Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Salavat

  • Konbuyu başlatan hüma-gül
  • Başlangıç tarihi
H

hüma-gül

Guest
SALAVAT



"Allâh ve melekleri Peygamber'e çokça salât ederler. Ey mü'minler! Siz de O'na çokça salât getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin." (el-Ahzâb, 56)

Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem-'in şânını yücelten âyet-i kerîmelerden biri de budur. Hem Allâh'ın, hem de meleklerin Rasûlullâh Efendimiz'e salavât getirmeleri, onun Allâh katındaki değerini ortaya koymaktadır.

Allâh'ın, Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem-'e salavât getirmesi, "ona merhamet etmesi, şan ve şerefini yüceltmesi"dir.



Meleklerin Rasûlullâh'a salavât getirmesi de, aynı şekilde "Onun kadr u kıymetini anıp, yüce mertebelere erişmesi için Allâh'a niyazda bulunmaları" demektir.

Allâh Teâlâ âyet-i kerîmede, kendisinin ve meleklerin Rasûl-i Ekrem'e salavât getirdiklerini hatırlattıktan sonra, kullarına hitâben:

"-Ona -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, bizim gibi siz de salât ü selâm getirin, saygıların en yücesiyle O'nu yâdedin." buyurmaktadır.

* * *

Abdullâh bin Amr -radıyallâhu anh-'dan gelen bir rivâyette Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

"Kim bana bir defa salât ü selâm getirirse, bu sebeple Allâh Teâlâ da ona on misli merhamet eder." (Müslim)

Hadîsin bazı rivâyetlerinde, Hazret-i Peygamber'e salavat getiren kimseye, Cenâb-ı Hakk'ın on defa merhamet edeceği müjdesine ilâveten, o kimsenin on günahının bağışlanacağı, manevî derecesinin on derece daha yükseltileceği de haber verilmektedir. (Nesâî)

Ashâb-ı Kirâm'dan Ebû Talhâ el-Ensârî'nin anlattığına göre, birgün Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- mütebessim bir çehreyle Ashâb-ı Kirâm'ın yanına geldi ve Cebrâil -aleyhisselâm-'ın kendisine şu müjdeyi getirdiğini haber verdi:

"-Muhammed! Ümmetinden biri sana bir salât getirdiğinde benim onun günahlarının bağışlanması için on defa istiğfar etmem, o kimsenin sana bir selâm getirmesi hâlinde de benim ona on selâm vermem seni sevindirmez mi?" (Nesâî)

Görüldüğü gibi Hazret-i Peygamber'e salât ü selâm getirmek, Allâh'ın rahmetini ve rızâsını kazanmaya vesîledir. Bu sebeple her fırsatta Rasûl-i Ekrem Efendimiz'e salât ü selâm getirmelidir.

İbn Mes'ûd'dan gelen bir rivâyette de Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyururlar:

"Kıyâmet gününde insanların bana en yakın olanları, bana en çok salât ü selâm getirenleridir."

Bir başka hadîs-i şerifte ise, Evs b. Evs -radıyallâhu anh-'dan rivâyet edildiğine göre Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-:

"-Günlerin en fazîletlisi Cuma günüdür. Bu sebeple o gün bana çokça salât ü selâm getiriniz; zîrâ sizin salât ü selâmlarınız bana sunulur." buyurunca, Ashâb-ı Kirâm:

"-Yâ Rasûlullâh! Vefât ettiğin ve senden hiçbir eser kalmadığı zaman salât ü selâmlarımız sana nasıl sunulur?" diye sordular. Bunun üzerine Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem-:

"-Allâh Teâlâ, peygamberlerin bedenlerini çürütmeyi toprağa haram kıldı." buyurdu. (Ebû Dâvud)

Hadisten de anlaşıldığı gibi Peygamber Efendimiz'e gönderilen salavâtlar ona takdim edilir. O da bu selâmları alır.

