M
mehmet_87
Guest
Sual: Esma-i hüsna ne demektir? CEVAP Esmâ-ül hüsna, Allahü teâlânın güzel isimleri demektir. Allahü teâlânın Tirmizide bildirilen 99 ismi şunlardır: 1- Allah: Her ismin vasfını ihtiva eden öz adı. Kendinden başka ilah bulunmayan tek Allah. Bu ism-i şerif, Cenâb-ı Hakk'ın has ismidir. Bu itibarla diğer isimlerin ifade ettiği bütün güzel vasıfları ve İlâhî sıfatları içine alır. Diğer isimler ise, yalnız kendi mânalarına delâlet ederler. Bu bakımdan Allah isminin yerini hiçbir isim tutamaz. Bu isim, Allah'tan başkasına mecazen de verilemez. Diğer isimlerinden bazılarının, Allah'tan başkasına isim olarak verilmesi caizdir. 2- Er-Rahmân: Dünyada bütün mahlûkata merhamet eden, şefkat gösteren, ihsan eden. 3- Er-Rahîm:Ahirette, sadece müminlere acıyan, merhamet eden. 4- El-Melik:Mülkün, kâinatın sahibi, mülk ve saltanatı devamlı olan. 5- El-Kuddûs:Her noksanlıktan uzak ve her türlü takdîse lâyık olan. 6- Es-Selâm:Her türlü tehlikelerden selamete çıkaran. Cennetteki bahtiyar kullarına selâm eden. 7- El-Mümin:Güven veren, emin kılan, koruyan, iman nurunu veren. 8- El-Müheymin:Her şeyi görüp gözeten, her varlığın yaptıklarından haberdar olan. 9- El-Azîz:İzzet sahibi, her şeye galip olan, karşı gelinemeyen. 10- El-Cebbâr:Azamet ve kudret sahibi. Dilediğini yapan ve yaptıran. Hükmüne karşı gelinemeyen. 11- El-Mütekebbir:Büyüklükte eşi, benzeri yok. 12- El-Hâlık:Yaratan, yoktan var eden. Varlıkların geçireceği halleri takdir eden. 13- El-Bâri:Her şeyi kusursuz ve mütenasip yaratan. 14- El-Musavvir:Varlıklara şekil veren ve onları birbirinden farklı özellikte yaratan. 15- El-Gaffâr:Günahları örten ve çok mağfiret eden. Dilediğini günah işlemekten koruyan. 16- El-Kahhâr:Her istediğini yapacak güçte olan, galip ve hâkim. 17- El-Vehhâb: Karşılıksız nimetler veren, çok fazla ihsan eden. 18- Er-Razzâk:Her varlığın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan. 19- El-Fettâh:Her türlü sıkıntıları gideren. 20- El-Alîm: Gizli açık, geçmiş, gelecek, her şeyi, ezeli ve ebedi ilmi ile en mükemmel bilen. 21- El-Kâbıdilediğinin rızkını daraltan, ruhları alan. 22- El-Bâsıtilediğinin rızkını genişleten, ruhları veren. 23- El-Hâfıd:Kâfir ve facirleri alçaltan. 24- Er-Râfi:Şeref verip yükselten. 25- El-Muızilediğini aziz eden. 26- El-Müzililediğini zillete düşüren, hor ve hakir eden. 27- Es-Semi: Her şeyi en iyi işiten, duaları kabul eden. 28- El-Basîr: Gizli açık, her şeyi en iyi gören. 29- El-Hakem: Mutlak hakim, hakkı bâtıldan ayıran. Hikmet sahibi. 30- El-Adl:Mutlak adil, yerli yerinde yapan. 31- El-Latîf:Her şeye vakıf, lütuf ve ihsan sahibi olan. 32- El-Habîr:Her şeyden haberdar. Her şeyin gizli taraflarından haberi olan. 33- El-Halîm: Cezada, acele etmeyen, yumuşak davranan, hilm sahibi. 34- El-Azîm:Büyüklükte benzeri yok. Pek yüce. 35- El-Gafûr:Affı, mağfireti bol. 36- Eş-Şekûr: Az amele, çok sevap veren. 37- El-Aliyy: Yüceler yücesi, çok yüce. 38- El-Kebîr:Büyüklükte benzeri yok, pek büyük. 39- El-Hafîz:Her şeyi koruyucu olan. 40- El-Mukît: Rızıkları yaratan. 41- El-Hasîb:Kulların hesabını en iyi gören. 