Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sevgi...

emreTURK

New member
Katılım
16 Ocak 2007
Mesajlar
68
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
trabzon
Kişi sevdiğiyle olmak ister!. Sevdiğinin hâliyle hâllenir… Sevgisi kadar, onunla yaşar!. Sevginin ne olduğunu tam olarak bilemediğimiz için, çoğunlukla, “beğeni” ile “sevgi”yi birbirine karıştırırız.

“Beğeni” yanında “sahip olma” arzusuyla açığa çıkar!.Bir nesneden hoşlandığında, beğendiğin şeye sahip olmak ve üzerinde tasarruf edebilmek arzusuyla yaşarsın… Bu tüm mahlukatta çok yaygın bir duygudur!. Kimi, beğendiğini cebine sokar; kimi beğendiğine tasma takıp yanında taşıyarak onunla hava atmak ister; kimi yakalayıp inine sürükler… Her mahlûk yaradılış fıtratına göre, beğendiği üzerinde tasarruf etmek ister. “Sevmek” ise bundan çok farklıdır…

Sevince, yalnızca sevdiğin için yaşamak istersin!. Yalnızca yanında olmak, yalnızca onun olmak, yalnızca onun zevk aldığıyla zevk alıp, sevmediğinden kaçmak istersin! Sevdiğin öylesine sarmıştır aklını, fikrini, ruhunu ki, her şey sana, onu hatırlatır; yanında iken bile onun içinde olmak istersin!… Yakınlık bile uzak gelir sana!… Sen kaybolursun, sende; sevdiğin kalır yalnızca, beyninde!.. Onun bakışıyla bakar, onun değerlendirmesiyle değerlendirir, onun diliyle konuşmaya başlarsın!. Gözün ondan başkasını görmez, kulağın ondan başkasını duymaz, elin ondan başkasına uzanmaz olur!.

Her an sana sahip olmasını; varlığının, tasarrufunun her an üzerinde olmasını, her an seni kucaklamasını istersin!… Bedensel yakınlık bile, korkunç uzaklık gibi gelir sana; ve onunla tek bir beden, tek bir ruh, tek bir şuur olmayı dilersin!.

Sevgi, fıtratın müsait ise, sevdiğinde yok edesiye yakar seni; ve gün gelir kaşında-gözünde, yüzünde-dilinde sevdiğini görürler de, “sen o olmuşun” derler! Beğenen sahip olmak ister…

Seven ise sevdiğinde yok olur; feda eder her şeyi sevdiği uğruna!.

Bazılarının da sevgi kokusu sürülür üstüne; “aşığım” sanır!. Ama sevdiği uğruna, fedakarlık etmeye gelince sıra, o koku siliniverir üzerinden “kopamama” sabunuyla!. Parasından kopamaz… Mevkiinden kopamaz… Yakınlarından kopamaz… İçinde yaşadığı ortamın güzelliklerinden kopamaz… “Etraf”tan kopamaz!. Derken kusurlar belirmeye başlar sevdiğini sandığının üzerinde… Eksiklikler görmeye başlar, yetersizlikler görmeye başlar… Bunlar önce acıma duygusuna dönüştürür sevgisini; uzaktan acıyarak seyretmeye başlar… Sonra tatlı bir anıya dönüşür, sevgi sandığı duyguları!. Bu tecrübe gösterir ki, onun fıtratında sevgi programı yoktur!.. Beğeniyi, sevgi sanmıştır!..

Uzaklaşma ondan gelmemiş de, karşısındakinden gelmişse, bu defa “nefret”e döner “beğeni”; ondan intikam alma duygusu gelişir içinde; ve vicdanla intikam dalgaları arasında bir o yana bir bu yana sürüklenir durur; terkedilmişliğin, uzaklaşmanın, layık olmadığını yaşamanın sanısı içinde!..

Oysa yalnızca, fıtratında olmayan gerçek sevginin sonuçlarını yaşamaktadır!. Cüzdanı için, güzelliği-yakışıklılığı için, kendisine hoş gelen huyları için, mevkii-koltuğu için, ilmi için beğenmiştir; sevdiğini sanmış; sahip olamayınca da arzusuna erişememenin düş kırıklığı içinde kopmuş; yalnızca çıkarları doğrultusunda yaşamayı tercih etmiştir…

Seven ise göze almıştır kopmayı… Dışlanmayı… Paradan-puldan, namdan nişandan, dosttan akrabadan uzak kalmayı… Fıtratından gelir sevgi!. Kulluğu sevmek üzeredir!. Onunla, sevmeyi yaşamak istediği için yaratmıştır onu Yaratan… O yüzden kopar anadan-babadan; dünyadan paradan! Seven, karşılıksız sever!… Beğenen karşılığını ister!.