Bu bulunmaz fırsatı kaçırmamak için ona her fırsatta salavât getirmeye gayret etmelidir. Ayrıca hadîste Cuma gününün fazîletinden de söz edilmiştir. Bu sebeple Rasûl-i Ekrem'e Cuma günü daha çok salât ü selâm göndermeli ve böylece Cenâb-ı Hakk'ın rızâsını kazanmaya çalışmalıdır.

Rasûlullâh'a salât ü selâm getirmek sûretiyle kazanacağı mânevî ecre önem vermemiş, kendini elde edeceği büyük bir sevaptan mahrum bırakmış kimseler hakkında Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem-:

"Asıl cimri, yanında adım anıldığı hâlde bana salâvât getirmeyen kimsedir." buyurmuştur.

* * *

Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz'e çokça salavât getirebilmek için O'nu çok sevmeliyiz. Zîrâ insan sevdiğini dilinden düşürmez; O'nu her fırsatta anar. Rasûlullâh Efendimiz'in dindeki ve Allâh katındaki yerini ve önemini gerektiği şekilde kavrayamayanlar, "Ben Allâh'ı daha çok seviyor ve her fırsatta O'nu anıyorum; ayrıca Hazret-i Peygamber'i anmaya ne gerek var?" diye düşünebilirler.

İnsanın en fazla sevip sayması gereken şüphesiz Allâh Teâlâ'dır. O'na beslenecek muhabbeti ve hürmeti bir başka muhabbet ve hürmetle kıyaslamak elbette mümkün değildir. Bununla beraber Allâh Teâlâ, Rasûl-i Ekrem'e beslenecek sevgi ve saygının önemini Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle hatırlatmaktadır:

"Ey Rasûlüm, insanlara de ki: Eğer Allâh'ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allâh da sizi sevsin ve suçlarınızı bağışlasın." (Âl-i İmrân, 31)

Allâh katında böylesine üstün yeri olan bir peygamber, elbette sevilmeye, sayılmaya ve her fırsatta anılmaya lâyık bir kimsedir.

Müslümanlar hayatı ve yaşama biçimi olduğu kadar duâ ve ibâdeti de Allâh'ın Rasûlü'nden öğrenirler. Her işte olduğu gibi duânın da bir âdâbı ve usûlü vardır.

Birgün Rasûlulllâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-, namazdan sonra Allâh'a hamd etmeden, Peygamber'e salavât getirmeden duâ eden bir adamı işitti. Bunun üzerine:

"-Bu adam acele etti." buyurdu. Sonra o adamı yanına çağırdı ve:

"-Biriniz duâ edeceği zaman önce hamd ü senâ etsin, sonra bana salât ü selâm getirsin. Daha sonra da dilediği şekilde duâ etsin." buyurdu. (Ebû Dâvud, Nesâî)

* * *

Peygamber Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- salavât-ı şerîfe'nin fazîletini bildirdiği gibi kendisine nasıl salavât getirileceğini de haber vermiştir.

Nitekim Ahzâb Sûresinin 56. âyeti nâzil olunca, sahâbe Peygamber'e başvurarak nasıl salât getirileceğini öğrenmek istediler ve bunu Efendimiz'e sordular. Rasûl-i Ekrem Efendimiz, kendisine bu suâl sorulduğu zaman sükût buyurdu. Ya âdeti üzere o konuda vahiy gelmesini bekledi veya bu suâle en uygun cevâbı verebilmek için düşünme ihtiyacı hissetti. Sükûtun uzaması, Rasûlullâh'ı yorup üzdüklerini zanneden sahâbileri endişeye sevketti ve:

"-Keşke bu suâl sorulmasaydı, Rasûlullâh Efendimiz de üzülmeseydi." diye aralarında konuştular. Çok geçmeden Rasûlullâh şu salavâtı tavsiye buyurdu.

"Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âl-i Muhammed, kemâ salleyte alâ âl-i ibrahim ve bârik alâ Muhammedin ve alâ âl-i Muhammed, kemâ bârekte alâ âl-i İbrahim, inneke hamîdun mecîd. (Allâh'ım! İbrahim'in âline rahmet ettiğin gibi Muhammed'e ve âline de rahmet et. Allâh'ım! İbrahim'in âline hayır ve bereket lutfettiğin gibi Muhammed'e ve âline de hayır ve bereket ihsân et. Şüphesiz Sen övülmeye lâyık ve yücesin.)

Demek ki, Efendimiz'e salavât getirirken Cenâb-ı Hakk'a şöyle duâ etmiş oluyoruz:

"Yâ Rabbi! Rasûl-i Ekrem'in nâmını, şânını hem dünya, hem de âhirette yüce kıl. Onun getirdiği İslâm dinini bütün cihâna yay ve bu dini dünya varoldukça yaşat. Ona âhirette ümmetine şefâat etme hakkı ver ve kendisine sayısız sevap ihsan eyle!"

Salât ü selâm böylesine derin manalar ihtivâ ettiğine ve faydası hem bize, hem de bütün müslümanlara ulaştığına göre, salavât-ı şerîfe getirme husûsunda cimrilik etmemeliyiz.

Bir gün Ubey b. Ka'b -radıyallâhu anh- Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-'e sordu:

"- Yâ Rasûlallâh! Ben sana çok salavât-ı şerîfe getiriyorum. Acaba bunu ne kadar yapmam gerekir?".

"- Dilediğin kadar yap." buyurdu.

"- Duâlarımın dörtte birini salavât-ı şerîfeye ayırsam uygun olur mu?" diye sordum.

"- Dilediğin kadarını ayır. Ama daha fazla yaparsan senin için hayırlı olur." buyurdu.

"- Öyleyse duâmın yarısını salavât-ı şerîfeye ayırayım." dedim.

"- Dilediğin kadar yap. Ama daha fazla yaparsan senin için hayırlı olur." buyurdu.

Ben yine:

"- Şu hâlde üçte ikisi yeter mi?" diye sordum.

"- İstediğin kadar. Ama artırırsan senin için iyi olur." buyurdu.

"- Öyleyse duâya ayırdığım zamanın hepsinde sana salavât-ı şerîfe getirsem nasıl olur?" deyince:

"- O takdirde Allâh bütün sıkıntılarını giderir ve günahlarını bağışlar." buyurdu." (Tirmizî, Kıyâmet, 23)

* * *

Velhâsıl âyet ve hadîs-i şeriflerde bildirildiği üzere salavât-ı şerîfe getirmenin pek çok faydaları vardır. Bunları kısaca özetleyecek olursak:

1- Salavât, Ahzâb Sûresi 56. âyette belirtildiği üzere Cenâb-ı Hakk'ın buyruğuna itâattir.

2- Salavât, günahların affedilmesine vesîledir.

3- Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz'e yakın olmanın en güzel ve en kolay yolu ona salavât getirmektir.

4- Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-, kendisine salât okuyana mukâbelede bulunur.

5- Her salât getirenin ismi, Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz'e arz edilir.

6- Salât ü selâm okuyan kimse, Allâh ve Rasûlü'nün muhabbetini diğer muhabbetlere tercih etmiş olduğu için, O'nun ahlâkıyla ahlaklanmada seviye alır, kötü ahlaktan kurtulur, fazîlete erer.

7- Rasûl-i Ekrem'in kendisine olan muhabbeti arttığı gibi, onun da Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-'e olan muhabbeti devam eder ve katlanarak artar.

8- Allâh Teâlâ'nın Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- ile bize ihsan ettiği lutuflar, sayıya gelmeyecek kadar fazla olmasına rağmen, salât ve selâm ile Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-'in üzerimizdeki hakkını çok az da olsa ödemeye çalışmış oluruz.

9- Allâh Teâlâ'nın rahmetinin üzerimize inmesine vesîledir.

