Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Rüyaya Dair Çok Şey

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Ehl-i sünnete göre rüyalar yüce Allah'ın halkettiği ve insanın uykuda iken gördüğü bir takım İnanışlardır.
Yüce Allah: "Allah herşeyin yaratıcısıdır." (ez-Zümer, 39/62) diye buyurmaktadır.
Bu tür inanışlar üç türlüdür:

1- Yüce Allah'ın daha sonra yaratacağı ya da yaratmış olduğu başka birtakım hususlara birtakım alametler teşkil eden inanışlar

2- Kişinin kendi kendisine yaptığı telkinler yahutta uyanıkken İçinden geçirdiği inanışlar

3- Şeytanın insanı korkutmak ve onu kederlendirmek için bir çeşit müdahalede bulunduğu birtakım inanışlar

Buhârî ve Müslim'in, Ebu Hureyre'den rivayet ettiğine göre Peygamber Sailallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:
"Rüya üç türlüdür:

Bir rüya salih olup, yüce Allah'tan müjdedir.
Bir rüya şeytan tarafından üzmek İçin gösterilir.
Ve bir rüya türü de İnsanın kendi kendisine yaptığı telkinler (ya da içinden geçirdiği şey!er)dir.

el-Mazeri diyor ki: "Rüyanın gerçek mahiyeti hakkında insan­lar çok şeyler söylemişlerdir. Müslüman olmayanların da rüya hak­kında kabul edilmeyecek türden pekçok açıklamaları vardır. Onlar akıl ile idrak edilemeyen ve hakkında maddi bir delil ortaya konula-mayan birtakım gerçeklere vakıf olmak İçin uğraşmışlardır... Fakat doğru olan ehl-i sünnetin kabul ettiği şu kanaattir: Yüce Allah tıpkı uyanık olanın kalbinde yarattığı gibi uyuyanın kalbinde de birtakım inanışlar (kanaatler) yaratır. Yüce Allah dilediğini yapar. Ne uyku ha­li, ne uyanıklık ona engel değildir. O bu kanaatleri yarattığı takdirde sanki bunları ikinci bir halde yaratacağı yahutta yaratmış olduğu baş­ka birtakım hususlara bir alamet kılar. Uyuyanın kalbinde -kendisi uçmadığı halde- uçmayı yarattığı vakit bunda söylenecek azami şey şudur. O gerçek durumu İle bağdaşmayan bir hususa inanmış olur. Onun bu inanışı yüce Allah'ın bulutu yağmura bir belirti olarak ya­ratmış olmakla birlikte, yağmurun bazan gecikmesi halinde olduğu gibi, başka bir hususa dair bir alâmet olur..
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Psikoloji Ve Rüyalar

Psikoloji Ve Rüyalar

"Rüya gerçeği bütün tarih boyunca hem rüya görenlerin, hem rüya yorumcularının dikkatini aynı şekilde çekmiştir. Bu önemseyiş neticesinde rüyaları yorumlamak amacı ile pek çok teoriler ortaya atılmıştır. Aynı şekilde rüyaların muhtevası ile İlgili pekçok yorum akımı da ortaya çıkmıştır. Bu yorum ve akımlar ile ilgili farklı görüş*lerin bulunmasına rağmen rüyalar hala oldukça girift, anlaşılması ve yorumlanması zor bir gerçek olarak ortadadır... Son çağda rüya ger*çeğini önemseyen yeni bir akım da vardır. Bu önem, rüyalar gerçeği*ni yorumlamak üzerinde odaklaşmaktadır... Modern ilim rüya gerçe*ği üzerindeki kapalı bazı yönlen açığa çıkartmış olmakla birlikte, bu gerçek ile ilgili kapalılıklar bakımından derin uçurumun varlığını da yansıttığı ışıklarla açıkça ortaya çıkarmış bulunmaktadır."[6]

Buna göre modern ilim rüyanın özüne ulaşamadığı gibi cevap*landırılması gerekli pekçok soruya da cevap verememektedir. Özellik*le rüyaların oluşumu ve anlamları ile İlgili hususlar İçin bunu söyleye*biliriz. Buna göre İslâm'ın rüyalara dair açıklamaları yanılmadan ve hatadan korunmuş olmaktadır. Çünkü bu açıklamaları sağlıklı bilimsel bir delile dayanmayan, birbirinden farklı beşerî görüşlerden uzaktır.

Psikoloji rüyaları yorumlamak, rüyanın gerçek mahiyetini açık*lamak, rüyanın görevini izah etmek İle İlgili çeşitli teoriler ortaya atmış bulunmaktadır. Şimdi bu teorilerin en önemlilerine kısaca değinelim.[7]



1- Psikanalist Teori


Psikanalİst okulun kurucusu Freud'un görüşüne göre rüyalar ge*leceğe dair haber vermez. Aksine rüyalar cinsel ya da vicdanî birtakım çatışmaları ortaya koyan bir gerçektir. Rüyayı gören kişi şu anda bu ça*tışmaların sıkıntısını çekmektedir. Yahutta bu rüyalar İlk çocukluk dö*neminden beri baskı altında tutulmuş birtakım istek ve arzuların ifade*sidir. Aynı şekilde rüyanın "uyku bekçiliği" yapmak gibi bir görevi de vardır. Yani uyuyan kimsenin uykusunu sürdürmesine yardımcı olur. Dış uyarıcı etkenlerden, onu rahatsız etmesi muhtemel hususlara kar*şı onu kollar. Sanki rüya kişiyi ıstıraba götüren hususları uykudan uzak*laştırma çabasıdır. Bunun için de kullandığı araç, uyuyanın bir İsteğini gerçekleştirmek yahutta birtakım güdülerini tatmin etmektir. Bunu da hayali ve vehmi bir şekilde gerçekleştirir, bu yolla uyuyan kişi uyan*mayıp, uykusunu sürdürür.

