Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Salih Kimseler Hakkinda Aşiri Gitmek

Elifnisa

New member
Katılım
29 Eki 2007
Mesajlar
483
Tepkime puanı
241
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

SALİH KİMSELER HAKKINDA AŞIRI GİTMEK


"Ey kitab ehli! Dininizde aşırı gitmeyin ve Allah hakkında haktan başkasını söylemeyin! Muhakkak ki Meryem oğlu Mesih İsa; Allah'ın rasulü, Meryem'e ulaştırdığı kelimesi ve O'ndan bir ruhtur. Allah'a ve rasullerine iman edin! "(Allah) Üçtür" demeyin! Hayrınız için (bundan) vazgeçin! Allah, şüphesiz bir tek ilahtır. Oğul edinmekten münezzehtir. Gökte ve yerde olanların hepsi O'nundur. Vekil olarak Allah yeter!" (Nisa: 171)
Allah-u teala bu ayette şöyle buyuruyor:

"Dininizde aşırı gitmeyin."

"Ne övme konusunda ne yerme konusunda dinin sınırlarını aşmayın."

Bu iki aşırılık ehli kitapta vuku bulmuştur.

Hristiyanlar İsa aleyhisselam'ı aşırı överek onun Allah'ın oğlu ve üç ilahın üçüncüsü olduğunu söylediler.

Yahudiler ise aşırı giderek İsa aleyhisselam'ı yerdiler. Annesinin zinakar, kendisinin de zina çocuğu olduğunu söylediler.Her ikisi de dinleri konusunda aşırı gitmişlerdir.

"Allah hakkında haktan başkasını söylemeyin!"

"Allah hakkında sadece kendi zatı hakkında söylediği şeyleri söyleyin."

Allah kendi zatı hakkında; tek olduğunu, hiç kimseye muhtaç olmadığını, herkesin O'na muhtaç olduğunu, eş ve evlat edinmemiş, doğmamış ve doğurmamış olduğunu söylemiştir.

"Muhakkak ki Meryem oğlu Mesih İsa; Allah'ın rasulü"

"Meryem'in oğlu İsa iddia ettiğiniz gibi değil, sadece Allah'ın rasulüdür."


İsa aleyhisselam'ın annesine nisbet edilmesinin sebebi; hristiyanların İsa hakkındaki sözlerini geçersiz kılmak içindir. Çünkü onlar İsa'nın Allah'ın oğlu olduğunu söylüyorlar.

"Allah'ın rasulü" sözü hem yahudilere hem hristiyanlara bir reddiyedir. Çünkü yahudiler İsa aleyhisselam hakkında "yalancı" dediler. Hristiyanlar ise İsa'nın "ilah olduğunu" söylediler.

İsa'nın sadece Allah'ın rasülü olduğunun söylenmesi, her iki taifeye de söylediklerini iptal etmek için bir reddiyedir.

"Meryem'e ulaştırdığı kelimesi."

"Ol" kelimesi ile olmuştur.

"ve O'ndan bir ruhtur."

"Yarattığı ruhlardan bir ruhtur."

Allah-u teala İsa aleyhisselam'ı Adem oğullarını yarattığı gibi cesetten ve ruhtan yaratmıştır. Allah'ın; "O'ndan bir ruhtur" demesinin sebebi, ona bir ikramdır. Tıpkı Allah'ın Adem aleyhisselam hakkında şu ayette söylediği gibidir.

Allah Adem aleyhisselam hakkında şöyle buyuruyor:

"Öyleyse ona bir şekil verdiğimde ve ruhumdan ona üflediğimde hemen ona secde ederek (yere) kapanın." (Sa'd: 72)

Ayette; Adem aleyhisselam'a ikram ve onun kıymetini artırmak için "ruhundan" sözü kullanmıştır.


İbn-i Abbas radiyallahu anh;

"Sakın ilahlarınızı bırakmayın. "Ve'd", "Suva", "Yagus", "Yağuk" ve "Nasr" gibi putlarınızdan vazgeçmeyin" dediler." (Nuh: 23) ayetini zikrettikten sonra şöyle dedi:

"Bu isimler Nuh aleyhisselam'ın kavmindeki salih kimselerin isimleriydi. Bunlar öldükten sonra bu zatlara bağlı olanlar:

"Bunların resimlerini çizersek onlara baktığımızda ibadetlerimizi daha şevkle yaparız" diyerek onların resimlerini yaptılar. Daha sonra heykellerini de yapmaya başladılar. Zamanla dinlerini unutup bu putlara tapmaya başladılar." (Buhari)
Ayette geçen; "Sakın ilahlarınızı bırakmayın" sözü; sakın taptığınız ilahlara tapmaktan vazgeçmeyin. Onlara ibadete sımsıkı sarılın. Hiç kimsenin onlara ihanet etmesine izin vermeyin. Aksine onların övülmesi için her zaman azimli olun, demektir.

