Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Saidi Nursi Ümmeti

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Sağdan soldan bazı laflar çalınıyor kulağıma?

Hiç Saidi Nursi'nin mehdi olduğunu, onun da ümmeti olduğunu duyanınız, bu konuda bilgi sahibi olanınız var mı?
 

Elifnisa

New member
Katılım
29 Eki 2007
Mesajlar
483
Tepkime puanı
241
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
ben nurculardan böyle bir şey duymadım ama fettullah gülenin samanyolu tv. de yayınlanan bir konuşmasına şahit olmuştum. bunları orada söylemişti...
birde saidi nursinin ümmi oldugunu risalei nurun vahiy şeklinde geldiğini kastamonu lahikasındaydı sanırım yazıyordu. Ama emin değilim tekrar hangi lahika olduguna bakmam lazım.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
ben nurculardan böyle bir şey duymadım ama fettullah gülenin samanyolu tv. de yayınlanan bir konuşmasına şahit olmuştum. bunları orada söylemişti...
birde saidi nursinin ümmi oldugunu risalei nurun vahiy şeklinde geldiğini kastamonu lahikasındaydı sanırım yazıyordu. Ama emin değilim tekrar hangi lahika olduguna bakmam lazım.


Kaynak verebilirseniz memnun olurum... Allah razı olsun.
 

Elifnisa

New member
Katılım
29 Eki 2007
Mesajlar
483
Tepkime puanı
241
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
Şualar, Birinci Şua,’da geçen;
“Kur’an’ın gizli hakikatleri Risale-i Nur ile birlikte bize iniyor!! Tenzil’ül-Kitab cümlesinin sarih bir manası asrı saadette vahiy suretiyle Kitab-ı Mübîn'in nüzulü olduğu gibi, manayı işarîsiyle de, her asırda o Kitabı Mübin'in mertebe-i arşiyesinden ve mu'cize-i maneviyesinden feyz ve ilham tarîkıyla onun gizli hakikatları ve hakikatlarının bürhanları iniyor, nüzul ediyor...”



Bediüzzaman Said Nursî, Afyon Hayatı’nda geçen şu cümleye bir bakın;
“ o zat (Said Nursî), hizmet-i îmâniye noktasında Risâletin bir mir'at-ı mücellâsı ve şecere-i Risâletin bir son meyve-i münevveri ve lisan-ı Risaletin irsiyet noktasında son dehan-ı hakikati ve şem'-i İlâhînin hizmet-i îmaniye cihetinde bir son hâmil-i zîsaadeti olduğuna şüphe yoktur.
[Benim hissemi haddimden yüz derece ziyade vermeleriyle beraber, bu imza sahiplerinin hatırlarını kırmağa cesaret edemedim. Sükût ederek, o medhi, Risale-i Nur Şakirdlerinin şahs-ı mânevîsi namına kabul ettim.] Said Nursî”




Siracü’n-Nûr’da Hasan Feyzi açıkça ortaya koymaktadır:
“(...) Demek göç ve sefer muhakkak mı Üstadım. Demek Hazret-i İmam-ı Ali’yi ağlatıp, Ömer’i şaşırtan, Ehl-i Beyt’i inletip, Medine-i Münevvere’yi karartan o hâl-i pür-melalin bir nümunesi, âkıbet bizim bu garip başlarımıza da mı çöküyor. Pek vakitsiz, pek erken değil mi Üstadım.”
Tılsımlar Mecmuası’nda inanılmaz bir zorlamayla, Said Nursî kendisini Hz. Muhammed’in aynası olarak göstermiştir:
“Binâenaleyh bu Zât (Said Nursî), cismaniyet noktasında mir'at-ı Peygamberî’dir.”



Şuâlar, Birinci Şua’da Said-i Nursi kendi konumundan şöyle bahseder;
“(...) benim gibi yarım ümmi ve kimsesiz (...) bulunan bir adam, (...) Risale-i Nur’a sahip değildir; ve o eser, onun hüneri olamaz, onunla iftihar edemez. Belki doğrudan doğruya Kur'an-ı Hakîmin bu zamanda bir nevi mu’cize-i mâneviyyesi olarak, rahmet-i İlâhiyye tarafından ihsan edilmiştir. O adam, binler arkadaşiyle beraber, o hediye-i Kur'aniyeye el atmışlar. Her nasılsa birinci tercümanlık vazifesi, ona düşmüş. Onun fikri ve ilmi ve zekâsının eseri olmadığına delil (...)”



Şuâlar, Beşinci Şua’da şöyle geçiyor;
“Hattâ "Tevrat" ve "İncil" ve "Zebur"da Peygamberimiz hakkında gelen müjdeler ve haberler dahi, bir derece perdeli ve kapalı gelmiş ki; o kitapların bir kısım tâbileri te'vil edip îman etmediler.”
Barla Lâhikası, Yirmi Yedinci Mektupta müridi Hâfız Ali ise şöyle der;
(...) Nur Risalelerini, değil Hazret-i Şeyh (K.S.) altıncı asırdan ondördüncü asırda görmesi, (Kütüb-ü sâbıkada remzen ve Hazret-i Kur'an’da sarahaten göstermeleri, o kitab-ı mübarekin şe'nindendir) diyebileceğim.”


