Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Soykirim tarihi

  • Konbuyu başlatan hüma-gül
  • Başlangıç tarihi
H

hüma-gül

Guest
ATODAN SOYKIRIMLAR TARİHİ: İKİYÜZLÜ KRİTERLER DOSYASI

RAPORDA 50Yİ AŞKIN SOYKIRIM ÖRNEKLERİNE YER VERİLDİ.

SOYKIRIMLAR TARİHİNİN SON SOYKIRIMI OLARAK FELLUCEYİ İŞARET EDEN RAPOR, BU SOYKIRIMI POST MODERN SOYKIRIMI OLARAK DEĞERLENDİRDİ.

RAPORDAN;

FELLUCEDE AÇIKÇA İŞLENEN SOYKIRIM, İLETİŞİMİN BÜTÜN OLANAKLARI KULLANILARAK KARARTILMAYA ÇALIŞILIYOR.

SOYKIRIM TANIMI AÇIK OLMASINA RAĞMEN, AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİ SOYKIRIM DEĞERLENDİRMESİNİ İNSAN HAKLARI ENDEKSLİ DEĞİL, ÇIKAR ENDEKSLİ YAPIYOR.

ATO BAŞKANI AYGÜN: IRAKA DEMOKRASİ GELECEK AMA GÖRECEK KİMSE KALMAYACAK

FELLUCE SOYKIRIMIN AÇIK HAVA MÜZESİ HALİNE GELDİ

LEYLA ZANANIN BAŞI AĞRISA AYAĞA KALKIYORLAR, FELLUCEDE İNSAN CESETLERİNİ KÖPEKLER YİYOR, SUSUP OTURUYORLAR. ANLAŞILIYOR Kİ, AVRUPA BİRLİĞİNİN İNSAN HAKLARI KRİTERLERİ KÖPEK SEVGİSİNE ENDEKSLİ

Ankara Ticaret Odası (ATO)nın Soykırımlar Tarihi : İkiyüzlü Kriterler Raporu adını taşıyan son raporu insanlık suçlarını konu aldı. Elliyi aşkın soykırım örneklerine yer verilen raporda, Amerikalıların Fellucerde uyguladığı operasyonun, soykırımlar tarihinin son soykırımı olarak tarihe geçtiğine işaret edildi.

Fellucede açıkça işlenen soykırımın, iletişimin bütün olanakları kullanılarak karartılmaya çalışıldığını, ancak ortaya konulan gerekçe ne olursa olsun, Fellucede yaşanan dramın soykırımdan başka bir tanımının olamayacağı kaydedildi.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 1948 yılında onaylanıp, 1951 yılında yürürlüğe giren Soykırımın Önlenmesine ve Cezalandırılmasına ilişkin Sözleşmeye de atıf yapılan raporda soykırımın İnsanların dinsel, ırki ve etnik farklılıklarından dolayı sistemli olarak yokedilmesi olarak tanımlandığı hatırlatıldı.

POST MODERN SOYKIRIM

Fellucede 1500 sivilin sokaklarda öldürülüp çürümeye terkedildiği, cesetlerin köpekler tarafından yenilmeye başlandığı ve 250 bin kişinin bölgeden sürüldüğü belirtilen raporda Felluce katliamı Post Modern Soykırımdır denildi.

Soykırım tanımının açık olmasına rağmen, Avrupa Birliği ülkelerinin soykırım değerlendirmesini insan haklarına göre değil, çıkar endeksli yaptığına dikkat çekilen raporda bir çok AB ülkesinin soykırım sicili bozuk olmasına rağmen, hiç üzerlerine alınmadıkları, siyasal ve ekonomik anlamda güçlü ülkelerin soykırımlarının görmezden gelindiğini, birbirlerini karşılıklı olarak akladıkları belitildi.

Fransızların Cezayirde 1830 yılı ile 1962 yılları arasında 1 milyon Cezayirliyi öldürdükleri, Cezayirlilere sistematik bir biçimde soykırım uyguladıkları belirtilen raporda, bu ülkenin sürekli olarak sözde Ermeni Soykırımını tanıması için Türkiyeye baskı yaptığını hatırlatıldı.