İşte bu, batıl olan bir şeyi birbirine tavsiye etmektir ve iman eden ve salih amel işleyenlerin yaptıklarının tam tersinedir. Çünkü iman eden ve salih amel işleyenler birbirlerine batılı değil hakkı tavsiye ederler.

Ayetteki; "ilahlarınız" lafzı; "ilah"ın çoğuludur. İlah ise; gerek haklı, gerekse batıl bir şekilde ibadet edilendir. Haklı bir şekilde ibadet edilen sadece Allah'tır. Allah'tan başka ibadet edilenler ise sahte ilahlardır ve bunlara batıl bir şekilde ibadet edilir.


Ömer radiyallahu anh Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

"Hristiyanların Meryem oğlu İsa'yı aşırı övdükleri gibi beni övmekte aşırı gitmeyin. Ben Allah'ın kuluyum. Benim hakkımda: "Allah'ın kulu ve rasulü" deyin." (Buhari - Müslim)
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Sakın aşırı gitmeyin. Sizden önceki kavimlerin mahvolmalarının sebebi aşırı gitmeleri olmuştur."

(Ahmed, Tirmizi, İbn-i Mace, Hakim rivayet etti ve sahih dedi, Zehebi de destekledi)

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Şeriatın dışına çıkarak (Kur'an ve sünnetin dışına çıkarak) ibadet edenler helak oldular." Ve bunu üç kere tekrarladı. (Müslim)


Yukarıdaki ayeti kerimeler ve hadisi şerifler apaçık gösteriyor ki:

1 - Yeryüzünde şirkin ilk defa çıkışına sebep olan olay salih kimselere layık olduklarından ve hak ettiklerinden daha fazla değer verilmesidir.

2 - Salih insanları sevmek, onlarla dost olmak, onlara Allah'ın koyduğu sınırlar çerçevesinde değer vermek İslam'ın bir gereğidir.

Fakat onları aşırı derecede sevmek, onlara Allah'ın bildirdiğinden daha fazla değer vermek insanı şirk uçurumuna sürükleyebilir.

3 - Salih kimselerin mezarlarını ziyaret ederken ve önce resimlerini daha sonra da heykellerini yapıp bunlara ibadet ederken müşriklerin yegane gayeleri ve hareket noktaları bu salih insanları Allah katında kendilerine şefaatçi olarak kabul etmeleriydi. Yoksa onları ilah olarak görmeleri söz konusu değildi.
 

Mücahid

New member
Katılım
17 Mar 2007
Mesajlar
2,553
Tepkime puanı
223
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Tr
Allah razı olsun kardeşim emeğine sağlık.Dua ile
 

kemi

New member
Katılım
28 Ağu 2007
Mesajlar
149
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
41
Salih kimseler hakkında aşırı gitmek

