Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Peygamberin AS şemaili

ahmet yasin

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Hz.Hasan buyurdularki;


Hind Resuli Ekrem hazretlerinin vasfını öğrendi. Hz.İmam Resuli Ekrem hazretlerinin evsafını Hindden sorduğunda,tümüyle beyan etti. Hind resuli ekremin şerefi hizmetleriyle müşerref olduğundan dolayı layıkıyla şemaili kerimelerine vakıf ve evsafı celilelerini hakikatıyla zabtetmekle Hz. Hasan ondan Resuli Ekremin Hey’et ve Şemailini sordu ve sordum buyurdu.

Hz. İmam buyururki


İni Ebi Halenin Resuli Ekremin bazı evsafı cemilelerini vasfeylemesini isterdim. Hilye-i nebeviyyeyi beyan eylemesini ister idim ki,ta o vasfa teşebbüs edip,o vasfı hayalimde hıfz edeyim ve onunla ahlaklanayım.
--

bakın hz.hasan r.a ne diyor.onu hayalimde canlandırayım onun ahlakı ile ahlaklanayım..!!!

ya rabbi ...

yani hz.hasan r.a bu ileri bilmiyorda sizin gibiler biliyor öylemi.!!!

bayındıra okutun bunu inşALLAH.!!

şimdi bizlerde o şemili okuyalım bakalım nasıl tarif etmiş ibni ebi hale

Hind bin Ebi Hâle buyurdu;Resuli Ekrem hazretleri haddi zatında kadri büyük idi.


Resuli Ekrem Beni Âdem içinde en büyük,kendisine,cemaline nazar edip bakanların kalblerinde büyük idi. Ayın birinci ve ikinci gecesi doğana Hilal ve 14. gecesi doğana Bedir ve sair gecelerde doğana Kamer denir. Yani Resuli Ekremin Vechi kerimleri gayet nurani ve parlak olmakla Bedir gecesinde parlayan ay gibi vechi saadetleri parlar ve ışıldardı.

Resuli Ekrem hazretleri Ahseni Mahlukat (varlıkların en güzeli) ve Eltafı Kâinat(Kâinatın en latif ve incesi) olup,hiçbir zaman alemde ona denk bir mevcud yok iken,benzersiz bir yüz ve parlayan yüzü şâirane aya teşbih edilmiştir. İbni Ebi Hâlenin bu teşbihten maksadı Peygamberin parlayan yüzünün güzelliğini ve parlaklığını ta’lim ve temsil yoluyla insanların zihinlerine yerleştirmektir.

Resuli Ekrem hazretleri orta boyludan uzunca idi. Gayet uzun olup eti az olan kimseye Müşezzeb denir. Resuli Ekrem hazretleri ziyade uzun değildi.


Resuli Ekrem hazretlerinin mübarek başlarında olan mübarek saçları bizzat iki bölük olsa kendi haline bırakır ve mübarek başlarının iki tarafına salarlardı. Ve o ayrı olan saçı toplamazlardı. Eğer binefsihi ayrı ve iki bölük olmasa bu surette mübarek saçlarını ayırır ve başlarının iki tarafına salmayıp,toplandığı hal üzere terkederlerdi.


Resuli Ekrem hazretleri mübarek saçlarını çoğalttığı vakit,mübarek kulağının yumuşağını geçerdi.

İbni Hacer der;Resuli Ekrem hazretlerinin rengi şerifleri kırmızılık karışmış beyaz idi.

Alın dedikleri yerin sağ ve sol tarafına Cebin denir. Resuli Ekrem hazretlerinin Alnı ve alnının iki tarafı açık idi.

Resuli Ekremin mübarek kaşları yay gibi olup,ucları gözün ucuna uzamış idi. Uçları ince ve uzun idi. Resuli Ekrem hazretlerinin kaşları gayet uzun ve ince,kavisli ve ziyadesiyle tam olup,neredeyse birbirine yakın idi. Resuli Ekrem hazretlerinin kaşları çatık değildi. Mübarek kaşları hakkında sahih olan budur.