Fransız, İngiliz ve Almanlar başta olmak üzere bütün AB ülkelerinin Felluce soykırımı karşısında kayıtsız kaldıkları ifade edilen raporda, Birleşmiş Milletler de kendi soykırım tanımına giren insanlık suçlarına karşı ses çıkarmamakla suçlandı.

Raporda, soykırım suçlarına ilişkin şu örneklere yer verildi:

İSPANYOL VE AMERİKALILARIN YERLİ KIZILDERİLİLERE UYGULADIĞI SOYKIRIM:

1492 yılında Kristof Kolombun ayak bastığında nüfusu 8 milyon olan Arawaks yerlilerinin sayısı 22 yıl içerisinde 28 bine indi.

NORVEÇLİLERİN TATERLERE (GÖÇER) UYGULADIĞI SOYKIRIM:

Norveçliler 1920-30larda çıkardıkları yasalarla Nordik ırkın ariliğini korumak için etnik grup Tater (Göçerler) kızlarını zorla kısırlaştırdılar. Norveç toplumu ne kadar Taterri kısırlaştırsa o kadar kendi ırkını koruduğuna inanıyordu. Kısırlaştırma yoluyla ehlileştirilemeyen Taterler üzerinde insülin ve elektroşok yöntemleri uygulanmaya başlandı.

İNGİLİZLERİN AVUSTRALYALI YERLİLERE UYGULADIĞI SOYKIRIM

İngiltere Krallığı 1788-1938 tarihleri arasında sömürge amacıyla gittikleri Avustralyada yerleşik yerli halk Aborjinleri sistematik olarak yok ettiler. İngilizler aralarına salgın hastalık yaydığı bununla da yetinmeyip yemeklerine zehir katarak yoketmeye çalıştığı 750 bin siyah derili aborjinden geriye sadece 31 bin kişi sağ kalabildi.

ALMANLARIN BATI AFRİKADA NAMİBYALILARA UYGULADIĞI SOYKIRIM

Almanlar 1891 yılında hammadde ve işgücü ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Güney Batı Afrika (Namimba)ya sömürge kurmak amacıyla çıktılar. Bölgedeki çok zengin altın ve zümrüt madenlerini ele geçirmenin yolunun yerel Herero ve Nama halklarını yok etmek olduğuna karar veren Almanlar harekete geçti.Bu emir üzerine adanın yerlileri Herero ve Namalar üzerine taaruz eden Alman askerleri yaşlı, kadın, çocuk dinlemeden herkesi katlettiler. Katliamdan kurtulanlar işkenceyle öldürüldü. Yaklaşık 132 bin yerliden geriye 15 bini sağ kalabildi.

ALMANLARIN YAHUDİ VE ÇİNGENELERE UYGULADIĞI SOYKIRIM

Almanlar 1933-45 yılları arasında Büyük Alman İmparatorluğunu kurmak ve mükemmel Alman ırkını yaratmak hedefiyle diğer milletlerden veya etnik gruplardan 21 milyon insanı topluca kurşuna dizerek, toplama kamplarında fırınlarda yakarak, gaz odalarında zehirleyerek soykırıma uğrattılar. Alman yönetimi öncelikle kendilerinden olmadığına inandığı bütün ırkları tespit edip harflerle sınıflandırdı. Bu kampanya uyarınca Çingenelerin yüzde 94ü kısırlaştırıldı. İkinci hedef grup olarak Yahudiler seçildi. Gerek Almanya gerekse de Almanların işgal ettiği diğer ülkelerde yaşayan milyonlarca Yahudi sistematik bir biçimde vurularak, asılarak, yakılarak ve zehirlenerek öldürüldü.

AMERİKALI VE İNGİLİZLERİN ALMANLARA UYGULADIĞI SOYKIRIM

Amerikalılar ve İngilizler Almanların savaşı kaybetmelerinin ardından, Dresden kentine sığınan Alman göçmenlerin üzerine 3 gün süreyle havadan bomba yağdırdılar. Savunmasız insanların sığındığı Dresden kentine intikam amacıyla uygulanan bombardıman sırasında 3 bin 900 ton tahrip gücü yüksek bomba ve 200 bin napalm bombası atıldı. Bu yoketme harekatında çoğunluğu çocuk ve kadınların oluşturduğu 200 bin kişi öldü. Japonyanın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atılan atom bombaları sonucu 135 bin kişinin öldüğü gerçeği Dresdene uygulanan soykırımın büyüklüğünü gözler önüne serdi.