Salih kimseler hakkında aşırı gitmek

بســـم الله الرحمن الرحيم



SALİH KİMSELER HAKKINDA AŞIRI GİTMEK


Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"Ev kitap ehli! Dininizde aşırı gidip ölçüyü aşmayın." (Nisa: 4/171)
"Dediler ki: 'Sakın ilahlarınızı bırakmayın. Hele Vedd, Suva, Yeğus, Yeuk ve Nasr'ı asla terketmeyin." (Nuh: 71/23)
Bu ayeti kerime ile ilgili olarak İbn Abbas (r.a.) diyor ki:
"Vedd, Suva, Yeğus, Yeuk ve Nasr, Nuh kavminde yaşıyan salih kişilerin adları idi. Bunlar ölünce şeytan, insanlara bunların hatıralarını devam ettirmek için yaşadıkları yerlere heykellerini dikmelerini ilham etti. Onlar da bunu yaptılar ve diktikleri heykellere onların isimlerini verdiler. Önceleri bunlara tapan yoktu; fakat onları dikenler öldükten sonra zamanla haklarındaki bilgiler ve heykellerin dikiliş gayeleri unutuldu ve insanlar bunlara tapmaya başladılar." (Buhari Tefsir: 71/3)
İbni Kayyım sahabenin pek çoğunun bunlar hakkında:
"Bu salih kişiler öldükten sonra insanlar bunların kabirlerinde ibadet etmeye başladılar. Sonra unutulmasın diye heykellerini diktiler, resimlerini yaptılar. Bir süre sonra bunlara tapmaya başladılar." dediklerini naklediyor. Ömer (r.a.)'den Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Hristiyanların İbni Meryem'i batıl üzere övdükleri gibi siz de beni övmekte aşırı gitmeyin. Şüphesiz ki ben bir kulum. Öyleyse benim için Allah'ın kulu ve Rasulü deyin." (Buhari Enbiya: 48. Darımi Rıkak: 6S. Ahmed: 1/21-24. 47.)
İbni Mesud'un rivayet ettiği hadiste Rasulullah (s.a.v.):
"Aşırı gidenler mahvoldular" buyurmuş ve bunu üç defa tekrar etmiştir. (Nesai Menasık: 217. İbn Mace Menasik: 63. Ahmed Müsned: 1/215. 347. İbn Hıbban Mevarid. 1011. Hakim Müstedrek: 1/466. Elbani Ahadisussahiha: 1283.)
İbni Abbas'ın rivayet ettiği hadiste Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Sakın aşırı gitmeyin. Sizden öncekilerin helak olmalarının sebebi aşırı gitmeleri olmuştur." (Müslim İlim: 7. Ahmed: 1 386. Ebu Davud Sünnet: 5.)


İSTİFADELER


1 - Bu ve bundan sonraki bölümleri anlayan kimseler bugün insanların İslam'ın esaslarına yabancı kalmalarının sebebini anlarlar. Kalplerinin İslamdan nasıl yüz çevirmiş olduğunu rahatlıkla görebilirler.
2 - Yeryüzünde meydana gelen ilk şirk, salih kişiler hakkında aşırı davranışlar sebebiyle ortaya çıkmıştır.
3 - İnsanlar kendilerine gönderilen rasullerin getirdiği dini, Allah'tan olduğunu bildikleri halde ya inkar ederek ya bazı şeyleri değiştirip ilk hali üzere bırakmayarak ya da rasullerini ilahlaştırarak tahrif etmişlerdir.
4 - İlahi emirlere ve fıtrata ters olmasına rağmen insanlar arasında yanlış inanışlar yerleşebilir.
5 - İnsanların yanlış işler yapmalarının sebebi, hakkı batıldan ayıramamaları, bunları birbirine karıştırmalarıdır. Bunun ilk nedeni de, salih kişilere duydukları temiz; fakat aşırı sevgidir. Sonrakiler, kendilerinden önceki kimselerin yaptıklarını anlayamadıkları için, onların amaçlarından saparak batıla sürüklenmişlerdir. Bunu bize İbni Abbas'ın rivayet ettiği, Nuh (a.s.) zamanındaki insanların şirke düşme sebepleri çok açık bir şekilde göstermektedir.
6 - Nuh süresindeki ayet sahabelerin sözleriyle açıklığa kavuşmuştur.
7 - Haktan uzaklaştıkça kalbin batıla daha çok sürüklenmesi insanın fıtratında var olan bir özelliktir.
8 - Alimlerin söyledikleri "Her bid'atte küfre giden bir yol vardır." sözü çok doğru bir sözdür.
9 - Şeytan iyi niyetle yapılan bid'atın bile küfre yol açabileceğini bilir.
10 - Genel kaide olarak şunu bilmek gerekir ki; İslam'da aşırı davranışlar menedilmiştir. Çünkü bunlar insanı mutlaka kötü bir sona götürür.
11 - Onlardan şefaat istemek gayesiyle olmayıp, sırf sevap olduğu düşüncesiyle bile olsa, salih kimselerin kabirlerini ziyaret etmek asla doğru değildir. (Belli bir kabir seçmemek şartıyla ölümü hatırlamak için şeriata uygun bir şekilde kabirleri ziyaret etmek ise caizdir.)
12 - Şirke sebep olabileceği için İslam'da heykel yapmak yasaklanmıştır.
13 - Nuh süresindeki ayet ve bu ayetle ilgili hadisler çok önemli olmasına rağmen günümüzdeki insanlar tarafından hala bilinmemektedir.
14 - Bu konu hadis ve tefsir kitablarında incelendiğinde; Allah'ın, salih kimselere ibadet etmeyi yasakladığı gibi, buna sebebiyet verebilecek şeyleri de yasakladığı görülür. Günümüzde de insanlar bazı kimselerin resimlerini yapıp heykellerini dikerek Nuh (a.s.) kavminin benzeri bir davranış sergilemektedirler. Oysa faziletli kabul ettikleri bu ameller onları ebedi cehennem ateşinden kurtaramayacaktır.
15 - Salih kimselerin kabirlerini ziyaret eden kimseler onların Allah katında şefaat etme yetkisine sahip olduğunu zannetmektedirler.
16 - İnsanlar, alimlerin resimlerini yapıp heykellerini dikerken, onların kendileri için şefaatçi olmalarını ummaktadırlar.
17 - Rasulullah (s.a.v.)'ın; "Hristiyanların İbni Meryem'i övdükleri gibi, siz de beni övmekte aşırı gitmeyin."ifadesi çok yüce bir tebliğdir.
18 - Rasulullah (s.a.v.) ümmetine aşırı gittikleri için mahvolanların durumuna düşmemeleri için nasihatte bulunmuştur.
19 - İbni Abbas'ın "Zamanla haklarındaki bilgiler ve dikiliş gayeleri unutuldu ve insanlar bunlara tapmaya başladılar." sözünden ilmin kıymeti ve yokluğunun getirdiği zararlar ortaya çıkıyor.
20 - İlmin yok oluşunun sebebi alimlerin ölümüdür.