İmamı Ma’bed rivayetinde,Resuli Ekrem hazretlerinin kaşları birbirine bitişik idi,dedi. Açıklaması ise budurki;Zahiren Resuli Ekremin kaşları bitişik görünürdü lakin dikkatlice bakıldığında iki kaşları arasında bir ince aralık görünürdü. Velhasıl;iki kaşları zahiri hesaba göre birbirine bitişik,hakikatta ise bitişik değildi.

Resuli Ekrem hazretlerinin iki kaşları arasında bir damar vardıki,kızma anında o damar hareket edip meydana çıkar ve görünürdü. Kızmanın dışında da görünür,ancak açık olmazdı. Kızması simasından bilinirdi. Peygamberin yüzünün aynası nur olup,memnuniyet ve kızgınlığı belli olurdu. Kendi nefsi için ömründe kimseye kızmadı.

Resuli Ekrem hazretlerinin mübarek burnunun her iki taraf kaşları biraz yüksekçe ve üstü ince idi.

Resuli Ekrem hazretlerinin Mübarek burunları için bir nur var idiki,burna yükselmişti.

Resuli Ekrem hazretlerinin Mübarek burunlarına hakkıyla nazar edip düşünmeyen ve ilk bakışta nazar eden kimse;Burnunun kamışının ortası yüksek ve üst tarafı düz ve uç tarafı alçakça zan ederdi. Amma dikkat edip baktığında,burnunun üst tarafı yüksekçe idi. Yani,burnunun kaşları tarafı biraz yüksekçe ve üstü ince idi. Burnunun üzeri nurani ve güzeldi.

Resuli Ekrem hazretlerinin Sakalı şerifleri büyük idi. Ne kıvırcık,nede düz idi. İkisinin ortası mu’tedil idi.

Resuli Ekrem hazretlerinin mübarek Yanakları düz idi,mürtefi ve yumru değildi.

Resuli Ekrem hazretlerinin mübarek Ağızları geniş idi. Bu durum ise resuli ekremin sözünün kuvvet ve fesahatına,genişlik ve belağatına delildir. Hatta Resuli Ekrem hazretleri meharici hurufa yani harflerin çıkışına o kadar riayet ederek konuşurlardıki,Fasih olmayanların kudretinden hariç olurdu.

Resuli Ekrem hazretlerinin mübarek Ön Dişleri seyrekçe ve inci gibi tane tane idi.

Resuli Ekrem hazretlerinin mübarek göğsünden saadetli göbeğine kadar ince hat gibi kıllar vardı.

Resuli Ekrem hazretlerinin mübarek Boyunları gayet güzel ve cemalde,yaptığı resmin azalarına tam ihtimam gösterip değer veren resimcinin yaptığı resmin boynu gibi idi ve gümüş gibi berrak ve saf idi.

Resuli Ekrem hazretlerinin tüm azası mütenasib ve cümle eczası uygun ve güzel idi.

Resuli Ekrem hazretlerinin azayı şerifleri semizlikten kaynaklanmaksızın büyük idi.

Resuli Ekrem hazretlerinin Vücudu şeriflerinde olan mübarek etleri sıkı olup,sarkmış değildir. Hasılı O,semizlik ile zayıflık arasında idi.

Resuli Ekrem hazretlerinin mübarek Karnı ile göğsü düz idi yani mübarek karnı göğsü üzerine ve mübarek göğsü karnı üzerine zâid değildi.

Resuli Ekrem hazretlerinin Mübarek göğüsleri geniş ve enli idi.

Resuli Ekrem hazretlerinin iki omuzlarının arası geniş idi.

Resuli Ekrem hazretlerinin mafsalları,toplu olan kemikleri büyük idi.

Resuli Ekrem hazretlerinin âzayı saadetleri elbiseden soyulduğu vakitte gayet nurlu ve parlak idi.

Resuli Ekrem hazretlerinin mübarek göğüslerinin üst tarafındaki çukur ile göbeği arasındaki kılları incelik ve uzunlukta hat gibi uzanmış idi.

Resuli Ekrem hazretlerinin mübarek iki memelerinde ve karnında göğsünden göbeklerine varıncaya kadar hat gibi uzamış olan kıllardan başka kıl yoktu.

