Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Resulullah efendimizin şefaati

usamebinladin

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
15 Haz 2006
Mesajlar
221
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Bütün Ehl-i sünnet âlimleri, ittifakla, hepsi şefaati kabul etmişlerdir. Sadece nakilden çok akla tâbi olan Mutezile denilen sapık bir fırka ve Vehhabiler şefaati inkâr etmiştir.

Yeni türedi bazı yazarlar da Peygamber efendimize düşmanlık ederek, “Kur'anı getirmekle onun vazifesi bitmiştir. Kimseye faydası olmaz, şefaat edemez” diyorlar. Onun, âlemlere rahmet olarak geldiğini kabul etmiyorlar, Mutezileye, Vehhabilere inanıyorlar da, şefaatin hak olduğunu bildiren âyet ve hadisleri inkâr ediyorlar.

Halbuki Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]

(Allah ve Resulüne itaat eden, en büyük kurtuluşa ermiştir.) [Ahzab 71]

(Peygamberin verdiğini alın, yasak ettiğinden sakının!)
[Haşr 7]

(De ki; “Bana uyun ki, Allah da sizi sevsin!”) [Al-i İmran 31]

{Bu âyet-i kerime gelince, münafıklar, “Muhammed kendisine tapılmasını istiyor” dediler. [Şimdiki mezhepsizler de, “Peygamber, Allah’tan üstün tutuluyor” diyorlar.] Bunun üzerine aşağıdaki âyet-i kerime inmiştir. (Şifa-i şerif)}
(De ki; “Allah’a ve Peygambere itaat edin! [İtaat etmeyip] yüz çeviren [kâfir olur] Elbette Allahü teâlâ kâfirleri sevmez.) [Al-i İmran 32]

Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allahü teâlâ, şefaat edene ve şefaat edilene izin vermedikçe, hiç kimse şefaat edemez. Kalblerindeki müthiş korku giderilince, [şefaat bekleyenler, şefaat edenlere] “Rabbiniz şefaat hakkında ne buyurdu?” diye soracaklar. Onlar [şefaat edenler] ise, “Hak olanı buyurdu [şefaate izin verdi]” diyecekler.) [Sebe 23]

(O gün, kimse şefaat edemez. Ancak Rahman olan Allah’ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığı kimse şefaat eder.)
[Taha 109]

(Rahman olan Allah’ın
nezdinde söz ve izin alanlardan başkası şefaat edemez.) [Meryem 87]

(Allah’ı bırakıp da, taptığı putlar şefaat edemez. Ancak hak dine inanıp ona şahitlik eden kimseler şefaat eder.)
[Zuhruf 86]

(Onlar, Onun
[Allah’ın] rızasına kavuşmuş olandan başkasına şefaat etmezler.) [Enbiya 28]

(Sadece Allah’ın dilediği ve razı olduğu kimselere şefaat etmesi için izin verilen, göklerde nice melekler vardır.)
[Necm 26]

(Allah’ın izni olmadan kim şefaat edebilir?)
[Bekara 255]

(Allah’ın izni olmadan hiç kimse şefaatçi olamaz.) [Yunus 3]

(Bütün şefaatler Allah’ın iznine bağlıdır.) [Zümer 44]

Bu âyet-i kerimelerde görüldüğü gibi, şefaat yetkisine sahip olanlar, (Peygamberler, âlimler, şehidler gibi) ancak Allahü teâlânın izni ile şefaat edeceklerdir.

Yukarıdaki âyet-i kerimelerde, Allah’ın izni olmadan kimsenin şefaat edemiyeceği açıkça bildirilmektedir. Ancak Allah’ın izin verdiklerinin bundan müstesna oldukları, yani ancak Allah’ın izni ile şefaat edecekleri bildirilmiştir.

Kimler şefaate kavuşur?
Kâfirlere şefaatçi olmadığını ve putların şefaat edemiyeceğini gösteren âyetleri vehhabiler müslümanlara yüklemeye çalışıyorlar, Peygamberler de şefaat edemez diyorlar. Şefaate sadece iman ehli kavuşacak, kâfirler şefaatten mahrum kalacaklardır.
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Artık şefaat edicilerin [Peygamberlerin, meleklerin, salihlerin, şehidlerin] şefaati, onlara [kâfirlere] fayda vermez.) [Müddesir 48]

(O gün zalimler
[kâfirler] için, müşfik bir dost, sözü dinlenecek şefaatçi de yoktur.) [Mümin 18]

(Kâfir için dost ve şefaatçi yok) demek, (Müminler için dost ve şefaatçi var) demektir. Mesela Mümin suresinin 7, 8 ve 9.âyet-i kerimelerinde, meleklerin müminler için dua ettiği bildirilmektedir. Meleklerin duası elbette kabul olur.