42- El-Celîl:Celal ve azamet sahibi olan. 43- El-Kerîm:Keremi, lütuf ve ihsânı bol, karşılıksız veren, çok ikram eden. 44- Er-Rakîb:Her varlığı, her işi her an gözeten. Bütün işleri murakabesi altında bulunduran. 45- El-Mucîb: Duaları, istekleri kabul eden. 46- El-Vâsi:Rahmet ve kudret sahibi, ilmi ile her şeyi ihata eden. 47- El-Hakîm:Her işi hikmetli, her şeyi hikmetle yaratan. 48- El-Vedûd:İyiliği seven, iyilik edene ihsan eden. Sevgiye layık olan. 49- El-Mecîd:Nimeti, ihsanı sonsuz, şerefi çok üstün, her türlü övgüye layık bulunan. 50- El-Bâis:Mahşerde ölüleri dirilten, Peygamber gönderen. 51- Eş-Şehîd:Zamansız, mekansız hiçbir yerde olmayarak her zaman her yerde hazır ve nazır olan. 52- El-Hak:Varlığı hiç değişmeden duran. Var olan, hakkı ortaya çıkaran. 53- El-Vekîl:Kulların işlerini bitiren. Kendisine tevekkül edenlerin işlerini en iyi neticeye ulaştıran. 54- El-Kaviyy:Kudreti en üstün ve hiç azalmaz. 55- El-Metîn:Kuvvet ve kudret menbaı, pek güçlü. 56- El-Veliyy:Müslümanların dostu, onları sevip yardım eden. 57- El-Hamîd:Her türlü hamd ve senaya layık olan. 58- El-Muhsî: Yarattığı ve yaratacağı bütün varlıkların sayısını bilen. 59- El-Mübdi: Maddesiz, örneksiz yaratan. 60- El-Muîd:Yarattıklarını yok edip, sonra tekrar diriltecek olan. 61- El-Muhyî:İhya eden, yarattıklarına can veren. 62- El-Mümît:Her canlıya ölümü tattıran. 63- El-Hayy:Ezeli ve ebedi bir hayat ile diri olan. 64- El-Kayyûm:Mahlukları varlıkta durduran, zatı ile kaim olan. 65- El-Vâcid:Kendisinden hiçbir şey gizli kalmayan, hiçbir şeye muhtaç olmayan. 66- El-Mâcid: Kadri ve şânı büyük, keremi, ihsanı bol olan. 67- El-Vâhid:Zat, sıfat ve fiillerinde benzeri ve ortağı olmayan, tek olan. 68- Es-Samed:Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, herkesin muhtaç olduğu merci. 69- El-Kâdirilediğini dilediği gibi yaratmaya muktedir olan. 70- El-Muktedirilediği gibi tasarruf eden, her şeyi kolayca yaratan kudret sahibi. 71- El-Mukaddimilediğini yükselten, öne geçiren, öne alan. 72- El-Muahhirilediğini alçaltan, sona, geriye bırakan. 73- El-Evvel:Ezeli olan, varlığının başlangıcı olmayan. 74- El-Âhir:Ebedi olan, varlığının sonu olmayan. 75- Ez-Zâhir: Yarattıkları ile varlığı açık, aşikâr olan, kesin delillerle bilinen. 76- El-Bâtın:Aklın tasavvurundan gizli olan. 77- El-Vâlî:Bütün kâinatı idare eden, onların işlerini yoluna koyan. 78- El-Müteâlî:Son derece yüce olan. 79- El-Berr:İyilik ve ihsanı bol olan. 80- Et-Tevvâb:Tevbeleri kabul edip, günahları bağışlayan. 81- El-Müntekım:Asilerin, zalimlerin cezasını veren. 82- El-Afüvv:Affı çok olan, günahları mağfiret eden. 83- Er-Raûf: Çok merhametli, pek şefkatli. 84- Mâlik-ül Mülk:Mülkün, her varlığın sahibi. 85- Zül-Celâli vel İkrâm: Celal, azamet, şeref, kemal ve ikram sahibi. 86- El-Muksit:Mazlumların hakkını alan, adaletle hükmeden,her işi birbirine uygun yapan. 87- El-Câmi:İki zıttı bir arada bulunduran. Kıyamette her mahlûkatı bir araya toplayan. 88- El-Ganiyy:İhtiyaçsız, muhtaç olmayan, her şey Ona muhtaç olan. 89- El-Mugnî:Müstağni kılan. İhtiyaç gideren, zengin eden. 90- El-Mâniilemediği şeye mani olan, engelleyen. 91- Ed-Dârr:Elem, zarar verenleri yaratan. 92- En-Nâfi:Fayda veren şeyleri yaratan. 