Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sorumu cevaplarsanız çok sevinirim

imansahibikiz

New member
Katılım
25 Ocak 2009
Mesajlar
80
Tepkime puanı
22
Puanları
0
Yaş
24
bizler uyurken allah ruhumuzu nereye çıkartıyor ve ruhumuzle ne yapıyor o zaman ruhumuza ne oluyor biz bedenle birlikte allahın yüce katınamı yükseliyoruz
 

Niyazen

New member
Katılım
17 Tem 2009
Mesajlar
6
Tepkime puanı
10
Puanları
0
sevgili arkaddaşım

tam kesin bilgim olmamakla birlikte sadece bildiklerimi aktarıcam sana...

insan uyuduğunda ruhun bedenden ayrıldığı ve ruhlar aleminde dolaştığı söylenir. Beden sabittir yani. Hatta uyku yarı ölüm halidir derler bu yüzden. bilinç, dış etmenlere kapalıdır. Metafizik te uykunun bu halinin kullanımı vardır ne kadar doğru bilmem ama "astral seyahat" diye tabir edilen uykudayken ruhun başka yerlere seyahat etmesini yapabilen insanlar olduğunu okumuştum. Bu durum gerçekse uykudayken ruh bedenden ayrılırın kanıtnıda teşkil eder.

Ama allah katına çıktığına inanmıyorum ruhun.. Sadece ruhların uyku anında ışınsal başka bir boyutta yada düşünsel bir boyutta dolaştığına inanıyorum. tabi güzelce araştırmak lazım derim.

saygılarıımla :D
 

casus021

New member
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
380
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
Web sitesi
www.islamportali.net
rüya ruhun bedenden çıktıgının anlamına gelmez ruh benden den çıktıgı an dünya ile ilişkin kesilir nefes alma imkanın dahi olamaya bilir ama ruyanda nefes alıyon duyma ihitmalin oluyor
 

Niyazen

New member
Katılım
17 Tem 2009
Mesajlar
6
Tepkime puanı
10
Puanları
0
rüya ruhun bedenden çıktıgının anlamına gelmez ruh benden den çıktıgı an dünya ile ilişkin kesilir nefes alma imkanın dahi olamaya bilir ama ruyanda nefes alıyon duyma ihitmalin oluyor

duyma ihtimali demişsin :D öle bi ihtimal yok :D uyku 7 farklı katmandan oluşur hangi katmanda olduğuna bağlı bu duymanın gerçekleşme kısmı.. 2.side ruh bedenden ayrılırsa nefesin kesilir demişsin.. pekiiii kalbi duran bir insan beyin ölümü gerçekleşmediği sürece ölmez bunu biliyosundur umarım. çok insanın öldü diye morga konulup morgdan çıktığında canlı olduğu anlaşılmıştır. buna istinaden zaten bizde uyku anında rüyada özellikle ruhun dünyayla ilişkisinin kesildiiğini düşündüğümüzü söylüyoruz. :)
 

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0
Allah, canları, ölümleri sırasında alır, ölmeyenleri de uykuları sırasında. Sonra, haklarında ölüm hükmü verdiklerini alıkoyar; ötekileri, belirlenen bir süreye kadar salıverir. Bunda, iyice düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır. (Zümer-42)

Sizin uykunuzu bir dinlenme/bir rahatlama/bir tür ölüm yaptık. (Nebe-9)
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Allah, canları, ölümleri sırasında alır, ölmeyenleri de uykuları sırasında. Sonra, haklarında ölüm hükmü verdiklerini alıkoyar; ötekileri, belirlenen bir süreye kadar salıverir. Bunda, iyice düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır. (Zümer-42)

Bu ayetin hala cok MANALI oldugunu biliyorum. Bir abim, kardesim, ablam bu ayetin genis aciklamasini tekrarende olsa buraya koymasinda ya da yeni bir konu acarak bilgilendirmesinde sakinca varmidir?
 

mirage82_483

New member
Katılım
8 Tem 2009
Mesajlar
97
Tepkime puanı
218
Puanları
0
İnsan beden (vücut) ve ruhun birleşiminden oluşur. Beden et ve kemik olan aslı toprak olup, topraktan gelen kimyasal ve fiziksel değişime uğramış proteinler sayesinde yaşayan, ölünce yine toprak olacak olan bir yapıdır.

Ruh ise Allah’tan gelen, vücudu canlı, gören, hisseden kılan ilahi bir emirdir.