(Kitabın haber verdiği sonuçtan başka bir şey mi bekliyorlar? Haber verilenler ortaya çıktığı gün, önce onu unutmuş olanlar, “Rabbimizin Peygamberleri elbette bize gerçeği getirmişti, şimdi bize şefaat etsin, yahut geriye çevrilsek
[dünyaya tekrar gitsek] de işlediklerimizin başka türlüsünü işlesek” derler. Doğrusu kendilerini mahvetmişlerdir, uydurdukları şeyler [putlar] onları koyup kaçmışlardır.) [Araf 53]

(Orada putlarıyla çekişerek derler ki: “Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi âlemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da, inananlardan olsak.)
[Şuara 96-102]

(Allah'a koştukları) ortaklarından kendilerine hiçbir şefaatçi çıkmayacaktır. Zaten onlar, ortaklarını da inkâr edeceklerdir.)
[Rum 13]

(Ondan başka ilahlar mı edineyim? O Rahman olan Allah, eğer bana bir zarar dilerse putların şefaati bana hiçbir fayda vermez, beni kurtaramaz.)
[Yasin 23]

Yukarıdaki âyetler, kâfirlere putların şefaat edemiyeceğini göstermektedir. Bu âyetleri ileri sürerek, (Müslümanlara Peygamberler, melekler, âlimler, evliya, şehidler, Kur’an-ı kerim şefaat edemez) diyerek cahilce iftira ediyorlar.

Kur’anı insanlara açıkla
Eşsiz mucize olan Kur’an-ı kerime uyabilmek için, Kur’anın muhatabı olan Peygamber efendimize uymak ve şerefli sözlerini [hadis-i şeriflerini] kabul etmek lazımdır. Allahü teâlâ, Resulüne Kur’anın açıklamasını, hüküm koymasını emredip, iman, itaat ve Kelime-i şehadette de Resulünü kendisiyle birlikte bildiriyor:
(Kur’anı insanlara açıklayasın diye sana indirdik.) [Nahl 44]

(İhtilaflı şeyleri insanlara açıklayasın ve iman eden bir kavme de hidayet ve rahmet olsun diye bu Kitabı sana indirdik.)
[Nahl 64]

(İhtilaflı bir işin hükmünü Allah’tan
[Kur’andan] ve Resulünden [Sünnetten] anlayın!) [Nisa 59]

(Aralarındaki anlaşmazlıkta seni hakem tayin edip, verdiğin hükmü tereddütsüz kabullenmedikçe, iman etmiş olmazlar.)
[Nisa 65]

(Allah ve Resulü, bir işte hüküm verince, artık inanmış kadın ve erkeğe, o işi kendi isteğine göre, tercih, seçme hakkı kalmaz.)
[Ahzab 36]

(Allah’a ve ümmi nebi olan Resulüne iman edin!)
[Araf 158]

(Allah’a ve Resulüne itaat edin!) [Enfal 20]

(Allah’a ve Resulüne inanmayan
[kâfir olur] kâfirler için de çılgın bir ateş hazırladık.) [Feth 13]

(Size kitabı, hikmeti getiren ve bilmediklerinizi öğreten bir Resul gönderdik.) [Bekara 151]
(Yalnız Kur’an) diyenler kesinlikle Kur’an-ı kerime inanmıyorlar. İslamiyet’i yıkmak için inanmış gibi görünüyorlar. Bunların, Kur’an ve Sünneti kabul etmedikleri için kâfir olduklarını âyetlerle bildirdik. Bu konudaki hadis-i şerifler de şöyledir:
(Cebrail aleyhisselam, Kur’an ile beraber açıklaması olan sünneti de getirmiştir.) [Darimi]

(Bana Kur’anın misli kadar daha hüküm verildi.) [İ. Ahmed]

(Yalnız Kur’andaki helal ve haramı kabul edin diyenler çıkar. İyi bilin, Peygamberin haram kılması, Allah’ın haram kılması gibidir.)
[Tirmizi, Darimi]

(Bana uyan Cennete girer, bana isyan eden ise giremez.)
[Buhari]

(Bir zaman gelir “Kur’andan başka şey tanımam” diyenler çıkar) [Ebu Davud]

(Kur’ana ve sünnete uyan hiç sapıtmaz.)
[Hakim]

(Sünnetimden yüz çeviren benden değildir.) [Müslim]

(Bir zaman gelir, beni yalanlayanlar çıkar. Bir hadis söylenince, “Resulullah böyle şey söylemez. Bunu bırak, Kur’andan söyle” der.)
[Ebu Ya’la]

Yalnız Kur’an diyenler, Kur’andaki İslam diyenler, utanmadan yalan söylüyorlar. Sözlerinde zerre kadar samimiyet yoktur. Kur’ana inanmalarında samimi olsalardı, âyetlere inanırlardı. Allahü teâlâ yalnız Kur’an mı diyor? (Resulüme uyun, onun bildirdiği her şeyi kabul edin, haram ettiklerinden sakının, Resule uyan bana uymuş olur. Ona isyan eden bana isyan etmiş olur. Onun sözleri vahye dayanır. Onun sözünü benim sözüme aykırı görenler ve Allah’ın yolu ile Peygamberin yolunu birbirinden ayırmak isteyenler kâfirdir) buyurmuyor mu?

