Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Talak: Boşanma

hasret

New member
Katılım
26 Kas 2006
Mesajlar
709
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
37
arkadaşlar bir sorum var
Talak(boşanma) hakkında bilgisi olan var mı?
bir tanıdık dini nikahta talağın birinin kadına verilebileceğini söyledi...
beni bu meselede bilgisi olan kişilerin aydınlatmasını istiyorum...

benim için önemli...
 

serhannasuh

New member
Katılım
28 Ara 2006
Mesajlar
12
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
s.a.

İslâm'da boşanma hakkı erkeğe verilmiştir. Kadın ancak mahkeme kararı ile boşanma isteyebilir ve meşru sebepler varsa boşanır.

Ancak erkek kendi iradesi ile kendisinin olan boşama hakkına karısına verebilir ve buna da İslâm hukukunda "tefvîzu't-talâk" adı verilir. Koca talakı karısına nikâh esnasında "tefviz" edebileceği gibi sonradan da edebilir ve bu bir "tevkîl=vekîl kılma" değil, "temlîk=mülküne verme, ona mülk kılma" olur. Çünkü vekil başkası adına çalışan kimsedir. Kendisini boşama yetkisi alan kadın ise, kendisi adına iş göreceğinden vekil olamaz, nikâhına doğrudan sahip olur. Bu durumda:

1. Kadın nikâh esnasında "boşama yetkisine bana vermen şartı ile seninle evlenmeyi kabul ederim" der, koca da kabul ederse koca bu hakkını artık geri alamaz, kadın istediği zaman kendisini boşar ve bu bir "bâin" talâk olur. ,

2. Nikâhtan sonra herhangi bir zaman koca karısına: Kendini boşama konusunda muhayyersin, ya da bu konuda yetki senin elindedir, veya dilersen boşanabilirsin, demesi ve karının da o mecliste bunu kabul etmesi halinde durum yine aynıdır. Cumhur (fıkıhçılar çoğunluğu) karının, kabul ettiğini bildirmeksizin o meclisten kalktıktan sonra artık kabul hakkının kalmayacağını söylerler. Çünkü bu bir "temlik" tir ve gerçekleşebilmesi için o mecliste kabul görmesi gerekir. Ancak bunu söyledikten sonra koca da bundan cayamaz. Çünkü bunda yemin, yani talâkı, karının boşamasına bağlama, ta'lik anlamı vardır. (Merginânî, Hidâye I/244) Ancak Ibn Hümâm, bu ifadelerle boşama yetkisi kendisine verilen kadının, bunu o mecliste de, o meclisin dışında da (yani sonradan da) kabul yetkisi vardır, der: Çünkü Rasûlullah Aişe validemize, böyle bir durum söz konusu olduğunda: "Annene babana sormadan acele karar verme" (Ibn Hümam, Fethu'I-Kadir N/410) diye buyurmuşlardır. Kocanın: "İstediğin zaman kendini boşayabilirsin" gibi bir ifade kullanması halinde karı, kendisini istediği zaman boşayabilir. (Merginânî,.)

daha detaylı bilgileri bulabileceğin bir link vereyim

http://www.menzil.net/kitap_html/aile/
 

reyyan

New member
Katılım
29 Eyl 2006
Mesajlar
1,279
Tepkime puanı
18
Puanları
0
Yaş
45
Nikah ile talak arasındaki fark

Nikah, evlenmeleri yasak olmayan bir erkekle bir kadın arasında yapılan birbirinin cinsel yönlerinden yararlanmayı meşru kılan ortak hayat ve nesli sürdürmek için bir bağ meydana getiren akittir. İslam’da nikah akdi hem medeni bir muamele ve hem de bir ibadettir. Çünkü nikahın rükun ve şartlarını İslam belirler. Hz. Adem devrinden günümüze kadar meşru olmuş, sonra cennetle de devam edecek.

Evliliğin meşru oluşu kitap, sünnet ve icma delillerine dayanır. Hz. Aişe’nin naklettiği bir hadiste şöyle buyurulmuştur:

“Nikah benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimle amel etmezse, benden değildir. Evleniniz. Çünkü ben kıyamet gününde diğer ümmetlere karşı sizin çoğunluğunuzla övüneceğim. Kimin evlenmeye gücü yeterse evlensin evlenme gücü bulunmayan da oruca devam etsin. Çünkü oruç onun için (harama karşı) bir kalkandır.”

Evlilik bir erkekle kadını ömür boyu birlikte yaşama ve hayatın iyi ve kötü yanlarını birlikte omuzlama ilkesine dayandığı için başlangıçta karşılıklı rızanın bulunması asıldır. Evlenecek olanların rızasının bulamadığı bir nikah geçerli olmaz bu yüzden eşlerden birisi ölüm şiddetli dayak veya uzun süreli hapis korkusu altında evliliğe zorlansa böyle bir nikah fasit olur.

Nitekim hadiste şöyle buyurulmuştur. Allah Teala ümmetimden yanılma, unutma ve zorlandıkları şeyin hükmünü kaldırmıştır.

Hz. Aişe, zorla evlendirilen bir kızla ilgili olarak, Allah’ın Rasulünün uygulamasını şöyle anlatır. Ensar’dan Hidamın kızı el-Hansa (r.a.) Hz. Aişe’ye gelip “Babam aile şerefini artırmak için, beni kardeşinin oğlu ile evlendirdi. Ben ise bu evliliği istemiyorum” dedi. Aişe de ona, Rasulullah (s.a.v.) gelinceye kadar bekle dedi. Hz. Peygamber gelince Hz. Aişe durumu O’na anlattı. O da kızın babasını çağırdı ve kadına seçme hakkı verdi. Bunun üzerine kadın şöyle dedi: “Ey Allah’ın elçisi! Babamın akdettiği nikahı kabul ettim. Fakat bu davranışımla kadınlara babalarının evlilikte böyle bir yetki bulunmadığını bildirmek istedim.”

Hanefilere göre zorlanan kimsenin nikahı ve boşaması geçerli sayılmıştır. Çünkü zorlamanın her ne kadar rızası yoksa da kasıt ve tercihi vardır. Bu da şaka ile bir muamele yapana benzer.

Hadiste şöyle buyurulmuştur: “Üç şeyin ciddisi de ciddi, şakası da ciddidir. Nikah, talak ve cayabilir boşamada eşine dönme.”

1917 tarihli Osmanlı Hukuku Aile Kararnamesi, Şafî mezhebinin görüşünü esas alarak, zorlanan kişinin nikahını fasit saymıştır. (Aile İlmihali Prof. Dr. H. Döndüren)

Talak: Boşanmak, bağlı olan bir şeyi çözmek, ayırmak. Nikahlı karısını bırakmak, meşrû şartlarda evlenen eşler birbirine üç bağ ile bağlı olurlar. İşte talakla bu bağlar bazı sözlerle çözülürler. Biri çözülürse ikisi kalır. O iki talakla aile hayatı devam eder. İkisi çözülürse biri ile devam ederler. Şayet üçü de çözülürse o halde aile hayatının devamı sözkonusu değildir. Allah (c.c.) “Eğer erkek kadını (üçüncü defa) boşarsa ondan sonra kadın bir başka erkekle evlenmedikçe onu alması kendisine helal olmaz.” (Bakara/230) buyurmaktadır.

Cahiliye devrinde erkekler eşlerini defalarca boşar, sonra geri alırdı. İslam dini, kadına hakime ve hakemlere başvurararak kocasını boşamak hakkını tanımış ve bunu da üç talak ile sınırlamıştır. Bundan sonra erkeğin aynı kadınla tekrar evlenebilmesi hem kadının iradesi hem de ciddi olarak başka bir erkekle evlenip boşanmış olmasına bağlıdır.

Kadını boşamak uygun görülmemiştir. Zira boşamakta Peygamberlerin sünneti olan nikahı kesmek vardır. Nitekim Peygamberimiz (s.a.v.): “Allah nezdinde mübah olanların en buğuzlusu boşamadır.” buyurmuştur.