Ölü bir insan düşünelim. Eli, kolu, beyni, gözleri, kalbi... vücudu tam olarak yerindedir. Bu insana fıkra anlatsak, bilmece sorsak, korkunç hikayeler anlatsak, hüzünlü olaylar anlatsak ... bir tepki verir mi bu ölü insan.

Canlı iken her fıkraya gülen, hüzünlü her olaya üzülen, korkan, sevinen, üzülen bu insana ne olmuştur. Daha doğrusu can alıcı soru şu: Ölürken bedendan eksilen nedir ki o olmayınca neşe, sevinç, hüzünde ... olmuyor. İşte o ruhtur.

Demek ki duygularımızı var eden, hissiyatın kaynağı olan ruhtur. Yoksa sevinme, üzülme, fikir, düşünce... gibi kavramları, kuru bir vücut organları arasındaki elektrik akımı ile izah etmek imkansızdır. Ruhla duygu vardır. Ruh emaneti geri alınınca, duygu, his, düşüncede... vücudu terk eter.

Rüya esnasında ruh bedenden ayrılmamaktadır. Ruh bedenden ayrılmadan da başka yerlerde bulunabilme özelliğine sahiptir. Nitekim nefislerini terbiye etmiş insanların ruharı bir anda bir çok yerde bulunabilmektedir. Abdulkadiri Geylani Hazretleri aynı anda kırktan fazla yerde görülebilmiştir.

Rüyada da insanın ruhu yine cesede bağlıdır. Ancak rüyada farklı yerlerden ve alemlerden pencereler açılır ve ruh o pencereden o alemleri seyreder. Başka insanların ruhlarıyla görüşebilir.

Uyku, insan için mühim bir ihtiyaç olup Cenâb-ı Hakk, gündüzü maîşet temini için çalışma, geceyi de uyku ve dinlenme vakti olarak yaratmıştır. Uyku bir yokluk değil dinlenme vaktidir.
 

mirage82_483

New member
Katılım
8 Tem 2009
Mesajlar
97
Tepkime puanı
218
Puanları
0
En iyisini bilen sonsuz ilim sahibi Alim olan Allah'dır ve ruh'da onun bir parçasıdır.

Sad; 72: Onu amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp ruhumdan içine
üflediğim zaman, hemen ona secdeye kapanın.

Hicr; 29: Onu amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp ruhumdan içine
üflediğim zaman, hemen ona secdeye kapanın.

Secde; 9: Sonra da ona bir biçim verdi ve ona ruhundan üfledi. Sizin için
işitme gücü, gözler ve gönüller (bilgiye ulaşma yolları) var etti.
Ne kadar az şükrediyorsunuz!
 

mirage82_483

New member
Katılım
8 Tem 2009
Mesajlar
97
Tepkime puanı
218
Puanları
0
Alptraum Kardeşimiz;

Ama gerçek koruyucu Allah, insanların ruhlarını ölümleri sırasında, ölmeyenlerin ruhlarını ise uykuları sırasında alır. Hakkında ölüm hükmü verdiği rûhu tutar, vermediği rûhu ise belirli bir süreye kadar salıverir. Muhakkak ki bunda, düşünen kimseler için alacak ibretler vardır. (Zümer 42)

Nefisleri, canları ölüm esnasında vefat ettiren Allah’tır. Uyurken, uykusu esnasında henüz ölmemiş olanları da vefat ettiren O’dur. Uyku ölümün yarısıdır, yarı ölümdür. İnsan uyku esnasında Rabbimizin koyduğu bir yasa gereği neredeyse yarı ölü gibidir. Uyku esnasında insanların ruhları belli ölçüde kabzedilmektedir. İşte bu âyetin beyanıyla uyku esnasında kısmen bir ölüm hadisesi gerçekleşmektedir. Öyleyse vefat bu anlama geliyor. Yâni vefat kişinin ölümü esnasında gerçekleşen hadisedir. Bir de kişi uyku esnasında ölmemiş bir kimsenin vefat halini yaşamaktadır.

Buradaki teveffa, yâni ölüm, ruhun bedenle ilişkisinin kesilmesi anlamına gelmektedir. Uykudaki teveffâ ile ölümdeki teveffâ arasında şu fark vardır. Ölümde ruhun bedenle hem içten hem de dıştan ilgisi kesilirken, uykuda sadece dıştan ilgisi kesilmekte ama içten ilgisi devam etmektedir.