بســـم الله الرحمن الرحيم



SALİH KİMSELERE TAPMAK, KABİRLERİ YANINDA ALLAH (C.C.)'A İBADET ETMEK


Aişe (r.a.)'den şöyle rivayet edilmiştir:
"Ümmü Seleme (r.a.) Rasulullah (s.a.v.)'a Habeşistan'da gördüğü bir kiliseden ve içindeki resimlerden bahsetti. Rasulullah (s.a.v.) da:
"Habeşliler öyle kimselerdir ki, bunlardan salih bir kişi öldüğü vakit hemen onun kabri üzerine bir mescid inşa eder ve o salih kimsenin resmini o mescide koyarlar. Bunlar Allah katında mahlukatın en şerlileridir."buyurdu. (Buhari Salavat: 48-54. Cenaiz: 70. Müslim Mesacid: 16. Fiten: 110 Nesai Mesacid:13, Ahmed: 6/51.)
Bu insanlar Tevhid akidesini bozan iki zararlı ameli bir arada yapmışlardır; kabirleri mescid edinmek ve buralara salih kimselerin resim ve heykellerini koymak.
Yine Aişe (r.a.) şu hadisi rivayet ediyor:
"Rasulullah (s.a.v.) ahiretine göçmesine sebep olan hastalığı sırasında siyah bir şal ile mübarek yüzünü örtüyor, bunalınca zaman zaman açıyordu. Bu halde iken:
"Allah Yahudi ve hristiyanlara lanet etsin. Çünkü onlar peygamberlerinin kabirlerini mescid edindiler." buyurdu.
Bununla Rasulullah (s.a.v.) onların yaptıklarından bizi sakındırıyordu. Böyle bir endişe olmasaydı, kabri açık bir yerde olurdu. Ancak mescid edinilmesinden korkuldu." (Buhari Enbiya 50, Müslim Mesacid: 22. Nesai Mesacid: 13, Darimi Salat 120. Ahmed: 6/229 275.)
Cundup b. Abdullah diyor ki:
"Rasulullah (s.a.v.)'ın vefatından önce şöyle dediğini duydum:
"Sizden bir halilim (çok fazla sevidiğim) olmasından Allah'a sığınırım. Allah İbrahim'i halil edindiği gibi beni de kendisine halil edindi. Şayet ümmetimden birini halil edinecek olsaydım Ebu Bekir'i halil edinirdim. Dikkat edin! Sizden önceki kavimler nebilerin ve salih kimselerin kabirlerini mescid ediniyorlardı. Sakın kabirleri mescid edinmeyin, sizi böyle yapmaktan menederim." (Müslim Mesacid: 23.)
Rasulullah (s.a.v.) hayatının son zamanlarında, kabirlerin mescid edinilmesini yasakladı. Vefatı esnasında da böyle yapanları lanetledi.
Kabir üzerinde mescid inşa edilmese bile orada namaz kılmak kabri mescid edinmek demektir.
Aişe (r.a.)'nin:
"Kabrinin mescid edinilmesinden korkuldu." sözü bunu ifade eder. Zaten sahabeler Rasulullah'ın kabri üzerine mescid inşa edecek değillerdi, (hem böyle bir teşebbüs kolay önlenirdi) korkulan husus orada namaz kılınması idi. Çünkü her namaz kılınan yer mescid sayılır ve temiz kabul edilir. Rasulullah (s.a.v.) bu hususta:
"Yeryüzü benim için tümüyle mescid ve temiz kılındı."buyurmuştur. (Buhari Teyemmüm. Müslim Mesacid: 521, Ahmed: 2/222)
İbni Mesud (r.a.)'dan Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
"İnsanların en şerli olanları, kıyamet koptuğu zaman hayatta bulunanlar ve kabirleri mescid haline getirenlerdir." (Ahmed: 1/435. İbn Hibban Mesacid: 340. Ebu Hatim sahihinde.)


