“Türkiye halkı Despolitize edilmiş Pragmatist ve Lümpen bir toplumdur.” Kelime içerdiği sözcükler açısından birçoğumuza yabancı gelebilir. Bu kelimeler her ne kadar toplumun sözlüğün de yer kaplamayan ve toplum açısından kendisini ilgilendirmeyen sözcükler içerse de toplumun aynası niteliğin de olup toplumu bilimsel anlam da açık ve net bir şekil de bize anlatmaktadır.
Şimdi kelimelerimizi tek tek inceleyelim ve oluşan yeni anlama bakalım. Despolitize kelimesinden başlayalım. Despolitize Fransızca bir kelime olup Türkçe karşılığı olmadığından dolayı dilimize de “Politikadan uzaklaştırma veya siyasetten uzaklaştırma” olarak girmiştir. Bu kelimeyi biraz daha açtığımız da karşımıza,toplumun sorunlarına karşı duyarsız kalmak kendi kavuğuna çekilip yönetim içerisin de gerçekleştirilen bütün faaliyetlerin sebeplerine bakmadan sadece sonuçları ile ilgilenilmesi veya uygulanış metoduna bakılmasının istenmesi yatmaktadır. Bu sistem de amaç bireylerin kendi hayatlarını şekillendirmesinden ziyade başkaları tarafından şekillendirilmesine izin verilmesidir… Evet siz ancak şekillenirsiniz toplumun sorunlarının sizin açınızdan hiçbir önemi olmamaktadır siz sadece boya ve kağıttan ibaretsiniz sizin Ressam olma hakkınız yoktur çünkü Ressam bellidir ve fırçalar onun istediği hareketleri ve darbeleri yapar… Kısacası Despolitize bireyin hak ve özgürlüklerinin sistem tarafından şekillenmesini ve bu şekillendirmeye karşı halkın herhangi bir direniş gösterememesidir. Amaç budur Despolitizasyon da ve amaç bireyleri toplumsal olaylardan,zulümden,yolsuzluktan,gasptan v.b gibi konulardan hesap sormamasını sağlamaktır. Bunu en güzel örneği şimdiki Türkiye gençliğidir. Darbe öncesi ne istediğini bilen sorgulayan,araştıran bir nesil söz konusu iken şimdi ise bodrum altların da olaylara karşı umursamaz bir yapı taşıyan hatta kimliğinin bile ne olduğunu bile bilmeyen gençler üremektedir. Evet Despolitize ye en güzel örnek budur işte her nasıl oldu ise bu başarıldı ve şuan itibari ile toplumun kanayan bir yarası olarak karşımız da durmaktadır….
Pragmatist kelimesi ise Almanca’dan Türkçe’ye geçmiş bir sözcük olmakla birlikte dilimize de telaffuz açısından da benzer olarak girmiştir. Pragmatist felsefe ye göre insanın tapması gereken menfaatidir ve istenilen şey ne olursa olsun yönteme bakılmaksınız sonucun daha çok önem taşıdığı fikirsel akımdır. Bugün itibari ile Dünya politikaları bu esasa göre şekillenmiştir. Devletler arası ilişki de ön plana hep menfaatler çıkmış ve bunun sonucun da mazlumların sayısı artmıştır. Kelimeyi anlatmak açısından örnek verilmesinin faydalı olacağını düşünüyorum. Bilindiği gibi Hayat,insanoğlunun hayat mücadelesine,ekmek kavgasına ilişkin bir çok örnekler teşkil etmektedir. Kimi ekmeğini taştan kimi de başka bir yoldan kazanmaktadır. Müslümanlığının bilincin de olan bir insan için kazandığı ekmeğin öncelikle helal olması gerekir. Bir başkası için de helal kavramı fazla bir şey ifade etmediğinden dolayı faiz gibi yollara başvurmaktan çekinmemektedir. Dikkat ederseniz ikisinde de amaç ekmek parası kazanabilmektedir. Ama yöntemler farklılık arz etmektedir. Veya bir hayat kadınını düşününüz onun için de hayat mücadelesin de aç kalmamak önemlidir ve ekmek parasını kazanmanın yolu ise bedenini satmaktan geçmektedir. İşte bu kadın için önemli olan ekmek kazanabilmektir ve ona göre –istisna insanlar hariç- bedenini satmak önemli bir mevzu değildir önemli olan sonuca nasıl gidildiğinden ziyade sonuç olarak eline geçenin ne olup olmadığı önem taşımaktadır…
