Siyonizm'i bir yerlerde duydunuz ama ne olduğunu araştırma gereği duymadınız bekli de.. Günümüzde bizlere ve tüm dünyaya zarar veren, geçmişteki, günümüzdeki ve belki de gelecekteki savaşların, dökülen kanların en önemli sebebi olan ve mutlaka tanımamız gereken bir tehlikedir Siyonizm.
Siyonizm ismi Kudüs'teki "Siyon" tepesinden gelir. Yahudilerin dini liderleri olan hahamların, tahrip ederek kutsal kitapları Tevrat'a ekledikleri Yahudilerin üstün ırk oldukları temeline dayanan ve vaat edilmiş topraklar (dünya krallığı) uğrunda her şeyi göze alabilecek kadar acımasız bir ideolojidir.
"Siz Allah'ın, Rabbin oğullarısınız.
Çünkü sen, Allah'ın, Rabbe mukaddes bir kavimsin ve Rab üzerinde olan bütün kavimlerden üstün olarak, kendine has bir kavim olmak üzere, seni seçti."
(Tevrat,Tesniye Bölümü,14/2)
"Ve Allah'ın Rabbin sana teslim edeceği bütün kavimleri bitireceksin, gözün onlara acımayacak."
(Tevrat,Tesniye Bölümü,7/16)
Kendi yazdıkları Tevrat'ın ayetlerinde de görüldüğü gibi Yahudiler kendilerini Allah'ın oğulları ve üstün ırk olarak görmektedirler. Amaçları ise yine Tevrat'ta vaat edilmiş topraklar olan Kenan diyarını yurt edinip tüm dünyaya hükmetmektir.
"O zaman Rab bütün milletleri önünden kovacak ve sizden büyük kuvvetli milletlerin mülkünü alacaksınız. Ayak tabanlarınızın bastığı her yer sizin olacak. Sınırınız çölden Lübnan'dan ırmaktan, Fırat ırmağından garp denizine kadar olacaktır. Önünüzde kimse duramayacak, Allah'ınız Rab size söylediği gibi dehşetinizi ve korkunuzu ayak basacağınız bütün diyar üzerine koyacaktır."
(Tevrat,Tesniye Bölümü, 11/24)
Fırat nehrinden, Süveyş kanalına kadar olan bölgeyi vaat edilmiş kutsal topraklar olarak gören bu sapkın inanış; Tevrat, Talmut ve Kabala'da (Yahudi ideolojisinin yer aldığı kitapta) bulunuyor ve ülkemiz de bu sınırlar içinde yer almaktadır.
Konuyu biraz araştırdığınızda günümüzde ve geçmişte yaşanmış hemen hemen her felaketin arkasında Siyonistlerin olduğunu görüyoruz ve bunlar yine Siyonist güçler tarafından kamuoyundan gizlenmektedir. İşte bunlara birkaç örnek;
"Ve onun içine veba ve sokaklarına kan göndereceğim ve çepeçevre onun üzerine gelen kılıçla içindeki yaralılar düşecekler ve bilecekler ki ben Rabbim." (Tevrat, Hezekiel Bölümü, 28/23)
"Onları veba ile vuracağım, onları mirastan mahrum edeceğim ve seni onlardan büyük ve kuvvetli bir millet edeceğim." (Tevrat, Sayılar Bölümü, 14/12)
- 14.yy.da Avrupa'da çok büyük ölümlere yol açan yine Yahudilerdi, ilahi bir emir olarak gördükleri için kuyu sularına veba mikrobunu karıştırarak büyük bir veba salgınına yol açmışlardı.
- Yahudiler MS. 71 yy.da Romalılar tarafından yurtlarından çıkarıldıktan sonra Kudüs'e dönecekleri günün hayaliyle yaşamışlardır. Bu sebeple Almanya ve çevresindeki Yahudileri türlü vaatlerle yurtlarına dönmeleri için zorlamışlar, bunu kabul etmeyenleri ise diri diri yakmaktan çekinmemişlerdir. Bu olayı tarihte Adolf Hitler'in liderliğindeki Nazi hareketi olarak biliyoruz. Aslında Hitler sadece bir piyon idi, yani Yahudiler ideolojileri uğrunda kendi kardeşlerini acımadan katletmişlerdi.
- Yine İsrail ve ABD'nin piyonu olan Saddam, her ne kadar medya tarafından Irak halkı için radikal kararlar alan bir lider olarak gösterilse de aslında Siyonistlerin istekleri doğrultusunda hareket etmekteydi.
