Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

ŞAHI NAKŞİBENDÎ (Rh. A) HAZRETLERİ

**DiyarýMevlana**

New member
Katılım
5 Nis 2007
Mesajlar
94
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Web sitesi
islamigenclik.page.tl
ŞAHI NAKŞİBENDÎ (Rh. A) HAZRETLERİ;
Evliyanın büyüklerinden ve Müslümanların gözbebeği olan yüksek âlimlerden. Seyyid olup insanları Hakka davet eden, doğru yolu göstererek saadete kavuşturan ve kendilerine "Silsile-i aliyye" denilen büyük velilerden piranlardandır. Muhammed Baba Semmâsî ile Emir Külâl'in (Allah kendilerinden razı olsun)talebesidir. İsmi, Muhammed bin Muhammed'dir.

1318 (H.718) senesinde Buhârâ'ya beş kilometre kadar uzakta bulunan Kasr-i Ârifân'da doğdu. 1389 (H.791)'da Kasr-i Ârifân'da Rebî'ul-evvel ayinin üçünde Pazartesi günü vefat etti. Kabri oradadır. İslâm büyüklerinin en meşhurlarından olup, tasavvufta en yüksek derecelere ulaşmıştır. Zamanında ve kendinden sonraki asırlarda onun sebebi ile pek çok insan, hidayete, doğru yola kavuşmuştur.

Zamanının büyük velilerinden Muhammed Baba Semmâsî, henüz o dogmadan Kasr-i Ârifân'a gelmişti. Bu gelişinde burada bir büyük zatin kokusu geliyor. Bu beldede büyük bir veli yetişecek diyerek işaret etmiş, tarikatın imamı olacak emsalsiz bir zatin buradan zuhur edip ortaya çıkacağını talebelerine ve sevenlerine müjdelemişti. Daha sonra babası Seyyid Muhammed Buhârî söyle anlattı:

"Oğlum Behâeddîn'in doğmasından üç gün sonra, Hâce Muhammed Baba Semmâsî hazretleri, bütün talebeleri ile Kasr-i Ârifân'a gelmişti. Ben kendisini çok sever ve muhabbet beslerdim. Kasr-i Ârifân'i teşrif edince, yeni doğan oğlum Behâeddîn'i alıp huzuruna götüreyim ve himmet, manevî yardım isteyeyim, böylece feyze kavuşur dedim. Bu niyetle Behâeddîn'i kucağıma alıp, Hâce Muhammed Bâbâ Semmâsî hazretlerinin huzûruna götürdüm. Hâce Muhammed Bâbâ Semmâsî, Behâeddîn'i elimden alıp, bağrına bastı ve;

"Bu yavru, benim oğlumdur. Ben bunu, manevî evlâtlığa kabul ettim." buyurdu. Sonra yüzünü talebelerine çevirip, aralarında en meşhuru olan Seyyid Emir Külâl'e söyle dedi:

"Size, bu yerde bir büyük zatin kokusu geliyor derdim. Simdi bu tarafa gelirken de, buraya yaklaştığımızda size önce duyduğum koku iyice arttı demiştim. Hakikat sudur ki, size bahsettiğim mübarek zât doğmuştur. İste o mübarek koku, bu melek yavrunun kokusudur. Bu yavru, büyük bir zât olsa gerektir." buyurdu.

Böylece henüz daha üç günlük çocuk iken, zamanının en büyük evliyâ ve mürşidi kâmili olan Hâce Muhammed Bâbâ Semmâsî hazretlerinin müjdesine, himmetine ve feyzine kavuştu. Henüz daha küçük yasta iken, evliyalığa âit yüksek nûrlar ve eserler temiz alnında açıkça görünür, hidâyet ve irsâd, hakki bulma ve yol gösterme nişanları yüksek simâsından belli olurdu

