizi .

Çadır çadır gezdik çölleri ,
Terk ettik arka kapıdan , nice illeri .
Gıfar’a girdik , “Ebûzer” dedik , yol kesene “insâf” dedik .
Eşkiyâ bile anladı da , bir , insan anlamadı bizi .

“Ne söylüyorsan doğrudur” dedi bir adam ,
“Işığın yüreğimle saçılsın , işte küçük odam”
“Sana canım fedâ , bırak beni , soksun yılan .
Mağaradan mehtâbı seyrediyordu , iki ışık adam
“Dost” dedik , “kâfi” dedik , “bir” dedik .
Örümcekler bile anladı da , bir , insan anlamadı bizi .

Bir evde kırk kişiyle basıldık ,
Gelen’e kalsa asılacaktık .
Sarsıldı adam , “ben de sizdenim artık”
Ömer’le dirildik , Kâbe’ye yürüdük , “Allahû Ekber” dedik .
Sokaklar bile anladı da , bir , insan anlamadı bizi .
Anlamadılar bizi .

Ne ev kaldı , ne ocak .
Çıktık yola , ancak , hesap sorulacak .
“Yurt” dedik , “hicret” dedik , “devlet” dedik .
Çöller bile anladı da , bir , insan anlamadı bizi .

Şarkılar nâme oldu , üzerimize ay doğdu .
Beklemekle bize bir hâl oldu .
Şehre sığmadık , deve hakem oldu .
Biz geldik , “kardeş” dedik , “ensâr” dedik .
Develer bile anladı da , bir , insan anlamadı bizi .

Bölüştük ne varsa , ekmeği , aş’ı .
Harç yaptık şehre sevgiyi , barışı .
Bağrımızdan çıktı Bilâl’in haykırışı .
“Hayyâlel felâh , hayyâlel selâh “ dedik .
Hançereler bile anladı da , bir , insan anlamadı bizi .

Üç yüz on iki kişiyle ovaya çıktık ,
Yenilsek belki , bir daha olmayacaktık .
O gün toprağı titrettik , “lehü’l mülk” dedik .
Kılıçlar bile anladı da , bir , insan anlamadı bizi .

“Bu yıl Mekke’deyiz” dedi Peygamber ,
Kalktık bir kere , ya kılıç ya zafer ,
Dört koldan girdik şehre , birer birer .
Bir âsâ devirdi putları , teker teker .
Kâbe bizim , işte devrim , “lâ ilâhe illallah , lehü’l hamd “ dedik .
Taş heykeller bile anladı da , bir , insan anlamadı bizi .

“Bilmiyorum , belki çıkamam bir daha buraya ,
İşte sırtım , hakkı olan gelsin almaya” ,
“Hazırlan” dedi Cibril , karardı mehtâb ,
Geride birkaç kab ve bir Kitâb .
“Hayır , gidemezsin , kim gitti derse vurun” ,
“Hayy u lâ yemût’tur Yaratan , yerinize oturun”

“Refik-i âlâ” dedik , “âlemlere rahmet” dedik , “bu âhirdi” dedik .
Kara toprak bile anladı da , bir , insan anlamadı bizi .

İşte bilekler , işte yürekler , bir de anam , atam ,
Cehar yâr Güzin , dost oldu , dört güzel adam ,
“Ebûbekir” dedik , “Ömer” dedik , “Ali” dedik , “Osman” dedik ,
Yürekler bile anladı da , bir , insan anlamadı bizi .

Düştü sahrâya , susuz Hüseyin ,
Çatladı toprak , sızladı Rûh’ul Emin ,
Yine kalktık ayağa , “yol” dedik , “sünnet” dedik ,
Ayyaş’a “haram” , dalkavuğa “onur” dedik , “su , su” dedik .
Kerbelâ bile anladı da , bir , insan anlamadı bizi .

Endülüs’ten , Buhâra’ya yollar , dizi dizi ,
Dağlar , ovalar , hepsi bilir bizi .
Aynı kelimeyi söyledik , hep Âdem’den beri .
“Allah” dedik , “Rasûl” dedik , “Kitâb” dedik , “hesap” dedik ,
“Mizân” dedik , “Kıyâmet” dedik , “adâlet” dedik ,
“Ahlâk “ dedik , “ayıp” dedik , “günah” dedik .
On sekiz bin âlem anladı da , bir , insan anlamadı bizi .

Bir yanardağdık , tekrar patladık , patlayanda ,
Yetmiş dokuzda geri döndük Süreyyâ’dan , dünyâya .
Hep aynı kelimeyi söyledik , arz’a ve semâ’ya .
“Allahû Ekber” dedik , “Sübhanallah” dedik ,
Bak , zulmedenleri nasıl bir inkılâb ile devirdik .
İbrâhim , Mûsâ , İsâ ve Muhammed’le geldik .
Bütün dünyâ anladı da , şahlar , pâdişahlar anlamadı bizi .

Bin yıldır Anadolu’yu ördük , ilmik ilmik ,
Biz bu ülkeye Kâbe’den geldik .
“Yurt” dedik , sevdik Dicle’sini Fırat’ını .
Buradaki ihâneti inan , başka yerde görmedik .
Nemrut burada çıktı karşımıza bu sefer .
Ne “Allah” diyor , ne “din” diyor , ne “Peygamber” ,
Yetiş bize , ey İbrâhim’in ruhu .
Heyhât , ne İbrâhim geliyor , ne Peygamber .
RECEP İHSAN ELİAÇIK
 
Üst Alt