Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Risale-i nur...

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
HURAFE MERKEZLİ NURCULUK DİNİNİN BAŞUCU KİTABI
RİSALE-İ NUR’DAKİ HURAFELER

Hilmi POLAT (İlahiyatçı)

Said-i Kürdi; 3 aylık kısa bir ilim tahsiliyle nasıl “Allame-i cihan” olup ulaşılmaz bir makama çıkmıştır?

Şuâlar, 542, Onbeşinci Şua’da geçen;

Evet o zât (Said Kürdî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve hakaik-ı eşyaya ve esrar-ı kâinata ve hikmet-i İlâhiyeye vâris kılınmıştır ki, şimdiye kadar böyle mazhariyet-i ulyâya kimse nail olmamıştır. ”


Kur’an-ı Kerim’e göre peygamberler bile böyle bir bilgiye ve makama ulaşmamışken, bu iddia için Allah (c.c)’tan korkmak gerekmez mi?


Said Kürdi; ne olursa olsun her zaman her şeyi bilen birisi midir?

Tarihçe-i Hayat, c. II, s. 2123-2124 de geçen;

“.. daha çocukken asrın bilgini olarak tanınmış ve kimseye soru sormamış, ama sorulan bütün sorulara mutlaka cevap vermiştir”

İctimâi Reçeteler I, 11, Tarihçe-i Hayat/Rü’ya’da geçen;

“ Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi.”

İctimâi Reçeteler I, 14, Tarihçe-i Hayat’ta geçen;

“Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat etti.”

Her zaman her şeyi bilen sadece Allah değil midir? Böyle bir inanç şirk, küfür değil midir?


Risale-i Nur denen kitaplar kutsal mıdır, değil midir? Ya da Kur’an-ı Kerim’in taklidi midir?

Şualar, Birinci Şua, c. I, s. 833.de geçen;

Resailin Nur dahi ne şarkın malûmatından, ulûmundan ve ne de garbın felsefe ve fünunundan gelmiş bir mal ve onlardan iktibas edilmiş bir nur değildir. Belki semavî olan Kur’an’ın, şark ve garbın fevkindeki yüksek mertebe-i arşîsinden iktibas edilmiştir.

Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî, 92,;

“Risale-i Nur müminlere şifa ve rahmettir.”

Kurana ragmen Kuran gibi demek onun özelliklerini kendi kitabina vermek sizce ne kadar dogru

Zülfikar Mecmuası, 436 da geçen;

EY RİSALE-İ NUR! (…) Sen, “Ben, Rabbânî ve Kur’anîyim. Öyle kuru kavak değilim. Şevkli ve şa’şaalı ve nûrâniyim. Bir Hayy-ı Lâyemût’un eserinden fışkıran, lâyemût san’atlı ve kerâmetli bir nurum. Cansızlara can ve canlılara taze can üflüyorum. Bin, dertlere derman ve âlemlere rahmet-i Rahmânım. İnat ve ısrarı bırak. Beni oku ve beni dinle. Karanlığa ve hiçe giden, hesapsız ve hedefsiz yolundan seni kurtarıp, kokocaman bir saadet ve sermediyet âlemi kazandırayım.” diye nidâ ediyorsun”.

Kimsinki Cansizlara can?Canlilarada taze can?Dertlere derman,Ve alemlere Rahmeti Rahmansin ama sen kimsin önce bunu söyle?Hasa;A....

Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî, 89-90’da geçen;

“o semavî bürhan-ı kudsînin yerde bir bürhanı Resâil-in-Nur’dur

Sözler, 645-646’da geçen;

“Nur Risaleleri de 23 senede tamamlandı.”

Kuranda 23 yilda tamamlandi ya?

Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî, 199’da geçen;

“ve lâ ratbin ve lâ yâbisin illâ fî kitâbin mubînin” sırrıyla, Kur’anda elbette bu istikametli tefsirinin istikametine işaret var. Evet var. Kur’an o tefsirine hususî bakıyor.”

( Söz konusu ayet madem Nur Risaleleri’ne işaret etmektedir, başka risalelere, başka kitaplara… da işaret etmektedir.İslâm fukahası, söz gelimi beş vakit namazın kaçar rekât olduğunu bile Kur’an’da bulamamışlarken; Said Kürdî kendi adını, doğum tarihini, risalelerinin isim ve yazılış tarihlerini onda bulabilmiştir!… Demek fakihler aramayı bilememişler!…)

Zülfikar Mecmuası, 433’de geçen;

İslâmiyet güneşinin doğuşundan tam öndört asır sonra, senin gibi ulvî ve İlâhî ve arşî bir nurun tekrar ve yeniden, bahusus bu son asırda, hem Türk elinde ve hem de Türk dilinde doğması, acaba kimin hatır ve hayalinden geçerdi? Bu ne büyük bir ni’met bizlere ve bu asır halkı için ne bahtiyarlık Yârabbi!.
Türkçemiz seninle iftihar edip dolmakta, kabarıp şişmekte ve her lisan üstüne bağdaş kurup oturmaktadır
.”

Şuâlar, 241’de geçen;

(…) Risale-i Nur’a hücum edilmez. O doğrudan doğruya Kur’an’a bağlanmış ve Kur’an dahi arş-ı a’zamla bağlıdır. Kimin haddi var, elini oraya uzatsın ve o kuvvetli ipleri çözsün.