DANİMARKALILARIN ALMAN MÜLTECİLERE UYGULADIĞI SOYKIRIM

İkinci Dünya Savaşının bitiminde Sovyet Ordusunun Alman topraklarına doğru ilerlemesinden kaçan 250 bin Alman mülteci Danimarkaya sığındı. Üçte birini 15 yaşından küçük çocukların oluşturduğu Almanlar tel örgülerle çevrili toplama kamplarına alındılar. Binlerce çocuk ve yetişkin tifüs, bağırsak iltihabı, ishal sonucu yaşamlarını kaybettiler.

RUMLARIN KIBRISTA TÜRKLERE UYGULADIĞI SOYKIRIM

İngilizler 1912-1974 döneminde Kıbrıs adası üzerindeki egemenliklerini sağlamak amacıyla Rumların ENOSİSi gerçekleştirmelerine göz yumup Türklere karşı saldırı başlattırdılar. 1912 de adada yaşayan Rumlar Kıbrısın 35 ayrı noktasında Türklere ait iş yerleri, camii ve evleri yakıp yıkmaya insanları katletmeye başladılar. 1952 yılında EOKA adlı terör örgütü kuruldu. EOKA sistematik bir biçimde başlattığı saldırılarda 100 Türkü, 100 İngiliz vatandaşını öldürerek 30 Türk köyünü yaktı. 1963 yılında EOKAcılar yeni bir etnik temizleme planını devreye soktular, bu saldırılarda 500 Türk öldürüldü, 130 Türk köyü yakıldı, 25 bin Türk evlerini terketmek zorunda kaldı.

YUNANLILARIN BATI TRAKYADA TÜRKLERE KARŞI ASİMİLASYON YOLUYLA UYGULADIĞI ETNİK VE KÜLTÜREL SOYKIRIM

1923 yılında Lozanda imzalanan Türk ve Yunan azınlıkların karşılıklı mübadelesine ilişkin anlaşmanın ardından Yunan hükümeti Batı Trakya bölgesinde yaşayan Türkler üzerinde sistemli olarak etnik ve kültürel soykırım başlattı. Bölgenin büyük bir bölümünü askeri bölge haline getirip sıkıyönetim ilan edildi. Köyler arasında geliş gidişler izne bağlandı, Türk azınlığın pasaportlarına el konuldu. Türklerin hukuki, siyasi, kültürel ve dini haklarının kısıtlanması ibadetlerine izin verilmemesi gibi yoğun baskılar sonucu 400 bin Türk bölgeyi terk etmek zorunda kaldı.

BULGARLARIN TÜRKLERE KARŞI UYGULADIKLARI ETNİK VE KÜLTÜREL SOYKIRIM

1970-89 yılları arasında Bulgar hükümeti Bulgarlaştırma adı altında ülkede yaşayan 1,5 milyon Türk, Pomak ve Çingenelere karşı bir asimilasyon kampanyası başlattı. Ülkede yaşayan 310 bin Türkün isimleri polis zoruyla Bulgar ve Hıristiyan isimleriyle değiştirildi. Türkçe eğitim veren okullar, üniversitedeki Türk filolojisi bölümleri, Türkçe gazeteler ve camiler devlet emriyle kapatıldı. Çocukların sünnet ettirilmesi yasaklandı. Çocuklar bu yasağa rağmen sünnet ettirilip ettirilmediğini kontrol edilmek için zorla sağlık merkezlerine gönderildi. Mezar taşlarının üzerindeki Türkçe isimler yüzünden mezarlar yıkıldı, talan edildi. Türklerin Türk motifli giysiler giymeleri yasaklandı. Bu baskılara dayanamayıp protesto gösterileri yapan Türklerin üzerine askeri birliklerce ateş açıldı. 1.000 Türk Belenedeki toplama kampına gönderildi. Baskıların giderek artması sonucu 360 bin Türk zorunlu olarak Türkiyeye göç etmek zorunda kaldı.