İnsanların gördükleri bir çok rüyanın -Freud'un da açıkladığı gi*bi- baskı altına alınmış birtakım hususları bir parça rahatlattığında ya da birtakım arzuları ifade ettiğinde şüphe yoktur... Fakat bunun öte*sinde bu esasa göre yorumlanmasına İmkan bulunmayan pekçok rü*yalar daha vardır. Özellikle gelecekten birtakım haberler ihtiva eden ve ancak gayb alemine iman etmek esasına göre yorumlanması mümkün olabilen rüyalar böyledir... Bu durum ise bu husustaki ma*teryalist düşünceyi berhava etmektedir.

Bu okulun izleyicileri rumuzların her zaman için kesin olarak sabit olduğunu sanmaktadırlar. Yani herbir şeyi rüyalarda daima tek bir rumuz temsil eder diye düşünürler.

Aynı şekilde onlar bu rumuzlara oldukça aşırıya kaçtıkları bir*takım cinsel yorumlar da yüklemişlerdir. Böylelikle onlar rüyada (ma*ğara, daire, kutu, yüzük gibi) yuvarlak olarak görünen herbir şeyin kadının cinsel organının sembolü, buna karşılık (asa, kalem ve kılıç gibi) uzun olan herbir şeyin erkeğin cinsel organının sembolü, yürü*mek, yüksek bir yere tırmanmak, yüzmek gibi rüyada görülen herbir hareketi de cinsel faaliyet için bir sembol olarak değerlendirmişler ve buna benzer açıklamalarda bulunmuşlar. Bu ise bizzat psikoloji bil*ginlerinin hatta Freud'un yakın arkadaşlarının birçoğunun eleştiriler*ine hedef olmuştur.



2- Jung'un Psikanalist Ekolüne Yönelttiği Tenkidler


jung, Freud'un kabul ettiği gibi ortada sadece kişisel bir bilin*çaltının olmadığını aynı şekilde toplumsal bir bilinç altının da bulun*duğunu tesbit eder. Bu da fıtri ve kalıtsal birtakım terkiblerden oluşur. Bunlar ilkel bir takım şekillere sahip bazı suretler aracılığı İle rüyalar*da kendilerini ifade ederler.

Rüyaları depolamakla yükümlü beyin bölümlerinin -eğer sinir*sel aygıt değil ise- beyindeki en eski bölümler olduğu keşfedilmiş bu*lunmaktadır. Rüyalar beyinde bu eski oluşumlar ile ilişkili olduğuna göre, onun bakış açısına göre bu terkiblerden beklenen, yine kendi diîini ilke! eski İnsandan alması gerekir ki, bu da çeşitli şekillerde allanıp pullanmış birtakım karşılaştırmalar, şekiller ve efsanevî işaret*ler gibidir.

Bu nazariye oldukça çürüktür. İlmi herhangi bir tarafı yoktur. Rüyaların beyindeki eski oluşumlar ile bağlantılı olduğunu doğru ka*bul etsek dahi bunun rüyaların eski insanın dilini ödünç almasını ge*rektirmesi, Önemli bir hata kabul edilmelidir. Ayrıca eski insanın kul*landığı dilin birtakım şekiller ve allanıp pullanmış karşılaştırmalar ol*duğunu ileri sürmek de delilsiz bir iddiadır. Gerçek ise şudur: Yüce Al*lah, Âdem Aleyhisselam1 a konuşmayı ve beyanı (maksadını açıklamayı) öğretmiş bulunmaktadır. Yüce Allah: "Ve Âdem'e bütün İsimlen öğret*ti." (el-Bakara, 2/31) dîye buyurmaktadır. Yani ona bütün eşyanın isimle*rini, kendilerini, niteliklerini ve fiili olarak durumlarını da öğretmiştir. Yine yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "O İnsana beyanı öğretti." (&-Rahman, 55/4) yani konuşmayı öğretti. Bu açıklamayı el-Hasen yapmış*tır. Şefaat ile ilgili hadiste de şöyle denilmektedir: "Derken İnsanlar Adem'e gidecek ve şöyle diyeceklerdir: Sen insanların atasısın, seni eliyle yarattı. Meleklerine sana secde etmelerini emretti, sana herşe-yin ismini öğretti. O halde Rabbİn nezdinde bizim için şefaat et!"



3- Dış Uyaranlar Teorisi


Bazılarının görüşüne göre rüyalar maddi dış uyaranlardan kay*naklanmaktadır. Rüyanın muhtevası da bu uyaranın tabiatına bağlı*dır. Buna açıklık getirmek için de aşağıdaki olayı anlatırlar:

Annenin saatin zilini ya da zilin sesini işitmekle birlikte uyan*ması ve okula gitmek üzere çocuklarını da uyandırması, onlara kah*valtı hazırlaması gerekiyordu. Fakat anne uykusunu devam ettirmek ve böylelikle daha çok dinlenmek istediğinden ötürü zilin çaldığı sırada rüyasında zil sesini duyduğunu ve mutadı üzere derhal yatağın*dan kalkarak kahvaltıyı hazırladığını, çocuklarını uyandırıp elbisele*rini giydiklerini, kahvaltı ettiklerini ve onları uğurladığını görür. Son*ra da dinleninceye kadar uykusunu tamamlar.

