Uzun yıllar evvel sigaranın sağlıkla alakalı öyle pek de ahım-şahım bir tehlikesinden söz edilmezdi. Sigara içmek, yaş ile, biraz da erkeklikle alakalı bir olguydu. Sporcuların nefesine, türkü söyleyenlerin ses tellerine, ihtiyarlarında bronşitlerine iyi gelmezdi sigara. Dişler, parmaklar, bıyıklar sararırdı. Zaten koku meselesi hiç mi mevzu değildi...
Sonradan fen ilimleri ilerledi, her şey gibi... Sigara kanser denilen hastalığın baş müsebbibidir diye damga yedi. Ve artık bir öcüdür sigara bu gün.
"Bu arada aklıma geldi, ilginç bir sigara hatıram var, anlatayım, bir yerde yemek yiyoruz, yemekten sonra yaktım bir sigara, derin bir nefes, kalın bir duman tabi, bakışlarım şöyle sağa-sola kaydı bir an, yan masada bir kaç hanım oturuyor, yemek yiyorlar. Sigaranın dumanını görünce yüzleri inanılmaz bir tiskintiyle ekşidi ve mırıldanmaya başladılar. Ben - Hanımefendi, burada sigara içmek serbest, dedim - İçilmeyen kısım yan tarafta.
Ve bu hanımefendilerin vaziyetleri birden tam aksi şekilde olumluluğa ve gülümsemeye, onaylar gibi baş hareketlerine dönüştü. Anlaşılıyordu ki, hanımları rahatsız eden duman değil, yasağı fütursuzca deldiğimi sanmalarıydı. Bunu neden anlattım, sigara yasağı gerçekten psikolojik bir baskı halini alıyor artık..."
Neyse, asıl konumuz ise bu gün okuduğum bir haberin şu mısralarında saklı. bakın ne diyor.
-Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ömer Özütemiz, “Belki kebapçılar bana kızacak ama mangal üzerinde pişen et, biber, domates ve soğan gibi yiyeceklerin tüketilmesi günde 3 paket sigaraya bedel kanser etkisi yapıyor” dedi. -
Evet, demiş, haber yalan değil. Zaten eskiden de derlerdi buna benzer şeyler de, paket sayısı belli değildi. Yani bir porsiyon "Adana" eşittir üç paket sigara. Güzel bir tesbit.
Bu krizde söylemesi ayıp ama, kebabı çok severim. Allah nasip ettikçe de yerim. Özellikle de kırmızı et versiyonlu ve hususen köz ateşinde olacak. Bizzat yapmasını da, yemesini sevdiğim kadar severim . Bu gün ki kur itibari ile "ayıptır söylemesi" çok da sigara içerim. (Bu kısım modlar tarafından makaslanabilir, zira 70 yıl evvel Mustafa Kemal Paşa'nın içtiği sigara için bile ceza isteyecekler nerdeyse...) Şöyle bir düşündüm, Türk Halkı da ben gibi bu işe oldukça meraklıdır. Hele Güney Bölgesi insanımız daha iyi bilir, neredeyse her köşe başında bir kebapçı hazırdır. Yani kebap yemeyen insan yok gibidir, Yeşilay'cı lar dahil. Günde bir porsiyon kebap ile üç paket sigara kanserojeni alındığına göre, bundan sonra vefat edenler için " Rahmetli, çok mu kebap yerdi" şeklinde sorgulamada bulunacağız demek ki...
Hoş, bu muhabbetin sadece kebap ta kalacağını sanmayın. Odun ateşinde pişmiş ekmek, közlenmiş mısır ve sebzelerin tümü, pideler, büryanlar, tandır ekmekleri, döner kebaplar, aklınıza gelenleri de siz sayın...
Sanki tüm bunlar olmasa, ölüm ortadan kalkacakmış gibi neredeyse. Halbu ki soracaksın - Ey fani, ölmeyip ne yapacaksın...
Sonradan fen ilimleri ilerledi, her şey gibi... Sigara kanser denilen hastalığın baş müsebbibidir diye damga yedi. Ve artık bir öcüdür sigara bu gün.
"Bu arada aklıma geldi, ilginç bir sigara hatıram var, anlatayım, bir yerde yemek yiyoruz, yemekten sonra yaktım bir sigara, derin bir nefes, kalın bir duman tabi, bakışlarım şöyle sağa-sola kaydı bir an, yan masada bir kaç hanım oturuyor, yemek yiyorlar. Sigaranın dumanını görünce yüzleri inanılmaz bir tiskintiyle ekşidi ve mırıldanmaya başladılar. Ben - Hanımefendi, burada sigara içmek serbest, dedim - İçilmeyen kısım yan tarafta.
Ve bu hanımefendilerin vaziyetleri birden tam aksi şekilde olumluluğa ve gülümsemeye, onaylar gibi baş hareketlerine dönüştü. Anlaşılıyordu ki, hanımları rahatsız eden duman değil, yasağı fütursuzca deldiğimi sanmalarıydı. Bunu neden anlattım, sigara yasağı gerçekten psikolojik bir baskı halini alıyor artık..."
Neyse, asıl konumuz ise bu gün okuduğum bir haberin şu mısralarında saklı. bakın ne diyor.
-Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ömer Özütemiz, “Belki kebapçılar bana kızacak ama mangal üzerinde pişen et, biber, domates ve soğan gibi yiyeceklerin tüketilmesi günde 3 paket sigaraya bedel kanser etkisi yapıyor” dedi. -
Evet, demiş, haber yalan değil. Zaten eskiden de derlerdi buna benzer şeyler de, paket sayısı belli değildi. Yani bir porsiyon "Adana" eşittir üç paket sigara. Güzel bir tesbit.
Bu krizde söylemesi ayıp ama, kebabı çok severim. Allah nasip ettikçe de yerim. Özellikle de kırmızı et versiyonlu ve hususen köz ateşinde olacak. Bizzat yapmasını da, yemesini sevdiğim kadar severim . Bu gün ki kur itibari ile "ayıptır söylemesi" çok da sigara içerim. (Bu kısım modlar tarafından makaslanabilir, zira 70 yıl evvel Mustafa Kemal Paşa'nın içtiği sigara için bile ceza isteyecekler nerdeyse...) Şöyle bir düşündüm, Türk Halkı da ben gibi bu işe oldukça meraklıdır. Hele Güney Bölgesi insanımız daha iyi bilir, neredeyse her köşe başında bir kebapçı hazırdır. Yani kebap yemeyen insan yok gibidir, Yeşilay'cı lar dahil. Günde bir porsiyon kebap ile üç paket sigara kanserojeni alındığına göre, bundan sonra vefat edenler için " Rahmetli, çok mu kebap yerdi" şeklinde sorgulamada bulunacağız demek ki...
Hoş, bu muhabbetin sadece kebap ta kalacağını sanmayın. Odun ateşinde pişmiş ekmek, közlenmiş mısır ve sebzelerin tümü, pideler, büryanlar, tandır ekmekleri, döner kebaplar, aklınıza gelenleri de siz sayın...
Sanki tüm bunlar olmasa, ölüm ortadan kalkacakmış gibi neredeyse. Halbu ki soracaksın - Ey fani, ölmeyip ne yapacaksın...