Bu mantık sonucun da nihayetin de Türkiyeli insanların ekmek parası adı altın da Müslüman kardeşlerini katleden Amerikalılara erzak veya silah veya başka şeyler taşıdığını biliyoruz. Örneğin Filistin deki utanç duvarını eleştirmemize maalesef ki bazı din kardeşlerimiz (!) –ki bunlar tahmini 4000 kişidirler- utanç duvarının ihalesini alıp o duvarı ekmek parası niyetine örmektedirler. Bunu neden yapıyorsunuz dendiğin de hemen cevap olarak ekmek parasını alırız. İşte Pragmatizm bu esasa göre şekillenmiştir…. Kaldı ki böyle bir felsefi sistemin uygulanması sonucun da insanların bir çok kez haksız yere zor durumlar da bırakılacağı hatta sistemin devamı için ölümlerine –bu bebekte olabilir,tıpkı Firavunun bebekleri katletmesi gibi- izin verilmesi çok meşru bir yol olarak görülür ve insanlık buhrana doğru sürüklenir. Ve bu sitemin bilinçli bir Müslüman açısında kayda alınır hiçbir yanı olmamaktadır ve olmamalıdır.
Lümpen kelimesi ise Fransızca’dır ve yine dilimizin zayıflığı dolayısı ile dilimize telaffuz açısından aynen girmiştir. Kelimenin anlamına gelince lümpen,toplumsal sınıf bilinci olmayan veya Marksist sisteme göre içerisin de bulunduğu toplumu tanımadığı veya toplumunun ihtiyaçlarını bilmediği halde bunu biliyor gibi davranan ve taassup içerinde olan bireydir. Bu sistem aynı zaman da bir yaşayış tarzı olarak karşımıza çıkmaktadır hatta bunların örneklerini sizden talep edersem eminim ki bana bir çok ukalalık örneği göstereceksiniz. Bu nokta da bizi en çok üzen eline iki kitap alan bireylerin karşımıza toplumsal sorumluluğunu bilen düşünsel devrimini tamamlamış insanlar olarak çıkmaya çalışmasıdır. Bu birey içerisin de bulunduğu toplumun gerçeklerini bizden daha iyi bildiğini dahi söylemektedir çünkü iki kitap okumuştur ve bu onu onun gözün de çok üst bir sınıfa taşımıştır zaten o artık bir kurtarıcıdır ve kendisinin biran önce keşfedilmesi gerektiğine kendini inandırmıştır. Artık onu kimse tutamaz doğrusu…
Toplumsal sınıf bilinci olamama konusun da ise maalesef ki çoooook geriler de olduğumuz gerçeği ise bana derin bir üzüntü vermektedir. Toplum içerisinde ki rolünü bilen insanlar mutlak olarak hem kendine hem de topluma fayda sağlamayacaktır demek ne kadar sağlıklıdır acaba ama aksi durumun ise hiçbir fayda vermeyeceği gibi sorunlar yumağına katacağı katkıdan da şüphe etmeyenimiz var mıdır acaba ?
Şimdi kelimemize geri dönelim ne demiştik “Türkiye halkı Despolitize edilmiş Pragmatist ve Lümpen bir toplumdur.” Artık Despolitize,Pragmatist,Lümpen kelimelerinin anlamlarını da biliyoruz ve size bu cümle ile şöyle hitap etmek istiyorum. Türkiye halkı toplumun sorunlarından uzaklaştırılmış menfaatleri doğrultusun da yaşamayı kendisine yaşam felsefesi olarak seçmiş ve herhangi bir bilince sahip olmayan bir millettir…. Şimdi sözümüzün daha iyi anlaşılacağını umuyorum ve sözümüzden dolayı da kimseyi hedef almadığımızı sadece genel bir yargıda bulunmak istediğimizi söylemek istiyorum…. Elbette ülkemiz de toplumsal olaylara karşı duyarlı kendi menfaatini arka plana koyabilen ve belirli bir bilince sahip olanlar çoktur…. Sözümüz sosyal bilimler açısından değerlendirilmelidir.