Nihayet anne uyandığında çocuklarının hala uyumakta olduk*larını ve bütün bu yaptıklarının sadece gördüğü bir rüyadan ibaret ol*duğunu anlar.

Bazı rüyaların bu İlkeye göre yorumlanması doğru olabilir fa*kat İnsanların gördükleri rüyaların büyük çoğunluğuna böyle bir yak*laşımın, ikna eden bir yorum sunamadığı da ortadadır.

İbn Hacer el-Askalânî bu nazariye sahiplerinden daha uzak görüşlü ve daha zeki idi. Çünkü o bu gibi kimselerin açıklamalarını kendisinin yedi türe kadar ulaştırdığı rüya çeşitlerinden sadece bir çe*şit olarak saymış ve şöyle demiştir:

Altıncı tür rüyalar ise, rüyayı görenin uyanıkken yapmayı ihtiyat haline getirdiği şeyleri görmektir. Mesela bir kimsenin belli bir vakitte yemek alışkanlığı olmakla birlikte bu vakitte uyuması ve kendisinin ye*mek yediğini görmesi yahutta karnını yiyecek ve içeceklerle tıkabasa doldurup uyumuş bir kimsenin kusmakta olduğunu görmesi gibi.



4- Fizyolojik Teoriler


Bu teorilere göre rüyalar hazımsızlığın, bedendeki birtakım ağ*rıların yahut beyinde belirli bir takım hücrelerin faaliyete geçmesi neticesinde birtakım çalkantıların sonucu olarak ortaya çıkar. Nite*kim şuurun diplerinde beyindeki birtakım hücrelerde depolanmış çe*şitli hatıraların ortaya çıkması sonucunu veren yüksek ateşli hastalık*larda benzeri durumlar görülebilmektedir...

Fakat birtakım rüyalar, birtakım hatıralar kabilinden olsa bile, pekçok rüya hiç şüphesiz bu kabilden değildir...

Gerçek şu kî, psikolojinin sunduğu görüşlerde bir parça gelişi güzellik hatta şaşkınlık vardır. Bu bilimin ileri sürdüğü yorumlar ye*tersizdir. Hatta bunların bir kısmı akıl tarafından ya da realitede ka*bul edilemeyecek görüşlerdir... Ayrıca psikolojideki bilgilerin pek ço*ğunun ancak zannî birtakım düşüncelerin biraraya getirilmesinden İbaret olduğu da unutulmamalıdır.



Deneysel (Ampirik) Yöntemle Rüyaların Açık*lanması


Burada rüyaların İncelenmesi İle ilgili deneysel akıma da işa*ret etmemiz yerinde olacaktır. Bu akım rüyaların ortaya çıkması için gerekli fizyolojik şartları ortaya çıkarmaya önem verir. Diğer bir ifa*deyle rüya faaliyetini tesbit eden beyin belgesini sınırlandırmak ve rüya esnasında bu bölgeyi faaliyete geçiren ya da faaliyetini önleme*ye çalışan biokimyasal etkenleri bilmek ister.

Bîr dizi deneyler sonucunda uyku esnasında gözün yaptığı ha*reketlerin incelenmiş 160 olayın 130'unda rüya görme dönemleriyle ilişkili olduğu ve gözün hareketlerinin durması akabinde kişilerin uyandırılmasından sonra gördükleri rüyaları hatırlayabildikleri tesbit edilmiştir... Bazıları rüyanın bitiminden beş dakika sonra, diğer bir kısmı onbeş dakika sonra uyandırılmışlardir. Bunun için de gözün ha*reketlerinin durmasını esas almışlardır... Beş dakika sonra uyandırı-lanlar, onbeş dakika sonra uyandırılmış olanlara nisbetle rüyalarının daha geniş bir bölümünü hatırlayabilmişlerdir.

İslam daha önceden buna benzer bir duruma işaret etmiş bu*lunmaktadır. Peygamber Sallallahu aleyhi vese//em'den sahih olarak gel*miş olan rivayete göre o sabah namazını kıldı mı ashabına döner ve onlara; "Dün sizden herhangi bir kimse bir rüya gördü mü?" diye sorardı. İslam alimleri bu hadiste rüya görmeye dair soru sormanın, onu günün ilk saatlerinde vakit geçirmeden yorumlamakta eli çabuk tut*manın müstehab olduğu sonucunu çıkarmışlardır. Çünkü zihin o sı*rada dünya maişeti ile meşgul olup dağılmadan önce derli topludur. Ayrıca rüyayı gören kimse de henüz aradan fazla bir zaman geçme*diği için, rüyasını doğru dürüst hatırlamasını engelleyecek bir hal ile karşı karşıya kalmamıştır.

Claytman ve Diamond isimli iki araştırmacı gözün hareket is*tikametinin rüyanın muhtevası ile ilişkili olduğunu tesbit etmişlerdir. Gözün dikey hareketi yukarıya doğru yükselmekle alakalıdır. -Sağ ve sol- yatay hareketi ise rüyalarda yatay hareketlerle, faaliyetlerle ilişkilidir.

Yİne Şikago üniversitesinin incelemeleri rüyaların farklı uzun*luklarda olduğuna işaret etmektedir. Bazen bir saat kadar da devam edebilmektedir. Bu ise rüyaların her zaman kısa olduğu görüşünü ka*bul eden birtakım psikoloji bilginlerinin eski görüşlerinin tam aksine*dir. Öyle ki bu bilginler en uzun süreli rüyanın üç dakikadan daha fazla sürmeyeceği görüşünde İdiler.