10- Salavât unutulan sözün hatırlanmasına sebep olur.

11- Salavât duâların kabûlüne vesîledir.

12- Yine salavât kıyâmetin o zor gününde arşın gölgesinde gölgelenmeye vesîledir ki, hadîs-i şerif'te şöyle buyurulur:

"Kıyamet gününde üç kişi Allâh'ın arşının gölgesinde gölgelenir:

1- Üzüntülü kişinin sıkıntısını teselli eden kişi.

2- Benim sünnetimi ihyâ eden kimse.

3- Benim üzerime çok çok salavât getiren kimse."

Rabbim cümlemizi salavâtın özüne ulaşıp, Peygamber ahlâkıyla ahlaklanmayı, O'nun 23 yıllık nübüvvet hayatından lâyıkı vechile hisseler almayı ihsan eylesin!.. (Âmin)
 

nurþeyma

New member
Katılım
7 Nis 2007
Mesajlar
302
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
"Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem-'in şânını yücelten âyet-i kerîmelerden biri de budur. Hem Allâh'ın, hem de meleklerin Rasûlullâh Efendimiz'e salavât getirmeleri, onun Allâh katındaki değerini ortaya koymaktadır."


İşte anlaşamadığımız nokta burası canım kardeşim,
Hadi insanlar, cinler, melekler ve hatta cansız cemadat Peygamberimize Salavat getirsin, mümkün olabilirliğini bir kenara atalım, va lakin, Şu ALLAH'IN peygambere nasıl salavat getirdiğini bir anlatıverseniz, inanın ben de rahatlayacağım,
Mümkün müdür, Yaradıcının yaratılana salavat getirmesi, mümkünse nasıl..
 

casus021

New member
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
380
Puanları
0
Yaş
41
Konum
istanbul
Web sitesi
www.islamportali.net
"Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem-'in şânını yücelten âyet-i kerîmelerden biri de budur. Hem Allâh'ın, hem de meleklerin Rasûlullâh Efendimiz'e salavât getirmeleri, onun Allâh katındaki değerini ortaya koymaktadır."


İşte anlaşamadığımız nokta burası canım kardeşim,
Hadi insanlar, cinler, melekler ve hatta cansız cemadat Peygamberimize Salavat getirsin, mümkün olabilirliğini bir kenara atalım, va lakin, Şu ALLAH'IN peygambere nasıl salavat getirdiğini bir anlatıverseniz, inanın ben de rahatlayacağım,
Mümkün müdür, Yaradıcının yaratılana salavat getirmesi, mümkünse nasıl..

kardeşim bu konuda ayet var madem sizler kuranı araştırıyorsunuz bunuda bilmeniz gerekir ALLAH peygamberinin sanını her şekilde yüceltiyordur ve ona salavat getirir
 

REYHANLI

New member
Katılım
1 Nis 2007
Mesajlar
63
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
BUNU ANLIYAMAYACAK NE VAR , BENDE BUNU ANLIYAMIYORUM...

ALLAH (CC), KULU HZ.ABUBEKR'E SELAM GÖNDERYORDA, EN AZİZ KULU HZ.MUHAMMED (SAV)'E NEDEN SELAVAT GETİRMESİNKİ...

YARATAN, YARATTIĞINA ; " RAHMETİM VE BEREKETİM ÜZERİNE OLSUN EY KULUM" DEMESİNİ ANLAMAK O KAADAR MI ZOR???

