Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sadece bir elçi değil

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden

بســـم الله الرحمن الرحيم

"İnne aleyke ille'l-belâğ" ayetine bakarak, peygamberin sadece bir elçi ve haberci olduğunu ileri sürenler mühim bir noktayı unutuyorlar. Bir peygamberin tebliğ edici veya telkin edici hüviyeti, ancak onun dinine insanların girmesine kadar sürer. Yeni dine girip bir ümmet oluşturduktan sonra iman edenler için peygamber kimliği, tebliğ ve telkin edicilikten çıkar, bir lider, hâkim, bir hükümdar, bir hukukçu, bir kadı, bir hoca, bir veli ve bir kumandan haline gelir. Artık ümmetinin O'na sadakatini bildirmesi, O'na itaat etmesi şarttır.

Bazı kimseler, bir insan olarak Muhammed bin Abdullah (a.s.) ile, bir vaiz ve peygamber olarak Muhammed Rasûlullah (a.s.) arasında ayırım yapmaya çalışmışlardır. Ancak Kur'ân-ı Kerim böyle bir ayırım yapmıyor. Kur'ân-ı

Kerim, Hz. Muhammed (a.s.)'in sadece bir tek kimliğini bildirmektedir. O da, rasûl veya peygamber oluşudur. Cenabı Allah'ın, kendisini peygamberlik mertebesine çıkarmasından başlayarak verdiği son nefesine kadar, Hz. Muhammed (a.s.) her ân Allah'ın Rasûlü sayılmıştır. Her sözü ve fiili Allah'ın peygamberi olarak yapılmıştır.

Fakat, Peygamber Efendimiz (a.s.) bir peygamber olmasının yanı sıra aynı zamanda bir vaiz, muallim, hoca veli, eğitimci, kadı, hâkim, İmam, emir ve hükümdardı. Hatta, özel, ailevî ve vatandaşlık hayatını da aynı hüviyetiyle sürdürdü. Bütün bu kimliklere bürünmesine rağmen, mübarek hayatı, mükemmel bir insan ve dindar bir mü'min olarak öylesine temiz öylesine nezih idi ki, O'nu taklit etmek, Allah'ın rızası ve ahiretle şefaat ve selâmetin vazgeçilmez bir kuralı olarak ortaya çıktı.

Nitekim, Ahzab sûresinin 21. ayetinde şöyle buyurulmuştur: "Sizin için Allah'ın Rasûlünde güzel bir örnek vardır. Bu haslet, Allah'ın rızasını ve ahiret sevabını ümid edip, Allah'ı zikredenlere mahsustur". Hazreti Peygamber efendimiz (a.s.)'in peygamberlik, insanlık ve devlet başkanlığı hüviyetlerinde ayırım yapıldığını gösteren en ufak bir işaret ve kaydı Kur'ân-ı Hakim'de görmek mümkün değildir. Zaten, ayırım yapılmaya, fark gözetmeye ihtiyaç da yoklu. Zira, Hz. Muhammed (a.s.) Allah'ın şeriatına göre harekat etmek, bu şeriatın gerçek bir temsilcisi olmakla mükellefti ve dolayısıyla Allah'ın emrine aykırı herhangi bir söz söyleyemez, herhangi bir hareketle bulunamazdı.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
بســـم الله الرحمن الرحيم

"İnne aleyke ille'l-belâğ" ayetine bakarak, peygamberin sadece bir elçi ve haberci olduğunu ileri sürenler mühim bir noktayı unutuyorlar. Bir peygamberin tebliğ edici veya telkin edici hüviyeti, ancak onun dinine insanların girmesine kadar sürer. Yeni dine girip bir ümmet oluşturduktan sonra iman edenler için peygamber kimliği, tebliğ ve telkin edicilikten çıkar, bir lider, hâkim, bir hükümdar, bir hukukçu, bir kadı, bir hoca, bir veli ve bir kumandan haline gelir. Artık ümmetinin O'na sadakatini bildirmesi, O'na itaat etmesi şarttır.

Bazı kimseler, bir insan olarak Muhammed bin Abdullah (a.s.) ile, bir vaiz ve peygamber olarak Muhammed Rasûlullah (a.s.) arasında ayırım yapmaya çalışmışlardır. Ancak Kur'ân-ı Kerim böyle bir ayırım yapmıyor. Kur'ân-ı

Kerim, Hz. Muhammed (a.s.)'in sadece bir tek kimliğini bildirmektedir. O da, rasûl veya peygamber oluşudur. Cenabı Allah'ın, kendisini peygamberlik mertebesine çıkarmasından başlayarak verdiği son nefesine kadar, Hz. Muhammed (a.s.) her ân Allah'ın Rasûlü sayılmıştır. Her sözü ve fiili Allah'ın peygamberi olarak yapılmıştır.

