Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sünneti kabul etmemek, Yahudilere hizmetçiliktir.

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
Bundan 1400 yıl kadar önce Peygamberlerin sultanı, en şanlı en şerefli insan Mekke Topraklarında filizlendi ve ALLAH’ın dini olan islamı yaydı, şüphesiz ki , Hz. Muhammed ( s.a.v.) , insanlık için en güzel bir örnekti, nitekim de öyle oldu, onun ahlakıyla ahlaklananlar örnek bir insan oldu, onu reddedenlerse zaman içinde rezil rüsva olup gitti.
O en güzel şekilde sabırla en yakınında başlayarak bu dini tebliğ etti, önce Hz. Hatice’den başladı ve sonra sınırları aşan bir ivmeyle bu mesajlar zamanın tüm süper güçlerine tebliğ oldu,başlangıçta 3,5 kişilik bir topluluktu , sonra Veda hutbesinde bu ümmet 100 binleri aşıyordu.
Acaba neydi bunun arkasındaki güç?
Öyle ya tarih neler görmüştü, fakat her büyük ihtişam belirli bir zaman sonra son buluyordu,
Öyle değil mi? Önce bir şehir , sonra şehirler , sonra Suudi Arabisten, sonra Irak, Suriye , Mısır, İran, sonra Kuzey Afrika, Endülüs, Maveraünnehir, Anadolu, Viyana , Ukrayna, Dağıstan, Endonezya ve daha sayamadığım nice yerler , bu kadar güçlü bir kaynaktan gelen ışık tüm Dünya’yı etkisi altına alıyordu, tüm Dünya O’ndan gelen mesajlarla aydınlanıyordu, bugün de aynı şekilde bu islam güneşi dünyanın her yerinde yeni taze dimağlar buluyor , ve gün geçtikte İslam’a sarılanlar artıyor.
Buna bir dur demek gerekiyordu fakat işe nereden başlamak gerekiyordu, öyle ya İnsanlığın en üstün ırkı ve kendilerini Dünyanın efendisi kabul eden Yahudiler’i bu korkutuyordu, Sahih-i Müslimde de geçen bir hadise göre de , ahir zamanda Müslümanlarca Yahudiler Yeryüzünden ortadan kaldırılacaktı.
Evet tüm bu tehlikeler Yahudileri olabildiğince korkutuyordu ve Abdullah bin Sebe kanıbozuğunun başlattığı İslamda Yahudi oyunu bugün de aynı şekilde tezgahda pazarlanıyor.
Ve düşündükleri gibi ilk iş olarak dinimizden Rasulullah’ın sünnetini çekmeye karar verdiler, öyle ya , Rasulullah’a ne gerek var, Kuran-ı Kerim var, gerisi ne işe yarar ki, Alimleri de at çöpe , sünneti de at, hiç acımadan , O’nun aziz hatırasını yerlere at….
Evet planı istedikleri gibi yürürlüğe koydular, fakat unuttukları bir şey vardı, ALLAH ( c.c.) bu dini kıyamete kadar koruyacağını vaat etmişti, bu din sıradan bir din değildi, ne hristiyanlıktı, ne Yahudilikti , zaten bu iki din de beşeri bir dindir, her ne kadar temelleri ilahi bir emre dayansa da , zamanla insanların elinde bir oyuncak haline gelmiş, dinin tüm sistemlerini değiştirmişlerdi, Öyle ya değişmeseydi şu İncil veya Kambala’nın yazdığı Tevrat, bugün tüm insanlık islamla müşerref olacaktı.
Fakat değiştirdiler, çünkü bunlar dönek insanlardı, kendi dinlerini değiştirenler, bugün islama da aynı şekilde el atmak istiyorlar, fakat başarılı olmaları mümkün değil, çünkü İslam’ın yanında ALLAH ( c.c.) var, başarılı olamazlar.
Hz. Muhammed ( s.a.v.) örnek bir hayat yaşadı, ve sahabiler sayesinde O’nun nasıl ve ne şekilde yaşadığını bugün çok rahat bir şekilde öğrenmekteyiz, O ırk , millet kavramlarının üstünde bir ümmet anlayışıyla tüm insanlığı ortak bir noktada buluşturmayı başarmıştı, Oysa bugün bazı nifak sahipleri Rasulullah’ın sünnetini reddetmekteler, kendi akıllarını koyuyorlar O’nun yerine.
Bu anlayışa göre dünyada Müslüman sayısı kadar, islam anlayışı olacak, bu şekilde islam temelsiz , nizamsız olacak ve ortalığı bir hengame bir karışıklık alacak, bu şekilde zamanla islam dejenere edilecek ve onlara göre zararsız (!) bir din haline gelecek.
Ben onlara tek bir hadis-i şerifi söylemek istiyorum, her ne kadar inanmasalar da yine de okunmasında fayda var