İslam insanların sürdüremeyeceklerini düşündükleri evlilikten kolayca kurtulma imkanı getirmiştir. Ancak bu kolaylığın gerekli veya zorunlu olmadığı halde uygulamaya yansımasını önlemek için dolaylı bazı dînî ve hukukî tedbirler almaktan geri durmamıştır.

Herşeyden önce sebepsiz boşanmalar dinen hoş görülmemiş fakat haklı bir sebebin varlığı durumunda helal ve caiz kabul edilmiştir. Hz. Peygamber hadis-i şeriflerinde: “Allah katında en sevilmeyen helal, boşanmadır.” buyuruyor.

Evli kaldığı takdirde harama düşeceğini veya bir takım farzları terketmek zorunda kalacağını kesin olarak bilen kimsenin boşanması vacip olur. Çünkü eşiyle geçimsizlik yüzünden dininin zarar görmesinden korktuğunu bildiren bir Sahabi’ye, Allah’ın Rasulü boşanma izni vermiştir.

Nikah ve talakı izahtan sonra bunların birbirlerinden farkını inceleyelim. Nikah, evlilik hayatının başlangıcını helal kılan iki kişinin bütünlüğünü arz eden bir birleşmenin sebebidir. Allah’u Teala; “Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz.” (Bakara/187) buyurmaktadır.

Talak ise evliliğin sona ermesi için, bazı söz ve niyetle meydana gelen bağların çözülmesidir. Talak için bazı sözler var ki kişi şaka ile de söylese talakı gerektirir. Bazı sözler de var ki kişinin niyetine binaen geçerli veya geçersiz olur. Her halükarda üç ile sınırlıdır. Nikahta sınır yoktur. Nikahı düşüren sözlerin sayısı çok da olsa birbirine dönerler. Erkek veya kadından birisi küfrü gerektiren bir söz söylerse işte o zaman nikah düşer. Önce imanını, sonra da nikahını tazelemesi gerekir. Aksi halde kişiler zina etmiş olurlar. Böyle bir birleşme neticesinde çocuk meydana gelecek olursa veledi zina olur ki böyle bir tehlikeden kurtulmak aile saadetini temini çin zaman zaman nikahların tazelenmesi güzel olur.

İbni Abidin, farzı ayn olan ilimler öğrenilmez ve hayata uygulanmaz ise, kişiler sözlerinin kendileri için dini yönden nasıl bir sorumluluk arz ettiğinin farkında değilse yapması gerekeni şöyle ifade ediyor:

“Çok defa avamın küfre varan sözler söylediklerini işitirsin. Halbuki onlar bundan gafildirler. İhtiyaten cahil imanını her gün karısının nikahını da ayda bir veya iki defa iki şahit huzurunda tazelemelidir. Çünkü hata erkekten sadır olmasa bile kadınlardan çok sudur eder.” (İbni Abidin 1/41)

Nikahın tazelenmesi ve kıyılması için Hanefî mezhebine göre icap, kabul ve yakın akrabalar birbirlerini ziyaretlerde ve benzeri meclislerde şahidlerin huzurunda, icap yönünden kadın erkeğe şu kadar mehir ile nefsimi sana nikahladım veya tezevvüç ettim. Erkek de ben de kabul ettim der ise işte nikahları tazelenmiş olur. Sonunda da Peygamberimizin ruhuna bir Fatiha okurlarsa güzel olur. Bu da nikahlarının duası olur. Allah’ım ümmeti muhammede dünya ve ahiret saadeti bahşet. Allah’ım ümmeti muhammedi Kur’an’a mahkum et. Amin.
 

reyyan

New member
Katılım
29 Eyl 2006
Mesajlar
1,279
Tepkime puanı
18
Puanları
0
Yaş
45
Talak / Boşanma

İslam öncesi dönemde, boşanma karşılıklıydı.. Erkek karısını boşayabildiği gibi, kadın da kocasını boşayabilmekteydi.
Bunun en güzel örneği, İslami kuralların henüz oturuşmadığı dönemlerde, Muhammed'in karısı Leyla binti Hüteym'in, 'Aramızadaki akdi boz' diyerek Muhammed'den boşanmasıdır. Aynı şekilde Gaziyye binti Cabir, ' Seninle evlenmem hususunda benim fikrim sorulmadı, seninle evlenmekten Tanrı'ya sığınırım' diyerek Muhammed'i boşamıştır. Daha sonra İslam'ın gelişmesi ve kurallarının oluşmasıyla, boşama hakkı erkeğe verilmiştir. Kadının erkeği boşama hakkı yoktur. Aşağıdaki hadiste Muhammed, 'boşama yetkisi kocaya verilmiştir' diyerek bunu açıkça belirtir.

6605 - İbnu Abbas radıyallahu anhuma anlatıyor: "Bir adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın yanına gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Efendim beni köle kadını ile evlendirmişti. Şimdi de hanımla aramı ayırmak (boşandırmak) istiyor" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam minbere çıkarak şu hitabede bulundu: "Ey insanlar! Sizden birine ne oluyor ki, kölesini cariyesi ile evlendirip, sonra da aralarını ayırmak ister. Boşama yetkisi, şüphesiz kadının bacağını tutan kocaya aittir, (kölenin efendisine ait değildir)."

Boşanma hukuku ile ilgili ayetler, Talak ve Bakara Suresinde geçer. Talak Suresindeki ayetler dikkatlice okunduğu zaman, boşanma durumunda kadının elinden analık haklarının da alındığı açıkça görülecektir.

1. Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınızda, onları iddetlerini gözeterek boşayın ve iddeti de sayın. Rabbiniz Allah'tan korkun. Apaçık bir hayasızlık yapmaları hali bir yana, onları evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş olur. Bilemezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir durum ortaya çıkarıverir.

Burada bahsi geçen iddet, hamilelik dönemi olarak kabul edilen bekleme süresidir. Bu süre içinde kadının hamile olup olmadığı anlaşılacak, eğer hamileyse çocuğunu doğurana kadar kocası tarafından bakılacaktır.
2. İddet müddetlerini doldurduklarında onları ya meşru ölçüler içerisinde (nikâhınız altında) tutun veya onlardan meşru ölçülere göre ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun. Şahitliği Allah için yapın. İşte bu, Allah'a ve ahiret gününe inananlara verilen öğüttür. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder.
4. Kadınlarınız içinden âdetten kesilmiş olanlarla, âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. Gebe olanların bekleme süresi ise, yüklerini bırakmaları (doğum yapmaları)dır. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona işinde bir kolaylık verir.
İslam'a göre, boşanma durumunda çocuk babaya aittir ve kadının çocuk üzerinde hiç bir hakkı yoktur. Öyle ki, çocuğunu emziren anne, adeta kiralanmış durumdadır. Talak 6. ayetteki, sizin çocuğu emzirirlerse onlara ücretlerini verin
ifadesine dikkat edilmelidir. Ayrıca ücrette anlaşılamaması durumunda çocuğun bir başkası tarafından emzirileceği de bildirilerek anayla pazarlık konusu açık tutulmaktadır.
6. Onları gücünüz ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun, onları sıkıştırıp (gitmelerini sağlamak için) kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hâmile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin. Sizin için çocuğu emzirirlerse onlara ücretlerini verin, aranızda uygun bir şekilde anlaşın. Eğer anlaşamazsanız çocuğu, başka bir kadın emzirecektir.
7. İmkânı geniş olan, nafakayı imkânlarına göre versin; rızkı daralmış bulunan da Allah'ın kendisine verdiği kadarından nafaka ödesin. Allah hiç kimseyi verdiği imkândan fazlasıyla yükümlü kılmaz. Allah, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır.
Çocuğu üzerinde hakkı olmayan kadının, karnındaki çocuğu da gizlemeye hakkı yoktur.