Sözlerimi burada noktalarken elimden geldiği kadar sağlıklı bilgileri sizlere sunmaya çalıştım şayet bir hatamızı veya yanlışımızı görmüş iseniz lütfen bunu bize bildiriniz. Unutulmamalıdır ki Müslümanlar birbirlerinin velileridirler…
Veysel ÇELİKER
Şimdi kelimelerimizi tek tek inceleyelim ve oluşan yeni anlama bakalım. Despolitize kelimesinden başlayalım. Despolitize Fransızca bir kelime olup Türkçe karşılığı olmadığından dolayı dilimize de “Politikadan uzaklaştırma veya siyasetten uzaklaştırma” olarak girmiştir. Bu kelimeyi biraz daha açtığımız da karşımıza,toplumun sorunlarına karşı duyarsız kalmak kendi kavuğuna çekilip yönetim içerisin de gerçekleştirilen bütün faaliyetlerin sebeplerine bakmadan sadece sonuçları ile ilgilenilmesi veya uygulanış metoduna bakılmasının istenmesi yatmaktadır. Bu sistem de amaç bireylerin kendi hayatlarını şekillendirmesinden ziyade başkaları tarafından şekillendirilmesine izin verilmesidir… Evet siz ancak şekillenirsiniz toplumun sorunlarının sizin açınızdan hiçbir önemi olmamaktadır siz sadece boya ve kağıttan ibaretsiniz sizin Ressam olma hakkınız yoktur çünkü Ressam bellidir ve fırçalar onun istediği hareketleri ve darbeleri yapar… Kısacası Despolitize bireyin hak ve özgürlüklerinin sistem tarafından şekillenmesini ve bu şekillendirmeye karşı halkın herhangi bir direniş gösterememesidir. Amaç budur Despolitizasyon da ve amaç bireyleri toplumsal olaylardan,zulümden,yolsuzluktan,gasptan v.b gibi konulardan hesap sormamasını sağlamaktır. Bunu en güzel örneği şimdiki Türkiye gençliğidir. Darbe öncesi ne istediğini bilen sorgulayan,araştıran bir nesil söz konusu iken şimdi ise bodrum altların da olaylara karşı umursamaz bir yapı taşıyan hatta kimliğinin bile ne olduğunu bile bilmeyen gençler üremektedir. Evet Despolitize ye en güzel örnek budur işte her nasıl oldu ise bu başarıldı ve şuan itibari ile toplumun kanayan bir yarası olarak karşımız da durmaktadır….
Pragmatist kelimesi ise Almanca’dan Türkçe’ye geçmiş bir sözcük olmakla birlikte dilimize de telaffuz açısından da benzer olarak girmiştir. Pragmatist felsefe ye göre insanın tapması gereken menfaatidir ve istenilen şey ne olursa olsun yönteme bakılmaksınız sonucun daha çok önem taşıdığı fikirsel akımdır. Bugün itibari ile Dünya politikaları bu esasa göre şekillenmiştir. Devletler arası ilişki de ön plana hep menfaatler çıkmış ve bunun sonucun da mazlumların sayısı artmıştır. Kelimeyi anlatmak açısından örnek verilmesinin faydalı olacağını düşünüyorum. Bilindiği gibi Hayat,insanoğlunun hayat mücadelesine,ekmek kavgasına ilişkin bir çok örnekler teşkil etmektedir. Kimi ekmeğini taştan kimi de başka bir yoldan kazanmaktadır. Müslümanlığının bilincin de olan bir insan için kazandığı ekmeğin öncelikle helal olması gerekir. Bir başkası için de helal kavramı fazla bir şey ifade etmediğinden dolayı faiz gibi yollara başvurmaktan çekinmemektedir. Dikkat ederseniz ikisinde de amaç ekmek parası kazanabilmektedir. Ama yöntemler farklılık arz etmektedir. Veya bir hayat kadınını düşününüz onun için de hayat mücadelesin de aç kalmamak önemlidir ve ekmek parasını kazanmanın yolu ise bedenini satmaktan geçmektedir. İşte bu kadın için önemli olan ekmek kazanabilmektir ve ona göre –istisna insanlar hariç- bedenini satmak önemli bir mevzu değildir önemli olan sonuca nasıl gidildiğinden ziyade sonuç olarak eline geçenin ne olup olmadığı önem taşımaktadır…
Bu mantık sonucun da nihayetin de Türkiyeli insanların ekmek parası adı altın da Müslüman kardeşlerini katleden Amerikalılara erzak veya silah veya başka şeyler taşıdığını biliyoruz. Örneğin Filistin deki utanç duvarını eleştirmemize maalesef ki bazı din kardeşlerimiz (!) –ki bunlar tahmini 4000 kişidirler- utanç duvarının ihalesini alıp o duvarı ekmek parası niyetine örmektedirler. Bunu neden yapıyorsunuz dendiğin de hemen cevap olarak ekmek parasını alırız. İşte Pragmatizm bu esasa göre şekillenmiştir…. Kaldı ki böyle bir felsefi sistemin uygulanması sonucun da insanların bir çok kez haksız yere zor durumlar da bırakılacağı hatta sistemin devamı için ölümlerine –bu bebekte olabilir,tıpkı Firavunun bebekleri katletmesi gibi- izin verilmesi çok meşru bir yol olarak görülür ve insanlık buhrana doğru sürüklenir. Ve bu sitemin bilinçli bir Müslüman açısında kayda alınır hiçbir yanı olmamaktadır ve olmamalıdır.