Resuli Ekrem hazretlerinin kol,pazu ve kürek kemiklerinde ve sinesinin üstünde çok kıl var idi.

Resuli Ekrem hazretlerinin mübarek bileklerinde biri baş parmak ve biri küçük ve serçe parmağına bitişik olan diğer diğer parmakları uzun idi.


Resuli Ekrem hazretlerinin el ayası yani mübarek ellerinin avuçları geniş idi. Buda cömertlik alametidir.


Resuli Ekrem hazretlerinin mübarek ellerinin ve ayaklarının parmakları kalın ve elleri ve ayakları büyükçe idi.

Resuli Ekrem hazretlerinin mübarek parmakları mutedil olarak uzunca idi. İmamı Hasan buyururki,İbni Ebi Hâle,parmakları uzundu,dedi.


Velhasıl, Resuli Ekrem hazretlerinin el ve ayakları ve diğer âzaları uzunca ve kalınca idi. Hüsnü hali kokusundan bilinirdi. Günlerce o koku gitmezdi. Nefesi misk gibi olurdu.


Resuli Ekrem hazretlerinin mübarek ayaklarının altı yerden yüksekçe idi.

Resuli Ekrem hazretlerinin mübarek ayaklarının üstü düz olup,üzerlerinde kir ve yarık,yırtık yok idi.

Resuli Ekrem hazretlerinin mübarek ayaklarının üstü ziyade düz olduğundan su dökülse durmayıp her tarafa akar idi. Şeyhi Cezeri,ayaklarının eti hafifti,buyurdu.

Resuli Ekrem hazretleri yürüme esnasında mübarek ayaklarını yerden kuvvetle kaldırırlar ve istenilen tarafa yönelip,sağ ve sollarına meyletmiyerek,bir miktar önlerine meyl buyururlardı.

Resuli Ekrem hazretleri ayaklarını yere vurmayıp vakar ve sükunet ile tevazu üzere yürürlerdi.

Resuli Ekrem hazretlerinin yürüyüşleri hızlı ve adımları uzun idi. Bununla beraber yürüyüşü vakar üzere olup acele ile değildi.

Resuli Ekrem hazretleri yürüdükleri vakit mekan ve arz sanki yüksekten iner gibi idi.

Resuli Ekrem hazretleri bir şeye yöneldiklerinde tüm beden,cümle endam ve tenleriyle yönelirlerdi. Dönüp etrafına nazar ettiğinde tüm cansızlar ve ağaçlar secde eylerlerdi.

Resuli Ekrem hazretleri sebebsiz etrafına bakmaz belki sanki alemi ğaybla meşgul olup,önüne bakar gibi idi.

Resuli Ekrem hazretlerinin yer yüzüne bakmaları,göğe bakmalarından daha çok olurdu. Ve yer yüzüne bakışları nihayet tevazu ve ziyade huşu ve hazreti zülcelalden gayet hayalarından dolayı idi. Bilineki,Ebu Davek Abdullah bin Selamdan,Resuli Ekremin ekser nazarları sema tarafına doğru demelerinden murad;vahyi beklemek ve ahkâmı şer’iyyenin nüzulünü bekleme vakti idi,demektir.Onun aleme nazarı,Hak ile idi pazarı.

Resuli Ekrem hazretlerinin Mübah olan şeylere yüksek nazarları göz ucu ile idi.

Resuli Ekrem hazretleri ashabıyla yola gittiklerinde gözetir ve korur ve zayıflarına riayet eder,fakirlerine yardım için kendileri hepsinin arkasında yürürdü. İmamı Dâremi sahih bir senedle rivayet ettiki; Resuli Ekrem hazretleri;benim sırtımı melaike için eydik diye ashabına tenbih buyurdular.

Resuli Ekrem hazretleri karşılaştığı kimseye önce selam verirdi. Bu ise tevazudandır.