İşte âyet-i kerime mealleri:
(Resulümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının!) [Haşr 7]

(O, [Resulüm] vahiyden başkasını söylemez.) [Necm 3,4]

(Resulüme uyun ki, doğru yolu bulun!)
[Araf 158, Nur 54]

(Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]

(Allah ve Resulüne itaat eden Cennete, isyan eden Cehenneme gider.) [Nisa 13,14]

(Aralarında hüküm verilmek üzere Allah’a ve Peygambere çağırıldıkları vakit: “İşittik, itaat ettik” demek, ancak müminlerin sözüdür, işte kurtuluşa erenler onlardır.)
[Nur 51]

(Allah’a ve Resulüne karşı gelen, bilsin ki, Allah’ın azabı çok şiddetlidir.)
[Enfâl 13]

(Allah’a ve Resulüne itaat edin!
[uymayıp] yüz çeviren [kâfirdir] Allah da kâfirleri sevmez.) [A. İmran 32]

(Allah ile resullerinin emirlerini birbirinden ayırıp ikisi arasında bir yol tutmak isteyen kâfirdir.)
[Nisa 150,151]

Kur’anda, (yalnız Kur’ana uyun) denmiyor, (Allah’a ve resulüne uyun) deniyor. Resulünü devreden çıkaran, Kur’anın açıklaması olan hadisleri delil saymayan, Kur’anın ifadesi ile kâfir olur.

Resulullah efendimiz açıklıyor
Allahü teâlâ, (Ey Resulüm, Kur’anı insanlara açıkla) buyuruyor. Resulü de açıklıyor:
(İsra suresinin (yakında Rabbin sana makamı mahmudu verecektir) [mealindeki] âyet-i kerimedeki "Makamı mahmud" bana verilecek şefaat hakkıdır.) [Tirmizi]

(Ahirette ilk şefaat eden ve şefaati kabul olan ben olacağım.)
[İbni Mace]

(Kıyamet günü en önce ben şefaat edeceğim.) [Müslim]

(İmanla ölen herkese şefaat edeceğim.) [Buhari, Müslim]

(Her Peygamberin, müstecab
[kabul olan] bir duası vardır. Ben duamı, ümmetime şefaat etmek için ahirete sakladım.) [Buhari]

(Ümmetimin yarısının Cennete girmesi ile şefaat etmem arasında serbest bırakıldım. Şefaat etmeyi seçtim. Çünkü şefaatimle daha çok kimse Cennete girer.)
[İbni Mace]

(Benden önce hiçbir Peygambere verilmeyen beş şeyden biri şefaattir. Şirk üzere ölmeyen
[imanla ölen] herkese şefaat edeceğim.) [Bezzar]

(Ümmetimden büyük günah işleyenlere şefaat edeceğim.)
[İmam-ı Ahmed, Nesai, Tirmizi, Ebu Davud]

Peygamber efendimiz, günahkârlara şefaat edeceğini bildirince, Hazret-i Ebüdderda, (İmanı olan hırsız ve zâniler de şefaate kavuşacak mı?) diye sual etti, (Evet, onlara da şefaat edeceğim) buyurdu. (Hatib)

(Nefslerine aldananlara şefaat edeceğim.)
[Deylemi]

(Kıyamette, kum sayısından daha çok kimseye şefaat ederim.) [Taberani]

(Ehl-i beytimi sevenlere şefaat edeceğim.)
[Hatib]

(Eshabımı kötüleyenden başka, herkese şefaat edeceğim.) [Buhari]

(Kabrimi ziyaret edene şefaatim vacip oldu.)
[İbni Huzeyme, Bezzar, Dare Kutni, Taberani]

(Kabrimi ziyaret edenin şefaatçisiyim.) [Taberani]

(Sırf beni ziyaret için gelen, Allah’ın izniyle şefaatime kavuşur.)
[Müslim]

(Medine’de ölenlere şefaat ederim.) [Tirmizi]

(Medine’nin sıkıntılarına katlanana, şefaat ederim.)
[Müslim]