Müminin ferasetinden korkunuz.” Hz. Muhammed (s.a.v.)
 

tevhideçaðrý

New member
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
177
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
52
sayın ruşenalp sünnet va hadis farklıdır söylediğiniz sözde vebal vardır.hadis sözlerdir.200 sene sonra kitaplaştırılmış 1400 seneden günümüze tercümelerle sadeleştirmelerle günümüze uzanmıştır.sünnet farklıdır sünnet eylemlerdir hem şahidi çoktur hemde yanlış yorumlanma ihtimali yoktur.perşembe orucu kuşluk ve teheccüt sünnet namazını her müslüman yapmaya çalışmalıdır ben yapmaya çalışıyorum

Hz. Ömer diğer şehirlerdeki sahabelere de mektuplar yazarak ellerinde yazılı bulunan hadis mecmualarını yok etmelerini istedi.
İbni Abdil Berr, Camiul Beyanil İlm ve Fazluhu 1/64-65

Hadisler Ömer döneminde çoğalmıştı. Ömer halktan beraberlerinde bulunan hadis sayfalarını getirmelerini istedi. Sonra bunların yakılmasını emrederek şunu söyledi: Kitap Ehli’nin Mişna’sı gibi Müslümanların Mişna’sıdır bunlar.
İbni Sad/Tabakat 5/140

Hz. Ömer çok değerli bir tespitle; Museviler’in dinlerini dejenere edişlerinde Tevrat dışında Mişna adlı kitapları dini kaynak edinişlerini görmüş ve Peygamber’e fatura edilerek dinin kaynağı kılınmak istenen hadislerin bu Mişnalar’ın fonksiyonunu kazanacağını anlamıştır . Buna karşı hem diliyle, hem eliyle mücadele etmiş ve bu mişnaları yakmıştır. Hz. Ömer’in yaktırdığı Mişnalar’daki doğru hadis oranı tahminimizce bugünkü en doğru kabul edilen Buhari’den de, Müslim’den de çok daha yüksektir. çünkü Peygamber’i görenler o dönemde hayattadır, ayrıca ileride olacak siyasi ayrılıklar ve kargaşalar henüz olmamıştır.
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
sayın ruşenalp sünnet va hadis farklıdır söylediğiniz sözde vebal vardır.hadis sözlerdir.200 sene sonra kitaplaştırılmış 1400 seneden günümüze tercümelerle sadeleştirmelerle günümüze uzanmıştır.sünnet farklıdır sünnet eylemlerdir hem şahidi çoktur hemde yanlış yorumlanma ihtimali yoktur.perşembe orucu kuşluk ve teheccüt sünnet namazını her müslüman yapmaya çalışmalıdır ben yapmaya çalışıyorum

Hz. Ömer diğer şehirlerdeki sahabelere de mektuplar yazarak ellerinde yazılı bulunan hadis mecmualarını yok etmelerini istedi.
İbni Abdil Berr, Camiul Beyanil İlm ve Fazluhu 1/64-65

Hadisler Ömer döneminde çoğalmıştı. Ömer halktan beraberlerinde bulunan hadis sayfalarını getirmelerini istedi. Sonra bunların yakılmasını emrederek şunu söyledi: Kitap Ehli’nin Mişna’sı gibi Müslümanların Mişna’sıdır bunlar.
İbni Sad/Tabakat 5/140

Hz. Ömer çok değerli bir tespitle; Museviler’in dinlerini dejenere edişlerinde Tevrat dışında Mişna adlı kitapları dini kaynak edinişlerini görmüş ve Peygamber’e fatura edilerek dinin kaynağı kılınmak istenen hadislerin bu Mişnalar’ın fonksiyonunu kazanacağını anlamıştır . Buna karşı hem diliyle, hem eliyle mücadele etmiş ve bu mişnaları yakmıştır. Hz. Ömer’in yaktırdığı Mişnalar’daki doğru hadis oranı tahminimizce bugünkü en doğru kabul edilen Buhari’den de, Müslim’den de çok daha yüksektir. çünkü Peygamber’i görenler o dönemde hayattadır, ayrıca ileride olacak siyasi ayrılıklar ve kargaşalar henüz olmamıştır.

