Eskiden intisab eden kimseye “siz hiç aşık oldunuz mu ? “ diye sorulurmuş. Bu sorudan maksat , yüreğinde sevgi kırıntısı olup olmadığını öğrenmek ve eğer sevmişse , içinde sevmek gibi güzel bir duyguya yer varsa, bu yolda daha güzel bir mesafe kaydedeceğini tespit etmekmiş…
Aşk, lugat anlamı olarak , sevmek demektir. Aşık ise , birine , bir şeye tutkun olan, onu seven kişidir. Aşık-ı Cismani maddi olan sevgileri , Aşık-ı Hakiki , Allah’a olan büyük ve gerçek sevgiyi ifade eder.
Ama , sevgi sözde kalmamalıdır. Kişi sevdiği zaman , sevdiği için fedakarlık yapar. Sevgi emek ister, sevgi kendinden vermek ister. Gerçek sevgi, kendi nefsinden de ötede , sevdiği için güzel şeyler ister.
İnsanlık, tarih boyunca sevgi kelimesinin telaffuz etmiş. Ama , gerçekten sevebilenler , bu sevgiyi gayretle , teslimiyetle , hizmetle süsleyebilenler daha azınlıkta olmuş.
Sevmek , Fuzuli’nin ;
“ Bende Mecnun’dan füzûn aşıklık istidâdı var.
Aşık-ı sadık menem, Mecnun’un ancak adı var.”
İfadelerinde kendini bulduğu gibi, sözde kalmamalı, gönülden olmalıdır. Hatta yaradılan sevgisinden öteye giderek, Yaradan sevgisine , gerçek sevgiye ulaşabilmelidir.
Biz sevmeye mecburuz. Ve biz sevginin yönünü tayin etmeye de mecburuz. Çünkü biz müslümanız. Çünkü biz , Allah’ın “sevgilim “ hitabına mahzar olan , o sevgi peygamberinin ümmetiyiz. Çünkü biliyoruz ki, bütün kokular, Muhammed’in (s.a.) kokusundandır.Çünkü biliyoruz ki, bütün güzellikler, Muhammed’in (s.a.) güzelliğindendir.O , ashabına ,”beni kendi nefsinizden de çok sevmedikçe , gerçek iman etmiş olamazsınız” buyurmuştur. Sevgi böylesine önemli bir göstergedir. Çünkü biliyoruz , bizim Rasulullah Efendimiz’e olan sevgimiz o kadar büyük ki , dün Ebu Cehiller , O’nu gördükleri halde iman etmezlerken, bugün biz kağıdın üzerinde “ Muhammed”(s.a.) ismini görsek , muhabbet eder, hürmet gösteririz.
Tabii ki, burada Cenab-ı Hak’kın bize böylesi bir sevgiyi nasip etmesindeki inceliği kavramak, bu sevginin nefsimizden dolayı olmadığını, bir Lütfu İlahi olduğunu bilmek gerekmektedir.
Allah Teala’nın, Hz. Musa Aleyhisselama , “Benim için ne amel işledin ? “sorusuna , Hz. Musa Aleyhisselamın , “ Ya Rab , rızan için olacak ameli bana bildir” demesi üzerine, Cenab-ı Hak “ Ya Musa ! Benim için dost ve benim için düşman edin!..” emri ,sevginin rotasını çizmesi bakımından anlamlıdır.
Peygamber Efendimiz’in , bir kişiye “ kıyamet ne için hazırlandı ? “ sorusuna , o kişinin cevap olarak, “Allah’ın ve Rasulunün sevgisini hazırladım “ diye cevap vermesi üzerine, Peygamber Efendimiz ; “kişi sevdiğiyle beraberdir !” buyurmuşlardır.
Burada Cenab-ı Hak’kı sevmek, Rasulullah Efendimiz’i sevmek , Allah dostlarını sevmek gibi bir sevgi halkasından bahsedilmekte ve anlatılmaktadır. Bu sevgi ise, Cenab-ı Hak’kın emirlerini tutmak, yasaklarından uzak durmakla, Peygamber Efendimiz’in sünnetine riayetle ve Evliyaullah’ın hayatını kendine rehber edinmekle ifade edilebilir.
Abdulkadir Geylani kuddise sirruh ;
“ Allah’ı seven,O’ndan başkasını sevemez, Allah sevgisi kalpten masivanın sevgisini giderir. Kalpte Allah sevgisinden başka sevgiye yer kalmaz.Allah sevgisi insanın bütün uzuvlarına işler.Bu sevgi , maddesini de, manasını da kaplar. Sonunda , Allah da onu sever.”
“ Allah’ı sevenler , yalnız O’na razı olmuşlardır. O’nun gayrısına asla iltifat etmemişlerdir. O’nu sevenler , yalnız O’ndan yardım talep etmişlerdir. O’nun gayrından kopmuşlardır.”
“ Muhabbetin şartı , sevdiğinin yanında senin hiçbir iradenin bulunmamasıdır. O’nun haricinde hiçbir şeyle meşgul olmamandır. “ buyurmuşlardır.
Söylenildiğine göre deve, sevdiği zaman yem yemez, çok fazla yük yüklense bile hiç aldırmaz, kalbinde bu aşkla hiçbir şey düşünemezmiş. Acaba , nefsimizle karşılaştığımız zaman , sevdiğimizi söylediğimiz Cenab-ı Hak için neler yapabiliyor, nelerden vazgeçebiliyoruz. Bunun hesabını iyi yapmak, sevgimizin gerçeklik derecesini ölçmek gerekmektedir.