Müdâfaalar, 104’te geçen;

“Risale-i Nur’un arkasında otuzüç âyât-ı Kur’aniye işârâtı ve Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahu Anh’in üç kerâmât-ı gaybiye ile ihbârâtı ve Gavs-ı A’zâm’ın sarahate yakın şehâdeti var. Ona hücûm, bunlara hücûmdur.”

Gavsi mavsi bilmem ama neden Ali gibi bir imami böyle islerine karistirisin inanamiyor insan,pesinden gidende bas bagiriyor Ya Hamza Ya Hamza diye sanirim ölülerden fazla seyler aldiginida iddia ediyorlar bunlar..

Alıntı yaptığımız bu cümlelerde anlatılmak istenenler düpedüz Kuran-ı kullanarak Risaleleri kutsallaştırmak değil midir? Bu iddia yeni bir din, yeni bir ilahi kitap ve yeni bir peygamber demek değil midir? Bu İslam’a göre küfür değil midir?
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Tamam Abim. Sen iddianı yazdın. Madem Risale-i Nur bu kadar tehlikeli iyice bir anlamalıyım.

Beni ikna etmelisin ki vartadan kurtulayım. Bunun için sorularıma cevap vermen icab eder.


İşte soruyorum:

Bütün sorulara mutlak cevap vermek, ammı bilmek demek midir? Şöyle sorayım; Tüm sorulan soruları bilmek, her şeyi bildiğini iddia etmek midir? Niye?
Soru sormak ilimle olur. Sen bir tıb doktoruna ancak bilgin kadar soru sorabilirsin. Elbette doktor hastasına veya talebesine dese "Ben sana hiç bir soru sormayacağım, fakat bütün sorularına cevap vereceğim"

Bu doktor için her şeyi bildiğini ve kendini peygamber yerine koyduğunu, ukalalık yaptığını söylemek hak olur mu?

İkinci soru;

Kur'an demiş , İnsana bilmediğini öğreten O'dur(Rabb'dir)

Allah bir doktora tıb ilmini 6 senede tahsil ile öğretiyor. O ilmin öğrenen doktor mudur, öğreten Allah mıdır?

Eğer doktor kendi öğreniyorsa, serçe kuşu kadar iktidarı yokken değil 6 sene 60bin sene okusa hiç bir şey öğrenemez. Eğer öğreten Allah ise değil 6 sene de 6 günde , değil 6 saniyede, değil 6 aşirede öğretir

Şimdi sen diyorsun ki bu iddiam KUr'ana aykırıdır. Bana aykırı olduğuna Kur'an'dan -izahı ile- delil söyler misin?


Ilk soruna cevap zaten var adamin iddiasi;Benim degil onundur bu söylem yani Seyhiniz


"ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve hakaik-ı eşyaya ve esrar-ı kâinata ve hikmet-i İlâhiyeye vâris kılınmıştır ki"

demis ve sanada istedigin sekilde cevap vermismidir?Yoksa hala bizdemi bir seyler diyelim?Hatta ikinci sorunada gereken cevap bu misralarin icinde mevcuttur?Söyleki

"
şimdiye kadar böyle mazhariyet-i ulyâya kimse nail olmamıştır. "

Simdiye kadar kimseye nail olmadigini iddia etmismidir etmemismidir?Simdi senin istedigin nedir?Kuranda bir delil?Adam Kurana hic bir söz hakki vermismidir diye sorarim sana?Adam bu kadar meziyete haiz iken sen hala nelerle ugrasiyorsun Sevgi deger DUHA?
Kurana aykiri degilde nedir?Yoksa sana göre KURANImidir?

Şuâlar, 542, Onbeşinci Şua’da geçen;

Evet o zât (Said Kürdî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve hakaik-ı eşyaya ve esrar-ı kâinata ve hikmet-i İlâhiyeye vâris kılınmıştır ki, şimdiye kadar böyle mazhariyet-i ulyâya kimse nail olmamıştır. ”
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Abi sorularıma cevap vermeni istiyorum.

Dedim ya, Risale-i Nur'u bırakacağım.

Ama sorularıma cevap vermen gerekli?

Ben senin fikirlerini istiyorum. Başkasının, Risale-i nur'un değil.


Duha görmek istemedigini ben nasil göstereyim;
Risaleyi nurun degil diyorsun ama bu kadar acik verilene bu Metin ne desin?Cok acik degilmi?Adam diyor;Evvelin ve Ahirin,Gaybin ve esyanin sirrini ve Kainatin esrarini,buda yetmiyor Allahin hikmetini diyor ne diyeyim artik;

İşte soruyorum:

Bütün sorulara mutlak cevap vermek, ammı bilmek demek midir? Şöyle sorayım; Tüm sorulan soruları bilmek, her şeyi bildiğini iddia etmek midir? Niye?
Soru sormak ilimle olur. Sen bir tıb doktoruna ancak bilgin kadar soru sorabilirsin. Elbette doktor hastasına veya talebesine dese "Ben sana hiç bir soru sormayacağım, fakat bütün sorularına cevap vereceğim"


"ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve hakaik-ı eşyaya ve esrar-ı kâinata ve hikmet-i İlâhiyeye vâris kılınmıştır ki"


Su yukarida saydigi,Evvelin ve Ahirin?Ledünniyat(Gayb)ve hakaik-i Esyaya ve Esrari Kainata(Kainatin sirri)hikmet- ilahiye(Allahin Hikmetine) Varis kilinmistir.

