Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Şaka Bile Olsa Yalan Söylemeyelim

Talha27

New member
Katılım
15 Haz 2007
Mesajlar
331
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
45
Konum
kocaeli gebze
Web sitesi
komando790.sitemynet.com
Abdullah İbnu Amir henüz küçük yaşlardayken, annesi ona eğer yanına gelirse kendisine bir şey vereceğini söyler. O sırada onların evinde oturmakta olan ve konuşulanı duyan Efendimiz, İbnu Amir'in annesine, çocuğa gerçekten bir şey vermeyecekse bu söylediğinin yalan hanesine yazılacağını bildirmiştir. (Ebu Davud)

Yalanın Şakası Olmaz.

Efendimiz, insanları güldürmek için dahi yalan söylemenin doğru olmadığını bildirmiştir. (Ebu Davud, Tirmizi)

Yalan Ateşe Götürür

Rasulullah (s.a.v), "Doğruluk, insanı Allah'ın razı olacağı iyiliğe götürür. Bu rıza ise cennete ulaştırır. Kişi doğru söyler ve doğruyu ararsa sonunda Allah'ın indinde doğru sözlü (sıddık) diye kaydedilir. Yalan ise kişiyi haddi aşma'ya, haddi aşmak da ateşe götürür. Kişi yalan söyler ve yalanı araştırırsa, sonunda Allah'ın indinde yalancı diye kaydedilir" buyurmuştur. (Buhari)

Yalancının Kalbi Siyah Renkte Olur

Allah Rasulü (s.a.v), yalan söylemeye ve yalan söyleme niyetini taşımaya devam eden kişinin kalbinde önce siyah bir noktanın belirdiğini; o kişi yalan söz söylemeye devam ettikçe kalbindeki bu siyahlığın büyüyüp kalbinin tamamını kapladığını belirtmiştir. Efendimiz, bu şekilde kalbi kararmış kişilerin, Allah (c.c.) nezdinde "yalancılar" arasına kaydedileceğini buyurmuştur. (Muvatta, Kelam).

Hülya BALÇIN - Semerkand Aile Dergisi


__________________
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net

          Ortalanmis Mesaj         



“Yalan” kelimesini ve taşımış olduğu mânâyı duyup da rahatsız olmayan var mıdır? Evet, bazı çirkin sıfatlar, esasında ve hakikat-ı halde herkesi rahatsız eder.

Doğruluğun, istikametin, ahde vefanın zıddı olan yalan, hemen hemen her insanın nefret ettiği kötü bir alışkanlıktır. Bununla birlikte, acaba bazı hallerde yalan söylemek, yalan beyanda bulunmak caiz midir?

Önce, bazı sebeplerden dolayı yalana benzeyen beyanda bulunmaya cevaz veren hadis ve rivayetlere ve bu mevzuyla ilgili İslâm ulemâsının görüşlerine müracaat edelim:
Buharî ve Müslim Sahih’lerinde şöyle bir hadis zikrederler:

“Halkın arasını düzelten ve bunun için hayır niyetiyle söz ulaştıran veya hayır kasdıyla yalan söyleyen, yalancı değildir.”[ Buharî, Sulh: 2; Müslim, Birr: 101.]

Yine Müslim, bu hadisin devamında Ümm-ü Gülsüm’den (r.a.) şu meâlde bir rivayeti de kaydetmektedir:

İnsanların söylediklerinden hiçbir şeyde yalana ruhsat verildiğini işitmedim; ancak şu üç durum müstesna: 1) Harpte, 2) İnsanlarını arasını bulmada, Tecrid-i Sarih Tercemesi, 8: 111-112.


Kadının kocasına, kocanın da karısına karşı —ailenin düzeni için söylediklerinde...” [Müslim, A.g.e]

Kâmil Miras merhumun, hadis âlimlerinin izahları ışığında bu rivayetlerin şerh ve açıklamasını özetlersek şunlar söylenebilir:

Hadiste, “insanların arasını bulmak için yalan söylemek yalancılık değildir” sözünün mânâsı, bu yalanda günâh yoktur mânâsındadır. Çünkü hadiste yalan, yalan olarak çıkarılmamakta, sadece bu çeşit yalana terettüp eden günahın olmadığı bildirilmektedir. Şüphe yok ki, yalan, gerek arayı düzeltmek için, gerekse başka bir maksatla söylensin yine mahiyeti itibariyle yalandır.

