Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sebataycılık ve sebatay sevi

Mücahid

New member
Katılım
17 Mar 2007
Mesajlar
2,553
Tepkime puanı
223
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Tr
Kendilerini gizleyerek hiç bir resmi kaydı bulunamayan,ama bu ülkenin tüm kaynaklarını sömüren sapık bir fikrin tabileri,izleyin.....

 

Andelib

New member
Katılım
25 Eyl 2007
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Sebataycılık ve sebatay sevi

’Sabetaycılık’ kavramı ve bununla eş anlamlı olarak kullanılan ’Dönmelik’ ifadesi, 17. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu topraklarında ortaya çıkmıştır. O dönemden bu yana, ’Sabetaycılar’ ya da ’Dönmeler’ deyimleri, belirli bir insan grubunu tanımlamak için kullanılmış ve tartışıldığı her dönemde bu grup hakkında üretilen çeşitli dedikodular ve komplo teorileri sonucunda şu soru akla gelmiştir: Sabetaycılar söylendiği gibi büyük güçlere ve Müslümanlara karşı karanlık planlara sahip midirler? Bu noktada Sabetaycılığın tarih içindeki gelişimini incelemekte yarar vardır.

doğuşu
Tarihteki sahte Mesihlerin en ünlüsü olan ve Sabetaycılığa ismini veren Sabetay Sevi, 1626 yılında İzmir’de doğmuş, çocukluk ve gençlik yıllarını bu şehirde geçirmiştir. İzmir’in tanınmış hahamlarından İsak d’Alba’dan Tevrat, Talmud ve Kabala eğitimi alan Sevi, Rabbi Josef Eskapa’dan ise mistisizmi öğrenmiştir.1 Genç yaşta Kabala’ya büyük ilgi duyan Sabetay Sevi, böylece Kabalist olmaya, Kabala’ya uygun bir yaşam sürmeye karar vermiştir. Daha 15 yaşında geniş bir Kabala bilgisine sahip olan Sevi’ye göre ’bir gerçek vardı: O da Kabala’nın dünyasıydı’.2 Bu nedenle kendine rehber ve yol gösterici olarak Kabala’yı edinmişti.
22 yaşına geldiğinde, Sabetay Sevi Mesihliğini ilan etti ve çok sayıda insanı kendi sapkın fikirlerine ortak etmeyi başardı. Çevresinde toplananların sayısı günden güne artıyordu. Bu gelişmelerden en çok rahatsız olanların başındaysa, önde gelen Yahudi din adamları geliyordu. Hahamlar onu lanetleyip aforoz ettiler. Kendisine karşı oluşan büyük tepki nedeniyle Sevi, İzmir’den ayrılmak zorunda kaldı ve faaliyetlerine İstanbul, Selanik, Atina, Kahire ve Kudüs’te devam etti.
Sabetay Sevi kendisini ’Yahudileri kurtarmaya gelen Tanrı’nın oğlu’ olarak tanıtıyordu. Tüm dünya Yahudilerinin yüzyıllardır beklediği büyük kurtarıcı olduğunu iddia etti ve Avrupa’daki Yahudiler de dahil olmak üzere kalabalık bir taraftar kitlesi topladı. Sevi’nin vaadi, Avrupa Yahudilerini çektikleri sıkıntılardan kurtarmak, Kutsal Topraklarda bir Yahudi devleti ve Yahudi egemenliğinde bir dünya kurmaktı. Propagandasını da bu vaatler üzerine kurdu. Sabetay Sevi’nin Mesihlik iddiasıyla ortaya çıkması, Yahudi cemaatlerinde heyecan ve kaynaşmaya neden oldu. Bu konuyla ilgili Yahudi yazar Moshe Sevilla Sharon’un dikkat çektiği nokta oldukça önemlidir:
’Avrupa Yahudileri arasında Kabala felsefesinden beslenen mistik kurtuluş umudu, İsrail tarihinde ’sahte mesih’ kavramının doğmasına yol açtı. Sahte Mesihler, bu mistik felsefenin verdiği coşkuyla mesih olduklarına ve Tanrı tarafından İsrail’i sürgünden kurtarmaya memur edildiklerine inanan ya da çeşitli eylemlerinden dolayı toplumun Mesih olduklarına inandığı kişilerdi.’3
(Moshe Sevilla Sharon’un bu ifadeleri, Kabala’nın rolüne dikkat çekmesi açısından ayrıca önemlidir.)
osmanlıda durumu