Benim istediğim gibi yaşarsan seni boğarım sahip olduklarıma, der beğenen!.. Onun zaten fıtratında yoktur sevgi, bilmez aşkın ne olduğunu!.. Ne üzere yaratılmışsa, odur tüm meşgalesi… Karınca gibi çalışır; maymun gibi çiftleşir; aslan gibi yavrularına sahip çıkar… Ama pervane gibi sevemez!. atamaz kendini ateşe!. Sevgi sonunda yanmayı getirir!.. Beğeni ise sonunda kaçmayı!.

Beğenen mahlûkat çoğunluğuna göre, “sevgi” delilikten bir türdür!.. Anlamazlar onlar, sevdiği uğruna, etraf ne derse desin deyip, her şarta katlanmayı! Ve “delillik bu” derler…

Beğenme bir tür “hobi”dir!… Bazen ömür boyu sürer, bazen birkaç yıl, bazen bir kaç ay!.. Sevgi bir ömür boyudur!… Bitmez, tükenmez, bazen durulur, bazen coşar ama hiç gerilemez!. Çoğunlukla karşısındakinden yüzünü göstermesinden gelir sevgi insana!.. Bazen de özünden gösterir yüzünü O!… O zaman onlar için derler ki, “Allah”a aşık oldu!..

“Kendine seçtikleri”dir sevenleri bir çehreden!… Özünden sevgiyi yaşayanlardır, “mukarreb”leri!… Hünerlerini sergilemek için yaratmıştır herşeyi… Sevmek için yaratmıştır sevilenleri!. Gözlerinde seyretmek için gözleri olarak yaratmıştır “aşk”ı yaşattıklarını!.. Avam anlamaz ve bilmez bu aşkı!. Bunun aşk olduğunu!..

Oysa gerçek “aşk” O’nun ateşine pervane gibi atılıp; varlığını O’nda yitirip; O’nun “Baki”liğini yaşattıklarıdır gerçek “aşık”lar!.. Özel bir fıtratla gelmişlerdir onlar, “aşık” olmak için!.. Yaşamları boyunca bir değer taşımamıştır dünya ve içindekiler!..
 

arzuhal

New member
Katılım
30 Ağu 2007
Mesajlar
337
Tepkime puanı
20
Puanları
0
Yaş
35
Seeevvmekk!!!

Seeevvmekk!!!

Kisi sevdigiyle olmak ister!. Sevdiginin hâliyle hâllenir… Sevgisi kadar, onunla yasar!. Sevginin ne oldugunu tam olarak bilemedigimiz icin, cogunlukla, “begeni” ile “sevgi”yi birbirine karistiririz.


“Begeni” yaninda “sahip olma” arzusuyla aciga cikar!.Bir nesneden hoslandiginda, begendigin seye sahip olmak ve uzerinde tasarruf edebilmek arzusuyla yasarsin… Bu tum mahlukatta cok yaygin bir duygudur!. Kimi, begendigini cebine sokar; kimi begendigine tasma takip yaninda tasiyarak onunla hava atmak ister; kimi yakalayip inine surukler… Her mahlûk yaradilis fitratina gore, begendigi uzerinde tasarruf etmek ister.

“Sevmek” ise bundan cok farklidir…

Sevince, yalnizca sevdigin icin yasamak istersin!. Yalnizca yaninda olmak, yalnizca onun olmak, yalnizca onun zevk aldigiyla zevk alip, sevmediginden kacmak istersin! Sevdigin oylesine sarmistir aklini, fikrini, ruhunu ki, her sey sana, onu hatirlatir; yaninda iken bile onun icinde olmak istersin!… Yakinlik bile uzak gelir sana!… Sen kaybolursun, sende; sevdigin kalir yalnizca, beyninde!.. Onun bakisiyla bakar, onun degerlendirmesiyle degerlendirir, onun diliyle konusmaya baslarsin!. Gozun ondan baskasini gormez, kulagin ondan baskasini duymaz, elin ondan baskasina uzanmaz olur!.

Her an sana sahip olmasini; varliginin, tasarrufunun her an uzerinde olmasini, her an seni kucaklamasini istersin!… Bedensel yakinlik bile, korkunc uzaklik gibi gelir sana; ve onunla tek bir beden, tek bir ruh, tek bir suur olmayi dilersin!.

Sevgi, fitratin musait ise, sevdiginde yok edesiye yakar seni; ve gun gelir kasinda-gozunde, yuzunde-dilinde sevdigini gorurler de, “sen o olmusun” derler!