ATO BAŞKANI AYGÜN

Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan ATO Başkanı Aygün, Amerikalıların medya ve çıkar ilişkilerini kullanarak Felluce de soykırım delillerini kararttığı söyledi. Terörizm ile mücadele adına yapılan Irak işgalinin bir savaş suçuna dönüştüğünü vurgulayan Aygün, Iraka demokrasi gelecek ama görecek kimse kalmayacak dedi. Aygün şunları söyledi:

Kofi Annan nerede?. Birleşmiş Milletler ne iş yapar?. Kıbrısta kıyameti kopardılar, Irakta sus pus oldular. Leyla Zananın başı ağrısa ayağa kalkıyorlar, Fellucede insan cesetlerini köpekler yiyor, susup oturuyorlar. Anlaşılıyor ki, Avrupa Birliğinin insan hakları kriterleri köpek sevgisine endeksli. Amerika 21. Yüzyılın ilk soy kırımını yapıyor. Bu post modern soykırıma sessiz kalınması bir başka insanlık suçudur. Her şey dünya kamuoyunun gözleri önünde cereyan ediyor. Kimse kimseyi kandırmasın. Televizyonlardaki görüntüler son derece açık. Bu iş terörle mücadele olmaktan çoktan çıktı. Irak ve özellikle Felluce soykırımın açıkhava müzesi haline geldi. İnsanlar sokakta kokuyor. Başında köpekler karnını doyuruyor. Bu görüntülerin onda biri terörle mücadele adına Türkiyenin herhangi bir yerinde görülse, Avrupa Birliği müzakereleri kestiğini açıklar. Ama yapan Amerika olunca gıkları çıkmıyor. 20. Yüzyıldaki Etnik ve Kültürel Soykırımlar


Soykırım
Bilançosu

1
Jozef Stalin (RUSYA, 1934-39)
13,000,000 mülteci-100 binlerce ölü.

2
Adolf Hitler (Almanya, 1939-1945)
12,000,000 mülteci / kamplarda 2 milyon ölü-kayıp

3
Mao Tze Dong (Çin, 1966-1969)
11,000,000 kişiye kültürel asimilasyon / toplama kamplarında sayısı belli olmayan ölü ve kayıplar

4
İspanyol ve Amerikalı Kaşifler 1492-1800
7,972,000 ölü / kayıp,.

5
Hideki Tojo (Japonya, 1941-1944)
5,000,000 ölü/ kayıp

6
Pol Pot (Kamboçya, 1975-1979)
1,700,000 ölü

7
Kim Il Sung (Kuzey Kore, 1948-1994)
1.600,000 mülteci ve toplama kamplarında ölü / kayıp

8
Menghitsu (Etopya, 1975-1978)
1,500,000 ölü / kayıp

9
Charles DeGaulle (Cezayir, 1954-1962)
1,000,000 ölü / kayıp

10
Yakubu Gowon (Biafra, 1967-1970)
1,000,000 ölü / kayıp

11
Leonid Brezhnev (Afganistan, 1979-1982)
900,000 ölü / kayıp

12
Jean Kambanda (Ruanda, 1994)
800,000 ölü / kayıp

13
İngiliz Krallığı (Avustralya, 1849-1938)
719,000 ölü / kayıp , 100 bin mülteci

