Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Takdir etme sanatı...herkese tesekkur vermeyin

  • Konbuyu başlatan beyaz_ýþýk
  • Başlangıç tarihi
B

beyaz_ýþýk

Guest
Takdir etme sanatıBiz, başkasına nasıl davranırsak, başkaları da bize öyle davranır. Bir kimse, karşılaştığı bir arkadaşına selam verirken elini cebinden çıkartsa, onun bu halini gören arkadaşı da elini cebinden çıkartarak selamını alır. Selam veren elini çıkartmazsa öteki de lüzum görmeyebilir.

Demek ki, başkalarına önemli bir insan olduğu hissi verince, onlar da bizi takdir ediyorlar. Herkeste nefs vardır.

Nefs, daima takdir edilmesini ister. Nefs, kendisini herkesten üstün görür. Şef olmak, âmir olmak ister. Çeşitli delillerle kendisinin önemli bir şahsiyet olduğunu ispata kalkışır.

O halde kendimize nasıl muamele edilmesini istiyorsak, başkalarına da aynı muameleyi yapmalıyız. Bize saygı duymaların istiyorsak, başkalarına da saygı göstermemiz lazımdır. Hürmet etmeyen, hürmet göremez.

Herkesin bir hususta kabiliyeti vardır. Kimisi iyi şiir yazar. Kimi güzel konuşur. Kimi bir işin sanatkârıdır. İnsanların kabiliyetlerini öğrenip takdir etmek, o insanın kazanılmasına sebeptir. Bir arkadaşın evinde bir tablo gördüm. Hoşuma gitti. (Ne kadar güzel tabloymuş, nereden buldunuz?) dedim. Bayağı heyecanlandı. (Siz zevk sahibisiniz. Güzel şeyleri takdir etme kabiliyetine sahipsiniz. İlk defa bu tabloyu takdir eden birisine rastladım. Madem bunun kıymetini siz bildiniz, ben de bunu size hediye ettim) dedi.

Gerçekten zevk sahibi olmadığım için tablo benim için bir yük olurdu. Memnuniyetle kabul ettim. Teşekkür ettikten sonra (Bana büyük bir iyilik daha yapmak ister misiniz?) dedim. (Elbette) dedi. (Bizim çocuklar yaramazdır. Bu tablonun kıymetini bilmez, zayi ederler. Onun için tekrar size hediye ediyorum. Kabul buyurmanızı rica ederim) dedim. Beni memnun etmek için hediyeyi geri aldı.

Bu takdir etme işine en yakınımızdan başlayabiliriz. Mesela hanımın da, kötü huyları yanında iyi huyları vardır. Bazı kabiliyetleri vardır. Mesela iyi pilav pişiriyorsa, (Ne güzel pilav pişiriyorsun. Ne kadar tatlı olmuş. Eline sağlık Allah razı olsun) denirse, bir daha pişireceği yemeği, pilavı daha güzel yapmaya çalışacaktır. Eşarbını güzel bağlıyorsa, (Bu eşarp sana çok yakışıyor. Hem de çok güzel bağlıyorsun) denirse elbette çok memnun olur. Ama hanımı da (Elbette kimin hanımıyım) derse, kocası da memnun olur. Ev işlerinde de tenkit etmemeli, daima onun konuşmasına fırsat vermelidir. Hanımın meziyetlerinden bahsedin, sizi saatlerce usanmadan dinler. Evde huzurun devam etmesi için, takdirlerimizi eksik etmemeliyiz!

Cemiyette de herkese karşı takdir hislerimizi bildirirsek, insanlarla hoş geçinmiş oluruz.
 
B

beyaz_ýþýk

Guest
Arkadaşı takdir etmek
Takdir edip sevdiğiniz arkadaşa, onu sevdiğinizi hal ve hareketlerle bildirmek kâfi değildir. Dil ile de söylemelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Arkadaşını seven, onun evine gidip “Seni Allah rızası için seviyorum” desin!) [İ. Ahmed]

Böyle bir arkadaş bulunca, onu üzecek bir davranışta bulunmamak lazımdır.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Arkadaşınla münakaşa etme! Ona sıkıntı verme! Ona buna arkadaşının halini sorma! Belki ona düşman birine rastlarsın da, arkadaşın hakkında yanlış bir şey söyleyip aranızın açılmasına sebep olabilir.) [Ebu Nuaym]

Bir kimsenin iyi veya kötü olduğu yaptığı işlerden anlaşılır. Bir kimse, kötülüklerden kaçıyor, iyi işler yapıyorsa, o kişinin Cennete gitme ihtimali çoktur. Onun için iyi kimselerle beraber olmaya çalışmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, bir kula hayır murat ettiği zaman, dinini kayıran kimseler yanında çalışmayı nasip eder. Şerri murat edilen de, dinini kayırmayan kötü kimselerin yanında çalışır.) [Deylemi]

Dine hizmet için üç şart lazımdır: İlim, Akıl ve İhlas.
1- İlmi noksan olan, tebliğ edeceğini kendisi bilmeyen ve kendi tatbik etmeyen başkalarına doğruyu nasıl öğretebilir? Tecrübesi de yoksa bir çok yanlışlıklar yapar.

2- Bir kimsenin aklı az ise, nakli anlamakta aciz ise, ilmi de noksan olur. Ahmak, hizmet ediyorum diye uygunsuz işler yapar. İlm-i siyaseti bilmeyen yumuşak söylemeyen, insanları idare etme sanatından uzak olan kimse de, fitneye sebep olur.