İSTİFADELER


1 - Rasulullah (s.a.v.). sadece Allah (c.c.)'a ibadet etme niyetiyle bile olsa, salih bir kimsenin kabri yanında ibadet etmeyi yasaklamıştır.
2 - Salih kimselerin öldükten sonra heykellerini dikmek şiddetle yasaklanmıştır.
3 - Rasulullah (s.a.v.), kabirlerin mescid haline getirilmesini önlemek için, bu mesele üzerinde ısrarla durmuştur. Ümmetinin bu konuda hataya düşmemesi için, gerek sağlığında, gerekse hayatının son günlerinde, hatta ölüm döşeğinde iken bile ümmetini bundan sakındırmıştır.
4 - Rasulullah (s.a.v.), ümmetinin kendisine olan sevgisinden dolayı kabrini mescid haline getirebileceklerini tahmin ettiği için, daha kabri ortada yokken ümmetini bundan sakındırmıştır.
5 - Kabirlerin mescid haline getirilmesi, yahudi ve hris-tiyanların adetlerindendir; zira, rasullerin kabirlerini mescid haline getirenler onlardır.
6 - Rasulullah (s.a.v.), nebilerinin kabirlerini mescid edindiklerinden dolayı yahudi ve hristiyanları lanetlemiştir.
7 - Rasulullah (s.a.v.)'ın onları bu şekilde lanetlemesinin sebebi ümmetinin de kendi kabrini mescid haline getirmelerini önlemek içindir.
8 - Mescid haline getirilmesinden korkulduğu için Rasulullah (s.a.v.)'ın kabri açık bir yerde yapılmamıştır.
9 -Kabirlerin mescid haline getirilmesi insanların İslam'dan sapmalarına sebep olabilir.
10 - Kabirleri mescid haline getiren kimseler kıyamet koptuğu zaman hayatta olan kimselerle bir tutularak "en kötü insanlar" olarak vasıflandırılmıştır. Bu da şirke sebep olan şeyleri yapanların Allah katındaki durumunu açıklamaktadır.
11 -Rasulullah (s.a.v.)'ın, vefatından beş gün önce irad ettiği hutbede, bid'at ehline ve bunların en şirretleri olan Rafıda ve Cehmiyye'ye reddiye vardır. Bir kısım alimler bu iki fırkayı yetmiş iki sapık fırkanın arasından dahi çıkarmışlardır. Bilhassa Rafıda fırkası yüzünden şirk ve kabirlere ibadet vuku bulmuştur. Kabirlere ilk mescid inşa edenler de onlardır.
12 - Aişe (r.a.)'den rivayet edilen hadisten anladığımıza göre Rasulullah (s.a.v.) vefatı esnasında çok şiddetli sıkıntılar çekmiştir. Allah'ın en sevgili kulu ve rasulü ölüm anında böyle sıkıntılara maruz kaldıysa, diğer insanların halinin ne olacağını ibretle düşünmek gerekir.
13 - Rasulullah (s.a.v.), Allah'ın halili olmakla şereflendirilmiştir.
14 - "Halil" dostluğun ve bağlılığın en yüksek mertebesidir.
15 - Rasulullah (s.a.v.)'ın "Şayet ümmetimden birini halil edinecek olsaydım Ebu Bekir'i halil edinirdim."sözünden, Ebu Bekir'in sahabelerin en faziletlisi olduğunu anlıyoruz.
16 - Bu sözde Ebu Bekir (r.a.)'in hilafetine işaret edilmiştir.