(Sünnetimi [imanını] elinden kaçıran kimseye [kâfire] şefaatim haram oldu.) [Şir’a]

(Şefaatime inanmayan kimse, ona kavuşamaz.)
[Şir’a]

(Şefaatime kavuşmak isteyen kızını fasıka vermesin!) [Şir’a]

(Şefaatime en layık olan, bana en çok salevat okuyandır.)
[Tirmizi]

(Cuma günü ve gecesi çok salevat getirene şefaat ederim.)
[Beyheki]

(Ümmetimden geri kalan olur korkusu ile Cennete girdiğim halde tahtıma oturmam. Allahü teâlâya, "Ya Rabbi ümmetim ümmetim" derim. Rabbim "Ümmetine ne yapmamı istiyorsun?" buyurur. Ben de "Ya Rabbi onların hesaplarını çabuk gör, sıkıntıdan kurtulsunlar" derim. Cehennemliklerin listesi bana verilir. Onlara şefaat ederim. Hatta Cehennem hazini Malik "Ümmetinden cezalanacak kimse bırakmadın" der.)
[Beyheki, Taberani]

(Rabbin sana
[ahirette çeşitli nimetler, şefaat izni] verecek, sen de hoşnut, razı olacaksın) mealindeki Duha suresi beşinci âyet-i kerimesi inince, Resulullah efendimizin, (Ümmetimden bir kişi Cehennemde kalsa razı oldum demem) diye söylediği tefsirlerde bildirilmiştir. (Tibyan)

Lütfu ile daha fazla verir
Şuarâ suresinin 100. âyetinde, Cehennemdekilerin, (Bizim için şefaat edici [şefaat etmesine izin verilen] kimse yoktur) dedikleri bildirilmektedir. Şurâ suresinin 26. âyetinde ise, (İman edip salih amel işleyenlerin dualarına icabet eder. Lütfundan, fazlasını da verir) buyuruluyor. Fazlasını verir ifadesi, “Onlara şefaat edici arkadaşlar verir ve beraber Cennete girerler” diye tefsir edilmiştir. (İhya)

Hadis-i şerifte de buyuruldu ki:
(Kıyamette Peygamberler, âlimler ve şehidler şefaat eder.) [İbni Mace]

Bütün müfessirler, muhaddisler ve fakihler gibi, dört mezhep imamı da şefaatin hak olduğunu bildirmişlerdir. Bütün âlimlerin en büyüğü olan imam-ı a’zam hazretleri, (Peygamberler, âlimler ve salihler, günahkârlara şefaat edecektir) buyurdu. (Fıkh-ı ekber)

Buraya kadar, şefaatin hak olduğunu bildiren âyet-i kerime ve hadis-i şerifler ile Ehl-i sünnet âlimlerinin yazılarından bazısını bildirdik. Kur’an-ı kerimi açıklayan Peygamber efendimiz ve Eshabı ve Ehl-i sünnet âlimlerinin tamamı şefaatin hak olduğunu bildirmiştir. Bir hadis-i şerifin Kur’an-ı kerime aykırı olup olmadığını en iyi bilen muhaddisler ve diğer Ehl-i sünnet âlimleridir. Bütün muhaddisler, şefaatle ilgili hadis-i şerifleri bildirmişlerdir. Onlar, bir hadisin Kur’an-ı kerime aykırı olup olmadıklarını bilemiyor da, Mısırlı, Suriyeli ve yerli türedi mezhepsizler mi biliyor?

Sen razı olana kadar
Putlarla ilgili âyet-i kerimeleri gösterip, (Resulullah müminlere şefaat edemez) demek, mezhepsizliğe has bir taktiktir.

Duha suresinin, (Sen razı olana [yeter diyene] kadar, her dilediğini vereceğim) mealindeki 5. âyeti, Allahü teâlânın, Peygamberine bütün ilimleri, bütün üstünlükleri, ahkam-ı İslamiyeyi, düşmanlarına karşı yardım ve ümmetine kıyamette her türlü şefaat ve tecelliler ihsan edeceğini vaad etmektedir. Bu âyet-i kerime gelince, Cebrail aleyhisselama bakıp, (Cehennemde bir müminin kalmasına razı olmam) buyurdu.