228. Boşanmış kadınlar, kendi başlarına (evlenmeden) üç ay hali (hayız veya temizlik müddeti) beklerler. Eğer onlar Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanmışlarsa, rahimlerinde Allah'ın yarattığını gizlemeleri kendilerine helâl olmaz. Eğer kocalar barışmak isterlerse, bu durumda boşadıkları kadınları geri almaya daha fazla hak sahibidirler. Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinde belli hakları vardır. Ancak erkekler, kadınlara göre bir derece üstünlüğe sahiptirler. Allah azîzdir, hakîmdir.

Boşanma ile ilgili diğer ayetler aşağıdaki gibidir.

229. Boşama iki defadır. Bundan sonrası ya iyilikle tutmak ya da güzellikle salıvermektir. Kadınlara verdiklerinizden (boşanma esnasında) bir şey almanız size helâl olmaz. Ancak erkek ve kadın Allah'ın sınırlarında kalıp evlilik haklarını tam tatbik edememekten korkarlarsa bu durum müstesna. (Ey müminler!) Siz de karı ile kocanın, Allah'ın sınırlarını, hakkıyla muhafaza etmelerinden kuşkuya düşerseniz, kadının (erkeğe) fidye vermesinde her iki taraf için de sakınca yoktur. Bu söylenenler Allah'ın koyduğu sınırlardır. Sakın onları aşmayın. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa işte onlar zalimlerdir.
230. Eğer erkek kadını (üçüncü defa) boşarsa, ondan sonra kadın bir başka erkekle evlenmedikçe onu alması kendisine helâl olmaz. Eğer bu kişi de onu boşarsa, (her iki taraf da) Allah'ın sınırlarını muhafaza edeceklerine inandıkları takdirde, yeniden evlenmelerinde beis yoktur. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Allah bunları bilmek, öğrenmek isteyenler için açıklar.
231. Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme müddetlerini bitirdikleri vakit ya onları iyilikle tutun yahut iyilikle bırakın. Fakat haksızlık ederek ve zarar vermek için onları nikâh altında tutmayın. Kim bunu yaparsa muhakkak kendine kötülük etmiş olur. Allah'ın âyetlerini eğlenceye almayın. Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini, (size verdiği hidayeti), size öğüt vermek üzere indirdiği Kitab'ı ve hikmeti hatırlayın. Allah'tan korkun. Bilesiniz ki Allah, her şeyi bilir.
232. Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme müddetlerini bitirdikleri vakit, aralarında iyilikle anlaştıkları takdirde, onların (eski) kocalarıyla evlenmelerine engel olmayın. İşte bununla içinizden Allah'a ve ahiret gününe inanan kimselere öğüt verilmektedir. Bu öğüdü tutmanız kendiniz için en iyisi ve en temizidir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
233. Emzirmeyi tamamlatmak isteyen (baba) için, anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların örfe uygun olarak beslenmesi ve giyimi baba tarafına aittir. Bir insan ancak gücü yettiğinden sorumlu tutulur. Hiçbir anne, çocuğu sebebiyle, hiçbir baba da çocuğu yüzünden zarara uğratılmamalıdır. Onun benzeri (nafaka temini) vâris üzerine de gerekir. Eğer ana ve baba birbiriyle görüşerek ve karşılıklı anlaşarak çocuğu memeden kesmek isterlerse, kendilerine günah yoktur. Çocuklarınızı (süt anne tutup) emzirtmek istediğiniz takdirde, süt anneye vermekte olduğunuzu iyilikle teslim etmeniz şartıyla, üzerinize günah yoktur. Allah'tan korkun. Bilin ki Allah, yapmakta olduklarınızı görür.
234. Sizden ölenlerin, geride bıraktıkları eşleri, kendi başlarına (evlenmeden) dört ay on gün beklerler. Bekleme müddetlerini bitirdikleri vakit, kendileri hakkında yaptıkları meşru işlerde size bir günah yoktur. Allah yapmakta olduklarınızı bilir.
235. (İddet beklemekte olan) kadınlarla evlenme hususundaki düşüncelerinizi üstü kapalı biçimde anlatmanızda veya onu içinizde gizli tutmanızda size günah yoktur. Allah bilir ki siz onları anacaksınız. Lâkin, meşru sözler söylemeniz müstesna, sakın onlara gizlice buluşma sözü vermeyin. Farz olan bekleme müddeti dolmadan, nikâh kıymaya kalkışmayın. Bilin ki Allah, gönlünüzdekileri bilir. Bu sebeple Allah'tan sakının. Şunu iyi bilin ki Allah gafûrdur, halîmdir.
236. Nikâhtan sonra henüz dokunmadan veya onlar için belli bir mehir tayin etmeden kadınları boşarsanız bunda size mehir zorunluğu yoktur. Bu durumda onlara müt'a (hediye cinsinden bir şeyler) verin. Zengin olan durumuna göre, fakir de durumuna göre vermelidir. Münasip bir müt'a vermek iyiler için bir borçtur.
237. Kendilerine mehir tayin ederek evlendiğiniz kadınları, temas etmeden boşarsanız, tayin ettiğiniz mehrin yarısı onların hakkıdır. Ancak kadınların vazgeçmesi veya nikâh bağı elinde bulunanın (velinin) vazgeçmesi hali müstesna, affetmeniz (mehirden vazgeçmeniz), takvâya daha uygundur. Aranızda iyilik ve ihsanı unutmayın. Şüphesiz Allah yapmakta olduklarınızı hakkıyla görür.
241. Boşanmış kadınların, hakkaniyet ölçülerinde (kocalarından) menfaat sağlamak haklarıdır; bu, Allah korkusu taşıyanlar üzerine bir borçtur.

Boşanma ile ilgili diğer hadisler,

4015 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma demiştir ki: "Bir erkek hanımına bir defada "Sen üç talakla boşsun!" dese, bu bir talâk sayılır."
Ebu Davud, Talak 10, (2197).

4016 - Rezin'in zikrettiği bir rivayette (İbnu Abbas şöyle demiştir): "Erkek hanımına (aynı anda üstüste): "Sen boşsun, sen boşsun, sen boşsun" diye üç kere söylerse, bu bir boşama sayılır, yeter ki bunlarla birinci defaki söylediği "Sen boşsun!" sözünü te'kid etmeyi kastetmiş olsun veya, hanımıyla henüz gerdek yapmamış olsun."

4017 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma'nın anlattığına göre, bir adam kendisine gelip: "Ben hanımımı yüz talakla boşadım, bu hususta fikriniz nedir (bana bir şey gerekir mi)?" diye sordu. Benden şu cevabı aldı: "Kadın senden üç talakla boşanmıştır. Geri kalan doksan yedisi ile Allah'ın ayetleriyle alay etmiş oluyorsun."
Muvatta, Talak (2, 552).