Lümpen kelimesi ise Fransızca’dır ve yine dilimizin zayıflığı dolayısı ile dilimize telaffuz açısından aynen girmiştir. Kelimenin anlamına gelince lümpen,toplumsal sınıf bilinci olmayan veya Marksist sisteme göre içerisin de bulunduğu toplumu tanımadığı veya toplumunun ihtiyaçlarını bilmediği halde bunu biliyor gibi davranan ve taassup içerinde olan bireydir. Bu sistem aynı zaman da bir yaşayış tarzı olarak karşımıza çıkmaktadır hatta bunların örneklerini sizden talep edersem eminim ki bana bir çok ukalalık örneği göstereceksiniz. Bu nokta da bizi en çok üzen eline iki kitap alan bireylerin karşımıza toplumsal sorumluluğunu bilen düşünsel devrimini tamamlamış insanlar olarak çıkmaya çalışmasıdır. Bu birey içerisin de bulunduğu toplumun gerçeklerini bizden daha iyi bildiğini dahi söylemektedir çünkü iki kitap okumuştur ve bu onu onun gözün de çok üst bir sınıfa taşımıştır zaten o artık bir kurtarıcıdır ve kendisinin biran önce keşfedilmesi gerektiğine kendini inandırmıştır. Artık onu kimse tutamaz doğrusu…
Toplumsal sınıf bilinci olamama konusun da ise maalesef ki çoooook geriler de olduğumuz gerçeği ise bana derin bir üzüntü vermektedir. Toplum içerisinde ki rolünü bilen insanlar mutlak olarak hem kendine hem de topluma fayda sağlamayacaktır demek ne kadar sağlıklıdır acaba ama aksi durumun ise hiçbir fayda vermeyeceği gibi sorunlar yumağına katacağı katkıdan da şüphe etmeyenimiz var mıdır acaba ?
Şimdi kelimemize geri dönelim ne demiştik “Türkiye halkı Despolitize edilmiş Pragmatist ve Lümpen bir toplumdur.” Artık Despolitize,Pragmatist,Lümpen kelimelerinin anlamlarını da biliyoruz ve size bu cümle ile şöyle hitap etmek istiyorum. Türkiye halkı toplumun sorunlarından uzaklaştırılmış menfaatleri doğrultusun da yaşamayı kendisine yaşam felsefesi olarak seçmiş ve herhangi bir bilince sahip olmayan bir millettir…. Şimdi sözümüzün daha iyi anlaşılacağını umuyorum ve sözümüzden dolayı da kimseyi hedef almadığımızı sadece genel bir yargıda bulunmak istediğimizi söylemek istiyorum…. Elbette ülkemiz de toplumsal olaylara karşı duyarlı kendi menfaatini arka plana koyabilen ve belirli bir bilince sahip olanlar çoktur…. Sözümüz sosyal bilimler açısından değerlendirilmelidir.
Sözlerimi burada noktalarken elimden geldiği kadar sağlıklı bilgileri sizlere sunmaya çalıştım şayet bir hatamızı veya yanlışımızı görmüş iseniz lütfen bunu bize bildiriniz. Unutulmamalıdır ki Müslümanlar birbirlerinin velileridirler…
Veysel ÇELİKER