بســـم الله الرحمن الرحيم



SALİH KİMSELERİN KABİRLERİNDE AŞIRI DAVRANIŞLAR ONLARI PUTLAŞTIRIR


Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
"Allah'ım! Benim kabrimin tapılan bir put haline getirilmesine müsaade etme. Allah'ın gazabı, peygamberlerinin kabrini mescid edinenlere çok şiddetli olur." (Malik Muvatta Sefer: 85. Ahmed Müsned: 2/246 Ebu Nuaym Hilye: 7/317.)
İbni Cerir de, Mücahid (r.a.)'in; "Şimdi haber verin Lat ve Uzza'dan ve üçüncü put Menat'tan..." (Necm:53/ 19)ayeti kerimesinde geçen Lat putu için şöyle dediğini bildiriyor:
"Lat, dağıtıcı manasına gelir. Hacc için gelenlere aş dağıtan salih bir kimse bu lakapla şöhret bulmuştu. O öldükten sonra insanlar onun kabrinde ibadet etmeye başladılar."
Ebu'l Cevza, aynı şeyi İbni Abbas'dan şöyle rivayet etti:
"Lat, aslında hacılara aş dağıtan bir kimse idi."

İSTİFADELER

1 - Rasulullah (s.a.v); "Kabrimin tapılan bir put haline getirilmesine müsaade etme"sözünü, ümmetinin kabrini ibadet edilen bir yer haline getirmelerini Önlemek için söylemiştir.
2 - Ölümden ibret almak gayesi dışında kabirlerin ziyaret edilmesi buraların tapınılan bir yer haline gelmesine sebep olacaktır. Bu da put'a tapmak olacağından, şirktir.
3 - Rasulullah (s.a.v.), vuku bulmasından korktuğu İslam'a uygun olmayan durumlardan Allah'a sığınmıştır.
4 - Rasulullah (s.a.v.) kendi kabrinin tapılan bir put haline getirilmesinden Allah'a sığınmıştır.
5 - Nebilerinin kabirlerini mescid edinenlere Allah'ın gazabı çok şiddetli olur.
6 - Putların en büyüklerinden olan Lat'ın ne şekilde tapınılan bir put haline geldiği açıklanmıştır.
7 - Günümüzdeki insanların inandıklarının aksine Lat sadece bir tahta parçası değil, salih bir kimsenin kabridir.
8 - Lat'ın kabirde yatan salih bir kimsenin adı olduğu ve bu adın ona ne suretle verildiği açıklanmıştır.



بســـم الله الرحمن الرحيم



TEVHİDİN KORUNMASI VE ŞİRKE GİDEN YOLLARIN KAPATILMASI


Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"And olsun ki içinizden size, sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, inananlara şefkatli ve merhametli olan bir rasul gelmiştir." (Tevbe: 9/128)
Ebu Hureyre (r.a.)'den Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
"Evlerinizi kabir yapmayınız. Benim kabrimi de merasim yeri haline getirmeyiniz. Siz bana salat ve selam gönderiniz, nerede olursanız olun, sizin salatınız bana erişir." (Ebu Davud Menasik: 96, Ahmed: 2/367)
Hüseyin (r.a.)'in oğlu Ali (r.a.), orada bulunan bir aralıktan girerek Rasulullah (s.a.v.)'ın kabri yanında ibadet eden bir adam gördü. Ona mani oldu ve:
"Babamdan işittiğim, babamın dedemden, dedemin de Rasulullah (s.a.v.)'tan işittiği hadisi size nakledeyim:
"Benim kabrimi merasim yeri haline getirmeyin, evlerinizi de kabir yapmayın, bana salat ve selam gönderin, nerede olursanız olun salatınız bana erişir." dedi. (Bak. İsmail el Kadi Fadlussalati Alennebiyyi: 20, 30.)