AMA EĞER AMAÇ; YARATILANI, TA'ZİM ETMEKTEN KAÇINMAK VE ONU O MERTEBEYE ÇIKARMAK İSTEMEMEKSE TABİKİ İNSAN ANLAMAK İSTEMEZ...
 

nurþeyma

New member
Katılım
7 Nis 2007
Mesajlar
302
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
kardeşim bu konuda ayet var madem sizler kuranı araştırıyorsunuz bunuda bilmeniz gerekir ALLAH peygamberinin sanını her şekilde yüceltiyordur ve ona salavat getirir

Anladım, Allah salavat getirir.. diyorsunuz..da, Allah bunu nasıl yapar, onu öğrenmek istiyorum, bizim gibi sabah akşam ALLAHÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNE MUHAMMEDİN diye zikir mi çeker Allah, bu salavat getirmesinin şeklini öğrenmek istiyorum, aydınlatırsanız inanın sevineceğim..
 

nurþeyma

New member
Katılım
7 Nis 2007
Mesajlar
302
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
BUNU ANLIYAMAYACAK NE VAR , BENDE BUNU ANLIYAMIYORUM...

ALLAH (CC), KULU HZ.ABUBEKR'E SELAM GÖNDERYORDA, EN AZİZ KULU HZ.MUHAMMED (SAV)'E NEDEN SELAVAT GETİRMESİNKİ...

YARATAN, YARATTIĞINA ; " RAHMETİM VE BEREKETİM ÜZERİNE OLSUN EY KULUM" DEMESİNİ ANLAMAK O KAADAR MI ZOR???

AMA EĞER AMAÇ; YARATILANI, TA'ZİM ETMEKTEN KAÇINMAK VE ONU O MERTEBEYE ÇIKARMAK İSTEMEMEKSE TABİKİ İNSAN ANLAMAK İSTEMEZ...


ama aynı şeyleri söylemiyorsun bak canım kardeşim, bir yerde salavat getirtiyorsun Allah'a diğer yer de Yardım ettiriyorsun, anmak ile yardım etmek aynı manaya mı geliyor yani..
 

casus021

New member
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
380
Puanları
0
Yaş
41
Konum
istanbul
Web sitesi
www.islamportali.net
ALLAH her şekilde kuluna salavat getirir

Allâh'ın, Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem-'e salavât getirmesi, "ona merhamet etmesi, şan ve şerefini yüceltmesi"dir. yazıyı baştan sona kadar okusaydınız hüma ablamız her şeyi o yazıda açıklamıştır
 
H

hüma-gül

Guest
Bunu biz söylemiyoruz ayet söylüyor ayetide inkar edecek degilsiniz sanirim
"Allâh ve melekleri Peygamber'e çokça salât ederler. Ey mü'minler! Siz de O'na çokça salât getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin." (el-Ahzâb, 56)
 

nurþeyma

New member
Katılım
7 Nis 2007
Mesajlar
302
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Bunu biz söylemiyoruz ayet söylüyor ayetide inkar edecek degilsiniz sanirim
"Allâh ve melekleri Peygamber'e çokça salât ederler. Ey mü'minler! Siz de O'na çokça salât getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin." (el-Ahzâb, 56)

Bu ayet çevrilirken dikkat ederseniz arabça ayetler olduğu gibi bırakılmış, salat kavramına da anmak, hatırlamak, bolca tekrar etmek, zikretmek manasını verdiniz mi ortaya bu tip ucubeler çıkar..

Ahzap suresi âyet 56:

“Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamberi destekliyorlar/ ona yardım ediyorlar/ onun için gerekeni yapıyorlar. Ey mü’minler! Siz de ona destek olun ona yardım edin/ onun için gerekeni yapın ve onun güvenliğini tam bir güvenlikle sağlayınız!”


bu mu mantıklı sizce yoksa sizin verdiğiniz meal mi?
Allah'ı peygamberine salavat getirmesi mi doğaldır yoksa O'na yardım etmesi, destek olması mı?..
 

casus021

New member
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
380
Puanları
0
Yaş
41
Konum
istanbul
Web sitesi
www.islamportali.net
Bu ayet çevrilirken dikkat ederseniz arabça ayetler olduğu gibi bırakılmış, salat kavramına da anmak, hatırlamak, bolca tekrar etmek, zikretmek manasını verdiniz mi ortaya bu tip ucubeler çıkar..