Yine buyurdu ki:
(O kadar çok kimseye şefaat ederim ki, Rabbim Allahü teâlâ, bana, “Razı oldun mu?” diye sorunca, “Evet razı oldum” derim.) [Beyheki, Bezzar, Taberani]

(Kıyamette Sırat köprüsünün başında durur, ümmetimin geçmesini beklerim. Allahü teâlâ, "Dilediğini iste, istediklerine şefaat et, şefaatin kabul olunacaktır" buyurur. Ümmetime şefaatten sonra, yalvarmaya devam ederim. Rabbim bana "Ümmetinden ihlasla bir defa "La ilahe illallah" diyen ve imanla ölen herkesi Cennete koy" buyuruncaya kadar yerimden kalkmam.)
[İ. Ahmed]

(Allahü teâlâ bana, "Ümmetinin üçte ikisini sorgusuz sualsiz Cennete koymamı mı istersin, yoksa şefaat izni mi istersin?" buyurdu. Ben de şefaat hakkı vermesini istedim. Şefaatim elbette bütün müslümanlaradır.)
[Taberani]

(Şirk üzere ölmeyen
[imanla ölen] herkese şefaat edeceğim.) [İbni Hibban]

Resulullahı vesile edenlerin, onun şefaati ile tevbelerinin kabul olunacağını şu âyet-i kerime de göstermektedir:
(Nefslerine zulmedenler, sana gelip, Allah’tan af diler ve Resulüm olarak sen de, onlar için af dilersen, Allahü teâlâyı, tevbeleri kabul edici ve merhamet edici bulurlar.) [Nisa 64]

Resulullah gibi şefaatçi olmasaydı
Kabirden, önce Resulullah efendimiz, üzerinde Cennet elbisesi ile kalkacak. Burak üzerinde, elinde liva-ül-hamd isimli bayrakla mahşer yerine gidecek, Peygamberler ve bütün insanlar bu bayrağın altında duracak, hepsi, beklemekten çok sıkılacak, önce Peygamberlerden Hazret-i Âdem, sonra Hazret-i Nuh, sonra Hazret-i İbrahim, Hazret-i Musa ve Hazret-i İsa’ya gidip, hesaba başlanması için şefaat etmelerini dileyeceklerdir. Her biri, birer özür bildirerek, Allahü teâlâdan utandıklarını söyleyecekler, şefaat edemiyecekler, sonra Resulullaha gelip yalvaracaklardır.

Önce, Onun ümmeti, Sırattan geçip Cennete girecektir. Sonra bütün Peygamberler şefaat edecektir. (Buhari)

Peygamber efendimizin şefaati şöyle olacak:
1- Makam-ı Mahmud şefaati ile, mahşerde beklemek azabından kurtaracaktır.
2- Çok kimseyi, sorgusuz, sualsiz Cennete sokacaktır.
3- Azap çekmesi gereken müminleri azaptan kurtaracaktır.
4- Günahı çok olan müminleri Cehennemden çıkaracaktır.
5- Sevapla günahı eşit olup, Araf’ta bekleyen kimselerin Cennete gitmelerine şefaat edecektir.
6- Cennete girmiş olanların derecelerinin yükselmesine şefaat edecektir.

Şefaat ile hesaptan kurtardığı yetmiş bin kimsenin her birinin şefaatleri ile de, yetmişer bin kişi sorgusuz, sualsiz Cennete girecektir.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
(Peygamberlerin sonuncusu gibi bir şefaatçi olmasaydı, bu ümmetin günahları kendilerini helak ederdi. Bu ümmetin günahları çok ise de, Allahü teâlânın af ve mağfireti de sonsuzdur. Allahü teâlâ, bu ümmete af ve mağfiretini o kadar saçacak ki, geçmiş ümmetlere böyle merhamet ettiği bilinmiyor. Doksandokuz rahmetini, sanki bu günahkâr ümmet için ayırmıştır.

Allahü teâlâ, af ve mağfiret etmeyi sever. Günahı çok olan bu ümmet kadar af ve mağfirete uğrayacak hiçbir şey yoktur. Bunun için, bu ümmet, ümmetlerin en hayırlısı oldu. Bunların şefaatçileri olan Peygamberleri, Peygamberlerin en üstünü oldu.

Furkan suresi, 70. âyet-i kerimesinde mealen, (Allahü teâlânın, günahlarını iyiliklerle değiştireceği kimseler, onlardır. Onun mağfireti, merhameti sonsuzdur) buyuruldu.) [C.2, m.3]

İmanlı ölen herkese şefaat
İmanını muhafaza ederek ölen herkes şefaate kavuşacaktır. Şefaate kavuşabilmek için imanlı ölmek şarttır. İmanlı ölenler de ebedi kurtuluşa kavuşmuş demektir.

Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(O gün Allah, Peygamberlerini ve iman edip onunla beraber olanları rüsvay etmez.) [Tahrim 8]

Peygamber efendimiz, (Ya Rabbi, ümmetimin kusurlarını başkalarının duymaması için onların hesaplarını bana ver!) deyince, Allahü teâlâ, (Onlar senin ümmetin ise, benim de kullarımdır. Ben onlara senden daha merhametliyim. Ne sen, ne başkaları onların kusurlarını bilemez, hesaplarını gizli görürüm) buyurdu. (İ. Gazali)

(Kıyamette “Ya Rabbi, zerre kadar imanı olanı Cennete koy!” diyeceğim. Hepsi şefaatimle Cennete girecek.)
[Buhari]
Hazret-i Ebu Hüreyre anlatır:
Resulullah efendimizden, kıyamette şefaatine kavuşacak en mutlu kişinin kim olduğunu sordum. (Senin hadislerime olan sevginin çokluğunu bildiğim için, böyle bir soruyu senden önce hiç kimsenin sormayacağını tahmin etmiştim. O mesud kişi, La ilahe illallah Muhammedün Resulullah diyerek imanla ölen kişidir) buyurdu. (Buhari)
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Simdi makale genellikle mezhepsizlere dayali yazilmis. Zannedersem onlar da ayetler isiginda sefaat etmeyecektir degilde Allahin izin verdikleri sefaat edecektir diyorlar. Yani burada bir kenara koyduklari onca detayi gözardi ederek onlarin bakis acilari ile degerlendirirsek bu düsüncedeki bir insan sapikmidir desek bence degildir. Sapmistir ama bizim görüsümüzün disina sapmistir diyebiliriz. Yoksa Peygamberimizin sefaatini inkar etmek ile kesin sefaatin belli kisilere verilmesi arasinda fark var. Yani bu görüste sadece ayetlerle düsünülse dahi acaba sapik olabilirmi bu düsünen bunuda bir hayli düsünmek gerekiyor
 

islamiuniversite

New member
Katılım
14 Haz 2009
Mesajlar
11
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yoksa Peygamberimizin sefaatini inkar etmek ile kesin sefaatin belli kisilere verilmesi arasinda fark var.
Bismillahirrahmanirrahim.

Alptraum nickli muhterem kardeşimin fikrine katılıyorum. Ancak 'usame...' nin yazdıkları Ayet-i Celileler de hakikaten konuya ışık tutuyor, Hak razı ola...Amin.

Affınıza iltica ile bir not düşmek istiyorum: Ben buralarda yeniyim. Mevlana Hazretlerinin sol üst köşeden nazar eylediği bir Forumda böyle kıymetli yazılar yazan kardeşimin nickinin 'usame...' olması beni üzdü. USA nın en son oyunun artist ve figüran kadrosuna 'Mü'minin Feraseti' ile bakmanızı acizane temenni ediyorum.
Vesselam.
 

__BODOM

New member
Katılım
25 Kas 2006
Mesajlar
241
Tepkime puanı
10
Puanları
0
Yaş
44
Peygamber efendimizin şefaati şöyle olacak:
1- Makam-ı Mahmud şefaati ile, mahşerde beklemek azabından kurtaracaktır.
2- Çok kimseyi, sorgusuz, sualsiz Cennete sokacaktır.
3- Azap çekmesi gereken müminleri azaptan kurtaracaktır.
4- Günahı çok olan müminleri Cehennemden çıkaracaktır.
5- Sevapla günahı eşit olup, Araf’ta bekleyen kimselerin Cennete gitmelerine şefaat edecektir.
6- Cennete girmiş olanların derecelerinin yükselmesine şefaat edecektir.

Şefaat ile hesaptan kurtardığı yetmiş bin kimsenin her birinin şefaatleri ile de, yetmişer bin kişi sorgusuz, sualsiz Cennete girecektir.

Allah ın yanına ilah koymak bu olsa gerek baksana sorgusuz sualsiz bile cennete sokacakmış bu iftiraları Allaha ve Peygamberimize atanlarla bu hadisleri Allah ın dini diye dayatanları ve bunlara aklını işletmeden inanları Allah doğru yoluna iletir inşallah


NİSA 172 Ne İsa, Allah'ın kulu olmaktan kaçınacak kadar gurura kapıldı, ne de O'na yakın olan melekler. O'na kulluk yapmaktan vazgeçecek kadar gurura kapılanlar ve küstahça böbürlenenler [bilsinler ki Hesap Günü] Allah hepsini Kendi katında toplayacaktır:
 

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0
Uydurma hadislerle Allah'a şirk koşmayınız. Ne demek sorgusuz sualsiz cennete girmek?