Yalana üç yerde ruhsat verilmesi hususunda âlimler arasında farklı görüşte olanlar bulunmakta ise de, hadis ulemasının ekserisinin görüşü şu merkezdedir:

Yalanı ve olmayan bir şeyi haber vermek mutlak sûrette yasaklanmıştır. Yalan hususundaki hadisteki müsaade ise “tevriye” ve “îhâm” yoluyla söylenmesi halindedir. Tevriye: Birkaç mânâsı olan bir kelimeyi kullanan kimsenin en uzak mânâyı kasdederek söylemesidir. Îhâm ise: İki mânâsı olan bir kelimenin en uzak kullanılan mânâsını kasdederek söylemesidir.

Bu iki söz sanatını bu meseleye getirecek olursak şu şekilde misaller verilebilir:
Meselâ savaş esnasında düşman askerine “Kralınız öldü” denilirken, bununla düşmanın daha önceki krallarından birisi kasdedilmesi gibi.

Yine İslâmın ve Müslümanların zarara düşebileceği bir halde konuşmak ve fikir beyan etmek icap ettiğinde, doğrudan yalana varmadan dolaylı cümleler kullanmak da bu kabildendir.

Aynı şekilde hanımın ve kızının gönlünü almak isteyen bir insan onlara bir şey vâdederken, “İnşaallah-Allah dilerse” gibi bir ifade kullanır da, söz verdiği şeyi hemencecik almazsa, bu durumda da yalan söylemiş olmaz. Çünkü bu vaâd istikbale mâtuftur.

Ayrıca birbirine dargın olan iki kişinin arasını bulurken, “falan adam seniniçin duâ ediyor” dese de, bununla o adamın “Allah’ım, bütün Müsltümanları affet” demiş olduğunu kasdetse, yalan bir beyanda bulunmuş olmaz.3 Dolaysıyla yalansöylemenin mes’uliyetinden kurtularak rahatlar. İmam-ı Beyhakî’nin rivayet ettiği bir hadiste, Peygamberimiz (a.s.m.) “Tevriyeli, kinâî ifadelerle yalandan kurtulup rahatlama vardır” buyurarak bu meseleye açıklık getirmişlerdir.

[et-Tâc, 5: 55.]

Ancak, bilhassa günümüzde her sahada yalana fazla yer verildiğinden, buna meydan açmamak için bu çeşit meselelerde hassas ve dikkatli davranılmasını isteyen Bediüzzaman şöyle der:

“...Maslahat için kizb (yalan) ise zaman onu neshetmiştir (hükmünü kaldırmıştır). Maslahat ve zaruret için bazı âlim ‘muvakkat’ fetvası vermiş. Bu zamandao fetva verilmez. Çünkü o kadar su-i istimal edilmiş ki, yüz zararı içinde bir menfaati olabilir. Onuniçin hüküm maslahata bina edilmez.

“Meselâ: seferde namazı kasretmenin sebebi meşakkattır. Fakat illet olmaz. Çünkü muayyen bir haddi yok. Su-i istimale düşebilir. Belki illet yalnız sefer olabilir.”
Yâni yolculuk esnasında dört rekâtlı farz namazları iki kılarak kasretmenin illeti, esas sebebi, “yolculuk”, yolculuğa çıkmaktır. Meşakkat olmasa danamaz kısaltılabilir. Eğer meşakkat gerçek sebep olarak görülürse bu hükmü herkes kendisine göre değiştirip uygulayabilir. “Ben hiçbir zorluk çekmedim, öyleyse namazları dört rekât kılarım” gibi bir su-i istimale düşebilir. Bunun önüne geçmek için, meşakkat olsa da, olmasa da namaz kasredilir.

