بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
SALİH KİMSELER HAKKINDA AŞIRI GİTMEK
"Ey kitab ehli! Dininizde aşırı gitmeyin ve Allah hakkında haktan başkasını söylemeyin! Muhakkak ki Meryem oğlu Mesih İsa; Allah'ın rasulü, Meryem'e ulaştırdığı kelimesi ve O'ndan bir ruhtur. Allah'a ve rasullerine iman edin! "(Allah) Üçtür" demeyin! Hayrınız için (bundan) vazgeçin! Allah, şüphesiz bir tek ilahtır. Oğul edinmekten münezzehtir. Gökte ve yerde olanların hepsi O'nundur. Vekil olarak Allah yeter!" (Nisa: 171)
Allah-u teala bu ayette şöyle buyuruyor:
"Dininizde aşırı gitmeyin."
"Ne övme konusunda ne yerme konusunda dinin sınırlarını aşmayın."
Bu iki aşırılık ehli kitapta vuku bulmuştur.
Hristiyanlar İsa aleyhisselam'ı aşırı överek onun Allah'ın oğlu ve üç ilahın üçüncüsü olduğunu söylediler.
Yahudiler ise aşırı giderek İsa aleyhisselam'ı yerdiler. Annesinin zinakar, kendisinin de zina çocuğu olduğunu söylediler.Her ikisi de dinleri konusunda aşırı gitmişlerdir.
"Allah hakkında haktan başkasını söylemeyin!"
"Allah hakkında sadece kendi zatı hakkında söylediği şeyleri söyleyin."
Allah kendi zatı hakkında; tek olduğunu, hiç kimseye muhtaç olmadığını, herkesin O'na muhtaç olduğunu, eş ve evlat edinmemiş, doğmamış ve doğurmamış olduğunu söylemiştir.
"Muhakkak ki Meryem oğlu Mesih İsa; Allah'ın rasulü"
"Meryem'in oğlu İsa iddia ettiğiniz gibi değil, sadece Allah'ın rasulüdür."
İsa aleyhisselam'ın annesine nisbet edilmesinin sebebi; hristiyanların İsa hakkındaki sözlerini geçersiz kılmak içindir. Çünkü onlar İsa'nın Allah'ın oğlu olduğunu söylüyorlar.
"Allah'ın rasulü" sözü hem yahudilere hem hristiyanlara bir reddiyedir. Çünkü yahudiler İsa aleyhisselam hakkında "yalancı" dediler. Hristiyanlar ise İsa'nın "ilah olduğunu" söylediler.
İsa'nın sadece Allah'ın rasülü olduğunun söylenmesi, her iki taifeye de söylediklerini iptal etmek için bir reddiyedir.
"Meryem'e ulaştırdığı kelimesi."
"Ol" kelimesi ile olmuştur.
"ve O'ndan bir ruhtur."
"Yarattığı ruhlardan bir ruhtur."
Allah-u teala İsa aleyhisselam'ı Adem oğullarını yarattığı gibi cesetten ve ruhtan yaratmıştır. Allah'ın; "O'ndan bir ruhtur" demesinin sebebi, ona bir ikramdır. Tıpkı Allah'ın Adem aleyhisselam hakkında şu ayette söylediği gibidir.
Allah Adem aleyhisselam hakkında şöyle buyuruyor:
"Öyleyse ona bir şekil verdiğimde ve ruhumdan ona üflediğimde hemen ona secde ederek (yere) kapanın." (Sa'd: 72)
Ayette; Adem aleyhisselam'a ikram ve onun kıymetini artırmak için "ruhundan" sözü kullanmıştır.
İbn-i Abbas radiyallahu anh;
"Sakın ilahlarınızı bırakmayın. "Ve'd", "Suva", "Yagus", "Yağuk" ve "Nasr" gibi putlarınızdan vazgeçmeyin" dediler." (Nuh: 23) ayetini zikrettikten sonra şöyle dedi:
"Bu isimler Nuh aleyhisselam'ın kavmindeki salih kimselerin isimleriydi. Bunlar öldükten sonra bu zatlara bağlı olanlar:
"Bunların resimlerini çizersek onlara baktığımızda ibadetlerimizi daha şevkle yaparız" diyerek onların resimlerini yaptılar. Daha sonra heykellerini de yapmaya başladılar. Zamanla dinlerini unutup bu putlara tapmaya başladılar." (Buhari)
Ayette geçen; "Sakın ilahlarınızı bırakmayın" sözü; sakın taptığınız ilahlara tapmaktan vazgeçmeyin. Onlara ibadete sımsıkı sarılın. Hiç kimsenin onlara ihanet etmesine izin vermeyin. Aksine onların övülmesi için her zaman azimli olun, demektir.