İSTİFADELER


1 - Tevbe suresinden anlaşıldığı gibi Rasulullah (s.a.v.) ümmetine karşı son derece merhametlidir. Ümmetinin şirke düşmesi onu üzeceğinden onlar için şirke giden yolları kapatmıştır.
2 - Rasulullah (s.a.v.) ümmetine evlerini kabir yapmalarını ve kendisinin kabrini de merasim yeri haline getirmelerini yasaklayarak onları şirke düşmekten sakındırmıştır.
3 - Rasulullah (s.a.v.)'in ümmetini şirkten korumak için büyük bir çaba sarfetmesi onun ümmetine olan düşkünlüğünü ve merhametini gösterir.
4 - Rasulullah (.s.a.v.) şirke sebep olabileceği düşüncesiyle, sırf kendi kabrini ziyaret maksadıyla yolculuğa çıkılmasını yasaklamıştır.
5 - Rasulullah (s.a.v.)'ın kabrinin merasim havası içerisinde ziyaret edilmesi yasaklanmıştır.
6 - Rasulullah (s.a.v.)'ın "Evlerinizi kabir yapmayınız"sözü, namazları mescitlerde kılma alışkanlığından dolayı, evlerde namaz kılmanın tamamen terkedilmesini önlemek içindir. Çünkü içinde namaz kılınmayan, dolayısıyla Allah'ın zikrinden uzak kalan evler donuk, cansız ve hareketsizdir. Bu şekliyle adeta ölülerin bulunduğu kabirlere benzer. Böyle olmaması için nafile namazların evlerde kılınması gerekir.
7 - Kabirlerde ibadet yapılamayacağı sahabe tarafından bilinmekteydi.
8 - Rasulullah (s.a.v.)'a salat ve selam göndermek için onun kabrinin yanına gitmek şart değildir. Kişi nerede olursa olsun, salat ve selamı Allah tarafından ona ulaştırılır.
9 - Rasulullah (s.a.v.) Allah katında, ümmetinin salatının kendisine erişeceği bir makamda bulunmaktadır.




بســـم الله الرحمن الرحيم



BU ÜMMETTEN BAZILARI PUTLARA TAPACAKTIR


Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"Şu, kitaptan kendilerine biraz pay verilenlere bakmaz mısın? Cibte ve tağuta inanıyorlar ve diğer inkar edenlere: "Bunlar mü'minlerden daha doğru bir yoldadır." diyorlar."(Nisa: 4/51)
"De ki: Allah katında, bundan daha kötü bir cezanın (kimlere) olduğunu size haber vereyim mi? Allah'ın kendilerine lanet ettiği, üzerlerine gazab ettiği, ve onlardan bir kısmını maymun ve domuz suretine soktuğu kişiler ve tağut'a tapanlardır. İşte bunlar (ahirette) yerleri daha fena ve dosdoğru yoldan en çok sapmış olan kimselerdir."(Maide: 5/60)
"Bunun üzerine: 'Üstlerine bir bina inşa edin' demişlerdi. Rab'leri onların hallerini daha iyi bilendir. Onların işine galip gelen (nüfuzlu kimseler) ise: 'Mutlaka yanlarında bir mescid edineceğiz' dediler." (Kehf: 18/21)
Ebu Said (r.a.)'den Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Siz sizden öncekilerin yolundan gidecek, onları karışı karışına takip edeceksiniz. Hatta onlar bir kelerin deliğine girseler kesinlikle siz de oraya gireceksiniz."
"Ey Allah'ın Rasulü! Yahudi ve hristiyanları mı takip edecekler?" diye sordular. O:
"Başka kim olacak"cevabını verdi.(Buhari İ'tisam: 14. Müslim İlim: 6. Ahmed: 2/327)
Sevban (r.a.)'dan Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Allah'u Teala, arzı benim gözümün önüne topladı. Bütün şarkını ve garbını gördüm. Ümmetimin hakimiyeti arzın bu gördüğüm yerlerine kadar erişecek. Bana kırmızı ve beyaz iki hazine de verildi. Rabbimden ümmetimin umumunu kıtlık afeti ile imha etmemesini, varlık merkezlerini yok edecek yabancı düşmanı üzerlerine musallat kılmamasını diledim. Rabbim dedi ki: 'Ey Muhammed! Ben bir mevzuda hüküm verirsem onun önüne geçilmez. Sana ümmetin için istediklerini vereceğim. Onların umumunu kıtlıkla imha etmeyeceğim, bütün arz bir araya gelse varlık merkezlerini yok edecek yabancı bir düşmanı üzerlerine musallat kılmayacağım. Şu var ki, onlar birbirlerini kıracaklar ve birbirlerini esir edecekler." (Müslim Fiten: 19, Ebu Davud Fiten: 11, Tirmizi Fiten: 14, Ahmed: 5/278, 284.)
"Ben ümmetim için, başlarına geçecek olan, Allah'ın yolundan saptıran idarecilerden korkarım, bir kere üzerlerine kılıç kalktı mı kıyamete kadar üzerlerinden inmeyecektir. Ümmetime ait bir memleket müşriklere iltihak etmeden, bir kısım ümmetim putlara tapmadan kıyamet kopmayacaktır. Ümmetim içinden otuz yalancı peygamber çıkacak, hepsi peygamber olduklarını iddia edecekler. Ben rasullerin sonuncusuyum. Benden sonra peygamber gelmeyecektir. Ümmetimden bir cemaat kıyamet kopuncaya kadar hak din üzere muzaffer kalacaktır. Kendileriyle uğraşanlardan onlara bir zarar gelmeyecektir." (Ebu Davud Fiten: 1, Tirmizi Fiten: 9, Ahmed: 4/123, 5/278, 284.)


