Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sahte ayetler (!)

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Nüzulünden günümüze kadar, Kur'ân'a karşı ortaya atılan birçok yalan ve iftiraları tarih kaydetmiştir. İslâmiyet’in Kur’ân-ı Kerim ile yayıldığını gören bazı “mütenebbî” denilen sahte peygamberler, Peygamber Efendimizin vefatına yakın senelerden itibaren başlamak üzere, Kur’ân’a karşı muarazaya, üslup ve belagat bakımından onu taklide yeltenmişlerdir. Ancak bunlar rezil olmakla kalmamış, sonları da hep hüsran olmuştur. Bu teşebbüslerin başlıca sebepleri arasında kabile taassubiyeti, mal ve mevki tutkusu yatmaktadır. Sahte Kur’ân yazan yalancı peygamberlerden bazıları şunlardır: Müseylime b. Habîb el-Kezzab, Ayhede b. Kâ’b (el-Esvedü’l-Ansî), Ebu’t-Tayyib el- Mütenebbî, Ebu’l-Alâ el-Mearri1 ve Mirza Ali Muhammed.

Evanjelik Hıristiyanlar tarafından kaleme alınan sahte Kur’ân "el-Furkânu'l-Hak" isimli uydurma kitap, misyoner teorisyenlerin geliştirdikleri son taktiklerden biri olan “inkulturation” (kültürleşme) sürecinin bir uzantısıdır.

Vahiy ürünü olduğu iddia edilen "el-Furkânu'l-Hak" (Gerçek Furkan) isimli bu uydurma kitap, Kur'ân'ı taklit etmektedir. Çünkü bu kitap, Kur'ân'da yer alan kelimelerin tersyüz edilmesiyle oluşturulmuştur. Kitap, ilk önce 1999 yılında Arapça olarak yazılmış, daha sonra "The True Furqan" adıyla da İngilizceye tercüme edilmiştir.


Kitabın derleyicilerine göre bu eser, sözüm ona her yönüyle Müslümanların kutsal kitabı Kur’ân’ın tüm özelliklerini içerisinde barındırmaktadır. Nesir ve şiir şeklinde yazılmış, saf, klasik Arapça ile oluşturulmuştur. Üslup ve akıcılığına dikkat edilmiştir. Ancak adı geçen kitabı gramer yönünden inceleyen bazı Arap araştırmacıları, kitapta birçok gramer hatasının bulunduğunu tespit etmişlerdir.

Nitekim Omega yayınevi tarafından 2001 yılında kitabın İngilizce çevirisi piyasaya sürülünce, Hıristiyan internet sitelerinin bu kitabı yayınladıkları, reklâmını yaptıkları ve kitabı öven makaleler kaleme aldıkları görülmektedir. Bu kitaba Hıristiyan dünyasından bilhassa da evanjelik Hıristiyan gruplardan ciddi anlamda destek gelmiştir.


el-Furkanu'l-Hak adlı bu kitap, 77 bölümden (uydurma sureden) oluşmakta ve her bölüme teslisi (Hıristiyan üçlemesini) içeren bir başlangıç ç ifadesiyle بسم الأب الكلمة الروح الإله الواحد الأوحد şeklinde başlamaktadır. Her bölüm birkaç sözde ayetten müteşekkildir. Bunlar, 1, 2, 3, 4 şeklinde numaralanmıştır. Yani şematik yapı Kur’ân’a benzetilmeye çalışılmış ve kitabın bölümlerine sure adı verilmiştir.

Kitabın bölümlerinin (surelerinin) ilk ifadeleri genelde o surenin adına göre başlamakta ve Müslümanlara hitaben "Ey kullarımızdan sapıtanlar, inkâr edenler, münafıklar, iftiracılar" denilmektedir.
Kitabın on bir ana bölümü, Kur'ân'da yer alan surelerle aynı isimleri taşımaktadır. Mesela; el-Fatiha, en-Nûr, el-Kadr, el- Mü’minun, en-Nisâ, et-Talak, el-Mâide gibi. Diğerlerinden bir kısmının isimleri ise yine Kur'ân'dan esinlenerek konulmuştur. Çünkü benzeri kavramlar Kur'ân'da yer almaktadır. ez-Zevâc, et-Tuhr, el-Mîzân, eş-Şehîd bunlardan bir kaçıdır. Bazı bölümler, Müslümanları aşağılayan ve onlara hakaret eden isimlerden seçilmiştir. Mesela, el-Mâkirun (komplocular), el-Mufterun (uydurmacılar), el-Muharridun (kışkırtıcılar), el-Kafirun (inkarcılar), el-Müşrikûn (putperestler).