İşte bu, batıl olan bir şeyi birbirine tavsiye etmektir ve iman eden ve salih amel işleyenlerin yaptıklarının tam tersinedir. Çünkü iman eden ve salih amel işleyenler birbirlerine batılı değil hakkı tavsiye ederler.
Ayetteki; "ilahlarınız" lafzı; "ilah"ın çoğuludur. İlah ise; gerek haklı, gerekse batıl bir şekilde ibadet edilendir. Haklı bir şekilde ibadet edilen sadece Allah'tır. Allah'tan başka ibadet edilenler ise sahte ilahlardır ve bunlara batıl bir şekilde ibadet edilir.
Ömer radiyallahu anh Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Hristiyanların Meryem oğlu İsa'yı aşırı övdükleri gibi beni övmekte aşırı gitmeyin. Ben Allah'ın kuluyum. Benim hakkımda: "Allah'ın kulu ve rasulü" deyin." (Buhari - Müslim)
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Sakın aşırı gitmeyin. Sizden önceki kavimlerin mahvolmalarının sebebi aşırı gitmeleri olmuştur."
(Ahmed, Tirmizi, İbn-i Mace, Hakim rivayet etti ve sahih dedi, Zehebi de destekledi)
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Şeriatın dışına çıkarak (Kur'an ve sünnetin dışına çıkarak) ibadet edenler helak oldular." Ve bunu üç kere tekrarladı. (Müslim)
Yukarıdaki ayeti kerimeler ve hadisi şerifler apaçık gösteriyor ki:
1 - Yeryüzünde şirkin ilk defa çıkışına sebep olan olay salih kimselere layık olduklarından ve hak ettiklerinden daha fazla değer verilmesidir.
2 - Salih insanları sevmek, onlarla dost olmak, onlara Allah'ın koyduğu sınırlar çerçevesinde değer vermek İslam'ın bir gereğidir.
Fakat onları aşırı derecede sevmek, onlara Allah'ın bildirdiğinden daha fazla değer vermek insanı şirk uçurumuna sürükleyebilir.
3 - Salih kimselerin mezarlarını ziyaret ederken ve önce resimlerini daha sonra da heykellerini yapıp bunlara ibadet ederken müşriklerin yegane gayeleri ve hareket noktaları bu salih insanları Allah katında kendilerine şefaatçi olarak kabul etmeleriydi. Yoksa onları ilah olarak görmeleri söz konusu değildi.
SALİH KİMSELER HAKKINDA AŞIRI GİTMEK
"Ey kitab ehli! Dininizde aşırı gitmeyin ve Allah hakkında haktan başkasını söylemeyin! Muhakkak ki Meryem oğlu Mesih İsa; Allah'ın rasulü, Meryem'e ulaştırdığı kelimesi ve O'ndan bir ruhtur. Allah'a ve rasullerine iman edin! "(Allah) Üçtür" demeyin! Hayrınız için (bundan) vazgeçin! Allah, şüphesiz bir tek ilahtır. Oğul edinmekten münezzehtir. Gökte ve yerde olanların hepsi O'nundur. Vekil olarak Allah yeter!" (Nisa: 171)
Allah-u teala bu ayette şöyle buyuruyor:
"Dininizde aşırı gitmeyin."
"Ne övme konusunda ne yerme konusunda dinin sınırlarını aşmayın."
Bu iki aşırılık ehli kitapta vuku bulmuştur.
Hristiyanlar İsa aleyhisselam'ı aşırı överek onun Allah'ın oğlu ve üç ilahın üçüncüsü olduğunu söylediler.
Yahudiler ise aşırı giderek İsa aleyhisselam'ı yerdiler. Annesinin zinakar, kendisinin de zina çocuğu olduğunu söylediler.Her ikisi de dinleri konusunda aşırı gitmişlerdir.
"Allah hakkında haktan başkasını söylemeyin!"
"Allah hakkında sadece kendi zatı hakkında söylediği şeyleri söyleyin."
Allah kendi zatı hakkında; tek olduğunu, hiç kimseye muhtaç olmadığını, herkesin O'na muhtaç olduğunu, eş ve evlat edinmemiş, doğmamış ve doğurmamış olduğunu söylemiştir.
"Muhakkak ki Meryem oğlu Mesih İsa; Allah'ın rasulü"
"Meryem'in oğlu İsa iddia ettiğiniz gibi değil, sadece Allah'ın rasulüdür."
İsa aleyhisselam'ın annesine nisbet edilmesinin sebebi; hristiyanların İsa hakkındaki sözlerini geçersiz kılmak içindir. Çünkü onlar İsa'nın Allah'ın oğlu olduğunu söylüyorlar.