Yâni uyku esnasında Rabbimiz kişinin akıl, his, şuur, idrak ve temyiz gücünü alıvermektedir. Öyleyse unutmayalım ki ölümle hayat iç içe bir bütündür ve hiç kimsenin, hiç birimizin uyuduktan sonra tekrar kalkacağımıza dair bir garantimiz yoktur. Tutan da, alan da, salıveren de Allah’tır. Tüm nefisler Allah’ın tasarrufu altındadır. Hiç kimsenin O’ndan saklanması, kaçıp kurtulması mümkün değildir.

İşte Rabbimiz haklarında ölümü hükmettiği kimseleri uykusu esnasında tutar. Ama Rabbimiz haklarında ölüm fermanını, ölüm hükmünü vermediği, eceli gelmemiş kimseleri de geri gönderir. Tekrar hayata gönderir. Ne zamana kadar? Adı konmuş, Allah tarafından belirlenmiş bir ecele kadar. Demek ki her gece Allah bizi öldürüyor ve ecelimizin dolacağı güne kadar da her sabah bizi bir daha kaldırıyor. Gece bizi öldürmüşken Rabbimiz sabahleyin yeni bir fırsatla, yepyeni bir imkânla bizi bir daha kaldırıyor. Sebep ne? Belki bugün aklını başına alır, belki bugün Allah’a kulluğa döner, belki bugün fırsatı değerlendirir diye. Belki de yarın kıyamet gününde Rabbimize karşı bir itiraz hakkımız kalmasın, bir mâzeretimiz olmasın diye böyle yapıyor. İşte bütün bunlarda düşünecek, tefekkür edecek, düşünüp değerlendirecek bir toplum için âyetler vardır, ibretler vardır.

Canlar üzerinde yegâne tasarruf sahibi, yegâne hüküm sahibi Allah’tır. Geceleyin herkesi uyutan, vefat ettiren, eceli dolanların ruhlarını tutup öldüren, ama vakti gelmemiş olanları tekrar diriltip uyandıran O’dur. Hayat ve ölüm üzerinde yegâne Mâlik, yegâne söz sahibi O’dur. Uyku esnasında da, ölüm esnasında da kulları üzerinde yegâne tasarrufunu, hükümranlığını yürüten O’dur. Yaşamamız gerekiyorsa hayat konumumuzu, ölmemiz gerekiyorsa ölüm konumumuzu belirleyen, takdir eden, uygulayan O’dur. Yeryüzünde en çok sevdiği, yeryüzünün en şereflisi elçisine bile bu konuda bir yetki vermemiştir. Her konuda, hayat ve ölüm konusunda, hidâyet ve dalâlet konusunda yetki sadece kendisine aittir. O’nun hidâyette dedikleri hidâyettedir, dalâlette dedikleri de dalâlettedir.

Allah, canlıların ruhlarını ölüm anında alır. Henüz ölmemiş olan­ların ruhlarını da uyurken alır. (uyurken) eceli gelenlerin ruhlarını bedene göndermeyip tutar. Diğerlerinin (eceli gelmeyenlerin) ruhlarını ise belli bir vakte kadar bedene iade eder. Şüphesiz ki bunda, düşünen bir kavim için deliller vardır.

Allah Teala bu âyet-i kerimede, ilahlığin sadece kendisine ait olduğunu, bunun delilinin ise öldürme ve öldürtmenin onun tarafından gerçekleştirilmesi olduğunu beyan ederek buyuruyor ki: "Canlıların eceli gelince Allah onları öl­dürür. Sağ olanlar da uyku uyurken ölmüş gibi olurlar. Uyku uyuyanların bir kısmının eceli gelmişse uyku anında alınan ruhlarını tekrar vücutlarına iade et­mez. Böylece uykularından uyanamayip ölürler. Uyku uyuyanların henüz eceli gelmemişse Allah onların ruhlarını tekrar vücutlarına iade eder. Onlar da uyanıp hayatlarına, ecelleri gelinceye kadar devam ederler.

Süddî diyor ki: "Allah, diriler uyuduğu zaman, onlarla ölülerin ruhlarını bir araya getirir. Onlar Allahın dilediği kadar birbirleriyle tanışırlar, görüşürler ve birbirlerine sorular sorarlar dirilerin ruhları sebrest bırakılır onlar tekrar be­denlerine dönerler. Diğerlerinin ruhları da geri dönmek isterler. Allah, ölmeleri­ni takdir ettiği kimselerin ruhlarını geri göndermez. Ölmelerini takdir etmediği kimselerin ruhlarını ecelleri gelinceye kadar vücutlarına iade eder."