4041 - İbnu Ömer radıyallahu anhüma derdi ki: "Köle, hanımını iki talakla boşadı mı artık kadın, başka bir kocaya varıp ondan boşanmadıkça ona haram olur. Bu kölenin hanımı hür de olsa, köle de olsa hüküm böyledir. Hür kadının iddeti üç hayız müddeti, köle kadının iddeti iki hayız müddetidir."
Muvatta, Talak 50, (2, 574).

umarın bunlar yardımcı olur sana kardeşim
 

hasret

New member
Katılım
26 Kas 2006
Mesajlar
709
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
37
Allah razı olsun verdiğiniz bilgiler için arkadaşlar...
selam ve dua ile...
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Talak: Boşanma

Talak: Boşanma



1904 - Behce Fetvalarından: "Üç tane karısı bulunan Zeyd, üçüncü hanımına hitaben, eğer diğer hanımlarım ile cinsi mukarenette bulunursam üç talakla boş ol, dese ve dört ay cima etmese, ila vaki olup diğer zevceleri (talak-ı bayinle) ayrılmış olurlar" (H.Ec. 1/66)
Açıklama: İla, bir erkeğin, zevcesiyle cinsi mukarenette bulunmamak için yaptığı yemin-i mahsusa denilmektedir. Bu yemin, ilanın rüknünü teşkil etmektedir. İla'nın rüknü, karısı ile cima etmekten nefsini men etmeye delalet eden ve Allah Teala'ya yemin ile, yahut talak ve köle azad etmek gibi külfeti gerektiren bir şeye talik suretiyle yeminle tekid edilmiş bulunan, belirli veye müebbed bir zamanla kayıtlı veya hiçbir zamanla kayıtlanmamış bir tabirden ibarettir.
Bir kimse karısına hitaben, "Vallahi ben seninle dört ay cinsi mukarenette bulunmayacağım veya ben seninle cinsi mukarenette bulunursam şu köle azad olsun" dese, ila münakid olur.
Fakirlere iki lira vermeye veya nefse ağır gelmeyecek iki rekat namaz kılmaya talik suretiyle yapılacak olan bir ila muteber değildir. Hiçbir yemine dayanmaksızın, sadece karısına cinsi mukarenette bulunmamakla da ila tahakkuk etmez. Çünkü ila'nın rüknü olan yemin bulunmamış olur.
İla'nın tahakkuk etmesi için birtakım şartlar vardır. Şöyle ki:
1- İla'da bulunan koca akıllı ve buluğ çağına erişmiş olmalıdır.
2- İla, nikahlı bir kadın hakkında yapılmalı ve nikah mülküne izafe edilmelidir.
3- Cinsi mukarenetten nefsini engelleme hakkında müddet ya tayin edilmeyip mutlak bırakmalı veya hür zevce hakkında en az dört ay bir zaman olmalıdır.
4, İla, yalnız tenasül uzvu yoluyla yaklaşma hakkında olmalıdır. Binaenaleyh, başka bir uzva yaklaşmaktan nefsi engellemeyi ifade eden herhangi bir yemin ile ila vücuda gelmez. Çünkü bu takdirde ila'nın rüknü bulunmamış olur.
5- İla'da nefsi engelleme hususu, yalnız cinsi yaklaşma hakkında olmalıdır. Mesela bir kere karıma yaklaşırsam veya onu yatağıma çağırırsam benden boş olsun dese, bununla ila vücuda gelmez. Sadece talakı bir şarta bağlama ifadesi kullanılmış olur.
6- Yapılacak ila'da zevce ile başkasının arası toplanmamış olmalıdır. Mesela, bir kimse karısı ile beraber yabancı bir kadına yaklaşmayacağına dair yemin etse, bununla ila vücuda gelmez.
7- İla, mekanla kayıtlanmamış olmalıdır. Mesela, filan şehirde veya falan evde karısı ile cinsi mükarenette bulunmayacağına dair yemin etse bu sözle ila tahukkuk etmez.
8- Ta'lik suretiyle yapılan ila'da üzerine yemin edilen şart, külfeti gerektiren ve bir şeyi yapmak veya yapmamak için yemin edene kuvvet verebilecek işlerden sayılır olmalıdır.
1905- Soru: Talak kaç kısımdır? Ve ne demek olduklarını açıklar mısınız?
Cevap: Talak, bain ve ric'i kısımlarına ayrılır. Ayrıca itabı gerektirecek bir surette vuku bulup bulmamasına göre "Talak-ı bid'i" ve "Talak-ı sünni" adları ile ikiye taksim olunmuştur. Boşamada kullanılan lafzın sarih olup olmamasına göre de "Talak-ı sarih" ve "Talak-ı bilkinaye" adını almaktadır. Talakın bir şarta bağlanmış olup olmamasına göre de ikiye ayrılır. Yani söylenen söz ile boşama hemen vaki oluyorsa "Talak-ı müneccez", herhangi bir şarta bağlanmışsa "Talak-ı ta'lik" denilir. Bundan başka, bir zamana izafe edilen talaka "Talak-ı muzaf adı verilir. Karısının miras almasından kaçınmak için ölüm hastalığı zamanında yapacağı boşamaya "Talak-ı far" ismi verilmiştir. Asil veya vekil olmayan bir şahsın yapacağı boş-maya da "Talak-ı fuzuli" denir.
1906 - Soru: Talakın sınıflandırılması yapılırken "Talak-ı hasen" veya "Talak-ı ahsen" ibaresine tesadüf ediyoruz. Bir yuvanın yıkılmasına ve aile bağlarının kopmasına sebep olan hadisenin güzel diye sıfatlanmasını nasıl izah edersiniz?
Cevap: Talakın sıfatları arasında görülen "Hasen" tabiri, boşanma işinin güzel görülmesinden değil, talak-ı bid'iye nisbetle bu isim verilmiş bulunmaktadır. Boşanma işinin bid'at olan bir şekilde değil de, sünnete uygun biçimde yapılmış olmasından dolayı bu isim verilmiş olmaktadır.
1907 - Soru: Talak-ı bayin ile boşanmış bulunan bir kadının, kendisini boşayan kocası ölse onu yıkayabilir mi?
Cevap: Talak-ı bayinde kadın ile erkek arasında zevciyyet bağları kopmuş olacağından kadın onu yıkayamaz. Fakat, talak-ı ric'i ile boşamış olması halinde, iddet henüz dolmamış ise, kadın kendisini boşayan kocasını yıkayabilir. Çünkü, iddet devam ettiği müddetçe, zevciyyetin eserleri devam etmektedir.
1908 - Soru: İçki içenin karışı, otomatikman boş olur, diyorlar. Doğru mu? Hangi hallerde boş olduğunu anlatan bir kitap tanıtır mısınız
Cevap: Kişinin ağzından nikahı ortadan kaldıran bir lafız çıkmadıkça karısı boş olmaz. İçkinin günahı ayrı bir şey, talakın vaki olması ayrı bir husustur. Bunları birbirinden ayrı olarak incelemeli ve karıştırmamalıdır. Ö.Nasuhi Bilmen'in Hukuk-ı İslamiyye ve Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu'nun 2. cildinin boşama hükümleriyle ilgili bahsini tetkik edebilirsiniz.
1909 - Behce Fetvalarından: "Zeyd, halvet-i sahihada bulunup, gerdeğe girmediği karısını boşayıp da iddeti içinde müracaat dilese, müracaata güçlü (ve salahiyetli) olmaz" (H.Ec. 1/61)
Açıklama: Talaklar, boşanan kadının rızasına dayanmaksızın nikahın iade edilip edilememesi bakımından "Ric'i" ve "Bain" nevilerine ayrılır. Bir boşanmanın ric'i olabilmesi altı şartın bulunmasına bağlıdır. Aksi halde talak-ı bain meydana gelmiş olur. Bahsi geçen şartlar:
1 - Boşama, nikahladığı kadınla cinsi mukarenette bulunduktan sonra vuku bulmuş olmalıdır. Halvet-i sahiha bu hususta cinsi yaklaşma hükmün-de değildir.
2- Boşama, sarahaten veya işareten üç adedine yaklaşmış olmamalıdır.
3- Boşama, beynuneti (ayrılık) gerektirmeyen bir lafızla yapılmış olmalıdır.
4- Boşanma, beynunete dalalet eden bir sıfatla tavsif edilmemiş olmalıdır.
5- Boşanma, gerek büyük gerekse küçük bir şeye benzetilmemiş olmalıdır.
6- Boşanma bir ivaza yaklaştırılmamış olmalıdır.
Bu fetvada birinci şart bulunmadığı için yapılan boşama bayin talakı olmuş bulunduğundan, nikahın iadesi müracaat suretiyle değil, yeniden şahitler huzurunda nikah yapmak suretiyle olabilir.
Evlenen kadın ve erkek, devamlı geçinmek üzere nikah akdini yaparlar. Asıl bu olmakla beraber, bazı ahvalde bu akdin kaldırılması zarureti doğar. Hastalık, geçimsizlik ve ahlaki sebeplerden biri ile nikah akdinin kaldırılması yoluna gidilir. Nefsani bir arzu ile kadın alıp boşamak, Efendimiz'in (sav) lanetlediği bir davranıştır. Ayrılık, mutlaka dine uygun bir mazerete dayandırılmak ve Peygamber Efendimiz'in (sav) "Boşanma helalin en sevimsizidir" tembihi unutulmamalıdır.
1910 - Soru: Ailesini talak-ı bayinle boşayan bir kimse Şaffi mezhebine geçebilir mi?
Cevap: Karısını talak-ı bayinle boşaması sebebiyle, mezhebini yenilemek yerine nikahını yenilemek gerekir. Hanefi mezhebinde cevabı bulunamayan bir husus değildir ki, meselenin halli için diğer mezheplere müracaat zarureti olsun.
1911 - Soru: Bir erkek, hangi hallerde karısını boşayabilir?
Cevap: İffetsizlikle suçlanacak bir halde bulunması, bütün uyarmalara rağmen dini emirleri yerine getirmemekte ısrar etmesi gibi hallerde boşama yoluna gidilebilir. Ancak bunu son çare olarak düşünmelidir.
1912 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd, Hind'i nikahlayacağı sırada, boşama işi Hind'in dinde olmak üzere evlense, Hind kendi nefsini boşamaya güçlü (ve salahiyetli) olur" (H.Ec. 1/56)
Açıklama: Koca, boşama işini, alacağı kadının eline vermekle, kadın kocası adına, kendisini boşama salahiyetine sahip olmaktadır. Dilediği zaman bu salahiyeti kullanabilir.
1913 - Netice Fetvalarından: "Zeyd, ölüm hastalığı sırasında karısını talak-ı bayin ile boşayıp iddeti tamam olmadan ölse, Hind varis olur" (H.Ec. 1/62)
1914 - Soru: Evli olan bir erkek, bir kadınla zina ettiği zaman zina edenin nikahı izale olur mu?"
Cevap: Nikahın izalesi, zina ile değil, boşama ile alakalı bir sözün ağızdan çıkması ile olur.
1915 - Soru: Ailesine herhangi bir sebepten dolayı üçten dokuza şart yapsa bunun hilesi var mı, nasıldır?
Cevap: Bunun şer'i yönden çaresi şöyledir: O şarta bağlanmış işi yapmadan önce karısını bir talakla boşar ve bu boşamanın üzerinden üç hayız görüp temizlenecek zaman geçer. Daha sonra o iş yapılır. Ondan sonra kadın yeni bir nikah ile nikahlanır. (İbni Abidin'in 2. cildinde Talak-ı Talik bahsine ve bir de Ömer Nasuhi Bilmen'in Hukuk-ı İslamiyye ve Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu'nun c. 2, s. 247'de madde 183'e bakınız)
1916 - Soru: Müslamanlığın şartına göre, bir erkek karısından 40 gün ayrı kalsa ailesi boş düşermiş. Bu iddiaya siz ne dersiniz?
Cevap: Bu iddia, zırva ve uydurma bir laftır. İlmi ve dini bakımdan hiçbir dayanağı yoktur. Ağızdan "boşamak" sözü çıkmadıktan sonra değil kırk gün, kırk hafta veya kırk ay bile geçse nikahına asla bir zarar gelmez.
1917 - Netice Fetvalarından: "Nikahın son bulması, nikah akdinin üç defa yapılması ile değil, talakın üç defa vuku bulması ile olur" (H.Ec. 1/61)
1918 - Behce Fetvalarından: "Zeyd, talak-ı ric'i ile boşadığı kadının bulunmadığı bir sırada, "Karım falana müracaat ettim" deyip de sözünü şahitlendirse müracaat etmiş olur" (H.Ec. 1/61)
Açıklama: Talak-ı ric'inin hükmü, iddet dolmadan önce kocanın zevcesine dönüş yapabilmelidir. Diğer bir ifade ile, nikahı devam ettirebilmesidir.
Bir erkek, talak-ı ric'i ile boşadığı karısına, iddeti içinde belirli lafızlardan biri ile sözlü müracaat edebileceği gibi, cinsi mukarenet, şehvetle dokunma veya öpme gibi davranışla fiilen de müracaat yapabilir.
Sözlü müracaat, "Sana müracaat ettim," Sana rücu ettim", "Seni kendime reddettim", "Karımı imsak ettim" gibi sarih tabirlerden biri ile yapılabileceği gibi, "Sen zevcemsin" ve "Sen benim yanımda olduğun gibisin" şeklinde kınai lafızlarla da yapılabilir.
Ric'atin fiille olanına gelince, hürmet-i musahareyi gerektiren herhangi bir işle tahakkuk eder. Bir kimse, talak-ı ric'i ile boşadığı ve iddeti devam eden kadını öpse veya cinsi mukarenette bulunsa müracaatı hasıl olur.
1919 - Feyziye Fetvalarından: "Talak-ı ric'i yolu ile yapılan boşamada iddet tamam olduktan sonra, nikah yapılmadan cinsi mukarenet yapılamaz" (H.Ec. 1/68)
Açıklama: Talak-ı ric'ide iddet üç hayızdır. Erkek, bu müddet içerisinde karısına müracaat etmezse, talak, bayine dönüşmüş olur. Bu sebeple şahitler huzurunda dini esaslara uygun olarak nikah yapılmadıkça zevciyyet muamelesi helal olmaz.
1920 - Ali Efendi Fetvalarından: "Mecnunun boşaması vaki (ve geçerli) olmaz" (H.Ec. 1/52)
Açıklama: Talakın vukuunun şartlarından biri de, kocanın boşamaya ehil (uyanık ve mükellef) olmasıdır, bu sebeple delinin, çocuğun ve uyuyan kimsenin talakı vaki olmaz.
1921 - Ali Efendi Fetvalarından: "Uyayan kimsenin, uyku halinde (söylediği) boşadım sözü, sahih (ve geçerli) olmaz" (H.Ec. 1/52)
1922 - Ali Efendi Fetvalanndan: "İkrah ile boşama vaki (ve geçerli) olur" (H.Ec. 1/52)
Açıklama: Korkutmak veya cebr edilmek sonucu yapılan boşamalar geçerli sayılmıştır. Zira zorlama, ihtiyarı iptal etmez ve iradeyi ortadan kaldırmaz. Zorlanan kimse, iki şeyden birini tercih ederek, iradesiyle boşamada bulunduğundan talakı geçerli sayılmıştır.
1923 - Behce Fetvalarından: "Boşama işi iki ayrı şartın vuku bulmasına bağlansa, biri vaki olup diğeri olmasa boşama meydana gelmiş olmaz" (H.Ec. 1/55)
Açıklama: Şarta bağlanmış olan talaka "Talak ile Tal'lik" adı verilmektedir. Bu yoldan yapılacak bir boşama, iki şarta bağlanacak olsa, şartlardan birinin meydana gelmesi ile talak vaki olmaz.
1924 - Soru: Ben, aile içinde olan geçimsizlik yüzünden (yüz kızartıcı suçu olmadan) hiddetlendim ve ailemi üç talak ile boşadım. Şimdi ise yaptığım hataya pişmanım. Tanıdığım hoca efendilere sordum. "Dinimiz, beraber yaşamanıza müsaade etmez" dediler. Bazı kişiler de şöyle diyorlar: "Bir kadını boşayıp da çocukları ile birlikte vebalini yüklenmekten ise aileni al da kendi günahının cezasını çek" Bu durum karşısında nasıl hareket etmeliyim?
Cevap: Üç talakla boşanmış bir kadınla evliliği devam ettirmek, dini hükümlere göre haramdır. O kimselerin sözleri tamamen yanlış ve cahilane tavsiyelerdir. Batıl sözle amel etmek, cehenneme post sermek olur. Ağzınızdan çıkan sözün sonucuna katlanmanız gerekir. Artık o kadın, sizin tamamen yabancınız olmuş bulunmaktadır. Onunla zevciyyet rabıtası kalmadığından bir araya gelmeniz zina cezasını gerektirir.
1925 - Soru: Kadında öyle bir hastalık var ki, başkasına bulaşıcı, yıkanmasına engel olacak durumda. Yıkandığı takdirde ölüm tehlikesi gibi bir durumu bulunan kadın ile yaşantısı olursa boşanmakta dinen mahzur olur mu?
Cevap: Hastalık sebebiyle hemen boşanmayı düşünmek yanlıştır. Ailenizin tedavisine çalışınız ve tutulmuş bulunduğu hastalığı, mütehassısına gösterip ilaçlarını kullanmasını bekleyiniz. Cenab-ı Hak her hastalık için bir şifa halk etmiş bulunmaktadır. Yeter ki siz onu arayınız ve bulmaya gayret gösteriniz. Bana öyle geliyor ki, siz boşanma kararına varmış, mevcut olan hal ve hastalıkları mazeret olarak ileri sürer gibisiniz.
1926 - Behce Fetvalarından: "Talak-ı ric'i ile boşanmış bir kadının, kendisini boşayan erkeğe şehvetle dokunması veya öpmesi de bir müracaat olur" (H.Ec. 1/16)
Açıklama: Ric'i talakla boşanan kadın, iddet beklediği sırada kendisini boşayan erkeğe sözle müracaat yapamaz. Ancak fiilen müracaatta bulunabilir. Fetva ve müsaadeyi ve dini hükmü dile getirmiş bulunmaktadır.
1927 - Feyziye Fetvalarından: "Sana cinsi mukarenette bulunmayacağım, diye yemin ettiği karısına ila müddeti içinde yaklaşmış olsa, keffaret-i yemin lazım olur" (H.Ec. 1/67)
Açıklama: Yukarıda da belirtildiği üzere ila yapmış olan bir erkek, belirttiği zaman dolasıya kadar karısı ile cinsi mukarenette bulunmazsa, talak-ı bayin vücuda gelir. Cinsi yakınlıkta bulunsa yemin keffareti ile mükellef olur.
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
İslâm gerçekçi bir dindir. Yani hükümleri, insan fıtratında var olan gerçekler dikkate alınarak konulmuştur. İnsanı en iyi tanıyan Cenab-ı Hak, bu durumlardan haberdar olduğu için, çekilmez hale gelen evliliklerin son verilmesine müsade etmiştir: "Talâk (boşama) iki keredir. Sonra ya iyilikle geçinmek ya da güzellikle ayrılmak gerekir. (el-Bakara, 2/229). "Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınızda iddetleri vaktinde boşayın, iddeti de sayın.." (et-Talâk, 65/1). Hz. Peygamber de "Allah nezdinde helalin en sevimsiz olanı boşamadır." buyurmuştur (Ebû Davûd, Talâk, 3).