"Ya onlara vaat ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana gösteririz yahut da seni vefat ettiririz. O halde tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer. (Rad Suresi 40. ayet)"

"Rabbine yemin olsun ki, biz onları toplu halde sorgu suale çekeceğiz/hepsinden mutlaka hesap soracağız (Hicr Suresi 92. ayet)"

"Nihayet onlar gerçek Mevlâ'ları olan Allah'a götürülürler. Gözünüzü açın! Hüküm yalnız O'nundur. Ve hesap görenlerin en süratlisi de O'dur. (Enam Suresi 62. ayet)"

"Kitap ortaya konur. Suçluları, kitabın içindekilerden korkuya kapılmış görürsün. "Eyvah bize! Bu nasıl bir kitaptır ki küçük, büyük hiçbir şey bırakmadan hepsini sayıp dökmüş!" derler. Onlar bütün yaptıklarını karşılarında bulurlar. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez.(Kehf Suresi 49. ayet)"







 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
"Yine içlerinden öyleleri var ki Peygamber'i incitiyorlar ve `O her söyleneni dinler bir kulak!` diyorlar. De ki: `Sizin için bir hayr kulağıdır, Allah'a inanır, mû'minlere inanır (güvenir) ve iman edenleriniz için bir rahmettir! Allah'ın Rasûlü'nü incitenler için ise elîm (gayet acı) bir azap vardır!` " ( Tevbe : 61 )


"Ey o şanlı Peygamber! Kafirlere, münafıklara mücahede et ve onlara karşı kalın ol(yumuşak davranma)! Onların varacakları yer cehennemdir ki o ne kötü meâddır!" ( Tevbe : 73 )


"Allah'a yemin ediyorlar; (güya) söylememişler! Kasem olsun o kelime-i küfr'ü (çirkin sözleri) söylediler, İslam'a geldikten sonra yine kafirlik ettiler ve o muvaffak olamadıkları cinayeti kurdular; halbuki intikam almaya kalkmaları için kendilerini Allah'ın, Resûlü'yle fazl-ı ilahisinden zenginleştirmiş olmasından başka bir sebep de yoktu. Bunun üzerine tevbe ederlerse haklarında hayrlı olur; yok yan çizerlerse Allah onları dünya ve ahiret'te elîm (gayet acı) bir azap ile tazib eder ve yeryüzünde onlar için ne himaye ne imdad (yardım) edecek kimse bulunmaz!" ( Tevbe : 74 )


"O gün davetçiye i ' v i c a c s ı z t e b a i y y e t (eğrilik yamukluk yapmaksızın) edecekler; öyle ki Rahman'ın heybetinden sesler kısılmıştır, artık bir hışıltıdan başka bir şey işitmezsin! O gün şefaat fayda vermez, ancak Rahman'ın izin verdiği ve sözüne razı olduğu kimse müstesna!" ( Tâhâ : 108 - 109 )
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Uydurma hadislerle Allah'a şirk koşmayınız. Ne demek sorgusuz sualsiz cennete girmek?

Şirk ? Nasıl bir şirk ?

Allah (celle celaluhu) kendi kitab-ı kerim'in de Peygamberinin ismi ile kendi ismini yanyana koyuyor! Haşa! Allah (azze ve celle) kendi kitabında bize şirk'i mi gösteriyor ? Bu ayeti açıkla o halde biz de anlayalım:

"Ey o bütün iman edenler! Allah'a ve Rasulü'ne itaat edin ve işitip durduğunuz halde ondan yan bükmeyin ve işitmedikleri halde `işittik` diyenler gibi olmayın; çünkü yeryüzünde debelenenlerin indallah (Allah nezdinde) en kötüsü o sağırlar, o dilsizlerdir ki hakkı akıllarına koymazlar!" ( Enfal : 20 - 22 )
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Yine buyurdu ki:
(O kadar çok kimseye şefaat ederim ki, Rabbim Allahü teâlâ, bana, “Razı oldun mu?” diye sorunca, “Evet razı oldum” derim.) [Beyheki, Bezzar, Taberani]


Resulullah (s.a.v.)'ın bu hadisini, (elhamdülillah) Allah'ın (celle celaluhu) ayeti çok net destekliyor:

"...ve herhalde sonu, senin için önünden daha hayrlı ve ileride Rabbin sana âtâ edecek (verecek), öyle âtâ edecek (verecek) ki rızaya ereceksin! (razı olacaksın)" ( Duha : 4 - 5 )
 

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0
Şirk ? Nasıl bir şirk ?

