Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Rü'yetullah (allah'in Görülmesi)

muhammet

New member
Katılım
22 Şub 2007
Mesajlar
830
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
49
5121 - Cerîr İbnu Abdillah radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir dolunay gecesi, aya baktı ve:

"Siz şu ayı gördüğünüz gibi, Rabbinizi de böyle perdesiz göreceksiniz ve O'nu görmede bir sıkışıklığa düşmeyeceksiniz (herkes rahatça görecek). Artık, güneşin doğma ve batmasından önce hiç bir namaz hususunda size galebe çalınmamasına gücünüz yeterse bunu yapın (namazları vaktinde kılın, vaktini geçirmeyin)."

Cerir der ki: "Resûlullah, sonra şu ayeti okudu: "Rabbini güneşin doğmasından ve batmasından önce hamd ile tesbih et" (Tâ-ha 13).

Buhari, Mevâkitu's-Salât 6, 26, Tefsir, Kâf 1, Tevhid 24; Müslim, Mesacid 211, (633); Ebu Davud, Sünnet 20, (4729); Tirmizi, Cennet 16, (2554).

5122 - Hz. Süheyb radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Cennetlikler cennete girince Allah Teâla Hazretleri:

"Bir şey daha istiyorsanız söyleyin, onu da ilaveten vereyim!" buyurur. Cennetlikler:

"Sen bizim yüzlerimizi ak etmedin mi? Sen bizi cennete koymadın mı? Sen bizi cehennemden kurtarmadın mı (daha ne isteyeceğiz?)" derler. Derken perde açılır. Onlara, yüce Rablerine bakmaktan daha sevimli bir şey verilmemiştir."

Süheyb der ki: "Resûlullah bu sözlerinden sonra şu ayeti tilavet buyurdular. (Mealen): "İyi iş, güzel amel yapanlara daha güzel iyilik bir de ziyade vardır" (Yunus 26).

Müslim, İmam 297, (181); Tirmizi, Cennet 16, (2555).

5123 - Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a: "Sen Rab Teâla'nı hiç gördün mü?" diye sordum.

"Nurdur, ben O'nu nasıl görürüm" buyurdular."

Müslim, İman 291, (178); Tirmizi, Tefsir, Necm, (3278).

5124 - Mesrûk rahimehullah anlatıyor: "Hz. Aişe radıyallahu anhâ'ya dedim ki: "Ey anneciğim! Muhammed aleyhissalâtu vesselâm Rabbini gördü mü?" Bu soru üzerine:

"Söylediğin sözden tüylerim ürperdi. Senin üç hatalı sözden haberin yok mu? Kim onları sana söylerse yalan söylemiş olur. Şöyle ki: Kim sana: "Muhammed Rabbini gördü" derse yalan söylemiş olur.

(Hz. Aişe bu noktada, sözüne delil olarak) şu ayeti okudu. (Mealen): "Onu gözler idrak edemez, O ise gözleri idrak eder" (En'âm 103).

Devamla dedi ki: "Kim sana derse ki Muhammed yarın olacak şeyi bilir, yalan söylemiştir. Zira ayet-i kerimede (mealen): "Hiçbir nefis yarın ne kesbedeceğini bilemez" (Lokman 34) buyrulmuştur. Kim sana "Muhammed'in vahiyden birşey gizlediğini söylerse o da yalan söylemiştir. Çünkü ayet-i kerimede (Mealen): "Ey Peygamber! Sana Rabbinden her indirileni tebliğ et. Şayet bunu yapmazsan Allah'ın risaletini tebliğ etmiş olmazsın" (Maide 67) buyrulmuştur. Lakin Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Cibril'i (suret-i asliyesinde) iki sefer görmüştür."

Buhari, Tefsir, Maide 7, Bed'ü'l-Halk 6, Tefsir, Necm 1, Tevhid 4; Müslim, İman 287, (177); Tirmizi, Tefsir, En'âm, (3070).
 

REYHANLI

New member
Katılım
1 Nis 2007
Mesajlar
63
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
allah razı olsun kardeşim...

yalnız bir çok alime göre ve ittifakla ALLAH (CC)'NÜN rüyada ve dunyada görülebileceği HEM AKLİ, HEM NAKLİ DELİLLERLE SABİTİR...

