SANA HİCRETİM
Sana sesleniyorum, ceylan gözlü akrepler diyarından.
Kaybetmemek için seni iniyor kral tahtından.
Yollarına düşüp hicret ediyorum gönlüne,
Ben muhacir kalbine doğru,
Ben yıldızlara sevdalı bedevi,
Aşkın çöllerinde.
Yıldızlar sevdalı tespih gibi elinde,
Yıldızlar,buğusunda gözlerinin yıldızlar.
Ey sevgiliye hediye edilen kudret,
Ey gözlerden akan bereket,
Bu canlar, bu silik suret,
Kapında kafatasları seni dileyecek.
Bebekler güldüğü vakit doğarken,
Gökten iner kutlu emanet.
Yer sarsılır,dağlar yürür,
Gözler eriten merhamet görür.
Ey gerçeğim. !
Ey dualarda saklı dileğim !
Bak özleminle eriten nazar ile,
Sensiz hayalin içinde silik gölgeyim.
Ne çağlar geldi geçti bitmedi hasret.
Yalnız kaldı toprağında insanlık,
Gurbet kendi içinde gurbeti yaşadı,
Her felaket merhametten pay aldı.
Sana varan yollarıma, kandan kar yağdı.
Kibir ve zikrin ortasında gerilen perdede,
Sana doğru her hicret yarım kaldı.
Şimdi seni arayanlar arar kendini,
En mahzunumuz zalimin yanında mülteci kaldı.
Bir sahabe hüznü ile duruyor ayakta kainat
Kainat mavi nurdan yeleli at.
Şahlanıyor insanlığın kaderine,
Genişliyor,büyüyor gözbebeğinde,
Yıkılmaz saltanat.
Evren,insan,bir damla kan.
Yıldızlardır damarında akan.
Söz olup sonsuzluğa bakan,
Sevdamın gözleridir sana hayran.
Seyrine dalmış tozlu gözlerle,
Sen dedim,seni diledim.
Seni yudum yudum
Bir garibin gözlerinden içtim.
Ey hüznüm, son sözüm…!
Gözlerimi kesen ufuk nerede biter?
Gurbetin hangi adımı sana yaklaşır?
Ne zaman bedenim ruhuma yakışır?
Her akşam gözlerime yerleşen tefekkür,
Ne zaman dualarımı sabaha taşır?
Geceyi giydirdim düşlerine,
Taht kurdu saltanatıyla hüzün,
Kaybettiğim bu günün
Feryadına, düşlerine , gülüşlerine.
Bir dağ boyunca yükseldi sensizlik,
İçimde aktı nedenler ile sebepsizlik.
Sana hicretimde hep bir şeyler eksik.
Sen aşkımın sırrında hicap,
Sen masiva gözümde serap,
Sen Seyr-ü sülûk’uma sebebsin.
Ne vakit Leyla girse düşlerime,
Süzülüverir dudaklarımdan kırlangıçlar,
Nesneleri sensiz,yetim öpüşlerime,
Bir patika olur Leyla sana gelişlerime.
Ölüm gelinliğini giymiş hasretinle.
Mabetlerin içi boşalmış,
Toprağı örten bu ince kefende ne?
Mekan bürünmüş kasvetli sessizliğe,
Aman Allah’ım !
Ben bende,Leyla bende,sevdan bende.
Gözümdeki sır perde,
Cezbesiyle düştü birdenbire.
Ortalıkta kaçışan silik suretler,
Hayallerinin cesetlerini arıyor.
İnliyor,ağlıyor, dışa vuruyor toprak,
Aşksızlıktan ölenlerin etleri kaynıyor,
Zamanı alnından öpüyor o son yaprak,
Topraktan fışkıran o soğuk parmak,
Beni sensizliğe çekiyor.
Büyüyor göz bebeklerimde ,
En büyük korkunun tefekkürü.