Olaylara bu doğrultuda bakıldığında günümüzde Filistin ve Irakta yaşanan sebepsiz katliam ve savaşların ardındaki gerçekler daha iyi anlaşılmaktadır. Aslında bu bölgede yaşananlar için katliam kelimesi bile yetersiz kalıyor.
Örneğin; 25 Ocak 1994 Cuma günü Filistin'de meydana gelen El Halil katliamı. Sabah namazı sırasında camide bulunanlara rasgele ateş açılmış, 50'den fazla kişi namaz sırasında öldürülmüş ve 300'den fazla kişi de yaralanmıştır. Olayın ardından Siyonist kaynaklar olayı bireysel bir saldırı gibi göstermeye çalışsa da çok geçmeden İsrailli askerler tarafında örgütlü bir şekilde gerçekleştirildiği ortaya çıkmıştır. Bu olay Filistin ve Irakta belki de her gün gerçekleşen yüzlerce katliamdan sadece biri.
Bir insanı öldürmek! Hiçbir şeyden habersiz yüzlerce çocuk, ihtiyar, genç ve kadın.. Hangi sebep için olursa olsun bir cana kıymak.. adeta insanın kanını donduran bu olaylara bakıldığında Siyonizm, Yahudiler ve İsrail'in nasıl bir ideolojiye sahip oldukları daha iyi anlaşılıyor. Ve bu ideoloji öyle bir güç haline gelmiştir ki, çoğunluğu Yahudi olan ABD'den de aldıkları güç ile istedikleri her şeyi hesapsızca yapabilmektedirler.
Osmanlının Orta doğudan çıkması ile huzur bozulmuştur. Mason liderler bölgeye girerek böl-yönet taktiği ile bölgedeki tüm ülkeler kardeş kavgalarıyla kışkırtılmış, kukla liderler başa getirilmiş ve bölge İsrail'in yönetimine girmiştir adeta.. Terör ülkesi İsrail'in başkanları da amaçlarını açıkça söylemektedirler;
"İsrail stratejik amaçlarına şu araçlarla ulaşacak: İsrail'in bölgesel gücüne boyun eğerek kukla rejimlerin başa geçmesini sağlamak. Arap ulusal hareketini bölmek ve Arap dünyasını parçalamak amacıyla hükümetleri devirmeye yönelik eylemlerin gerçekleştirilmesi."
(İsrail Başbakanlarından Moshe Sharett'in Özel Günlüğünden - İsrail'in Kutsal Terörü, Livia Rokach, sf. 18-19)
Orta doğuda Osmanlıdan sonra kan ve gözyaşının eksik olmadığı görülüyor. Sürekli bir kargaşa ve kardeş kavgası, bölgede İsrail'in kanlı ideolojilerine karşı duracak samimi bir İslam Birliği kurulmadan da bu kan ve gözyaşının durulması imkânsız gibi görülmektedir.
Peki, İsrail'de nasıl bir hayat yaşanıyor? İsrail meclisinde, resmi dairelerde, okullarda kısacası her yerde hahamların istediği gibi yani kendilerince dini literatüre uygun bir hayat sürüyorlar. Mesela, okullarda Tevrat'ın bir tefsiri niteliğinde olan ve hahamlar tarafından yazılmış Talmud öğretilmektedir. Öyle ki her öğrenci Talmud'u bilmek zorundadır, Talmud adeta yasa niteliğindedir. Günlük yaşamda bile bu sapkın ideoloji uğrunda gelecek nesillerin beyinlerini yıkamaktadırlar adeta. Meclis kanunları da yine meclislerinde bulunan din adamlarına danışılarak dini literatüre uygun hazırlanmaktadır.
Gelelim Siyonizm'in çok az kişi tarafından bilinen sapkın inanışlarına; Hahamlar, Tevrat ve Talmud'a; kan içme törenleri, aile içi cinsel sapıklıklar gibi düşünceleri de eklemekten çekinmemişlerdir. Bundan dolayı olsa gerek tarih boyunca Yahudiler bulundukları toplumlarda sürekli dışlanmışlardır.
"Et yiyin ve kan için. Yiğitlerin etini yiyeceksiniz ve dünya beylerinin kanını içeceksiniz. Sarhoş oluncaya kadar kan içeceksiniz."
(Tevrat,Hezekiel Bölümü 39/18-20)
"Onları kasaplık koyunlar gibi ayır ve öldürme günü için onları hazırla."