Artık rüyada gösterilen tepkinin şiddeti ve ter salgısı arasında bir ilişki kurmak ve bunu sürekli ölçebilmek imkânı da vardır. Bu da rüyada etkilenme eğrisini ortaya koyan deri İle teması kurulan bir elektrik bağlantısı yoluyla yapılan sürekli Ölçümlerle mümkün olabil*mektedir.

Rüyanın özelliği aynı şekilde beynin elektrosuna da yansımak*tadır. Herhangi bir şekilde beyindeki akımlarda çok farklı titreşimler meydana getirmeyen sakin birtakım rüyalar vardır... Aynı şekilde beyin elektrosunda görülen eğrilerde ortaya çıkan inişli çıkışlı dalgalar aracı*lığıyla insanı rahatsız eden rüyaları keşfetmek de artık mümkündür.

Onların nazariyelerinin katıksız maddeci nazariyeler olduğu*nu anlamak için insanın fazla bir çaba harcamasına gerek yoktur. Bu nazariyeler İnsana donuk bir madde muamelesi yapmak istemektedir. Onların deneylerini üzerinde kurdukları esas, onların ruhun da mad*de gibi olduğunu varsaydıkları izlenimini vermektedir. Buna göre on*lar ruh hakkında şunu düşünürler. Şartlar aynı olduğu takdirde aynı etkene ruh tek bir şekilde tepki verir. İnsani faaliyetlerin oldukça dar bir alanını dışarı tutacak olursak; şüphesiz ki bu görüş doğru değildir. Sözkonusu bu dar alan İse ya sadece beden İle alakalı olan bölüm*dür yahutta sadece bedenin etken unsur olduğu alanlar hakkında böyledir. Az önceki deneylerde gördüğümüz gibi.

Ruhun geri kalan alanlarına gelince, burada sadece fertler ara*sındaki farklılıklar göze çarpmıyor. Hatta aynı fert bile kendi hallerin*de farklılık arzedebilmektedir. İsterse bütün şartlar aynı olsun. En ba*sit farklılık çeşitlerinden birisi de şudur: Geçen herbir an İnsana yeni bir bilgi ve yeni bir deneyim kazandırır. Bu da bir sonraki anda hesa*ba katılması gereken bir kazanımdır. Böylelikle aynı kişinin aynı hali iki defa geçirmesine imkân kalmamaktadır.

Anlaşıldığı üzere geleceğe dair haberler taşıyan rüyaların labo-ratuvara sokulmasına imkân yoktur. Çünkü bu gibi rüyalarda duyula*rın idrâk edemeyeceği gaybî bir unsur vardır... Şüphesiz ki bu, yara*tıcının henüz insanoğulları tarafından keşfedilmemiş pek büyük sırla-nndandır. Ampiristler bu sırları anlamaktan aciz olduklarını İlan ede*cek yerde -çünkü ellerindeki araçlar bunları idrâk edemez- şaşırtıcı bir cüretkârlık ile sadece kendileri varlığını İsbat edemiyorlar diye, bunların varlığını reddetmeye Koyulmuşlardır.

Gerçek şu ki, bunlar sabit hakikatlerdir, insan dar, materyalist, akılcılığın bağlarından kurtulup kalbini ve basiretini bu uçsuz bucak*sız kâinata açarak geniş ufuklu bir bakış İle ve onda saklı bulunan bü*tün güçlerin İmanı ile üzerinde düşündüğü vakit, bunları idrâk ede*cek ve o takdirde insan hayatında hayret verici birtakım gerçekler,

tesbit edecektir. Bunları da ancak ruhun varlığını kabul ederek yo*rumlamanın mümkün olduğunu İdrâk edecektir.

Ruhun göz kamaştırıcı mucizelerinden birisi olan telepatinin ilmi bir gerçek olarak kabul edilmiş olmasına rağmen, ampiristler ha*la ruhu inkâr etmekteki inatlarını sürdürmeye devam ediyorlar ve kendi materyalist teorileri İle uyum arzeden materyalist bir yolla yo*rumlamak için boş bir çaba harcamaya devam ediyorlar.

İnsanı bu büyük kâinata ve bilinmeyen gayb alemine bağlayan gizli ve pek ince olan bu ilişkinin varlığını, ilmin günümüze kadar açıklayamamış olması bu ilişkinin var olmadığı anlamına gelmez. Bunun anlamı sadece ilmin henüz bunu açıklayabilecek noktaya ge*lemediğinden ibarettir. Kimbilir belki bir süre sonra bunu açıklayabi*lecektir.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Sünneti Seniyye'de Rüyalarin Hükümleri Ve âdabi

Sünneti Seniyye'de Rüyalarin Hükümleri Ve âdabi

Rüya île Hulm (Kötü Rüya) Arasındaki Fark
Rüya ve hulm (kötü ya da şeytanî rüya) uyuyan kimsenin uyur*ken gördüğü birtakım şeyleri ifade eder. Fakat çoğunlukla rüya kişi*nin gördüğü hayır ve güzel şeyler hakkında, hulm de çoğunlukla ki*şinin gördüğü kötü ve çirkin şeyler hakkında kullanılır... Bununla bir*likte herbirinin diğerinin yerinde kullanıldığı da olur.

Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem'ln: "Rüya Allah'tandır. Hulm ise şeytandandır." hadisinin zahiri şunu göstermektedir: Yüce Al*lah'a İzafe edilen rüyaya "hulm (kötü rüya, şeytanî rüya)11 denilmeye*ceği gibi, şeytana İzafe edilene de "rüya" denilmez. Bu şer'İ bir kulla*nımdır. Aksi takdirde hepsine de "rüya" denilebilir. Nitekim bir başka hadiste "rüya üç türlüdür" denilerek bunların herbirisi hakkında "rü*ya" tabiri kullanılmıştır. İleride buna dair açıklamalar da gelecektir.

Yaratma ve takdir itibariyle rüya da hulm (şeytanî rüya) da yü*ce Aliah tarafmdandır. Rüyanın yüce Allah'a İzafet edilmesi teşrif (şe*refine, üstünlüğüne işaret) anlamındadır. Hulm'un şeytana izafet edil*mesi ise hoşlanılmayan rüya sebebiyle böyle bir hayal gösterenin o oluşundan dolayıdır. Gerçekte ise bunun bir hakikati yoktur. İzafetin mecazi olduğu da söylenmiştir. Fakat doğru olan birincisidir. Çünkü Sallaliahu aleyhi vesellem'in: "Hulm şeytandandır" sözünün zahiri ile biraz sonra gelecek Cabİr Radıyallabu anh'ın rivayet ettiği hadis*te Peygamberimizin: "Sizden herhangi bir kimse uykuda şeytanın kendisi ile oynamasını sakın anlatmasın" hadisinin zahirî bunu gös*termektedir.



Rüyaların En Doğru Çıktığı Zaman


Buhârî'nin rivayetine göre İbn Şîrîn şöyle demiştir: "Gündüzün rüyası gecenin rüyası gibidir."

Şu kadar var ki, geceleyin görülen rüyaların en doğruları "se*her vakitlerinde görülen rüyalardır. Çünkü bu vakit ilahî nüzulün, rahmetin ve mağfiretin yaklaşma zamanı, şeytanlarının da faaliyetle*rinin durmaya yaklaştığı bir zamandır."[20]

Gündüzün görülen rüyaların en doğru çıkanları İse kaylûle (kuşluk sonrası) vaktidir. Çünkü sahih olduğu ittifakla kabul edilmiş (Buhârî ve Müslim'in rivayet ettiği) hadiste Enes b. Malik Radıyallahu anb'dan şöyle dediği rivayet edilmektedir: Bana Um Haram anlattı:

Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem bir gün evinde bulunuyordu.

(Uykusundan) gülerek uyandı. Um Haram: Ey Allah'ın Rasûlü, neden gülüyorsun, diye sordu. Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesetlem şöyle buyurdu:

"Ümmetimden tahtları üzerindeki hükümdarlar gibi denizde yolculuk yapacak bir topluluk hoşuma gitti."

Ey Allah'ın Rasûlü, Allah'a dua et de beni onlardan kılsın, de*dim. Rasûlullah: "Sen de onlardansın" diye buyurdu.

Sonra tekrar uyudu ve yine gülerek uyandı. Bunun benzeri söz*leri iki ya da üç defa söyledi. Ey Allah'ın Rasûlü dedim. Allah'a dua et, beni de onlardan kılsın. O da: "Sen ilklerdensin" diye buyurdu.

Daha sonra Ubade b. es-Samit onunla evlendi ve gazaya çık*tı. Um Haram geri döndüğünde binsin diye ona bir binek yaklaştırıl*dı. Binekten düştü ve boynu kırıldı.[

Bir rivayette de şöyle denilmektedir: "Muaviye zamanında de*niz yolculuğuna çıktı. Denizden çıktığından (gemiden indiğinde) bi*neğinden yere düştü ve vefat etti" denilmektedir.

Bir başkasında da: "Müslümanların Muaviye ile birlikte ilk de*niz yolculuğuna çıktıkları sırada gazaya katılan kocası Ubade b. es-Samit İle birlikte gitti" denilmektedir
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Rahmani Ve Şeytanî Rüyaların Türleri

Rahmani Ve Şeytanî Rüyaların Türleri

Buhârî ve Müslim'in Ebu Hureyre Radıyallahu anh'dan rivayet et*tiklerine göre Peygamber Sallallahu aleyhi veseliem şöyle buyurmuştur:

"Rüya üç türlüdür: Salih rüya Allah'tan bir müjdedir. Bir di*ğer rüya çeşidi şeytandan bir üzüntüye sokmadır, diğer bir rüya ise ki*şinin kendi kendisine telkinlerinden dolayı görülür."

İbn Mâce'nin, Avf b. Malik Radıyallahu anh'dan rivayetine göre Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:

"Rüya üç türlüdür. Bunlardan birisi şeytanın bu yolla Ademoğ-lunu üzmesi için korkutması ve dehşete düşürmesidir. Bir kısmı İse ki*şinin uyanıkken yapmak istedikleri ile ilgili olup, bunları uykuda iken görür. Bir diğer kısmı ise peygamberliğin kırkaltı bölümünden bir bö*lümdür."

Bununla birlikte Hafız İbn Hacer -Allah'ın rahmeti üzerine ol-sun-in görüşüne göre Rasûlullah Sallailahu aleyhi vesef/em'in: "Üç" sözün*den kastı sadece çeşitlerin bu kadar olduğunu anlatmak değildir. Bundan dolayı o başka rüya çeşitlerini de bunlara eklemiştir.

"Şeytanın oynaması": Müslim'de sabit olduğuna göre Cabİr Ra-dtyallabu anh şöyle demiştir: Bedevi bir arap Peygamber Sallallahu aleyhi veseilem'\ gelerek dedi ki: Ey Allah'ın Rasûlü, rüyamda sanki başımın vurulduğunu, yerde yuvarlandığını ve arkasından hızlıca koştuğumu gördüm. Bunun üzerine Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem bedeviye şunları söyledi: "Şeytanın uykudayken seninle oynamasını insanlara anlatma!"