Bu misâlden sonra Üstad, son olarak şu meseleye temas eder:

“Aynen öyle de, maslahat dahi yalan söylemeye illet olamaz. Çünkü muayyen bir haddi yok, su-i istimale müsait bir bataklıktır. Hükm-ü fetva ona bina edilmez. Öyle ise ‘imme’s-sıdk ve imme’s-sükût (ya doğru söylemeli yahut susmalı) Yani yol ikidir, üç değildir. Ya doğru, ya yalan, ya sükût değildir.”

“Evet, her söylediğin doğru olmalı, fakat her doğruyu söylemek doğru değildir. Bazan zarar verse sükût etmek. Yoksa yalana hiç fetva yok.”[Hutbe-i Şâmiye, s. 43-44.]

Mehmed Paksu




 
M

muhik

Guest
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed(S.A.V)yaptığı şakalarında bile tamamen doğruyu söylermiş.Peygamberimizin dadısı ve Zeyd bin Hârise'nin hanımı Ümm-ü Eymen , Efendimize gelerek:
"Ya resûlallah, kocam sizi davet ediyor." dedi. Peygamberimiz:

"Kocanız iki gözünde de beyazlık olan adam mı?" diye sordular. Kadın:

"Hayır onun gözünde beyazlık yok" diye cevap verdi.Peygamberimiz tekrar:

"Hayır,hayır, var" dediklerinde kadın yine:

"Hayır, yok" diye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamberimiz buyurdular ki :

"Gözünde beyazlık olmayan adam olur mu ?
buna güzel bir örnektir...
 

Serhan Eðeryýlmaz

New member
Katılım
1 May 2007
Mesajlar
385
Tepkime puanı
12
Puanları
0
Yaş
37
5167 - Behz Ibnu Hakim an ebihi an ceddihi anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Yaziklar olsun o kimseye ki, insanlari guldurmek icin konusur ve yalan soylerler! Yazik ona, yazik ona!"
Ebu Davud, Edeb 88, (4990); Tirmizi, Zuhd 10, (2316).
 
B

beyaz_ýþýk

Guest
aldatan bizden değildir..........HZ.muhammed mustafa s.a.v.
(yalan,hile,uckagıtcı,kandırmak....vs. herşey)
 

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Hayatýn içinden
5167 - Behz Ibnu Hakim an ebihi an ceddihi anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
"Yaziklar olsun o kimseye ki, insanlari guldurmek icin konusur ve yalan soylerler! Yazik ona, yazik ona!"
Ebu Davud, Edeb 88, (4990); Tirmizi, Zuhd 10, (2316).

Allah razı olsun Serhan kardeşim..

"Yaziklar olsun o kimseye ki, insanlari guldurmek icin konusur ve yalan soylerler! Yazik ona, yazik ona!"

Bu tip insanları her sokak başında görebilirsiniz..Karşısındaki kişi tebessüm etsin diye her türlü yalana başvururlar..Tabi bu durum "aşağılık komplekslerinden" ileri gelir..Mutluluğu kendi içinde değil, başkalarının yüzünde görmeye alışmışlardır..Rabbim yardımcıları olsun inşallah..
 

HAZREC

New member
Katılım
24 Nis 2007
Mesajlar
32
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
selamün aleykum !Allah razı olsun.günümüzde yalan okadar içimize girmiş ki yalanları buyuk,küçük,pempe yalandıye ayırmaya başlamişız.bu gerçekten çok büyük bır yanlışlık!yalanı nıye bukadar içimize soktuk şakalarımızda bile yer edınmış.yalan,kötuluk cehenneme göturen yoldur.doğruluk iyılik ise cennete göturen yoldur her halde müslımanm dıyen cennetı ıster dımı?ozaman nıye cehenneme gıdecek yolu seçeriz ki zaten nefis cehenneme götürecek şeylerı ıster
icon8.gif
cennete göturecek şeyler onun hoşuna gıtmez!!selamet ve duaile
 
Üst Alt