Hazret-i Ömer ( r.a.) gibi hulafa-i raşidin arasında yer alan bir sahabe , bu konularda öyle bir titizti ki , elbette hak ve batılı ayırt etme noktasında onun bu gibi eylemleri olmuştur, O iki 2. halifedir ve onun zamanında Kuran-ı Kerim bugünkü şeklini almamıştır, Kuran-ı Kerim Hz. Osman ( r.a.) zamanında onun önderliğinde kurulan bir komisyonla hiç bir görüş ayrılığını yer vermeyecek şekilde tam bir oybirliğiyle bugünkü haline gelmiştir.( yanlış anlaşılmasın ben herhangi bir tahrifattan kesinlikle bahsetmiyorum, sadece kitap halinde çoğalttırılmasından bahsediyorum ) Hz. Osman ( r.a.) yapılan savaşlarda hafızların şehit olması nedeniyle tedirginliğe düşerek bu komisyonu oluşturmuştur. Bu yüzden Hz. Ömer ( r.a.) dönemi ve onun öncesinde Hz. Ebu Bekir ( r.a.) dönemleri çok çok önemlidir. Elbette ilk iki halife döneminde büyük titizlikler gösterilmesi elzemdi ve o zaman da zaten bunun gerekleri yapılmıştır.
Diğer taraftan sünneti inkar edenler hiç bir zaman kendilerine bunu delil göstermezler.Zira ;
a) Bunu delil gösteremezler çünkü rivayet yoluyla gelen hiç bir delili delil olarak kabul etmiyorlar, eğer bunu delil olarak göstermek isterlerse bu dürüstlük ilkesiyle hiç bir şekilde bağdaşmaz.
b) Hz. Ömer ( r.a.) Kuran ve sünnet ışığında bir hayat rotası olmuştur, o önüne herhangi bir problem geldiğinde ki ( Peygamberimiz zamanında Medine'de kadılık yapmıştır ) önce Kuran'a , eğer bir konu Kuran'da yer almamışsa o zaman Peygamber Efendimize sorar ve almış olduğu talimat sonucu işlem icra ederdi.
c)Hz. Ömer ( r.a.)'ın da rivayet ettiği çok sayıda hadis vardır, dolayısıyla Hz. Ömer ( r.a.) hiç bir şekilde yukarıda bahsini ettiğiniz olayda sizin iddia ettiğinizi öngörmemiştir.
d) Hz. Ömer ( r.a.) mut'a nikahını yasaklamıştır ve yasaklerken de " Her kim mut'a nın serbest olduğuna dair Peygamberimizden duyduğuna dair 4 şahit getirmezse ona recm cezası uygularım " demiştir.
e)Yine Hz. Ömer ( r.a.) , meczub bir kadının zina suçunu işlemesi nedeniyle recm cezasını uygulattıracakken , bu sırada Hz. Ali ( r.a.) , Hz. Ömer 'e " Ya Ömer , meczubların cezai ehliyeti yoktur, bunu Allah'ın Rasulunden duydum " deyince Hz. Ömer (r.a.) " Ali olmasaydı Ömer helak olurdu " diyerek suça konu cezayı uygulamamıştır
Velhasıl kelam iddia ettiğiniz hususların, konumuzla hiç bir alakası yoktur, ayrıca bilinçli olarak hadis yerine sünnet kelimesi kullanılmıştır.
 
T

Tanyeri

Guest
Zira ;
a) Bunu delil gösteremezler çünkü rivayet yoluyla gelen hiç bir delili delil olarak kabul etmiyorlar, eğer bunu delil olarak göstermek isterlerse bu dürüstlük ilkesiyle hiç bir şekilde bağdaşmaz.

Çok yerinde bir tespit olmuş, Allah razı olsun kardeşim. Sünneti inkar etmeye geldi mi rivayetler kabul ediliyor ama kabul etmeye geldi mi hayır. İşine nasıl geliyorsa öyle almak değilde nedir bunun adı? ya da işine nasıl yarıyorsa diyelim.

Selametle.
 
Üst Alt