Fakat, Peygamber Efendimiz (a.s.) bir peygamber olmasının yanı sıra aynı zamanda bir vaiz, muallim, hoca veli, eğitimci, kadı, hâkim, İmam, emir ve hükümdardı. Hatta, özel, ailevî ve vatandaşlık hayatını da aynı hüviyetiyle sürdürdü. Bütün bu kimliklere bürünmesine rağmen, mübarek hayatı, mükemmel bir insan ve dindar bir mü'min olarak öylesine temiz öylesine nezih idi ki, O'nu taklit etmek, Allah'ın rızası ve ahiretle şefaat ve selâmetin vazgeçilmez bir kuralı olarak ortaya çıktı.

Nitekim, Ahzab sûresinin 21. ayetinde şöyle buyurulmuştur: "Sizin için Allah'ın Rasûlünde güzel bir örnek vardır. Bu haslet, Allah'ın rızasını ve ahiret sevabını ümid edip, Allah'ı zikredenlere mahsustur". Hazreti Peygamber efendimiz (a.s.)'in peygamberlik, insanlık ve devlet başkanlığı hüviyetlerinde ayırım yapıldığını gösteren en ufak bir işaret ve kaydı Kur'ân-ı Hakim'de görmek mümkün değildir. Zaten, ayırım yapılmaya, fark gözetmeye ihtiyaç da yoklu. Zira, Hz. Muhammed (a.s.) Allah'ın şeriatına göre harekat etmek, bu şeriatın gerçek bir temsilcisi olmakla mükellefti ve dolayısıyla Allah'ın emrine aykırı herhangi bir söz söyleyemez, herhangi bir hareketle bulunamazdı.


Selam,

İnne aleyke ille'l-belâğ" ayetine bakarak, peygamberin sadece bir elçi ve haberci olduğunu ileri sürenler mühim bir noktayı unutuyorlar.

Iste bu noktada unutan biz degil sizlersiniz.Itaati ayni sekilde sekillendirip bu saydigin vasiflarida uyulmasi gereken Allah yasasi sayiyorsunuz..
Furkandaki kimliginin ötesinde olmadik payelerle güya yüceltiyorsunuzki Zaten Alemlerin Rabbi onu övmüs Allahin takdir ettigi gibi kim taktir edebilir?Yazindaki kirmizi yer Resulün özel vasiflari bir kul olarak ayni mavi yerde söyledigin gibi.Ama kahverengi yerde tekrar dönüyorsunuz ve Allaha aid vasifa ortak ediyorsunuz,araci kiliyorsunuz.

Tabiki her Resulde oldugu(Ahzab sûresinin 21.)gibi Resul Hz.Muhammed S.A.V.dede bizler icin örnekler vardir ayni"
İbrahim ve onunla birlikte olanlarda size güzel bir örnek vardır.

Mümtehine Suresi 4

Ibrahimde oldugu gibi...Tebligi sadece Vahy göre yapmis ama özel yasantisi kendisine aid kalmis gerekli örnekleri zaten Allah Furkanda göstermistir...
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
"Allah ve Rasûlü bir işe hüküm verdiği zaman, mü'min bir erkekle mü'min bir kadın için, kendi işlerinde muhayyerlik hakları yoktur. Allah ve Rasûlüne âsi olan muhakkak açık bir sapıklık etmiş olur". (Ahzâb; 36).
Görüldüğü gibi, bu ayette belirli bir zamandan bahsedilmiyor. Burada adları geçen "mü'min erkek ve kadınlardan sadece Hz. Muhammed (a.s.)'in zamanında yaşamış olan müslümanlar kastedilmiyor. Burada "iş" sözcüğü üzerinde de önemle durulmalıdır. Bu iş hem dini, hem dünyevi olabilir. Allah ve Rasûl kelimeleri de Allah ve Rasûl kelimeleri olarak kullanılmıştır, onların hakimiyeti veya saltanatı olarak değil. Burada bütün mü'min erkek ve mü'min kadınların, bir konuda Allah ve Rasûlü'nün karar vermeleri halinde ona uymaktan başka çareleri olmadığı ifade edil*miştir. Onlar, ister erkek ister kadın olsun, ne ferdî ne içtimaî şekilde Al*lah ve Rasûlü'nün emirlerine karşı gelemezler. Yukarıdaki ayette, Allah ve Rasûlü'nün emirlerine karşı gelenler de sapıklıkla suçlanmıştır. Zaten, Allah ve Rasûlü'nün, İslâm topluluğu için getirdikleri kanun ve düzenin yaşaması ve gelişmesi, onların emir ve kararlarına uyulmaya bağlıdır. Eğer her müslüman Allah ve Rasûlü'nün emir ve talimatını bir yana bırakıp keyfine göre hareket etmeye başlarsa kargaşa çıkar.
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
İnne aleyke ille'l-belâğ" ayetine bakarak, peygamberin sadece bir elçi ve haberci olduğunu ileri sürenler mühim bir noktayı unutuyorlar.