3- İhlas yoksa, yaptığı işleri sırf Allah rızası için yapmıyorsa dünya menfaatleri için yapıyorsa, o işin hayrı olmaz. İyi, kötü herkese, güler yüz göstermeli, fitne çıkarmamalı, düşman kazanmamalıdır.
Hafız-ı Şirazinin, (Dostlara doğru söylemeli, düşmanları güler yüzle ve tatlı dil ile idare etmelidir) sözüne uymalıdır! Af dileyenleri affetmelidir!
Herkese karşı iyi huylu olmalıdır! Kimsenin sözüne karşı gelmemeli, münakaşa etmemelidir!

Herkese yumuşak söylemeli, sert söylememelidir! Şeyh Abdullah Bayal hazretleri buyurdu ki:
(Tasavvuf, namaz, oruç ve geceleri ibadet etmek demek değildir. Bunları yapmak her insanın kulluk vazifesidir. Tasavvuf, insanları incitmemektir. Bunu yapan, vasıl olmuş, yani maksada kavuşmuştur.)

Evliyanın başka insanlardan nasıl ayırt edilebileceğini, Muhammed bin Salim hazretlerinden sordular. Buyurdu ki:
(Sözlerinin yumuşak olması ve huylarının güzel olması ve yüzünün güler olması ve ihsanının bol olması ve konuşurken itiraz etmemesi ve özür dileyenleri affetmesi ve herkese merhametli olması ile anlaşılır.)

Ebu Abdullah Ahmed Makkari hazretleri buyurdu ki:
(Fütüvvet demek, gücendiğin kimseye iyilik etmek, sevmediğine ihsanda bulunmak ve sıkıldığın kimseye güler yüzlü olmaktır.)
 
B

beyaz_ýþýk

Guest
bu yazıyı her iki tarafa koymayıda uygun gördüm

Dinlemesini bilmekHerkes genel olarak iltifattan hoşlanır, yaptığı işlerin takdir edilmesini ister, başarılarından bahsedilmesini sever. İnsanları tanıyabilmek için, önce kendimizi iyi tanımak lazımdır.

Kendimize nasıl muamele edilmesini istiyorsak, başkalarına da o şekilde muamele etmemiz gerekir. İnsanların çoğu, yaptığı hizmetleri, anlatmaktan zevk duyar. Tecrübelerle sabit olmuştur ki, güzel konuşmanın en kısa ve tesirli yolu, dinlemesini iyi bilmektir. Dinlemek konuşmaktan daha önemli bir meziyettir. (Söz gümüşse, sükut altındır) buyurulmuştur.

Karşımızdakini dikkatle dinleyip, (Evet... Demek öyle...) diyerek konuşmasını teşvik edersek, muhatabımız daha şevkle konuşmasına devam eder. Çünkü insanlar, boşalmak, deşarj olmak için, dertlerini anlatmak için arkadaş ararlar.

Bir insanın baş ağrısı, onun için hükümetin kurulmasından daha önemlidir. Karşımızdakilere konuşma fırsatı vermeliyiz! Kendisini dikkatle dinlediğimiz kimse de, (Beni anlayan biri çıktı) der, o da bizim konuşmamıza önem verir. Şu halde etkili konuşmanın yolu, başkasını dinlemesini bilmektir.
 
Ç

ÇÝray

Guest
bence cok güzel bir konuyu ele almıssınız....bende sizi taktir ederim...rabbim razı olur inş :) :) :) :) :)
 
B

beyaz_ýþýk

Guest
amin inşallah herkes faydalanır...

1- İlmi noksan olan, tebliğ edeceğini kendisi bilmeyen ve kendi tatbik etmeyen başkalarına doğruyu nasıl öğretebilir? Tecrübesi de yoksa bir çok yanlışlıklar yapar.

2- Bir kimsenin aklı az ise, nakli anlamakta aciz ise, ilmi de noksan olur. Ahmak, hizmet ediyorum diye uygunsuz işler yapar. İlm-i siyaseti bilmeyen yumuşak söylemeyen, insanları idare etme sanatından uzak olan kimse de, fitneye sebep olur.

3- İhlas yoksa, yaptığı işleri sırf Allah rızası için yapmıyorsa dünya menfaatleri için yapıyorsa, o işin hayrı olmaz. İyi, kötü herkese, güler yüz göstermeli, fitne çıkarmamalı, düşman kazanmamalıdır.
Hafız-ı Şirazinin, (Dostlara doğru söylemeli, düşmanları güler yüzle ve tatlı dil ile idare etmelidir) sözüne uymalıdır! Af dileyenleri affetmelidir!
Herkese karşı iyi huylu olmalıdır! Kimsenin sözüne karşı gelmemeli, münakaşa etmemelidir!

Herkese yumuşak söylemeli, sert söylememelidir! Şeyh Abdullah Bayal hazretleri buyurdu ki:
(Tasavvuf, namaz, oruç ve geceleri ibadet etmek demek değildir. Bunları yapmak her insanın kulluk vazifesidir. Tasavvuf, insanları incitmemektir. Bunu yapan, vasıl olmuş, yani maksada kavuşmuştur.)

Evliyanın başka insanlardan nasıl ayırt edilebileceğini, Muhammed bin Salim hazretlerinden sordular. Buyurdu ki:
(Sözlerinin yumuşak olması ve huylarının güzel olması ve yüzünün güler olması ve ihsanının bol olması ve konuşurken itiraz etmemesi ve özür dileyenleri affetmesi ve herkese merhametli olması ile anlaşılır.)

Ebu Abdullah Ahmed Makkari hazretleri buyurdu ki:
(Fütüvvet demek, gücendiğin kimseye iyilik etmek, sevmediğine ihsanda bulunmak ve sıkıldığın kimseye güler yüzlü olmaktır.)
 
Üst Alt