14
Suharto (Doğu Timor, 1976-98)
600,000 ölü /kayıp

15
Saddam Hüseyin (Iran ve Kuzey Irak 1980-1990
600,000 ölü / kayıp

16
Yahya Khan (Pakistan, 1971 ve Banglades,1990)
500,000 ölü / kayıp

17
Savimbi (Angola, 1975-2002)
400,000 ölü / kayıp

18
Molla Ömer - Taliban (Afganistan, 1986-2001)
400,000 ölü / kayıp

19
Idi Amin (Uganda, 1969-1979)
300,000 ölü / kayıp

20
B.Mussolini (Etopya,Yugoslavya 1936)
300,000 ölü / kayıp

21
Danimarka (Danimarka 1945)
250,000 Alman Mülteci ölüme terk edildi.

22
Mobutu Sese Seko (Zaire, 1965-1997)
250,000 ölü / kayıp, 200 bin mülteci

23
Charles Taylor (Liberya, 1989-1996)
220,000 ölü / kayıp

24
Foday Sankoh (Sierra Leone, 1991-2000)
200,000 ölü / kayıp

25
Amerika (Almanya Dresden,1943-1945)
200,000 sivil ölü (Dresdenr17;e sığınan siviller)

26
S. Milosevic (Yugoslavya,1992-96)
180,000 ölü / kayıp

27
Michel Micombero (Burundi, 1972)
150,000 ölü / kayıp

28
Amerika (Hiroşima-Nagazaki 1944)
135,000 ölü atom bombasi lie bu şehirler yok edildi

29
Almanya (Namibya 1891)
117,000 ölü / kayıp, 15 bin mülteci

30
Hassan Turabi (Sudan, 1989-1999)
100,000 ölü / kayıp

31
Richard Nixon (Vietnam, 1969-1974)
70,000 ölü / kayıp

32
Papa Doc Duvalier (Haiti, 1957-1971)
60,000 ölü / kayıp

33
Marcos (Filipinler)
50,000 ölü / kayıp

34
Hissene Habre (Çad, 1982-1990)
40,000 ölü / kayıp

35
Vladimir Ilich Lenin (Rusya, 1917-1920)
30,000 mühalif infaz edildi

36
Francisco Franco (İspanya)
30,000 mühalif infaz edildi

37
Lyndon Johnson (Vietnam, 1963-1968)
30,000 ölü / kayıp

38
Hafız Esad (Suriye 1980-2000)
25,000 ölü / kayıp

39
Khomeini (Iran, 1979-1989)
20,000 ölü / kayıp

40
Eski Yugoslavya (1995 Bosna-Hersek)
15 ölü, 7500 kayıp, 45 bin mülteci

41
Paul Koroma (Sierra Leone, 1997)
6,000 ölü / kayıp

42
Usama bin Ladin(Dünya çapında,1991-2001)
4,000 ölü / kayıp

43
Augusto Pinoşe (Chile, 1973)
3,000 ölü / kayıp

44
Efrain Rios Montt (Guatemala)
2,000 ölü / kayıp

45
Sierra Leone
80,000 mülteci, kayıp rakamı belli değil.

46
Kıbrıs Cumhuriyeti (1912-1974)
25,000 sivil mülteci,1000r17;ni aşkın ölü,100 ingiliz ölü

47
Yunanistan (Batı Trakya,1923-1990)
400,000 mülteci evlerin terk etti.

48
Bulgaristan (1970-1989)
360,000 mülteci kültürel asimilasyon sonucu evlerin terk etti, 1000 kişi toplama kamplarına alındı

49
Norveç 1920-1930
Tatar göçmenleri kısırlaştırma ve toplama kamplarında izole etme

50
Amerika ... ( sahibi yahudiler in yönetimiyle.. 2007) ...!!!
Devam ediyor.
 

berfut

New member
Katılım
23 Kas 2007
Mesajlar
2,167
Tepkime puanı
334
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
Abla Sorunumuzda şimdilerde Bu Konularda Bilincsiz Olmamizdir
Cok Güzel Bir Konuya Degindiniz Nasil Bizler Zulüm Edemez Isek Karsida Gelmemiz Lazim .
Selam Ve Dua.....
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
islamın girmediği yada var gibi gözüküp ygulanmadığı yerlerde soykırım var. dikkat edilirse hepsi öyle..demokrasi filan hikaye onlara göre..şekil a:IRAK
ancak bu açıklamalrda 1-2 bölümden şüpheliyim.

1) Alamlar yahudilere soykırım yaptı mı?

2)usame bin laden dünya çapında 4000 kişiyi geçekten öldürdümü?

Alanların soykırım yaptığıyla ilgili genelde filimlerle filan provakasyon yaplmıştr.. delil olarak belge vs vs bildiğim kadarıyla yok..Almanları temize çıkardığım yok. sadece bu yahudi oyunu diye biliyorum..

usamebinladenin yaptığı ise, cidden öylemi??soykırım denebilir mi?

bu noktalara bi daha bakmak lazım bence ..