Behâeddîn Buhârî hazretleri orta boylu, mübarek yüzü değirmi olup, yanakları kırmızıya yakın idi. İki kaşı arası açık, gözleri sarı ile elâ renk karışımı olan kestane renginde idi. Sakalının beyazı siyahından çok idi. Ne hızlı, ne de yavaş yürürdü. Konuşmaları Peygamber efendimizin konuşması gibi tâne tâne idi. Konuştuğu kimseye yönünü dönmüş olarak konuşurdu. Kahkaha ile gülmez, tebessüm ederdi. Her gün kendini yirmi kere ölmüş ve mezara konmuş olarak düşünürdü. Kimseyi küçük ve hakir görmez, daima güler yüzle karşılardı. Ancak celâllendiği zaman kaşlarını çatardı. Bu zamanda heybetinden karşısında durulmaz olurdu. Semaîli, görünüşü birçok bakımdan Resûlullah efendimize benzediği gibi, sözleri, isleri ve bütün hareketleri sünneti seniyyeye uygun idi.

Cennet Mekân Üstadımız anlattı:

Bahaddin Nakşibendî (ks) Hazretleri şeyhine hasret duyduğu zamanların birinde çok uzun ve meşakkatli yolları aşarak şeyhinin dergâhına gelir. Uzun zaman yalınayak yürüdüğü için ayaklarına dikenler batmıştır. Şeyhine duyduğu hasretle, gözleri yaşlarla dolu bir şekilde içeri girer. Bakar ki, Emir Külal Hazretleri sohbet ediyor. Hemen kenara oturur. Emir Külal Hazretleri Bahaddini görür.

Bildiği halde:

– Şu son gelen kimdir? Diye sorar.

Diğer dervişler:

– Bahaddin, deyince,

Emir Külal Hazretleri:

– Atın onu dergâhtan dışarı, der.

Bahadddin Hazretlerini dergâhtan dışarı atarlar. Dışarıda da kış kıyamet, her tarafta tipi fırtına, kar, felaket, buz, bela, öyle bir hal vardır ki dayanılmaz.

O mübarek ise; “Benim nefsim nerdeyse serkeşlik yapacaktı, Allah’ın (cc) lütfu keremi yetişti, nefsime fırsat vermedi. Hemen Emir Külal Hazretlerinin dergâhının eşiğine kafamı koydum. Üzerime kar yağıyordu ama içimden zikir yapıp, terliyordum. Bu arada üzerimi de kar doldurdu” diyor.

Emir Külal Hazretleri, gece teheccüd namazına kalktığında kapıyı açınca, bakıyor ki biri var kapının eşiğinde.

Hanımı:

– Bu kim? diye sorunca,

Emir Külal Hazretleri:

– Bahaddin’dir, diyor, ardından da:

– Ey Bahaddin! Ben seni kovmadım mı? Niye geldin buraya, şu kışta, her tarafın kar olmuş, bak üstün de donmuş, deyince,

Bahaddin Hazretleri ise:

– Başka kapımı var sultanım? Başka kapım mı var gidecek? diyor.

Bu cevap üzerine Emir Külal Hazretleri:

– İşte evladım sana Allah’ın (cc) rahmeti, bereketi, in’amı, ihsanı yetişti, her insana bu mürüvvet hâsıl olmaz, gel içeriye, deyip mübareği içeri alırlar. Üzerinde ki karları atarlar. Anne ile baba başlarlar, Bahaddin’in ayaklarındaki dikenleri iğneyle çıkartmaya. Ayaklarını sararlar.

İşte Bahaddin böyle Bahaddin Nakşibendî olur. Sizler de böyle dervişlerden olursanız, dergâhınıza, şeyhinize sadakatle bağlanırsanız Allah (cc) sizi de sever İnşallah.
 

hz.HüSeYiN

New member
Katılım
10 May 2007
Mesajlar
44
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
37
Web sitesi
www.ferdiciler.com
subhanallah dün gece rüyamda şa-ı nakşibendi(ks) hazretlerini gördüm...

ALLAh hayırlara vesile etsin
....
 

hasret

New member
Katılım
26 Kas 2006
Mesajlar
709
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
37
Rabbim razı olsun kardeşim....
 
Üst Alt