Allah (celle celaluhu) kendi kitab-ı kerim'in de Peygamberinin ismi ile kendi ismini yanyana koyuyor! Haşa! Allah (azze ve celle) kendi kitabında bize şirk'i mi gösteriyor ? Bu ayeti açıkla o halde biz de anlayalım:

"Ey o bütün iman edenler! Allah'a ve Rasulü'ne itaat edin ve işitip durduğunuz halde ondan yan bükmeyin ve işitmedikleri halde `işittik` diyenler gibi olmayın; çünkü yeryüzünde debelenenlerin indallah (Allah nezdinde) en kötüsü o sağırlar, o dilsizlerdir ki hakkı akıllarına koymazlar!" ( Enfal : 20 - 22 )

Belirtmiş olduğun ayetten sen ne anlıyorsun önce onu söyle. Ayet açık ve net Allah'a ve Resulü'ne uyun diyor. Resul (s.a.v.) Allah'tan olmayıp da kendinden olan ne söylemiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) yalnız ve yalnız Allah'tan aldığı vahyi nakletmiştir. O da Kuran'dır. Peygambere uymak demek Kuran'a(Allah'a) uymak demektir.

Kitap'ı okuyup durmaktasınız.Hala aklınızı kullanmayacak mısınız? (Bakara-44)

Nitekim kendi aranızdan, size âyetlerimizi okuyan, sizi her kötülükten arındıran, size kitap ve hikmeti öğreten, ayrıca bilmediklerinizi de öğreten bir peygamber gönderdik. (Bakara-151)

Onlara, "Allah'ın indirdiğine uyun!" denildiğinde, "Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol)a uyarız!" derler. Peki ama, ataları bir şey anlamayan, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı onların yoluna uyacaklar? (Bakara-170)

De ki: "Şahitlik bakımından hangi şey daha büyüktür?" De ki: "Allah benimle sizin aranızda şahittir. İşte bu Kur'an bana, onunla sizi ve eriştiği herkesi uyarayım diye vahyolundu. (Enam-19)

De ki: "Ben size, ‘Allah'ın hazineleri benim yanımdadır' demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size ‘Ben bir meleğim' de demiyorum. Ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum." De ki: "Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz?" (Enam-50)

Kendileri için Allah'tan başka ne bir dost, ne de bir şefaatçi bulunmaksızın, Rab'lerinin huzurunda toplanmaktan korkanları, Allah'a karşı gelmekten sakınsınlar diye, onunla (Kur'an ile) uyar. (Enam-51)

Dinlerini oyun ve eğlence edinenleri ve dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak. Hiç kimsenin kazandığı yüzünden mahrumiyete sürüklenmemesi için Kur'an ile öğüt ver. Yoksa ona Allah'tan başka ne bir dost vardır, ne de bir şefaatçi. (Kurtuluşu için) her türlü fidyeyi verse de bu ondan kabul edilmez. İşte onlar kazandıkları yüzünden helake sürüklenmiş kimselerdir. Küfre saplanıp kalmalarından dolayı onlara çılgınca kaynamış bir içecek ve elem dolu bir azap vardır. (Enam-70)

Rabbinizden size indirilene uyun. Onu bırakıp başka dostlara uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz! (Araf-3)

Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez. (Maide-67)

Onlardan bir zümre vardır, aslında kitap’tan olmayan birşeyi siz kitap’tan sanasınız diye, dillerini kitap’la eğip bükerler.O, Allah katından olmadığı halde “Bu, Allah katındandır.” derler.Bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler. (Ali İmran-78)

Daha nice ayetler var da; Gönül ve akıl sahiplerinden başkası gereğince düşünemez. (Ali İmran-7)
 

casus021

New member
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
380
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
Web sitesi
www.islamportali.net
isra süresinde yanlıs hatıramıyorsam biz sana övülmüş makamı mahmudu verecegiz diyor tabiki her insan sorguya çekilecek sorgusuz sualsiz hiçbir kul bırakılmayacak
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Peygamber efendimizin şefaati şöyle olacak:
1- Makam-ı Mahmud şefaati ile, mahşerde beklemek azabından kurtaracaktır.
2- Çok kimseyi, sorgusuz, sualsiz Cennete sokacaktır.
3- Azap çekmesi gereken müminleri azaptan kurtaracaktır.
4- Günahı çok olan müminleri Cehennemden çıkaracaktır.
5- Sevapla günahı eşit olup, Araf’ta bekleyen kimselerin Cennete gitmelerine şefaat edecektir.
6- Cennete girmiş olanların derecelerinin yükselmesine şefaat edecektir.

Şefaat ile hesaptan kurtardığı yetmiş bin kimsenin her birinin şefaatleri ile de, yetmişer bin kişi sorgusuz, sualsiz Cennete girecektir.




Kıyamet gününde insan dört şeyden hesaba çekilmedikçe Allahın huzurundan ayrılamaz: -Ömrünü nerede geçirdiğinden, -Vücudunu nerede yıprattığından, -Malını nereden kazanıp nereye harcadığından, -İlmi ile ne kadar amel edip etmediğinden”
(Tirmizi Kıyamet 1 )
 
Üst Alt