Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

psikoloji nin gerçekleri ve müslümanlar

Mirdâd

New member
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Batının antik grek uygarlığından devraldığı, sonrasında Rönesansla sistemleştirdiği profan düşünce ve hayat anlayışını benimseyen, başka bir deyişle kendi kültürünü dayatma yanılgısına olumlu cevap veren insanlık,çağın düşünürlerince "bunalım çağı" adı verilen bir çağı yaşamakta.Batının coğrafi keşifler ve sömürge anlayışıyla, daha sonraları yine bu anlayışın uzantısı Demokrasi havariliğine soyunarak gerçekleştirdiği Küreselleşmeyle birlikte bir zamanlar iki,üç kutuplu diye söz edilen dünya tek kutba inmiştir.Aslında biz müslümanlar için kutbun bir veya birden fazla olmasının bir önemi yok.Bizim için iki kutup var ve bizim dışımızda yeralan kutbun sayısı kaç olursa olsun değişen birşey olmayacaktır.Zira"küfür tek millettir".
Modern kültürün kitle iletişim araçlarıyla,teknolojiyle kendine yeter hale getirmeye çalıştığı insanlık bir dramı yaşamaktadır.Halen uygarlık denilince batıyı aklına getirenler,binbir çeşit teknolojik kolaylıklarla rahat bir ömür sürdüğünü ve ömrünü tamamladığında rahat döşeğinde öleceğini sananlar sanırım amerikalı şair Allen Ginsberg tarafından yazılan şu şiiri bilmiyorlar.
En iyisi ulusal kaynaklarımı inceleyip onlara geri dönmek
Ulusal kaynaklarım biliyorum iki parça esrar
Binlerce cinsiyet organı, saatte 1400 mil hızla giden bir özel
Basılmaz edebiyat ve yirmibeşbin tımarhane
Mevcut hayat tarzı,genel karakteri itibarıyla insanın nefsani yönüne hitab eden bir görüntüdedir.Daha rahat daha huzurlu yaşamak adına üretilen bütün verimler insanın nefsani yönünü alabildiğine kabartıyor.
İslamın temel mesajlarından olan evrenin yaratılmış(mahluk) oluşu müslümanların ona mahluk yani emanet olarak davranmasına yol açmıştır.Evrenin mahluk olmasından yoksun anlayış S.Hüseyin Nasr ın belirttiği gibi ona sorumsuzca bir fahişe gibi davranılmasına yol açmaktadır.Bu yüzden dünyamız yaşanılası olmaktan çıkmakta.
Modern kültürün kitle iletişim araçlarıyla,toplumsal yapısıyla,resmi kurumlarıyla sunduğu hayat tazrzını benimseyen insanlar kalabalıklar içinde yalnızlık çekmekte buhranlar içinde kıvranmaktadır.Batının sanatıyla,edebiyatıyla, toplumsal yapısı ve insan anlayışıyla eğitilen(öğütülen)insanlar biteviye bir hayat sürmektedir.Burada biteviyeliği motamot olarak hayatın her alanında ve her birey için kullanmadığım bilinmelidir.Kastettiğim mana tasavvur anlkayışında bir genelleme sadece.İnsanlığa sınırsız özgürlük vaad eden batı uygarlığının insana sunduğu armağanlara göz attığımızda ise emperyal savaşlara,ekonomik darboğazlara, siyasal açmazlara, emeklerin sömürülmesine, açlıklar ve yoksulluklara tanıklık etmek için aşırı bir çaba sarfetmemiz gerekmiyor.İşte bu noktada modern dünyanın mesihleri tarafından fazla çalışma
saatleri düşük ücret şartlarında sömürülen insanlar televizyon kültürüyle aptallaştırılmaktadır.Burada Cemil Meriç in ifadesini hatırlamak yerinde olacaktır."Kültürün dünde,bugünde, yarında tek taşıyıcısı vardır kitap.Hiçbir düşünce emeksiz fethedilemez.Şahikalara ancak dikenli patikalardan tırmanılabilir.Tefekkür,sürekli bir cehdin hak edilmiş mükafatıdır.Kısacası televizyon kültürü ,kültürle münasebetini kesmeye karar verenlerin uydurduğu bir yalandır.Batının bütün fuhşiyatını haremimize taşıyan bu kanalizasyon un hayırlı bir işe yarayacağını ummak büyük iyimserlik olur".
Böylesi bir ortamda insan ilişkileri incelendiğinde beşeriyetin "insan insanın kurdudur" anlayışı üzerine çıkar çatışmalarının hakim olduğunu görürüz.Bu gün insanlık bir anlam arayışı içinde kıvranmakta ve bu rahatsızlık dolayısyla varoluşuna anlam kattığını ,insanlığa kurtuluş vaad ettiğini iddia eden ideolojilerin kucağına düşmektedir.Fakat görülen o ki kurtuluşu ve anlam arayışını bir takım ideolojilerde arayan insanlık yine hüsrandan kurtulamamaktadır.Bu ideolojilerin batı uygarlığı ile ne kadar kavgalı oldukları sorgulanabilir olmakla birlikte , batı uygarlığı ile aynı babadan olma ikiz kardeş olmaları hasebiyle insanın varoluşuna anlam katma ve kurtuluş olma ümidine bayağı uzak görünmektedir.
Bütün bu anlatılanların üstüne çağımızda en önemli görev psikolojiye düşüyor.çünki şu bir gerçek ki modern yaşama biçimi ruh hastaları üretir.Eskiye göre şimdiki zamanda psikologların neden arttığı kimilerine göre bir muammayken bu alanla ilgilenen müslümanların sorunun kaynağını görmek yerine bilinçaltı kabullerle olaya yaklaşması şaşırtıcıdır.Onlara göre bir sorunun varlığından söz etmek bile abestir.Bir şekilde okudukları ve meslek edindikleri bu alanın gerçeklerini görmek yerine tam bir teslimiyetle modern hayata adapte olmaya ve kendilerini bu tarz hayatın peygamberleri olarak gören efendilerinin bu kısır döngüyü sürdürmek adına psikoloji yi sorunları çözen bir anlayışla kabul etmeleri ilginçtir.
Gelelim biz müslümanlara, iç şartlarımızı islama göre düzenleyebildiğimz takdirde dış dünya şartlarının aslında göründüğü gibi karmaşık olmadığını kavrayabiliriz.Böylece dış dünya şartlarını gereğinden fazla abartıyor olduğumuz ortaya çıkabilir ve müslümanca bakışımız bize dış dünyayı olduğundan fazla kaale almamayı öğretir.
Eski yunan medeniyetinin eserlerinden olan oidipus daki sfensk sembolünde , sfensk sorduğu sorulara cevap veremeyen kimseleri öldürmektedir.Sfensk aslında ölümün ta kendisidir,eser bir nevi insanın ölümünü evrensel sorulara cevap verememesine ,bilgisizliğine bağlar.Müslümanca düşünememe bizi bir ölüme mahkum edecektir.Kuran ın ölüm ve yaşam anlayışı bu açıdan ilginçtir.
Temel tercihimiz vakit kaybetmeden,
OLMAK MI ÖLMEK Mİ?
 
Üst Alt