Diyor ben degil Senin Seyhin bunu diyen..



Soru;

İkinci soru;

Kur'an demiş , İnsana bilmediğini öğreten O'dur(Rabb'dir)

Allah bir doktora tıb ilmini 6 senede tahsil ile öğretiyor. O ilmin öğrenen doktor mudur, öğreten Allah mıdır?

Eğer doktor kendi öğreniyorsa, serçe kuşu kadar iktidarı yokken değil 6 sene 60bin sene okusa hiç bir şey öğrenemez. Eğer öğreten Allah ise değil 6 sene de 6 günde , değil 6 saniyede, değil 6 aşirede öğretir


Fatır Suresi 5 Ey insanlar, Allah'ın vaadi haktır! O halde iğreti dünya hayatı sizi sakın aldatmasın! O yaman aldatıcı, o çok gururlu, sizi sakın Allah ile aldatmasın.


Bu konuda sana son bir söz;Kuranda Allah diyorki,sakin Seytan sizi Allah ile aldatmasin.Buradaki sorun tam bunu söylüyor.Yani Allah yapamazmi edemezmi gücü yetmezmi..Allah her ilmi kusatmistir ve ona bir vesile kilmistirki Senin Seyhine hic bir ilim görmeden veya üc aylik egitimle neleri ögrenmis yani senin dilinle yaparda Vesilesi yok bence....Baskada bir sey söylemiyorum...

Demek sen, bu söze (Kur’an’a) inanmazlarsa, arkalarından üzülerek âdeta kendini tüketeceksin!

KEHF - 6

Bakara;7
Fussilet;5
Casiye;23
Isra;45
 
Son düzenleme:

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bir noktaya değinmek isterim ki, yazılarda "ledünniyat" gayb olarak açıklanmış. Ancak doğrusunu bilmek gerekir ki, ledünniyat "Allah vergisi gizli ilimler" olarak bilinir. Tashih de münazara adına fayda gördüm.
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
İlahiyatçı Hilmi Polatın Metodu

Yüzyıllardan beri Müslüman toplumlarda uygulana gelen gelenekçi metot yüzünden dinin yorumlarında ihtilafa düşülmüş ve birçok mezhep veya hizip ortaya çıkmıştır. Bütün bunların sebebi gelenekçilerin bir metot üzere ayet ve hadislere yaklaşmamış olmalarıdır. Onların usulü tam bir usulsüzlüktür. Araştırmalarımızı takip ettiğinizde bunun birçok delillerini göreceksiniz.

Şimdi gelelim bizim metodumuza…Bizim metodumuza göre; subut problemi olmayan ve ümmetin Allah tarafından gönderildiğine inanılan tek bir kitap vardır. O’da Kur’an-ı Kerim’dir. İşte dinin inanç, amel ve ahlaki ilkelerinin sınırlarını da sadece bu kitap çizecektir. Dinde belirleyici olan tek kaynak da O’dur.

O’nun dışındaki kaynaklardaki rivayetler; insanlar tarafından günümüze kadar aktarılmış doğru-yanlış karışımı bilgilerdir.

Bu bilgiler; dinin inanç ve ahlakla ilgili hükümlerinde kullanılmamalıdır.

Bilindiği gibi inanç esasları zanna olamaz, hadislerin zann olduğunda ise şüphe yok… Hem inanç esası gibi ciddi bir konuda, inancımızı hidayet rehberi olarak gönderilmiş Allah’ın kitabına değil de, yalancı ravilerin isteyerek ya da istemeyerek Peygambere veya sahabelere fatura ettikleri rivayetlere göre düzenlersek, bunun hesabını yüce Rabbimize asla veremeyiz.

Ahlakla ilgili de hadislere hiç bakılmamalıdır. Çünkü ahlaklı bir müslüman olmak isteyenin elinde ahlaki kaideleri açık ve net olarak yazan bir kitap var. O da Kur’an-ı Kerimdir. Kur’an’a göre ahlakını düzenleyen bir müslüman elbette ahlaklı olacaktır. Kimse ahlaklı olabilmek için sadece Kur’an yeterli değildir. Bir de atalarımızın öğretilerine ihtiyaç vardır diyemez.

Ameli konulara gelince; bu konuda da belirleyici tek kitap Kur’an-ı Kerim dir. Kur’an-ı Kerim dışındaki kitaplardaki ameli konuların Kur’an’la irtibatı olup olmadığına iyice bakılmalıdır. Eğer hiç irtibat yoksa o bilgiye gerek de yok… Eğer irtibat varsa ve o bilgi Kur’an’daki bir hükmü daha iyi anlamamıza katkıda bulunabilecekse ondan bazı şartlarda tamamlayıcı bilgi olarak faydalanabiliriz. Adına “ameli tevatür yaygın uygulama” adını verdiğimiz bir yöntemle Kur’an’ın ameli hususlarını açıklayan peygamber uygulamalarını hadislerin lafızlarından değil bütün rivayetlerden çıkan ortak manalardan faydalanarak ve binlerce kez tüm toplumun önünde uygulanmış olduğu açıklanan ve tüm mezheplerce de doğruluğu onaylanmış olan bilgilerden ameli konularda faydalanabiliyoruz. (Örnek olarak, namazda secde yaparken 2 secde yaptığımızda; hem Kur’an’a göre hemde Peygamberin uygulamalarına göre hareket etmiş oluyoruz. ) Dikkat edilirse sadece ameli konularda- zorunlu kalındığında- rivayetlerden değil de, ameli tevatür yaygın uygulamalardan tamamlayıcı destek alıyoruz.