Iste bu noktada unutan biz degil sizlersiniz.Itaati ayni sekilde sekillendirip bu saydigin vasiflarida uyulmasi gereken Allah yasasi sayiyorsunuz..
Furkandaki kimliginin ötesinde olmadik payelerle güya yüceltiyorsunuzki Zaten Alemlerin Rabbi onu övmüs Allahin takdir ettigi gibi kim taktir edebilir?Yazindaki kirmizi yer Resulün özel vasiflari bir kul olarak ayni mavi yerde söyledigin gibi.Ama kahverengi yerde tekrar dönüyorsunuz ve Allaha aid vasifa ortak ediyorsunuz,araci kiliyorsunuz.

Tabiki her Resulde oldugu(Ahzab sûresinin 21.)gibi Resul Hz.Muhammed S.A.V.dede bizler icin örnekler vardir ayni"
İbrahim ve onunla birlikte olanlarda size güzel bir örnek vardır.

Mümtehine Suresi 4

Ibrahimde oldugu gibi...Tebligi sadece Vahy göre yapmis ama özel yasantisi kendisine aid kalmis gerekli örnekleri zaten Allah Furkanda göstermistir...


metin abi..
peygambver efendimiz de bi insan.. şimdi, ayette ZATEN hidayete erdiremeyeceği yazar.. ancak, aynı zamanda (ahzab 21 deki gibi) örnek almamzı gerektiği yazar.. ve yine aynı zamanda NECM 3de onun hevasından konuşmayacağı yazar.. ve yine NAHL44 de Kuranı açıklamak için gönderildiği yazar.. ve Bakara suresainde de geçer..
bunların tamamına bakınca onun örnekliği noktası, yaptıklarını yapmak. söylediklerine uymak demektir...bu anlaşılır..
ancak senin dediklerine göre resul postacı gibi oluyor..



metin mete alıntı;
Allaha aid vasifa ortak ediyorsunuz,araci kiliyorsunuz.

yukarda eğer senin dediğinm gibi yapıyor olsak;
o zaman biz şirke girmiş oluruz.. ki buda ağır ithamdır..

selametle..
 