Kastamonu Lâhikası, Yirmiyedinci Mektubda ise;
“Hz. Muhammed (s.a.v.) ve Ebu Bekir (r.a.), Mekke’den Medine’ye hicret ederlerken, Bir güvercinle bir örümceğin, müşriklerin tüm çabalarını boşa çıkardığı gibi; Risalet-ün-Nur’un intişarına karşı gelen düşman ve casuslara mukabil bir tek fare çıktı, planlarını zîr ü zeber etti.”



Şuâlar, 141, 523, 535, 545, 590’da geçen;
“Ey Risale-i Nur! Senin, hakkın dili, hakkın ilhamı olup O’nun izni ile yazıldığına şüphe yok. "Ben, kimsenin malı değilim. Ben hiçbir kitabdan alınmadım, hiçbir eserden çalınmadım. Ben Rabbânî ve Kur'ânîyim. Bir lâyemut’un eserinden fışkıran kerametli bir Nûr’um."
Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî, de geçen;
“(...) Hem mütedeyyin bir kadın, yine hâdiseden sonra görüyor ki: Semâvattan mübarek kâğıtlar yağıyor. Soruyorlar: "Bu nedir?" Rü'yada demişler: "Risale-i Nur’un sahifeleridir." Yâni, tâbirce Risale-i Nur, Kur'anın tefsiri olduğu cihetle, vahy-i semavî olan Kur'anın semavî ve ilhamî bir tefsiridir.”


Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî, de ise;
“Hem Risale-i Nur zâhiren benim eserim olmak haysiyetiyle senâ etmiyorum. Belki yalnız Kur'anın bir tefsiri ve Kur'andan mülhem bir tercüman-ı hakikisi ve imanın hüccetleri ve dellâlı olmak haysiyetiyle meziyetlerini beyan ediyorum. Hattâ, bir kısım Risaleleri ihtiyarım hâricinde yazdığım gibi, Risale-i Nur’un ehemmiyetini zikretmekte ihtiyarsız hükmündeyim.”



“Yâ Rabbî (...) Hazret-i Mûsa Aleyhisselâm’a denizi ve Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm’a ateşi ve Hazret-i Dâvud Aleyhisselâm’a dağı, demiri ve Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm’a cinni ve insi ve Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’a şems ve kameri teshir ettiğin gibi, Risale-i Nur’a, kalbleri ve akılları musahhar kıl!” (Bediüzzaman Said Nursi)


Müridi olan Hasan Feyzi Siracü’n-Nûrda bakın ne diyor;
“(...) Şimdi biz Hacce’t-ül Veda’sız böyle bir ölüme nasıl inanalım.((...) Son sözlerini Hind’den, Yemen’den, Irak’dan ve Afgan’dan ve dünyanın her yerinden o mahall-i mübarek ve mukaddeste toplanan bütün müslümanlara, bütün âşıklara ve bütün hicranlı gönüllere söyle, bize "elâ hel bellağtu" (Dikkat edin! tebliğ ettim mi?) tekrarlayıp, "felyubelliğu’ş-şâhidu minkumu’l-gāibe" derken, âlem-i gayb ve ervaha işte oradan pervaz et.”


Âsâ-yı Mûsa, Onbirinci Mesele’de konuyla ilgili olarak;
(...) kabre gelecek olan Münker-Nekir isminde Melâikeleri ehl-i hak ve hakikat yolunda gidenler için birer munis arkadaş yapan ve Risale-i Nur’un Şâkirdlerini talebe-i ulûm sınıfına dâhil edip Münker-Nekir suallerine Risale-i Nur ile cevap verdiklerini merhum kahraman Hâfız Ali’nin vefatıyla keşfeden ve hayatta bulunanlarımızın da yine Risale-i Nur ile cevap vermemizi rahmet-i İlâhiyyeden dua ve niyâz eden (...)”


Zülfikar Mecmuasında Said-i Nursi’nin müritlerinden Hasan Feyzi derki;
“İslâmiyet güneşinin doğuşundan tam öndört asır sonra, senin gibi ulvî ve İlâhî ve arşî bir nurun tekrar ve yeniden, bahusus bu son asırda, hem Türk elinde ve hem de Türk dilinde doğması, acaba kimin hatır ve hayalinden geçerdi? Bu ne büyük bir ni’met bizlere ve bu asır halkı için ne bahtiyarlık Yârabbi!.
Türkçemiz seninle iftihar edip dolmakta, kabarıp şişmekte ve her lisan üstüne bağdaş kurup oturmaktadır. Ey Risale-i Nur! Fakat o kadar fasih ve beliğ ve edâlı ve sadâlı ve nağmeli yazılmış ve bütün harflerin birbirine dayanarak kelime ve kelâmların siyak ve sibak, intizam ve insicam ile dizilmiş ve bunlar birbirine o kadar kuvvet ve kudret ve metanet vermiş ki: Mensur ve Türkî ibâreli olduğun halde, yine mislin getirilemez. Senin gibi parlak bir eser, bir daha kimseye nasib olmaz.”


not: bunlar risalei nurda geçiyor,yorum yazmadım , her şeyin doğrusunu allah bilir.
 