Kısaca metodumuzu; Allah’ın dinini uydurma rivayetlere dayanarak değil, O’nun kitabının bütünlüğünü dikkate alarak anlamaya çalışmak olarak açıklayabiliriz. Bunu yaparken Allah’ın ayetlerine gelenekçilerin verdiğinden daha çok değer vermek, onların peygamberin sözleri olduğuna inanarak değer verdikleri hadislerin tamamına yakınının peygamber ve sahabe adına fatura edilmiş rivayetler olduğunu ispatlayarak dini onlara göre değil de, ayetleri esas alarak anlamaya ve anlatmaya çalışmaktır.

Gündemde Saidi Nursi olduğu için ona çatmış aslında İslam adına ne kadar alim varsa hepsi yanılmış sadece doğruyu bu biliyor
hayırlı olsun Yen bir modernist daha...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
İlahiyatçı Hilmi Polatın Metodu

Yüzyıllardan beri Müslüman toplumlarda uygulana gelen gelenekçi metot yüzünden dinin yorumlarında ihtilafa düşülmüş ve birçok mezhep veya hizip ortaya çıkmıştır. Bütün bunların sebebi gelenekçilerin bir metot üzere ayet ve hadislere yaklaşmamış olmalarıdır. Onların usulü tam bir usulsüzlüktür. Araştırmalarımızı takip ettiğinizde bunun birçok delillerini göreceksiniz.

Şimdi gelelim bizim metodumuza…Bizim metodumuza göre; subut problemi olmayan ve ümmetin Allah tarafından gönderildiğine inanılan tek bir kitap vardır. O’da Kur’an-ı Kerim’dir. İşte dinin inanç, amel ve ahlaki ilkelerinin sınırlarını da sadece bu kitap çizecektir. Dinde belirleyici olan tek kaynak da O’dur.

O’nun dışındaki kaynaklardaki rivayetler; insanlar tarafından günümüze kadar aktarılmış doğru-yanlış karışımı bilgilerdir.

Bu bilgiler; dinin inanç ve ahlakla ilgili hükümlerinde kullanılmamalıdır.

Bilindiği gibi inanç esasları zanna olamaz, hadislerin zann olduğunda ise şüphe yok… Hem inanç esası gibi ciddi bir konuda, inancımızı hidayet rehberi olarak gönderilmiş Allah’ın kitabına değil de, yalancı ravilerin isteyerek ya da istemeyerek Peygambere veya sahabelere fatura ettikleri rivayetlere göre düzenlersek, bunun hesabını yüce Rabbimize asla veremeyiz.

Ahlakla ilgili de hadislere hiç bakılmamalıdır. Çünkü ahlaklı bir müslüman olmak isteyenin elinde ahlaki kaideleri açık ve net olarak yazan bir kitap var. O da Kur’an-ı Kerimdir. Kur’an’a göre ahlakını düzenleyen bir müslüman elbette ahlaklı olacaktır. Kimse ahlaklı olabilmek için sadece Kur’an yeterli değildir. Bir de atalarımızın öğretilerine ihtiyaç vardır diyemez.

Ameli konulara gelince; bu konuda da belirleyici tek kitap Kur’an-ı Kerim dir. Kur’an-ı Kerim dışındaki kitaplardaki ameli konuların Kur’an’la irtibatı olup olmadığına iyice bakılmalıdır. Eğer hiç irtibat yoksa o bilgiye gerek de yok… Eğer irtibat varsa ve o bilgi Kur’an’daki bir hükmü daha iyi anlamamıza katkıda bulunabilecekse ondan bazı şartlarda tamamlayıcı bilgi olarak faydalanabiliriz. Adına “ameli tevatür yaygın uygulama” adını verdiğimiz bir yöntemle Kur’an’ın ameli hususlarını açıklayan peygamber uygulamalarını hadislerin lafızlarından değil bütün rivayetlerden çıkan ortak manalardan faydalanarak ve binlerce kez tüm toplumun önünde uygulanmış olduğu açıklanan ve tüm mezheplerce de doğruluğu onaylanmış olan bilgilerden ameli konularda faydalanabiliyoruz. (Örnek olarak, namazda secde yaparken 2 secde yaptığımızda; hem Kur’an’a göre hemde Peygamberin uygulamalarına göre hareket etmiş oluyoruz. ) Dikkat edilirse sadece ameli konularda- zorunlu kalındığında- rivayetlerden değil de, ameli tevatür yaygın uygulamalardan tamamlayıcı destek alıyoruz.

Kısaca metodumuzu; Allah’ın dinini uydurma rivayetlere dayanarak değil, O’nun kitabının bütünlüğünü dikkate alarak anlamaya çalışmak olarak açıklayabiliriz. Bunu yaparken Allah’ın ayetlerine gelenekçilerin verdiğinden daha çok değer vermek, onların peygamberin sözleri olduğuna inanarak değer verdikleri hadislerin tamamına yakınının peygamber ve sahabe adına fatura edilmiş rivayetler olduğunu ispatlayarak dini onlara göre değil de, ayetleri esas alarak anlamaya ve anlatmaya çalışmaktır.