Cabir dedi ki: Peygamber Sallallahu aleyhi vese/fem'İ hutbe irad ederken şöyle buyururken dinledim:

"Sizden herhangi bir kimse uykuda şeytanın kendisiyle oyna*masını sakın anlatmasın."

Rüya görenin uyanıkken alışkanlık haline getirdiği şeyleri gör*mesi: Belli bir vakitte yemek yeme alışkanlığı olan bir kimsenin o va*kitte uyuması neticesinde yemek yediğini görmesi yahut yiyerek, içe*rek karnını doldurmuş bir kimsenin rüyada kustuğunu görmesi gibi; bu tür rüyalarla kişinin kendi kendisine telkinleri arasında genellik, Özellik açısından bir ilişki bulunmaktadır.

Adğas (karışık rüyalar) Bunlarla; sadık rüyalara benzemek*le birlikte, onlarla İlgisi bulunmayan, karmaşık olduklarından Ötürü doğru dürüst tevili yapılamayan ahlâm (şeytanî) rüyalar kastedilir.

Gerçek şu ki; İbn Hacer'in eklediği bu türlerin ilk üç türün kap*samında görülmesi mümkündür. Bundan dolayı Peygamberimizin hadisinde türlerin sınırlandırılması kastedilmiş olur.

Mağrib halkının hafızı Ebu Ömer b. Abdİ'l-Berr -Allah'ın rah*meti üzerine olsun- diyor ki: "Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem rüya*yı, bu hususta söz söyleyecek hiçbir kimsenin sözüne ihtiyaç bırak*mayacak şekilde kısımlara ayırmış bulunmaktadır."



Kâbus


Şeytani rüyaların en uğursuzu, en çok korku ve dehşete düşü*renidir. Çünkü rüya gören bir kimse sanki dağlardan da ağır bir şeyin göğsünün üzerinde oturduğunu, bundan dolayı nerdeyse Ölecek ya da boğulacak hale geldiğini ve bundan kaçıp kurtulamadığını zanne*der. Hatta bu halde iken hiçbir şekilde hareket etme gücünü de bula*maz. Bundan da daha ağır olmak üzere bazen feryad etmek ya da yardım istemek gücünü de kendisinde bulamaz. Şüphesiz ki bu ol*dukça nefret edilen bir duygudur.

Denildiğine göre bu tür kûbûslar çoğunlukla şu iki kesim tara*fından görülür:

Birinci kesim: Hayatta çok ağır sadmelere maruz kalmış olan kesimdir.

İkincisi İse; şu ya da bu şekilde beyin üzerinde etkisi olan bir*takım hastalıklara sebep teşkil eden -bazı ilaçları almak gibi- rahat*sızlıklara maruz kalan kimselerdir.

Pek çok psikoloji bilgini ve daha başkaları kâbus türü görülen şeytanî rüyaları yorumlama çabasını göstermiş ve bu hususta çok farklı görüşler ortaya atmışlardı.

1- Freudİst okula mensup olanların kanaatine göre kâbus türü rüyalar, baskı altına alınmış cinsel bir arzu ile İlgili içte meydana geen son derece şiddetli ve dehşet verici birtakım uyaranlar yoluyla ha-fekete geçmesi mümkün, mantıkî birtakım kavgaların İfadesidir.

Gerçek şu ki; kâbus türü rüyalarda cinsel unsurun bulunduğu*nu İspatlamak oldukça zordur. Diğer taraftan eğer cinsellik bunları harekete getiren sebep olsaydı, vakıada görülenden daha çok ortaya çıkması gerekirdi. Ayrıca tabiatı İtibariyle cinsel güdülere karşı rağ*betsizlik özelliği taşıyan korku verici birtakım deneylerden sonra bu tür rüyaların ortaya çıkmasını gerektirecek herhangi bir sebep de bu*lunmazdı.

2- Bir başka görüşe göre kâbus türü rüyalar, birtakım korkutu*cu deneylerin ifadesidir. Karanlıktan, yüksek yerlerden düşmekten, yangın, zelzele, sel ve benzeri şeylerden korkmak gibi.

3- Üçüncü bir görüşe göre kâbus türü rüyalar, insan hayatında*ki ilkel korkulara dair halin ifadesinden başka bir şey değildir.

4- Dördüncü bir görüş ise, bu tür rüyaların öfke ve kızgınlık kabilinden birtakım duyguların esaslarına bağlı olduğunu kabul et*mektedir. Çünkü belirli şartlar bu tür duyguların uyanıkken bastırıl*masını gerektirebilir. İşte bu duygular geceleyin patlak verir ve rüya gören kimsenin ölmek ve yok olmak gibi hallerle tehdit edildiği kâbus şekillerine dönüşür.

Tahmin ve mücerred zandan sözünü ettiğimiz görüşlerden hiç de geri kalmayan daha başka birtakım görüşler de vardır. Fakat mü'min bir kimsenin naklî ya da deneysel bakımdan ilmî deliller üze*rinde yükselmeyen bir bilgiyi Öğrenmek İçin vaktini boşa harcama*ması gerekir.

