Cüneyd b. Muhammed'e sabırdan sorulduğunda; "sabır, insanın yüzünü ekşitmeden acıları yudumlamasıdır" diye cevap vermiştir.
Zünnûn da; "Sabır; insanın yasaklardan uzak kalması, belanın acılarını yudumlarken sükûnet ve vekarını muhafaza etmesi, fakir düştüğünde de zengin görünmesidir," demiştir.
Bazıları da: "sabır; bela geldiğinde edep ve ciddiyeti muhafaza etmekten ibarettir", demişlerdir.
Diğer bazıları da: "sabır, bela geldiğinde şikayet etmemektir", demişlerdir.
Ebu Osman; "Sabırlı kimse, kendini kötülüklere hücum etmeye alıştıran kimsedir," demiştir.
Bazıları da; "sabır, bela karşısında, aynen sıhhat ve afiyette durulduğu gibi durulmasıdır", demişlerdir.
Yani Allah Teala'nın kulu üzerinde hem afiyette ve hem de bela zamanında kulluk hakkı vardır. Buna göre; kulun afiyette iken şükretmesi bela zamanında, sabretmesi gerekir.
Amr b. Osman el-Mekki; "sabır; Allah'la beraber sebat etmek, belaları rahatlık ve sükunetle karşılamaktır," demiştir. Bunun manası, bir kimsenin belayı, sıkılmadan, kızmadan, şikayet etmeden, rahatlık ve sükunetle karşılamasıdır.
Havvas; "Sabır, kitabın ve sünnetin hükümleri üzerinde sebat etmektir."
Rüveym; "Sabır, şikayeti terketmektir," demiştir.
Bazıları da; "sabır, Allah'dan yardım istemektir" demişlerdir.
Ebu Ali; "Sabır, ismi gibi acıdır," demiştir.
Ebu Muhammed el-Ceriri; "Sabır, bolluk ile darlık arasını ayırmayıp, her iki halde de hatır ve gönlün hoş olmasıdır." demiştir.
Zünnûn da; "Sabır; insanın yasaklardan uzak kalması, belanın acılarını yudumlarken sükûnet ve vekarını muhafaza etmesi, fakir düştüğünde de zengin görünmesidir," demiştir.
Bazıları da: "sabır; bela geldiğinde edep ve ciddiyeti muhafaza etmekten ibarettir", demişlerdir.
Diğer bazıları da: "sabır, bela geldiğinde şikayet etmemektir", demişlerdir.
Ebu Osman; "Sabırlı kimse, kendini kötülüklere hücum etmeye alıştıran kimsedir," demiştir.
Bazıları da; "sabır, bela karşısında, aynen sıhhat ve afiyette durulduğu gibi durulmasıdır", demişlerdir.
Yani Allah Teala'nın kulu üzerinde hem afiyette ve hem de bela zamanında kulluk hakkı vardır. Buna göre; kulun afiyette iken şükretmesi bela zamanında, sabretmesi gerekir.
Amr b. Osman el-Mekki; "sabır; Allah'la beraber sebat etmek, belaları rahatlık ve sükunetle karşılamaktır," demiştir. Bunun manası, bir kimsenin belayı, sıkılmadan, kızmadan, şikayet etmeden, rahatlık ve sükunetle karşılamasıdır.
Havvas; "Sabır, kitabın ve sünnetin hükümleri üzerinde sebat etmektir."
Rüveym; "Sabır, şikayeti terketmektir," demiştir.
Bazıları da; "sabır, Allah'dan yardım istemektir" demişlerdir.
Ebu Ali; "Sabır, ismi gibi acıdır," demiştir.
Ebu Muhammed el-Ceriri; "Sabır, bolluk ile darlık arasını ayırmayıp, her iki halde de hatır ve gönlün hoş olmasıdır." demiştir.