Çeşitli yollarla yapılan tanıtıcı faaliyetlerin ismine bu gün kısaca reklam denmektedir.
Reklam, tasarlayanı, hazırlayanı ve yayımlayanı ile tüm Dünya da olduğu gibi, ülkemizde de çok ciddi bir iş koludur.
Reklamların en çok yayımlandığı iletişim aracı ise hiç şüphesiz televizyonlardır. Ve bu gün reklamlarla tüketim alışkanlığı ve pazar sağlanmaya çalışılmayan neredeyse hiçbir değer kalmamıştır.
Bu noktaya kadar gayet normal bir hareket gibi görülen bu faaliyet, işin gerçeklerini öğrendiğimizde, bu yolla bizlerin ne denli kandırıldığımızı gözler önüne serer.
En yaygın ve en etkili olanını ele alalım, yani televizyon reklamlarını…
Bankalar: Verdikleri rakamsal değerler hiçbir zaman doğruyu göstermez. Ya bir kesintisi vardır, ya çok özel şartlar haiz olmaz ise rakamlarda farklılık çıkar. “İş ortaklığı” gibi hiç alakasız laflar edilir, verilen bila bedel hizmetleri almaya kalkarsanız, tüm bu hizmetlerin aslında belli bedelleri olduğunu öğrenirsiniz. Reklamlarda ki güler yüzlü, hürmetkâr kimseleri ise banka kapısında asla ve asla bulamazsınız. Zaten orada sizi aman, aman bekleyen kimse de yoktur, kuyruktan muhakkak nasiplenmek gerekir. Bankalara gidince güler yüzle yapılan tek muamelat nedir? Bilemediniz, sizden parayı aldıkları an değil, size güler yüz gösterdikleri bir tek an, beş numara gözlükle bile okunamayan sözleşmeleri imzalattıkları andır. O ise bir başka hikâye konusudur zaten. Size zorla, riza ile ve bir bedel bahsetmeden verdikleri birçok hizmetten de sonra para isterler. Vermeyin… Onlar alırlar. İcra ile…
Tüketim Malları:Bu da apayrı bir bilmecedir. Kendi kendine pişiveren enfes yemekler, bir çırpıda temizlenen o kırk çaputluk bulaşıklar, altı saat çitilesen çıkmayacak kirleri tertemiz yapan deterjan ve makineler, uçuran yağlar, bir sürahi su tutan çocuk bezleri, gönül yapan şekerler, çikolatalar, bozulmak nedir bilmeyen envai türlü makineler, içine amfetamin doldursanız o denli etkili olamayan bin bir türlü içecek ve daha neler, neler.
Saymakla bitmez. Sizi, lazım olduğunda yalvartan sigorta şirketleri, her yıl model değiştirip paranızı tırpanlayan otomotiv şirketleri, çocuk istismarı yapan mama şirketleri ve sayabildiğince say, say ve say reklamlar...
Külli kısmı yalan ve gerçek dışı binlerce reklam. Ve bunlarla kandırılıp sömürülen milyonlarca insan. Ve bunlara ses çıkarmayan devlet. Evet, ne yazık ki devlet buna ses çıkarmaz, çıkaramaz zira bunların tümü o malum kapitalizmin birer ahtapot ayağıdır. Halka seslendiğinde mangalda kül bırakmayan, birer edeb ve ahlak abidesi hükümetler, kendi elleri ile milletini aldatan bu sistemi kösteklemesi bir yana, destekler.
Ve her kes de bunu yutar. Hem de alkışlayarak…
Ne reklam yapmışlar yavv...
Reklam, tasarlayanı, hazırlayanı ve yayımlayanı ile tüm Dünya da olduğu gibi, ülkemizde de çok ciddi bir iş koludur.
Reklamların en çok yayımlandığı iletişim aracı ise hiç şüphesiz televizyonlardır. Ve bu gün reklamlarla tüketim alışkanlığı ve pazar sağlanmaya çalışılmayan neredeyse hiçbir değer kalmamıştır.
Bu noktaya kadar gayet normal bir hareket gibi görülen bu faaliyet, işin gerçeklerini öğrendiğimizde, bu yolla bizlerin ne denli kandırıldığımızı gözler önüne serer.
En yaygın ve en etkili olanını ele alalım, yani televizyon reklamlarını…
Bankalar: Verdikleri rakamsal değerler hiçbir zaman doğruyu göstermez. Ya bir kesintisi vardır, ya çok özel şartlar haiz olmaz ise rakamlarda farklılık çıkar. “İş ortaklığı” gibi hiç alakasız laflar edilir, verilen bila bedel hizmetleri almaya kalkarsanız, tüm bu hizmetlerin aslında belli bedelleri olduğunu öğrenirsiniz. Reklamlarda ki güler yüzlü, hürmetkâr kimseleri ise banka kapısında asla ve asla bulamazsınız. Zaten orada sizi aman, aman bekleyen kimse de yoktur, kuyruktan muhakkak nasiplenmek gerekir. Bankalara gidince güler yüzle yapılan tek muamelat nedir? Bilemediniz, sizden parayı aldıkları an değil, size güler yüz gösterdikleri bir tek an, beş numara gözlükle bile okunamayan sözleşmeleri imzalattıkları andır. O ise bir başka hikâye konusudur zaten. Size zorla, riza ile ve bir bedel bahsetmeden verdikleri birçok hizmetten de sonra para isterler. Vermeyin… Onlar alırlar. İcra ile…
Tüketim Malları:Bu da apayrı bir bilmecedir. Kendi kendine pişiveren enfes yemekler, bir çırpıda temizlenen o kırk çaputluk bulaşıklar, altı saat çitilesen çıkmayacak kirleri tertemiz yapan deterjan ve makineler, uçuran yağlar, bir sürahi su tutan çocuk bezleri, gönül yapan şekerler, çikolatalar, bozulmak nedir bilmeyen envai türlü makineler, içine amfetamin doldursanız o denli etkili olamayan bin bir türlü içecek ve daha neler, neler.
Saymakla bitmez. Sizi, lazım olduğunda yalvartan sigorta şirketleri, her yıl model değiştirip paranızı tırpanlayan otomotiv şirketleri, çocuk istismarı yapan mama şirketleri ve sayabildiğince say, say ve say reklamlar...
Külli kısmı yalan ve gerçek dışı binlerce reklam. Ve bunlarla kandırılıp sömürülen milyonlarca insan. Ve bunlara ses çıkarmayan devlet. Evet, ne yazık ki devlet buna ses çıkarmaz, çıkaramaz zira bunların tümü o malum kapitalizmin birer ahtapot ayağıdır. Halka seslendiğinde mangalda kül bırakmayan, birer edeb ve ahlak abidesi hükümetler, kendi elleri ile milletini aldatan bu sistemi kösteklemesi bir yana, destekler.
Ve her kes de bunu yutar. Hem de alkışlayarak…
Ne reklam yapmışlar yavv...
Son düzenleme: