Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Suizan ve töhmet

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Sual: Bir arkadasin, bazi alametlerine bakarak gunah isledigini
zannediyoruz. Ama kesin bilmiyoruz. Bu suizan olur mu? Suizan nedir?
CEVAP
Suizan, bir kimseyi kotu zannetmek, onun gunah isledigine inanmak
demektir. Hadis-i seriflerde buyuruldu ki:
(Suizan etmeyin! Suizan, yanlis karar vermeye sebep olur. İnsanlarin
gizli seylerini arastirmayin, kusurlarini gormeyin, munakasa, haset ve
dusmanlik etmeyin, birbirinizi cekistirmeyin, kardes gibi birbirinizi sevin!
Musluman Muslumanin kardesidir; ona zulmetmez, yardim eder, onu kendinden
asagi gormez.) [Buhari, Muslim]
(Emir [âmir], mahiyetini tohmet altinda birakirsa, onlari ifsad eder.)
[Taberani]
(Suizan ettiginiz zaman, gercekten oyle mi diye arastirmayin.) [İbni
Adiy]
(Tohmete sebep olacak yerlerden kacinin!) [İ. Gazali]
(Husnu zan sahibi olmasi, kisinin kullugunun guzelligindendir.) [Hatib]
Bir muminin gunah isledigini zannetmek, suizan olur. Kalbe gelen
dusunce, suizan olmaz. Eger kalb o tarafa meylederse, suizan olur.
Kâfire degil, Muslumana suizan edilmez. Yani, Musluman oldugunu soyleyen
ve kufre sebep olan bir sozde ve iste bulunmayan kimsenin bir sozunden veya
bir isinden hem imanli oldugu, hem de imansiz oldugu anlasilirsa, kufre
dustu dememelidir. Kâfir zaten kâfirdir. Bu kâfir galiba icki iciyor diye
dusunmek suizan olmaz. Dini bozanlara, bid’at ehline de boyle husnu zan
edilmez. Bunlarin yanlislarini aciklamak da giybet olmaz, dinin emrini
yerine getirmek olur.
Muslumana suizan etmemek gerektigi gibi, baska Muslumanlarin da bizim
hakkimizda suizan etmelerine sebep olabilecek durumlardan sakinmak gerekir.
İnsanlari suizandan kurtarmak icin, tohmet yerlerinden uzak durmalidir.
Onlarin dedikodularina kendisi sebep oldugu icin isleyecekleri gunaha ortak
olur. Peygamber efendimiz, hanimi ile konusurken, oradan gecenlere buyurdu
ki:
- Bu benim zevcemdir.
- Ya Resulallah, sizden de mi suphe edilir, dediler. Buyurdu ki:
- Kan, insanin damarlarinda dolastigi gibi, seytan da insana nufuz eder,
kalbine suphe sokar. (Buhari)
Baskalarinin suizannina sebep olacak hareketlerden kacmalidir.
Salih bir kimse, sise ile evine bir sey getirirken siseyi kapali bir
torba icine koymalidir. Boyle yapmayip da bir gazete kagidina sararak
aciktan getirirse, suizanna sebep olabilir. “Acaba icki mi?” diyenler
cikabilir.
Boyle, suphe uyandiracak hareketlerden uzak durmali, baskalarinin kendi
hakkinda dedi kodu etmesine sebep olmamali.
Bir kisi, bir kadinla suphe uyandiracak sekilde konusuyordu. Hz. Omer,
onun yanina varip, ofkeli sekilde bakinca o kisi, (Bu benim hanimim) dedi.
Hz. Omer o zaman buyurdu ki:
(Peki hanimin ise, ne diye uzerinize suphe cekecek sekilde
konusuyorsunuz?)
Bu olaylar da, Muslumanin, suizanna sebep olacak, tohmet altinda
biraktiracak soz ve islerden kacmasi gerektigini gostermektedir.
T.G.(Alıntı)
 

samanyolu

New member
Katılım
19 Mar 2007
Mesajlar
2,063
Tepkime puanı
2,696
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
Sû-i zann"ın zıddı (karşıtı), "Hüsnüzan * (hüsn-i zan)"dır. "Hüsn", "güzellik, iyilik, hoşluk, olgunluk, mükemmellik" demektir. "Hüsn-i ahlâk (iyi - güzel ahlâk)", "hüsn-i hat (güzel yazı)", "hüsn-i niyet (iyi niyet)"... gibi, "hüsn-i zan"da, "iyi-güzel zan; bir kimse veyâ bir olayın iyiliği hakkında vicdânî kanâat" demektir.

Görüldüğü gibi, iki türlü "zan" vardır. Zan, "tahmin" ve "ihtimâl''e dayandığına göre, bu konuda alınacak tavır ne olmalıdır. Kur'ân ve Hadis, bu hususla ilgili davranışın nasıl olması gerektiğine açıklık getirmektedir: Kur'ân-ı Kerim'de: "Ey inanan (mü'min)ler! Zannın bir çoğundan kaçının. Çünkü bazı zan (vardır ki) günahtır... " buyurulmuştur (el-Hucurât, 49/12). Âyette, "zanların birçoğundan kaçınınız" denilmekte; sebep olarak da, "bazılarının günah olduğu ifade edilmektedir. Demek ki, zannın hepsi günah değildir; hattâ Allah'a ve mü'min (inanan)lere hüsn-i zanda bulunmak gereklidir. Nûr Süresi'nde: "Onu işittiğiniz vakit erkek mü'minlerle kadın mü'minlerin, kendi vicdanları (önünde) iyi bir zann'da bulunup da..." buyurulduğu gibi (en-Nûr, 24/12), bir Kudsî Hadis'de de:

"Ben, kulumun, bana zannı gibiyim " diye vârid olmuştur. Hz. Peygamber (s.a.s) de: "Her biriniz, Allah'a, hüsnüzan ederek ölsün"buyurmuş ve bir başka hadisinde de: "Hüznüzan, imândandır" demiştir.

Keşşâf ve benzeri büyük Kur'ân müfessirleri, "doğruyu ve yanlışı, açık belirtileriyle seçmeden, iyice gözleyip düşünmeden zanda bulunulmamasını" önemle tavsiye etmekte, "açıkta bir sebebi ve doğru belirtisi bulunmayan zannın harâm olduğunu, kaçınılması gerektiğini" belirtmektedirler. İhtimal üzerine hüküm olan zanlar, gerçeğe uymadığından, başkasına bühtan ve iftira olacağından, zanda bulunanı vebâl altına sokacaktır.

Bütün bunlardan, zan konusunda çok dikkatli olmak gerektiği ve "Sû-i zann"ın ise, kesinlikle yasak olduğu, açıkça anlaşılmaktadır. Sû-i zann'ın harâm olmayanı, yalnızca fısk ve fucûr (günahkârlık) ile tanınan kimselere karşı yapılanıdır. Durumu kesin olarak bilinmeyen birine hüsnüzan gerekmese bile, Sû-i zan da câiz değildir.

Sû-i zan'dan kaynaklanan "tecessüs" hakkında da, daha önce verilen Hucurât Süresi'ndeki âyette, "tecessüs de etmeyin" buyurulmaktadır. Tecessüs, "Onun-bunun durumlarını araştırmak, eksik (kusur)lerini öğrenme isteği"dir. Allah tarafından yasaklanan bu davranışla ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.s)'de:

"Müslümanların eksiklerini, ayıplarını araştırmayın. Zira herkim müslümanların ayıplarını araştırırsa, Allah Teâlâ'da onun ayıb (kusur)ını tâkip eder, nihayet evinin içinde bile onu rezil ve rüsvây eder" buyurmuştur (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, İstanbul 1960, VI, 4471-4473; Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslâm İlmihâli, İstanbul 1957, 633-634).
 
Üst Alt