(Tevrat, Yeremya Bölümü, 12/3)
Bu sapık adet asırlardır bir kısım fanatik Yahudi tarafından uygulanmaktadır. Bazı bağnaz Yahudi kolları, Tevrat'ın insan kanı içme ve insan boğazlama konusundaki emirleri doğrultusunda, sayısız insanı kanlarını almak için öldürülmüşlerdir. Özellikle küçük erkek çocuklarını kaçırırlar ve 2 tür olayda kullanırlar; büyü ayininde ve Pesah (Mayasız) bayramında. Büyü ayinlerini yapmak için kan kullanırlar. Mayasız bayramında da kan kullanılır. Mayasız bayramında insanlar bir hafta boyunca mayasız ekmek yaparlar ve ekmeklerin en makbulü de kanla yapılmış olanıdır. Kan alma törenleri "İğneli Fıçı" ile gerçekleştirilir. Hahamlar küçük çocuğu iğneli fıçının içine koyarlar ve dakikalar boyunca fıçıyı yuvarlarlar. Böylece çocuğun kanı tamamıyla çekilmiş olur. Almanya'da bu şekilde gerçekleştirilmiş cinayetlerden dolayı birçok dava görülmüştür. Kan içme konusunu şimdiye dek en iyi açıklamış kaynaklardan biri, 1803'te Moldovyalı rahip Neophite'nin yazdığı kitaptır. Bir haham oğlu olan Neophite, Yahudilikten çıktıktan sonra Hıristiyanlığa geçip rahip olmuştur. Babasının inancındaki bütün kanla ilgili ayinleri açıklamıştır. Bazı Yahudi tarikatlarının, insan kanı kullandıklarında Yehova katında "üstün" olduklarına inandıklarını anlatmıştır.
İşte böyle bir ideoloji olan siyonizmin bizden çok uzak olduğunu sanmayın, dünyada ve ülkemizde de bulunan Mason, Lions, Rotary, Diners, Bilderberg kulüpleri ile Siyonizme sempati kazandırmaya çalışmaktadırlar. Lions ve Rotary kulüpleri bir üst teşkilat olan Masonluk için eleman yetiştirirler. Lions ve Rotary kulüpleri kendi bölgesi içinde zengin, kültürlü, halkı etkileyebilecek insanları seçerler. Bu kulüpler kamuoyuna yardımlaşma dernekleri gibi tanıtılmaktadır. Günümüzde birçok siyasetçi, medya kuruluşu ve hatta ''sanatçı'' sıfatıyla halkın arasında bulunan kişiler bu kulüplere üyedirler. Biraz araştırdığınızda bunları çok rahat öğrenebilirsiniz.
Peki, tüm bu gerçekler nasıl gizleniyor? Az öncede bahsettiğimiz gibi yine kendilerine ait olan medya kuruluşları sayesinde her şey çok farklı gösterilmektedir. Ve maalesef bizim saf kalpli insanımız televizyonda gördüğü her şeye inandığı için gerçekleri araştırma gereği duymamaktadır.
Dikkat edilirse; günümüz medyasında ve bazı çevrelerce bazı kavramlar adı altında dinimiz, kültürel zenginliklerimiz, ahlaki ve manevi değerlerimiz bilinçli olarak geri plana itilmekte ve hatta kötülenmektedir. Önceki bölümde, tüm bunların başı olan İsrail'de, günlük hayatın her alanında kendilerince dini bir otorite kurduklarından ve gelecek nesillerini böyle yetiştirdiklerinden bahsetmiştik. Nasıl oluyor da; her an sapkın dini inançlarıyla içi içe olan bir ideoloji, belli güçler aracılıyla ve ''çağdaşlık'' adı altında bizi dinimizden ve manevi değerlerimizden uzaklaştırmaya çalışıyor! Onların istediği de aslında bu, şunu asla unutmayınız ki; manevi olarak çöken bir toplum her an işgal edilmeye ve sömürülmeye hazır demektir.
''Bize dokunmayan yılan bin yaşasın'' gözlüklerini çıkarmadığımız sürece, etrafımızda olup bitenleri iyi analiz edemediğimiz ve olayların iç yüzünü araştırmadığımız sürece yılanla karşı karşıya kalmamız kaçınılmaz olacaktır. Gençlerimize; tarihimizi, Kurtuluş Savaşımızı, Çanakkalemizi, manevi mimarlarımızı, dinimizi ve kültürümüzü doğru bir şekilde anlatmalıyız. Aksi takdirde gelecek nesillere bırakacak hiçbir mirasımız kalmayacak..