Kabus türü rüyalar da Rasûlullah Sallallahu aleyhi vese//em'in: "Rü*yalar üç türlüdür. Bunlardan birisi şeytanın Âdem oğlunu üzmesi için gösterdiği dehşetli rüyalardır" sözünün kapsamı dışına çıkmamaktadır. Aynı şekilde Cabir Radıyaiiahu anh'ın Müslim'in Sahih'inde sabit olan hadisinin çerçevesinin de dışına çıkmamaktadır. Buna göre Cabir şöyle demiştir: Bedevî bir arap Peygamber Saiiallahu aleyhi vesellem'e gelerek: Ey Allah'ın Rasûlü, rüyamda sanki kafamın vurulduğunu ve önümde yuvarlanıp gittiğini, benim de arkasından hızlıca koştuğumu gördüm, dedi. Bunun üzerine Rasûlullah Satlallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: "Rüyanda şeytanın seninle oynamasını insanlara anlatma!"

Cabİr dedi ki: Peygamber Saiiallahu aleyhi vese/fem'in daha sonra hutbe İrad ederken şunları söylediğini dinledim: "Sizden herhangi bir kimse, şeytanın rüyasında kendisiyle oynamasını başkalarına anlat*masın."

İnsan uyanıkken şeytan ona kötülükleri güzel göstererek ve vesveselerde bulunarak tuzaklar hazırladığı gibi, aynı şekilde uyur*ken de onu korkutmak ve üzmek maksadıyla kâbus türü şeytanî rüya*lar ile de ona tuzaklar kurmak istemektedir. Şeytanın hile ve tuzakla*rı zayıf olduğundan ötürü müslüman bir kimsenin kâbustan korkma*ması özellikle de mekruh (hoşlanılmayan) şeytanî rüyalar ile İlgili şer'î âdabın gereğini yerine getirmesi halinde bunlardan çekinmeme-si gerekir. Bu durumdaki kişi böyle bir kâbusun ve şeytanın şerrinden Allah'a sığınır, üç defa soluna tükürür gibi yapar ve hiçbir kimseye bu rüyasını anlatmayarak bu âdaba riayet etmiş olur. Şeriat koyucu bu şekilde hareket edenlerin zarar görmeyeceğini vaadetmiş bulunuyor.



Yorumu Yapılabilen Rahmanî Ve Şeytanî Rüyalar


Mü'min bir kimsenin bütün şeytanî rüyalarını açıklamak ve bütün rüyalarını yorumlamakla uğraşmaması gerekir. Çünkü bu üzüntü türlerinden ve ömrün boşa geçirilmesinden bir çeşittir. Üste*lik böyle yapmakla rüya yorumu yapan bilginler boşuna uğraştırılmış, onların vakitleri ve çabaları hiçbir fayda sağlamayan şekilde tüketil*miş olur.

1- Eğer rüya hoşlanılmayan ya da korku veren türden olup, Müslüman bir kimse de şeriat koyucunun gösterdiği şekilde soluna tükürür gibi yapmak ve Allah'a sığınmak ile diğer irşadları yerine ge*tirecek olursa, rüyasında gördüğü asla gerçekleşmez. Gerçekleşecek olsa dahi, Allah'ın izniyle ondan bir zarar gelmez. Dolayısıyla bu rü*yaların yorumuna gerek de yoktur. Bunları yorumlamanın faydası da olmaz. Hem hoşlanılmayan rüyanın âdabından bu tür rüyaları asla yorumlamamak, hatta bunları anlatmamak gerekirken nasıl bir fayda*sı olabilir ki!

2- Kişinin uyanıkken kendi kendisine yaptığı telkinler yahut hayatında ihtimam gösterdiği hususları rüyasında görecek olursa bunların kesinlikle yorumu yapılmaz.

3- Geriye ancak önemsenmesi gereken tek bir rüya türü kal*maktadır. Bu da sadık ya da müjde veren rüya türüdür. Bu tür rüya*lar ancak sevilen kimselere anlatılmalı ve bu tür rüyaları ancak bu hususta yetkin bilgi sahibi kimseler yorumlamalıdır.

Ben bu hususu imamımız merhum el-Elbânî'den öğrenmiştim. Daha sonra da bunları el-Kirmanî'nin açıklamalarında da gördüm.

 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Rüyalar Açısından İnsanların Mertebeleri

Rüyalar Açısından İnsanların Mertebeleri

1- Peygamberler: Bütün rüyaları sadık ve doğru rüyalardır. Bu*nunla birlikte onların da yorumu gerektiren bazı rüyaları olabilir.

2- Salih kimseler: Bunların rüyaları çoğunlukla doğru çıkar. Yi*ne bunların rüyalarında yorumu gerektiren bazı kısımlar da bulunabilir. Eğer bu yorumda bir yanlışlık olursa, yorumlandığı şekilde ger*çekleşmez.

3- Bunların dışındakilerin rüyalarında ise hem sadık yani doğru, rüyalar, hem de karmakarışık rüyalar bulunabilir. Bunlar da üç kı*sımdır:

a. Halleri belli olmayanlar: Çoğunlukla bunların rüyaları (doğ*ru ve karmakarışık olmak bakımından) eşit miktardadır.

b. Fâsık kimseler: Çoğunlukla bunların rüyaları karmakarışıktır, doğru olanları azdır.

c. Kâfirler: Bunların rüyalarında doğruluk oldukça nadir görülür.

Allah Rasûlünün: "Rüyaları en doğru çıkanlar, sözlerinde en doğru olan kimselerdir." hadisi buna işaret etmektedir.

el-Kirmanî der ki: "Mü'mİnin rüyası kâfirin rüyasından, alimin rüyası cahilin rüyasından, hali mestur olanın rüyası Öyle olmayanın rüyasından, yaşlıların rüyaları gençlerin rüyalarından... daha doğrudur."

