fetih
New member
- Katılım
- 16 Şub 2007
- Mesajlar
- 1,994
- Tepkime puanı
- 355
- Puanları
- 0
- Yaş
- 45
Resûl-i Ekrem [s.a.v], ramazan ayında nafile namazlarında kıraati çok uzatıyordu. Huzeyfe [r.a], ramazanda bir gece Resûlullah [s.a.v] ile birlikte namaz kıldı. O geceyi şöyle anlatıyor:
“Hz. Peygamber [s.a.v] ilk önce Bakara sûresini, peşinden Âl-i İmrân sûresini, onun ardından da Nisa sûresini okudu. Korkutucu bir âyet geldiğinde duruyor ve yüce Allah‘a yalvarıyordu. İki rek‘at namaz bitmemişti ki Bilâl [r.a] geldi ve sabah namazı için ezan okudu.“ [Ahmed, Müsned, 5/400.]
Ahmed b. Hanbel (rah) bazı arkadaşlarına şöyle demiştir: “Günümüzdeki insanlar zayıf kimselerdir; onlara namaz kıldırırken bir rek‘atta beş, altı veya yedi âyet okuyun; fazla uzatmayın.“
Ahmed b. Hanbel (rah), insanların durumuna bakarak hareket etmenin gerektiğini söylüyordu.
İmâm-ı Âzam (rah) ve daha başkaları da Ahmed b. Hanbel (rah) gibi düşünüyorlar ve imamların, namazda insanlara ağır gelmeyecek şekilde kıraat etmelerini söylüyorlardı.
Ebû Zer‘den (r.a) rivayet edilen bir hadis şöyledir:
Resûl-i Ekrem (s.a.v), ashabı ile birlikte ramazan ayının yirmi üçünde kalktı ve gecenin üçte birine kadar ibadet ettiler. Ramazan ayının yirmi beşinci gecesinde de gecenin yarısına kadar ibadet ettiler. Ashap, Resûlullah‘a (s.a.v),
“Gecenin geri kalan kısmını da nafile ibadetlerle geçirsek“ dediklerinde Hz. Peygamber (s.a.v),
“Bir kişi cemaatle birlikte namaz kılıp arkasından cemaat dağılana kadar namaz kılsa, gecenin tamamını ibadetle geçirmiş olarak yazılır“ buyurdu. (Ebû Davud, Salât, 318; Tirmizî, Savm, 81.)
Bu hadis, namazı cemaatle kılmak şartıyla, gecenin üçte birinin veya yarısının ihya edildiğinde, gecenin tamamının ibadetle geçirilmiş gibi olduğuna işaret etmektedir.
Seleften bir zat demiştir ki: “Kim gecenin yarısında kalkar ve ibadet ederse, gecenin tamamını ibadetle geçirmiş gibi olur.“
Tek başına namaz kılan kişi, namazını dilediği kadar uzatabilir. İmam da eğer cemaat razı ise namazı uzatabilir.
Seleften bazıları ramazan ayında, gece ibadetinde, üç gecede Kur‘an‘ı hatmederdi. Bazısı ise yedi gecede bitirirdi. Bazıları da hatmi on gecede tamamlardı. Esved (rah), iki gecede bir namazda Kur‘an‘ı hatmederdi. Nehâî (rah) ramazanın son on gecesinde böyle yapardı, diğer zamanlarda ise üç günde bitirirdi. Katâde (rah) ise sene boyunca haftada bir Kur‘an‘ı hatmederdi. Ramazan ayının ilk yirmi gününde üç günde bir, son on gününde ise her gün hatmederdi, imam Şafiî (rah), namazda okuduklarının dışında, ramazan ayında toplam altmış kere Kur‘an‘ı hatmederdi.
İbn Hâkim (rah) diyor ki: “Mâlik (rah), ramazan ayı girdiğinde, hadis okumayı ve âlimlerle oturmayı bırakır, sadece Kur‘an okumakla meşgul olurdu.“
Ramazan ayında müminin nefsi ile cihadı iki tanedir. Biri gündüz oruç tutmakla, diğeri ise geceleri ibadetle meşgul olmakla olur. Kim bu iki şeyi yapar, gereklerini yerine getirir ve sabrederse hesaplanamayacak kadar sevap kazanır.
Kâ‘b (rah) diyor ki: “Kıyamet gününde şöyle seslenilir: Her çiftçi ektiğinin karşılığını alacaktır. Kur‘an‘ı çokça okuyan ve oruç tutanlar ise sayılamayacak kadar ecir kazanacaklardır.“
Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur:
“Kur‘an ve oruç, kıyamet gününde kullara şefaatçi olur. Oruç der ki: Ey Rabbim! Ben onu, gündüzleri yemekten, içmekten ve şehvetten alıkoydum. Bana şefaat hakkı ver.‘ Kur‘an der ki: ‘Ey Rabbim! Ben onu geceleri uyumaktan alıkoydum. Bana şefaat hakkı ver.‘ Böylece ikisi de şefaat eder.“ (Ahmed, Müsned, 2/174; Heysemî, Mecmau‘z-Zevâid, 3/181.)
Yalan konuşmak, gıybet etmek, haram kazanmak, harama nazar etmek kişinin orucunu bozmasa da orucun şefaatçi olabilmesi için kulun bunlardan kaçınması şarttır. Oruç, kendisini muhafaza eden kişileri korur. Orucu zayi edenlerin ise tuttukları oruçların yüzüne vurulma tehlikesi vardır. Oruç ona şöyle der: “Sen beni zayi ettin, Allah da seni zayi etsin!“
Kur‘an‘ın da şefaatçi olması için, kişinin Kur‘an‘ın haklarını yerine getirmesi gerekir. Kur‘an‘ın hakkı, onu edeple usulü üzere okumak, ona hürmet etmek, onun emrettiklerini yapmak ve yasakladığı şeylerden kaçmaktır.