Bu naslardan da anlaşılacağı gibi talâk caizdir, mübahtır. Ancak, ihtiyaç ve zaruret halinde başvurulması gereken bir çaredir. talakın genel hükmü bu olmakla birlikte, bu hüküm yerine göre değişir. Meselâ, bid'i boşamalar haramdır. Kusuru bulunmayan bir eşi usulüne uygun olarak boşamak mekruh; dindar ve iffetli olmada eşi boşamak mendub; geçimsizlik halinde hakemlerin gerekli bulunduğu boşama farz; sevilmeyen eşin boşanması ise caizdir.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
BOŞANMA İLGİLİ BAZI ÖNEMLİ MESELELER
Koca, başka bir beldede adresli olan karısına gönderdiği mektup v.s. ile de kadını boşayabilir.
Saralı koca, sarası esnasında hanımına "Boş ol" dese kadın boş olmaz.
Dayak veya şiddetli hastalıktan dolayı aklı zail olan kocanınboşaması geçerli değildir.
Koca bir kere "Şart olsun" deyip üç boşama kasdetse bir boşama meydana gelir.
Koca. "Boş ol" dedikten sonra sesli ve ilave ederek "Inşaallah" dese boşanma olmaz.
Koca karısına, "Beş talak (boşama ile boş ol) dese kadın üç talakla boş olur.
Koca karısına "Anasını filân ettiğim" dese boş olmaz.
Koca, karısının kız kardeşi ile cinsel ilişkide bulunsa karısı boş olmaz.
Koca karısına "Bre kahpe" dese boş olmaz.
Koca kızdığı anda, karısını boşadığını bilip kaç aded boşadığını bilmese bir boşama meydana gelmiş olur.
"Başına gün doğsun" demek, "Karım boş olsun" manasında örf bulunan yerdeki koca, karısına "Başına gün doğsun" dese karısı boş olur.
Koca, karısına "Birden üçe kadar boş ol" dese iki boşama gerçekleşmiş olur.
Delinin boşaması geçerli olmaz.
Koca karısına "Eğer istersen benden üç boşama ile boş ol" deyip kadın susup ağlayacak olsa, boş olmaz.
Diliyle söylemediği müddetçe, işaretle boşama ve boşama adedi gerçekleşmiş olmaz.