selinay25

New member
Katılım
19 Nis 2007
Mesajlar
87
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Rasüle itaatten kasıt ne anlatmak istiyorsunuz ? bugün hadislerle gelen kutübisitteyi kast ediyorsanız orda bir sürü çelişkiler var.bir yerde ak olan diğer yerde kara...Allah a ve rasüle itaat edin diyen ayetleri yalnız kuran diyenler pekala çok iyi bilirler itiraz ederselerde inkara girerler...Ben şahsen şöyle anlıyorum rasülün üzerine kuran şekillendiği için ve o yaşarkende vahiy geldiği için rasülün şahsında Allah a itaat söz konusuydu..bugün rasül hayatta değil oysaki tüm kuran ayetlerine bakarsanız kurandaki rasül hayatta ve ona insanlar soru soruyor vahiyle cevap veriyordu.Kulluk kurallarımzı sadece kurana göre yapsak dinide sadece Allah a tahsis etmiş oluruz ayrıca tek söz sahibide Allah cc olur.Rasüle itaat edeceğiz diye birbirine çelişkili ve bir sürü insanın her birinin kafadan bir şeyler söylediğini anlamaya çalışırsak ömrümüz sanırım hem yetmez hemde kuranda biz her şeyi açıkladık ayetini görmezden gelir ve inkara kadar varmış oluruz...rasülün en güzel örnekliği vahye uyması ve onu hayata geçirmesiydi..Benim kafamda tüm tartışmalardan öte kuran her yönü ile pratize edilmiş şekli ile insanlara arı duru sunmak...beğenmediğimiz gelenekçi dediğimiz ehlisünnet ve diğerleri bu işi bi şekilde halletmişler..Biz kuranı yeterli bulan müminlerde bu konu üzerinde yoğunlaşsınlar ve güzel bi eser çıkaralım ister sadece kuran üzerinden olsun veyada sadece ilmihale benzer kurana göre Allah a nasıl ibadet ederiz isimli eser çıkarıp herkes maddi gücü orantısında bir şeyler yapıp topluma bişiler vermeliyiz.fikirleri olan kardeşlerin düşüncelerini bekliyorum...
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Rasüle itaatten kasıt ne anlatmak istiyorsunuz ? bugün hadislerle gelen kutübisitteyi kast ediyorsanız orda bir sürü çelişkiler var.bir yerde ak olan diğer yerde kara...Allah a ve rasüle itaat edin diyen ayetleri yalnız kuran diyenler pekala çok iyi bilirler itiraz ederselerde inkara girerler...Ben şahsen şöyle anlıyorum rasülün üzerine kuran şekillendiği için ve o yaşarkende vahiy geldiği için rasülün şahsında Allah a itaat söz konusuydu..bugün rasül hayatta değil oysaki tüm kuran ayetlerine bakarsanız kurandaki rasül hayatta ve ona insanlar soru soruyor vahiyle cevap veriyordu.Kulluk kurallarımzı sadece kurana göre yapsak dinide sadece Allah a tahsis etmiş oluruz ayrıca tek söz sahibide Allah cc olur.Rasüle itaat edeceğiz diye birbirine çelişkili ve bir sürü insanın her birinin kafadan bir şeyler söylediğini anlamaya çalışırsak ömrümüz sanırım hem yetmez hemde kuranda biz her şeyi açıkladık ayetini görmezden gelir ve inkara kadar varmış oluruz...rasülün en güzel örnekliği vahye uyması ve onu hayata geçirmesiydi..Benim kafamda tüm tartışmalardan öte kuran her yönü ile pratize edilmiş şekli ile insanlara arı duru sunmak...beğenmediğimiz gelenekçi dediğimiz ehlisünnet ve diğerleri bu işi bi şekilde halletmişler..Biz kuranı yeterli bulan müminlerde bu konu üzerinde yoğunlaşsınlar ve güzel bi eser çıkaralım ister sadece kuran üzerinden olsun veyada sadece ilmihale benzer kurana göre Allah a nasıl ibadet ederiz isimli eser çıkarıp herkes maddi gücü orantısında bir şeyler yapıp topluma bişiler vermeliyiz.fikirleri olan kardeşlerin düşüncelerini bekliyorum...

işte bakın anlatamadımız nokta... hadis dedikmi KURAN ın dışından bi kitap varmışda ona göre söylüyormuşuz gibi oluyor.. ama değil.. ayetlerde var.. örnek diye..o zaman şöle diyellim, şimdi resul yok.. ee ayetlerdeki örnek kim olacak..kimse kalmadığı için örnek almayacağız ve o ayet bize gelmemiş mi olacak.. yada ayetin gelkdiği gurp o zamanki yaşayanlara idi.. bize değil.. tuhaf bi çelişki..
neyse cümleten şimdilik hayırlı günler...
:)
selametle...
 

selinay25

New member
Katılım
19 Nis 2007
Mesajlar
87
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
"ALLAH, güzel düşünüp güzel işler yapanları ve güzellik sergileyenleri sever." (Bakara 195)


Onlar hâlâ Kur'an'ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başkasının katından olsaydı, kuşkusuz içinde birçok aykırılıklar (çelişkiler, ihtilaflar) bulacaklardı. (nisa :82)


Andolsun Biz Kur'an'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı? (kamer 40)


'Gönülden katıksız bağlılar' olarak, O'na yönelin ve O'ndan korkup-sakının, dosdoğru namazı kılınki müşriklerden olmayın.RUM (31)


Yeryüzünde hiç bir canlı ve iki kanadıyla uçan hiç bir kuş yoktur ki, sizin gibi ümmetler olmasın. Biz Kitap'ta HİÇ BİR ŞEYİ NOKSAN BIRAKMADIK, sonra onlar Rablerine toplanacaklardır.Enam (38)

" Biz her peygamberin düşmanı olan insan ve cin şeytanların ,süslü sözler uydurmalarına ve kandırmak için biribirlerine bunları ilham etmelere izin verdik." (6:112 ) Yüce ALLAH “sadece inanmayanların” bu sözlere kulak vereceklerini belirtir.(Enam:113)
"O sana tüm detaylarıyla bu kitabı vahyediyorken De ki ,hüküm koyucu olarak ALLAH'tan başkası mı arayacağım? (Enam 114)


“De ki:Allah hakkında yalan uyduranlar asla kurtuluşa eremezler.
- Dünyada biraz geçimlik; sonra dönüşleri yine bize olacaktır. Biz de onlara inkar etmiş olmaları sebebiyle şiddetli azabı tattıracağız.” (Yunus: 69-70)

