Efendim, cami kapısından geçerken ezanın okunduğunu duyan şoför,geriye dönüp patronundan izin ister: - Beyefendi izin verseniz de ezan okunmuşken şuracıkta namazımıkılıversem de devam etsek? der. Patron, pek de memnun olmazsa da izin verir. Şoför camiye girer,patron da arabanın içinde bekler. Ancak cemaat namazını kılıpçıktığı halde şoför çıkmayınca canı sıkılan patron, arabadaninip caminin avlusuna dalar, pencere camına abanarak ta içeriye bakar ki,şoför ellerini açmış duâya devam ediyor. Camı tıklatarak seslenir: - Herkes çıktı ne duruyorsun, sen de çıksana! Cevap ibretli: - Bırakmıyor! - Kim bırakmıyor? - Seni içeriye bırakmayan!.. Bir düşüncedir alır patronu. - Seni içeriye bırakmayan!.. Hemen orada abdestini alır camiye girer ve yanına vardığışoföre seslenir: - İşte, der beni de bıraktı içeriye! Yaşlı gözlerle bakan şoför söylenir: - Elbette bırakır, der. Deminden beri boşuna mı gözyaşlarıyladua ediyorum sanıyorsun. Senin dışarıda kalmana gönlüm bir türlürazı olmadı, ellerimi açıp içeriye alınman için duâ ettim.Şükürler olsun ki, Rabbim kabul etti duâmı da içeriye aldı,dışarıda bırakmadı. - İşte burada birazcık duruyor ve diyorum ki: - Şükürler olsun Rabbimize ki, bizleri de dışarıda bırakmamışiçeriye kabul edilmişiz. Bunun farkına varmalı, bu nimetin şükrüedâ edilmeli, himmet ve hizmette asla ihmal ve gerileme olmamalıdır.Yoksa nimet şükür görmezse gider. Bu defa da şükredenler alınıriçeriye, etmeyenler kalır dışarıda!..