Allah razı olsun abla.. bunlar gerçek.. sağolasın..bu kronolojiyi bilmek lazım.

selametle..
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Mhmt kardesim ben biraz arastirma yaptim.Su sayfadakileri seninde okumani isterim

http://www.harunyahya.org/kitap/soykirimp/soykirim3.html

eyvallah abla.. burda değil kendi bilgisayarımda akşam inşallah buraya yazarım.. nazilerin arkasındaki güç, silah para medya gücü olarak yani, hepsi yahudiler de isimleri filan da var.. inşallah akşpam buraya taşırım..

amaç şu: israil devleti kurulacak, bunun için dünyadaki yahudileri toplamak istiyorlar.. bunlar siyonist yahudiler.. ancak çoğu gelmek istemiyor.çünkü hepsiinin işleri yolunda, para var..bunun için almanyadaki yahudileri kaçrtmak için nazi leri yine siyonist yahudiler kullanmışlar.. ve dünyadaki yahudileri israilde toplamışlardır.. bu sedece bi sebeptir tabi..tek değil yani..

ancak verdiğn link aiçin sağolasın abla.. inşallah okuyacağım onuda..sokırımı yahudiler kandi istiorlar zannımca.. biraz öyle gibi..manyak bunlar ya:D

selametme..
 
H

hüma-gül

Guest
Evet dedigin gibi kendileri istemis ama ya istemeyenler o yada bu sekilde soykirima maruz kalmislar.Onlarin günahi ne peki ?
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Göz görmeyince gönül katlanırmı; evet! Maalesef biz insanlar bunları görmediğimiz için veyahut bu konular hunharca yapılırken orada bulunmadığımız için, bu tür konulara genelinde hep duyarsız ve tepkisiz kalıyoruz. Oysa! ateş düştüğü yeri yakıyor. Bizler sonradan öğrendiğimizde içimizden gelen nefret tepkileri ile telin ediyoruz, kahrolsunlar diyoruz, ve bitiyor. Sanıyoruzki; bizim öyle dememizle kahroldular. Kırım Türkleri'ne yapılan Mao zülümü ve soykırımı bu son yüzyılın en büyük soykırımı ve kültürel asimilasyonudur. Maalesef unutulmuş gibi. Milyonlarca insanın, dikkat buyrun! milyonlarca insanın ana babası veya oğlu veya kızı hunharca katledildi. Özel dergi ve gazetelerde vaya tv'lerde haberlerde ne kadar yer buldu. Hiç denilecek kadar az! Oysa şerefsşz ve haysiyetsiz guruh; ikinci dünya savaşında sadece yerlerinden tehcir edildiler diye ortalığı yangın yerine çevirdiler. Ve bizim insanlarımızın içinde dahi halen "ayıp yahu, yazık, günah 6 milyon insanı diri diri yakıp sabun yapmışlar" diyerek neredeyse avşar kadınları gibi ağıt yakacak hale gelmişler. Oysa topu topu 600.000 kişi bu ortamda kayıp ve yok olan. Yahudi nüfüsu zaten 2. Dünya savaşında 7.000.000 civarındaydı. Ama soytarıların yaptığı çığırtkanlık nasılda yerini buldu. Tazminat bile aldılar. Biz bunlar kadar bile olamıyoruz. Hatta içimizden insan şeklinde üstelik "Türk menşeeli" hilkatlar çıkarak Türklerin bir başka ırklara asimilasyon ve soykırım uyguladığını söylüyor ve bunu kitap yapıp nobel ödülü bile alıyor! Utanç duyuyorum bir Türk ve müslüman olarak bunlardan. "Komşusu aç iken kendi tok yatan bizden değildir" misyonuma verdikleri manevi zarardan rahatsızlık duyuyorum. At çamuru, kendi kalmazsa izi kalsın diyerek yapılan haksızca suçlamalara ne kadar kayıtsız ve duyarsız kalacağız daha ? bilemiyorum.

Allah (cc) razı olsun sizden Hümagül hanım. Güzel bir çalışma yapmış İTO ve sizde buraya taşıyarak insanların dikkatini çekmeye çalışıyorsunuz. İnşaallah, bu vurdumduymazlık aymazlığından kurtulmaya vesile olur bu tür çalışmalarda, müslüman halk "titrer! kendine gelir ve çevrimiçi olur" inşaallah!
 