Peygamber efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmakta­dırlar:

"Sizden biriniz yatağına çekildiğinde elbiselerinin ucu ile döşeğini süpür-sün. "Bismillah" desin. Çünkü o yataktan kalkıp gittikten sonra onun yerine ya­takta neyin yattığını bilemez. Yatağa yatmak isterken sağ tarafına yatsın ve "Ey Allahın seni teşbih ederim. Yanımı senin adınla buraya koyuyorum ve senin adınla buradan kaldıracağım. Eğer ruhumu tutup gördemyeceksen (ölecekse) sen onu affet. Şayet tekrar göndereceksen sen onu salih kullarını muhafaza etti­ğin şey ile muhafaza et."

"Uyku küçük ölüdür" diye bir atasözümüz vardır. Allah ve ahirete ina­nan ve inanmayan herkes uyku uyur" işlerime Allah'ı karıştırmam" diyen­ler yirmi dört saat Allah'ın denetimi ve yönetiminde yaşarlar. Kalbini ça­lıştıran, kanını coşturan Allah onu uyutuyorda.

Kişi uyuyunca kendine sahip değildir ama Allah ona sahipdir. Geçici olarak Ruhunu alıyor. Güneş yeryüzünden uzak olduğu halde, ışığıyla yakında olduğu gibi, ruhumuz da uyuyandan uzaklaşıyor ama bedenin ya­şantısını ışığıyla devam ettiriyor. Uyanınca ruh geri geliyor.

Allah o ruhu geri vermezse, işte o zaman kişi ölüyor. Ruh berzah ale­mine alınıyor. Beden toprak oluyor, yanıp duman oluyor ama ruhla bağ­lantısı devam ediyor. Kıyamet gününde o ruhla beden buluşturuluyor ve ahiretteki diriliş başlıyor. Ahiretteki dirilişi inkar edenler, uyku üzerine biraz kitap okusalar fay­dalı olur

Yüce Allah, ecelleri geldiğinde ruhları be­denlerden alır. Bu, büyük ölümdür.Yine Allah, ölmemiş olan ruhları da, uykularında öldürür. Bu da küçük ölümdür.

İbn Cüzeyy şöyle der: Bu âyet, ibret alınmak içindir. Yani, Allah ruhları iki şekilde alır. Biri gerçek mânâda tam bir alıştır ki Buna "ölüm" denir. Diğeri ise uyku ölümüdür. Çünkü uykudaki kimse, görememek ve işitememek hususunda ölü gibidir. Yüce Allah'ın, "geceleyin sizi öldüren (öldürür gibi uyutan) o dur" mealindeki âyeti de bu mânâyadır.

Âyetin son bölümü, önceki bölüm üzerine atfedilmiştir. Takdiri şöyledir: " Ölmemiş olan ruhları da uykusunda alır" İbn Kesir de şöyle der: Yüce Al­lah, kendisinin, varlık âleminde dilediği gibi tasarruf edici olduğunu, be­denlerden ruhları alan melekleri göndermek suretiyle büyük ölümle uykuda da küçük ölümle ruhları aldığını bildirdi.

Sahibini öldürüp de aldığı ruhu tutar, bedene geri göndermez. Uyuyan kimselerin ruhlarını ise, uyandığında, belli bir zamana kadar bedenlerine iade eder. O belirli zaman, gerçek ölüm zamanıdır. İbn Abbas şöyle der: Dirilerin ve ölülerin ruhları uykuda karşılaşır. Allah'ın onlar için dilediği kadar tanışıp konuşurlar. Ruhlar bedenlerine dönmek istedikle­rinde, Allah, ölülerin ruhlarını katında tutar. Dirilerin ruhlarını bedenlerine gönderir. Kurtubî şöyle der: Bu âyette, Yüce Allah'ın kudretinin büyüklüğüne, tek ilah olduğuna, öldüren ve diriltenin kendisi olduğuna, dilediğini yaptığına ve bunları Ondan başkasının yapamayacağına dikkat çekilmekte­dir. Bunun içindir ki Yüce Allah şöyle buyurmuştur: İşte bu harikulade işlerde, onları düşünüp ibret alan bir kavim için, Allah'ın ilminin ve gücünün sonsuzluğunu gösteren açık ve kesin alâmetler vardır.
 