Elifnisa

New member
Katılım
29 Eki 2007
Mesajlar
483
Tepkime puanı
241
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
Duha kimseyi tenzih etme hakkına sahip değilim. kimseyi suçlamıyorumda. kim neye inanıyorsa ona inanmakta özgürdür.

"kuranın gizli hakikatleri" ne demek?
Dinin, imanın, ayet ve hadislerin müşkülü olabilir, ama bunlar gizli, sırlı değildir. Dinimiz, Kitabımız apaçıktır, esrar perdesiyle örtülü değildir. Esrarengiz bir dinle Allah’a nasıl kulluk edilebilir? Kur'an’ın bir ismi de "Beyan"dır. Allah Ali İmran 138’de
"Bu, insanlar için bir beyandır (apaçıktır)." buyurmaktadır.
ben şualar birinci şuadan anlıyorumki kuran sırlarla dolu açıklanmamış gizli bir kitap.hz muhammed ise kuranın sırlarından habersiz veya bunları gizlemiş bir peygamber.

Bakara 79’da “Vay o kimselere ki, kendi elleriyle kitap yazarlar, sonra “bu Allah katındandır” derler. Hedefleri, onun karşılığında bir şeyler almaktır. Vay o ellerinin yazdığından dolayı onlara! Vay o kazandıklarından dolayı onlara!.” buyurmaktadır.

bu ayette giz ve sır varmıdır?


diğer kısma gelince "şu cümleye bir bakınız" bu bir yorummudur? yorum olarak nitelendiriyorsanızda dipnot bölümünü değiştiririm. önemli olan bu değil.
neyse;
Said Nursî kendisine "imana hizmet yönünde peygamberliğin bir cilâlı aynası, peygamberlik ağacının nurlandırılmış son meyvesi, peygamberlik lisanının vârislik noktasında son gerçek ağzı, ilâhî ışığın imana hizmet yönünde son mutlu taşıyıcısı" dediğini apaçık görmekteyiz zaten sizde açıklamanızda bunu söylemişsiniz. bunda ne var diyorsanız ben bir şey deme hakkına sahip değilim.
kendi fikrimdirki kimse haşa peygamber efendimizin ne cismaniyet yönünden nede ruhaniyet noktasında aynası olamaz.

saygılar.
 

Elifnisa

New member
Katılım
29 Eki 2007
Mesajlar
483
Tepkime puanı
241
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
Yüreği olan yazdıklarımı okusun ve yazdıklarımın Kur'an'a muhalif olduğunu ıspat etsin.

Ama ne fayda bazıları Risale-i Nur talebelerini Risale-i Nur'u Kur'an yerinde Üstadlarını Peygamber yerinde koyduğunu iddia ediyor. Ancak ne araştırmışlar ne bakmışlar. Sadece ve sadeve bir takım kibirli hocaların iftiraların gerçek sanıp sanki o hocalar Peygambermiş gib ve sanki o hocaların yazıları Kur'an sözü gibi kabul ederek Nurculara, Risale-i nura, SAid Nursi'ye saldırıyor.

Hodri meydan söylediklerinizde sadıksanız yazdıklarımı okuyun cewvap verin

vesselam

hodri meydan demişsiniz ben saidi nursiyi ve talebelerini tenzih ederek onlara saldırarak cennete girmeyeceğim, ne yaptıkları ne yazdıkları kendilerini ilgilendirir.
eger risaeli nuru kuran yerine koymuyorsanız saidi nursiyide peygamber olarak görmüyorsanız bu sizi ilgilendirir. illaki böyle görüyorsunuz demiyorum ben okuduklarımı yazdım. sizde bir önceki yazınızda anlamı budur şudur dediniz ben yanlış anlamış olabilirim birbirimize saldırmakla elimize bir şey geçmeyecektir. ben zaten şucu ve bucu ayrımı yapılmasına karşıyım hepimiz müslümanız hepimiz kelimei tevhid inancındayız. kuran IŞIĞIMIZDIR. APAÇIK BİR BEYANDIR.BAŞKA BEYANA İHTİYACIMIZ YOK.
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Selamün aleyküm.
Kuran-ı Kerim' i açıklamaya bazı kişilerin yetkili olduğu birkaç yerde geçiyor. Kuran-ı Kerim' in bazı ayetlerinde.

Şimdilik başka cevap yazamıyacağım.
 

fetih

New member
Katılım
16 Şub 2007
Mesajlar
1,994
Tepkime puanı
355
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Uzay Ýstasyonundan Alooooo Kimse Yokmuuuuu :)
Bazı kardeşlerimiz imanlarını kemale erdirmişlerde Bediüzzaman Said-i Nursi gibi büyük bir şahsiyete dil uzatma cüretine girmişler YAZIK...

''Ariflere Taş Atan İman İle Göçemez''

''Alimlerin Eti Zehirlidir'' Onların etini yemeyiniz yedi iseniz kusunuz
 
Üst Alt