H

hüma-gül

Guest
Doğu Türkistan'da Çin Zulmü
Doğu Türkistanlı Müslüman Türkler, yaklaşık 250 yıldır Çin egemenliği altında yaşamaktalar. Çinliler, bir İslam toprağı olan Doğu Türkistan'a "kazanılmış topraklar" anlamına gelen "Sincang" adını koydular ve burayı kendi toprakları olarak tanımladılar. 1949 yılında Mao önderliğindeki komünistlerin Çin'in yönetimini ele geçirmelerinin ardından, Doğu Türkistan üzerindeki baskılar eskisine oranla daha da arttı. Komünist rejim politikası, asimile olmayı reddeden müslümanların fiziksel olarak imhasına yöneldi. Katledilen müslüman sayısı korkunç boyutlara ulaştı. 1949-1952 yılları arasında 2 milyon 800 bin; 1952-1957 arasında 3 milyon 509 bin; 1958-1960 yılları arasında 6 milyon 700 bin; 1961-1965 yılları arasında 13 milyon 300 bin kişi ya Çin ordusu tarafından öldürüldüler ya da rejimin doğurduğu kıtlık sonucunda öldüler. 1965'ten sonraki katliamlarla birlikte, öldürülen Doğu Türkistanlı sayısı 35 milyon gibi inanılmaz bir rakama ulaştı.


Halkın hayatta kalabilen bölümü ise büyük baskı ve işkencelere maruz bırakıldı. Doğu Türkistan'ın uzun süre sürgünde yaşayan merhum lideri İsa Yusuf Alptekin, Türkiye'de yayınlanan Doğu Türkistan Davası ve Unutulan Vatan Doğu Türkistan adlı kitaplarında sözkonusu baskı ve işkenceleri ayrıntılarıyla anlatır. Bu kitaplarda anlatıldığına göre, Doğu Türkistan'da halka uygulanan baskılar, Sırplar'ın Bosna'da Müslüman Boşnaklara veya Kosova'da Arnavut çoğunluğa uyguladıklarından farklı değildir. Ülkedeki Çin mahkemelerinin "ceza" yöntemleri de son derece acımasızca ve vahşidir. Diri diri toprağa gömmek, öldüresiye dövülen bir insanı çıplak halde karlarda yatırmak, iki bacağı iki ayrı öküze bağlanan bir insanı ikiye bölmek gibi "ceza"lar uygulanmıştır.

Asimilasyon ve Köklü bir kültürü Yoketmeye Yönelik Uygulamalar


Rejim, 1949 yılından itibaren müslümanları imha ederken bir yandan da bölgeye sistemli bir biçimde Çinli göçmen yerleştirdi. Çin hükümetinin 1953 yılında başlattığı bu kampanyanın etkisi son derece düşündürücüdür. 1953 yılında bölgede % 75 Müslüman, % 6 Çinli yaşarken bu oran 1982 yılında %53 Müslüman, % 40 Çinli'ye yükseldi. 1990 yılında yapılan nüfus sayımında ulaşılan % 40 Müslüman, % 53 Çinli nüfus oranı bölgedeki etnik temizliğin boyutlarını göstermesi açısından son derece önemlidir.


Bugün ise Uygurlar, köylerde oturmaya zorlanırken Çinliler şehirlere yerleştirilmektedir. Bu sebeple bazı şehirlerde Çinli nüfus yüzdesi %80'lere çıkmaktadır. Hedef, şehirlerde Çinlileri çoğunluk haline getirmektir. Çin Hükümeti'nin Doğu Türkistanlıları Çinlilerle evlendirmek için uyguladığı yöntemler ise bu asimilasyon çalışmalarının bir parçasıdır.