İSTİFADELER


1 - Yukarıda geçen ayetler, hadislerle açıklanmıştır.
2 - Ayet-i kerimede geçen "cibte ve tağuta inanmak" tan kasıt; sadece bunlara inandığını dille itiraf etmek değildir. Kalben tağutları reddettiğini, onlara buğz ettiğini, onlardan uzak olduğunu iddia ettiği halde; Allah'ın kanunlarına muhalif konularda onlara itaat eden, onları destekleyen, onları seven, onların mü'minlerden daha doğru bir yolda olduklarına inanan ve onlar için çalışan kimselere destek olanlar da tağuta inanıyor ve ona ibadet ediyor demektir.
3 - İslam için; küfrünü bilen, kafir olduklarını açıkça kabul eden kimseler, müslüman olduklarını zannettikleri halde küfür içinde olan kimselerden daha az tehlikelidirler. İkinci sınıftakilerin İslama verdiği zarar daha büyük ve daha sinsicedir.
4 - Ebu Said'in rivayet ettiği hadiste Rasulullah (s.a.v.)'ın bildirdiği hususlar İslam ümmeti içerisinde vuku bulacak; bu ümmet yahudi ve hristiyanların peşinden giderek onların yolunu harfiyyen takip edecektir.
5 - Rasulullah (s.a.v.)'ın ümmetinden bir kısmının putlara tapacakları haber verilmiştir.
6 - Rasulullah (s.a.v.) kendisinden sonra bir takım yalancı peygamberlerin çıkacağını haber vermiştir. Böyle bir iddiada bulunmak Kelime-i Şehadetle ve Rasulullah (s.a.v.)'ın Allah'ın rasulü olduğuna imanla tezat teşkil etmektedir.
7 - Diğer batıl dinlerin aksine hak dinin büsbütün ortadan kalkmayacağı, daima bir cemaat tarafından sürdürüleceği müjdelenmektedir.
8 - Bunun böyle devam etmesi, kıyamet gününe kadardır.
9 - Sevban (r.a.)'ın rivayet ettiği hadiste Rasulullah (s.a.v.)'ın bildirdiği büyük hakikatler şunlardır:
- Arzın şark ve garbının kendisine gösterilmesi ve buralarla ilgili haberin aynen gerçekleşmesi,
- "Kırmızı ve beyaz iki hazine" diye işaret edilen Bizans ve Kisranın hazinelerinin müsliimanların eline geçmesi,
- Rasulullah'ın ümmeti için dua ettiği iki hususun Allah tarafından kabul edilmesi,
- Müslümanlara savaş açılacağı ve bunun kıyamete kadar devam edeceği,
- Bu ümmetten bazı kimselerin putlara tapacağı,
- Ümmetinin umumunun kıtlıkla imha edileceği,
- Rasulullah'ın nebilerin sonuncusu olduğu,
- Ümmetinin birbirlerini kırıp esir edecekleri,
- Ümmeti için, başlarına geçecek olan Allah yolundan uzak idarecilerden korkması.
- Ümmeti arasında yalancı peygamberlerin türeyeceği,
- Hak din üzere sebat eden bir cemaatin her zaman var olacağı.
Bu hususların hemen hepsi vuku bulmuştur.
10 - Rasulullah (s.a.v.) ümmeti için özellikle sapık idarecilerden korkmaktadır.
11 - Putlara tapmaktan kastedilen mana hususunda açıklama getirilmiştir.
 
Üst Alt