Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Rafızîlerin Necef ve Kerbela Hakkındaki İnançları

Zadul_Mead

New member
Katılım
28 Haz 2008
Mesajlar
74
Tepkime puanı
18
Puanları
0
Yaş
41
Rafızîlerin Necef ve Kerbela Hakkındaki İnançları ve Onlara
Göre Buraları Ziyaret Etmenin Fazileti Nedir?

Şia, imamlarının kabirlerinin bulunduğu mekanların hakikatte harem ve kutsal sayarlar. Kufe haremdir, Kerbela haremdir, Kum haremdir. Es-Sadık’tan şöyle dediğini rivayet ederler: “Allah’ın haremi Mekke, Rasulünün haremi Medine, Müminlerin emirinin haremi Kufe ve bizim haremimiz de Kum’dur.”

Onlara göre Kerbela, Kâbe’den daha faziletlidir. Biharul Envar adlı kitapta Ebu Abdullah’ın şöyle dediği nakledilir: “Şüphesiz Allah Kâbe’ye buyurmuştur: “Kerbela toprağı olmasaydı seni faziletli kılmazdım. Eğer sana Kerbela toprağından eklenmeseydi ne seni ne de iftihar ettiğim Kâbe’yi yaratmazdım. Kerbela toprağına karşı büyüklenmeksizin yerinde dur, günahkâr, mütevazı, zelil ve alçak ol. Aksi halde sana öfkelenirim ve seni cehennem ateşine atarım.”[1]

Hatta Rafıziler Huseyn’in Kerbela’daki kabrini ziyaret etmeyi, islam’ın beşinci rüknü olan; beytullah’ı hac etmekten daha faziletli sayarlar!!! Nitekim el-Meclisî, Biharul Envar’da Beşir ed-Dehhan’dan şöyle dediğini nakleder: “Ebu Abdullah aleyhisselam’a dedim ki: “Huseyn’in kabrini ziyaretten dolayı bazen haccı kaçırıyorum” dedi ki: “İyi ediyorsun ey Beşir! Herhangi bir mümin Hüseyin’in kabrine onun hakkını bilerek bayram günü haricinde gelirse ona kabul edilmiş yirmi hac ve kabul edilmiş yirmi umre, gönderilmiş peygamber ile veya adil imam ile birlikte yapılan yirmi savaş sevabı yazılır. Kim onun hakkını bilerek arafe günü ziyaret ederse ona kabul edilmiş bin hac ve bin umre, gönderilmiş peygamber veya adil ima ile birlikte bin savaşa katılma sevabı yazılır.”

Aynı kitapta Huseyn’i Kerbela’da ziyaret edenlerin en temiz kimseler olduğunu, Arafe günü vakfeye duranların ise zina çocukları olduklarını söylerler. Bundan Allah’a sığınırız!! “Ali b. Esbat, Ebu Abdullah aleyhisselam’dan şöyle dediğini rivayet etti: “Şüphesiz Allah Tebarek ve Teala arafe günü Huseyn’in kabrinin ziyaretçilerine nazar eder.” Dedim ki: “Vakfeye duranlardan önce onlara mı bakar?” dedi ki: “Evet” “Bu nasıl olur?” dedim. Dedi ki: “Zira onlar zina çocuklarıdır. Bunlar ise öyle değildir.”[2]

Hatta mercîlerinden es-Sistanî, Minhacus Salihin adlı kitabında, meşhedlerde kılınan namazın mescitlerde kılınan namazlardan üstün olduğunu söylemiştir!!! 562 numaralı meselede der ki: “İmamların meşhedlerinde namaz kılmak mustehaptır. Hatta denilebilir ki buralarda namaz, mescidlerdeki namazdan üstündür. Nitekim rivayet olundu ki, Ali b. Ebi Talib aleyhisselam’ın yanında kılınan namaz yüz bin kat üstündür.”[3]

Şeyhleri Abbas el-Kaşanî’nin Mesabihul Cinan adlı kitabındaki aşırılık son haddine varmıştır. Diyor ki: “Şüphe yok ki İslam’da Kerbela’dan daha kutsal bir yer yoktur. nitekim oranın kutsallığı hakkında varid olan naslar, başka şerefli yerler hakkındakilerden daha fazladır. Böylece o Allah’ın mukaddes ve mübarek bir yeri, Allah’a boyun eğen arzı, Allah’ın seçilmiş, emin ve mübarek haremi, Allah ve rasulünün haremi ve İslam’ın kubbesi olmuştur. Allah’ın orada ibadet ve dua edilmesini istediği yerlerdendir. Allah’ın, toprağı şifa olan bir arzıdır. Bu ve buna benzer meziyetler Kerbela için bir araya geldiği gibi başka bir yer için hatta Kabe için bile bir araya gelmemiştir.”[4]

Şeyh Müfid lakaplı Muhammed en-Nu’man’ın el-Mizar adlı kitabında, Kufe mescidinin fazileti hakkında Ebu Cafer el-Bakır’dan şöyle dediği nakledilmiştir: “İnsanlar Kufe Mescid’inde olan fazileti bilselerdi, uzak yerlerden oraya gelmek için azık hazırlarlardı. Zira orada farz bir namaz kılmak hac yerine geçer, nafile bir namaz kılmak ise umre yerine geçer.”[5]

Aynı yerde; “Mezar Yanında Durunca Söylenecekler” başlığı altında, Hüseyn’i ziyaret eden kimsenin sağ eliyle işaret ederek okuyacağı uzun bir dua zikredilir. Orada şu ibareler de geçer: “Sana hicretimde ayağımın sabit olması için seni ziyarete geldim. Kesin olarak bildim ki Allah Celle Senauh kederleri sizin vesilenizle giderir. Rahmeti sizin vesilenizle indirir, yeryüzünü sizin vesilenizle batmaktan korur. Allah dağları sizinle sabit kılar. Rabbime seninle yöneldim ey efendim! İhtiyacımı gider, günahlarımı bağışla.”[6]

Gördün mü okuyucu kardeşim, Allah’tan başkasından ihtiyaçlarının giderilmesini ve günahlarının bağışlanmasını isteyerek nasıl şirke düşüyorlar! Allah Azze ve Celle: “Allah’tan başka günahları affedecek kimdir?” (Al-i İmran 135) buyurduğu halde bu nasıl olabiliyor?! Şirkten Allah’a sığınırız.

[1] Kitabul Bihar (10/107)

[2] El-Meclisi; Biharul Envar (85/98)

[3] Es-Sistanî; Minhacus Salihin (1/187)

[4] Abbas el-Kaşanî; Mesabihul Cinan (s.360)

[5] Şeyh Müfid el-Mizar (s.20)

[6] Şeyh Müfid el-Mizar (s.99)


 
Üst Alt