"Biz, el-Furkânu'l-Hakk'ı vahy olarak indirdik. Onu, muciz bir kelam olarak, apaçık Arapça bir lisanla tebliğ etmesi için Safî'mizin (seçtiğimizin) kalbine yerleştirdik".

Görüldüğü gibi yukarıdaki pasaj adeta Kur'ân'ın birkaç ayetinden intihal edilmiş ve üzerinde biraz oynanarak oluşturulmuştur. Dolayısıyla bu kitaptaki ifadelerin hiçbir orijinalliği söz konusu değildir. Bilakis taklit ve intihalden ibarettir.

el-Furkânu'l-Hak adlı uydurma kitabın muhtevası ise bir önsöz, besmele, yetmiş yedi uydurma sure ve bir hatimeden oluşmaktadır. Metodu normal bir telifi andırmaktadır.

"Siz yalan olarak bize, bizim haram ayda savaşı yasakladığımızı, sonra biz, haram kıldığımızın hükmünü nesh ettik (kaldırdık) ve bu ayda büyük bir savaş helal kıldık, iftirasında bulundunuz.”SELAM SURESİ

"Bizim; ‘Allah yolunda savaşın ve müminleri savaşa teşvik et’ dediğimizi iddia ettiniz. Savaş bizim yolumuz değildir ve biz, mü’minleri savaşa teşvik eden de değiliz. Bu recm olunan şeytanın mücrim bir toplumu kışkırtmasından başka bir şeyi değildir."EL-MEVİZE ..

"Kullarımızdan sapık olanlar, savaşı, ganimetleri ve zinayı bizim dilimizle emrederek geldiler; bunu bizim sözümüzü nesh ettiğimizi ve sünnetimizi (kanunumuzu) değiştirdiğimizi (zannederek) yaptılar...". ED-DALLİN..

"Ey kullarımızdan münafık olanlar! "Sizin orucunuz bizim katımızda karşılıksızdır ve makbul de değildir" SİYAM ..

"Biz, kendi lisanımızla gerçek söz olarak, hakkın sünnetini el-İncil'i hakla indirdik ve onu el-Furkanu'l-Hakk'a açık bir tasdikle tasdik ettik. Bunun dışında ona muhalif veya onu nesh eden veya ona alternatif hiçbir şey indirmedik".
EL - VEİD ..

"Kullarımızdan birini bize itaate ortak ettiğinde bize ortak koşmuş olur. Çünkü o, kim elçiye uyarsa bize uymuş demektedir. Bu da büyük bir şirktir". MÜŞRİKUN ..

Bu kitap,bazen bir hadisi, bazen de Kur'ân'ın ifadesini hiç değiştirmeden olduğu gibi kopyalamıştır. Mesela Kebâir isimli bir başka uydurma suresinin birçok pasajında bu görülebilir. Aynı surede 12. pasaj olarak yer alan ifade ise Bakara, 171. ayetinin tam tamına kopyasıdır.8