Uyuyanın uykuda ki boşaması geçersizdir.
Koca karısına "Sen bana yaramaszin" dese kadın boş olmaz.
Koca "Falan işi işlemessem, şart olsun" der, fakat zam'an tayin etmezse hayatının son anına kadar boşama gerçekleşemez.
Koca izin vermeden bir diğer şahsın, kocanın karısını boşaması geçersizdir.
Karı kocasına "Ben seni istemiyorum, beni boşa" der, koca da "Var benden falan ol" deyip boşamaya niyet ederse karısı boş olur.
Koca "Evime girmeni yasaklamasam" diye şart etse, birinci defa yasaklayıp daha sonra yasaklamasa kadın boş olmaz.
Koca karısına "Istediğin yere gidersen, benim karım değilsin" deyip, kadın da istediği yere gitse boş olmaz.
Koca karısına "Ben seni bugün babamın evine götürmeye şartliyim, gel gidelim" der fakat kadın gitmeyip o gün götürmek mümkün olmasa, koca bu sözüyle boşama şartını kasdetmiş ise karısı boş olur.
Başkasından nesebi belli olan karısı için "Kızımdır" dese boşanma meydana gelmez.
Koca karısına "Seninle kırk güne kadar geçinelim kırk günden sonra ayrılalım sonra da kız kardeşim ol" demekle "kız kardeş gibi haram ol" manasını kasdederse karısı boş olur.
Karısına "Bugün seni üç boşama ile boşamassam. üç boşama (talak) ile boş ol" deyip o gün "Bana şu kadar para vermek üzere seni üç boşama ile boşadım" dese fakat kadın kabul etmese,boş olmaz.
Koca karısına. "Şimdiden sonra anam ol" deyip haram olmak anlamını kasdederse kadın bain boşama ile boş olur. .
Bazan kendine gelen deli aklı başında iken hanımını boşasa kadın boş olur.
Koca "Odadan dışarı çıkarsan, şart olsun dese, emir olmaksızın başka birisini arkasına alırdısan çıkarırsa boşama gerçekleşmiş olmaz.
Koca karısına "Kız kardeşiin ol" deyip boşamayı kasdetmese kadın boş olmaz.
Boşama konuşulurken, kızarak kayınpederine "Kızını istemem, kime isterse gitsin" dese, boşamaya niyet etmediği müddetçe kadın bain boşama ile boş olmaz.
Koca karısına "Var, yikil git" deyip, boşamaya niyet etmese boş olmaz.
Karısına "seni iple bağlamadım, boşsun" der, fakat maksadı boşama olmazsa sözüyle tasdik olunur.
Kadın kocasına "riikah ve nafakamdan vaz geçtim, beni boşa" der koca da "çünkü sen beni istemezsin ben de senden vaz geçtim" dese kadın bain boşama ile boş olur.
Koca karısını nafakasız bırakıp başka bir beldeye gitmek istediği zaman, kadın nafakası için kocasından kefil isteyebilir.
Koca karısıyla beraber yemek yememeğe şart edip bir sofrada ayrı bir sahandan yemek yese boşama gerçekleşmiş olmaz.
Koca arkadaşına hitaben "Eğer falan işi işlersem her ne dersen öyle olsun" der ve o işi isleyip boşamayla alâkalı söz söylemeseler boşama olmaz.
Koca karısını haksız yere dövmeyeceğine şart edip kadın kocasına "Haram yiyici" ve benzeri bir söz sarfeder, kocası da onu döverse boşanma meydana gelmez.
Karısına "Seni istemem" dese -boşamaya niyet etmemişse- kadın boş olmaz.
Koca "Iznim olmadan oturduğumuz evden disan çıkarsan" diye karısına şart kosup, kadın da bir defa izniyle birisine gidip daha sonraları izinsiz olarak gittiği kişiye gidecek olsa boşanma meydana gelir.
Peşin mehri ödenmiş kadını koca evine getirse fakat kadın cinsel ilişkiyi kocaya yasaklasa kadın nasize olmaz.
"Bana kadın lâzim değil" demekle boşama olmaz.
"Filân yerde olduğum müddetçe, filanca ile sohbet edersem, şart olsun" deyip, o kişiyle başka bir yerde sohbet edecek olursa boşanma olmaz.
Kayınpederine "Sen ve kızınla bir alâkam yoktur" deyip boşamaya niyet etmemişse boşanma meydana gelmez.
Fakir olan karı ve kocanınnafakaları zengin ogulları üzerinedir.
Koca karısına "Aramızda nikâh yoktur" der, boşamaya da niyet ederse kadın boş olur.
Koca karısına "Bana namahrem oldun ve bana haramsın" dese hanımı bain olarak boş olmaz.
Kocaya "karın var mi?" denilip "yoktur" dese boşanma meydana gelmez.
Kadın kocasına "ben sana karı olmam" der koca da "öyle ise karım yoktur" dese boşanma olmaz.
Koca, "Şart" lafi "Boşama" anlamında örf olan yerde, şarta bağladığı boşama gerçekleşecek olsa ricî boşama gerçekleşir.
Boşanma konuşulurken. koca "karımdan vazgeçtiin" dese kadın bain olarak boş olur. Boşanmaya niyet olunmamissa boşama gerçekleşmez.
Boşanma iki şarta bağımlı kilinip, biri meydana gelir, diğeri gelmezse boşanma meydana gelmez.
Koca karısına "Sana bu ayda falan şeyi hibe etmezsem.." diye şart edip o ayda vadettiği şeyi hibe eder fakat karısı kabul etmese boşanma gerçekleşmez.
Koca karısına "Sen bana haramsın" deyip boşamayı kasdetmese boşanma meydana gelir.
Koca, alacaklıya borcunu vermemeye şart edip, başkasına emretmekle borcunu verecek olsa boşanma meydana gelir.
Cinsel ilişkide bulunulan kadın bain boşama iddet süresi tamamlanamadan önce birisiyle evlenecek olsa nikâh akdi sahih olmaz.
Koca "Her kim filân işi işlerse karısı boş olsun" deyip kendisi o işi islese boşanma gerçekleşir.
Karısına "Iznim olmadan filân işi işlersen şart olsun" der, kadın da izinsiz o işi işlerse boş olur.
Kocanıntenasül uzvu kısa olup, kadının tenasül uzvunun içine girdiremediğinden dolayı kadın kocasından ayrılmak için girişimde bulunamaz.
Kocaya "karıni boşadın mi?" denildiğinde" "boşadım" diye haber verse kadın boş olur.
Boşama konuşulurken karısına "Iraden elinde olsun" der, kadın da orada kendini boşarsa bain olarak boş olur.
Koca kadını nikâhlarken boşama yetkisi kadının elinde olmak üzere nikahlayacak olursa kadın kendisini boşayabilir.
Koca "karımı yakın zamanda boşamassam" diye şart etse, bir sene geçip boşamayacak olursa boşanma gerçekleşir.
Kadın "Her ne zaman istersem boşanma yetkisi benim elimde olacak" şartıyla evlenecek olursa boşanma konusundaki ilk teklif (veya yetki) kadının hakkı olup diledigi anda kocasından boşanabilir.
Koca "Evime girersem karım boş olsun" dedikten sonra birkaç kişi bunu tutup zorla evine çekerek içeri sokacak olsalar, karısı boş olmaz. Bu durumda koca evinden çıkıp bilâhare kendi isteğiyle eve girse yaptığı şarta binaen karısı boş olur.
Koca "Bugünden sonra şu evde oturursam şart olsun" deyip kendisi çıksa fakat çoluk-çocuğunu ve eşyalarını o evde bıraksa boşanma meydana gelir. Onları da çıkarır başka evde sakin olursa hanımı boş olmaz.
Kocaya "Filan işi işlersen, karın boş olsun mu?" denildiğinde, susup o işi islese karısı boş olmaz.
Koca "Karımı bir defa boşa" diye vekil tayin ettiği kimse üç defa boşasa -Imam-ı Azam'la (r.a) göre- boşama olmaz.
Koca "Filân işi işlersem şart olsun" dedikten. sonra o işi işlerse maksadı da boşama ise, boşanma meydana gelir.
"Falan işi işlersem helâlim haram olsun" diyen koca, o işi isleyecek olursa kadın bain olarak boş olur.
Erkek yabancı bir kadına "Eğer seninle evlenirsem boş ol" dese, evlendiği zaman boş olur.
Bekâr erkek "Eğer filan işi işlersem. her helâl bana haram olsun" der ve evlendikten sonra o işi isleyecek olsa karısı boş olmaz.
Erkek, "Şu kadını nikâhla" diyene cevab olarak "nikahlamam, ne zaman nikâhlarsam benden üç boşama ile boş olsun" der ve bilâhere nikahlayacak olursa üç boşama gerçekleşir
Içkiden sarhoş olmuş kişinin karısını boşaması ve boşama adedi geçerlidir. (Ancak içki kendisine zorla içirilip hanımını boşamışsa bu boşama geçersizdir. Esrar v.s. ile sarhoş olanlar için de hüküm aynıdır)
Içkiden sarhoş olan koca cinsel ilişki lâfziyle hanımına sövecek olsa boşanma olmaz.
Koca karısına "Eğer filân kişinin evine varırsam, helâlim haram olsun" deyip, varacak olursa hanımı bain boşanma ile boş olur.
Koca karısı için "Izinsiz filancanın evine varırsa boş olsun" deyip sonra arkadan izin haber gönderir, haber ulaştığı zaman kadın eve varmışsa boş olmaz.
"Boş ol" lafziyle ric'î boşanma meydana gelir.
Koca boşamayı bir işi işlemeye bağladıktan sonra herhangi bir sebebden dolayı nikâhı yok olup, bilâhere başka bir kadını nikâhlayıp o işi isleyecek olursa boşanma meydana gelmez.
Koca karısına "sen benim üzerime annem ve kız kardeşim gibi haramsın" der ve boşanmaya niyet ederse bain boşama meydana gelir.
Koca bir başka adama "Seni evime korsam" diye şart edip. Kocanın izni yok iken adam eve girecek olsa boşanma meydana gelmez.
Koca bir işi yaptığı halde "Eğer o işi isledimse..." diye şart etse boşanma meydana gelir.
Koca karısını dövüp, sorulduğunda "Eşyamı kaybetti. onun için dövdüm. Eğer onun için değilse şart olsun" der, kadın da kaybetmediğine dair yemin ederse, boşanma meydana gelmez.
Hayız gören hamile olmayan, boşanmış kadın üç hayız görmeden başkasıyla evlenemez.
Bekâr erkek bir işi işlememeye -bekârken- şart edip evlenince o işi isleyecek olsa boşanma meydana gelmez.
Mektup göndermekle cinsel ilişkide bulunmuş olduğu hanımını boşayacak olsa ric'î boşanma meydana gelir.
Koca karısını nikâhladıktan sonra "Eğer onu nikâhladımsa onu boşamak üzerime olsun" dese, kadın boş olur.
Ric'î boşama ile kocasından boşanmış olan kadın, boşayan kocasına şehvetle dokunur veya onu öpecek olursa kocasına dönmüş olur.
Kocanın boşamayı bağlı kıldığı şart gerçekleşince, boşanma meydana gelir.
Kocası ölmüş hamile kadının iddeti doğumla nihayete erer. (Iddet: Bir kadının, kocasının ayrılması veya ölmesinden sonra belli bir müddet başkası ile evlenemeyip bekledigi süredir.)
Koca "Falan eşyayı satmaz isem" diye şart edip, sattıktan sonra yine satın alacak olursa boşanma meydana gelmez.
Müslüman olan kimseden (dinden çıkmayı gerektiren) küfür kelimesi sadır olmakla hanımı -mahkemeleşmeksizin- bain olarak boşanır.(Fetevây-i Netice)
Koca "Bu köyde oturursam, şart olsun dese. çoluk çocuğu çıkıp bir diğer köye yerleşdikten sonra bazı işleri için daha önceki köye gelse, hanımı boş olmaz.
Koca karısının memesini, annesinin memesine benzetse keffâret-i zihar lâzım gelmez. (Başını da benzetse durum aynıdır, gerekmez) (Keffaret-i Zihar: Karısının tamamını veya onun yarısı gibi yaygın bir uzvunu kendisine ebediyen nikâhı haram olan bir kadının tamamına veya bakması haram olan bir uzvuna benzeten kimseye gerekli olan keffaret demektir.)
Koca karısına "Üzerine evlenirsem alacağım boş olsun" demiş olsa aldığı hanım boş olur.
Bir kaç -dinden çıkmayı gerektirecek- küfür kelimesinin meydana gelmesiyle nikâh yenilenecek olsa nikâh adedi tamamlanmış olmaz.
Erkeğin tenasül uzvunun ve husye(haya)'lerinin kesik olduğunu bilmeden evlenen kadın bilâhere duruma vakıf olsa nikâhı feshettirebilir.
Koca karısına "Sen öldükten sonra eğer evlenirsem anam avradım olsun" der, kadın ölür, kocada evlenecek olursa boşanma meydana gelmez.
Koca bir diğer adama. "Evime girersen. şart olsun" der, evi başkasına sattıktan sonra adam o eve girecek olursa boşanma meydana gelmez.
Koca karısına "Zaman tayin etmeksizin seni boşamaz isem şart olsun" derse boşanmadan ümit kesildiği an boşanma meydana gelir.
Başkasının karısını nikâhlamak veya onunla evlenmek caiz değildir.
Cinsel ilişkiden ve halvetten önce boşanan kadının iddet beklemesi gerekmez.
Ric'î boşamada iddet bitiminden sonra nikâh olunmadan izdivaç muamelesi olmaz.
Kocasından (dinden çıkaran) küfür kelimesi sadır olmakla bain olarak boşanan kadına, imanı tazelemesinden sonra yeniden nikâh için baskı yapılamaz.
Kendinden küfür kelimesinin sadır olmasıyla bain olarak boşanan kadına iman tazelemesinden sonra yeniden nikâh için baskı yapılır.
Kocaya "Filan işi işlersen hanımın üç boşama ile boş olsun mu?" dediklerinde "Boş olsun" deyip, o işi islese hanımı üç boşama ile boş olur.
Kadın zengin kocası varken oğlundan nafaka talebinde bulunamaz.
Fakir kadının nafakası beraberce kızının zengin oğlu ile kızının zengin kızları üzerinedir.
Vefat eden kocanın karısı. kocasının terekesinden nafaka alamaz.
Karısını ve küçük çocuklarını nafakasız bırakıp kaybolan kocanınBabası, oğluna müracaat etmek üzere bu kadına ve çocuklara nafaka vermeye zorlanır.
Kocası olmayan fakir kadının nafakası zengin baba ile zengin oğul ve kızları üzerine gerekli olur.
Kocanın boşamış olduğu kadından olan kızı on yaşına girince kadın kocasına "A1 sen terbiye et" diyebilir.
Baskı ile olan boşama geçerlidir.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
BOŞAMADA PİŞMANLIK


