Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sabrı Tavsiye

Elifnisa

New member
Katılım
29 Eki 2007
Mesajlar
483
Tepkime puanı
241
Puanları
0
Yaş
44
Konum
istanbul
Sabrı tavsiye etmek, bir zarurettir. İmanı elden bırakmadan Salih amel işleyip hak ve adaleti korumak, ferd ve cemaatin karşılaşabileceği en zor işlerdendir. Bundan dolayı sabır gereklidir. Hem nefis cihadında, hem de başkalarıyla cihatta sabır...
Eziyet ve meşakkatlere sabır...
Batılın azması ve şerrin yayılması karşısında sabır...
Yolun uzunluğu, aşamaların gecikmesi, işaretlerin sönüklüğü ve nihaî hedefin uzaklığı karşısında sabır...
Bir de sabrı tavsiye...
Mü'minin gücünü kat kat arttıran budur. Çünkü bu tavsiye hedef birliğini, yön birliğini ve insanlararası dayanışmayı sağlıyor. Sevgi, azim ve direnme sağlıyor bu tavsiye...
Tüm bunlar İslâmî hakikatin hayatî gerekleridir. Temayüz ve belirginlik ortamı olan cemaatin gerekleridir. Aksi takdirde zarar ve kayboluş söz konusudur.
"Asra yemin olsun ki insan, hüsrandadır. Ancak iman edip Salih amel işleyen, birbirine hakkı ve sabrı tavsiye eden kimseler müstesnadır." (el-Asr: 1-3)
Sabır, genel özelliğiyle imanın vazgeçilmez bir unsurudur. Sabrı tavsiye, bizzat sabır derecesinin ötesinde bir derece demektir. Mü'min cemaati birbirine bağlayan bir derece...
Birbirlerine sabrın manalarını tavsiye etmelerini ve imanın yükümlülüklerinde yardımlaşmalarını sağlayan bir derece...
İslâm cemaati, biribiriyle etkileşim halinde bulunan organlar bütünüdür. İmanın tüm yeryüzüne yayılması ve bunun gereği olan sorumlulukların taşınması için yapılan cihadın zorluklarını ortakça paylaşıp aynı şuuru taşıyan bir organizma gibi...
Bundan dolayı İslâm cemaati üyeleri, birbirlerine sabrı tavsiye ederler. Birbirlerini yardımsız bırakmazlar. Birbirlerine destek vermeyerek bozguna uğramaya yol açmazlar. Ve bilinmeli ki bu, bireysel sabra dayanan: ama bireysel sabrı geride bırakan bir iştir.
"Sonra (salih amellerin kabulü için) iman edip sabrı ve merhameti tavsiye edenlerden olması (gerekir.)" (el-Beled: 17)
Bu, mü'min cemaatte yaşayan mü'minin görevini bildiren bir mesajdır. Bu da demektir ki mü'min, bırakıp kaçan değil, sebat edip dayanan bir kişilik sahibidir. Bir hezimet davetçisi değil, savaş ve çarpışma adamıdır. Ürperti ve ürkeklik veren değil, huzur sağlayan bir davetçidir.
 

asilnur

New member
Katılım
18 Eki 2007
Mesajlar
168
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
52
Konum
Istanbul
Ey sabırsız nefsim! Acaba geçmiş günlerdeki ibâdet külfetini ve namazın meşakkatini ve musibet zahmetini, bugün düşünüp muzdarib olmak, hem gelecek günlerdeki ibâdet vazifesini ve namaz hizmetini ve musibet elemini, bugün tasavvur edip sabırsızlık göstermek hiç kâr-ı akıl mıdır? Şu sabırsızlıkta misâlin şöyle bir sersem kumandana benzer ki: Düşmanın sağ cenah kuvveti onun sağındaki kuvvetine iltihak etmiş ve ona taze bir kuvvet olduğu halde; o tutar mühim bir kuvvetini sağ cenâha gönderir, merkezi zayıflaştırır. Hem sol cenahta düşmanın askeri yok iken ve daha gelmeden, büyük bir kuvvet gönderir, «Ateş et!» emrini verir. Merkezi bütün bütün kuvvetten düşürtür. Düşman işi anlar, merkeze hücum eder; tar ü mar eder. Evet buna benzersin. Çünki:
Geçmiş günlerin zahmeti, bugün rahmete kalbolmuş; elemi gitmiş, lezzeti kalmış. Külfeti, kerâmete iltihak ve meşakkati, sevaba inkılab etmiş. Öyle ise ondan usanç almak değil, belki yeni bir şevk, taze bir zevk ve devama ciddî bir gayret almak lâzımgelir. Gelecek günler ise mâdem gelmemişler. Şimdiden düşünüp usanmak ve fütur getirmek; aynen o günlerde açlığı ve susuzluğu ile bugün düşünüp bağırıp çağırmak gibi bir divâneliktir. Mâdem hakikat böyledir. Âkıl isen, ibâdet cihetinde yalnız bugünü düşün ve onun bir saatini, ücreti pek büyük, külfeti pek az, hoş ve güzel ve ulvî bir hizmete sarfediyorum, de. O vakit senin acı bir füturun, tatlı bir gayrete inkılâb eder.
İşte ey sabırsız nefsim! Sen üç sabır ile mükellefsin. Birisi: Tâat üstünde sabırdır. Birisi: Mâsiyetten sabırdır. Diğeri: Musibete karşı sabırdır. Aklın varsa, şu üçüncü ikazdaki temsilde görünen hakikatı rehber tut. Merdâne «Ya Sabur » de, üç sabrı omuzuna al. Cenâb-ı Hakk'ın sana verdiği sabır kuvvetini eğer yanlış yolda dağıtmazsan, her meşakkate ve her musîbete kâfi gelebilir ve o kuvvetle dayan.
 
Üst Alt