Siyonizm ismi Kudüs'teki "Siyon" tepesinden gelir. Yahudilerin dini liderleri olan hahamların, tahrip ederek kutsal kitapları Tevrat'a ekledikleri Yahudilerin üstün ırk oldukları temeline dayanan ve vaat edilmiş topraklar (dünya krallığı) uğrunda her şeyi göze alabilecek kadar acımasız bir ideolojidir.
"Siz Allah'ın, Rabbin oğullarısınız.
Çünkü sen, Allah'ın, Rabbe mukaddes bir kavimsin ve Rab üzerinde olan bütün kavimlerden üstün olarak, kendine has bir kavim olmak üzere, seni seçti."
(Tevrat,Tesniye Bölümü,14/2)
"Ve Allah'ın Rabbin sana teslim edeceği bütün kavimleri bitireceksin, gözün onlara acımayacak."
(Tevrat,Tesniye Bölümü,7/16)
Kendi yazdıkları Tevrat'ın ayetlerinde de görüldüğü gibi Yahudiler kendilerini Allah'ın oğulları ve üstün ırk olarak görmektedirler. Amaçları ise yine Tevrat'ta vaat edilmiş topraklar olan Kenan diyarını yurt edinip tüm dünyaya hükmetmektir.
"O zaman Rab bütün milletleri önünden kovacak ve sizden büyük kuvvetli milletlerin mülkünü alacaksınız. Ayak tabanlarınızın bastığı her yer sizin olacak. Sınırınız çölden Lübnan'dan ırmaktan, Fırat ırmağından garp denizine kadar olacaktır. Önünüzde kimse duramayacak, Allah'ınız Rab size söylediği gibi dehşetinizi ve korkunuzu ayak basacağınız bütün diyar üzerine koyacaktır."
(Tevrat,Tesniye Bölümü, 11/24)
Fırat nehrinden, Süveyş kanalına kadar olan bölgeyi vaat edilmiş kutsal topraklar olarak gören bu sapkın inanış; Tevrat, Talmut ve Kabala'da (Yahudi ideolojisinin yer aldığı kitapta) bulunuyor ve ülkemiz de bu sınırlar içinde yer almaktadır.
Konuyu biraz araştırdığınızda günümüzde ve geçmişte yaşanmış hemen hemen her felaketin arkasında Siyonistlerin olduğunu görüyoruz ve bunlar yine Siyonist güçler tarafından kamuoyundan gizlenmektedir. İşte bunlara birkaç örnek;
"Ve onun içine veba ve sokaklarına kan göndereceğim ve çepeçevre onun üzerine gelen kılıçla içindeki yaralılar düşecekler ve bilecekler ki ben Rabbim." (Tevrat, Hezekiel Bölümü, 28/23)
"Onları veba ile vuracağım, onları mirastan mahrum edeceğim ve seni onlardan büyük ve kuvvetli bir millet edeceğim." (Tevrat, Sayılar Bölümü, 14/12)
- 14.yy.da Avrupa'da çok büyük ölümlere yol açan yine Yahudilerdi, ilahi bir emir olarak gördükleri için kuyu sularına veba mikrobunu karıştırarak büyük bir veba salgınına yol açmışlardı.
- Yahudiler MS. 71 yy.da Romalılar tarafından yurtlarından çıkarıldıktan sonra Kudüs'e dönecekleri günün hayaliyle yaşamışlardır. Bu sebeple Almanya ve çevresindeki Yahudileri türlü vaatlerle yurtlarına dönmeleri için zorlamışlar, bunu kabul etmeyenleri ise diri diri yakmaktan çekinmemişlerdir. Bu olayı tarihte Adolf Hitler'in liderliğindeki Nazi hareketi olarak biliyoruz. Aslında Hitler sadece bir piyon idi, yani Yahudiler ideolojileri uğrunda kendi kardeşlerini acımadan katletmişlerdi.
- Yine İsrail ve ABD'nin piyonu olan Saddam, her ne kadar medya tarafından Irak halkı için radikal kararlar alan bir lider olarak gösterilse de aslında Siyonistlerin istekleri doğrultusunda hareket etmekteydi.