93- En-Nûr: Âlemleri nurlandıran, dilediğine nur veren. 94- El-Hâdî:Hidayet veren. 95- El-Bedî:Misalsiz, örneksiz harikalar yaratan. (Eşi ve benzeri olmayan). 96- El-Bâkî:Varlığının sonu olmayan, ebedi olan. 97- El-Vâris:Her şeyin asıl sahibi olan. 98- Er-Reşîd:İrşada muhtaç olmayan, doğru yolu gösteren. 99- Es-Sabûr:Ceza vermede, acele etmeyen. Başka isimler söylemek Sual: Allahü teâlâya Onun 99 isminden başka bir isim söylemek caiz olur mu? Mesela Padişah, Sultan, Çalap, Hüda gibi isimler caiz olur mu? CEVAP İbadet olmayan yerlerde kullanmak caizdir. İbadet olarak kullanılmaz. Birgivi vasiyetnamesi şerhinde, Allahın isimlerinin tevkifi olduğu, yani dinin bildirdiği isimleri söylemek gerektiği, Esma-i hüsnâdan başka isim söylenemeyeceği açıklanmaktadır. Şerh-i mevakıfta da, (Allahü teâlâya yakışan mana ile 99 isminden başka isim söylemek, âlimlerin çoğuna göre caiz değildir) buyuruluyor. Yani az da olsa, Allahü teâlâya yakışan başka isimlerle çağırmanın da caiz olduğunu söyleyen âlimler var demektir. Esma-i hüsnâdan olmadığı halde, Mevla, Rab, Nasır, Galip, Ekrem,Allahü teâlânın ismi olarak Kur'an-ı kerimde kullanılmıştır. Hadis-i şeriflerde ise, Hannan, Mennan, Cemil gibi isimler kullanılmıştır. (Feraid) Tasavvuf şairi Kuddusi efendi diyor ki: Ey rahmeti bol Padişah, Cürmüm ile geldim sana, Ben eyledim hadsiz günah, Cürmüm ile geldim sana. Yunus Emre de, Çalap ve daha başka isimleri ilah manasında, ibadet dışında kullanmıştır. Bir çok menkıbede, hükümdar, sultan kelimeleri ibadet dışında kullanılmıştır. Âlimlerin kullandıkları isimlerden başka isimleri kullanmamalıdır. Esma-i hüsnayı ezberlemek Sual: Bir arkadaşım dedi ki: Ebu Hüreyreden nakledilen bir hadiste, Peygamberimizin (Allahü teâlânın şu 99 esma-i hüsnasını ihsâ eden, Cennete girer, sonsuz saadete ulaşır) dediği iddia edilmiştir. Ancak, Peygamberimizin, Allah'a böyle bir sınırlama koyması mümkün değildir. Bu hadis sahih değildir. Peygamberimiz şöyle söylemiş olabilir: (Allah'ın isimlerinden 99'unu ihsâ eden Cennete girer, sonsuz saadete erişir.)Bu arkadaşımın sözünde doğruluk payı var mıdır? CEVAP Yoktur. Çünkü o hadis-i şerif, kütüb-i sittenin en kıymetli üç hadis kitabında, yani Buhari, Müslim ve Tirmizide vardır. O hadis-i şerifi yalan saymak, bu üç büyük âlimi cahil saymak olur. Din kitaplarında bu husus açıklanmıştır. Herkese Lazım Olan İman kitabında deniyor ki: Allahü teâlânın isimleri sonsuzdur. Bin bir ismi var diye meşhurdur. Yani, isimlerinden bin bir tanesini insanlara bildirmiştir. Bunlardan 99una Esma-ül hüsna denir. Demek ki Allahın bin bir ismi vardır. Ama bunlardan 99una Esma-i hüsna deniyor. Kadı zade Ahmed efendi de, Birgivi vasiyetnamesi şerhinde, (Allahü teâlânın 99 ismine Esma-i hüsna denir) diyor. Arkadaşın dediği gibi, Allahın isimlerinden 99 unu değil, Peygamber efendimizin bildirdiği 99 ismi ihsâ etmek gerekiyor. Yoksa Allahü teâlânın ismi çoktur. Bunlardan rastgele 99unu değil, bildirilen 99 ismi ihsâ etmek gerekir. Burada ihsâ etmek, bu 99 ismi manaları ile birlikte ezberleyip amel etmek demektir. Böyle yapan kimse elbette Cennete girer, sonsuz saadete ulaşır. Birkaç