Yetersiz yersiz kalıyor akıl,
Buz tutan idraki ile dizelerde.
Son hatırası ile ağlayan yıldızlar,
Çisil çisil avuçlarıma yağıyor.
Göz nurum ,nuruna akıyor.
Ah.. ihanetin ve sadakatin dostu gözler.
Nazar ile eriten bakışını özler,
İnanan gözler hep yolunu gözler.
Benzi sapsarı solmuş sözler,
Sensiz, sessiz, kimsesiz.
Gönül yaram ol hasretim,
Masivadan geçmek için dermanım ol,
Yollarına düşmek için hicretim ol.
Dol gönlümün kadehine,
Aşk şarabım ol.
Ey sevgilimin sevgisine mahzar olan sevgili..!
Ey nurumun,varlığımın,alemin sebebi.
Sensizlikler diyarında esir düştüm,
Can takat iken, dermansız derde düştüm.
Yükselirken dualarımla umutlarım,
Dünyanın kapkara zindan otağına düştüm.
Sözlerin çırpınışları,
Can çekişen sevdama can olmuyor,
Sevdanın çehresinde hakikat yetmiyor,
Kulağım sağır duyduğum bütün sözlere…
Neyleyim isminin nakşı silinmişti dillerde,
Sırrı kaybettik o koca hecelerde.
Çırpınır durur yüreğim kuşların kanadında,
Vazgeçer yaşamaktan yana tüm arzulara.
Bu diyarın vasılında yar yok,
Dünyanın aslında âr yok,
Bedenimde bir nefeslik derman yok,
Yok yokluğun içinde,varlığım yok.
Yollarına düşüp hicret ediyorum gönlüne.
Ben muhacir kalbine doğru,
Ben yıldızlara sevdalı bedevi,
Aşkın çöllerinde.
Yıldızlar sevdalı tespih gibi elinde,
Yıldızlar, buğusunda gözlerinin yıldızlar.
eşim.... Mehmet CANLAR
02-04-2003/Çarşamba
Sana sesleniyorum, ceylan gözlü akrepler diyarından.
Kaybetmemek için seni iniyor kral tahtından.
Yollarına düşüp hicret ediyorum gönlüne,
Ben muhacir kalbine doğru,
Ben yıldızlara sevdalı bedevi,
Aşkın çöllerinde.
Yıldızlar sevdalı tespih gibi elinde,
Yıldızlar,buğusunda gözlerinin yıldızlar.
Ey sevgiliye hediye edilen kudret,
Ey gözlerden akan bereket,
Bu canlar, bu silik suret,
Kapında kafatasları seni dileyecek.
Bebekler güldüğü vakit doğarken,
Gökten iner kutlu emanet.
Yer sarsılır,dağlar yürür,
Gözler eriten merhamet görür.
Ey gerçeğim. !
Ey dualarda saklı dileğim !
Bak özleminle eriten nazar ile,
Sensiz hayalin içinde silik gölgeyim.
Ne çağlar geldi geçti bitmedi hasret.
Yalnız kaldı toprağında insanlık,
Gurbet kendi içinde gurbeti yaşadı,
Her felaket merhametten pay aldı.
Sana varan yollarıma, kandan kar yağdı.
Kibir ve zikrin ortasında gerilen perdede,
Sana doğru her hicret yarım kaldı.
Şimdi seni arayanlar arar kendini,
En mahzunumuz zalimin yanında mülteci kaldı.
Bir sahabe hüznü ile duruyor ayakta kainat
Kainat mavi nurdan yeleli at.
Şahlanıyor insanlığın kaderine,
Genişliyor,büyüyor gözbebeğinde,
Yıkılmaz saltanat.
Evren,insan,bir damla kan.
Yıldızlardır damarında akan.
Söz olup sonsuzluğa bakan,
Sevdamın gözleridir sana hayran.
Seyrine dalmış tozlu gözlerle,
Sen dedim,seni diledim.