KUTSAL GÜNLER VE GECELER
MAHMUT KAYA
SEMERKAND
“Hz. Peygamber [s.a.v] ilk önce Bakara sûresini, peşinden Âl-i İmrân sûresini, onun ardından da Nisa sûresini okudu. Korkutucu bir âyet geldiğinde duruyor ve yüce Allah‘a yalvarıyordu. İki rek‘at namaz bitmemişti ki Bilâl [r.a] geldi ve sabah namazı için ezan okudu.“ [Ahmed, Müsned, 5/400.]
Ahmed b. Hanbel (rah) bazı arkadaşlarına şöyle demiştir: “Günümüzdeki insanlar zayıf kimselerdir; onlara namaz kıldırırken bir rek‘atta beş, altı veya yedi âyet okuyun; fazla uzatmayın.“
Ahmed b. Hanbel (rah), insanların durumuna bakarak hareket etmenin gerektiğini söylüyordu.
İmâm-ı Âzam (rah) ve daha başkaları da Ahmed b. Hanbel (rah) gibi düşünüyorlar ve imamların, namazda insanlara ağır gelmeyecek şekilde kıraat etmelerini söylüyorlardı.
Ebû Zer‘den (r.a) rivayet edilen bir hadis şöyledir:
Resûl-i Ekrem (s.a.v), ashabı ile birlikte ramazan ayının yirmi üçünde kalktı ve gecenin üçte birine kadar ibadet ettiler. Ramazan ayının yirmi beşinci gecesinde de gecenin yarısına kadar ibadet ettiler. Ashap, Resûlullah‘a (s.a.v),
“Gecenin geri kalan kısmını da nafile ibadetlerle geçirsek“ dediklerinde Hz. Peygamber (s.a.v),
“Bir kişi cemaatle birlikte namaz kılıp arkasından cemaat dağılana kadar namaz kılsa, gecenin tamamını ibadetle geçirmiş olarak yazılır“ buyurdu. (Ebû Davud, Salât, 318; Tirmizî, Savm, 81.)
Bu hadis, namazı cemaatle kılmak şartıyla, gecenin üçte birinin veya yarısının ihya edildiğinde, gecenin tamamının ibadetle geçirilmiş gibi olduğuna işaret etmektedir.
Seleften bir zat demiştir ki: “Kim gecenin yarısında kalkar ve ibadet ederse, gecenin tamamını ibadetle geçirmiş gibi olur.“
Tek başına namaz kılan kişi, namazını dilediği kadar uzatabilir. İmam da eğer cemaat razı ise namazı uzatabilir.
Seleften bazıları ramazan ayında, gece ibadetinde, üç gecede Kur‘an‘ı hatmederdi. Bazısı ise yedi gecede bitirirdi. Bazıları da hatmi on gecede tamamlardı. Esved (rah), iki gecede bir namazda Kur‘an‘ı hatmederdi. Nehâî (rah) ramazanın son on gecesinde böyle yapardı, diğer zamanlarda ise üç günde bitirirdi. Katâde (rah) ise sene boyunca haftada bir Kur‘an‘ı hatmederdi. Ramazan ayının ilk yirmi gününde üç günde bir, son on gününde ise her gün hatmederdi, imam Şafiî (rah), namazda okuduklarının dışında, ramazan ayında toplam altmış kere Kur‘an‘ı hatmederdi.
İbn Hâkim (rah) diyor ki: “Mâlik (rah), ramazan ayı girdiğinde, hadis okumayı ve âlimlerle oturmayı bırakır, sadece Kur‘an okumakla meşgul olurdu.“
Ramazan ayında müminin nefsi ile cihadı iki tanedir. Biri gündüz oruç tutmakla, diğeri ise geceleri ibadetle meşgul olmakla olur. Kim bu iki şeyi yapar, gereklerini yerine getirir ve sabrederse hesaplanamayacak kadar sevap kazanır.
Kâ‘b (rah) diyor ki: “Kıyamet gününde şöyle seslenilir: Her çiftçi ektiğinin karşılığını alacaktır. Kur‘an‘ı çokça okuyan ve oruç tutanlar ise sayılamayacak kadar ecir kazanacaklardır.“
Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur:
“Kur‘an ve oruç, kıyamet gününde kullara şefaatçi olur. Oruç der ki: Ey Rabbim! Ben onu, gündüzleri yemekten, içmekten ve şehvetten alıkoydum. Bana şefaat hakkı ver.‘ Kur‘an der ki: ‘Ey Rabbim! Ben onu geceleri uyumaktan alıkoydum. Bana şefaat hakkı ver.‘ Böylece ikisi de şefaat eder.“ (Ahmed, Müsned, 2/174; Heysemî, Mecmau‘z-Zevâid, 3/181.)
Yalan konuşmak, gıybet etmek, haram kazanmak, harama nazar etmek kişinin orucunu bozmasa da orucun şefaatçi olabilmesi için kulun bunlardan kaçınması şarttır. Oruç, kendisini muhafaza eden kişileri korur. Orucu zayi edenlerin ise tuttukları oruçların yüzüne vurulma tehlikesi vardır. Oruç ona şöyle der: “Sen beni zayi ettin, Allah da seni zayi etsin!“
Kur‘an‘ın da şefaatçi olması için, kişinin Kur‘an‘ın haklarını yerine getirmesi gerekir. Kur‘an‘ın hakkı, onu edeple usulü üzere okumak, ona hürmet etmek, onun emrettiklerini yapmak ve yasakladığı şeylerden kaçmaktır.
KUTSAL GÜNLER VE GECELER
MAHMUT KAYA
SEMERKAND