Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sabır İçin Ne Dediler

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Cüneyd b. Muhammed'e sabırdan sorulduğunda; "sabır, insanın yüzünü ekşitmeden acıları yudumlamasıdır" diye cevap vermiştir.
Zünnûn da; "Sabır; insanın yasaklardan uzak kalması, belanın acılarını yudumlarken sükûnet ve vekarını muhafaza etmesi, fakir düştüğünde de zengin görünmesidir," demiştir.
Bazıları da: "sabır; bela geldiğinde edep ve ciddiyeti muhafaza etmekten ibarettir", demişlerdir.
Diğer bazıları da: "sabır, bela geldiğinde şikayet etmemektir", demişlerdir.
Ebu Osman; "Sabırlı kimse, kendini kötülüklere hücum etmeye alıştıran kimsedir," demiştir.
Bazıları da; "sabır, bela karşısında, aynen sıhhat ve afiyette durulduğu gibi durulmasıdır", demişlerdir.
Yani Allah Teala'nın kulu üzerinde hem afiyette ve hem de bela zamanında kulluk hakkı vardır. Buna göre; kulun afiyette iken şükretmesi bela zamanında, sabretmesi gerekir.
Amr b. Osman el-Mekki; "sabır; Allah'la beraber sebat etmek, belaları rahatlık ve sükunetle karşılamaktır," demiştir. Bunun manası, bir kimsenin belayı, sıkılmadan, kızmadan, şikayet etmeden, rahatlık ve sükunetle karşılamasıdır.
Havvas; "Sabır, kitabın ve sünnetin hükümleri üzerinde sebat etmektir."
Rüveym; "Sabır, şikayeti terketmektir," demiştir.
Bazıları da; "sabır, Allah'dan yardım istemektir" demişlerdir.
Ebu Ali; "Sabır, ismi gibi acıdır," demiştir.
Ebu Muhammed el-Ceriri; "Sabır, bolluk ile darlık arasını ayırmayıp, her iki halde de hatır ve gönlün hoş olmasıdır." demiştir.
 

istanbluerdem

New member
Katılım
28 Ara 2007
Mesajlar
887
Tepkime puanı
168
Puanları
0
Konum
hayatýn ýcýnden
Saliha bir kadının,münafık ve cahil bir kocası vardı. Bu kadın " Bismillahirrahmanirrahim " diye besmele çekmeden, hiçbir işine başlamazdı. Kocası, onun bu haline kızar, kadıncağıza yapmadığı eziyeti bırakmazdı. O saliha kadın ise, kocasının eza ve cefalarına sabreder ve onun doğru yola gelmesi için Allah'a dua ederdi.

Bir gün, kadının kocası iyice öfkelenmişti.. Karısına yapacağı eziyet ve kötülük için bir bahane arıyor ve kendi kendine :

" Şuna bir oyun çevireyim de görsün ; bakalım onu rezil olmaktan kim kurtaracak ? " diye söylenip duruyordu.Başkalarına açıkça söyleyemediği inkarcılığı, artık bütün çirkinliğiyle, içinde dolup taşmıştı.

Hanımını çağırdı,ona bir kese altın vererek :

- Bunu iyi sakla !!!

diye tenbih etti. Kadında kocasının emri üzerine hemen gitti, besmeleyi çekerek keseyi iyice sakladı. Bu arada kocası da onu gizlice takip ediyordu. Sonra karısının haberi olmadan keseyi, karısının sakladığı yerden aldı. İçindeki altınları boşaltarak, keseyi derin bir kuyuya attı. Aradan çok geçmeden karısını çağırdı ve :

- Sana verdiğim bir kese altını hemen getir.

dedi. Kadın koştu ; keseyi sakladığı yere, " Bismillahirrahmanirrahim " diyerek elini uzattı. Tam o anda, Allahu Tealanın emriyle, kese kadının sakladığı yerde içindeki altınlarla beraber aynen duruyordu. Islanan keseden suları damlıyordu. Kadın kesenin neden ıslak olduğunu anlayamadı ve keseyi kocasına getirdi. Adam içi altınla dolu keseyi görünce çok şaşırdı ve karısının söylediklerinin ne kadar doğru olduğunu anladı. Sonra karısına ;

- Sana çok zulmettim, çok canını yaktım, beni affet.

diye yalvarmaya başladı.Allah'a tövbe ve istiğfar etti. İbadetlerine bağlı bir insan oldu. O günden sonra dua ve yakarışlarında hep şöyle derdi ;

- Ya Rabbi ! Bana dünyam ve ahiretim için hayırlı, Saliha bir kadını eş olarak verdiğin için,sana hakkıyla şükretmekten acizdim, beni affet Alah'ım...

O saliha kadın ise ;

- Ya Rabbi ! Sana şükürler olsun ki, duamı kabul edip kocamı salihlerden eyledin, diye dua ediyordu.

Bu hikayeden alınacak ibretler ve çıkarılacak hikmetler çoktur.
Büyükler demişler ki ; " Sabrın kendisi acıdır, lakin meyvesi tatlıdır."
 
Üst Alt