Kıyamet suresi
Onu kur'an'ı, kavrayıp bellemek için aceleye kapılıp dilini onunla hareket ettirip-durma. (16)

Şüphesiz, onu kalbinde toplamak ve onu sana okutmak bize aittir. (17)

Şu halde, Biz onu okuduğumuz zaman, sen de onun okunuşunu izle. (18)

Sonra muhakkak onu açıklamak Bize aittir. (19)


053-NECM SURESİ

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM


Battığı zaman yıldıza andolsun; (1)

Sahibiniz (arkadaşınız olan peygamber) sapmadı ve azmadı. (2)

O, hevadan (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz. (3)

O (söyledikleri), yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir. (4)

HAKKA SURESİ


38-39. Hayır, görebildiklerinize ve göremediklerinize yemin ederim ki...
40. Şüphesiz o, şerefli bir elçinin sözüdür.
41. O, bir şair sözü değildir. Ne kadar az inanıyorsunuz.
42. O, kahin sözü de değildir. Ne kadar az düşünüyorsunuz.
43. Alemlerin Rabbinden indirmedir.
44. Eğer Muhammed bizim hakkımızda sözler uydurmuş olsaydı.
45. Onun gücünü kuvvetini alırdık.
46. Sonra onun şah damarını elbette keserdik.
47. Sizden hiç kimse de buna engel olamazdı.
48. Şüphesiz O, korunanlar için bir hatırlatmadır.
49. Elbette biz, biliyoruz ki içinizden yalanlayanlar vardır.
50. O kafirler için bir üzüntüdür.
51. O, kesin bir gerçektir.
52. O halde sen, yüce Rabbinin adı ile tesbih et!
İSRA

İsra-72. Her kim dünyada kör olursa, o ahirette de kördür ve daha da şaşkındır.
İsra-73. -Sana vahyettiğimizden başka bir şeyi bizim hakkımızda uydurarak neredeyse seni fitneye düşüreceklerdi. İşte o zaman seni dost edineceklerdi.
74. Eğer seni sağlam tutmamış olsaydık, az da olsa onlara meyledecektin.
75. O zaman ise, sana hayatın da ve ölümün de azabını kat kat tattırırdık. Hem de bize karşı bir yardımcı da bulamazdın.

Hac :8-9 İnsanlardan bazısı, bir bilgisi, bir rehberi ve vahye dayanan aydınlatıcı bir kitabı olmadığı halde, sırf Allah yolundan saptırmak için yanını eğip bükerek (kibir ve azamet içinde) Allah hakkında tartışmaya kalkar. Onun için dünyada bir rezillik vardır; kıyamet gününde ise ona yakıcı azabı tattıracağız.

NAHL : 98/99 /100 Kur'an okuduğun zaman o kovulmuş şeytandan Allah'a sığın!
Çünkü şeytanın, Rabblerine sığınan mü'minler üzerinde hiçbir nüfuzu, hiçbir etkinliği yoktur.
Onun hakimiyeti, ancak onu dost edinenlere ve onu Allah'a ortak koşanlaradır.
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Bismillah.

Şimdi kardeşlerim şunu sormak lazım.Biz mi Allah ve resulü dedik?hayır,bizzat Allah bunu vahy etti.Burada Resulullah sav zikri Allah tealanın O'na verdiği yetki sebebiyledir,Ayrıca kulluğundan hoşnut olması hasebe iledir.Eğer sünnete uymak birken ilahlığı iki etmek olsa bu nev ayetlerde Allah ifadesinin yanı başına Rasulü ifadesinin eklenmemesi gerektir.

Zaten ortada bir vahy var,yüce Sübhanın korumasında da bu vahye itaat madem Allah cc itaat için yeterlidir,resule itaat etmekten bahs edilmesi bir ifadenin anlamsız şekilde iki kere üst üstte tekrarıdır.

Halbuki Kur'anı mücizul beyan bir ayetinin benzerinin dahi yazılamayacağı gerçeği ile hasımlarına karşılık verirken bu tür ikilemeler böylesi bir kitaba uygun düşer mi?
Öyleyse işin hakikatı şudur!
Bu tür ifadelereden anlaşılan o ki Allah'a itaat için Resule itaat şart koşulmuş,böylece tebliğ vazifesi dışında O'na sav. Allah Kur'anın da İslam dinini müminlere öğretmede tam yetki vermiş,O'ndan südur olan izahları,davranışları,emirleri,nehiyleri,nasihatlerini de aldığı vahiyler gibi bu dinin teşriinde(hüküm koyma) ve fıhkında kaynak olduğu gerçeğini vurgulanmıştır.
 
Üst Alt