örnek verelim: Kerim: Lütfu ve ihsanı bol, çok ikram eden. Müslüman da, cömert ve ihsan sahibi olmalı. Gaffar: Günahları örten ve çok mağfiret eden. Müslümanlar da birbirlerinin kusurlarını görmemeli. Razzâk: Her varlığın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan. Bu ismi okurken, rızkı için endişe etmemeli. Mütekebbir: Büyüklükte eşi, benzeri yok. Bu ismi okurken Allahü teâlânın azametini ve kibriyâsını düşünerek kibirden uzak durmalı. Bunlar gibiEsma-i hüsnadaki isimler okunurken, manalarını düşünmeli ve bunlarla amel etmeli. Arkadaşınızın, hadis-i şerif okuyup yanlış anlaması da gösteriyor ki, tefsirden, meal ve hadisten din öğrenilmez. Dinimi öğreneyim derken, yanlış anlayıp, dinsiz olup çıkabilir. Bu yüzden doğru yazılmış ilmihal kitaplarından dinimizi öğrenmeye çalışmalıyız. Ehl-i sünnet âlimlerinin kıymetli eserlerinden tercüme edilerek derlenmiş olan, nakli esas alan, en kıymetli ilmihal kitabı Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye son sözünde diyor ki: Evliya olan Ehl-i sünnet âlimleri, kalb, ruh mütehassısları olup, herkesin bünyesine ve hastalığına ve zamanının zulmetine ve fesadına uygun ruh ilaçlarını, hadis-i şeriflerden seçerek söylemişler ve yazmışlardır. Resulullah, dünya eczanesine yüz binlerce ilaç hazırlayan baş tabip olup, Evliya olan Ehl-i sünnet âlimleri de, bu hazır ilaçları, hastaların dertlerine göre dağıtan, emrindeki yardımcı tabipler gibidir. Hastalığımızı bilemediğimiz, ilaçları tanımadığımız için, yüz binlerce hadis içinden, kendimize ilaç aramaya kalkarsak, (Allergie) aksi tesir hasıl olarak, cahilliğimizin cezasını çeker, fayda yerine zarar görürüz. İşte bunun için, hadis-i şerifte, (Kur'an-ı kerimi kendi anladığına göre tefsir eden kâfir olur) buyuruldu. Mezhepsizler, bu inceliği anlayamadıkları için, (Herkes Kuran ve hadis okumalı, dinini bunlardan kendi anlamalı, mezhep kitaplarını okumamalı) diyerek, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarının okunmasını yasak ediyorlar. Bütün Müslümanları felakete sürüklüyorlar. Hakkıyla bilen Sual: Esma-i hüsnadan olan Alîm ismine tam bilen demek uygun mudur? Bunun gibi Basîr ismine de tam gören demek uygun olur mu? CEVAP Alîmismi Kuran-ı kerimde yüzden fazla geçiyor. Hiçbir tefsirde tam bilen diye bir ifadeye rastlamadık. Hemen bütün tefsirlerde, hakkıyla bilen, her şeyin içini ve dışını en mükemmel bilen diye açıklanıyor. Alîm, bilen demektir. Neyi bilen, her şeyi bilen demektir. Nasıl bilendir? Hakkıyla bilen, en iyi bilen demektir. Alîm, kısaca her şeyi hakkı ile, en iyi bilen demektir. Basîr de gören demektir. Neyi gören? Gizli açık her şeyi gören demektir. Nasıl görendir? Her şeyin dışını ve içini bir uzuv olmadan müşahede edendir. Tam gören ifadesi biraz yavan kalmaktadır. Gizli açık her şeyi en iyi gören demek daha uygun olur. El Hak ismi Sual: Bazıları, (Allahın Hak diye bir ismi yok, ona hak demek şirk olur) diyorlar. Biz hep Cenab-ı Hak diyoruz, bu şirk mi oluyor? CEVAP Hayır, şirk değildir. El Hak isminin, Esma-i hüsnadan yani Allahü teâlânın 99 güzel isminden biri olduğu, Tirmizideki hadis-i şerifte bildiriliyor. El Hak: Varlığı hiç