Önce selam vermelerinden ulema şu hükümde bulunduki;başlangıçta selam vermek sünnet olup,selama karşılık vermek farz olmakla farzın sevabı sünnetin sevabından çok olduğuna binaen, Resuli Ekrem hazretleri çok sevaba nail olmaya,karşılaştıkları kimseyi kendi nefislerine tercih ettiklerindendir,dediler. Velhasıl,selamı vermek sünnet,aselamı almak farzı kifayedir,dediler.

Hadisin Senedi:

Hz.Tirmizi bu hadisi şerifi Süfyan bin Veki’den,oda Cemi’bin Amirden,oda Ebi Halenin çocuğundan ve Beni Temim kabilesinden Ebu Abdullah künyesiyle bilinen bir zattan,oda İbni Ebi Haleden,oda Hasan bin Ali(RA)dan rivayet buyurdu.

yorumlarınıza sunuyorum,tabi putkıran tarafından kilitlenmez ise!
Bu yazıya 5 defadır cevap yazıyorum,sürekli siliyorlar.
üstteki yazı kendilerine ehli sünnet adı verenlerin peygamber tasavvurunu çok güzel yansıtıyor!
Kendisi yürüyen Kur’an olan Peygambere,kendilerine ehli sünnet diyenlerin nasıl baktıklarını,nasıl anladıklarını gösteriyor.
 

ÇAPANOÐLU

New member
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
803
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Valla dostum,
Bir türlü Peygamberimizin ahlakını ve eminliğini anlamayan ve anlamak istemeyenler, işi savsaklamak için, bu tip gereksiz ve önemsiz şeylerle uğraşmışlardır..
Henüz Nebevi metodu bile benimsemeyen ve öğrenemeyenler, Peygamberimizin tüm hayat bilgilerini su gibi içseler ne fayda..
Oysa, peygamberimizin şemail bilgilerine maalesef Ebu Cehil ve Ebu lehepler de sahipti, hatta, kendilerinden daha çok iyi biliyorlardı ama bu onların hiç bir işine yaramadı, çünkü, gerçek şeyi, nübüvveti göremediler bir türlü..
Bazan, gerçek nübüvvetin insanlar tarafından görülmemesi ve bilinmemesi için bu tip bilgiler bile bile mi ihdas ediliyor diye, düşünmüyor da değilim hani..
Yarın huzuri mahşer de, -Ya Rabbi, biz vahyi ve peygamberi gereği gibi anlayamadık ama, Onun tüm şemail bilgilerini sular seller gibi biliyoruz... çıkışımızın da bir fayda etmeyeceğine göre...
İşte, tüm müslümanların tıkanıp kaldığı yer burası..
Allah kendini, vahyini ve peygamberini gerçek manasıyla anlayanlardan eylesin.. dualarımla..
Yüreğine sağlık
 

ahmet yasin

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
tüm yüreğimle,aklımla,tüm hücrelerimle aminnn.
 

zxcvbnm22

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
17 Haz 2006
Mesajlar
51
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Hz. Sakalı Şerif yalan mı yani ?

Hz. Sakalı Şerif yalan mı yani ?

ahmet yasin'den alıntıdır.


Resuli Ekrem hazretlerinin kol,pazu ve kürek kemiklerinde ve sinesinin üstünde çok kıl var idi.
--------------------------------------------------------------------------


Sevgili Ahmet bey. Siz bu yazınızda mukaddes şeylerle resmen alay etmişsiniz, teessüf ederim. bunun faturası ağır olursa karışmam. Sonra kimse beni uyarmadı falan demeyesin ha.! Çarpılacağın günleri görür gibiyim.

Ne yani efendimizin ( kol,pazu,kürek kemiklerinde ve sinesinin üstünde çok kıl vardı ) demekle sakalı şerifin o kıllardan alınmış olabileceğini mi ima etmek istiyorsun ?, pes doğrusu bu kadar da iftira olmaz yani.

Onun ''Kaşları yay gibiydi '' ne demek ? Uhut, Bedir ve Hendek savaşlarında yay gibi kaşlarından ok attığını inkar mı ediyorsunuz ?