Olaylara bu doğrultuda bakıldığında günümüzde Filistin ve Irakta yaşanan sebepsiz katliam ve savaşların ardındaki gerçekler daha iyi anlaşılmaktadır. Aslında bu bölgede yaşananlar için katliam kelimesi bile yetersiz kalıyor.
Örneğin; 25 Ocak 1994 Cuma günü Filistin'de meydana gelen El Halil katliamı. Sabah namazı sırasında camide bulunanlara rasgele ateş açılmış, 50'den fazla kişi namaz sırasında öldürülmüş ve 300'den fazla kişi de yaralanmıştır. Olayın ardından Siyonist kaynaklar olayı bireysel bir saldırı gibi göstermeye çalışsa da çok geçmeden İsrailli askerler tarafında örgütlü bir şekilde gerçekleştirildiği ortaya çıkmıştır. Bu olay Filistin ve Irakta belki de her gün gerçekleşen yüzlerce katliamdan sadece biri.
Bir insanı öldürmek! Hiçbir şeyden habersiz yüzlerce çocuk, ihtiyar, genç ve kadın.. Hangi sebep için olursa olsun bir cana kıymak.. adeta insanın kanını donduran bu olaylara bakıldığında Siyonizm, Yahudiler ve İsrail'in nasıl bir ideolojiye sahip oldukları daha iyi anlaşılıyor. Ve bu ideoloji öyle bir güç haline gelmiştir ki, çoğunluğu Yahudi olan ABD'den de aldıkları güç ile istedikleri her şeyi hesapsızca yapabilmektedirler.
Osmanlının Orta doğudan çıkması ile huzur bozulmuştur. Mason liderler bölgeye girerek böl-yönet taktiği ile bölgedeki tüm ülkeler kardeş kavgalarıyla kışkırtılmış, kukla liderler başa getirilmiş ve bölge İsrail'in yönetimine girmiştir adeta.. Terör ülkesi İsrail'in başkanları da amaçlarını açıkça söylemektedirler;
"İsrail stratejik amaçlarına şu araçlarla ulaşacak: İsrail'in bölgesel gücüne boyun eğerek kukla rejimlerin başa geçmesini sağlamak. Arap ulusal hareketini bölmek ve Arap dünyasını parçalamak amacıyla hükümetleri devirmeye yönelik eylemlerin gerçekleştirilmesi."
(İsrail Başbakanlarından Moshe Sharett'in Özel Günlüğünden - İsrail'in Kutsal Terörü, Livia Rokach, sf. 18-19)
Orta doğuda Osmanlıdan sonra kan ve gözyaşının eksik olmadığı görülüyor. Sürekli bir kargaşa ve kardeş kavgası, bölgede İsrail'in kanlı ideolojilerine karşı duracak samimi bir İslam Birliği kurulmadan da bu kan ve gözyaşının durulması imkânsız gibi görülmektedir.
Peki, İsrail'de nasıl bir hayat yaşanıyor? İsrail meclisinde, resmi dairelerde, okullarda kısacası her yerde hahamların istediği gibi yani kendilerince dini literatüre uygun bir hayat sürüyorlar. Mesela, okullarda Tevrat'ın bir tefsiri niteliğinde olan ve hahamlar tarafından yazılmış Talmud öğretilmektedir. Öyle ki her öğrenci Talmud'u bilmek zorundadır, Talmud adeta yasa niteliğindedir. Günlük yaşamda bile bu sapkın ideoloji uğrunda gelecek nesillerin beyinlerini yıkamaktadırlar adeta. Meclis kanunları da yine meclislerinde bulunan din adamlarına danışılarak dini literatüre uygun hazırlanmaktadır.
Gelelim Siyonizm'in çok az kişi tarafından bilinen sapkın inanışlarına; Hahamlar, Tevrat ve Talmud'a; kan içme törenleri, aile içi cinsel sapıklıklar gibi düşünceleri de eklemekten çekinmemişlerdir. Bundan dolayı olsa gerek tarih boyunca Yahudiler bulundukları toplumlarda sürekli dışlanmışlardır.
"Et yiyin ve kan için. Yiğitlerin etini yiyeceksiniz ve dünya beylerinin kanını içeceksiniz. Sarhoş oluncaya kadar kan içeceksiniz."
(Tevrat,Hezekiel Bölümü 39/18-20)
"Onları kasaplık koyunlar gibi ayır ve öldürme günü için onları hazırla."