Niyazen

New member
Katılım
17 Tem 2009
Mesajlar
6
Tepkime puanı
10
Puanları
0
İnsan beden (vücut) ve ruhun birleşiminden oluşur. Beden et ve kemik olan aslı toprak olup, topraktan gelen kimyasal ve fiziksel değişime uğramış proteinler sayesinde yaşayan, ölünce yine toprak olacak olan bir yapıdır.

Ruh ise Allah’tan gelen, vücudu canlı, gören, hisseden kılan ilahi bir emirdir.

Ölü bir insan düşünelim. Eli, kolu, beyni, gözleri, kalbi... vücudu tam olarak yerindedir. Bu insana fıkra anlatsak, bilmece sorsak, korkunç hikayeler anlatsak, hüzünlü olaylar anlatsak ... bir tepki verir mi bu ölü insan.

Canlı iken her fıkraya gülen, hüzünlü her olaya üzülen, korkan, sevinen, üzülen bu insana ne olmuştur. Daha doğrusu can alıcı soru şu: Ölürken bedendan eksilen nedir ki o olmayınca neşe, sevinç, hüzünde ... olmuyor. İşte o ruhtur.

Demek ki duygularımızı var eden, hissiyatın kaynağı olan ruhtur. Yoksa sevinme, üzülme, fikir, düşünce... gibi kavramları, kuru bir vücut organları arasındaki elektrik akımı ile izah etmek imkansızdır. Ruhla duygu vardır. Ruh emaneti geri alınınca, duygu, his, düşüncede... vücudu terk eter.

Rüya esnasında ruh bedenden ayrılmamaktadır. Ruh bedenden ayrılmadan da başka yerlerde bulunabilme özelliğine sahiptir. Nitekim nefislerini terbiye etmiş insanların ruharı bir anda bir çok yerde bulunabilmektedir. Abdulkadiri Geylani Hazretleri aynı anda kırktan fazla yerde görülebilmiştir.

Rüyada da insanın ruhu yine cesede bağlıdır. Ancak rüyada farklı yerlerden ve alemlerden pencereler açılır ve ruh o pencereden o alemleri seyreder. Başka insanların ruhlarıyla görüşebilir.

Uyku, insan için mühim bir ihtiyaç olup Cenâb-ı Hakk, gündüzü maîşet temini için çalışma, geceyi de uyku ve dinlenme vakti olarak yaratmıştır. Uyku bir yokluk değil dinlenme vaktidir.


Vallaa arkadaşım bu ne tezatlık :D

"Rüya esnasında ruh bedenden ayrılmamaktadır". Ruh bedenden ayrılmadan da başka yerlerde bulunabilme özelliğine sahiptir. Nitekim nefislerini terbiye etmiş insanların ruharı bir anda bir çok yerde bulunabilmektedir. Abdulkadiri Geylani Hazretleri aynı anda kırktan fazla yerde görülebilmiştir.

tırnak içindeki yere dikkat et şimdi ruh bedenden ayrılmaz diosun sorada ruh bedenden ayrılmadanda seyahat edebilir diosun :D ruh seyahat ediosa eğer bedenden de ayrılmıosa bedenle beraber seyahat edio demektir :D varsa başka mantıklı açıklaması lütfen açıkla bekliorum.. umarım ben yanlış anlamışımdır..
 

mirage82_483

New member
Katılım
8 Tem 2009
Mesajlar
97
Tepkime puanı
218
Puanları
0
Niyazen kardeşim;
Sen bakabildiğin kadar anlamışsın. Bakmak ve görmek arasındaki fark gibi:)
Okuduğun ve tırnak içine aldığın yerin hemen arkasında bunun nasıl olabileceğine dair gayet somut bi örnek verilmiştir.
Ben bu konuda uzman değilim ama şunu biliyorumki Allah isterse herşey olur.Eğer senin dediğin gibi ruh ve beden rüyada beraber seyahat edebilseydi (ki bu mümkün diil) herkes olmak istediği yerde olurdu. Ruh da eğer bedenden ayrı gezebilseydi (bu da yazının bir kısmında var) gidebileceği tek yere giderdi (Allah o kişinin canını alırdı.)
Umarım sende ne demek istediğimi şimdi daha net anlamışsındır.
 
Üst Alt