Ahzap suresi âyet 56:

“Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamberi destekliyorlar/ ona yardım ediyorlar/ onun için gerekeni yapıyorlar. Ey mü’minler! Siz de ona destek olun ona yardım edin/ onun için gerekeni yapın ve onun güvenliğini tam bir güvenlikle sağlayınız!”


bu mu mantıklı sizce yoksa sizin verdiğiniz meal mi?
Allah'ı peygamberine salavat getirmesi mi doğaldır yoksa O'na yardım etmesi, destek olması mı?..


kardeş olayı yine farklı yerlere çekiyorsun yazıda gereken bilgiler verilmiş fakat siz bunu yine yokuşa sürüyorsunuz mevlam her şeyin hayırlısını nasip etsin
 
H

hüma-gül

Guest
Ahzâb(*) Sûresi

56 - Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selam edin.
(Diyanet)
Peygambere Allah’ın salât etmesi, rahmet etmesi; meleklerin salât etmesi, şanının yüceltilmesini dilemeleri; müminlerin salat etmesi ise, dua etmeleri anlamını ifade eder

Elmalili Muhammmed Hamdi Yazir tefsiri

56- Çünkü Allah ve melekleri Peygamberi hep salat eder dururlar. Allah Teâlâ rahmet ve nimet vermesi ile, melekler istiğfarları ile ve hizmetleriyle Peygambere daima ikram etmektedirler. Bu sayede yukarda "Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, üzerinize melekleriyle beraber rahmetini gönderen Allah'tır." (Ahzab, 33/43) buyurulduğu üzere müminlere ilâhî feyz inmektedir. Ey iman edenler! Sizler ona salat ve selam getirin, selamlayarak teslim olun. gibi dualarla onun üzerine Allah'ın salavatını, rahmetini ve bereketlerini niyaz edin. Ve selam vererek ona hürmet edin. Ve bir mânâya göre, hiç incitmeyerek teslim olun, boyun eğin.Bu âyet gösterir ki Peygamber'e salavat getirmek farzdır.

 

REYHANLI

New member
Katılım
1 Nis 2007
Mesajlar
63
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Ahzap suresi âyet 56:

“Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamberi destekliyorlar/ ona yardım ediyorlar/ onun için gerekeni yapıyorlar. Ey mü’minler! Siz de ona destek olun ona yardım edin/ onun için gerekeni yapın ve onun güvenliğini tam bir güvenlikle sağlayınız!”


bu mu mantıklı sizce yoksa sizin verdiğiniz meal mi?
Allah'ı peygamberine salavat getirmesi mi doğaldır yoksa O'na yardım etmesi, destek olması mı?..
[/QUOTE]


SİZ DİYORSUNUZ Kİ;

"BEN GÜZELE GÜZEL DEMEM, GÜZEL BENİM OLMAYINCA"

bu meali yazanda sizin gibi düşünen biridir...tabiki öyle diyeceksiniz.....
 

Mücahid

New member
Katılım
17 Mar 2007
Mesajlar
2,553
Tepkime puanı
223
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Tr


Allahumme salli ala muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain.
 

nurþeyma

New member
Katılım
7 Nis 2007
Mesajlar
302
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Ahzap suresi âyet 56:

“Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamberi destekliyorlar/ ona yardım ediyorlar/ onun için gerekeni yapıyorlar. Ey mü’minler! Siz de ona destek olun ona yardım edin/ onun için gerekeni yapın ve onun güvenliğini tam bir güvenlikle sağlayınız!”


bu mu mantıklı sizce yoksa sizin verdiğiniz meal mi?
Allah'ı peygamberine salavat getirmesi mi doğaldır yoksa O'na yardım etmesi, destek olması mı?..