Begenen sahip olmak ister…

Seven ise sevdiginde yok olur; feda eder her seyi sevdigi ugruna!.

Bazilarinin da sevgi kokusu surulur ustune; “asigim” sanir!. Ama sevdigi ugruna, fedakarlik etmeye gelince sira, o koku siliniverir uzerinden “kopamama” sabunuyla!. Parasindan kopamaz… Mevkiinden kopamaz… Yakinlarindan kopamaz… İcinde yasadigi ortamin guzelliklerinden kopamaz… “Etraf”tan kopamaz!. Derken kusurlar belirmeye baslar sevdigini sandiginin uzerinde… Eksiklikler gormeye baslar, yetersizlikler gormeye baslar… Bunlar once acima duygusuna donusturur sevgisini; uzaktan aciyarak seyretmeye baslar… Sonra tatli bir aniya donusur, sevgi sandigi duygulari!. Bu tecrube gosterir ki, onun fitratinda sevgi programi yoktur!.. Begeniyi, sevgi sanmistir!..

Uzaklasma ondan gelmemis de, karsisindakinden gelmisse, bu defa “nefret”e doner “begeni”; ondan intikam alma duygusu gelisir icinde; ve vicdanla intikam dalgalari arasinda bir o yana bir bu yana suruklenir durur; terkedilmisligin, uzaklasmanin, layik olmadigini yasamanin sanisi icinde!..

Oysa yalnizca, fitratinda olmayan gercek sevginin sonuclarini yasamaktadir!. Cuzdani icin, guzelligi-yakisikliligi icin, kendisine hos gelen huylari icin, mevkii-koltugu icin, ilmi icin begenmistir; sevdigini sanmis; sahip olamayinca da arzusuna erisememenin dus kirikligi icinde kopmus; yalnizca cikarlari dogrultusunda yasamayi tercih etmistir…

Seven ise goze almistir kopmayi… Dislanmayi… Paradan-puldan, namdan nisandan, dosttan akrabadan uzak kalmayi…

Fitratindan gelir sevgi!. Kullugu sevmek uzeredir!. Onunla, sevmeyi yasamak istedigi icin yaratmistir onu Yaratan… O yuzden kopar anadan-babadan; dunyadan paradan!

Seven, karsiliksiz sever!…

Begenen karsiligini ister!.


Benim istedigim gibi yasarsan seni bogarim sahip olduklarima, der begenen!.. Onun zaten fitratinda yoktur sevgi, bilmez askin ne oldugunu!… Ne uzere yaratilmissa, odur tum mesgalesi… Karinca gibi calisir; maymun gibi ciftlesir; aslan gibi yavrularina sahip cikar… Ama pervane gibi sevemez!. atamaz kendini atese!.

Sevgi sonunda yanmayi getirir!.. Begeni ise sonunda kacmayi!.

Begenen mahlûkat cogunluguna gore, “sevgi” delilikten bir turdur!.. Anlamazlar onlar, sevdigi ugruna, etraf ne derse desin deyip, her sarta katlanmayi! Ve “delillik bu” derler…

Begenme bir tur “hobi”dir!… Bazen omur boyu surer, bazen birkac yil, bazen bir kac ay!…

Sevgi bir omur boyudur!… Bitmez, tukenmez, bazen durulur, bazen cosar ama hic gerilemez!. Cogunlukla karsisindakinden yuzunu gostermesinden gelir sevgi insana!.. Bazen de ozunden gosterir yuzunu O!… O zaman onlar icin derler ki, “Allah”a asik oldu!..

“Kendine sectikleri”dir sevenleri bir cehreden!… Ozunden sevgiyi yasayanlardir, “mukarreb”leri!…

Hunerlerini sergilemek icin yaratmistir herseyi…

Sevmek icin yaratmistir sevilenleri!.

Gozlerinde seyretmek icin gozleri olarak yaratmistir “ask”i yasattiklarini!..

Avam anlamaz ve bilmez bu aski!. Bunun ask oldugunu!..

Oysa gercek “ask” O’nun atesine pervane gibi atilip; varligini O’nda yitirip; O’nun “Baki”ligini yasattiklaridir gercek “asik”lar!..

Ozel bir fitratla gelmislerdir onlar, “asik” olmak icin!.. Yasamlari boyunca bir deger tasimamistir dunya ve icindekiler….
 

#21

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
408
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
38
Konum
The Netherlands
Alhha razi olsun arzuhal...
Sevginin okadar guzel bir analizi yapilmiski, bastan sona cok surukleyici yazilmis.
Cok begendim bu yazinizi!!!
 
Üst Alt