Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sultan, Ebü'l-Vefâ'dan,

berfut

New member
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
Sultan, Ebü'l-Vefâ'dan, etti ki bir gün niyâz:
"Efendim benim için, nasîhat edin biraz."

Buyurdu ki: "Ey sultan, sen bu halka "Çoban"sın,
Onun için teb'ana, zulmetme aman sakın!

İnsâf ve adâletle, hükmedersen sen eğer,
Allah saltanatını, uzun ömürlü eder.

Ve eğer milletine, yaparsan ezâ cefâ,
Hak teâlâ bu mülkü, senden alır bu defâ.

Ey emîrel müminîn, düşün ve aç gözünü,
Beyhûde şeyler ile, geçirme şu ömrünü.

Hiç şüphen olmasın ki, bir gün sen de ölürsün,
Yaptığın her amele, bir karşılık görürsün!

Öyleyse öyle amel, icrâ et ki bu günde,
Göresin faydasını, yârın mahşer gününde.

Bu gün her ne yaparsan, yârın çıkar karşına,
Allah'a gizli yoktur, O, her şeye âşinâ.

Sonra hiç unutma ki, bir damla sudur aslın,
Sonra ölüp bir avuç, toz toprak olacaksın!

İstifâde ettiğin, şu güzelim âzâlar,
Allahü teâlânın, sana ihsânıdırlar.

Akıl, şuur ve idrâk, el ayak, göz ve kulak,
Hepsini senin için, bahşetti cenâb-ı Hak.

Hepsi âhenk içinde, çalışır muntazaman,
Bu nîmetin şükrünü, yapabilir mi insan?

Hak teâlâ sana hem, ayrıca da bir nîmet,
Verdi ki, senin emrin, altındadır şu millet.

Lâkin bu insanların, hesâbı âhirette,
Tek be tek hepsi senden, sorulacak elbette.

Başladı ağlamaya, sultan duygulanarak,
İçi yanıp birinden, su istedi bir bardak.

Getirilen o suyu, tam içerken bu defâ,
"Dur, hemen içme" dedi, sultana Ebü'l-Vefâ.

Buyurdu: "Bir sahrâda, farz et bulunuyorsun,
İçmeğe bir damla su, bile bulamıyorsun.

Susuzluğun o kadar, çoğalsa ki, sonra da,
Ölecek gibi olsan, nihâyet o sahrâda.

Son anda biri gelse ve elinde şu bardak,
Geçip senin karşına, o bardağı tutarak,

Dese ki: "Servetinin, yarısını verirsen,
Suyu sana veririm", ne cevap verirsin sen?"

Dedi: "İstediğini, veririm hemen elbet,
Zîrâ ben ölüyorken, neye yarar o servet?"

Buyurdu ki: "Pekâlâ, verdin istediğini,
Suyu içip ölümden, halâs ettin kendini.

Ve lâkin bu sefer de, idrâr yapamıyorsun,
Öyle ki sancısından, bir an duramıyorsun.

O zaman da o kimse, dese ki sana yine,
"Kavuşturabilirim, seni ben sıhhatine.

Ve lâkin servetinin, öbür yarısını da,
Vermelisin" der ise, verir misin onu da?"

Sultan hiç tereddütsüz, dedi: "Elbet veririm,
Zîrâ ben kıvranırken, neye yarar servetim?"

Buyurdu ki: "Öyleyse, şu bir bardak su kadar,
Değeri bulunmayan, bir servet neye yarar?

Ârif olan, bu mala, verir mi değer kıymet?
Kalbinde hiç besler mi, ona sevgi, muhabbet?"

Sultan, Ebü'l-Vefâ'nın, öperek ellerini,
Dedi: "Çok haklısınız, affedin lütfen beni."

 
Üst Alt