değişmeden duran, var olan, hakkı ortaya çıkaran demektir. El Berr ismi Sual: Esma-i hüsnadan El Berr kelimesi El Birr olarak mı yazılır? İkisi arasındaki fark nedir? CEVAP Bu kelime BR olarak yazılır. Ber, bir ve bur olarak okunabilir. Birr, iyilik demektir. Kur'anda çok yerde geçer: Bekara 44, 177, 189; Al-i İmran 92, Maide 2. Tur suresinin 28. âyetinde ise, el-berr-ür-rahim olarak geçmektedir. Bu esma-i hüsnadan olan berr'dir. Bu berr olarak yazılır. Berr, ayrıca kara parçası anlamına da gelir. Maide suresinin 96. âyetinde, sayd-ül bahri = deniz avı, sayd-ül berri = Kara avı ifadesi geçer. Şu surelerde de kara parçası olarak geçmektedir: 6/59; 6/63; 6/97;10/22; 17/67; 7/68; 17/70; 27/63; 29/65-66; 30/41; 31/32 Burr, buğday demektir. Bir hadis-i şerifte, (Buğdayı buğdaya satarken birisi fazla olursa faiz olur) buyuruluyor. Vel burru bil burri ifadesi geçiyor. (Tirmizi) Şu halde birr, iyilik demektir. Berr, Esma-i hüsnadandır, ayrıca kara parçası anlamına da geliyor. Vahid ve Ehad Sual: Bir anlamına gelen Vahid ve Ehad kelimeleri arasındaki fark nedir? CEVAP Evet Vahid de, Ehad da (Bir) manasına gelir. Birisi sıfat ismi, birisi zat ismidir. Vâhid, Allahü tealanın sıfat isimlerindendir, Esma-i hüsnada bildirilen 99 isminden biridir. Vâhid, zat, sıfat ve fiillerinde benzeri ve ortağı olmayan, tek olan anlamındadır. Bir âyet meali şöyledir: (Elbette ilahınız vahiddir, birdir) [Saffat 4) Ehad de Onun zat ismidir. Bir âyet meali şöyledir: (De ki, Allah ehaddir, birdir) [İhlas 1] Burada zatı bakımdan bir demektir. Buradaki (Bir) kelimesini sayı bakımından bir gibi anlamamalı. Öyle anlaşılırsa Allah madde, cisim gibi anlaşılır. Halbuki Allah hiç bir şeye benzemez, hayal edilen şey mahlûktur, O her hayalden farklıdır. Mücessime ve Müşebbihe denilen fırkalar, Allahı yürüyen, oturan, madde, cisim gibi görür. Bir âyet-i kerime meali şöyledir: (Onun benzeri hiçbir şey yoktur, O hiçbir şeye benzemez.) [Şura 11] Allah ismine saygı Sual: Allah ismini saygı ifadesiz yazmak, söylemek caiz midir? CEVAP Selef-i salihin saygı ile söyler ve saygı ile yazardı. Terki bidattir. Bir yazıda, bir konuşmada bir defacık olsun saygı ile yazmalı veya söylemelidir! Onun için dilimizi Allahü teâlâ demeye alıştırmalıyız! Allahü teâlâ razı olsun Sual: (Allah razı olsun) denince saygı sözü terkedilmiş olur mu? CEVAP Evet. (Allahü teâlâ, razı olsun) demelidir! Kısaltmalar Sual: Dini yazılarda saygı kelimelerini her seferinde yazmalı mı? (CC, S.A.V, R.A) gibi kısaltma yapmak uygun mu? CEVAP Din kitaplarında diyor ki: Allahü teâlânın ismini okuyunca, yazınca, söyleyince, işitince, sübhânallah, tebârekallah, celle-celalüh veya teâlâ gibi saygı sözlerinden birini söylemek, yazmak, ilkinde vacip, tekrarında ise müstehaptır. Resulullah sallallahü aleyhi ve sellemin ismini işitenin ömründe bir defa salevat getirmesi farz, okuyunca, yazınca, söyleyince, işitince ilkinde söylemek vacip, tekrarında müstehaptır. (c.c.), (s.a.v) (r.a) gibi kısaltma yapmak uygun değildir. Mirât-i kâinât kitabında diyor ki: Cahiller ve tembeller, saygı sözlerini kısaltarak birkaç harf yazıyorlar. Bu doğru değildir. Çok sakınmalıdır! |