O halde herbir kimsenin kendisi ile mütenasip rüyaları, durumuna uygun ahlâmı (yani şeytanî rüyaları) olur. Feraset sahibi kimse*lerin gördükleri rüyalar çoğunlukla görenlerin ahlâkına, hallerine ve sıfatlarına çoğu zaman bir delildir.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Salih Rüyada Gözönünde Bulundurulması Ge*reken Hususlar


Salih bir rüya gören kimsenin şu üç hususa dikkat etmesi müs-tehabtır:

1 - Bu rüya dolayısıyla yüce Allah'a hamdetmek.

2- Bu rüya sebebiyle sevinmek.

3- Hoşlanmadığı kimselere değil de, sevdiği kimselere bu rü*yayı anlatmak.

Buhârî'nin rivayetine göre Ebu Said el-Hudri, Rasûlullah Sallai-lahu aleyhi vesellem'l şöyle buyururken dinlemiştir: "Sizden herhangi bir kimse sevdiği bir rüya görürse, şüphesiz ki o Allah'tandır. Bu rüya se*bebiyle Allah'a hamdetsin ve bu rüyasını anlatsın. Şayet bunun dışın*da hoşuna gitmeyen bir rüya görürse, şüphesiz ki bu şeytandandır. Şerrinden (Allah'a) sığınsın ve bunu kimseye anlatmasın. O takdirde bu rüyanın ona zararı olmaz."

Müslim de biraz sonra gelecek Ebu Katade yoluyla gelen ha*diste şu ifadeleri rivayet etmektedir:

"Eğer güzel bir rüya görürse buna sevinsin ve önce fonu) sev*diği kimselere haber versin."



Hoşlanılmayan Rüyada Dikkat Edilmesi Gere*ken Hususlar


Buhârî ve Müslim'in rivayetine göre Ebu Seleme şöyle demiş*tir: Bazen bir rüya görürdüm ve bu rüya beni hasta ederdi. Nihayet Ebu Katade'yi şöyle derken dinledim: Ben de bazen bir rüya gö*rürdüm, bu rüya beni hasta ederdi. Nihayet Peygamber Sallallahualey*hi vesellem''i şöyle buyururken dinledim:

"Güzel rüya Allah'tandır. Dolayısıyla sizden herhangi bir kim*se sevdiği bir rüyayı görürse onu ancak sevdiği kimselere anlatsın. Hoşuna gitmeyen bir rüya görürse hem onun şerrinden, hem şeytanın şerrinden Allah'a sığınsın; (sol tarafına) üç defa tükürür gibi yapsın, rüyasını kimseye anlatmasın. Asla ona zararı dokunmayacaktır."

Yine Müslim'in rivayetine göre Cabir, Rasûlullah Sallallahu aleyhi veselletn'\r\ şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: "Sizden herhangi bir kimse hoşlanmayacağı bir rüya görürse soluna üç defa tükürsün ve üç defa şeytandan Allah'a sığınsın ve rüyayı gördüğü yanından öbür yanına dönsün."

Müslim'in Sahih'inde yer alan Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği: "Zaman yaklaştığı vakit müslümanın gördüğü rüya hemen hemen ya*lan çıkmaz" hadisi geçmiş bulunmaktadır. O hadiste şu ifadeler de yer alır:

"Buna göre sizden herhangi bir kimse hoşlanmayacağı bir şey görürse kalksın ve namaz kılsın, insanlara da o rüyasını anlatmasın."

Hoşa gitmeyen rüyada dikkat edilmesi gereken hususlara dair yapılan bu açıklamalardan çıkan sonuca göre şu yedi hususa dikkat etmek gerekir:

1- Kötü rüyanın şerrinden Allah'a sığınmak (istiâze). Esasen mü'mİnin hoşuna gitmeyen herbir işten Allah'a sığınması meşrû'dur (şeriatin öngördüğü bir husustur).

2- Şeytandan üç defa Allah'a sığınmak. Çünkü kötü rüya şey*tandandır ve o böyle bir rüyayı -daha önce geçtiği üzere- Ademoğlu-nu üzmek ve korkutmak kastı ile gösterir.

3- Hoşlanılmayan rüyada hazır bulunan şeytanı kovmak, tah*kir etmek ve ondan tiksinmek amacıyla sol tarafa çok az tükürükler saçarak tükürür gibi yapmak. Özellikle de sol tarafa dönerek bu ha*reketin yapılması, sol tarafın pislik ve benzeri hallerin yeri olarak gö-rülmesindendir. Üç defa yapılması ise tekid içindir.

4- Yattığı taraftan diğer tarafa dönmek. Bu üzerinde bulundu-8u hali değiştirmek yolu İle bir tefe'ül (hayır bekleyişi) için öngörül*müş olabilir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

5- Namaz kılmak. Çünkü namaz ile insan Allah'a yönelir, ona sığınır. Ayrıca namaza girilmekle kötülüklerden korunulmuş olur. Na*maz sayesinde güzel arzular kemale erer, talepler doğru bir istikame*te yönelir. Çünkü namaz kılan bilhassa secde halinde Rabbine çokça yaklaşır.

6- Hoşlanmadığı bu rüyayı kimseye anlatmamalıdır.

7- Kendi kendisine rüyasını yorumlamamalıdır. Çünkü rüya yorumlandığı şekilde ortaya çıkar. Ayrıca ruhta (olumsuz) bir etki yapmaması için de böyle hareket etmek gerekir
 
Üst Alt