“ Ya Rab ! Bizi sevdiklerinle hemdem et. Peygamber Efendimiz’in güzel sevgisinden hareketle, kendi sevgine erişmeyi nasip et ! Bizi de razı olduğun kullarının zümresine ilhak et ve bizi affet ! “ AMİN
Alıntı
Aşk, lugat anlamı olarak , sevmek demektir. Aşık ise , birine , bir şeye tutkun olan, onu seven kişidir. Aşık-ı Cismani maddi olan sevgileri , Aşık-ı Hakiki , Allah’a olan büyük ve gerçek sevgiyi ifade eder.
Ama , sevgi sözde kalmamalıdır. Kişi sevdiği zaman , sevdiği için fedakarlık yapar. Sevgi emek ister, sevgi kendinden vermek ister. Gerçek sevgi, kendi nefsinden de ötede , sevdiği için güzel şeyler ister.
İnsanlık, tarih boyunca sevgi kelimesinin telaffuz etmiş. Ama , gerçekten sevebilenler , bu sevgiyi gayretle , teslimiyetle , hizmetle süsleyebilenler daha azınlıkta olmuş.
Sevmek , Fuzuli’nin ;
“ Bende Mecnun’dan füzûn aşıklık istidâdı var.
Aşık-ı sadık menem, Mecnun’un ancak adı var.”
İfadelerinde kendini bulduğu gibi, sözde kalmamalı, gönülden olmalıdır. Hatta yaradılan sevgisinden öteye giderek, Yaradan sevgisine , gerçek sevgiye ulaşabilmelidir.
Biz sevmeye mecburuz. Ve biz sevginin yönünü tayin etmeye de mecburuz. Çünkü biz müslümanız. Çünkü biz , Allah’ın “sevgilim “ hitabına mahzar olan , o sevgi peygamberinin ümmetiyiz. Çünkü biliyoruz ki, bütün kokular, Muhammed’in (s.a.) kokusundandır.Çünkü biliyoruz ki, bütün güzellikler, Muhammed’in (s.a.) güzelliğindendir.O , ashabına ,”beni kendi nefsinizden de çok sevmedikçe , gerçek iman etmiş olamazsınız” buyurmuştur. Sevgi böylesine önemli bir göstergedir. Çünkü biliyoruz , bizim Rasulullah Efendimiz’e olan sevgimiz o kadar büyük ki , dün Ebu Cehiller , O’nu gördükleri halde iman etmezlerken, bugün biz kağıdın üzerinde “ Muhammed”(s.a.) ismini görsek , muhabbet eder, hürmet gösteririz.
Tabii ki, burada Cenab-ı Hak’kın bize böylesi bir sevgiyi nasip etmesindeki inceliği kavramak, bu sevginin nefsimizden dolayı olmadığını, bir Lütfu İlahi olduğunu bilmek gerekmektedir.
Allah Teala’nın, Hz. Musa Aleyhisselama , “Benim için ne amel işledin ? “sorusuna , Hz. Musa Aleyhisselamın , “ Ya Rab , rızan için olacak ameli bana bildir” demesi üzerine, Cenab-ı Hak “ Ya Musa ! Benim için dost ve benim için düşman edin!..” emri ,sevginin rotasını çizmesi bakımından anlamlıdır.
Peygamber Efendimiz’in , bir kişiye “ kıyamet ne için hazırlandı ? “ sorusuna , o kişinin cevap olarak, “Allah’ın ve Rasulunün sevgisini hazırladım “ diye cevap vermesi üzerine, Peygamber Efendimiz ; “kişi sevdiğiyle beraberdir !” buyurmuşlardır.
Burada Cenab-ı Hak’kı sevmek, Rasulullah Efendimiz’i sevmek , Allah dostlarını sevmek gibi bir sevgi halkasından bahsedilmekte ve anlatılmaktadır. Bu sevgi ise, Cenab-ı Hak’kın emirlerini tutmak, yasaklarından uzak durmakla, Peygamber Efendimiz’in sünnetine riayetle ve Evliyaullah’ın hayatını kendine rehber edinmekle ifade edilebilir.
Abdulkadir Geylani kuddise sirruh ;
“ Allah’ı seven,O’ndan başkasını sevemez, Allah sevgisi kalpten masivanın sevgisini giderir. Kalpte Allah sevgisinden başka sevgiye yer kalmaz.Allah sevgisi insanın bütün uzuvlarına işler.Bu sevgi , maddesini de, manasını da kaplar. Sonunda , Allah da onu sever.”
“ Allah’ı sevenler , yalnız O’na razı olmuşlardır. O’nun gayrısına asla iltifat etmemişlerdir. O’nu sevenler , yalnız O’ndan yardım talep etmişlerdir. O’nun gayrından kopmuşlardır.”
“ Muhabbetin şartı , sevdiğinin yanında senin hiçbir iradenin bulunmamasıdır. O’nun haricinde hiçbir şeyle meşgul olmamandır. “ buyurmuşlardır.
Söylenildiğine göre deve, sevdiği zaman yem yemez, çok fazla yük yüklense bile hiç aldırmaz, kalbinde bu aşkla hiçbir şey düşünemezmiş. Acaba , nefsimizle karşılaştığımız zaman , sevdiğimizi söylediğimiz Cenab-ı Hak için neler yapabiliyor, nelerden vazgeçebiliyoruz. Bunun hesabını iyi yapmak, sevgimizin gerçeklik derecesini ölçmek gerekmektedir.
“ Ya Rab ! Bizi sevdiklerinle hemdem et. Peygamber Efendimiz’in güzel sevgisinden hareketle, kendi sevgine erişmeyi nasip et ! Bizi de razı olduğun kullarının zümresine ilhak et ve bizi affet ! “ AMİN
Alıntı