Evli bir çift mahkeme kararı ile ayrılıyorlar. Sonra kadın pişman olup tekrar kocasına dönmek istiyor, bu mümkün müdür?

Isâmda boşama yetkisi erkeğe aittir. Boşamanın mahkemede olması da şart değildir. Karı-koca birbirlerine üç bağla bağlıdırlar. Haram ve çirkin bir davranış olmakla beraber, erkek bu bağların üçünü birden koparmışsa artık karısına istediği anda dönemeyecektir. Sözünü ettiğiniz olayda, henüz mahkemeye gidilmemişken, ya da mahkemede erkek karısını üç "talak"la boşamışsa, karısının ya da kendisinin pişman olması artık fayda vermez ve birbirlerinden kesinkes ayrılmış olurlar. Eğer koca karısının, bütün bağlarını koparmayı kastederek üç talakla boşanmamışsa tekrar birbirlerine dönebilirler. Boşama şekli "ric'î" (cayılabilir) ise nikâh yapmalarına bile gerek yoktur.
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Soru
Resmi olarak boşanmış olan bir çift, erkek resmen boşandıktan sonra 3 talakla boş ol dememiş ise kadın kocasından dinen boşanmış sayılır mı ? Dinen nikahları devam ediyor mudur?

Cevab
Erkek mahkeme boşamadan önce hanımını kendisi boşamamışsa, mahkemede boşanan çiftler bir talakla boşanmış olurlar, nikahları devam etmez. Ancak yeniden nikahlanıp bir araya gelebilirler. Bunun için kişinin mahkeme kararından önce hanımını üç talakla boşamamış olması gerekir.

İslâm dinine göre koca, daha temkinli, ileriyi gören ve hissine daha az kapılan olduğundan boşanma yetkisi ona verilmiştir. Kurân-ı Kerîm açıkça bunu ifade etmektedir. Mahkemeye baş vurmadan önce veya sonra üç defa hanımını boşayan kimsenin dinen hanımıyla bir araya gelmesi mümkün değildir. Mahkemeden önce veya sonra hanımını boşamamış ise boşanmak için mahkemeye müracaat ettiği zaman boşanma yetkisini hakime verdiği için yani onu vekil olarak tayin ettiği için, hakim onu boşadığında bir talâk gider.

Ama daha iki talâk hakkı vardır. Buna göre hanımıyla bir araya gelmelerinde kanunen bir sakınca olmadığı gibi dinen de bir sakınca yoktur. Yalnız mahkemece gerçekleşen boşama şeklini -yani talâk bain mi, rîc'i mi- bilmediğimiz için biraraya gelmek istenildiğinde yeniden nikah yapmak lazımdır.
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Üç talakla boşandıktan sonra tekrar evlenme yasağının hikmeti nedir?

İslâm'dan önce Araplar karılarını diledikleri kadar boşarlar, sonra tekrar geri alırlardı. Bu hal kadınlar için bir işkence idi. Kur'an-ı Kerîm bunu yasakladı ve boşamanın iki defa olacağını bildirerek Arapların bu uygulamasını yasakladı ve üç talakla boşanan kadınlara bir daha dönülemeyeceğini bildirdi (el-Bakara, 2/229).
 
Üst Alt