(Tevrat, Yeremya Bölümü, 12/3)
Bu sapık adet asırlardır bir kısım fanatik Yahudi tarafından uygulanmaktadır. Bazı bağnaz Yahudi kolları, Tevrat'ın insan kanı içme ve insan boğazlama konusundaki emirleri doğrultusunda, sayısız insanı kanlarını almak için öldürülmüşlerdir. Özellikle küçük erkek çocuklarını kaçırırlar ve 2 tür olayda kullanırlar; büyü ayininde ve Pesah (Mayasız) bayramında. Büyü ayinlerini yapmak için kan kullanırlar. Mayasız bayramında da kan kullanılır. Mayasız bayramında insanlar bir hafta boyunca mayasız ekmek yaparlar ve ekmeklerin en makbulü de kanla yapılmış olanıdır. Kan alma törenleri "İğneli Fıçı" ile gerçekleştirilir. Hahamlar küçük çocuğu iğneli fıçının içine koyarlar ve dakikalar boyunca fıçıyı yuvarlarlar. Böylece çocuğun kanı tamamıyla çekilmiş olur. Almanya'da bu şekilde gerçekleştirilmiş cinayetlerden dolayı birçok dava görülmüştür. Kan içme konusunu şimdiye dek en iyi açıklamış kaynaklardan biri, 1803'te Moldovyalı rahip Neophite'nin yazdığı kitaptır. Bir haham oğlu olan Neophite, Yahudilikten çıktıktan sonra Hıristiyanlığa geçip rahip olmuştur. Babasının inancındaki bütün kanla ilgili ayinleri açıklamıştır. Bazı Yahudi tarikatlarının, insan kanı kullandıklarında Yehova katında "üstün" olduklarına inandıklarını anlatmıştır.
İşte böyle bir ideoloji olan siyonizmin bizden çok uzak olduğunu sanmayın, dünyada ve ülkemizde de bulunan Mason, Lions, Rotary, Diners, Bilderberg kulüpleri ile Siyonizme sempati kazandırmaya çalışmaktadırlar. Lions ve Rotary kulüpleri bir üst teşkilat olan Masonluk için eleman yetiştirirler. Lions ve Rotary kulüpleri kendi bölgesi içinde zengin, kültürlü, halkı etkileyebilecek insanları seçerler. Bu kulüpler kamuoyuna yardımlaşma dernekleri gibi tanıtılmaktadır. Günümüzde birçok siyasetçi, medya kuruluşu ve hatta ''sanatçı'' sıfatıyla halkın arasında bulunan kişiler bu kulüplere üyedirler. Biraz araştırdığınızda bunları çok rahat öğrenebilirsiniz.
Peki, tüm bu gerçekler nasıl gizleniyor? Az öncede bahsettiğimiz gibi yine kendilerine ait olan medya kuruluşları sayesinde her şey çok farklı gösterilmektedir. Ve maalesef bizim saf kalpli insanımız televizyonda gördüğü her şeye inandığı için gerçekleri araştırma gereği duymamaktadır.
Dikkat edilirse; günümüz medyasında ve bazı çevrelerce bazı kavramlar adı altında dinimiz, kültürel zenginliklerimiz, ahlaki ve manevi değerlerimiz bilinçli olarak geri plana itilmekte ve hatta kötülenmektedir. Önceki bölümde, tüm bunların başı olan İsrail'de, günlük hayatın her alanında kendilerince dini bir otorite kurduklarından ve gelecek nesillerini böyle yetiştirdiklerinden bahsetmiştik. Nasıl oluyor da; her an sapkın dini inançlarıyla içi içe olan bir ideoloji, belli güçler aracılıyla ve ''çağdaşlık'' adı altında bizi dinimizden ve manevi değerlerimizden uzaklaştırmaya çalışıyor! Onların istediği de aslında bu, şunu asla unutmayınız ki; manevi olarak çöken bir toplum her an işgal edilmeye ve sömürülmeye hazır demektir.
''Bize dokunmayan yılan bin yaşasın'' gözlüklerini çıkarmadığımız sürece, etrafımızda olup bitenleri iyi analiz edemediğimiz ve olayların iç yüzünü araştırmadığımız sürece yılanla karşı karşıya kalmamız kaçınılmaz olacaktır. Gençlerimize; tarihimizi, Kurtuluş Savaşımızı, Çanakkalemizi, manevi mimarlarımızı, dinimizi ve kültürümüzü doğru bir şekilde anlatmalıyız. Aksi takdirde gelecek nesillere bırakacak hiçbir mirasımız kalmayacak..