SİZ DİYORSUNUZ Kİ;

"BEN GÜZELE GÜZEL DEMEM, GÜZEL BENİM OLMAYINCA"

bu meali yazanda sizin gibi düşünen biridir...tabiki öyle diyeceksiniz.....
[/QUOTE]



Daha önce sizi ciddiye alarak ciddi ciddi cevaplar vermeye çalıştım ama şu an gördüm ki 22 yaşında bir gençsiniz ve kanınızın verdiği heyecanla, yalan yanlış şeyler söylüyorsunuz, ben özür diliyorum, yaşınıza bakmadan sizi muhatap aldığım için, bundan sonraki yorumlarınız dikkate alınmayacaktır, gençliğin verdiği heyecanla istediğinizi yazabilirsiniz, meselelere gerçekten ilmi yönden bakan arkadaşlarla devam etmek istiyorum, sonuçta burası stadyum değil ve konuştuğumuz konu da futbol değil, sana bol şanslar sevgili kardeşim..
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
"O korkulu zamanda namazı kıldınızmı, gerek ayakta ve gerek otururken ve gerek yanlarınız üzerinde hep Allah'ı zikredin..." Nisa:103

"Filhakika rabbin biliyor ki sen muhakkak gece; üçte ikisine yakın ve yarısı ve üçte biri kalkıyorsun, beraberindekilerden de bir taife! halbuki geceyi, gündüzü Allah takdir eder. Bildi ki sizonu bundan öte başaramazsınız; onuniçin size lütuf ile irca-i nazar buyurdu. Bundan böyle Kur'an'dan ne kolay gelirse okuyun. Bildi ki içinizden hastalar olacak, diğer bir takımları Allah'ın fazlından bir kar aramak üzere yeryüzünde yol tepecekler, diğer bir takımları da Allah yolunda çarpışacaklar. O halde ondan (Kur'an'dan) ne kolay gelirse okuyun ve namazı kılın ve zekatı verin ve Allah'a karz-ı hasen takdim edin.(O'nu anın) Kendilerinizin hesabına hayr olarak her ne takdim ederseniz, onu Allah yanında daha hayırlı ve ecirce (karşılık olmak bakımından) daha büyük olarak bulacaksınız. Hem de Allah'a istiğfar edin! Şüphesiz ki Allah Gafur'dur, Rahim'dir!" Müzemmil:20

"Hani kim o Allah'a karz-ı hasen takdim edecek kimse ki, Allah onu ona katlayıversin?! Hem onun için çok hoş bir ecirde (mükafat) var!" Hadid: 11

Müzemmil suresinde karz-ı hasen: esas itibari ile ödünç vermektir. Fakat bu ayette an'mak ile cümle içerisinde anlama ihtiva eder.

hadid suresinde karz-ı hasen:güzel ödünç vermek ise de, burada malın en iyisini seçip Allah rızası için ihlas ile cihada sarfetmektir.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Bu ayet çevrilirken dikkat ederseniz arabça ayetler olduğu gibi bırakılmış, salat kavramına da anmak, hatırlamak, bolca tekrar etmek, zikretmek manasını verdiniz mi ortaya bu tip ucubeler çıkar..

Ne demek ucubeler çıkar yahu! Bu nasıl söz! arkadaş kendine gel haddini bil! bahsettiğin ayetlerdir babaının sözü değil.Terbiyeni takın!
 

nurþeyma

New member
Katılım
7 Nis 2007
Mesajlar
302
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Salavatı anlammamak kavram kargaşasına sebep olur

Salavatı anlammamak kavram kargaşasına sebep olur

İhlas Suresinde Allah doğmamış ve doğrulmamıştır,diye meal edilen kısmı nasıl anlamalıyız. Allah'ın burdaki muradı nedir? Malumu ilan abes değil midir?

"cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım. ben onlardan bir rızık istemiyorum; beni doyurmalarını da istemiyorum." zariyat suresi: 51:56-58.