"Allah'ın rasulü" sözü hem yahudilere hem hristiyanlara bir reddiyedir. Çünkü yahudiler İsa aleyhisselam hakkında "yalancı" dediler. Hristiyanlar ise İsa'nın "ilah olduğunu" söylediler.
İsa'nın sadece Allah'ın rasülü olduğunun söylenmesi, her iki taifeye de söylediklerini iptal etmek için bir reddiyedir.
"Meryem'e ulaştırdığı kelimesi."
"Ol" kelimesi ile olmuştur.
"ve O'ndan bir ruhtur."
"Yarattığı ruhlardan bir ruhtur."
Allah-u teala İsa aleyhisselam'ı Adem oğullarını yarattığı gibi cesetten ve ruhtan yaratmıştır. Allah'ın; "O'ndan bir ruhtur" demesinin sebebi, ona bir ikramdır. Tıpkı Allah'ın Adem aleyhisselam hakkında şu ayette söylediği gibidir.
Allah Adem aleyhisselam hakkında şöyle buyuruyor:
"Öyleyse ona bir şekil verdiğimde ve ruhumdan ona üflediğimde hemen ona secde ederek (yere) kapanın." (Sa'd: 72)
Ayette; Adem aleyhisselam'a ikram ve onun kıymetini artırmak için "ruhundan" sözü kullanmıştır.
İbn-i Abbas radiyallahu anh;
"Sakın ilahlarınızı bırakmayın. "Ve'd", "Suva", "Yagus", "Yağuk" ve "Nasr" gibi putlarınızdan vazgeçmeyin" dediler." (Nuh: 23) ayetini zikrettikten sonra şöyle dedi:
"Bu isimler Nuh aleyhisselam'ın kavmindeki salih kimselerin isimleriydi. Bunlar öldükten sonra bu zatlara bağlı olanlar:
"Bunların resimlerini çizersek onlara baktığımızda ibadetlerimizi daha şevkle yaparız" diyerek onların resimlerini yaptılar. Daha sonra heykellerini de yapmaya başladılar. Zamanla dinlerini unutup bu putlara tapmaya başladılar." (Buhari)
Ayette geçen; "Sakın ilahlarınızı bırakmayın" sözü; sakın taptığınız ilahlara tapmaktan vazgeçmeyin. Onlara ibadete sımsıkı sarılın. Hiç kimsenin onlara ihanet etmesine izin vermeyin. Aksine onların övülmesi için her zaman azimli olun, demektir.
İşte bu, batıl olan bir şeyi birbirine tavsiye etmektir ve iman eden ve salih amel işleyenlerin yaptıklarının tam tersinedir. Çünkü iman eden ve salih amel işleyenler birbirlerine batılı değil hakkı tavsiye ederler.
Ayetteki; "ilahlarınız" lafzı; "ilah"ın çoğuludur. İlah ise; gerek haklı, gerekse batıl bir şekilde ibadet edilendir. Haklı bir şekilde ibadet edilen sadece Allah'tır. Allah'tan başka ibadet edilenler ise sahte ilahlardır ve bunlara batıl bir şekilde ibadet edilir.
Ömer radiyallahu anh Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Hristiyanların Meryem oğlu İsa'yı aşırı övdükleri gibi beni övmekte aşırı gitmeyin. Ben Allah'ın kuluyum. Benim hakkımda: "Allah'ın kulu ve rasulü" deyin." (Buhari - Müslim)
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Sakın aşırı gitmeyin. Sizden önceki kavimlerin mahvolmalarının sebebi aşırı gitmeleri olmuştur."
(Ahmed, Tirmizi, İbn-i Mace, Hakim rivayet etti ve sahih dedi, Zehebi de destekledi)
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Şeriatın dışına çıkarak (Kur'an ve sünnetin dışına çıkarak) ibadet edenler helak oldular." Ve bunu üç kere tekrarladı. (Müslim)
Yukarıdaki ayeti kerimeler ve hadisi şerifler apaçık gösteriyor ki:
1 - Yeryüzünde şirkin ilk defa çıkışına sebep olan olay salih kimselere layık olduklarından ve hak ettiklerinden daha fazla değer verilmesidir.
2 - Salih insanları sevmek, onlarla dost olmak, onlara Allah'ın koyduğu sınırlar çerçevesinde değer vermek İslam'ın bir gereğidir.
Fakat onları aşırı derecede sevmek, onlara Allah'ın bildirdiğinden daha fazla değer vermek insanı şirk uçurumuna sürükleyebilir.
3 - Salih kimselerin mezarlarını ziyaret ederken ve önce resimlerini daha sonra da heykellerini yapıp bunlara ibadet ederken müşriklerin yegane gayeleri ve hareket noktaları bu salih insanları Allah katında kendilerine şefaatçi olarak kabul etmeleriydi. Yoksa onları ilah olarak görmeleri söz konusu değildi.