Merhaba,
"
Yaşam amacımız ne?" sorunuza şöyle nacizane kendi fikrimle cevap vermeye çalışayım.
Ben kendimce şöyle bir
hikaye hayal ediyorum.
Tanrı bir insanı yaratıyor ve ateşe atıyor. İnsan diyor ki "Ey Rabbim, beni niye yarattın da ateşe attın? Ben bunu hakedecek ne yaptım?".
Tanrı der ki: "Ben sonsuz bilgeliğim ile biliyorum ki, eğer seni bir imtihana soksaydım sen beni inkar edecektin, diğer insanlara da bir çok kötülük yapacaktın. İşte o yüzden seni cezalandırıyorum."
Çok saçma oldu değil mi? Bu hikayedeki insan en azından bir seçim şansı olsun ister, cezayı hakedecek hareketleri yaparsa cezasını inkar edemez. İşte Yüce Allah her birimizin ahirette ne günahlarla ve ne sevaplarla önüne geleceğimizi bilir. Ancak bunların eyleme dönüştüğü ve "hak" olduğu (hak edildiği) zaman ve mekandır dünya hayatı. Ödül veya cezanın "hak" olması için kendi özgür iradelerimizle bir şeyler yaptığımız bir sınavdır.
Ya da daha basit olarak şöyle düşünün. Bugün dünyadasınız ve etrafınıza baktığınızda bir sürü şanslı ve şanssız insan görüyorsunuz. Bir çocuk zengin bir aileye dünyaya geliyor. Hayatını rahatça sıkıntısız yaşıyor. Gelecek kaygısı yok. Zina, diğer insanları aşağılama gibi bir çok kötülük yaptığı halde parasına para katıp hayatı daha güzel yaşıyor. Bir diğer tarafta ise fakir bir aileye doğan veya bazı uzuvları çalışmayarak doğan insanlar var. Her ne iyilik yaparlarsa yapsınlar, para veya sağlık kazanamıyorlar. İşte bu nokta da birisi çıkıp şöyle diyebilir: "Niye bu adeletsizlik? Keşke insanlardan iyi olanlar zengin ailelere sağlıkla doğsa da kötü olup başkalarına zulmedenler yokluk içerisinde kalsa."
Doğru bir temenni mi? Bence öyle. Peki insanlardan iyi olanı ile kötü olanını nasıl ayırt edeceğiz? Mesela dünyaya gelmeden önce insanlar minik bir sınavdan geçseler de o sınavdaki notlarına göre zengin ve sağlıklı ya da fakir ve hasta olarak dünyaya gelseler iyi olmaz mıydı? Mantıklı geldi mi? İşte şu an yaşadığımız şey aslında o minik sınav. Biz sonsuz bir yaşamın önündeki 60-70 senelik hemen gelip geçen çükük süreli bir sınav içerisindeyiz. Burada alacağımız notlara göre sonsuz hayatımızda köşkler, huriler(yardımcılar),sağlık ile ödüllendirileceğiz. Ya da yaptığımız kötülüklerin karşılığını göreceğiz.
Yani dünyadan sonra sonsuz bir yaşam var gibi düşünmeyin. Sonsuz yaşamdan önce minik bir dünya hayatı var gibi düşünün. Bu minik hayatta yaptıklarımız bizim esas gerçek hayatımızın yönünü belirleyecektir.
ÖSS sınavına hazırlanırken son 1 seneyi deli gibi çalıştığımı hatırlıyorum. "Ömrüdeki kalan 50-60 senelik bölümü güzel geçirebilmek için bu bir seneyi gözden çıkarıyorum" derdim kendi kendime. iyi bir anlaşma: 60 senelik güzel yaşam için öncesindeki 1 seneyi feda etmem, daha doğrusu "feda etmek"ten ziyade o 1 sene de
yapmam gerekenleri yapmam yeterli.
Şimdi de aslında benzer bir durum var. Sonsuz yaşamdaki güzellikler için öncesindeki 60-70 yıllık dönemde
yapmam gerekenleri yapmam yeterli. Maalesef, ÖSS'de gösterdiğim hassasiyeti bu konuda gösteremiyorum
"
Tüm bu dini kurallar ne için?Ne için ibadet ediyoruz?" sorusuna nacizane cevabım şöyledir.
Allah bize bir sınavda olduğumuzu açık açık belirtiyor. Ancak bizler -benim ÖSSdeki hassasiyeti gösterememem gibi- bu sınavın ciddiyetinden uzaklaşıyor, hatta sınavı unutuyoruz. Nefsimiz bizi rahatlığa rehavete doğru çekiyor. Nefsine aldanmayanlar bu sınavı kazanacak ama insanın kendi nefsini yani kendi kenidini yenmesi kolay değildir.
Yüce Allah bize, nefsimize üstün olabilmemiz için bir yol göstermiştir, bir "hayatı doğru yaşama yöntemi" göndermiştir. Oruç tutamızın, namaz kılmamızın herşeye gücü yeten hiç bir şeye muhtaç olmayan Allah'a bir faydası yoktur. Ancak bunları yaparak hem kul olduğumuzu kabul etmiş oluruz, hem de nefsimizi köreltmiş oluruz. Nefsimiz köreldiğinde de ona karşı daha kolay üstün geliriz.
Her bir dini kuralı ayrı ayrı yüzlerce sayfa da anlatmak mümkündür. Neden zina yapılmamalı, neden zekat verilmeli, neden kurban kesilmeli vb. kuralların bildiğimiz ve bilmediğimiz bir çok hikmeti mevcuttur.
Sağlıcakla kalın.