Ayrıca koyu yerdeki nükte neyi anlatıyor. Allah neden kendinin rızk istemediğini söylüyor. Rızk istememek insanında rızk verici kabul etmek demek değil midir? Bir ikram mı var ki red var.

Evet buyurun bunun çözümünde Salt ve Salavat getirme meselesi anlaşılır




“Salât” sözcüğü yapı olarak görünüş itibariyle “saly” ve “salv” köklerinden türemiş olabilir. Dilbilgisi kurallarına göre her ikisi de olabilir. Zira her iki sözcük de “nâkıs”tır. Yani son harfleri harfi illettir. Dikkat çeken bir husus da “salv” kökünden olan kalıpların çekimlerinin bir çoğunun “galb” neticesi “ya” ya dönüşmesidir. Ki, üzerinde ciddi bir araştırma yapılmazsa bu bir çok karışıklığa neden olabilmektedir.
Biz Arapça’daki bu mastarlar üzerinden tahlil ve anlamını açıklayalım. Birincisi:
Saly: Ateşe atmak-ateşe girmek anlamına gelir. Bu mânâda el Hakka suresi 31.âyette kullanılmıştır:
“Sonra cahime (cehennem) sallayın onu. (sallûhû)”
Bu kökten türemiş olarak ve bu anlamda Kur’ân’da “islavhâ, yeslâ, veseyeslavne, seüslîhi, layeslâhâ” gibi farklı kalıplar ile bir çok kez yer alır.
Türkçe’deki sallamak ve yaslamak sözcükleri de Arapça’daki “Saly” sözcüğünden gelmiştir.
İkincisi:
Salv: İsim olarak uyluk, fiil olarak “uyluklamak” yani uylukları hareket ettirmek demektir. Ki kişi herhangi birisinin sırtındaki yüke veya herhangi bir hayvana yüklenmiş ağır yüke destek vermek isterse uyluğun (bacağın diz ile kalça arasındaki bölümünü) birini kaldırır, uyluğu yatay haline getirip yükün altına uzatır, destek sağlar.

“Salât” sözcüğünün aslı “salvet”tir. Kelime nakıs (sonu harfi illetli) olduğundan genel dilbilgisi kuralları gereği “salât” şekline dönüşmüştür. Bize göre “salât” sözcüğünün kökü kesinlikle “salv” dır “saly” değldir. Zira kelimenin çoğulunda kelimenin asıl harfi olan “vav” açıkça ortaya çıkmakta; çoğulu “salavât” olarak gelmektedir. Bunun bir çok örneği daha vardır. Meselâ “gazâ/savaştı” sözcüğü aynı konumuz olan “sallâ” (mastarı salât’tır) sözcüğüne benzer. Onun mastarı “gazve”, Gazve’nin çoğulu “gazevât” olarak gelir. Diğer fiil çekimlerinde de “gazâ”nın “vav”ı, ya “ya”ya kalb olur yahut da düşer yok olur.
“Saly” sözcüğünün anlamı ile “Namaz, dua yakarış, çaba, gayret, destek” anlamları arasında herhangi bir anlam ilişkisi kurmaya da imkanı yoktur.
Eğer “salât” sözcüğünün kökünün “saly” olduğunu varsayarsak çok enteresandır ki Kevser suresindeki “salli” emrinden “onu ateşe at” ve Ahzab suresi 56. ayetteki “sallû aleyhi” den de Muhammed’i ateşe sallayın, atın” anlamı çıkarmamız gerekir.
 

muhammet

New member
Katılım
22 Şub 2007
Mesajlar
830
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
49
ALLAH razı olsun hüma-gül hanım her şey ortada Salavatla ilgili çok güzel ve o kadar da açıklayıcı bir yazı var ama ne hikmetse bazıları biryerlere çekmeye çalışıyorlar. zaten gereken cevabı hüma-gül hanım radikal islam üstadım ve duha kardeşim vermiş allah onlardan razı olsun.
 
Üst Alt