EBU HANİFE VE HZ.ÖMER'İN BİR ÇOK DEFA RABLEİRİNİ RÜYALARINDA GÖRDÜKLERİ GEÇER...
 

nurþeyma

New member
Katılım
7 Nis 2007
Mesajlar
302
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
En'am Suresi 103....gözler onu fark edip kavrayamaz. Oysaki O, gözleri görür/bilir. O Latîf'tir, lütfu çok olduğu halde kendisi görülemez; Habîr'dir, her şeyden haberdardır.

Bu çok ciddi bir konudur ve de rivayetlerle anlatılabilecek bir mes'ele değildir,
Yukarıda verdiğim ayete rağmen, her ne şekilde olursa olsun, aksini iddia etmek pek hayırlı bir iş değildir sevgili kardeşim..
Bir kez daha düşünün bu konuyu isterseniz,
Mesele yüreğinize yatıyorsa kalsın bu yazı, yok eğer yatmıyorsa kaldırın derim, bu daha hayırlı gibi sanki..
 

muhammedordusu

New member
Katılım
24 Ağu 2006
Mesajlar
177
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
37
Web sitesi
www.mucadeleci.com
En'am Suresi 103....gözler onu fark edip kavrayamaz. Oysaki O, gözleri görür/bilir. O Latîf'tir, lütfu çok olduğu halde kendisi görülemez; Habîr'dir, her şeyden haberdardır.

Bu çok ciddi bir konudur ve de rivayetlerle anlatılabilecek bir mes'ele değildir,
Yukarıda verdiğim ayete rağmen, her ne şekilde olursa olsun, aksini iddia etmek pek hayırlı bir iş değildir sevgili kardeşim..
Bir kez daha düşünün bu konuyu isterseniz,
Mesele yüreğinize yatıyorsa kalsın bu yazı, yok eğer yatmıyorsa kaldırın derim, bu daha hayırlı gibi sanki..


işte burda sana katılıyorum.kimse rabbimizi görmemiştir bu dunyada da göremeyecektir.zaten yukarıda da verildiği gibi buhari ve muslimin ittifak ettiği rivayette hz.aişe de resullullahın rabbini görmediğini belirtmiştir.
 

müttaki

New member
Katılım
9 Ocak 2007
Mesajlar
203
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
allah razı olsun kardeşim...

yalnız bir çok alime göre ve ittifakla ALLAH (CC)'NÜN rüyada ve dunyada görülebileceği HEM AKLİ, HEM NAKLİ DELİLLERLE SABİTİR...

EBU HANİFE VE HZ.ÖMER'İN BİR ÇOK DEFA RABLEİRİNİ RÜYALARINDA GÖRDÜKLERİ GEÇER...

17 isra 36 diyanet Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
17 isra 36 diyanet Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.

bu ayet cevaba kafidir, bence tatbik şarttır bu tür mevzuların ardına düşmemek gerekir, kimi zaman sahabe efendilerimiz, ulema Rabbimizi gördüğünü söylerler, ama bunun dışında bir açıklama yapmadıklarından sözlerinden kasıtları anlaşılmamaktadır bu tevil gerektiren sözlerdir..
mesela;Hz. Ali "Görmediğim Allah'a inanmam" diyor
Hz. Ali ve diğer İslam büyüklerinden sadır olan bu tür sözler, İmanda ayne'l-yakîn ve hakka'l-yakîn mertebelerini ve ihsan derecesini göstermektedir: "Allah'ı görürmüşçesine kulluk." Bir bakıma "vahdet-i şühûd" da diyebileceğimiz bu makam, Allah'a îmanın şühûda dönüştüğü makamdır. Burada görmekten kasdedilen illa basar gözüyle Allah'ın zatını görmek değildir. Bu görme basiretle Allah'ın kudretini, yüceliğini ve bir oluşunu, sıfat ve isimlerinin tecellîlerini görmektir. Sıfattan mevsûfa geçip Hakk'ı idrak etmektir
 
Üst Alt