Bu arada Çin yönetimi, Doğu Türkistanlı müslümanları nükleer denemelerinde kobay olarak kullanmıştır. Bölgede ilk olarak 16 Ekim 1964 tarihinde başlatılan nükleer denemelerin olumsuz etkileri yüzünden bölge insanı ölümcül hastalıklara yakalanmış, 20 bin özürlü çocuk dünyaya gelmiştir. Nükleer denemeler nedeniyle ölen müslüman sayısının 210 bini bulduğu bilinmektedir. Binlerce insan ise sakat kalmış, binlercesi de sarılık vebası, kanser gibi hastalıklara yakalanmıştır.


Çin 1964'den günümüze kadar Doğu Türkistan topraklarında elliye yakın atom ve hidrojen bombası patlatmıştır. İsveçli uzmanlar, 1984 yılında yapılan yeraltı nükleer denemesinde 150 ton gücündeki bombanın rihter ölçeğiyle 8.8 şiddetinde yer sarsıntısına sebebiyet verdiğini tesbit etmişlerdir.

Asimilasyon ve Köklü bir kültürü Yoketmeye Yönelik Uygulamalar


Çin'in, Doğu Türkistan'daki halka uyguladığı zulmün en önemli nedenlerinden biri halkın müslüman olmasıdır. Çünkü Çin, bölge üzerindeki hakimiyet ve sultasını kuvvetlendirmeye karşı en büyük engel olarak halkın İslami kimliğini görmektedir.


Halkı dininden vazgeçirmek için her türlü yıldırma ve baskı yöntemini kullanan Çin şovenizmi en fanatik dönemini Mao'nun 1966-1976 yılları arasında uygulattığı Kültür Devrimi esnasında yaşadı. Camiler yıkıldı, toplu ibadet yasaklandı, Kuran kursları kapatıldı ve bölgeye yerleştirilen Çinliler özellikle müslümanları taciz etmek için domuz beslemeye başladılar. Okullarda dinsizlik propagandası yapıldı. Ayrıca bütün iletişim araçları vasıtasıyla insanların dinden soğutulmaları için yoğun çaba harcandı. Dini ilimlerin öğrenilmesi ve dini bilgilere sahip öncü kişilerin halkı eğitmeleri ise tamamen yasaklandı. Buna rağmen halkın İslami kimliği yok edilemedi.


Türk halka uygulanan bir başka sindirme ve baskı yöntemi ise eğitim alanında kendini göstermektedir. Bölgedeki üniversitelerde eğitim Çincedir. Öğrencilerin ise ancak % 20'si Müslümandır. Okullarda din dersi programlarının esası ateizm üzerine bina edilmiştir. Çince eğitim yapan orta dereceli okullar gelişmiş imkanlara sahipken Uygur okullarında sıra bile bulunmamaktadır. Ekonomik güçlükler ise, eğitim seviyesini düşüren önemli bir etkendir.


Otuz yılda dört defa alfabelerinin değiştirilmiş olması da yine bölgedeki Müslüman Türklere yapılan uygulamanın bir parçasıdır. Mao, kültür devrimine rağmen Çin alfabesine dokunmazken Uygur alfabesini İslam harflerinden Krilceye çevirmiştir. Bir müddet bu alfabe kullanıldıktan sonra Rus korkusu ile Latin harflerine geçilmiş, ancak bu defa da Türkiye ile kültür köprüleri kurulmasın diye tekrar İslam harflerine dönülmüştür. Alfabe ile bu kadar sık oynamanın nesiller arası anlaşmayı ne kadar zor bir hale getireceği ise açıktır.
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Hz.Ömer RA emirel müminin olduğunda , sahabi :
-Ey Ömer,sen evvelden doğru idin.Halife olduktan sonrada doğru ol!
Eğer eğrilirsen kılınçlarımızla doğrulturuz dedi...

O şuur islamdan gitti...
Katliyama Kader fetva verdi...

Aziz şehitlerimizi Rahmet le anıyoruz.
 

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Hayatýn içinden
hüma-gül kardeşim öncelikle çok güzel bir çalışma olmuş;klavyene,yüreğine sağlık..Soykırım ne kadar aşağılık bişey yaa!..''Kendi milletinin insanı refah ve huzur içinde yaşasın diye,başka milletin insanınlarını fırınlarda yakan bi zihniyet''..
Yeryüzünde insanoğlunun yapabileceği en iğrenç şey bu olsa gerek!..
 
Üst Alt