Gündemde Saidi Nursi olduğu için ona çatmış aslında İslam adına ne kadar alim varsa hepsi yanılmış sadece doğruyu bu biliyor
hayırlı olsun Yen bir modernist daha...

Affedersiniz tahsin33, bu beyan size mi aittir yoksa Hilmi Polat'a mı?
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Değerli Metin Mete Abim, eğer bir şeye yanlış diyorsan neden yanlış olduğunu bilirsin.

1)Bu yanlıştır, çünkü ben dedim
2)Bu yanlıştır çünkü güvendiğim bir adam dedi
3)Bu yanlıştır çünkü benim sevmediğim biri dedi

gibi yaklaşımları kabul etmemi beklemiyorsun umarım.

Abi biz medeniyiz, istikablin evlatlarıyız. Hürüz.

Said Nursi demiş "her sözü kalbinize almayın. Hatta benim sözlerimi dahi mihenge vurun. Eğer yanlış çıkarsa bedduayı arkasına takıp gönderin"

Zannediyorsun ki ben sana numara olsun diye soruyorum.

Hayır, ben mihenk vuruyorum. Bana yanlışı göster. Sonra ben hür irademle değerlendirirm. Kabul ederim etmem , onu ne sen ne ben bilebiliriz.

Zafer Allaha ait. Hele sen bir sorulara cevap ver.

Abi, bir ayet koyup, bak bu söz bu ayete aykırı demek zihnimi doyurmuyor. Bana neden o ayete aykır izah etmen lazım.

Bir şeye yanlış diyebilmek için ilmi lazımdır.

Sen madem bir şeye "yanlış" diyorsun, bu demektir ki bir ilme sahipsin. O zaman açıklayabilirsin.


ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve hakaik-ı eşyaya ve esrar-ı kâinata ve hikmet-i İlâhiyeye vâris kılınmıştır ki



Evvelin ve Ahirine gaybini bilen;

“Bunlar gayb haberlerindendir, onları sana vahyediyoruz. Bundan önce onları ne sen bilirdin, ne de senin kavmin.”

(Hud 11/49)”

Bu konuda Kur’an’da çok sayıda ayet vardır. Şu ayetlere de bakılabilir: Ali İmran 3/44; Araf 7/101; Hud 11/120-123; Yusuf 12/102.


“De ki, göklerde ve yerde, hiç kimse o gaybı bilmez, onu sadece Allah bilir.”

(Neml 27/65)


Yeterlimi?
 

ibrahim571632

New member
Katılım
3 Tem 2007
Mesajlar
705
Tepkime puanı
756
Puanları
0
Konum
Mersin
“Bunlar gayb haberlerindendir, onları sana vahyediyoruz. Bundan önce onları ne sen bilirdin, ne de senin kavmin.”

(Hud 11/49)”

“De ki, göklerde ve yerde, hiç kimse o gaybı bilmez, onu sadece Allah bilir.”

(Neml 27/65)

Metin Mete
Gayb sadece Peygamberler efendilerimize (A.s.) bildirilmemişki siz sadece Onlara münhasır addediyorsunuz.Bir Alime yahut sıradan bir insana bildirilmesinden neden şüpheyle bakıyor yada gocunuyorsunuz. Adi bir insan dahi uyku halinde rüyada, bazen gündüzün ortasında uyanıkken dahi Allahın bildirmesiyle gaybi bilgilere vakıf olabiliyor yahut kendisine ayan yahut ilham olabiliyor.En adi sihirbazlar bile o alemin bilgilerini sadece Allahın izin verdiği miktarda insanlara bildirebiliyor.

Sonra siz Risale-i Nuru okumayın.Hoş siz bu mantık ve önyargılarla milyonkere milyon okusanızda o kitabın ifade ettiği hakikatleri zaten kavrayamazsınız.

Sonra Üstadın hangi eserinde denmişki bana ilham edilen şu Risale, Kuranın tek tefsiridir sadece o okuna...Hatta onun dışında Kur'an dahi okunmaya...Sadece Bana methiyeler dizile falan...Haşa

Üstad eserlerinin çoğunda Risalelerinin İlahi İlhamlarla yazıldığını asla kendisine mal edilmemesi gerektiğini bilmem kaçkez söylemiştir.İnsanların nazarlarına öyle bir zat çiziyorsunuzki bu eylem ve söylemlerden ötürü sizi Allahtan istiğfara davet ediyorum.

ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve hakaik-ı eşyaya ve esrar-ı kâinata ve hikmet-i İlâhiyeye vâris kılınmıştır ki

yukarda yazdığınız şey
Üçüncü medrese-i Yusufiyenin el-Hüccetü’z-Zehrâ ve Zühretü’n-Nur olan tek dersini dinleyen Nur şakirtleri namına:
Ahmed Feyzi, Ahmed Nazif, Salâhaddin,Zübeyir, Ceylan, Sungur, Tabancalı gibi talebelerinin Üstadın kendisine masumane bir teveccühü olsagerek.
Bakın yukardaki söz için Üstadın kendisi ne demiş bulunuyor.
Benim hissemi haddimden yüz derece ziyade vermeleriyle beraber, bu imza sahiplerinin (Ahmed Feyzi, Ahmed Nazif, Salâhaddin,Zübeyir, Ceylan, Sungur, Tabancalı gibi talebelerin) hatırlarını kırmaya cesaret edemedim. Sükût ederek o medhi Risale-i Nur şâkirdlerinin şahs-ı mânevîsi namına kabul ettim. Dikkat et lütfen sukut ederek diyor yani bana kalsa bu methiyeye karşı bir duruş icabeder ama Risale-i Nur şâkirdlerinin şahs-ı mânevîsi namına sukut ediliyor.Yoksa Üstad hazretlerinin kendi mülahazası değildir bunlar, büyük bir hata ve zan ile nazarlarımıza verdiğin gibi haşa kibir abidesi, kendini beğenmiş bir Alim değildir o şahsı muhterem.Haşa​

Siz bütün sorulanlara Kur'andan bir cevap bulup yapıştırmak ve ayetleri dilediğince yorumlamak özgürlüğüne ve dahası İLMİNE!!! sahipken neden Üstad gibi bir İlim hazinesini aşağılar bir ithamla eleştiriyorsunuz anlayamadık.Said Nursi Hazretleri bir peygamber değilki onda ve dolayısıyla eserinde bir kusursuzluk arayalım.
Birde bunu Hak rızası için yaptığınızı iddia ediyorsunuz.Yazık, Siz Risale-i Nurdan nasipsiz olabilirsiniz ama burakında o mübarek kitabı, kendine Kur'an ile birlikte rehber yapmış milyonlarca insan istifadede fersah fersah yol alsın.Sizde oturup Üstadı tartışın....Belki Cennetteki makamınız yükseltilir.Yahut inşallah Allahın hoşnutluğuna erip Risalei Nurdan daha hayırlı , yararlı bir eser yazarsınız Sayın Metin Mete..
 
Son düzenleme:

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Metin Mete
Gayb sadece Peygamberler efendilerimize (A.s.) bildirilmemişki siz sadece Onlara münhasır addediyorsunuz.Bir Alime yahut sıradan bir insana bildirilmesinden neden şüpheyle bakıyor yada gocunuyorsunuz. Adi bir insan dahi uyku halinde rüyada, bazen gündüzün ortasında uyanıkken dahi Allahın bildirmesiyle gaybi bilgilere vakıf olabiliyor yahut kendisine ayan yahut ilham olabiliyor.En adi sihirbazlar bile o alemin bilgilerini sadece Allahın izin verdiği miktarda insanlara bildirebiliyor.

Sonra siz Risale-i Nuru okumayın.Hoş siz bu mantık ve önyargılarla milyonkere milyon okusanızda o kitabın ifade ettiği hakikatleri zaten kavrayamazsınız.

Sonra Üstadın hangi eserinde denmişki bana ilham edilen şu Risale, Kuranın tek tefsiridir sadece o okuna...Hatta onun dışında Kur'an dahi okunmaya...Sadece Bana methiyeler dizile falan...Haşa

Üstad eserlerinin çoğunda Risalelerinin İlahi İlhamlarla yazıldığını asla kendisine mal edilmemesi gerektiğini bilmem kaçkez söylemiştir.İnsanların nazarlarına öyle bir zat çiziyorsunuzki bu eylem ve söylemlerden ötürü sizi Allahtan istiğfara davet ediyorum.

ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve hakaik-ı eşyaya ve esrar-ı kâinata ve hikmet-i İlâhiyeye vâris kılınmıştır ki

yukarda yazdığınız şey
Üçüncü medrese-i Yusufiyenin el-Hüccetü’z-Zehrâ ve Zühretü’n-Nur olan tek dersini dinleyen Nur şakirtleri namına:
Ahmed Feyzi, Ahmed Nazif, Salâhaddin,Zübeyir, Ceylan, Sungur, Tabancalı gibi talebelerinin Üstadın kendisine masumane bir teveccühü olsagerek.
Bakın yukardaki söz için Üstadın kendisi ne demiş bulunuyor.
Benim hissemi haddimden yüz derece ziyade vermeleriyle beraber, bu imza sahiplerinin (Ahmed Feyzi, Ahmed Nazif, Salâhaddin,Zübeyir, Ceylan, Sungur, Tabancalı gibi talebelerin) hatırlarını kırmaya cesaret edemedim. Sükût ederek o medhi Risale-i Nur şâkirdlerinin şahs-ı mânevîsi namına kabul ettim. Dikkat et lütfen sukut ederek diyor yani bana kalsa bu methiyeye karşı bir duruş icabeder ama Risale-i Nur şâkirdlerinin şahs-ı mânevîsi namına sukut ediliyor.Yoksa Üstad hazretlerinin kendi mülahazası değildir bunlar, büyük bir hata ve zan ile nazarlarımıza verdiğin gibi haşa kibir abidesi, kendini beğenmiş bir Alim değildir o şahsı muhterem.Haşa​

Siz bütün sorulanlara Kur'andan bir cevap bulup yapıştırmak ve ayetleri dilediğince yorumlamak özgürlüğüne ve dahası İLMİNE!!! sahipken neden Üstad gibi bir İlim hazinesini aşağılar bir ithamla eleştiriyorsunuz anlayamadık.Said Nursi Hazretleri bir peygamber değilki onda ve dolayısıyla eserinde bir kusursuzluk arayalım.
Birde bunu Hak rızası için yaptığınızı iddia ediyorsunuz.Yazık, Siz Risale-i Nurdan nasipsiz olabilirsiniz ama burakında o mübarek kitabı, kendine Kur'an ile birlikte rehber yapmış milyonlarca insan istifadede fersah fersah yol alsın.Sizde oturup Üstadı tartışın....Belki Cennetteki makamınız yükseltilir.Yahut inşallah Allahın hoşnutluğuna erip Risalei Nurdan daha hayırlı , yararlı bir eser yazarsınız Sayın Metin Mete..


Yani Sakirtlerki bugüne bakarsak mesela Fetulah Gülen rica etti ve Yahudi ve Hiristiyanlarida Tevhid olarak kabul ettik deseki diyor ve kabul ediyor öylemi?Iste bence bunu iyi düsünmeniz gerekmektedir?Cünki kendisini bir ilim merkezi görmesindendirki bunu kabul etmistir yoksa kalkarda sizler Risalei Nurdan sorgulanacaksiniz demezdiki ayetle sabittirki Kuranla sorgulanacagiz bunun disinda hic bir sey ile sorgulanmayacagiz?,,,
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve hakaik-ı eşyaya ve esrar-ı kâinata ve hikmet-i İlâhiyeye vâris kılınmıştır ki


Peki Abi, ulum-u evvel ve ahir ne demektir? Önceki ilimler ve sonraki ilimler demek değil midir?
Yani, geçmiş asrıların revaçata ilimleri ile bu asrın revaçata ilimleri demektir. Neresinde bir sapıklık var. İzah etmen mecburdur.

Ledünniyat: Allah vergisi ilimlerdir. Yoksa sen bildiklerine kendi aklınla mı sahip oldun.

Hakaik-i eşya: Eşyanın gerçekleri demektir. Eşya ise mahluk olan her şeydir. Mesela bir çiçeğin sanatını ve içinde işleyen kudret ve hikmet elini öğrenmek ne zaman sapıklık oldu.

esrar-ı kainat: Kainatın sırları. Kainat tüm mahluklar demektir.Zerreden yıldıza kadar herşeyin Allah'ı tesbih ettiğini ve mülkü olduğu ilan ve ıspat eden ilme sahip olmak ne zaman küfür oldu.

hikmet-i ilahiye: Allah'ın fiillerinde gerçek gayeyi bilmeye ve anlamaya çalışan ilim dalıdır. Allah'ın bir çiçeği ,adi böceği yaratmasındaki gerçek gayeyi anlamak ilmi ne zaman sapıklık oldu.

Peki sana yeter mi Metin Mete Abi. Yoksa nefsi kinin daha devam edecek mi?

Günlerdir bilmediğin sana bir ilim gelmemiş meseleler hakkında tartışıyorsun.

Bu nasıl Kur'ani olmaktır.


Yine yaziyi carpirtiyorsun?Eveli ve ahiri yani gelmis ve gelecek bunun anlami ben"El Alimim"Demektir...Sadece bu dahi kafidir delil olarak...Gerisini hic katmaya bile gerek yoktur...
 

ibrahim571632

New member
Katılım
3 Tem 2007
Mesajlar
705
Tepkime puanı
756
Puanları
0
Konum
Mersin
Yine yaziyi carpirtiyorsun?Eveli ve ahiri yani gelmis ve gelecek bunun anlami ben"El Alimim"Demektir...Sadece bu dahi kafidir delil olarak...Gerisini hic katmaya bile gerek yoktur...

Peki sizin yaptığınız nedir sayın metin mete.Bir insanın Alim olup olmadığını anlamak bi okadar ilim ister.Siz Alimmisiniz ki Bediüzzamanın ilmini inkar edesiniz.Gerçekten de tezatsınız.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Peki sizin yaptığınız nedir sayın metin mete.Bir insanın Alim olup olmadığını anlamak bi okadar ilim ister.Siz Alimmisiniz ki Bediüzzamanın ilmini inkar edesiniz.Gerçekten de tezatsınız.


Yani bir insan evveli ve Ahiri bildigini iddia ediyorsa denecek bir söz kalmiyor yani Allaha nisbet etmistir bu ilim gerektiren bir konuda degildir zaten,Ayni Ibrahim babamiz dönemindeki Nemrutu andiriyor.Bende yaparim gibi..Benim tezatim nedir?Benim iddiammi ki her ilimi evvelini ve ahirini bilirim?Hasa....
 

ibrahim571632

New member
Katılım
3 Tem 2007
Mesajlar
705
Tepkime puanı
756
Puanları
0
Konum
Mersin
Yani bir insan evveli ve Ahiri bildigini iddia ediyorsa denecek bir söz kalmiyor yani Allaha nisbet etmistir bu ilim gerektiren bir konuda degildir zaten,Ayni Ibrahim babamiz dönemindeki Nemrutu andiriyor.Bende yaparim gibi..Benim tezatim nedir?Benim iddiammi ki her ilimi evvelini ve ahirini bilirim?Hasa....

Anlayamadığınız konu şu ki hiçbir alim ben evvelin ve ahirin sırlarına vakıfım demez.Yazılarımızı tam okumuyorsunuz galiba sayın metin mete.O alıntıladığınız yazı talebelerine aittir Üstada değil.Varsa!!!!Üstadın eserlerinde nefsini tazim eden tek bir cümle getirin bize.