Sonuç olarak ifade etmek gerekirse bu kitap, İncil'in öğretilerini farklı bir üslupla Müslümanlara ulaştırmayı hedef alan bir çalışmadır.
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Peygamberimiz, hicretin 7. senesinde, basta Dogu Roma (Bizans) imparatorlugu olmak üzere dünyanin en büyük devletlerine teblig mektuplari göndermis ve kendilerini islâmiyete dâvet etmisti. Efendimizin tesebbüsü, sonunda beklenen neticeyi verdi ve insanlar, akin akin müslüman olmaya basladi. Bu gâye ile Medine'ye gelen Benî Hanife kabilesinin temsilcileri arasinda, Müseylime adinda birisi vardi. Edebî yönü oldukça kuvvetli olan bu sahis, Müslümanlari gördükten sonra onlara karsi duydugu kiskançligi, kendisini büyük bir felâkete sürükleyecek sekilde izhâr etti ve peygamber oldugunu ileri sürerek, kavminin Efendimize degil de kendisine tâbi olmasini istedi.
Müseylime'nin bu iddiasi bazi münâfiklarin da yardimiyla kuvvet buldu ve Benî Hanife kabilesinin birçogunu dininden döndürdü. Yalanci Peygamber Müseylime, sonralari daha da ileri giderek Efendimiz'e (S.A.V.) su meâlde bir mektup yazdi:
"Allah'in Resulü Müseylime'den, yine Allah'in Resulü Muhammed'e, Sana selam olsun. Ben, seninle biriíkte peygamberlik vazifesine ortagim. Yeryüzünün yarisi bize, yarisi da Kureys Kabilesine âittir. Ancak Kureys haddini asan bir kavimdir."
Peygamberimiz bu satirlari okuyunca, onu getiren elçilere:
"Eger elçilerin öldürülmeyecegine dâir bir kâide olmasaydi, sizin boynunuzu vurdururdum" demis ve Ubeyy bin Kaab'a yazdirdigi asagidaki mektubu, Müseylime'ye göndermistir. (Mektubun son cümlesi, tam olarak okunamamistir.)
"Rahman ve Rahim olan Allah' in adiyla; Allah'in Resulü Muhammed'den, yalanci peygamber Müseylime-tül-Kezzab'a . Selâm, hidayete tâbi kimseler üzerine olsun. Bundan sonra bilesin ki, yeryüzü Allah' indir. Onu, kullarindan diledigine ihsan eder. Hüsn-ü akibet ise, müttakilerindir.(Allah'tan korkan mümin kullara aittir.) Sen ve beraberindekiler eger tövbe eder seniz, Allah da seni ve seninle beraber tövbe edenleri affeder."
···
MÜSEYLIME' NIN SONU:
Uhud harbinde Hz. Hamza'yi sehid eden Hz. Vahsi, sonradan müslüman olmus ve Hz. Ebubekir zamaninda Halid Bin Velid komutasindaki bir orduda yer alarak Müseylime' nin askerleri ile çarpismisti. Hz. Vahsi, bu savasta Hz. Hamza' yi sehid ettigi mizragi kullanarak Müseylime'yi öldürmüs ve Hz. Hamza'ya mukabil olmasini istedigi bu hareketiyle Allah'tan affini istemistir.
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
yalancı peygamber müseylimeden ayetler.

"Fil.Öyle ya, sen filin ne olduğunu nereden bileceksin?Onun uzun bir hortumu var."
"siz ey iki kurbağanın kızı kurbağalar!suyunuz temizlendi.suyu kirletemezsin, içeni engelleyemezsin.başın suda, kuyruğun çamurda. toprağın yarısı bizim yarısı kureyşin [yanında ] ama onlar saldırgan bir toplum" :)
"ekini ekenlere ürünü biçenlere daneyi savuranlara un öğütenlere ekmek pişirenlere tirit yapanlara donmuşunu da erimişini de silip süpürenlere yemin olsun.[ çok acıkmış garibim ] yüncü bedevilere ve sizden önceki medenilere üstün kılındınız.arkadaşınızı koruyun.yardım dileyeni barındırın.isteyenin işini görün."

"güvercin kumru ve göçmen kuşu çorak toprağa aittir. sizden yıllarca önce kendilerini tutacak.meleğimiz ırak ve suriyeye varacak."
islam orduları tarafından hezimete uğratıldığı savaşın öncesinde de "bana tutacağınız yeri olan bir değirmen taşı yapmanız emredildi.Allah atacağı şeyi oraya atacak" demiş.[herhalde leşinin gömüleceği çukuru kastetmiş]
şimdi bu yalancı peygamberlerin şöyle bir ortak özellikleri var: hiçbiri Allahı inkar etmediği gibi şirk de koşmamış.sadece reform yapmışlar.namaz iki veya üç vakittir.zina haram değildir.secdeye gerek yok ayakta namaz kılın vs. şeyler zırvalamışlar.
 

elkaria

Member
Katılım
25 Kas 2007
Mesajlar
271
Tepkime puanı
3
Puanları
18
Yaş
43
selamlar,

Kuran için bile böyle yöntemlere kalkanlar, korunmayan hadisler için bunu başarmış durumdalardır. İmansızların, peygamberimiz ve eşleri annelerimiz başta olmak üzere, sahabe, halife Mezhep imamlarına attıkları iftira nitelikli rivayetlere dikkat etmek gerekir.

Bunlar; sahih olduğu iddia edilen kaynaklarda da mevcuttur. Bu nedenle müslümanların uyanık olması, rivayetlerden hadis olarak faydalanmadan önce; mutlaka kurana götürmesi, tastiklenenden faydalanılıp, ters düşenden hemen uzaklaşılması gerekir.

selam
aorskaya

anlaştık:)
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
yazdıklarını bir hatırla, ondan sonra yine sorarsan, kurana götürülmesine gerek duyulmamasına neden olan kabulünüzün ne olduğunu yazacağım.

Hadisler zaten Kurana götürülmüştür.bu yapılmıştır.bunu mealen senin yapmanın bir anlamı yok.
pardon müteşabihlerde tefsire de baş vuruyon.Ama hadise değil di mi.
 
Üst Alt