-----------------------------------------------------------------------
Resuli Ekrem hazretlerinin mübarek ayaklarının altı yerden yüksekçe idi.
-----------------------------------------------------------------------

Demek size göre sadece yerden yüksekçe idi öylemi ? Öyle anlaşılıyor ki, hayatında yere basmadığını ve hep havada gezdiğini okumamışsınız. İnsan bu kadar ilimden irfandan mahrum olamaz.

Yüzü aydan daha parlaktı diyorsunuz ama, gündüzleri çarşıya çıkmadan '' Muhammed evden dışarı çıkıyor, Herkes şemsiyelerini alsın ki, gözleri kamaşmasın '' diye ilan ettirdiğini yazmayıp konuyu çarpıtıyorsun. Ne diyeyim El-insaaaaaf..

-----------------------------------------------------------------------
'' Resuli Ekrem hazretleri sebebsiz etrafına bakmaz belki sanki alemi ğaybla meşgul olup,önüne bakar gibi idi.'' Diyorsun ama şu nakilleri hafife alıyorsun.
------------------------------------------------------------------------

'' Onun hayatında lamba veya çıra yaktığını görmedik. Hatta öyleki: Geceleri evinin önünden geçerken onun evi o kadar parlardı ki, ben ilk gördüğümde şaşkınlığımı gizleyemeyip, Mübarek Hane-i Saadetlerinin kapısını çalıp durumu öğrenmek istediğimde bana; '' sen bilmezmisin ki onun gözünden çıkan ilahi Nur evimizi aydınlatır '' denildi.

--------------------------------------------------------------------------
Hadisin Senedi:

Hz.Tirmizi bu hadisi şerifi Süfyan bin Veki’den,oda Cemi’bin Amirden,oda Ebi Halenin çocuğundan ve Beni Temim kabilesinden Ebu Abdullah künyesiyle bilinen bir zattan,oda İbni Ebi Haleden,oda Hasan bin Ali(RA)dan rivayet buyurdu.
--------------------------------------------------------------------------

Herşey bir yana hadisin kaynağını da çarpıtıyorsun. Onun aslı şöyle olacaktı.

Hz. Hürmüz bu hadisi Sübyan b. Veli'den o da celcelutiyyeden, o da Ademoğlundan, o da Hamüdiddini Aksaraviden, oda Hz.Gubbasandan, o da Telli oğullarından, o da Sefer Oğullarından, o da Abuziddin Hz.lerinden naklederek sahih bir rivayetle bize kadar yolda hiç bir kazaya uğramadan geldiğine yemin ederek tasdik etmiş ve bu rivayet sahih demiştir.
 

ahmet yasin

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
dostum bu yazı halidiye sitesinden alınmadır.kendilerine ehli sünnet diyen anlayışın peygambere bakışını,onu nasıl gördüğünü göstermek için aldım.Bakın bakalım yürüyen Kur'an olan allah Rasulü ile burada anlatılan allah Rasulü arasında bir benzerlik varmı?o farkların görülmesini istedim.
Allah'ın Selamı üzerinize olsun
 

ahmet yasin

Mesajlari Onaylanacak
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
evet yukarıdaki alıntı www.halidiyye.com sitesinden alıntıdır.
kendilerine ehli sünnet diyen anlayışın peygamber tasavvurunu çok güzel ifade ediyor.
Yürüyen Kur'an olan Allah Rasulüne ne kadar benziyor bu anlayış onu göstermek için alıntıladım.
Allah'ın Selam ve Rahmeti üzerinize olsun.
 

fizikci

New member
Katılım
17 Eki 2006
Mesajlar
39
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
bir yerde buna benzer bir rivayet okudum;orda peygamberimiz araptı ama derisi beyaz idi!peygamberimizin derisinin kara olması onun peygamberliğine zarar getirirmi,yoksa ırkçı duygularla yaklaşılıp,arap olduğunu kabulenememek mi yatıyor işin içinde?
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
burda sadece efendiimiz tarfi edilmektedir, sçı dalgalı olması yada şemali ile üstün olmamıştır sadece ilgililere duyurulmuş bir yazı ve bu yazdıyı paylaşanlara çok teşekkür ediyorum...
 
Üst Alt