Sabetay ve yandaşlarının aşırı davranışları ve sapkın düşünceleri, doğal olarak Osmanlı otoritelerini harekete geçirmişti. Sabetay Sevi gözaltına alınıp İstanbul’a götürülerek yargılandı. Osmanlı yönetimi kendisine Mesihliğini ispat etmesini yoksa öldürüleceğini belirtti. Bunun üzerine sorgulamasında Mesihlik iddialarını kabul etmeyerek kendisine yöneltilen suçlamaları kesin bir dille reddetti, sıradan bir haham olduğunu iddia etti; hatta kendisine Mesihlik atfeden Yahudileri suçlayarak kendini temize çıkarmaya çalıştı. Bu şekilde beraat edemeyeceğini anlayınca, içinde bulunduğu zor durumdan kurtulmak için İslam’ı seçtiğini açıkladı. 16 Eylül 1666’da Müslüman oldu6 ve Sultan IV. Mehmed’in huzurunda kelime-i şehadet getirerek, Aziz Mehmet Efendi adını aldı.
Ancak bu göstermelik bir din değiştirmeydi. Ünlü tarihçi Cemal Kutay, Sabetay’ın çağın önde gelen alimlerinden Vani Mehmet Efendi müstesna olmak üzere herkesi kandırmayı başardığını ifade etmektedir. Vani Mehmet Efendi ise düşüncelerini şöyle dile getirmiştir:
’Bu adamın Müslümanlığı kalbi hisler ve ihlas ile kabul ettiğine kani değilim. Fakat dinimiz, şüpheyi reddeder ve kişinin imanı üzerinde hüküm, ancak Cenab-ı Hakk’ındır. Bu itibarla ihlas ile Müslüman olmasını niyazdan başka şey yapamam. Fakat ileride görülecektir ki, bugün adı Mehmet Aziz Efendi olan Sabetay Sevi’nin etrafında toplananlar, kendi yollarını terk etmeyecekler ve hatta ayrı bir cemaat teşkil edeceklerdir. Aralarında tefrika dahi çıkması muhtemeldir.’

Müslümanlığı kabulu ve sonrası
Sabetay Sevi Müslüman olduktan sonra da Mesihlik iddialarını terk etmez, adamlarına haberler göndererek, kendisinin sadece görünüşte Müslüman olduğunu, gerçekte ise kendi kurduğu Mesihi inancını yaşamaya ve yaymaya devam ettiğini duyurur. Ancak Sabetay Sevi’nin İslamiyet’e dönüşü bazı taraftarlarını büyük hayal kırıklığına uğratır. Çok sayıda müridi onu terk eder. Kalanlar ise, onun ve Gazzeli Nathan’ın Kabala ve Yahudi efsanelerine dayanarak yaptığı tevillere inanarak bağlılıklarını sürdürürler; onun Mesih olduğuna gönülden inanarak ardından giderler ve Müslüman olurlar. Ancak bu da, tamamen göstermelik bir din değiştirme olmuştur. Sabetay Sevi ve taraftarları gizli olarak Yahudiliklerini sürdürmeye devam etmişlerdir. Bu nedenle de Müslüman halk tarafından ’Dönmeler’ olarak isimlendirilmişlerdir.
Sevi, Müslüman olduktan sonra faaliyetlerini gizliden gizliye devam ettirmiştir. Beklenilenin aksine, eskisinden daha da rahat davranmıştır. Takva bir Müslüman gibi görünmeye özen göstererek, Yahudilere İslamiyet’i tebliğ görünümü altında sapkın fikirlerini yaymaya devam etmiştir. Mesihlik iddiasından hiçbir zaman vazgeçmeyen Sabetay Sevi, tüm bunların sonucunda, Türk topraklarında bir nevi ’dönmelik mezhebi’ tesis etmiştir.
Bu konuda şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı çalışmanın sahibi Gershom Scholem’in belirttiği gibi, ’ömrünün son 10 yılını Müslüman görünümü altında geçiren Sabetay Sevi’nin bu iki taraflı tutumu taraftarlarınca da benimsenmiştir’. ’18 Emir’ olarak tanınan prensiplerinin özellikle 16. maddesi, dönmelerin tavırlarının nasıl olması gerektiğini göstermesi açısından oldukça önemlidir:
’16. madde: Türklerin gözlerini örtmek için adetlerine dikkat edilsin. Ramazan orucu ve kurban için sıkıntı gösterilmesin. Zahiri her ibadet uygulansın
Ne var ki, Sabetay Sevi, çalışmalarının bir kere daha deşifre olmasının ardından Şeyhülislam Vani Efendi’nin emriyle bir tek Yahudinin bile yaşamadığı Ülgün’e (Arnavutluk’un deniz kıyısında bulunan bir şehirdir. Sabetaycılar Akkum adıyla da burayı tanımlarlar) sürgüne yollanmış ve 1676’da orada ölmüştür..
İlgi olursa devam ederiz inşALLAH
 
Üst Alt