O asla böyle bir vasfa sahip olduğunu iddia etmez.Zaten bu davranış ne O'na , ne de hiçbir alime yakışmaz.Üstad teveccühe konu ne kadar methiye varsa alır onları defaatle Allahın ilhamı dediği Risalei Nura verir.Onu metheder asla kendi nefsini bundan hissedar etmez.Eserini methetmeside ona ait olduğundan değil İslama,Kur'ana ait olduğundandır.
O bu konuda okadar mütevazıdırki kendi hayatını dahi eski said yeni said diye bir tasnife tabi tutar.Siz yada ben yahut kim,kaçkişi nefsine mazisini hatırlatıp enaniyet hislerini adeta tokatlar...

Hayatını İslama hizmetle geçirmiş Allah Dostlarına, sağdan soldan duyduğunuz yada okuduğunuz şeylerin tesirinde kalıp iftira etmekten sizi men ederiz sayın metin mete.Tezatlığınızı merak etmişsiniz söyleyelim.Bir İmam Rabbani bir imam Gazali yada diğer Allah Dostalarından bir ilim sahibi çıkıp dediklerinizi dese denirki onca ilme vakıf Allahın onca lutfuna mazhar bir zatki bu fikre sahipse söylenenlere kulak vermeli itibar edilmeli hal böyleyken Üstad Bediüzzamanı itham ve tenkid sizin yahut benim yahut bir başkasının haddi değildir-olamaz.Velhasıl ilmetmeden fikredilmez.Şayet edilirse işte böyle büyük zanlar ve ithamlar doğarki Allah beterinden cümlemizi muhafaza buyursun.
Selametle
 
Son düzenleme:

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Anlayamadığınız konu şu ki hiçbir alim ben evvelin ve ahirin sırlarına vakıfım demez.Yazılarımızı tam okumuyorsunuz galiba sayın metin mete.O alıntıladığınız yazı talebelerine aittir Üstada değil.Varsa!!!!Üstadın eserlerinde nefsini tazim eden tek bir cümle getirin bize.

O asla böyle bir vasfa sahip olduğunu iddia etmez.Zaten bu davranış ne O'na , ne de hiçbir alime yakışmaz.Üstad teveccühe konu ne kadar methiye varsa alır onları defaatle Allahın ilhamı dediği Risalei Nura verir.Onu metheder asla kendi nefsini bundan hissedar etmez.Eserini methetmeside ona ait olduğundan değil İslama,Kur'ana ait olduğundandır.
O bu konuda okadar mütevazıdırki kendi hayatını dahi eski said yeni said diye bir tasnife tabi tutar.Siz yada ben yahut kim,kaçkişi nefsine mazisini hatırlatıp enaniyet hislerini adeta tokatlar...

Hayatını İslama hizmetle geçirmiş Allah Dostlarına, sağdan soldan duyduğunuz yada okuduğunuz şeylerin tesirinde kalıp iftira etmekten sizi men ederiz sayın metin mete.Tezatlığınızı merak etmişsiniz söyleyelim.Bir İmam Rabbani bir imam Gazali yada diğer Allah Dostalarından bir ilim sahibi çıkıp dediklerinizi dese denirki onca ilme vakıf Allahın onca lutfuna mazhar bir zatki bu fikre sahipse söylenenlere kulak vermeli itibar edilmeli hal böyleyken Üstad Bediüzzamanı itham ve tenkid sizin yahut benim yahut bir başkasının haddi değildir-olamaz.Velhasıl ilmetmeden fikredilmez.Şayet edilirse işte böyle büyük zanlar ve ithamlar doğarki Allah beterinden cümlemizi muhafaza buyursun.
Selametle



Bakin kardesim;Rasale-i Nurlarin yazari kimdir?Saidi Kürdi,bu müridlerinin sözlerini neden kitabina almak gibi bir keyfiyeti kullandi?Istemem yan cebime koy davasi degilde nedir?Ve Hatta;


http://www.islamforum.net/kavramlar-ve-icerikleri/23465-gayb-2.html#post142765

Bu linkte Gelecegi nasil gördügünüde acik bir sekilde beyan edende o?Bakiniz kardesim Allah tam olarak 55 ayette direk 200 ayette dolayli akla davet ettigi Islam milletini her daim akilsizlikla suclamayiniz?Bilgin yok sen anlamazsin yok siz kimsinizki?Allah sizleride bizleride onlarin akliyla degil kendi aklimizla hesaba cekecektir.Ki zaten saydigin isimlerinde tezatlarini yaziyoruz Elhamdülillah.Bizim kendi ilimmiz icinse tek dayanagimiz Alemlerin Rabbinin verdigi Akil iledir.Kimsenin bize dikte ettigini kullanmiyoruz ha arkadaslarin durmada dedikleri sey kopya yapiyorsunuz inanin cok zaman aliyor yazmak ya baska forumlardaki yazilarimizdan kopyaliyoruz yada kitaplarin net ortaminda yayinlananlarindan kopyaliyoruz yani ha kopyaladiniz ha oturup yazdiniz aradaki tek fark zaman kazaniyoruz.Birde elimizde bulunan kitaplardanda yazmiyor ama kontrol ediyoruz.Yani Netteki dogrumu acaba diye.
 
Üst Alt