Seni yudum yudum
Bir garibin gözlerinden içtim.
Ey hüznüm, son sözüm…!
Gözlerimi kesen ufuk nerede biter?
Gurbetin hangi adımı sana yaklaşır?
Ne zaman bedenim ruhuma yakışır?
Her akşam gözlerime yerleşen tefekkür,
Ne zaman dualarımı sabaha taşır?
Geceyi giydirdim düşlerine,
Taht kurdu saltanatıyla hüzün,
Kaybettiğim bu günün
Feryadına, düşlerine , gülüşlerine.
Bir dağ boyunca yükseldi sensizlik,
İçimde aktı nedenler ile sebepsizlik.
Sana hicretimde hep bir şeyler eksik.
Sen aşkımın sırrında hicap,
Sen masiva gözümde serap,
Sen Seyr-ü sülûk’uma sebebsin.
Ne vakit Leyla girse düşlerime,
Süzülüverir dudaklarımdan kırlangıçlar,
Nesneleri sensiz,yetim öpüşlerime,
Bir patika olur Leyla sana gelişlerime.
Ölüm gelinliğini giymiş hasretinle.
Mabetlerin içi boşalmış,
Toprağı örten bu ince kefende ne?
Mekan bürünmüş kasvetli sessizliğe,
Aman Allah’ım !
Ben bende,Leyla bende,sevdan bende.
Gözümdeki sır perde,
Cezbesiyle düştü birdenbire.
Ortalıkta kaçışan silik suretler,
Hayallerinin cesetlerini arıyor.
İnliyor,ağlıyor, dışa vuruyor toprak,
Aşksızlıktan ölenlerin etleri kaynıyor,
Zamanı alnından öpüyor o son yaprak,
Topraktan fışkıran o soğuk parmak,
Beni sensizliğe çekiyor.
Büyüyor göz bebeklerimde ,
En büyük korkunun tefekkürü.
Yetersiz yersiz kalıyor akıl,
Buz tutan idraki ile dizelerde.
Son hatırası ile ağlayan yıldızlar,
Çisil çisil avuçlarıma yağıyor.
Göz nurum ,nuruna akıyor.
Ah.. ihanetin ve sadakatin dostu gözler.
Nazar ile eriten bakışını özler,
İnanan gözler hep yolunu gözler.
Benzi sapsarı solmuş sözler,
Sensiz, sessiz, kimsesiz.
Gönül yaram ol hasretim,
Masivadan geçmek için dermanım ol,
Yollarına düşmek için hicretim ol.
Dol gönlümün kadehine,
Aşk şarabım ol.
Ey sevgilimin sevgisine mahzar olan sevgili..!
Ey nurumun,varlığımın,alemin sebebi.
Sensizlikler diyarında esir düştüm,
Can takat iken, dermansız derde düştüm.
Yükselirken dualarımla umutlarım,
Dünyanın kapkara zindan otağına düştüm.
Sözlerin çırpınışları,
Can çekişen sevdama can olmuyor,
Sevdanın çehresinde hakikat yetmiyor,
Kulağım sağır duyduğum bütün sözlere…
Neyleyim isminin nakşı silinmişti dillerde,
Sırrı kaybettik o koca hecelerde.
Çırpınır durur yüreğim kuşların kanadında,
Vazgeçer yaşamaktan yana tüm arzulara.
Bu diyarın vasılında yar yok,
Dünyanın aslında âr yok,
Bedenimde bir nefeslik derman yok,
Yok yokluğun içinde,varlığım yok.
Yollarına düşüp hicret ediyorum gönlüne.
Ben muhacir kalbine doğru,
Ben yıldızlara sevdalı bedevi,
Aşkın çöllerinde.
Yıldızlar sevdalı tespih gibi elinde,
Yıldızlar, buğusunda gözlerinin yıldızlar.
eşim.... Mehmet CANLAR
02-04-2003/Çarşamba